"Kılıç kuşananındır. Sovyetler Birliği'nin kılıcını kuşananlara karşı çıktığını hiç görmedim." Aynı mantığı, bir sayı sonrasında, SBKP çizgisine biraz daha eleştirel yaklaşımına rağmen H. Yurtsever tekrarlıyor. H. Yurtsever, "TKP ve TİP'in bugünkü TBKP çizgisine gelmelerinde 'kardeş' parti olmalarının çok önemli bir rolü olduğu bilinmelidir" diyerek, dolaylı yoldan Ç. Bilgin'e yanıt vermiş oluyor. Ama, şunları da hemen arkasından ekliyor: "Tarihin öyle çelişkili bir dönemindeyiz ki, bir ülkede gerçekten devrimci bir yol tutturabilmek için ’kardeş' olmamak gerekiyor. Öte yandan, dünya deneyleri Sovyetler Birliği'(60)nin başarılı bir gelişme göstermesi durumunda, öncülük edenlerin 'kardeşliğe' bakmadan, Türkiye devriminin destekçisi olacağını gösteriyor. Devrimden önce 'kardeş' olmamak, devrimden sonra ise proleter enternasyonalist kardeşliğin gereğini yerine getirmek gerekiyor."(TK, sayı:6, s. 13. "Sağ Yanım Çürüyor, Sol Yanım Diri”)
Bu, her şeyden önce, SBKP'nin çizgisinin, "devrimci bir yol" tutturmaya engel olduğunun kabul edilmesidir.
Doğrudur. Devrim yapan bir ülkeye Sovyetler Birliği "yardım" etmek istiyor. Ama neden? Devrim yapmadan, devrim yapmaya, "devrimci bir yol tutmaya" engel olan çizgiyi savunanlar nasıl oluyor da, başarılı bir devrime "destek" veriyor? Asıl sorun da, burada yatıyor. Sormak gerekir: Örneğin, böyle bir devrim SBKP çizgisine ve SB'nin dünya politikasına alet olmayı reddeder ve karşı çıkarsa, SB böyle bir devrime "destek" vermeye devam eder mi? Yazarların bu soruya yanıtını bilmiyoruz; ama biz deneylerden, SB'nin böyle bir başarılı devrime destek olmayacağını biliyoruz. En yakın örneği, Kruşçev ve Brejnev döneminde SB'nin Çin ve Arnavutluk devrimine karşı tutumudur. Gerekçeleri farklı da olsa, Çin ve Arnavutluk, ne zaman ki SBKP çizgisine ve SB'nin dünya politikalarına karşı çıkmışlar, işte o zaman SB tek yanlı olarak bu ülkelerle ilişkilerini kesmiştir. Açık konuşmak gerekir, SB'nin desteği, "uşaklık" ve bağımlılık ilişkisine dayanıyor. Böyle bir politikayı güden bir ülkede de devrimden sözedilemez. TK'nın gizlediği asıl nokta da burasıdır.Bugünkü SB yönetimi için de konuşursak durum değişmez. Örneğin, başarılı bir devrimin, bölgede veya dünyada devrimi kışkırtan, devrimci güçlere açık destek veren bir eylem çizgisi izlediğini düşünelim. Eğer, SBKP, böyle bir devrimi, "Dünya güvenliğini tehlikeye düşüren gerginlik ocağı” ilan eder ve emperyalistlerle böyle bir "gerginlik ocağı"nı ortadan kaldırmak için "kollektif arayışa" girerse, o zaman başarılı bir devrimin başına neler geleceğini siz düşünün...
Sonuç olarak, TK, savunulamayacak olanı savunmaya çalışmanın hiç de onur verici olmayan sıkıntısını yaşıyor.