Mormon kitabi isa mesih hakkinda başka bir taniklik



Yüklə 4,31 Mb.
səhifə32/57
tarix26.07.2018
ölçüsü4,31 Mb.
#58363
1   ...   28   29   30   31   32   33   34   35   ...   57
6 Bu yüzden Ammon’u, Harun'u ve Omner'i yanına alarak Himni'yi Zarahemla'daki Kilise’de bıraktı; ama ilk üçüyle birlikte Melek'te bulunan Amulek ve Zeezrom'u da yanına aldı; ve ayrıca oğullarından ikisini de yanına aldı.
7 Şimdi büyük oğlunu yanında götürmedi ve onun adı Helaman'dı; yanında götürdüğü oğullarının adları Şiblon ve Koriyanton'du; ve Alma’yla birlikte sözü Zoramlılar’a vaaz etmek için onların arasına gidenlerin adları bunlardır.
8 Şimdi Zoramlılar Nefililer'e karşı ayaklanıp onlardan ayrılmışlardı; bu yüzden Tanrı’nın sözü kendilerine daha önce vaaz edilmişti.
9 Fakat onlar büyük hatalara düşmüşlerdi, çünkü Musa yasasına göre Tanrı'nın emirlerine ve yasalarına uymuyorlardı.
10 Kilise’nin uygulamalarına, yani ayartılmamaları için her gün Tanrı'ya dua edip O’ndan yardım dilemeyi istemiyorlardı.
11 Evet, kısacası birçok hususta Rab'bin yollarından uzaklaştılar; işte bu yüzden Alma ve kardeşleri onlara sözü vaaz etmek için bu ülkeye gittiler.
12 Şimdi onlar bu ülkeye vardıklarında, işte, Zoramlılar'ın sinagoglar inşa edip Rab'bin günü adını verdikleri haftanın bir günü toplandıklarını görünce çok şaşırdılar; ve onlar, Alma ve kardeşlerinin o ana dek hiç görmedikleri bir tarzda ibadet ediyorlardı.
13 Çünkü sinagoglarının ortasında baş üstü bir yükseklikte bulunan ayakta duracakları bir yer yapmışlardı; ve üzerinde yalnızca bir kişi durabiliyordu.
14 Bu yüzden ibadet etmek isteyen kişinin çıkıp bu şeyin üstünde durması ve ellerini göğe doğru uzatarak yüksek sesle şöyle söyleyip haykırması gerekiyordu:
15 Kutsal, kutsal Tanrı! Biz senin Tanrı olduğuna ve senin kutsal olduğuna inanıyoruz ve sen bir ruhtun ve şimdi de bir ruhsun ve sonsuza dek bir ruh olacaksın.
16 Ey kutsal Tanrı, senin bizi kardeşlerimizden ayırdığına inanıyoruz ve kardeşlerimizin atalarının çocuk aklı ile kendilerine bırakmış oldukları geleneklere inanmıyoruz; fakat kutsal çocukların olarak bizi seçtiğine ve ayrıca Mesih’in olmadığını bize bildirmiş olduğuna inanıyoruz.
17 Fakat sen, dün, bugün ve sonsuza dek aynısın ve çevremizde bulunanların hepsi senin öfkenle cehenneme atılmak üzere seçilmişken, sen bizi kurtulmamız için seçtin; bu kutsallığın için, ey Tanrı, sana şükrediyoruz; ve kardeşlerimizin saçma sapan geleneklerine kanıp kötü yola düşmeyelim diye bizleri seçtiğin için sana şükürler olsun; bu gelenekler ki kardeşlerimizi bir Mesih inancına bağlayıp onların yüreklerini sen Tanrı’mızdan uzaklaştırmaktadır.
18 Ve ey Tanrı, seçkin ve kutsal bir halk olduğumuz için sana tekrar şükrediyoruz. Amin.
19 Şimdi öyle oldu ki Alma ve onun kardeşleri ve oğulları bu duaları duyduktan sonra hayretten dona kaldılar.
20 Çünkü işte, herkes teker teker çıkıp bu aynı duaları ediyordu.
21 Şimdi, bu yerin adını Rameyumptom koymuşlardı; bunun anlamı kutsal kürsü demekti.
22 Şimdi herkes Tanrı’ya bu kürsüden aynı duayı okuyordu; Tanrı tarafından seçilmiş olup, Tanrı onları kardeşlerinin gelenekleri ardından sürüklemediği için ve hakkında hiçbir şey bilmedikleri gelecek olan şeylere yürekleri kandırılmadığı için Tanrı’larına teşekkür ediyorlardı.
23 Şimdi, halkın hepsi bu şekilde şükranlarını sunduktan sonra evlerine geri döndü; yeniden bu kutsal kürsüde toplanıp kendi usullerine göre şükranlarını sununcaya dek Tanrı’ları hakkında asla konuşmadılar.
24 Şimdi Alma bunu görünce, yüreği sızladı; çünkü onların kötü ve aksi bir halk olduklarını anladı; evet, onların gönlünün altında, gümüşte ve her türlü güzel eşyalarda olduğunu gördü.
25 Evet ve ayrıca onların yüreklerindeki gururla böbürlenip kendilerini göklere çıkardığını gördü.
26 Ve göğe doğru seslenip şöyle diyerek haykırdı: Ah! Ya Rab, hizmetkârlarının insançocukları arasında bu kadar iğrenç kötülükleri görmeleri için ne zamana dek burada aşağıda, bu bedende kalmalarına izin vereceksin?
27 İşte, ey Tanrı, onlar sana yakarıyorlar, ancak yüreklerini gurur sarmıştır. İşte, ey Tanrı, onlar dünyanın boş şeyleriyle, kendi büyüklükleriyle böbürlenirken, ağızlarıyla sana yakarıyorlar.
28 Ey Tanrım, onların pahalı giysilerine ve yüzüklerine ve bileziklerine ve altından takılarına ve kendilerini süsledikleri bütün kıymetli şeylerine bir bak; ve işte, onların gönlü bu şeylerdedir ve yinede sana yakarıp: AEy Tanrı, başkaları mahvolup giderken biz senin seçilmiş halkın olduğumuz için sana teşekkür ederiz@ diyorlar.
29 Evet ve onlara Mesih'in gelmeyeceğini bildirmiş olduğunu söylüyorlar.
30 Ey Rab Tanrı, bu halkın arasında böyle bir kötülüğün ve sadakatsizliğin olmasına ne zamana kadar tahammül edeceksin? Ya Rab, acizliğimden dolayı bana dayanma gücü ver. Çünkü ben zayıf bir insanım ve bu halk arasında böyle bir kötülüğün olması ruhuma acılar veriyor.
31 Ya Rab, yüreğim kan ağlıyor; ruhumu Mesih'te teselli eder misin? Ya Rab, bu halkın kötülükleri yüzünden üzerime gelecek olan bu sıkıntılara sabırla katlanabilmem için bana güç verir misin?
32 Ya Rab, ruhumu teselli eder misin ve benim ve ayrıca benimle beraber emek veren arkadaşlarımın başarılı olmasını sağlar mısın---evet, Ammon'un ve Harun'un ve Omner'in ve ayrıca Amulek ile Zeezrom'un ve ayrıca iki oğlumun---evet, onların hepsini teselli eder misin, ya Rab? Evet, onların ruhlarını Mesih'te teselli eder misin?
33 Bu halkın kötülükleri yüzünden üzerlerine gelecek sıkıntılara katlanabilmeleri için onlara güç verir misin?
34 Ya Rab, onları Mesih'in aracılığıyla tekrar sana getirebilmemiz için bizim başarılı olmamızı sağlar mısın?
35 İşte ya Rab, onların canları kıymetlidir ve onların çoğu kardeşlerimizdir; bu yüzden, ya Rab bu kardeşlerimizi tekrar sana getirebilmemiz için bize akıl ve güç ver.
36 Şimdi öyle oldu ki Alma bu sözleri söyledikten sonra onunla beraber olan herkesin üzerine elini koydu. Ve işte, ellerini onların üzerine koyduğunda, onlar Kutsal Ruh'la doldular.
37 Ve onlar bundan böyle ne yiyeceğiz veya ne içeceğiz ya da ne giyeceğiz diye hiç kaygılanmadan birbirlerinden ayrıldılar.
38 Ve Rab, aç ve susuz kalmamaları için onlara gerekeni sağladı; evet ve Mesih'in sevinciyle her türlü sıkıntıları aşabilmeleri için onlara ayrıca kuvvet verdi. Şimdi bu, Alma'nın duasına göre oldu; ve bu, Alma inançla dua ettiği için oldu.

32. BÖLÜM


Alma, çektikleri sıkıntılar yüzünden alçakgönüllü olan yoksullara öğretirİnanç, gerçek olan ama görülmeyen bir şey için duyulan umutturAlma, meleklerin erkeklere, kadınlara ve çocuklara hizmet ettiğine tanıklık ederAlma, sözü bir tohuma benzetir---Ekilerek bakılması gerekir---Sonra büyüyüp bir ağaç olur, ondan sonsuz yaşamın meyvesi toplanır. m.ö. tahminen 74 yılı.
Ve öyle oldu ki onlar çıkıp halka Tanrı'nın sözünü vaaz etmeye başladılar; onların sinagoglarına ve evlerine girdiler; evet ve sözü sokaklarında bile vaaz ettiler.
2 Ve öyle oldu ki onların arasında çok çalıştıktan sonra, halkın yoksul kesimi arasında başarı elde etmeye başladılar; çünkü işte, onlar giysilerinin kabalığı yüzünden sinagoglardan kovulmuşlardı.
3 Bu nedenle, pislik olarak görüldüklerinden, onların Tanrı'ya ibadet etmek için sinagoglarına girmelerine izin verilmemişti; bu yüzden yoksuldular; evet, kardeşleri tarafından süprüntü olarak görülüyorlardı; dolayısıyla onlar bu dünyanın malına göre yoksuldular; ve aynı zamanda yüreklerinde de yoksuldular.
4 Şimdi Alma, Onida tepesinde halka öğretip konuşurken, yanına az önce sözünü etmiş olduğumuz dünya malına göre yoksul olmaları nedeniyle yürekte de yoksul olan kimselerden büyük bir kalabalık geldi.
5 Ve onlar Alma'nın yanına geldiler ve içlerinden en önde duranı ona şöyle dedi: İşte, bu kardeşlerim ne yapsınlar, çünkü onlar yoksulluklarından dolayı bütün insanlar tarafından, evet ve özellikle rahiplerimiz tarafından küçük görülüyorlar; çünkü onlar bizim kendi ellerimizle çok çalışıp yaptığımız sinagoglarımızdan bizi kovdular; ve çok fakir olduğumuz için bizi kovdular; ve bizim Tanrımıza ibadet edebileceğimiz hiçbir yerimiz yok; ve işte, biz ne yapacağız?
6 Ve şimdi Alma bunu duyar duymaz döndü ve yüzünü derhal ona doğru çevirip büyük bir sevinçle baktı; çünkü çektikleri sıkıntıların onları gerçekten alçakgönüllü yaptığını ve onların sözü dinlemeye hazır olduklarını gördü.
7 Bu yüzden diğer kalabalığa daha fazla bir şey söylemedi; elini uzatıp, gerçekten tövbekâr olduğunu gördüğü kişilere seslendi ve onlara şöyle dedi:
8 Görüyorum ki alçakgönüllüsünüz; ve eğer öyleyse, ne mutlu sizlere!
9 İşte kardeşiniz: ABiz ne yapacağız, çünkü sinagoglarımızdan atıldık, bu yüzden Tanrımıza ibadet edemiyoruz@ dedi.
10 İşte, size derim ki: Sizler sinagoglarınızdan başka bir yerde Tanrı'ya ibadet edemeyeceğinizi mi sanıyorsunuz?
11 Ve ayrıca size sorarım: Tanrı’ya yalnızca haftada bir kere mi ibadet etmeniz gerektiğini sanıyorsunuz?
12 Size derim ki alçakgönüllü olabilmeniz ve hikmet öğrenebilmeniz için sinagoglarınızdan kovulmanız hayırlı olmuş; çünkü hikmet öğrenmeniz gereklidir; çünkü oradan kovulduğunuz için kardeşleriniz tarafından hor görüldünüz ve çok yoksul olduğunuz için alçakgönüllü oldunuz; çünkü alçakgönüllü olmaya zorlandınız.
13 Ve şimdi, alçakgönüllü olmaya zorlandığınız için sizlere ne mutlu! Zira insan bazen, eğer alçakgönüllü olmaya zorlanırsa, tövbe etmek ister; ve şimdi tövbe eden herkes mutlaka merhamet bulacaktır ve merhamet bulup sonuna kadar dayanan kişi kurtulacaktır.
14 Ve şimdi size söylediğim gibi, alçakgönüllü olmaya zorlandığınız için kutsandınız; sözden dolayı kendilerini gerçekten alçaltanların daha fazla kutsanacağını düşünmez misiniz?
15 Evet, kendini gerçekten alçaltan ve günahlarından tövbe ederek sonuna kadar dayanan kimse, kutsanacak olan odur---evet, çok yoksul oldukları için, alçakgönüllü olmak zorunda kalanlardan daha çok kutsanacaklardır.
16 Bu yüzden alçakgönüllü olmaya zorlanmadan kendilerini alçaltanlara ne mutlu! Ya da başka bir deyişle, Tanrı'nın sözüne inanan ve yüreğinde inatçılık olmadan vaftiz olan kişiye, evet, söz kendisine bildirilmeden ya da onu bilmeye zorlanmadan inananlara ne mutlu!
17 Evet, eğer sen bize gökten bir işaret gösterirsen, o zaman kesinlikle bileceğiz ve o zaman inanacağız diyenler çoktur.
18 Şimdi sorarım, bu inanç mıdır? İşte, size derim ki: Hayır! Çünkü eğer insan bir şeyi bilirse, inanması için hiçbir neden yoktur; çünkü onu biliyordur.
19 Ve şimdi Tanrı'nın isteğini bilip de onu yapmayan kişi, yalnızca inanan ya da yalnızca inanmaya nedeni olan fakat günaha düşen kişiden çok daha fazla lanetli olmaz mı?
20 Şimdi, bu konuda yargıya siz varın. İşte, size derim ki bir tarafta nasılsa öbür tarafta da öyledir; ve herkes yaptığının karşılığını alacaktır.
21 Ve şimdi inanç hakkında dediğim gibi, inanç bir şey hakkında tam bilgi sahibi olmak değildir; ancak inancınız varsa, görülmeyen fakat gerçek olan şeyleri ümit edersiniz.
22 Ve şimdi, işte size söylüyorum ve Tanrı'nın, adına inanan herkese karşı merhametli olduğunu hatırlamanızı diliyorum; bu yüzden O, sizin her şeyden önce inanmanızı, evet, hem de O’nun sözüne inanmanızı arzu eder.
23 Ve şimdi O, sözünü meleklerin vasıtasıyla insanlara bildirir; evet, yalnızca erkeklere değil, aynı zamanda kadınlara da bildirir. Şimdi hepsi bu kadar değildir; küçük çocuklara da çoğu zaman akıllı ve bilgili insanları şaşırtan sözler verilmiştir.
24 Ve şimdi, sevgili kardeşlerim, sıkıntı içinde olduğunuz ve kapı dışarı edildiğiniz için ne yapacağınızı mademki benden öğrenmek istediniz---şimdi sizi kesinlikle yanlış bir şekilde yargılamak niyetinde olduğumu düşünmenizi istemiyorum---
25 Çünkü ben hepinizin alçakgönüllü olmaya zorlandığını söylemek istemiyorum; çünkü aranızda durumu ne olursa olsun, mütevazı olanların bulunduğuna gerçekten inanıyorum.
26 Şimdi, inanç hakkında söylediğim gibi---inanç tam bir bilgi değildir---benim sözlerim de böyledir. Sizler inancın tam bir bilgi olmadığı gibi, benim sözlerimin de doğru olduğunu hemen bilemezsiniz.
27 Fakat işte, sizler uyanıp içinizdeki cevheri söylediğim sözleri tecrübe edebilecek derecede harekete geçirir ve bir parça inanç gösterirseniz, evet, hatta inanmayı arzu etmekten daha fazlasını yapamıyorsanız, sözlerimin bir kısmına yer verecek şekilde inanıncaya kadar bırakın bu arzu sizin içinizde işlesin.
28 Şimdi, sözü bir tohuma benzetelim. Şimdi, eğer yüreğinizde bir tohumun ekilmesine yer verirseniz, işte, bu gerçek bir tohum ya da iyi bir tohum ise, inançsızlığından dolayı onu dışarı atmazsanız, böylece Rab'bin Ruhu'na karşı durmazsanız, işte o göğüslerinizde kabarmaya başlayacaktır ve siz bu kabarma hareketini hissettiğiniz zaman kendi kendinize şöyle demeye başlayacaksınız: Bunun iyi bir tohum olması gerekir veya söz iyidir; çünkü ruhumu açmaya başlıyor, evet, anlayışımı aydınlatmaya başlıyor, evet, bana lezzetli gelmeye başlıyor.
29 Şimdi işte, bu sizin inancınızı arttırmaz mı? Size derim ki: Evet! Yine de o eksiksiz bir bilgi olacak kadar büyümemiştir.
30 Fakat işte tohum kabarıp filizlenince ve büyümeye başlayınca, o zaman tohumun iyi olduğunu söylemeniz gerekir; çünkü işte tohum kabarıp filizlenmiş ve büyümeye başlamıştır. Ve şimdi işte, bu sizin inancınızı güçlendirmez mi? Evet, sizin inancınızı güçlendirecektir; çünkü siz: ABen bunun iyi bir tohum olduğunu biliyorum@ diyeceksiniz; çünkü işte filizlenip büyümeye başlamıştır.
31 Ve şimdi işte, bunun gerçekten iyi bir tohum olduğuna emin misiniz? Size derim ki: Evet! Çünkü her tohum kendi benzerini çıkarır.
32 Bu yüzden, eğer bir tohum büyürse, iyidir; fakat büyümezse, işte o iyi değildir; onun için atılır.
33 Ve şimdi işte, siz tecrübe edip tohumu ektiğiniz için ve o da kabarıp filizlendiği ve büyümeye başladığı için tohumun iyi olduğunu bilmeniz gerekir.
34 Ve şimdi işte, bilginiz tam mıdır? Evet, bilginiz bu konuda tamdır ve inancınız durmuştur; ve bunun nedeni bilmenizdir; çünkü sözün ruhunuzu doldurduğunu bilirsiniz ve aynı zamanda onun filizlendiğini de biliyorsunuz; öyle ki anlayışınız aydınlanmaya başlamış ve zihniniz açılmaya başlamıştır.
35 Öyleyse, bu gerçek değil midir? Size derim ki: Evet! Çünkü bu ışıktır ve aydınlık olan her şey iyidir; çünkü fark edilir; bu yüzden, onun iyi olduğunu bilmeniz gerekir; ve şimdi işte, siz bu ışığın tadını aldıktan sonra, bilginiz tam mıdır?
36 İşte size derim ki: Hayır! Ve inancınızı bir kenara atmamalısınız, zira siz tohumun iyi olup olmadığını görüp denemek için onu ekerek sadece inancınızı gösterdiniz.
37 Ve işte, ağaç büyümeye başladığında siz: AOna iyi bakıp besleyelim, kök salıp büyüsün ve bize meyve versin@ diyeceksiniz. Ve şimdi işte, onu büyük bir özenle beslerseniz, köklenip büyüyecek ve meyve verecektir.
38 Fakat siz ağacı ihmal edip onun beslenmesine önem vermezseniz, işte kök salmayacaktır; ve kökü olmadığı için güneşin sıcaklığı gelip onu kavurdukça solup kuruyacaktır ve siz de koparıp onu dışarı atarsınız.
39 Şimdi bu, tohumun iyi olmamasından dolayı değildir; ne de meyvesinin arzu edilmediğindendir; fakat toprağınızın kısır oluşundan ve ağacı beslemek istememenizdendir; dolayısıyla onun meyvesini alamazsınız.
40 Ve böylece eğer sözü beslemek istemez ve onun meyvesini bir inanç gözüyle beklemezseniz, yaşam ağacının meyvesini hiçbir zaman toplayamazsınız.
41 Fakat eğer sözü beslerseniz, evet, ağacı büyümeye başlarken beslerseniz, büyük gayretle ve sabırla onun meyvesini almayı inançla beklerseniz, o kök salacak ve işte sonsuz hayata büyüyen bir ağaç olacaktır.
42 Ve sözü içinizde köklenmesi için gayretinizle, inancınızla ve sabrınızla besledikçe, işte yakında onun en değerli, tatlı olan her şeyden daha tatlı ve beyaz olan her şeyden daha beyaz, evet ve saf olan her şeyden daha saf olan meyvesini koparacaksınız; ve bu meyveden doyasıya yiyerek kendinize ziyafet vereceksiniz; öyle ki bir daha ne acıkacaksınız, ne de susayacaksınız.
43 O zaman, ey kardeşlerim, ağacın size meyve getirmesini beklerken inancınızın ve gayretinizin ve sabrınızın ve dayanıklılığınızın ödülünü biçeceksiniz.

33. BÖLÜM


Zenos insanların her yerde dua edip ibadet etmelerini ve yargıların Oğul nedeniyle geri çevrileceğini öğretmiştirZenok, merhametin Oğul'dan dolayı verildiğini öğretmiştirMusa çölde Tanrı'nın Oğlu'nun bir simgesini havaya kaldırmıştır. m.ö. tahminen 74 yılı.
Şİmdİ, Alma bu sözleri söyledikten sonra, ona birini gönderdiler. Sözünü etmiş olduğu bu meyveyi elde edebilmek bir Tanrı’ya inanmaları gerekip gerekmediğini ya da sözünü etmiş olduğu, yüreklerine ekilmesi gerektiğini söylediği tohumu ya da sözü nasıl ekmeleri gerektiğini, yani inançlarını nasıl göstermeye başlayacaklarını öğrenmek istediler.
2 Ve Alma onlara şöyle dedi: İşte, sinagoglarınızdan kovulduğunuz için Tanrınıza ibadet edemediğinizi söylediniz. Fakat işte size söylüyorum, eğer Tanrı'ya ibadet edemeyeceğinizi düşünüyorsanız, çok yanılıyorsunuz ve kutsal yazıları araştırmanız gerekir; eğer kutsal yazıların size bunu öğrettiğini düşünüyorsanız, onları anlamıyorsunuz.
3 Siz eski peygamberlerden Zenos'un dua veya ibadet hakkında söylediği sözleri okuduğunuzu hatırlıyor musunuz?
4 Çünkü o şöyle dedi: Ey Tanrım, sen merhametlisin; çünkü ben çöldeyken bile duamı işittin; evet, düşmanlarım için dua ettiğimde merhametini esirgemeyip onların bana dönmelerini sağladın.
5 Evet, ey Tanrım, ve tarlamda sana yakardığımda bana merhamet gösterdin; dua edip sana yakardığımda beni işittin.
6 Ve yine, ey Tanrım, evime dönerken ettiğim duamı işittin.
7 Ve iç odama çekilip sana dua ettiğimde, ya Rab, beni işittin.
8 Evet, insanlar tarafından duyulmak için değil, senin tarafından duyulmak için sana yakardıklarında çocuklarına merhamet gösterirsin ve onları işitirsin.
9 Evet, ey Tanrım, bana merhamet ettin ve senin cemaatlerinin ortasında yakarışlarıma kulak verdin.
10 Evet ve düşmanlarım tarafından kapı dışarı edilip hor görüldüğümde de sen beni işittin; evet, yakarışlarımı işittin ve düşmanlarıma kızıp öfkenle onları anî bir yıkıma uğrattın.
11 Ve çektiğim sıkıntılar ve samimiyetimden dolayı beni duydun; ve Oğlun nedeniyle bana böyle merhamet ettin; bunun için her sıkıntımda sana haykıracağım; çünkü benim sevincim sendedir; çünkü Oğlun’dan dolayı yargılarını üzerimden geri çevirdin.
12 Ve şimdi Alma onlara: AEskiden yaşamış olanların yazdığı bu kutsal yazılara inanıyor musunuz?@ dedi.
13 İşte, eğer inanıyorsanız, Zenos'un dediklerine de inanmalısınız; çünkü işte o: AOğlu'ndan dolayı yargılarını geri çevirdin@ demiştir.
14 Şimdi işte kardeşlerim, sizlere: AKutsal yazıları okudunuz mu?@ diye sormak istiyorum. Eğer okuduysanız, Tanrı'nın Oğlu'na nasıl inanamazsınız?
15 Çünkü bu konuda sadece Zenos'un söyledikleri değil, Zenok’un sözleri de yazılıdır.
16 Çünkü işte Zenok: AYa Rab, Oğlun'dan dolayı kendilerine gösterdiğin merhametini anlamak istemedikleri için bu halka öfkelisin@ demiştir.
17 Ve şimdi kardeşlerim, gördüğünüz gibi geçmişte ikinci bir peygamber de Tanrı'nın Oğlu hakkında tanıklık etmiştir ve halk onun sözlerini anlamak istemediği için onu taşlayıp öldürmüştür.
18 Fakat işte, bununla bitmiyor; Tanrı'nın Oğlu hakkında konuşanlar sadece onlar değildir.
19 İşte, Musa da O’nun hakkında konuşmuştur; evet ve işte, çölde bir simge yukarı kaldırıldı; öyle ki kim bu simgeye bakarsa yaşayacaktı. Ve birçok kişi baktı ve yaşadı.
20 Fakat bu şeylerin manasını sadece birkaç kişi anladı ve bunun nedeni ise katı yürekli olmalarıydı. Fakat içlerinde o denli katı olanlar vardı ki bakmak bile istemediler; bu yüzden öldüler. Şimdi onların bakmamalarının sebebi, bunun kendilerini iyileştireceğine inanmamalarıydı.
21 Ey kardeşlerim, eğer siz sadece gözlerinizi kaldırmakla şifa bulabilseydiniz, o zaman iyileşmek için çabucak bakmaz mıydınız? Yoksa gözlerinizi kaldırmamak için inançsızlıkla yüreklerinizi sertleştirip tembel olmayı ve sonuçta ölüp gitmeyi mi yeğlerdiniz?
22 Eğer istediğiniz buysa, üzerinize felâketler yağacaktır; ama istediğiniz bu değilse, o zaman gözlerinizi kaldırıp Tanrı'nın Oğlu'na, kendi halkını fidye ile kurtarmak için O'nun geleceğine ve onların günahlarının kefareti için acı çekip öleceğine ve yeniden dirilişi meydana getirmek üzere ölülerin arasından dirileceğine, bütün insanların yaptıkları işlere göre yargılanmak üzere son günde, yani yargı gününde O'nun önünde duracağına inanmaya başlayın.
23 Ve şimdi kardeşlerim, bu sözü yüreğinize ekmenizi ve büyümeye başladığında onu inancınız ile beslemenizi arzu ederim. Ve işte o içinizde sonsuz yaşama dek büyüyen bir ağaç olacaktır. Ve şimdi dilerim Tanrı, kendi Oğlu'nun sevinciyle çektiğiniz yüklerin hafiflemesini ihsan eder. Ve isterseniz, bütün bunları yapabilirsiniz. Amin.

34. BÖLÜM


Amulek, Mesih'te olan sözün kurtuluş için olduğuna tanıklık ederKefaret olmadığı takdirde bütün insanlık mahvolacaktırMusa yasasının tümü Tanrı'nın Oğlu'nun kurbanlığına işaret eder---Ebedi fidye ile kurtuluş planı iman ve tövbe üzerine kurulmuştur---Maddi ve manevi nimetler için dua edinBu yaşam insanların Tanrı'yla karşılaşmaya hazırlanacakları zamandır---Tanrı'nın önünde korkarak kendi kurtuluşunuzu başarın. m.ö. tahminen 74 yılı.
Ve şimdi öyle oldu ki Alma bu sözleri onlara söyledikten sonra yere oturdu ve Amulek ayağa kalkarak onlara öğretmeye başladı ve şöyle dedi:
2 Kardeşlerim, Tanrı'nın Oğlu olduğunu öğrettiğimiz Mesih'in gelişi ile ilgili olarak söylenenler hakkında bilgisiz kalmanız mümkün değildir sanırım; evet, biliyorum ki bunlar size aramızdan ayrılmanızdan önce ayrıntılı olarak öğretildi.
3 Ve sizler sevgili kardeşimden sıkıntılarınız konusunda neler yapmanız gerektiğini size bildirmesini arzu ettiğiniz için, o da sizin zihinlerinizi hazırlamak üzere biraz konuştu; evet ve sizi inanmaya ve sabırlı olmaya---
4 Evet, hatta sözün ne kadar iyi olduğunu tecrübe edebilmeniz için, yüreklerinize onu ekebilecek kadar inançlı olmaya teşvik etti.
5 Ve zihninizi kurcalayan büyük sorunun acaba sözün Tanrı'nın Oğlu'nda mı olduğunu, yoksa bir Mesih'in gelip gelmeyeceği mi olduğunu gördük.
6 Ve aynı zamanda kardeşimin size birçok örnekle kurtuluşa götüren sözün Mesih'te olduğunu kanıtladığını gördünüz.
7 Kardeşim, fidye ile kurtuluşun Tanrı'nın Oğlu aracılığı ile geleceğini söyleyen Zenos'un sözlerini ve aynı şekilde Zenok'un sözlerini hatırlattı; ve bu arada bunların doğru olduklarını kanıtlamak için de Musa'yı örnek gösterdi.
8 Ve şimdi işte, size bunların doğru olduğuna kendim de tanıklık etmek istiyorum. İşte size derim ki: Mesih'in insançocuklarının arasına halkının suçlarını üzerine almak için geleceğini ve dünyanın günahları için kefaret edeceğini biliyorum; çünkü bunu Rab Tanrı söyledi.
9 Çünkü bir kefaretin olması gerekir; çünkü Ebedi Tanrı'nın yüce planına göre bir kefaret olmalıdır; yoksa bütün insanlığın mahvolması kaçınılmaz olacaktır; evet, herkes yüreğini sertleştirmiş, evet, herkes düşüp kaybolmuştur ve yapılması gerekli olan kefaret vasıta olmadıkça da bütün herkes mahvolacaktır.
10 Çünkü büyük ve son bir kurbanın olması gereklidir; evet, bu ne bir insanın, ne bir hayvanın, ne de bir çeşit kuşun kurban edilmesi değildir; çünkü bu bir insanın kurbanı olmayacaktır; aksine bunun evrensel ve sonsuz bir kurban olması gerekecektir.
11 Şimdi, bir başkasının günahlarını ödemek için kendi kanını kurban edebilecek insan yoktur. Şimdi bir insan cinayet işlerse, işte âdil olan yasamız, onun kardeşinin canını alır mı? Size derim: Hayır, almaz.
12 Fakat yasa öldürenin canını ister; bu yüzden dünyanın günahları için ancak sınırsız bir kefaret yeterli olacaktır.
13 Bunun için büyük ve son bir kurban olması gerekecektir ve o zaman kan dökülmesi son bulacak ya da son bulması gerekecektir; o zaman Musa yasası tamamlanmış olacaktır; evet, yasa tam olarak her harfi ve noktasıyla tamamlanacaktır ve hiçbir şey ortadan kalkmayacaktır.
14 Ve işte, yasanın bütün anlamı budur; her zerresi o büyük ve son kurbanı işaret etmektedir ve o büyük ve son kurban Tanrı’nın Oğlu olacaktır, evet, sınırsız ve ebedi olacaktır.
15 Ve böylece O, adına inanacak herkese kurtuluş getirecektir; bu son kurbanın amacı, adalete üstün gelen ve insanlara inanıp tövbe etmeleri için vasıtalar sağlayan merhametin ne kadar derin olduğunu göstermektir.
16 Ve bu şekilde merhamet adaletin gereklerini yerine getirip onları güvenliğin kolları arasında sararken, tövbe etmek üzere inancını kullanmayan kişi ise adaletin gerektirdiği bütün yasaları karşısında bulacaktır; bu yüzden büyük ve sonsuz kurtuluş planı sadece inanıp tövbe eden kişilere getirilecektir.

Yüklə 4,31 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   28   29   30   31   32   33   34   35   ...   57




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin