70. yıl konuşmasında Stalin savunuldu, ama Gorbaçov tarafından değil; tarih tarafından, Stalin'in tarihe malolmuş düşünce ve eseri tarafından. Tarihin sustuğu yerde ise, Gorbaçov Stalin'e saldırılarında Kruşçev'den geri kalmadı; dahası, Kruşçev'in başlattığı karalama kampanyasını bütün sonuçlarına götüreceğini bütün dünyaya açıkça ilan etti ve daha şimdiden bu alanda hayli de mesafe katetmiş bulunuyor.
Tarihe malolmuş, tarih tarafından doğrulanmış her kişi, düşünce ve eylemin hakkı her zaman gericiler ve revizyonistler tarafından verilmez. Tersine tarih çarpıtılır, tarihi gerçekler tersyüz edilir ya da yok sayılır. Bu gerçeği hatırlatarak, Gorbaçov'un Yirmiler ve Otuzları bu kadar kolay olumlamasını anlaşılmaz ya da çelişkili bulanlar olabilir. Fakat bu yalnız Gorbaçov'un konuşmasını değerlendirirken bazı şeylerin unutulduğunu gösterir. Gorbaçov da dahil bugüne kadar tüm revizyonistler, Ekim Devriminin ve sosyalist kuruluşun Sovyet toplumundaki tarihsel kazanımlarını adım adım yok ederken, bunu hep devrimi savunma ve sosyalizmi geliştirme perdesi arkasına gizlediler. Kruşçev'in, Marksizm-Leninizme ve Stalin'e saldırı kampanyasını, "80'lerde komünizme geçeceğiz” şarlatanlığı ile bir arada yürüttüğünü çok kimse bilir. '80'lerde komünizme değil ama, resmi ağızlarda "durgunluk" diye ifade edilen burjuva-revizyonist bunalıma, çürüme ve yozlaşmaya varıldığı artık itiraf ediliyor. Bu bunalımdan çıkış olarak sunulan yeni reçeteler de "devrim"i yaşatma, "sosyalizm”i daha ileri götürme iddialarına dayandırılıyor. Bu, gözetilmesi gereken birinci nokta.(89)