Sovyet revizyonistleri ekonomik hakların güvence altına alınması ve "politik etki" dışında, proletaryaya başka bir rol vermemektedir. Sözkonusu edilen "demokrasi mücadele(77)si"nin nasıl bir şey olduğunu ise, örneğin, Gorbaçov'un izinden milim bile şaşmadan ilerleyen TBKP revizyonistlerinin pratiğinde görüyoruz. Gorbaçov, "üretimde demokrasi de bunun içinde" diyerek hemen altında kapitalistlerin işçilere ortaklık önerdiğinden, ama bunun lafta kaldığından sözetmesi, "demokrasi mücadelesi”nden ne anladığını ortaya koymaktadır. Burjuva reformistlerinin, sosyal demokratların kapitalizmin temellerine dokunmadan "üretimde demokrasi", "işçileri yönetime katma" adına, nasıl kapitalizmin koruyuculuğuna soyundukları ve demagoji yaptıkları deneylerden biliniyor. Burjuvazi uygun koşullarda, proletaryaya kapitalist sistemi tehdit etmediği sürece haklar vermeye hazırdır. Ama, hiçbir zaman, en doğal hak olan devrim hakkı olmamak kaydı ile. Revizyonistler de devrim yapma hakkı dışında proletaryaya her hakkın verilmesinden yanadır. Ama, bu koşullarda bile onların da bir kaydı vardır. Devrim yapma hakkı dışında diğer haklar da, kendilerine karşı kul(78)lanılmamalıdır.(Polonya'da, Romanya'da ve revizyonistlerin iktidarda olduğu öteki ülkelerde, proletaryanın ekonomik ve politik taleplerle gündeme getirdiği kitlesel eylemlerin, "ânti-sosyalist" eylemler olarak nitelenip bastırılması, bürokratik burjuvazinin, proletarya hareketine karşı tutumunu gösteren örneklerdir.)
Proletaryaya devrim hakkı tanımayan Sovyet revizyonistlerinin aynı şeyi ezilen ve sömürülen halklara tanıması beklenemez. Gorbaçov, Ekim Devrimi konuşmasında, emperyalizme bağımlı ülkelerin (yani egemen sınıfın veya sınıfların) çıkarları dışında, özel olarak halkların çıkarlarından sözetmediği, daha da ötesi, uzlaşmaz sınıf karşıtlıklarının olduğu bu ülkelerde proletarya ve halklarla egemen sınıfların çıkarlarını özdeşleştirdiği gibi, 27. Kongre Raporu'nun "Günümüz Dünyası: Temel Eğilimler ve Ana Çelişkiler" bölümünde de, çağımızın başlıca çelişmelerinden biri olan emperyalizm ile halklar arasındaki çelişki, "emperyalizm ile gelişmekte olan ülkeler ve halklar arasında" çelişki olarak gerici bir temelde tahrif edilmiştir. Sözkonusu olan bu çelişki açıklanırken de, bu ülkelerin halklarının "yoksul" olduğu, "salgın hastalıkların", "cahilliğin" yaygınlığı, borçların "ciddi sosyal-ekonomik ve politik sorunlar" yarattığı vb. sayılmıştır. Ama, bunların çözümünün ne olduğu, halkların ne yapması gerektiğine ilişkin ciddi hiçbir şey yoktur. Sadece "adil bir çözüm bulunması" gerektiği, emperyalistlerin "kesin bir seçim yapması" gerektiği gibi, emperyalistlere akıl veren sözler edilmiştir.
Gorbaçov'un, daha önce aktarma yapılan sözleri ("sıcak bölgeleri soğutma", "ekonomik bağları koparma çağrılarının tehlikeliliği" ve hiçbir işe yaramadığı vb.) hatırlandığında, kesinlikle devrim yapma, devrimci savaş sürdürme gibi hakları halklara tanımadığı, en iyimser tahminle, "halkların örgütleri" olarak sunulan gerici örgütlerde temsil edilen egemen sınıfları destekleme, "barışa katkıda bulunma", "yeni ve adil bir ekonomik düzen"i yaratma "hakkı" tanıdığı rahatlıkla söylenebilir.
Gorbaçov ve dolayısıyla SSCB'yi proletarya ve halkların(79)devrim yapması ilgilendirmemektedir. Gorbaçov'u ilgilendiren, "savaşsız", "terörsüz", "adil ve yeni ekonomik düzen"in kurulması, emperyalist ve kapitalist egemenlik altındaki "dünyanın kurtarılması" sorunudur. O, bu konuda, bütün dikkatini Batılı emperyalistleri "eşit koşullarda yarışma ve bölüşüm”e ikna etmeye ve bunun gereklerini yerine getirmeye vermektedir.
İşte, SB'nin dış politikasının bazı temel öğeleri bunlardan oluşmaktadır. Böyle bir dış politikanın "sosyalist"liği bir yana, ilerici bile olmadığı, emperyalist hegemonyacı bir karaktere sahip olduğu, proletaryanın sosyalist devriminin, halkların kurtuluşunun engellenmesi üzerine kurulduğu ise, tutarlı bir devrimci hareket açısından açık olmalı.
GORBAÇOV' UN 70.YIL KONUŞMASI ve YENİ STALİN DÜŞMANI KAMPANYA
H.Fırat
Gorbaçov'un Stalin "Övgüsü"
Gorbaçov'un Ekim Devriminin 70. yıldönümünde yaptığı konuşmadan kısa bir süre sonra, devlet başkanı Andrei Gromiko'nun Stalin'i konu alan bazı sözleri, Cumhuriyet ve Hürriyetgazetelerinde, sırayla, "Kremlin'de Stalin Krizi" ve "Moskova'da Çatlak Ses" başlıklarıyla yer aldı. (10 Ocak 1988)
Gorbaçov'un konuşmasını anında çeviren ve "Yolumuz, Ekim'in Yolu, Öncülerin Yoludur" başlığıyla, Aralık 1987 tarihli 6. sayısında tam metin olarak yayınlayan -sonradan aynı isimle kitaplaştırıldı- Toplumsal Kurtuluş dergisi, Cumhuriyet ve Hürriyet gazetelerinin tutumunu tepkiyle karşıladı ve "Acemi Gazeteci Sovyetologlara Tembel Bab-ı Ali Basını" başlığı altında şunları yazdı:
"Bu kitapta Gorbaçov, belki de Stalin üzerine Sovyet li(81)derleri tarafından yapılmış en övücü konuşmayı yapıyor. Stalin'in tüm tartışmalarında ve kavgalarında doğru olduğunu açık açık söylüyor.”
Gorbaçov'un Stalin hakkında söylediklerinden parçalar aktaran Toplumsal Kurtuluş, devam ediyor:
"Gorbaçov çok açık olarak Stalin'in çok inanılmaz işler yaptığını söylüyor. Kaçınılmaz olanları yaptığını söylüyor. Yapılmadığında devrim davasının kaybedileceğini söylediği işler yaptığını belirtiyor. Sovyetler Birliği'nde sosyalizmin eserinin onun ve çekirdek kadronun olduğunu söylüyor. Daha övücü ne söylenebilir, acaba?" (Toplumsal Kurtuluş, Sayı:8, s.29-30)