23 Fakat sizin çirkin suçlarınız yüzünden Tanrı'nın sözü bana ağır geliyor. Çünkü işte, Rab şöyle diyor: Bu halkın kötülükleri gittikçe artıyor; kutsal yazıları anlamıyorlar, çünkü Davut ve oğlu Süleyman'la ilgili yazılanlara bakarak, işledikleri zinaları haklı çıkarmanın yollarını arıyorlar.
24 İşte, Davut ve Süleyman'ın gerçekten birçok karısı ve cariyeleri vardı; bu benim önümde iğrençti, diyor Rab.
25 Bu nedenle, Rab şöyle diyor: Yusuf'un soyunun meyvesinden kendime doğru bir dal yetiştirebilmek için bu halkı kolumun gücüyle Yeruşalem ülkesinden çıkardım.
26 Bu nedenle, Ben, Rab Tanrı, bu halkın geçmiştekiler gibi davranmasına izin vermeyeceğim.
27 Bu nedenle, kardeşlerim, beni dinleyin ve Rab'bin sözüne kulak verin: Çünkü aranızda hiç kimsenin birden fazla eşi olmayacak ve hiçbir cariyesi olmayacak.
28 Çünkü Ben, Rab Tanrı, kadınların iffetli olmasından hoşnudum. Ve cinsel ahlaksızlıklar benim gözümde iğrençtir; Orduların Rabbi böyle diyor.
29 Bu nedenle, bu halk emirlerimi tutacak, diyor Orduların Rabbi, yoksa bu halk yüzünden ülke lanetlenecek.
30 Çünkü kendime soy yetiştirmek istersem, halkıma emredeceğim; aksi takdirde onlar bu sözlerime kulak verecekler, diyor Orduların Rabbi.
31 Çünkü işte, Ben Rab, Yeruşalem ülkesinde, evet, halkıma ait bütün topraklarda halkımın kızlarının, kocalarının yaptıkları kötülükler ve iğrençlikler yüzünden çektiği üzüntüleri gördüm ve onların ağlayışlarını işittim.
32 Ve Orduların Rabbi diyor: Yeruşalem ülkesinden çıkardığım bu halkın güzel kızlarının, halkımın erkeklerine karşı olan ağlayışlarının bana kadar ulaşmasına izin vermeyeceğim, diyor Orduların Rabbi.
33 Çünkü halkımın kızlarını yumuşaklıklarından dolayı tutsak edip götüremeyecekler, yoksa onları acı bir lanetle, yok oluncaya kadar ziyaret edeceğim; çünkü onlar eskilerin yaptığı gibi cinsel ahlaksızlıklar yapamayacaklar, diyor Orduların Rabbi.
34 Ve şimdi, işte kardeşlerim, bu emirlerin babamız Lehi'ye verildiğini biliyorsunuz; dolayısıyla bunları önceden biliyordunuz; ve büyük bir suç işlediniz; çünkü yapmamanız gereken bu şeyleri yaptınız.
35 İşte siz, kardeşlerimiz Lamanlılar'ın yaptığı kötülüklerden daha büyüğünü yaptınız. Nazik eşlerinizin yüreğini kırdınız ve onlara kötü örnek olarak çocuklarınızın güvenini yitirdiniz; ve size karşı onların yüreklerinden yükselen hıçkırıklar Tanrı'ya ulaşmaktadır. Ve size karşı yukarıdan inen Tanrı sözünün keskinliğinden, birçok yürek açılan derin yaralarla can verdi.
3. BÖLÜM
Yürekleri temiz olanlar Tanrı'nın hoş sözünü kabul ederLamanlılar'ın doğruluğu Nefililer'inkini aşarYakup evlilik dışı cinsel ilişkiye, şehvet düşkünlüğüne ve her günaha karşı uyarıda bulunur. m.ö. tahminen 544--421 yılları.
Fakat işte, ben Yakup, yürekleri temiz olan sizlere konuşmak istiyorum. Yüzünüzü kararlılıkla Tanrı'ya çevirin ve büyük bir inançla O'na dua edin ve O sizi sıkıntılı günlerinizde teselli edecek ve sizin hakkınızı savunacaktır ve sizi yok etmek isteyenlerin üzerine adalet gönderecektir.
2 Ey yüreği temiz olan sizler, başınızı kaldırın ve Tanrı'nın hoş sözünü alın ve onun sevgisiyle beslenin; çünkü kararlı olursanız, bunu sonsuza kadar yapabilirsiniz.
3 Fakat yürekleri temiz olmayanların, bugün Tanrı'nın önünde kirli olan sizlerin vay haline, vay haline! Çünkü tövbe etmezseniz, bu ülke sizin yüzünüzden lanetlenecektir; ve sizler gibi kirli olmayan Lamanlılar, acı bir lanetle lanetlenmiş olsalar bile, sizi yok edinceye kadar cezalandıracaklardır.
4 Ve tövbe etmezseniz, Lamanlılar'ın mirasınız olan toprakları ele geçirecekleri ve Rab Tanrı'nın doğruları aranızdan alıp götüreceği zaman hızla yaklaşmaktadır.
5 İşte, kirlilikleri ve tenlerinin üzerine gelen lanet yüzünden nefret ettiğiniz kardeşleriniz Lamanlılar sizden daha doğru çıktılar; çünkü onlar atamıza verilmiş olan Rab'bin emrini unutmadılar---öyle ki birden fazla hanımları ve hiçbir cariyeleri olmayacak ve aralarında cinsel ahlaksızlıklar olmayacaktı.
6 Ve şimdi, onlar bu emri tutmaya dikkat ediyorlar; bu nedenle, bu emri yerine getirmek için gösterdikleri bu davranıştan ötürü Rab Tanrı onları yok etmeyecek, tersine onlara karşı merhametli olacaktır; ve onlar bir gün kutsanmış bir halk olacaktır.
7 İşte, onların kocaları hanımlarını severler ve onların hanımları da kocalarını severler; ve onların kocaları ve hanımları çocuklarını severler; ve onların inançsızlıkları ve size karşı olan nefretleri atalarının kötülüğündendir; bu nedenle yüce Yaratıcınızın gözünde onlardan daha ne kadar iyisiniz?
8 Ey kardeşlerim, günahlarınızdan tövbe etmezseniz, korkarım ki onlarla beraber Tanrı'nın tahtı önüne getirildiğinizde, onların tenleri sizinkinden daha beyaz olacaktır.
9 Bu nedenle size Tanrı'nın sözü olan bir emri vereceğim; öyle ki kara tenli oldukları için bir daha onlara hakaret etmeyin; ve kirlilikleri yüzünden de onlara hakaret etmeyeceksiniz, tersine kendi kirliliğinizi hatırlayacaksınız ve onların kirliliklerinin atalarının yüzünden geldiğini hatırlayacaksınız.
10 Bu nedenle kendi çocuklarınızı, onların önünde kötü örnek olarak onların yüreklerini nasıl üzdüğünüzü hatırlayacaksınız; ve ayrıca şunu hatırlayın ki pislikleriniz yüzünden çocuklarınızın yıkımına neden olabilirsiniz ve son günde onların günahları sizin başınıza yığılacaktır.
11 Ey kardeşlerim sözlerime kulak verin; içinizdeki cevheri harekete geçirin; ölüm uykusundan uyanmak için silkinip kalkın ve cehennem azabından kendinizi kurtarın; öyle ki şeytanın meleklerinden sayılıp ikinci ölüm olan ateş ve kükürt gölüne atılmayasınız.
12 Ve şimdi, ben Yakup, Nefi halkına daha birçok şey söyledim, onları cinsel ahlaksızlığa, şehvet düşkünlüğüne ve her türlü günaha karşı uyarıp onlara bu şeylerin korkunç sonuçlarını anlattım.
13 Ve sayıları gittikçe artmaya başlayan bu halkın başına gelen olayların yüzde biri bile bu levhalara yazılamaz; ancak onların başına gelen olayların çoğu ve onların savaşları ve çekişmeleri ve krallarının yönetimleri bu büyük levhalarda yazılıdır
14 Bu levhalara Yakup levhaları denir ve onlar Nefi'nin eliyle yapılmıştır. Ve bu sözlerimi burada bitiriyorum.
4. BÖLÜM
Bütün peygamberler Mesih'in adıyla Baba'ya ibadet ettilerİbrahim'in İshak'ı kurban olarak sunması Tanrı'nın Biricik Oğlu'nu kurban etmesine benzerİnsanlar kefaret yoluyla Tanrı ile barışmalıdırYahudiler temel taşını reddedecekler. m.ö. tahminen 544--421 yılları.
Şİmdİ işte, öyle oldu ki ben Yakup, uzun süre sözlerimle halkıma hizmet ettim (ve sözlerimizi levhalar üzerine kazıyarak yazmak güç olduğu için sözlerimin çoğunu yazamıyorum) ve biliyoruz ki levhalara yazdıklarımız kalıcıdır.
2 Fakat levhalar dışında neyin üstüne yazarsak yazalım zamanla silinip yok olacaktır; ama levhalara yazabileceğimiz birkaç söz çocuklarımıza ve ayrıca sevgili kardeşlerimize bizim hakkımızda ya da ataları hakkında az da olsa bilgi verecektir.
3 Şimdi buna seviniyoruz ve bu sözleri levhalara kazımak için canla başla çalışıyoruz. Sevgili kardeşlerimizin ve çocuklarımızın şükran dolu yüreklerle bu sözleri almalarını, üzüntüyle değil sevinçle ve küçümsemeden, ilk anne ve babaları hakkında öğrenmek için onlara bakmalarını umuyoruz.
4 Çünkü bu şeyleri bu amaçla, Mesih'i bildiğimizi ve gelişinden yüzlerce yıl önce O'nun görkemini umduğumuzu ve bunu sadece bizim değil, bizden önce gelmiş olan bütün kutsal peygamberlerin de umduğunu öğrensinler diye yazıyoruz.
5 İşte, onlar Mesih'e inandılar ve O'nun adıyla Baba'ya ibadet ettiler; ve bizler de O'nun adıyla Baba'ya ibadet ediyoruz. Ve ruhumuzu Mesih'e yönelten Musa Yasası'nı bu amaçla tutuyoruz; ve bundan dolayı yasa bize doğruluk için kutsal kılınmıştır, aynen çölde oğlu İshak'ı Tanrı'nın emirlerine itaat etmek için kurban olarak sunan İbrahim'e doğruluk sayıldığı gibi. Bu, Tanrı ve Biricik Oğlu arasındaki benzerliği gösterir.
6 Bu nedenle peygamberleri dikkatle inceliyoruz, birçok vahiyler alıyoruz ve peygamberlik ruhuna sahibiz; ve bütün bu tanıklıkların olması bize umut veriyor ve inancımızı sarsılmaz kılıyor, öyle ki Mesih'in adıyla gerçekten emredebiliyoruz ve ağaçlar, dağlar ya da denizin dalgaları bile sözümüzü dinliyorlar.
7 Yine de Rab Tanrı bize zayıflığımızı gösteriyor; öyle ki insançocuklarına gösterdiği lütfu ve büyük alçakgönüllülüğü sayesinde, bunları yapacak gücümüz olduğunu bilelim.
8 İşte, Rab'bin işleri ne kadar büyük ve olağanüstüdür. O'nun sırlarının derinliklerine kimin aklı erebilir? Ve insanın O'nun bütün yollarını öğrenmesi olanaksızdır. Ve kendisine vahiy yoluyla bildirilmedikçe hiç kimse O'nun yollarını bilemez; bu nedenle, kardeşler, Tanrı'nın vahiylerini küçümsemeyin.
9 Çünkü işte, insan O'nun sözünün gücüyle yeryüzüne geldi, yeryüzü de O'nun sözünün gücüyle yaratıldı. Bu nedenle,Tanrı bir söz söylüyor ve dünya yaratılıyorsa ve Tanrı bir söz söylüyor ve insan yaratılıyorsa, o halde yeryüzüne veya oradaki elinin eserlerine kendi isteği ve zevkine göre emir vermeye neden gücü yetmesin?
10 Bu nedenle, kardeşler, Rab'be öğüt vermeye kalkışmayın, ancak O'nun elinden öğüt alın. Çünkü işte, siz de biliyorsunuz ki O bütün işleri konusunda bilgelikle, doğrulukla ve yüce merhametiyle öğüt verir.
11 Bu nedenle, sevgili kardeşler, Biricik Oğlu Mesih'in kefareti aracılığıyla O'nunla barışın; ve Mesih'teki diriliş gücüne göre dirilişe kavuşabilirsiniz; ve inandığınız için ve O kendisini bedende göstermeden önce O'ndaki yüceliğin iyi umuduna kavuştuğunuz için Mesih'in ilk meyveleri olarak Tanrı'ya sunulabilirsiniz.
12 Ve şimdi, sevgili kardeşler, bunları size söylediğim için şaşırmayın; çünkü diriliş ve gelecek dünya hakkında bilgi öğrenebilmek için neden Mesih'in kefareti hakkında konuşmayalım ve O'nun hakkında neden mükemmel bilgimiz olmasın?
13 İşte kardeşlerim, peygamberlik eden insanların anlayacağı şekilde peygamberlik etsin; çünkü Ruh doğruyu söyler ve yalan söylemez. Bu nedenle, gerçekten olan ve olacak olan şeylerden söz eder; bu nedenle, canımızın kurtulabilmesi için bu şeyler bize açıkça gösterilmiştir. Fakat işte, bunlara tanıklık eden yalnızca bizler değiliz; çünkü Tanrı geçmişteki peygamberlere de bunları söyledi.
14 Fakat işte, Yahudiler dik kafalı bir halktı ve açık seçik sözlerden nefret ettiler, peygamberleri öldürdüler ve anlayamadıkları şeylerin peşinden koştular. Bu nedenle, körlükleri yüzünden, bu körlük hedefin ötesine bakmalarından kaynaklanıyordu, mutlaka düşmeleri gerekir; çünkü Tanrı açıklığını onlardan aldı ve istedikleri için onlara anlayamayacakları bir sürü şey verdi. Ve bunu istedikleri için Tanrı da böyle yaptı, öyle ki sendelesinler diye.
15 Ve şimdi, ben Yakup, Ruh tarafından peygamberlikte bulunmaya yönlendiriliyorum; çünkü içimdeki Ruh'un etkisiyle, Yahudiler'in sendelemeleri yüzünden, üzerine bina kurabilecekleri ve sağlam temel atabilecekleri taşı reddedeceklerini seziyorum.
16 Fakat işte, kutsal yazılara göre, bu taş Yahudiler'in üzerine bina kurabilecekleri büyük, son ve tek sağlam temel olacaktır.
17 Şimdi, sevgili kardeşlerim, bunlar sağlam temeli söküp attıktan sonra üzerine nasıl bina kurabilirler, bu taş nasıl onların köşesinin baş taşı olabilir?
18 İşte, sevgili kardeşlerim, sizler için duyduğum aşırı kaygı yüzünden bocalamaz ve herhangi bir şekilde Ruh'a olan güvenimi yitirmezsem, bu sırrı size açıklayacağım.
5. BÖLÜM
Yakup, Zenos'un evcil zeytin ağacı ile yabani zeytin ağacına ilişkin simgesel öyküsünü aktarırBunlar İsrail ile Yahudi olmayan uluslara benzemektedirİsrail'in dağıtılıp yeniden bir araya toplanışı önceden açıklanırNefililer'den, Lamanlılar'dan ve bütün İsrail Evi'nden dolaylı olarak bahsedilirYahudi olmayan uluslar İsrail'e aşılanacaktır---Sonunda bağ yakılacaktır. m.ö. tahminen 544--421 yılları.
İşte kardeşlerim, peygamber Zenos'un sözlerinden okuduklarınızı da mı hatırlamıyor musunuz? O, İsrail Evi'ne şöyle diyerek konuştu:
2 Kulak ver, ey İsrail Evi ve Rab'bin bir peygamberi olan benim sözlerimi dinle!
3 Çünkü işte, Rab şöyle diyor: Ey İsrail Evi, seni evcil bir zeytin ağacına benzeteceğim. Bir adam bu ağacı aldı ve bağına dikip yetiştirdi; ve ağaç büyüdü ve yaşlanarak çürümeye başladı.
4 Ve öyle oldu ki bağın sahibi gidip zeytin ağacının çürümeye başladığını görünce şöyle dedi: Ağacı budayacağım ve dibini belleyip sulayacağım, belki filizlenip budaklanır da kurumaz.
5 Ve öyle oldu ki dediği gibi ağacı budadı ve dibini belleyip suladı.
6 Ve öyle oldu ki günler geçti, ağaç biraz filizlenip budaklandı; fakat işte, ağaç tepeden kurumaya başlamıştı.
7 Ve öyle oldu ki bağın sahibi bunu görünce, hizmetkârına şöyle dedi: Bu ağacı kaybedersem çok üzülürüm; bu nedenle, git, yabani bir zeytin ağacının dallarını koparıp buraya bana getir; ve kurumaya başlayan şu ana dalları kesip ateşe atalım ki yansın.
8 Ve işte, bağın sahibi şöyle diyor: Bu genç ve taze dalların birçoğunu alıp istediğim ağaca aşılayacağım; ve eğer öyle olur da bu ağacın kökü kurursa, zararı yok; yeter ki ağacın meyvesini kendim için saklayabileyim; onun için bu genç ve taze dalları alıp istediğim ağaca aşılayacağım.
9 Yabani zeytin ağacının dallarını al, onların yerine aşıla; ve kestiğim şu dalları ise ateşe atıp yakacağım; öyle ki bağımın toprağını kirletmesinler.
10 Ve öyle oldu ki bağ sahibinin hizmetkârı bağ sahibinin dediği gibi yaptı ve yabani zeytin ağacının dallarını aşıladı.
11 Ve bağ sahibi ağacın dibini belletti ve dallarını budattı ve sulatarak hizmetkârına şöyle dedi: Bu ağacı kaybedersem çok üzülürüm; bu nedenle, belki ağacın kökünü kurtarıp kurumasını önler, kendime saklarım diye bunu yaptım.
12 Bu nedenle sen kendi yoluna git; ağaca iyi bak ve onu dediğim gibi büyüt.
13 Ve bu dalları bağımın en uzak köşesine, canımın istediği yere dikeceğim; bu seni ilgilendirmez; ve bunu ağacın doğal dallarını kendime saklayayım ve aynı zamanda bunların meyvesini gelecek mevsim için kendine ayırayım diye yapıyorum; çünkü bu ağacı ve meyvesini kaybedersem çok üzülürüm.
14 Ve öyle oldu ki bağ sahibi kendi yoluna gidip evcil zeytin ağacının doğal dallarını kimini oraya kimini buraya deyip kendi isteği ve zevkine göre bağının en uzak yerlerine sakladı.
15 Ve öyle oldu ki aradan uzun bir süre geçti ve bağ sahibi hizmetkârına: AGel, haydi bağa inip bağda çalışalım!@ dedi.
16 Ve öyle oldu ki bağ sahibi ve hizmetkârı da çalışmak için bağa indi. Ve öyle oldu ki hizmetkâr efendisine: Aİşte buraya bak, ağaca bak!@ dedi.
17 Ve öyle oldu ki bağ sahibi baktığında yabani zeytin dallarının aşılandığı ağacı gördü; ve ağaç büyümüştü ve meyve vermeye başlamıştı. Ve bağ sahibi ağacın iyi olduğunu gördü; ve ağacın meyvesinin doğal meyveden bir farkı yoktu.
18 Ve hizmetkârına şöyle dedi: Görüyorsun, yabani ağacın dalları evcil ağacın kökünden suyu almış, demek ki ağacın kökü çok güç vermiş; ve kök güçlü olunca da yabani dallar evcil meyve vermiş. Şimdi bu dalları aşılamasaydık, bu ağaç kururdu. Ve şimdi, işte, ağacın verdiği meyvelerden epeyce toplayacağım; ve ağacın meyvesini gelecek mevsim için kendime saklayacağım.
19 Ve öyle oldu ki bağ sahibi hizmetkârına şöyle dedi: Gel, haydi bağın en uzak köşesine gidip ağacın doğal dalları da çok meyve vermemiş mi bakalım; öyle ki ağacın meyvesini gelecek mevsim için kendime saklayabileyim.
20 Ve öyle oldu ki bağ sahibinin ağacın doğal dallarını sakladığı yere gittiler ve efendi, hizmetkârına: AŞunlara bak!@ dedi. Ve hizmetkâr ilk dalın epeyce meyve verdiğini gördü; ve meyvenin iyi olduğunu da gördü. Ve bağ sahibi hizmetkârına şöyle dedi: Bu meyveleri topla ve gelecek mevsim için ayır; öyle ki onları kendim için saklayabileyim; çünkü işte, bunca zaman ona baktım ve çok meyve verdi.
21 Ve öyle oldu ki hizmetkâr efendisine şöyle dedi: Neden bu ağacı ya da ağacın bu dalını gelip buraya diktin? Çünkü işte, burası senin bağındaki bütün toprağın en zayıf yeriydi!
22 Ve bağ sahibi ona şöyle dedi: Bana öğüt verme! Bu toprağın zayıf olduğunu biliyordum; bundan ötürü sana: ABunca zaman ona baktım@ dedim. Ve görüyorsun ki çok meyve verdi.
23 Ve öyle oldu ki bağ sahibi hizmetkârına şöyle dedi: Buraya bak, işte ağacın dallarından birini de buraya dikmiştim; ve bu toprağın ilk yerden daha zayıf olduğunu biliyorsun. Ama ağaca bak! Ona bunca zaman baktım ve çok meyve verdi; bu yüzden meyveleri topla ve gelecek mevsim için ayır da onları kendime saklayabileyim.
24 Ve öyle oldu ki bağ sahibi hizmetkârına yine şöyle dedi: Buraya bak ve diktiğim başka bir dalı da gör; işte ona da baktım ve o da meyve verdi.
25 Ve hizmetkârına şöyle dedi: Buraya bak ve sonuncuyu da gör. İşte, bunu iyi bir yere diktim; ve ona bunca zaman baktım ve ağacın yalnızca bir bölümü evcil meyve vermiş ve ağacın diğer bölümü ise yabani meyve vermiş; işte bu ağaca da diğerleri gibi bakmıştım.
26 Ve öyle oldu ki bağ sahibi hizmetkârına: Aİyi meyve vermeyen dalları kes ve ateşe at!@ dedi.
27 Fakat işte, hizmetkâr ona şöyle dedi: Ağacı budayıp dibini belleyelim ve ona biraz daha bakalım; belki sana iyi meyve verir; sen de gelecek mevsim için kendine ayırırsın.
28 Ve öyle oldu ki bağ sahibi ile bağ sahibinin hizmetkârı bağdaki bütün meyveleri yetiştirdiler.
29 Ve öyle oldu ki aradan uzun bir zaman geçti ve bağ sahibi hizmetkârına şöyle dedi: Gel, haydi bağa inip bağda tekrar çalışalım. Çünkü işte, vakit yaklaşıyor ve yakında son gelecek; bu nedenle gelecek mevsim için kendime meyve toplamam gerek.
30 Ve öyle oldu ki bağ sahibiyle hizmetkârı bağa indiler ve doğal dallarının kesilip yerine yabani dallar aşılanmış olan ağacın yanına geldiler; ve ağacı her tür meyvenin sarmış olduğunu gördüler.
31 Ve öyle oldu ki bağ sahibi sayısına göre her tür meyvenin tadına baktı. Ve bağ sahibi şöyle dedi: İşte bu ağaca bunca zaman baktık, gelecek mevsim için kendime de epeyce meyve ayırdım!
32 Fakat işte, bu kez çok meyve verdi, ama bir tanesi bile iyi çıkmadı. Ve görüyorsun, her tür kötü meyveden var; ve onca emek vermiş olmamıza rağmen, hiçbiri işime yaramaz; ve şimdi bu ağacı kaybedersem çok üzülürüm.
33 Ve bağ sahibi hizmetkârına: ABu ağaca ne yapmalıyız ki ağacın iyi meyvesini yine kendime saklayabileyim?@ dedi.
34 Ve hizmetkâr efendisine şöyle dedi: İşte yabani zeytin ağacının dallarını aşıladığın için bunlar kökü beslediler; böylece diri kaldılar ve kurumadılar; bu nedenle görüyorsun, hâlâ iyi durumdalar.
35 Ve öyle oldu ki bağ sahibi hizmetkârına: ABu ağacın bana hiçbir yararı yok ve kötü meyve verdiği sürece kökleri de işime yaramaz!@ dedi.
36 Yine de köklerin iyi olduğunu biliyorum ve kendimce bir nedenden ötürü onları korudum; ve kök çok güçlü olduğu için şimdiye kadar yabani dallardan iyi meyve getirdi.
37 Fakat işte, yabani dallar fazla serpilip gürleşerek ağacın köklerini zayıflattı; ve yabani dallar kökleri zayıf düşürdüğü için, ağaç fazlasıyla kötü meyve verdi; ve görüyorsun, o kadar çok kötü meyve verdiği için ağaç kurumaya başladı; ve ağacı kurtarmak için bir şeyler yapmazsak, yakında ateşe atılmaya hazır duruma gelecek.
38 Ve öyle oldu ki bağ sahibi hizmetkârına: AHaydi, bağın en uzak yerlerine inelim ve doğal dalların da kötü meyve verip vermediğine bakalım@ dedi.
39 Ve öyle oldu ki bağın en uzak yerlerine indiler. Ve öyle oldu ki doğal dallardaki meyvelerin de bozulmuş olduğunu gördüler; evet, ilk daldaki, ikinci daldaki ve sonuncu daldaki; ve hepsi bozulmuştu.
40 Ve son ağaçtaki yabani meyveler ağacın iyi meyve veren kısmını o denli sarmıştı ki dal kuruyup gitmişti.
41 Ve öyle oldu ki bağ sahibi ağladı ve hizmetkârına: ABağım için daha ne yapabilirdim ki?@ dedi.
42 İşte, bunların dışında bağdaki bütün meyvelerin bozulduğunu biliyordum. Ve şimdi, bir zamanlar iyi meyve veren bu dallar da bozulmuş; ve şimdi bağımdaki bütün ağaçlar kesilip ateşe atılmaktan başka bir işe yaramaz oldu.
43 Ve işte, şu dalı kurumuş sonuncusuna bir bak; onu iyi bir yere dikmiştim, evet, hatta bağımdaki toprağın en iyi yerini seçip oraya dikmiştim.
44 Ve görüyorsun ki bu ağacı yerine dikebilmek için toprağın bu kısmını saran bitkileri de kesip temizlemiştim.
45 Ve ağacın bir yanının iyi meyve verdiğini ve öbür yanının da yabani meyve verdiğini görüyorsun; ve bu dalları kesip ateşe atmadığım için, işte, iyi dalı sararak kurutmuşlar.
46 Ve şimdi işte, bağa ne kadar baktıysak da ağaçlar bozuldu; öyle ki iyi meyve vermiyorlar; ve bunları saklamayı, gelecek mevsim için meyvesini kendime ayırmayı umuyordum. Fakat işte, yabani zeytin ağacı gibi olduklarını görüyorsun ve artık kesilip ateşe atılmaktan başka işe yaramazlar; ve bunları kaybetmek beni üzüyor.
47 Fakat bağım için daha ne yapabilirdim ki? Elimi üzerinden çektim mi, bakmayı ihmal ettim mi? Hayır! Onu suladım ve belledim ve budadım ve gübreledim; ve elimi neredeyse bütün gün boyunca uzattım, ama son yaklaştı. Ve bağımdaki ağaçların hepsini kesip yanmaları için ateşe atmak beni üzüyor. Bağımı kim mahvetti?
48 Ve öyle oldu ki hizmetkâr efendisine şöyle dedi: Sakın bağdaki ağaçların yüksekliğinden olmasın? Dallar, sağlıklı kökleri zayıflatmış olmasın? Ve dallar kökleri zayıflattığı için, işte, köklerin gücünün yettiğinden daha çabuk büyümüşler ve köklerin gücünü kendilerine almışlar. İşte söylerim, bağındaki ağaçlar bu yüzden bozulmamış mıdır?
49 Ve öyle oldu ki bağ sahibi hizmetkâra şöyle dedi: Gidelim, bağdaki ağaçları kesip ateşe atalım! Bari bağın toprağında yer kaplamasınlar; çünkü ben elimden geleni yaptım. Bağım için daha ne yapabilirdim ki?
50 Fakat işte, hizmetkâr bağ sahibine: ABiraz daha bekle@ dedi.
51 Ve bağın sahibi: AEvet, biraz daha bekleyeceğim, çünkü bağımdaki ağaçları kaybetmek beni üzüyor!@ dedi.
52 Bu nedenle, bağımın en uzak yerlerine diktiğim bunların dallarını alalım ve onları geldikleri ağaca aşılayalım; ve ağacın acı meyve veren dallarını keselim ve bunların yerine ağacın kendi dallarını aşılayalım.
53 Ve bunu ağaç yok olmasın diye yapacağım; böylece, belki kendi amaçladığım iş için kökleri kendime ayırıp saklarım.
54 Ve işte ağaçtan alıp keyfimce diktiğim doğal dallar vardı ya, onların kökleri henüz ölmemiş; bu nedenle, onları da aynı amaç için saklamak istediğimden, bu ağacın dallarından alıp onlara aşılayacağım. Evet, ana ağacın dallarını, köklerini kendime saklamak üzere onlara aşılayacağım; yeterince güçlendiklerinde belki bana iyi meyve verirler, ben de bağımın meyvesiyle sevinç duyarım.
55 Ve öyle oldu ki yabanileşmiş olan doğal ağaçtan aldıkları dalları, yine yabanileşmiş olan doğal ağaçlara aşıladılar.
56 Ve yabanileşmiş doğal ağaçların dallarından bazılarını da alıp ana ağaca aşıladılar.
57 Ve bağ sahibi hizmetkârına şöyle dedi: En çok acı meyve veren dalların dışında, ağaçlardan yabani dal koparma; ve bunları sana söylediğim gibi aşılayacaksın.
58 Ve bağdaki ağaçların bakımını tekrar edip dalları budayalım ve zamanı gelmiş, kurumaya yüz tutan bu dalları ağaçlardan koparıp ateşe atalım.
59 Ve bunu, kökler iyi olduğundan belki güçlenirler diye ve dallar yenilendikçe iyiler kötüleri bastırır diye yapıyorum.
60 Ve kökleriyle birlikte doğal dalları ayırıp sakladığım için ve doğal dalları yeniden ana ağaca aşılayıp ana ağacın köklerini de sakladığım için belki bağımdaki ağaçlar yeniden iyi meyve verir; ve ben de bağımın meyvesinden yine sevinç duyarım ve belki de ilk meyvenin dallarıyla köklerini ayırıp sakladığıma çok sevinirim.
61 Bu nedenle git, hizmetkârları çağır da bağda var gücümüzle, canla başla çalışalım; doğal meyveye yeniden kavuşabilmem için yolu hazırlayalım; bu doğal meyve ki iyi meyvedir ve bütün meyvelerin en değerlisidir.
62 Bu nedenle, gidip son bir kez daha var gücümüzle çalışalım; çünkü işte, son yaklaşıyor ve bağımı son kez budayacağım zaman gelmiştir.
63 Dalları aşılayın; sondan başlayın ki sonuncular birinci ve birinciler de sonuncu olsun; ve genç yaşlı demeden ağaçların dibini belleyin, birincinin ve sonuncunun, sonuncunun ve birincinin; öyle ki hepsi son bir kez daha bakımdan geçsin.
64 Bu nedenle, son bir kez daha ağaçların diplerini belleyin, onları budayın ve gübreleyin; çünkü son yaklaşıyor. Ve eğer öyle olur da bu son aşılanan dallar büyüyüp doğal meyve verirlerse, işte o zaman büyümeleri için yolu hazırlayacaksınız.
65 Ve onlar büyümeye başlayınca, acı meyve veren dalları, iyi dalların güçlülüğü uzamışlığı oranında ayıklarsınız; ve kötü dalları bir çırpıda kesip atmayın, yoksa kökler aşılı dal için aşırı güçlenir ve aşılı dal da kurur; ben de bağımdaki ağaçları kaybederim.
Dostları ilə paylaş: |