"Proletarya diktatörlüğü, yeni sınıfın daha güçlü bir düşmana karşı, devrilmesiyle (tek bir ülkede bile olsa) direnme gücü on kat artan ve gücünü yalnızca uluslararası sermayenin gücünden, uluslararası bağlantıların gücü ve dayanıklılığından değil, aynı zamanda alışkanlık kuvvetinden, küçük üretimin gücünden alan burjuvaziye karşı verdiği en kararlı, en acımasız bir savaş anlamına gelir." (s.11-12)
Çok kimsenin bildiği, marksist-leninistim diyen her kimsenin böyle kalmak istediği sürece bir an bile unutamayacağı, bu basit gerçekleri hatırlatmak boşuna değil. Zira, Ekim Devriminin 70. yılında bu görkemli devrim adına ko(100)nuştuğunu iddia eden biri, Gorbaçov, bir çok önemsiz ayrıntıyı hatırlıyor ama, bu gerçeği bir kez olsun anmayı "unutuyor". Ancak iç savaşı şöyle bir hatırlıyor, ötesine geçmiyor. Ötesi onun için "barışçıl sosyalist inşa" dönemidir. Sorunun teorik yönüne ise, hiç girmiyor.