Mormon kitabi isa mesih hakkinda başka bir taniklik



Yüklə 4,31 Mb.
səhifə29/57
tarix26.07.2018
ölçüsü4,31 Mb.
#58363
1   ...   25   26   27   28   29   30   31   32   ...   57
8 Ve öyle oldu ki Ammon ve Lamoni oraya giderken, bütün ülkenin kralı olan Lamoni'nin babasıyla karşılaştılar.
9 Ve işte, Lamoni'nin babası ona: AOğullarım ve halkım için ziyafet verdiğim zaman, o büyük gündeki ziyafete niçin gelmedin?@ dedi.
10 Ve ayrıca şöyle dedi: Sen bir yalancının çocuklarından biri olan bu Nefili ile nereye gidiyorsun?
11 Ve öyle oldu ki Lamoni ona nereye gittiğini anlattı; çünkü onu kızdırmaktan korkuyordu.
12 Ve ayrıca ona kendi krallığında oyalanmasının nedenlerini anlattı; bu yüzden babasının ziyaretine, onun düzenlemiş olduğu ziyafete gelememişti.
13 Ve şimdi Lamoni bütün bunları babasına anlattıktan sonra, işte onun kendisine kızdığını görünce çok şaşırdı ve babası ona: "Lamoni, sen bir yalancının oğulları olan bu Nefililer'i kurtarmaya mı gidiyorsun? İşte, onlar atalarımızı soydu; ve şimdi de onun çocukları kendi kurnazlık ve yalancılıkları ile bizi kandırmak ve tekrar malımızı çalmak için aramıza geldiler" dedi.
14 Şimdi Lamoni'nin babası ona kılıcıyla Ammon'u öldürmesini emretti. Ve ayrıca ona Midoni ülkesine gitmeyip kendisiyle beraber İsmail ülkesine dönmesini emretti.
15 Fakat Lamoni ona: "Ammon'u öldürmeyeceğim ve İsmail ülkesine de dönmeyeceğim; tersine Ammon'un kardeşlerini kurtarmak için Midoni ülkesine gidiyorum; çünkü onların doğru insanlar olduğunu ve gerçek Tanrı'nın kutsal peygamberleri olduğunu biliyorum" dedi.
16 Şimdi Lamoni'nin babası bu sözleri işitince ona öfkelenip onu yere sermek için kılıcını çekti.
17 Fakat Ammon öne çıkıp ona şöyle dedi: İşte sen oğlunu öldürmeyeceksin; yine de onun ölmesi sizin ölmenizden daha iyidir; çünkü işte, o günahlarından tövbe etti; ama siz şu an öfkeliyken yere düşüp ölseniz, ruhunuz kurtulamaz.
18 Ve yine, kendinize hakim olmanız yerinde bir hareket olacaktır; çünkü oğlunuzu öldürürseniz, o masum bir insan olduğu için, onun kanı sizden öç alınması için topraktan Tanrısı Rab'be seslenecek ve siz belki de ruhunuzu kaybedeceksiniz.
19 Şimdi Ammon bu sözleri ona söylediğinde kral ona şöyle diyerek cevap verdi: Ben oğlumu öldürürsem masum kanı dökmüş olacağımı biliyorum; çünkü onu yok etmek isteyen sensin.
20 Ve kral Ammon'u öldürmek için elini uzattı. Fakat Ammon onun darbelerine karşı koyup onun koluna vurdu; böylece kral kolunu kaldıramaz oldu.
21 Şimdi kral, Ammon'un kendini öldürebileceğini görünce, canını bağışlaması için Ammon'a yalvarmaya başladı.
22 Fakat Ammon kılıcını kaldırıp ona: "İşte kardeşlerimin hapishaneden çıkarılması için bana izin vermezseniz, sizi vuracağım" dedi.
23 Şimdi hayatını kaybetmekten korkan kral: "Eğer canımı bağışlarsan, dilediğin her şeyi, hatta krallığımın yarısını sana veririm" dedi.
24 Şimdi Ammon, yaşlı kralı istediği şekilde etkileyebileceğini görünce ona şöyle dedi: Eğer kardeşlerimin hapishaneden çıkmasına ve ayrıca Lamoni'nin kendi krallığını sürdürmesine izin verirseniz ve ondan hoşnut olup, düşündüğü her şeyi kendi istediği şekilde yapmasına izin verirseniz, o zaman sizin canınızı bağışlarım; yoksa sizi yere sereceğim.
25 Şimdi Ammon bu sözleri söylediğinde, kral hayatta kalacağı için sevinmeye başladı.
26 Ve kral, Ammon'un kendisini öldürmeyi hiç arzu etmediğini görünce ve ayrıca onun oğlu Lamoni için duyduğu büyük sevgiyi görünce son derece şaşırıp şöyle dedi: İstediklerinin hepsi bu kadarsa, kardeşlerini serbest bırakacağım ve oğlum Lamoni'nin krallığını sürdürmesine izin vereceğim; işte oğlumun şu andan itibaren krallığını sonsuza kadar elinde tutmasını sana bağışlıyorum; ve ben onu artık yönetmeyeceğim.
27 Ve ayrıca kardeşlerinizin hapishaneden çıkarılmasına izin vereceğim ve kardeşlerinizle birlikte krallığıma uğrayıp beni ziyarete gelmenizi sizden lütfedeceğim; çünkü sizinle görüşmeyi çok istiyorum. Çünkü kral kendisinin söylediği bu sözlere ve ayrıca oğlu Lamoni'nin konuştuğu sözlere çok şaşırmıştı; bu yüzden bunları öğrenmek istiyordu.
28 Ve öyle oldu ki Ammon ile Lamoni, Midoni ülkesine doğru yolculuklarına devam ettiler. Ve Lamoni ülkenin kralının gözünde iyilik buldu; bu yüzden Ammon'un kardeşleri hapishaneden çıkarıldılar.
29 Ve Ammon onlarla karşılaştığında son derecede üzüldü; çünkü işte, onlar çıplak bırakılmışlar ve kalın iplerle bağlandıkları için derileri çok yara bere içinde kalmıştı. Ve onlar üstelik açlık, susuzluk gibi her türlü sıkıntıları çekmişlerdi; yine de çektikleri bütün acılara dayanmışlardı.
30 Ve nasıl rast geldiyse, daha merhametsiz ve dik kafalı bir halkın eline düşmek onların kısmeti olmuştu; bu yüzden halk onların sözlerini dinlemek istememiş ve onları kapı dışarı etmişti; ve onları döverek evden eve, bir yerden başka bir yere Midoni ülkesine varıncaya kadar kovalamışlardı; ve orada yakalanıp hapse atılmışlar ve kalın iplerle bağlanmışlardı ve günlerce hapishanede tutulmuşlar ve Lamoni ile Ammon'un sayesinde kurtarılmışlardı.

Harun'un, Muloki'nin ve kardeşlerinin Lamanlılar'a ettikleri vaazların bir kaydı.



21. Bölüm'ün başından 26. Bölüm'ün sonuna kadar.

21. BÖLÜM


Harun, Amalekililer'e Mesih'in hakkında ve O'nun kefareti hakkında öğretirHarun ile kardeşleri Midoni'de hapse atılırlarHapisten kurtarıldıktan sonra sinagoglarda öğretirler ve birçok kişiyi doğru yola döndürürlerLamoni, İsmail ülkesindeki halka dinsel özgürlük tanır. m.ö. tahminen 90--77 yılları.
Şİmdİ, Ammon ve kardeşleri, Lamanlılar'ın ülkesinin sınırında birbirlerinden ayrıldıktan sonra, işte Harun, Lamanlılar tarafından Yeruşalem adı verilen, atalarının doğduğu ülkenin adı verilmiş olan ülkeye doğru yola çıktı; ve burası ileride Mormon sınırlarıyla birleşiyordu.
2 Şimdi Lamanlılar, Amalekililer ve Amulon halkı Yeruşalem adını verdikleri büyük bir şehir inşa etmişlerdi.
3 Şimdi Lamanlılar fazlasıyla katı yürekliydi; fakat Amalekililer ve Amulonlular daha da katı yürekliydi; bu yüzden onlar Lamanlılar'ın yüreklerinin katılaşmasına, böylece onların kötülükte ve iğrençliklerinde güçlenmelerine neden oldular.
4 Ve öyle oldu ki Harun, Yeruşalem şehrine geldi ve ilkönce Amalekililer'e vaaz etmeye başladı. Ve onlara sinagoglarında vaaz etmeye başladı; çünkü onlar Nehorlar tarikatına göre sinagoglar inşa etmişlerdi; çünkü Amalekililer'in ve Amulonlular'ın çoğu Nehorlar tarikatının üyeleriydiler.
5 Bu nedenle Harun, halka vaaz vermek için onların sinagoglarından birine girdikten sonra onlara konuşurken, işte bir Amalekili ayağa kalktı ve onunla tartışmaya başlayarak şöyle dedi: Senin tanıklık ettiğin şey nedir? Sen bir melek mi gördün? Melekler bize niçin görünmüyorlar? İşte bu halk senin halkın kadar iyi değil midir?
6 Sen bir de tövbe etmezsek, bizim yok olup gideceğimizi söylüyorsun. Sen bizim yüreklerimizin düşüncesini ve maksadını nasıl bilirsin? Bizim tövbe etmemiz gerektiğini nasıl bilirsin? Bizim doğru bir halk olmadığımızı nasıl bilirsin? İşte, biz kutsal binalar inşa ettik ve Tanrı'ya ibadet etmek için toplanıyoruz. Biz Tanrı'nın bütün insanları kurtaracağına inanıyoruz.
7 Şimdi Harun ona: ATanrı'nın Oğlu'nun gelip insanlığı günahlarından fidye ile kurtaracağına inanıyor musun?@ dedi.
8 Ve o adam ona şöyle dedi: Biz senin böyle bir şeyi bildiğine inanmıyoruz. Biz böyle saçma geleneklere inanmıyoruz. Senin gelecekte olacak şeyleri bildiğine inanmıyoruz; ne de senin atalarının, ne de bizim atalarımızın gelecek hakkında söyledikleri şeyleri bildiklerine inanıyoruz.
9 Şimdi Harun onlara Mesih'in gelişi ile ilgili ve ayrıca ölülerin dirilişi ile ilgili kutsal yazıları açmaya başladı; ve kutsal yazılara göre Mesih'in ölümü, acıları ve O'nun kanının kefareti olmadan insanlık için hiçbir fidye ile kurtuluş olamazdı.
10 Ve öyle oldu ki Harun bu şeyleri onlara açıklamaya başladığında, Harun'a kızıp onunla alay etmeye başladılar; ve onun söylediği sözleri dinlemek istemediler.
11 Bunun üzerine Harun, sözlerini dinlemek istemediklerini görünce sinagoglarından ayrıldı ve AniAnti adındaki bir köye uğradı; ve orada halka vaaz veren Muloki'yi ve Amma ile onun kardeşlerini de buldu. Ve onlar söz hakkında birçok kişiyle tartıştılar.
12 Ve öyle oldu ki onlar halkın yüreklerini sertleştirdiğini gördüler; bu yüzden oradan ayrılıp Midoni ülkesine geçtiler. Ve sözü orada birçok kişiye vaaz ettiler, ama öğrettikleri sözlere sadece birkaç kişi inandı.
13 Ne var ki Harun ile kardeşlerinden bazıları alınıp hapse atıldı ve geri kalanlar ise Midoni ülkesinden kaçarak çevredeki bölgelere dağıldılar.
14 Ve hapse atılanlar çok acı çektiler ve Ammon ile Lamoni'nin eli sayesinde kurtarıldılar; ve onlara yemek verilip giyecek sağlandı.
15 Ve onlar tekrar sözü bildirmek için ilerlediler ve böylece onlar hapisten birinci kez kurtarıldılar; ve bu şekilde acı çekmişlerdi.
16 Ve onlar Rab'bin Ruhu tarafından her nereye yönlendirilmişlerse oraya gittiler ve Amalekililer'in her sinagogunda ya da kabul edildikleri her Lamanlı cemaatinde Tanrı'nın sözünü vaaz ettiler.
17 Ve öyle oldu ki Rab onları öyle bir şekilde kutsamaya başladı ki onlar birçok kişiyi gerçeğin bilgisine getirdiler; evet, pek çok kişiyi günahları ve atalarının doğru olmayan gelenekleri hakkında ikna ettiler.
18 Ve öyle oldu ki Ammon ve Lamoni, Midoni ülkesinden kendi miras toprakları olan İsmail ülkesine geri döndüler.
19 Ve Kral Lamoni, Ammon'un kendisine hizmet etmesine ya da hizmetkârı olmasına müsaade etmedi.
20 Fakat İsmail ülkesinde sinagoglar inşa ettirdi; ve halkının ya da kendi yönetimi altındaki halkın bir araya gelip toplanmalarını sağladı.
21 Ve onlar için çok seviniyordu ve onlara çok şeyler öğretti. Ve ayrıca onlara kendi egemenliği altında bir halk olduklarını, özgür bir halk olduklarını ve babası kralın baskısından kurtulduklarını bildirdi; çünkü babası ona İsmail ülkesindeki ve çevresindeki topraklarda bulunan halkı yönetmesi için izin vermişti.
22 Ve ayrıca onlara her nerede olursa olsun, eğer bulundukları toprak Kral Lamoni'nin yönetimi altındaysa, istedikleri şekilde Tanrıları Rab'be ibadet edebilme özgürlüğüne sahip olduklarını bildirdi.
23 Ve Ammon, Kral Lamoni'nin halkına vaazda bulundu; ve öyle oldu ki onlara doğrulukla ilgili her şeyi öğretti. Ve tüm gayretiyle onlara her gün öğütler verdi; ve onlar onun sözünü dinlediler; ve onlar Tanrı'nın emirlerini yerine getirmeye can atıyorlardı.

22. BÖLÜM


Harun, Lamoni'nin babasına yaratılış, Adem'in düşüşü ve Mesih'in sayesinde gelen fidye ile kurtuluş planını öğretirKral ve onun bütün ev halkı inanca dönerNefililer ve Lamanlılar arasındaki toprakların nasıl bölündüğü açıklanır. m.ö. tahminen 90--77 yılları.
Şİmdİ Ammon, Lamoni halkına bu şekilde sürekli olarak öğretirken, biz Harun ve onun kardeşlerinin öyküsüne döneceğiz; çünkü Midoni ülkesinden ayrıldıktan sonra Harun, Ruh tarafından Nefi ülkesine, hatta İsmail ülkesi hariç bütün ülkelerin başındaki kralın evine yöneltildi; ve o, Lamoni'nin babasıydı.
2 Ve öyle oldu ki Harun, kardeşleriyle beraber kralın sarayına gidip onun huzuruna çıktı ve kralın önünde eğilerek ona: "İşte, ey kral, bizler hapishaneden kurtardığın Ammon'un kardeşleriyiz" dedi.
3 Ve şimdi, ey kral, canımızı bağışlarsanız, biz sizin hizmetkârlarınız olacağız. Ve kral onlara şöyle dedi: Ayağa kalkın, canınızı size bağışlıyorum ve sizlerin hizmetkârlarım olmanıza izin vermeyeceğim; fakat bana bir yardımda bulunmanız için ısrar edeceğim; çünkü kardeşiniz Ammon'un sözlerinin cömertliği ve büyüklüğünden dolayı biraz canım sıkıldı; ve onun Midoni'den sizinle beraber buraya gelmemesinin sebebini bilmek isterim.
4 Ve Harun krala şöyle dedi: İşte, Rab'bin Ruhu onu başka bir yola çağırdı; o, Lamoni halkına öğretmek için İsmail ülkesine gitti.
5 Şimdi kral onlara şöyle dedi: Bu, Rab'bin Ruhu hakkında söylediğiniz nedir? İşte, canımı sıkan şey de bu!
6 Ve aynı zamanda Ammon'un---Eğer tövbe ederseniz kurtulacaksınız ve tövbe etmezseniz, son günde dışarı atılacaksınız---dediği bu şey nedir?
7 Ve Harun ona cevap verip şöyle dedi: Tanrı'nın varlığına inanıyor musun? Ve kral şöyle dedi: Amalekililer'in Tanrı'nın var olduğunu söylediğini bilirim ve onlara bir araya toplanıp O'na ibadet etmeleri için kutsal binalar inşa etmelerine izin verdim. Ve şimdi eğer sen Tanrı var diyorsan, işte inanacağım.
8 Ve şimdi Harun bunu işittiğinde yüreği sevinmeye başladı ve şöyle dedi: İşte, ey kral, siz şüphesiz nasıl yaşıyorsanız, Tanrı da vardır.
9 Ve kral: ATanrı, atalarımızı Yeruşalem ülkesinden çıkarıp getiren o Büyük Ruh mudur?@ dedi.
10 Ve Harun ona: AEvet, O Büyük Ruh'tur ve hem cennetteki hem de yerdeki her şeyi O yaratmıştır. Buna inanıyor musun?@ dedi.
11 Ve o: "Evet, ben Büyük Ruh'un her şeyi yarattığına inanıyorum ve sizin bütün bu şeyleri bana anlatmanızı isterim ve sözlerinize inanacağım" dedi.
12 Ve öyle oldu ki Harun; kralın, sözlerine inanacağını görünce Adem'in yaratılışından başlayıp krala kutsal yazıları---Tanrı'nın insanı nasıl kendi suretinde yarattığını ve Tanrı'nın ona emirler verdiğini ve yasayı çiğnediği için insanın düştüğünü---okudu.
13 Ve Harun kutsal yazıları Adem'in yaratılışından başlayarak ona açıkladı; insanlığın düşüşünü ve onların ölümlü durumunu ve ayrıca dünyanın kuruluşundan beri O'nun adına inanacak herkes için Mesih tarafından hazırlanmış olan fidye ile kurtuluş planını onun önüne koydu.
14 Ve insan düşmüş olduğu için kendiliğinden hiçbir şeye lâyık olamaz; fakat Mesih'in çektiği acılar ve O'nun ölümü; iman, tövbe ve başka diğer şeylerin sayesinde onların günahları için kefaret eder; ve böylece O, ölümün bağlarını koparır; öyle ki mezar zafer kazanamayacak ve ölümün dikeni görkem umutları içinde yutulacaktır; ve Harun bütün bunları krala açıkladı.
15 Ve öyle oldu ki Harun bu şeyleri ona açıkladıktan sonra kral şöyle dedi: Sözünü ettiğiniz bu sonsuz yaşama kavuşabilmek için ne yapmalıyım? Evet, bu kötü ruhun kökünü göğsümden söküp atmak ve O'nun Ruhu'nu kabul ederek Tanrı'dan doğabilmem için ne yapmalıyım ki sevinçle dolup son günde dışarı atılmayayım? İşte, dedi o: Bu büyük sevince kavuşabilmek için sahip olduğum her şeyden vazgeçeceğim, evet, krallığımı bırakacağım.
16 Fakat Harun ona şöyle dedi: Eğer sen bunu arzu ediyorsan, eğer Tanrı'nın önünde yere eğilir, evet, bütün günahlarından tövbe edip Tanrı'nın önünde yere eğilir ve alacağına inanarak, inançla O'nun adını çağırırsan, o zaman arzu ettiğin umuduna kavuşacaksın.
17 Ve öyle oldu ki Harun bu sözleri söyledikten sonra kral dizlerinin üstüne çöküp Rab'bin önünde eğildi; evet, hatta yere kapanıp kuvvetle şöyle diyerek yalvardı:
18 Ey Tanrı, Harun bana bir Tanrı'nın olduğunu söyledi; ve eğer Tanrı varsa ve sen Tanrı'ysan, kendini bana belirtir misin; ve ben seni tanımak ve son günde ölümden dirilip kurtulabilmek için bütün günahlarımı terk edeceğim. Ve şimdi kral bu sözleri söyler söylemez ölü gibi yere düştü.
19 Ve öyle oldu ki kralın hizmetkârları koşup kralın başına gelenleri kraliçeye anlattılar. Ve kraliçe içeri kralın yanına geldi; ve onun yerde ölü gibi yattığını ve aynı zamanda Harun ile kardeşlerinin sanki onun yere yığılmasına neden olmuş gibi dikildiklerini görünce, onlara öfkelendi ve hizmetkârlarının ya da kralın hizmetkârlarının onları tutup öldürmelerini emretti.
20 Şimdi hizmetkârlar kralın neden yere yığıldığını görmüşlerdi; bu yüzden Harun'la kardeşlerine el uzatmaya cesaret edemediler; ve kraliçeye yalvarıp şöyle dediler: Onlardan birinin hepimizden daha güçlü olduğunu gördüğünüz halde, bu adamları öldürmemizi niçin emrediyorsunuz? Bu yüzden, onların önünde düşeceğiz.
21 Şimdi kraliçe hizmetkârlarının korktuğunu görünce, üzerine herhangi bir uğursuzluk gelir diye kendisi de çok korkmaya başladı. Ve Harun ile onun kardeşlerini öldürsünler diye hizmetkârlarına gidip halkı çağırmalarını emretti.
22 Şimdi Harun, kraliçenin kararlılığını görünce, ayrıca halkın katı yürekli olduğunu bildiği için büyük bir kalabalığın toplanmasından ve aralarında büyük bir çekişmenin ve karışıklığın çıkmasından korktu; bu yüzden elini uzatarak kralı yerden kaldırdı ve ona: ADur!@ dedi. Ve kral gücünü toplayıp ayaklarının üzerinde durdu.
23 Şimdi bu, kraliçenin ve birçok hizmetkârın önünde oldu. Ve onlar bunu görünce oldukça şaşırıp korkmaya başladılar. Ve kral öne çıkıp onlara hizmet etmeye başladı. Ve onlara öyle hizmette bulundu ki bütün saray halkı Rab'be döndü.
24 Şimdi kraliçenin emri üzerine büyük bir kalabalık toplanmıştı ve onların arasında Harun ve kardeşleri yüzünden mırıldanmalar başlamıştı.
25 Fakat kral onların arasına gidip onlara hizmet etti. Ve onlar Harun ve onunla birlikte olanlara karşı yatıştırıldı.
26 Ve öyle oldu ki kral, halkın sakinleştiğini görünce Harun'la kardeşlerine kalabalığın ortasında durup sözü onlara vaaz etmelerini buyurdu.
27 Ve öyle oldu ki kral, ülkenin her tarafına, doğuda ve batıda denize kadar sınır oluşturan ve doğu denizinden batı denizine kadar ve sahil sınırının etrafında ve kuzeyde Zarahemla ülkesinin yanındaki çöl sınırında, doğudan batıya doğru akan Sidon ırmağının kaynağına bitişik Manti sınırının bir ucundan öbür ucuna kadar uzanan dar bir çöl şerit sayesinde Zarahemla ülkesinden ayrılmış olan çevredeki bütün bölgelerde var olan ve ülkesinin her tarafında bulunan halkının arasına bir duyuru gönderdi---ve böylece Lamanlılar ve Nefililer birbirlerinden ayrılmışlardı.
28 Şimdi, Lamanlılar'ın daha tembel olanları çölde yaşıyor ve çadırda kalıyorlardı; ve onlar Nefi ülkesinde batıdaki çölün bir ucundan diğer ucuna kadar yayılmışlardı; evet ve ayrıca sahil kenarında Zarahemla ülkesinin batısına ve atalarının ilk mirasları olan yerde Nefi ülkesinin batısına kadar yayılmışlardı ve böylece sahil boyunca sınırlar çizilmişti.
29 Ve ayrıca doğuda sahil tarafında, Nefililer tarafından geri püskürtülmüş olan pek çok Lamanlı vardı. Ve böylece Nefililer aşağı yukarı her yönden Lamanlılar tarafından çevrilmişlerdi; yine de Nefililer, Sidon ırmağının kaynağında çöl ile sınır oluşturan, doğudan batıya kadar çöl kenarının etrafında bulunan bütün kuzey bölgeleri ele geçirmişlerdi; hatta onlar kuzeyde Bolluk adını verdikleri ülkeye dek gelmişlerdi.
30 Ve burası onların Harabe adını verdikleri ülkenin sınırlarıyla birleşiyordu; bu ülke kuzey tarafa doğru o kadar genişti ki Zarahemla halkı tarafından bulunan, kemikleri hakkında sözünü ettiğimiz insanların daha önce yerleşmiş olduğu ve katledilmiş olduğu ülkeye dek uzanıyordu; burası onların ilk ayak bastığı yerdi.
31 Ve onlar oradan çıkıp güney çölüne geldiler. Böylece kuzeydeki ülkeye Harabe adı verildi ve güneydeki ülkeye Bolluk adı verildi; burası yiyecek bulmak için bir kısmı kuzeydeki ülkeden gelen her cinsten her çeşit vahşî hayvanlarla dolu bir çöldü.
32 Ve şimdi, Bolluk ve Harabe ülkeleri arasındaki sınır çizgisi, doğudan batı denizine kadar bir Nefili için sadece bir buçuk günlük yoldu; ve böylece Nefi ülkesi ile Zarahemla ülkesinin etrafı hemen hemen suyla çevrilmişti; orada kuzey ülkesiyle güney ülkesi arasında küçük bir boğaz vardı.
33 Ve öyle oldu ki Nefililer Bolluk ülkesinde doğudan batı denizine kadar yerleşmişlerdi; ve böylece Nefililer akıllarını kullanarak, nöbetçilerinin ve ordularının yardımıyla Lamanlılar'ı güneye kapadılar; böylece onlar kuzeyde başka hiçbir yeri ellerine geçiremeyeceklerdi; böylece kuzeydeki ülkeyi istila edemeyeceklerdi.
34 Bu yüzden Lamanlılar, Nefi ülkesi ve onun çevresindeki çölden başka hiçbir yeri ele geçiremediler. Şimdi bu Nefililer'in akıllıca bir davranışıydı; Lamanlılar onların düşmanı olduklarından, onların her taraftan kendilerine eziyet etmelerine izin veremezlerdi; ve böylece kendi isteklerine göre kaçabilecekleri bir ülkeleri olacaktı.
35 Ve şimdi bu kadar söyledikten sonra, yine Ammon'un ve Harun'un ve Omner'in ve Himni'nin ve onların kardeşlerinin öyküsüne dönüyorum.

23. BÖLÜM


Dinsel özgürlük ilan edilirYedi ülke ve şehirdeki Lamanlılar inanca dönerlerOnlar kendilerine Anti-NefiLehililer adını verirler ve lanetten kurtulurlarAmalekililer ve Amulonlular gerçeği reddederler. m.ö. tahminen 90--77 yılları.
İşte, şimdi öyle oldu ki Lamanlılar'ın kralı, Tanrı'nın sözünü ülkelerinin herhangi bir bölgesinde, her nerede olursa olsun vaaz etmeye çıkacak Ammon'a ya da Harun'a ya da Omner'e ya da Himni'ye veya kardeşlerinden hiçbirine el sürmesinler diye bütün halkının arasına bir duyuru yolladı.
2 Evet, onları bağlamak ya da hapishaneye atmak için ellerini uzatmasınlar diye aralarına resmi bir emir gönderdi; ne onların üzerine tüküreceklerdi, ne onlara vuracaklardı, ne onları sinagoglarından dışarı atacaklardı, ne onlara eziyet edeceklerdi, ne de onları taşlayacaklardı, fakat onlar evlerine ve aynı zamanda tapınaklarına ve kutsal binalarına serbestçe girebileceklerdi.
3 Ve böylece, onlar ilerleyip istedikleri şekilde sözü vaaz edebileceklerdi; çünkü kral ve onun bütün ev halkı Rab'be dönmüştü; bu yüzden kral, Tanrı'nın sözüne hiçbir şey engel olmasın diye, sözün ülkenin dört bir yanına ulaşması için bütün ülkedeki halkının arasına kendi yazdığı bir duyuruyu yolladı; böylece halkı, atalarının kötü gelenekleri hakkında ikna olabilirdi ve herkesin kardeş olduğuna ve cinayet işlememeleri ve yağma etmemeleri ve çalmamaları ve zina etmemeleri ve hiçbir kötülüğü işlememeleri gerektiğine ikna olabilirlerdi.
4 Ve şimdi öyle oldu ki kral bu duyuruyu çıkardıktan sonra, Harun'la kardeşleri şehirden şehre ve bir ibadet evinden diğerine gidip kiliseler kurdular ve Tanrı'nın sözünü onların arasında vaaz edip öğretmek için bütün ülkede Lamanlılar'ın arasında rahipler ve öğretmenler kutsayıp atadılar; ve böylece büyük bir başarı elde etmeye başladılar.
5 Ve binlerce kişi Rab'bin bilgisine getirildi, evet, binlerce kişi Nefililer'in geleneklerine inanmaya getirildi; ve onlara bugüne kadar elden ele teslim edilen kayıtlar ve peygamberlikler öğretildi.
6 Ve Rab'bin yaşadığı nasıl kesinse, kuşkusuz vahiy ve peygamberlik ruhuna ve onlarda mucizeler işleyen Tanrı'nın gücüne göre, Ammon ve kardeşlerinin vaazları sayesinde inananların veya gerçeğin bilgisine getirilenlerin hiçbiri---evet, size derim ki Rab'bin yaşadığı gibi, Lamanlılar'dan onların vaazına inananların ve Rab'be dönenlerin hiçbiri doğru yolu bırakmadı.
7 Çünkü onlar doğru bir halk oldular; isyan silahlarını bıraktılar; öyle ki Tanrı'ya ve kardeşlerinden birine karşı bir daha savaşmadılar.
8 Şimdi Rab'be dönenler şunlardır:
9 İsmail ülkesindeki Lamanlı halkı;
10 Ve ayrıca Midoni ülkesinde olan Lamanlı halkı;
11 Ve ayrıca Nefi şehrinde olan Lamanlı halkı;
12 Ve ayrıca Şilom ülkesinde ve Şemlon ülkesinde ve Lemuel şehrinde ve Şimnilom şehrinde olan Lamanlı halkı.
13 Ve Rab'be dönen Lamanlılar'ın şehirlerinin isimleri bunlardır; ve isyan silahlarını bırakanlar, evet, bütün savaş silahlarını bırakanlar bunlardır; ve onların hepsi Lamanlılar'dı.
14 Ve Amalekililer'den sadece bir kişi dışında hiç kimse doğru inanca dönmedi; ne de Amulonlular'dan her hangi biri doğru inanca döndü; fakat onlar kendi yüreklerini ve ayrıca ülkede yaşadıkları her bölgede, evet ve bütün kendi köy ve şehirlerinde Lamanlılar'ın yüreklerini katılaştırdılar.
15 Bu yüzden, tövbe edip gerçeğin bilgisine gelen ve inanca dönen bütün Lamanlı şehirlerin isimlerini verdik.
16 Ve şimdi öyle oldu ki kral ile beraber doğru yola dönmüş olanlar kardeşlerinden ayırt edilebilmek için bir isimleri olmasını istediler; bu yüzden kral, ayırt edilmeleri için üzerlerine alacakları isim hakkında Harun ve rahiplerinden çoğuyla görüştü.
17 Ve öyle oldu ki onlar kendilerine Anti-NefiLehililer adını verdiler ve bu isimle çağrılıp bir daha Lamanlılar diye çağrılmadılar.
18 Ve onlar çok çalışkan bir halk olmaya başladılar; evet ve Nefililer'e yakındılar; bu yüzden onlarla ilişki kurmaya başladılar ve Tanrı'nın laneti onları bir daha takip etmedi.

24. BÖLÜM


Lamanlılar, Tanrı'nın halkına karşı savaşmak için gelirAnti-NefiLehililer, Mesih'te sevinirler ve melekler tarafından ziyaret edilirler. Kendilerini savunmak yerine ölüme katlanmayı seçerlerDaha çok Lamanlılar inanca döner. m.ö. tahminen 90--77 yılları.
Ve öyle oldu ki Amulon ülkesinde ve ayrıca Helam ülkesinde ve Yeruşalem ülkesinde ve kısacası, çevredeki bütün ülkelerde doğru inanca dönmeyen ve üzerlerine Anti-NefiLehili adını almayan Amalekililer, Amulonlular ve Lamanlılar, Amalekililer ve Amulonlular tarafından kardeşlerine karşı kışkırtılıp öfkelendirildiler.

Yüklə 4,31 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   25   26   27   28   29   30   31   32   ...   57




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin