Dolayısıyla, sorun, "bazı kayıpların yaşanıp yaşan(111)madığı değil; 1) bu "kayıplar"ın gerçekte neler oldukları, ya da, gerçek kapsam ve nitelikleri, 2) temel teorik ve ilkesel yanlışlardan kaynaklanıp kaynaklanmadıkları, 3) hangi somut tarihsel koşullarda, ne gibi etkenlerin bir sonucu olarak yaşandıklarıdır.
Marksist-Leninistler sorunu böyle ele alır, bu açılardan tartışırlar. Amaç, şan ve şerefle yaşanmış zengin bir tarihsel dönemden öğrenmek, deney ve derslerini özetlemek, gelecekte yürünecek yolun güçlüklerine ve sorunlarına önceden hazırlıklı olmaktır. Bu, bir kişinin ya da partinin değil, bir tarihsel pratiğin değerlendirilmesidir. Marksist-Leninistler "kayıplar" sorununu bu açıdan ve bu amaçla ele alır, öyle değerlendirirler. Bu, onların kendi sorunudur. Muhatabı proletarya davası düşmanları değil, komünistler ve geleceğin gerçek sahibi devrimci sınıfın kendisidir.