Eşitsizliklerin bu düzeyde olduğu bir toplum, açıktır ki, yoksullar ve zenginler olarak "büyük insan gruplarının, derin sınıf farklılıklarının olduğu bir toplumdur. Çünkü Engelsin de belirttiği gibi, "belirli bir tarihsel toplumun üretim ve değişim biçimi ile bu toplumun tarihsel koşulları, aynı zamanda, ürünlerin bölüşüm biçimlerini de içerirler. ... bölüşümdeki farklılıklarla birlikte sınıf farklılıkları da ortaya çıkar. Toplum ayrıcalıklı sınıflarla yoksullaşmış sınıflar, sömürücülerle sömürülenler, egemenlerle yönetilenler biçiminde bölünür, ve... devlet, bundan böyle egemen sınıfın yaşama ve egemenlik koşullarının yönetilen sınıfa karşı zorla sürdürülmesi gibi bir ereğe sahip olur.”(Anti-Dühring, s.250-51, vurgu Engels'e ait.)