Demek ki, "diktatörlük"ten "demokrasi"ye değil; aynı anda, hem demokrasi hem diktatörlük! Marksist devlet teorisinin özüdür bu. Fakat Lenin'in sözü burada bitmiyor. Hemen devamında söylenenler, Kruşçev'den Gorbaçov'a tüm proletarya diktatörlüğü düşmanlarının anti-marksist içyüzünü en net şekilde sergiler nitelikte:
"Devam edelim -diyor Lenin- Marks'ın devlet öğretisinin özünü, bir sınıfın diktatorasının, yalnızca genel olarak bütün sınıflı toplumlar için, yalnızca burjuvaziyi devirecek olan proletarya için değil, ayrıca kapitalizmi 'sınıfsız toplum'dan, komünizmden ayıran tarihsel dönemin tümü için zorunlu olduğunu anlayanlar, yalnız onlar, iyi kavramışlardır." (s.41-42, vurgular Lenin'in)