23 Ve işte, Yerşon ülkesindeki kardeşlerimizi koruyabilmek için ordularımızı Yerşon ülkesi ile Nefi ülkesi arasına yerleştireceğiz; bunu kardeşlerimiz için, kendi kardeşlerine karşı silaha sarılıp günah işlemekten korktukları için yapacağız; ve bu büyük korku onlara, işledikleri onca cinayet ve korkunç kötülüklerden içten tövbe ettikleri için gelmiştir.
24 Ve şimdi işte, biz bunu kardeşlerimiz için, Yerşon ülkesini miras alsınlar diye yapıyoruz; ve ordularımızı beslemek üzere erzaklarının bir kısmını bize verip yardım etmeleri şartıyla onları ordularımızla düşmanlarından koruyacağız.
25 Şimdi, öyle oldu ki Ammon bunu işittikten sonra, Alma ile birlikte Anti-NefiLehi halkının çölde çadırlarını kurdukları yere geri dönüp bütün bunları onlara bildirdi. Ve Alma onlara Ammon, Harun ve kardeşleriyle birlikte Rab'be nasıl döndüklerini anlattı.
26 Ve öyle oldu ki bu onları çok sevindirdi. Ve onlar Yerşon ülkesine inip Yerşon ülkesini yurt edindiler; ve Nefililer onlara Ammon Halkı adını verdi; dolayısıyla, bundan sonra hep bu isimle ayırt edildiler.
27 Ve onlar Nefi halkı arasında olup aynı zamanda Tanrı'nın Kilisesi'nden olan halkın arasında sayıldılar. Ve onlar hem Tanrı'ya hem de insanlara karşı gösterdikleri ilgileriyle tanındılar; çünkü onlar her konuda tamı tamına doğru ve dürüst insanlardı; ve yaşamlarının sonuna kadar Mesih'e olan inançlarından dönmediler.
28 Ve onlar kardeş kanı dökmenin en büyük iğrençlik olduğuna inanıyorlardı; ve kardeşlerine karşı ellerine silah almaya asla ikna edilemediler; ve onlar Mesih'e ve dirilişe olan ümit ve inançlarından dolayı ölüme asla dehşetle bakmadılar; bu yüzden onlar için ölüm, Mesih'in ölüm üzerindeki zaferiyle yutulmuştu.
29 Bu yüzden kardeşlerine vurmak için ellerine kılıç ve pala almadan önce, kardeşleri tarafından en şiddetli ve en acı şekilde öldürülmeye razı oldular.
30 Ve böylece onlar gayretli ve çok sevilen bir halk olup, Rab'bin çok önem verdiği bir halktı.
28. BÖLÜM
Lamanlılar büyük bir savaşta yenilirlerOn binlerce insan ölürKötüler sonsuz bir elem durumuna teslim edilirler; doğrular ise hiç bitmeyecek bir mutluluğa ulaşırlar. m.ö. tahminen 77--76 yılları. Ve şimdi öyle oldu ki Ammon halkı Yerşon ülkesine yerleştirilip Yerşon ülkesinde bir kilise kurulduktan sonra ve Nefili orduları Yerşon ülkesinin çevresine yerleştirildikten, evet, Zarahemla ülkesinin etrafındaki bütün sınırlara yerleştirildikten sonra, işte Lamanlılar'ın orduları kardeşlerini çölün içine kadar takip etmişlerdi.
2 Ve böylece dehşet verici bir savaş başladı; evet, hatta Lehi'nin Yeruşalem'den ayrıldığı zamandan beri ülkede yaşayan bütün insanların arasında böyle bir savaşın benzeri asla görülmemişti; evet ve Lamanlılar'dan on binlercesi öldürülüp geniş bir alana dağıtıldılar.
3 Evet ve ayrıca Nefi halkı arasında da korkunç bir katliam meydana geldi; buna rağmen Lamanlılar sürülüp dağıtıldılar ve Nefi halkı tekrar kendi vatanlarına döndü.
4 Ve şimdi bu zaman ülkenin her tarafında, bütün Nefi halkı arasında çok yas tutulup ağıtların işitildiği bir zamandı---
5 Evet, dul kadınların kocaları için üzülüp ağladığı, babaların da oğulları için üzülüp ağladığı ve kız evladın erkek kardeşi için, evet, erkek kardeşin de babası için üzülüp ağladığı işitildi; ve böylece ölen akrabaları için ağlayanların üzüntü çığlıkları herkesin arasında işitiliyordu.
6 Ve şimdi, bu gerçekten keder dolu bir gündü; evet, zaman ciddiyet zamanı ve çok oruç ve dua zamanıydı.
7 Ve böylece Nefi halkı üzerindeki hakimler yönetiminin on beşinci yılı sona erdi.
8 Ve Ammon'un ve kardeşlerinin ve onların Nefi ülkesindeki yolculuklarının, o ülkede çektikleri acıların, üzüntülerin ve sıkıntıların ve hissettikleri akıl almaz sevincin ve kardeşlerinin Yerşon ülkesine kabul edilip orada güven altına alınmalarının öyküsü budur. Ve şimdi bütün insanların Fidye ile Kurtarıcısı Rab, onların canlarını sonsuza dek kutsasın.
9 Ve bunlar, Nefililer'in arasında olan savaşların ve çekişmelerin ve ayrıca Nefililer'le Lamanlılar'ın arasında olan savaşların öyküsüdür; ve hakimler yönetiminin on beşinci yılı sona erdi.
10 Ve ilk yıldan on beşinci yıla kadar geçen süre binlerce insanın hayatına mal oldu, evet, dökülen kanların korkunç manzarası herkesin gözleri önündeydi.
11 Ve binlerce beden toprağın altına yatırılırken, binlerce beden yığın yığın yerde kalıp çürüdü; evet ve yakınlarını kaybeden binlerce insan yasa boğulmuştu; çünkü ölenlerin, Rab'bin vaadlerine göre sonsuz bir elem durumuna gönderilmiş olmalarından endişe duymaya nedenleri vardı.
12 Yakınlarını kaybeden başka binlerce insan ise gerçekten üzülmelerine rağmen, onların Rab'bin vaadlerine göre dirilerek asla bitmeyecek bir mutluluk ortamında Tanrı'nın sağ tarafında oturacaklarını ümit ediyorlar, hatta bunu bildikleri için seviniyorlardı.
13 Ve böylece günah, suç ve insanların yüreğini tuzağa düşürmek için şeytanın kurduğu kurnazca planlarla elde ettiği güç nedeniyle insanlar arasında ne büyük bir eşitsizlik olduğunu görüyoruz.
14 Ve böylece biz, Rab'bin bağlarında canla başla çalışmaları için insanlara yapılan büyük çağrıyı görüyoruz ; ve böylece hem üzüntünün hem de sevincin başlıca sebebiniinsanlar arasındaki ölüm ve yıkım yüzünden üzüntüyü ve Mesih'in hayata döndüren ışığından dolayı sevinci---görüyoruz.
29. BÖLÜM
Alma melekler gibi büyük bir istekle insanları tövbeye çağırmak isterRab bütün uluslar için öğretmenler verirAlma, Rab'bin işinden ve Ammon'un ve onun kardeşlerinin başarısından dolayı çok mutlu olur. m.ö. tahminen 76 yılı. Ah keşke bir melek olsaydım ve yüreğimin arzusuna göre çıkıp Tanrı'nın borazanıyla, yeri sarsacak bir sesle haykırıp bütün insanları tövbeye çağırabilseydim.
2 Evet, her canın tövbe edip Tanrımıza gelmesi ve bütün dünyada daha fazla keder olmaması için gök gürültüsünü andıran bir sesle onlara tövbe ve fidye ile kurtuluş planını duyurmak isterdim.
3 Fakat işte, ben bir insanım ve bu isteğimle günaha giriyorum; çünkü Rab'bin bana verdiği şeylerden hoşnut kalmam lazım.
4 Kendi isteklerim yüzünden adil bir Tanrı'nın verdiği sıkı emirleri değiştirmeye çalışmamalıyım; çünkü O'nun insanlara, isteklerine göre ölüme ya da yaşama götüren şeyleri verdiğini biliyorum; evet, O'nun insanlara haklarına düşen payı verdiğini, evet, onlara isteklerine göre kurtuluşa ya da yıkıma götüren değişmeyen emirler verdiğini biliyorum.
5 Evet ve biliyorum ki iyilik de kötülük de bütün insanlara gelmiştir; iyiliği kötülükten ayırt edemeyen suçsuzdur; ama iyiyi ve kötüyü bilen kişiye arzusuna göre iyilik ya da kötülük, yaşam ya da ölüm, sevinç ya da vicdan azabı verilir.
6 Şimdi, bu şeyleri bildiğim halde, çağrıldığım görevden daha fazlasını yapmayı niçin arzu edeyim?
7 Bir melek olup dünyanın her ucuna sesimi duyurabilmeyi niçin arzu edeyim?
8 Çünkü işte, Rab bütün uluslara sözünü, evet, sözünü hikmetle öğretmek için kendi uluslarından aynı dili konuşan insanları, evet, onların sahip olmasını uygun gördüğü her şeyi onlara verir; bu nedenle Rab'bin doğru ve gerçek olan değerlere göre bilgelikle nasihat verdiğini görüyoruz.
9 Ben, Rab'bin bana emrettiğini biliyorum ve bundan mutluluk duyarım. Kendimle övünmem, ama Tanrı'nın bana emrettikleriyle övünürüm; evet ve benim övgüm budur, öyle ki Tanrı'nın elinde araç olup belki bazı insanları tövbeye getirebilirim; ve benim sevincim budur.
10 Ve işte, kardeşlerimden pek çoğunun gerçekten pişman olup Tanrıları Rab'be geldiğini gördüğümde, işte o zaman ruhum sevinçle dolar; o zaman Rab'bin benim için neler yaptığını, evet, hatta dualarımı işittiğini hatırlarım; evet, o zaman bana uzattığı merhametli eli aklıma gelir.
11 Evet ve ayrıca atalarımın tutsaklığını da hatırlarım; çünkü Rab'bin onları tutsaklıktan kurtardığını ve böylece Kilisesini kurduğunu kesinlikle biliyorum; evet, İbrahim'in Tanrısı, İshak'ın Tanrısı ve Yakup'un Tanrısı olan Rab Tanrı onları tutsaklıktan kurtardı.
12 Evet, ben her zaman atalarımın tutsaklılığını hatırlarım ve onları Mısırlılar'ın elinden kurtaran bu aynı Tanrı onları tutsaklıktan kurtardı.
13 Evet ve bu aynı Tanrı onların arasında Kilisesini kurdu; evet ve bu aynı Tanrı, bu halka sözü vaaz etmem için beni kutsal bir çağrıyla çağırdı ve bana büyük başarı verdi; bundan duyduğum sevincim tamdır.
14 Ama ben yalnızca kendi başarım için sevinmem. Nefi ülkesine giden kardeşlerimin başarısından dolayı sevincim daha tamdır.
15 İşte, onlar çok çalışıp çok meyve getirdiler; ve onların ödülü ne kadar büyük olacaktır!
16 Şimdi, bu kardeşlerimin başarısını düşündüğümde ruhum öylesine coşuyor ki sanki ruhum bedenimden ayrılacakmış gibi sevincim o kadar büyük.
17 Ve şimdi, Tanrı bu kardeşlerime Tanrı'nın Krallığı'nda oturmayı, evet ve onların emeklerinin ürünü olan herkese de bir daha oradan çıkmamayı ihsan eylesin ki sonsuza dek O'na hamdetsinler. Ve Tanrı sözlerime göre, söylediklerimin gerçekleşmesini ihsan eylesin. Amin.
30. BÖLÜM
Mesih-karşıtı Korihor, Mesih'le, kefaretle ve peygamberlik ruhuyla alay ederTanrı'nın olmadığını, insanın düşmediğini, günaha karşı bir cezanın olmadığını ve Mesih'in olmadığını öğretirAlma, Mesih'in geleceğini ve her şeyin Tanrı'nın varlığını gösterdiğine tanıklık ederKorihor, gökten işaret ister ve birden dili tutulurŞeytan, Korihor'a bir melek gibi görünüp ona söylemesi gereken şeyleri öğretmiştirKorihor ayaklar altında ezilir ve ölür. m.ö. tahminen 76--74 yılları. İşte, şimdi öyle oldu ki Ammon halkı Yerşon ülkesine yerleştirildikten sonra, evet ve aynı zamanda Lamanlılar ülkeden sürülüp, onların ölüleri ülkenin halkı tarafından gömüldükten sonra---
2 Şimdi çok olması nedeniyle onların ölüleri sayılmadı; ne de Nefililer'in ölüleri sayıldı---fakat öyle oldu ki onlar ölülerini gömdükten sonra ve aynı zamanda oruç, yas ve dua günlerinden sonra (ve bu Nefi halkı üzerindeki hakimler yönetiminin on altıncı yılında oluyordu) bütün ülkede sürekli huzur yaşanmaya başlandı.
3 Evet ve halk Rab'bin emirlerini tutmaya dikkat ediyor ve Musa yasasına göre Tanrı'nın kutsal törenlerine sıkı bir şekilde uyuyordu; çünkü Musa yasası vaktini dolduruncaya dek bu yasaya uymaları öğretilmişti.
4 Ve böylece Nefi halkı üzerindeki hakimler yönetiminin on altıncı yılının başından sonuna kadar halk arasında hiçbir karışıklık olmadı.
5 Ve öyle oldu ki hakimler yönetimin on yedinci yılının başlangıcı sürekli huzur içinde geçti.
6 Fakat öyle oldu ki on yedinci yılın sonuna doğru, Zarahemla ülkesine bir adam geldi ve o Mesih-karşıtı idi; çünkü o, Mesih'in gelişine dair peygamberler tarafından söylenmiş olan peygamberliklere karşı halka vaaz vermeye başladı.
7 Şimdi insanın inançlarını yasaklayan bir yasa yoktu; çünkü insanların eşitliğini bozacak bir yasanın bulunması Tanrı'nın emirlerine kesinlikle karşıydı.
8 Çünkü kutsal yazı: "Kime hizmet edeceğinizi bugün seçin" der.
9 Şimdi bir insan Tanrı'ya hizmet etmek isterse, bu onun ayrıcalığıydı ya da daha doğrusu, Tanrı'ya inanıyorsa O'na hizmet etmek onun ayrıcalığıydı; ancak Tanrı'ya inanmıyorsa, onu cezalandıran bir yasa yoktu.
10 Fakat adam öldüren ölümle cezalandırılıyordu; ve zorla birisinin malını alan da cezalandırılıyordu; ve hırsızlık yapan da cezalandırılıyordu; ve zina eden de cezalandırılıyordu; evet, bütün bu kötülükleri işleyenler cezalandırılıyordu.
11 Çünkü insanların işledikleri suçlara göre yargılanmalarını gerektiren bir yasa vardı. Yine de insanın inancına karşı bir yasa yoktu; bu yüzden insan yalnızca işlediği suçlara göre yargılandı; bu yüzden herkes eşit haklara sahipti.
12 Ve Korihor adındaki bu Mesih-karşıtı halka Mesih'in gelmeyeceğini vaaz etmeye başladı (ve yasa ona dokunamıyordu). Ve o şöyle diyerek vaaz ediyordu:
13 Ey aptalca ve boş umutlara bağlı olanlar, niçin kendinizi böyle aptalca şeylerin boyunduruğu altına koyuyorsunuz? Niçin bir Mesih bekliyorsunuz? Çünkü gelecekte olacakları hiç kimse bilemez.
14 İşte, kutsal peygamberler tarafından bugüne kadar aktarıldığını söylediğiniz, peygamberlik dediğiniz bu şeyler, işte, onlar atalarınızın aptal adetleridir.
15 Bunların gerçek olduğunu nereden biliyorsunuz? İşte görmediğiniz şeyleri bilemezsiniz; o halde bir Mesih'in geleceğini de bilemezsiniz.
16 Siz geleceğe bakıp günahlarınızın bağışlanacağını söylüyorsunuz. Fakat işte, bu şaşkın bir düşüncenin ürünüdür; ve akıllarınızı karıştıran bu şeyler sizleri olmayan şeylere inanmaya sürükleyen atalarınızın geleneklerinden kaynaklanmaktadır.
17 Ve onlara bunun gibi daha birçok şeyler söyledi; onlara insanların günahları için hiçbir kefaretin olamayacağını, fakat herkesin bu hayatta yaratığın idaresine göre başarılı olduğunu anlattı; bu yüzden herkes kendi aklı ölçüsünde refaha kavuşup, kendi gücüne göre zafer kazanıyordu; ve insan ne yaparsa yapsın suç değildi.
18 Ve onlara bu şekilde vaaz ederek birçok insanın yüreğini kandırdı ve onların işledikleri kötülüklerle gururlanmalarına neden oldu; evet, birçok kadını ve erkeği cinsel ahlaksızlıklara sürükledi; onlara Aİnsan öldüğünde her şey biter@ diyordu.
19 Şimdi bu adam, bir zamanlar Lamanlı olan Ammon halkı arasında bu sözleri vaaz etmek için Yerşon ülkesine de uğradı.
20 Fakat işte, onlar Nefililer'in çoğundan daha akıllı çıktı; çünkü onu tutup bağladılar ve o halkın üzerinde yüksek rahip olan Ammon'un huzuruna götürdüler.
21 Ve öyle oldu ki Ammon onun ülkeden çıkarılmasını emretti. Ve Korihor oradan Gideyon ülkesine geçerek onlara da vaaz etmeye başladı; ve burada pek başarılı olamadı; çünkü yakalanıp bağlandı ve yüksek rahibin ve ayrıca ülkenin başhakiminin huzuruna çıkarıldı.
22 Ve öyle oldu ki yüksek rahip ona şöyle dedi: Neden Rab'bin yollarını bozmak için dolaşıp duruyorsun? Niçin bu halkın sevincini engellemek için Mesih'in gelmeyeceğini onlara öğretiyorsun? Niçin kutsal peygamberlerin söylediği bütün peygamberliklere karşı konuşuyorsun?
23 Şimdi bu yüksek rahibin adı Giddona'ydı. Ve Korihor ona şöyle dedi: Çünkü ben, atalarınızın aptalca geleneklerini öğretmiyorum ve bu halka, onların üzerinde güç ve yetki gasp etmek ve onları cahillik içinde bırakmak için söylediğiniz sözlere göre başlarını eğip yerin dibine geçmelerini ve eskiden kalma papazların başlattığı saçma sapan tören ve kurallara bağlı kalmalarını öğretmiyorum.
24 Siz bu halkın özgür bir halk olduğunu söylüyorsunuz. İşte, ben onların esir olduğunu söylerim. Siz bu eskiden kalma peygamberliklerin doğru olduğunu söylüyorsunuz. İşte, ben bunların doğru olduğunu bilmediğinizi söylerim.
25 Siz bu halkın bir anne ve babanın kabahati yüzünden suçlu ve düşmüş bir halk olduğunu söylüyorsunuz. İşte ben bir çocuğun kendi anne ve babası yüzünden suçlu olmadığını söylerim.
26 Ve siz bir de Mesih'in geleceğini söylüyorsunuz. Fakat işte, ben bir Mesih'in olacağını bilmediğinizi söylerim! Ve ayrıca O'nun dünyanın günahları için öldürüleceğini söylüyorsunuz.
27 Ve böylece sizler bu halkı atalarınızın aptalca geleneklerine ve kendi isteklerinize göre kandırıyorsunuz; ve onların ellerinin emeğiyle karnınızı tıka basa doyurmak için onları köle gibi alçaltıyorsunuz; öyle ki onlar utanmadan başlarını kaldırmaya cesaret edemiyorlar; ve kendi hak ve ayrıcalıklarını kullanmaya cesaret edemiyorlar.
28 Evet onlar, keyiflerine göre onları boyunduruğa koşan ve kendi gelenekleri ve rüyaları ve kaprisleri ve hayalleri ve yapmacık sırları ile onları imana getiren rahiplerini gücendiririz korkusuyla, kendilerinin olan bir şeyi bile kullanmaya cesaret edemezler; eğer rahiplerin sözlerine göre hareket etmezlerse, adına Tanrı dedikleri bilinmeyen bir varlığı incitmiş sayılırlar---bu varlık ise asla ne görülmüş ne de bilinmiştir, asla var olmamış ve var olmayacaktır.
29 Şimdi yüksek rahip ve başhakim onun kalbinin sertliğini gördüklerinde, evet, Tanrı'ya bile hakaret ettiğini gördüklerinde, onun sözlerine karşılık vermek istemediler; fakat onu bağlatıp görevlilerin eline teslim ettiler ve onu Alma'nın ve bütün ülkenin valisi olan başhakimin huzuruna çıkarılması için Zarahemla ülkesine gönderdiler.
30 Ve öyle oldu ki Korihor, Alma ve başhakimin huzuruna getirildiğinde, Gideyon ülkesinde yaptığı gibi aynı şekilde konuşup durdu; evet, küfür etmeye devam etti.
31 Ve Alma'nın önünde bağırıp çağırıp rahiplere ve öğretmenlere hakaretler yağdırdı; onları halkın emekleriyle karınlarını tıka basa doyurmak için atalarının saçma sapan geleneklerine göre halkı kandırmakla suçladı.
32 Şimdi Alma ona şöyle dedi: Sen bizim bu halkın emekleriyle karnımızı doyurmadığımızı biliyorsun; çünkü işte, hakimler yönetiminin başlangıcından bugüne kadar, Tanrı'nın sözünü halkıma bildirmek için ülkenin etrafında yaptığım birçok yolculuğa rağmen kendi geçimimi kendim sağladım.
33 Ve Kilise'de yaptığım birçok işe rağmen, emeklerimin karşılığı için asla bir senine bile almadım; kardeşlerimden hiçbirisi de yargı kürsüsünde çalıştıkları süre dışında asla ücret almamışlardır; ve o zaman dahi yasalara göre sadece çalıştığımız saatin ücretini aldık.
34 Ve şimdi, eğer biz Kilise'de gördüğümüz işler için hiçbir ücret almıyorsak, gerçekleri bildirmekle kardeşlerimizin sevindiğini görüp mutlu olmaktan başka Kilise'deki çalışmamızın bize ne yararı vardır?
35 Sen kendin bizim hiçbir şey kazanmadığımızı bildiğin halde, niçin para kazanmak için bizim bu halka vaaz ettiğimizi söylüyorsun? Ve şimdi, halkın kalbini böyle sevinçle dolduran bizlerin bu halkı aldattığını mı sanıyorsun?
36 Ve Korihor ona: "Evet" diye cevap verdi.
37 Ve o zaman Alma ona: ATanrı'nın var olduğuna inanıyor musun?@ dedi.
38 Ve o: AHayır!@ cevabını verdi.
39 Şimdi Alma ona şöyle dedi: Tanrı'nın var olduğunu ve Mesih'in de var olduğunu tekrar inkâr edecek misin? Çünkü işte, sana söylüyorum: Ben, Tanrı'nın var olduğunu ve ayrıca Mesih'in geleceğini biliyorum.
40 Ve şimdi senin elinde Tanrı'nın var olmadığına veya Mesih'in gelmeyeceğine dair hangi kanıt var? Sana derim ki sözünden başka hiçbir kanıtın yok!
41 Fakat işte, bu şeylerin doğru olduğuna dair her şey bana tanıklık etmektedir; bütün her şey sana da bunların doğru olduğuna dair tanıklık eder; ve onları inkâr edecek misin? Bunların doğru olduğuna inanıyor musun?
42 İşte, ben senin inandığını biliyorum, ama sende yalancı bir ruh var ve içinde yer etmesin diye sen Tanrı'nın Ruhu'nu reddettin; ne var ki sana hükmeden şeytandır; ve o, Tanrı'nın çocuklarını yok edebilmek için yaptığı hilelerle seni oradan oraya sürüklemektedir.
43 Ve şimdi Korihor Alma'ya: "Eğer sen Tanrı'nın var olduğuna dair beni ikna edebilecek bir işaret gösterirsen, evet, bana O'nun gücünü gösterirsen, o zaman sözlerinin doğruluğuna inanacağım" dedi.
44 Fakat Alma ona şöyle dedi: Sana yeteri kadar işaret gösterilmiştir! Tanrını mı deneyeceksin? Bütün bu kardeşlerinin ve ayrıca bütün kutsal peygamberlerin tanıklığı ortadayken, bana bir işaret gösterin mi diyeceksin? Kutsal yazılar önünde duruyor, evet ve her şey Tanrı'nın var olduğunu gösteriyor; evet, hatta dünya ve üzerindeki her şey, evet ve onun hareketi, evet ve kendi düzeni içerisinde hareket eden bütün gezegenler, Yüce bir Yaratıcının varlığına tanıklık ediyor.
45 Ve sen hâlâ oraya buraya koşturup bu halka Tanrı'nın olmadığına dair tanıklık ederek, onların yüreklerini aldatacak mısın? Ve bütün bu tanıklara rağmen Tanrı'yı yine de inkâr edecek misin? Ve Korihor: "Evet, bana bir işaret göstermezsen, inkâr edeceğim" dedi.
46 Ve şimdi öyle oldu ki Alma ona: "İşte, yüreğinin katılığından dolayı çok üzgünüm, evet, ruhunun mahvolması için gerçeğin ruhuna hâlâ karşı çıkıyorsun" dedi.
47 Fakat işte, yalan dolu ve gönül alıcı sözlerinle birçok ruhun yıkımına aracı olacağına, senin ruhunun kaybolup gitmesi daha hayırlıdır; bu yüzden eğer bir daha inkâr edersen, işte Tanrı seni vuracaktır; öyle ki dilin tutulacak, bir daha ağzını açıp bu halkı aldatmayacaksın.
48 Şimdi Korihor ona: "Ben, Tanrı'nın varlığını inkâr etmiyorum, sadece Tanrı'nın var olduğuna inanmıyorum; ve ayrıca şunu söyleyeyim ki sen, Tanrı'nın var olduğunu bilmiyorsun; ve bana bir işaret göstermedikçe inanmayacağım" dedi.
49 Şimdi Alma ona şöyle dedi: Bunu sana bir işaret olarak veriyorum; öyle ki sözlerime göre dilsiz olacaksın; ve Tanrı'nın adıyla derim ki dilin tutulacak ve bir daha konuşamayacaksın!
50 Şimdi Alma bu sözleri söyler söylemez, Korihor'un dili tutuldu ve Alma'nın söylediği gibi konuşamadı.
51 Ve şimdi başhakim bunu görünce, elini uzatarak Korihor'a yazıp şöyle dedi: Tanrı'nın gücüne ikna oldun mu? Alma'nın işaretini kimin üzerinde göstermesini istiyordun? Sana işaret göstermesi için başkalarına mı zarar vermesini bekliyordun? İşte Alma sana işaret gösterdi; ve şimdi yine ısrar edecek misin?
52 Ve Korihor elini uzatıp yazarak şöyle dedi: Dilimin tutulduğunu biliyorum, çünkü konuşamıyorum; ve Tanrı'nın gücünden başka hiçbir şeyin bunu üzerime getiremeyeceğini biliyorum; evet ve ben her zaman Tanrı'nın var olduğunu biliyordum.
53 Fakat işte, şeytan beni kandırdı; çünkü bana bir melek şeklinde görünüp: "Git, bu halkı doğru yola getir; çünkü onların hepsi doğru yoldan sapıp bilinmeyen bir tanrının peşine düştüler" dedi. Ve bana: ATanrı yoktur!@ dedi. Evet ve bana ne söylemem gerektiğini öğretti. Ve ben onun sözlerini öğrettim ve onları bedensel düşüncelere hoş geldiği için öğrettim; ve büyük başarı elde edinceye kadar bu sözleri öğrettim; öyle ki onların doğru olduğuna hakikaten inandım; ve bu yüzden bu büyük laneti üzerime getirinceye kadar hakikate karşı durdum.
54 Şimdi o bunu söyledikten sonra, bu lanetin üzerinden kaldırılması için Alma'nın Tanrı'ya dua etmesini rica etti.
55 Fakat Alma ona: "Eğer bu lanet senden alınacak olursa, sen yine bu halkın yüreklerini aldatırsın; bu yüzden Rab ne isterse o olacaktır" dedi.
56 Ve öyle oldu ki bu lanet Korihor'un üzerinden alınmadı; fakat oradan kovuldu; ve evden eve gidip yiyeceği için dilenir oldu.
57 Şimdi Korihor'un başına gelenlerin haberi derhal bütün ülkede ilan edildi; evet, başhakim tarafından ülkedeki bütün halka bir bildiri gönderildi; bu bildiri, Korihor'un sözlerine inanmış olanların çok çabuk tövbe etmelerini, yoksa aynı yargıların onların üzerine de geleceğini beyan ediyordu.
58 Ve öyle oldu ki onların hepsi Korihor'un kötülükleri hakkında ikna oldular; bu yüzden onların hepsi tekrar Rab'be döndüler; ve bu, Korihor'un işlediği türdeki kötülüklerin sonunu getirdi. Ve Korihor ise evden eve gidip karnını doyurabilmek için yiyecek dilendi.
59 Ve öyle oldu ki Korihor, halkın arasında, evet, Nefililer'den ayrılmış olup Zoram adında bir adam tarafından yönetilen ve Zoramlılar adını alan bir halkın arasında dolaşırken---ve onların arasında dolaşırken, işte, üstünden geçildi ve ayaklar altında çiğnenip can verdi.
60 Ve biz böylece Rab'bin yollarını saptıranların sonunun nasıl olacağını görüyoruz; ve böylece şeytanın son günde kendi çocuklarına destek olmayacağını, ama onları alelâcele cehenneme çekeceğini görüyoruz.
31. BÖLÜM
Alma inançtan sapan Zoramlılar'ın yanlışlıklarını düzeltmek amacıyla bir misyona öncülük ederZoramlılar, Mesih'i inkâr edip seçilmiş olmanın yanlış bir kavramına inanmakta ve ezbere dualarla ibadet etmektedirlerMisyonerler Kutsal Ruh'la dolarOnların üzüntüleri Mesih'in sevinciyle yok olup gider. m.ö. tahminen 74 yılı. Şİmdİ öyle oldu ki Korihor öldükten sonra, Alma Zoramlılar'ın Rab'bin yollarını saptırdığına ve onların başkanı olan Zoram'ın halkın yüreklerini dilsiz putlara tapmaya yönlendirdiğine dair haberler aldı; halkın kötülükleri yüzünden yüreği yine hasta olmaya başladı.
2 Çünkü kendi halkı arasında kötülükler olduğunu bilmek, Alma'nın çok üzülmesine neden oluyordu; bu nedenle Zoramlılar’ın Nefililer'den ayrılmış olmalarına yüreği çok üzülüyordu.
3 Şimdi Zoramlılar Zarahemla ülkesinin doğusunda bulunan Antiyonum adını verdikleri ülkede toplanmışlardı; bu ülke Yerşon ülkesinin güneyinde olup deniz kenarına yakındı; ayrıca Lamanlılar'la dolu olan güney çölüyle sınırdı.
4 Şimdi Nefililer, Zoramlılar’ın Lamanlılar'la ilişki kurmalarından ve bunun kendilerine büyük bir zarar getireceğinden çok korkuyorlardı.
5 Ve şimdi, mademki sözün vaazı halkı doğru olan şeyleri yapmaya kolayca yönlendiriyordu---evet, halkın düşünceleri üzerinde kılıçtan ya da başlarına gelen her şeyden daha etkiliydi---bu yüzden Alma, Tanrı sözünün kuvvetini denemenin uygun olacağını düşündü.