42 Bu yüzden, işledikleri günahlar yüzünden çölde kaldılar, yani dosdoğru ilerleymediler; ve açlık ve susuzluk çektiler.
43 Ve şimdi ey oğlum, bu şeylerin gölgesiz olmadıklarını anlamanı isterim; çünkü atalarımız uyuşuk davranıp bu pusulaya dikkat etmedikleri için (şimdi bunlar gelip geçici şeylerdi), bolluk ve bereket göremediler; ruhsal konularda da durum değişmez.
44 Çünkü işte, atalarımızın vaadedilen diyara giden doğru yolu kendilerine gösteren bu pusulaya dikkat etmeleri ne kadar kolay idiyse, sonsuz saadete giden doğru yolu sana gösterecek Mesih'in sözlerini dinlemek de o kadar kolaydır.
45 Ve dediğim gibi şimdi burada bir benzetme söz konusu değil midir? Çünkü, gösterdiği yönü izleyen atalarımızı bu kılavuz kuşkusuz nasıl vaadedilen diyara getirmişse, Mesih'in sözleri de, eğer onların göstereceği yolu izlersek, bizi bu üzüntü vadisinden çok daha iyi olan vaadedilmiş bir diyara götürecektir.
46 Ey oğlum, yolun kolay oluşu yüzünden tembel olmayalım; çünkü atalarımız için de durum buydu; çünkü onlar için böyle bir yol hazırlanmıştı; öyle ki onlar baktıkları zaman yaşayacaklardı; bizim için de durum budur. Yol hazırlanmıştır ve biz bakarsak, sonsuza dek yaşayabiliriz.
47 Ve şimdi oğlum, bu kutsal şeyleri özenle koru; evet, gözünü Tanrı'dan ayırmamaya dikkat et ve yaşa. Gidip bu halka sözü bildir ve ciddi ol. Oğlum, hoşça kal.
Alma'nın, oğlu Şiblon'a emirleri.
38. Bölüm’ün sonuna kadar.
38. BÖLÜM
Şiblon, doğruluk uğruna eziyet çekerKurtuluş, dünyanın yaşamı ve ışığı olan Mesih'tedirBütün tutkularınızı dizginleyin. m.ö. tahminen 74 yılı.
Oğlum, sözlerime kulak ver; çünkü Helaman'a söylediğim gibi sana da söylüyorum: Tanrı'nın emirlerini yerine getirdiğin sürece ülkede refaha kavuşacaksın; ve Tanrı'nın emirlerini yerine getirmediğin zaman da onun huzurundan kovulacaksın.
2 Ve şimdi oğlum, Tanrı'ya bağlılıkta gösterdiğin kararlılık, ümit ederim, beni çok sevindirecek; çünkü genç yaşta Rab Tanrı’na bakmaya başladığın gibi, onun emirlerini dinlemeyi sürdüreceğini umuyorum; çünkü ne mutlu sonuna kadar dayanan kişiye!
3 Ey oğlum sana derim ki Zoram halkı arasındayken gösterdiğin bağlılık ve gayret ve sabır ve dayanıklılıktan dolayı beni daha önce çok sevindirdin.
4 Çünkü senin zincire vurulmuş olduğunu biliyorum; evet ve ayrıca Tanrı’nın sözü uğruna taşlandığını da biliyorum; ve bütün bunlara sabırla dayandın, çünkü Rab seninleydi ve şimdi biliyorsun ki seni kurtaran Rab’di.
5 Ve şimdi oğlum Şiblon, hatırlamanı isterim ki Tanrı'ya olan güvenin ölçüsünde geçirdiğin denemelerden, zorluklardan ve üzüntülerden kurtulacak ve son günde yukarı kaldırılacaksın.
6 Şimdi oğlum, bunları kendiliğimden bildiğimi sanmanı istemem; bunları bana bildiren Tanrı'nın bende bulunan Ruhu'dur; çünkü ben Tanrı'dan doğmamış olsaydım, bu şeyleri bilemezdim.
7 Ama işte, Rab yüce merhametiyle halkı arasındaki yıkım işini bırakmamı bana bildirmek üzere meleğini gönderdi; evet ve bir melekle yüz yüze geldim ve o benimle konuştu; ve onun sesi gök gürültüsünü andırıyordu; ve her yer sarsıldı.
8 Ve öyle oldu ki üç gün üç gece ruhum en derin acılar ve ıstırap içinde yandı kavruldu; ve Rab İsa Mesih'e yakarıp merhametini dileyinceye kadar günahlarımdan asla bağışlanmadım. Ama işte, O'na yalvardım ve ruhum huzura kavuştu.
9 Ve şimdi oğlum, bunu sana akıl öğrenesin; insanlığın kurtulabilmesi için Mesih'in ve O'nun aracılığı olmadan başka bir yol ya da çarenin olmadığını benden öğrenesin diye söyledim. İşte O, dünyanın hayatı ve nurudur. İşte O, hakikatin ve doğruluğun sözüdür.
10 Ve şimdi sözü öğretmeye başladığın gibi sürdürmeni dilerim ve her konuda gayretli ve ölçülü olmanı isterim.
11 Sakın kendini gurura kaptırma; evet, sakın kendi bilgeliğin ve gücünle övünme.
12 Atılgan ol, ama buyurucu olma; ayrıca yüreğinin sevgiyle dolması için bütün tutkularını dizginlemeye özen göster; tembellikten uzak durmaya dikkat et.
13 Zoramlılar gibi dua etme; çünkü gördüğün gibi onlar insanlar tarafından duyulmak ve bilgelikleriyle övünmek için dua ederler.
14 AEy Tanrım, kardeşlerimizden daha iyi olduğumuz için sana şükürler olsun@ demek yerine AYa Rab, sana layık olamadım beni bağışla ve kardeşlerimi hatırlayıp onlara merhamet göster@ de---evet, Tanrı'nın önünde değersizliğini her zaman kabul et.
15 Ve Rab, ruhunu kutsayıp seni son günde krallığına kabul etsin. Orada huzur içinde oturasın. Şimdi, oğlum, git ve bu halka sözü öğret! Ciddi ol oğlum, hoşça kal.
Alma'nın, oğlu Koriyanton'a emirleri.
39. Bölüm’ün başından 42. Bölüm’ün sonuna kadar.
39. BÖLÜM
Cinsel günah iğrençliktirKoriyanton'un günahları Zoramlılar'ın sözü kabul etmesini engellerMesih'in fidye ile kurtarışı kendisinden önce gelen imanlıları da kapsar. m.ö. tahminen 74 yılı.
Ve şİmdİ oğlum, sana, kardeşine söylediğimden daha başka söyleyeceklerim var; çünkü işte sen, kardeşinin Tanrı'nın emirlerini tutmadaki kararlılığını, bağlılığını ve gayretini görmedin mi? İşte o, sana iyi bir örnek olmadı mı?
2 Çünkü sen, Zoram halkı arasındayken benim sözlerime kardeşinin gösterdiği özeni göstermedin. Şimdi sana karşı olduğum konu şu: Sen kendi gücün ve bilgeliğinle övünmeyi bırakmadın.
3 Ve bununla da kalmayıp, oğlum, bana yürekler acısı veren bir şey yaptın; çünkü sen rahiplik görevini bırakıp Lamanlılar'ın sınırları içindeki Siron ülkesine, fahişe İzabel'e gittin.
4 Evet, o birçok kişinin yüreğini çalmıştır; fakat bu senin için bir mazeret değildi oğlum. Senin, sana emanet edilen göreve sadık kalman gerekirdi.
5 Oğlum, bunların Rab'bin gözünde bir iğrençlik olduğunu bilmez misin? Evet, masum kanı dökmekten veya Kutsal Ruh'u inkâr etmekten sonra bütün günahların en iğrenci olduğunu bilmez misin?
6 Çünkü işte, eğer sen Kutsal Ruh'u bir kere içinde yer aldıktan sonra inkâr edersen ve O'nu inkâr ettiğini biliyorsan, işte bu bağışlanmayacak bir günahtır; evet ve kim Tanrı'nın ışığı ve bilgisi altında cinayet işlerse, onun bağışlanması kolay değildir; evet, sana derim ki oğlum, o kişinin bağışlanması kolay değildir.
7 Ve şimdi oğlum, Tanrı'dan diledim ki keşke bu kadar büyük bir suç işlememiş olsaydın. Eğer senin iyiliğin için olmasaydı, suçların üzerinde bu kadar durup da ruhuna böylesine eziyet etmezdim.
8 Fakat işte suçlarını Tanrı'dan gizleyemezsin ve tövbe etmedikçe, bunlar son günde sana karşı tanıklık edecektir.
9 Şimdi oğlum, dilerim tövbe edip günahlarından vazgeçer ve gözlerinin tutkusunun peşinden daha fazla koşmazsın; dilerim bütün bu hususlarda kendine hakim olursun; çünkü bunu yapmazsan hiçbir şekilde Tanrı'nın Krallığı'nı miras alamazsın. Ah oğlum, bunları hatırla ve bunlardan kendini sakınmayı görev bil.
10 Ve sana yaptığın işlerde ağabeylerine danışmayı görev bilmeni emrediyorum; çünkü işte sen gençlik yıllarındasın ve ağabeylerin tarafından kollanmaya ihtiyacın var. Ve onların öğütlerine kulak ver.
11 Kendini boş ve aptalca şeylere kaptırma; şeytanın senin yüreğini o kötü fahişelerin ardından sürüklemesine bir daha izin verme. İşte ey oğlum, Zoramlılar'a ne kadar büyük bir kötülük yaptın; çünkü onlar senin davranışını gördükten sonra benim sözlerime inanmak istemediler.
12 Ve şimdi Rab'bin Ruhu bana şöyle diyor: Çocuklarına iyilik etmelerini emret ki, birçok insanın yüreğini yok olmaya sürüklemesinler; bu yüzden ey oğlum, Tanrı korkusuyla, sana kötülüklerinden vazgeçmeni emrediyorum.
13 Bütün aklın, gücün ve kuvvetinle Rab'be dönmeni ve hiç kimsenin yüreğini daha fazla kötülük yapmaya sürüklememeni, fakat onlara dönerek hatalarını ve yapmış olduğun haksızlıkları kabul etmeni emrediyorum.
14 Bu dünyanın zenginliklerinin ve boş şeylerinin peşinde koşma; çünkü işte, onları yanında götüremezsin.
15 Ve şimdi de oğlum, Mesih'in gelişi ile ilgili olarak sana birkaç şey söylemek istiyorum. İşte sana derim ki dünyanın günahlarını kaldırmak üzere muhakkak gelecek olan O’dur; evet, O, halkına kurtuluş müjdesini bildirmeye gelecektir..
16 Ve şimdi ey oğlum, bu halka bu sevindirici haberi duyurup onların zihinlerini hazırlamak üzere çağrıldığın görev buydu; ya da başka bir deyişle, kurtuluşun onlara gelebilmesi için çağrıldın; öyle ki O geldiği zaman sözü dinlemeleri için kendi çocuklarının zihinlerini hazırlayabilsinler.
17 Ve şimdi aklını bu konuda biraz rahatlatayım. İşte, sen bunların bu kadar önceden bilinmesine şaşıyorsun. İşte sana derim ki şu anda yaşayan bir can Tanrı'ya göre, Mesih'in geleceği zamandaki can kadar değerli değil midir?
18 Fidye ile kurtuluş planının bu halkın çocuklarına olduğu kadar, kendilerine de bildirilmesi gerekli değil midir?
19 Rab’bin bir meleğini gönderip bu sevindirici haberleri bize şimdi bu zamanda açıklaması, çocuklarımıza ya da O’nun gelişinden sonra açıklaması kadar kolay değil midir?
40. BÖLÜM
Mesih bütün insanların dirilişini gerçekleştirecektir---Doğru yaşamış olan ölüler Dinlenme Yeri’ne ve kötüler de dış karanlığa gidip dirilecekleri günü bekleyeceklerdir---Dirilişte bütün her şey kendine uygun mükemmel yapısına geri döndürülecektir. m.ö. tahminen 74 yılı.
Şİmdİ oğlum, sana söyleyeceğim bir kaç şey daha var; çünkü senin aklının, ölülerin dirilişi konusunda rahatsız olduğunu görüyorum.
2 İşte sana derim ki Mesih’in gelişinden önce ölümden diriliş yoktur, yani bir başka deyişle şunu demek istiyorum ki bu ölümlü beden ölümsüzlüğü; bu çürüme çürümezliği giymeyecektir.
3 İşte O, ölülerin dirilişini gerçekleştirecektir. Fakat işte, oğlum, ölümden dirilme henüz gelmemiştir. Şimdi sana bir sır vereyim; aslında saklı tutulan nice sırlar vardır ki onları Tanrı'nın kendisinden başka hiç kimse bilmez. Fakat benim Tanrı'dan bilmek için gayretle sorduğum bir şey vardı ki sana onu göstereceğim; bu, ölümden sonra dirilme ile ilgilidir.
4 İşte herkesin ölümden sonra dirileceği bir zaman kararlaştırılmıştır. Şimdi bunun ne zaman geleceğini hiç kimse bilmez, kararlaştırılmış olan zamanı ancak Tanrı bilir.
5 Şimdi insanların ölümden sonra dirilmeleri bir kere mi, ikinci kere mi, yoksa üçüncü kere mi olacak, bu o kadar önemli değildir; çünkü Tanrı bütün bunları bilir; ve benim için böyle olacağını bilmek, yani herkesin ölümden dirileceği bir zamanın kararlaştırılmış olduğunu bilmek yeterlidir.
6 Şimdi ölüm zamanı ile diriliş zamanı arasında bir süre olması gerekmektedir.
7 Ve şimdi bu ölüm zamanı ile diriliş için kararlaştırılmış olan zamana kadar insanların ruhlarına ne olacağını sormak istiyorum.
8 Şimdi insanların ölümden dirilmesi için birden fazla kararlaştırılmış bir zamanın olup olmaması o kadar önemli değildir; çünkü herkes bir seferde ölmeyecektir ve bu da önemli değildir; Tanrı katında her şey bir tek gün gibidir ve zaman yalnızca insanlar için ölçülüdür.
9 Bu nedenle, insanların ölümden sonra tekrar dirilecekleri bir zaman kararlaştırılmıştır ve ölüm zamanı ile dirilme zamanı arasında bir süre vardır. Ve şimdi, benim Rab'den öğrenmek için gayretle sorduğum husus, bu süre zarfında insanların ruhlarına ne olduğudur; ve ben şimdi şunu biliyorum.
10 Ve bütün insanların dirilecekleri zaman geldiğinde, onlar Tanrı'nın insan için kararlaştırılmış olan bütün süreleri bildiğini göreceklerdir.
11 Şimdi, ruhun ölüm ile diriliş arasındaki durumu hakkında; işte, bir melek tarafından bana bütün insanların ruhlarının bu ölümlü bedenden ayrılır ayrılmaz, evet, iyi ya da kötü olsun, bütün insanların ruhlarının eve, onlara hayat vermiş olan Tanrı'nın yanına götürüleceği bildirilmiştir.
12 Ve o zaman öyle olacak ki doğruların ruhları Dinlenme Yeri denilen büyük bir mutluluk durumuna, çektikleri tüm sıkıntılardan, kaygı ve üzüntülerden dinlenecekleri bir dinlenme durumuna, bir huzur durumuna kabul edilecektir.
13 Ve o zaman öyle olacak ki kötülerin ruhları, evet, kötü olanların---çünkü işte, onlar Rab'bin Ruhu'ndan hiçbir pay ya da nasip alamamıştır; çünkü işte, onlar iyi işler yerine kötü işleri seçmişlerdir; bu yüzden şeytanın ruhu onların içine girmiş ve onların evine sahip olmuştur---ve bunlar dışarıdaki karanlığa atılacaklardır; orada ağlama, inleme ve diş gıcırtısı olacaktır; ve bunun nedeni kendi kötülüklerinden dolayı ve şeytanın isteği üzerine tutsak olarak götürülmüş olmalarıdır.
14 İşte, kötülerin ruhlarının durumu budur; evet, onlar karanlıkta ve berbat bir durumda korkuyla, Tanrı'nın gazabının ateşli öfkesinin üzerlerine gelmesini beklerler; onlar tekrar dirilecekleri zamana kadar bu durumda böyle beklerlerken, doğrular da Dinlenme Yeri’nde kalacaklardır.
15 Şimdi, ruhun dirilişten önceki bu mutluluk ve sefalet durumunu, ilk dirilme olarak anlayanlar vardır. Evet, ben bu söylenmiş olan sözlere göre, bunun ruhun ya da canın kalkarak mutluluğa ya da sefalete gönderilmesine bir dirilme denilebileceğini kabul ediyorum.
16 Ve işte, Mesih'in ölülerin arasından dirileceği zamana kadar yaşamış olan, şu an yaşamakta olan ya da daha sonra yaşayacak olan herkesin dirilmesi anlamına gelen bir ilk dirilmeden de söz edilmiştir.
17 Şimdi bu şekilde sözü edilen bu ilk dirilmenin canların dirilmesi ve onların mutluluk ya da sefalete gönderilmesi olabileceğini sanmıyoruz. Sen de bunun o anlama geldiğini sanmamalısın.
18 İşte, sana derim ki: Hayır. Fakat bu, Adem'in gününden Mesih'in dirilişine kadar ölmüş olan insanların ruhlarıyla bedenlerinin yeniden birleşmesi anlamına gelir.
19 Şimdi sözü edilmiş olanların, yani kötülerin ve doğruların ruhları ile bedenlerinin bir kerede birleşip birleşmeyeceğini söylemiyorum. Şunu söylemekle yetineyim: Onların hepsi dirilecektir; başka bir deyişle, onların dirilişi Mesih'in dirilişinden sonra ölenlerin dirilmesinden önce olacaktır.
20 Şimdi oğlum, onların dirilişinin Mesih'in dirileceği zaman olacağını söylemiyorum; fakat işte, ben kendi fikrime göre, doğruların ruhları ile bedenlerinin Mesih'in dirildiği zaman ve O'nun göğe yükselişinde yeniden birleşeceğini söylüyorum.
21 Fakat bunun, O dirildiği zaman mı, yoksa daha sonra mı olacağını söylemiyorum; fakat şu kadarını söyleyeyim ki, bedenin ölümü ile dirilişi arasında bir süre ve Tanrı tarafından kararlaştırılmış olan ölülerin dirilecekleri ve hem ruh hem de bedenin yeniden birleşeceği ve Tanrı'nın önüne getirilerek yaptıkları işlere göre yargılanacakları zamana kadar ruhun bir mutluluk ya da sefalet durumu vardır.
22 Evet bu, peygamberlerin ağızlarından söylenmiş olan bu şeylerin eski durumlarına getirilmesini sağlar.
23 Ruh bedene ve beden de ruha iade edilecektir; evet ve bedenin her parçası ve her eklem kendi bedenine dönecektir; evet, baştaki bir tel saç bile kaybolmayacaktır; fakat her şey kendi uygun ve mükemmel yapısına dönüştürülecektir.
24 Ve şimdi oğlum, peygamberlerin ağzıyla söylenmiş olan eski duruma dönüş budur.
25 Ve o zaman doğrular, Tanrı'nın Krallığı'nda parlayacaklardır.
26 Fakat işte, kötülerin üzerine korkunç bir ölüm gelir; çünkü onlar doğrulukla ilgili değerlere göre ölürler; çünkü onlar temiz değildirler ve temiz olmayan hiçbir şey Tanrı'nın Krallığı'nı miras alamaz; ancak onlar dışarı atılıp kendi emeklerinin ya da yaptıkları kötü işlerinin meyvelerini yemeye gönderilirler ve bir acı bardağın tortusunu içerler.
41. BÖLÜM
İnsanlar dirildiklerinde sonsuz bir mutluluk ya da sonsuz sefalet durumuna gidecektirKötülük hiçbir zaman mutluluk olmamıştırŞehvet dolu insanlar bu dünyada Tanrı’sızdırlar---Herkes ölümlülükte elde etmiş olduğu huy ve özellikleri taşıyacaktır. m.ö. tahminen 74 yılı.
Ve şimdi oğlum, sana sözü geçen eski duruma dönüş hakkında söyleyeceğim bazı şeyler var; çünkü işte bazı kişiler kutsal yazıları çarpıtmışlar ve bu yüzden doğru yoldan iyice sapmışlardır. Ve senin aklının da bu konuda rahatsız olduğunu görüyorum. Ama işte, sana bunu açıklayacağım.
2 Sana derim ki oğlum, eski duruma getirme planı Tanrı'nın adaletinin gereğidir; çünkü her şeyin uygun düzenine göre eski durumuna getirilmesi gereklidir. İşte, Mesih'in gücü ve dirilişine göre, insanın ruhunun bedeniyle tekrar birleşmesi ve bedenin her parçasının eski durumuna geri getirilmesi adil ve gereklidir.
3 Ve Tanrı'nın adaletine göre insanların, yaptıkları işlere göre yargılanması gerekir; ve eğer onların bu hayattaki işleri ve yüreklerinin arzuları iyi olmuşsa, onların son günde de iyi olana döndürülmeleri gerekir.
4 Ve eğer onların yaptıkları işler kötüyse, onlara kötülük iade edilecektir. Bu yüzden her şey kendi doğru düzenine ve kendi doğal yapısına geri döndürülecektir---ölümlülük ölümsüzlükle, çürüme çürümezlikle dirilecektir---kimileri bir tarafta Tanrı’nın Krallığı'nı miras almak için sonsuz mutluluğa diriltilirken, kimileri de diğer tarafta şeytanın krallığını miras almak için sonsuz sefalete diriltileceklerdir---
5 Mutluluk arzuları olan mutluluğa ya da iyilik arzuları olan iyiliğe diriltilecektir; ve kötülük arzuları olan kimse ise kötülüğe diriltilecektir; çünkü bütün gün kötülük yapmayı arzulayan kişi, gece geldiğinde kötülüğünün karşılığını alacaktır.
6 Ve öbür tarafta da durum budur. Eğer kişi günahlarından tövbe edip ömrünün sonuna kadar doğruluğu arzu etmişse, o da doğruluğunun ödülünü alacaktır.
7 Bunlar Rab tarafından fidye ile kurtarılan kimselerdir; evet, bunlar o sonsuz karanlık geceden kurtarılıp çıkarılanlardır; ve böylece onlar ya dururlar, ya da düşerler; çünkü işte onlar iyilik ya da kötülük yapma konusunda kendi kendilerinin yargıçlarıdır.
8 Şimdi, Tanrı'nın emirleri değiştirilemez; bunun için yol hazırlanmıştır ve kim isterse oradan yürüyüp kurtulabilir.
9 Ve şimdi işte oğlum, bugüne kadar günah işlemek pahasına kendini tehlikeye atmış olduğun bu öğretiler konusunda Tanrı’na karşı başka bir suç işleme tehlikesine girme.
10 İlk duruma geri dönüşten söz edildiği için kendinin günahtan mutluluğa geri getirileceğini sanma. İşte sana derim ki, kötülük hiçbir zaman mutluluk olmamıştır.
11 Ve şimdi oğlum, doğal durumlarında, daha doğrusu bedensel durumlarında olan bütün insanlar diyeyim, öd acılığı içindedirler ve kötülüğün bağları ile bağlanmışlardır; onlar bu dünyada Tanrı’sızdırlar ve Tanrı'nın tabiatına karşı gelmişlerdir; bu yüzden onlar mutluluğun tabiatına karşı bir durumdadırlar.
12 Ve şimdi işte, ilk duruma dönüş sözünün anlamı, doğal durumda olan bir şeyi alıp onu doğal olmayan bir duruma koymak mıdır, yoksa onu tabiatına karşı olan bir duruma mı koymaktır?
13 Ey benim oğlum, durum böyle değildir; ilk duruma dönüş sözünün anlamı, kötülüğü tekrar kötülük edene ya da bedenseli tekrar bedensel olana ya da şeytanlığı tekrar şeytan olana iade etmektir; iyiyi tekrar iyi olana, doğruyu tekrar doğru olana, âdili tekrar âdil olana, merhameti tekrar merhametli olana geri döndürmektir.
14 Bu yüzden oğlum, kardeşlerine karşı merhametli olmaya özen göster; adaletle hareket et, doğrulukla yargıla ve sürekli olarak iyilik yap; ve eğer bütün bunları yaparsan, o zaman ödülünü alacaksın; evet, merhamet sana tekrar geri verilecektir; adalet sana tekrar geri verilecektir; doğru yargı sana tekrar geri verilecektir; ve sen tekrar iyilikle ödüllendirileceksin.
15 Çünkü gönderdiklerin sana tekrar geri dönüp eski durumuna gelecektir; dolayısıyla eski duruma dönüş sözü günahkârı daha çok suçlayarak onu hiçbir şekilde haklı çıkarmaz.
42. BÖLÜM
Ölümlülük insanların tövbe edip Tanrı'ya hizmet etmelerine imkan tanıyan bir sınama dönemidirDüşüş bütün insanlığın üzerine bedensel ve ruhsal bir ölüm getirmiştirFidye ile kurtuluş tövbe ile gelirTanrı'nın kendisi dünyanın günahlarına kefaret edecektirMerhamet tövbe edenler içindir, tövbe etmeyenler ise Tanrı'nın adaleti ile karşı karşıyadırMerhamet kefaretten dolayı gelirSadece gerçek tövbekârlar kurtulacaktır. m.ö. tahminen 74 yılı.
Ve şimdi oğlum, senin zihnini kurcalayan ve anlayamadığın daha başka şeyler olduğunu görüyorum---bu, günahkârın cezalandırılmasında Tanrı’nın adaleti ile ilgilidir; çünkü aklından günahkârın bir sefalet durumuna gönderilmesinin haksızlık olduğunu düşünmeye çalışıyorsun.
2 Şimdi işte oğlum, bunu sana açıklayacağım. Çünkü işte, Rab Tanrı ilk anne ve babamızı yaratılmış oldukları toprağı işlemek üzere Aden bahçesinden çıkardıktan sonra--- evet, insanı oradan kovdu ve hayat ağacını korumak için Aden bahçesinin doğu ucuna Kerubileri ve her tarafa dönen alevli bir kılıç yerleştirdi---
3 Şimdi görüyoruz ki insan iyiyi ve kötüyü bilerek, Tanrı gibi olmuştu ve elini uzatıp hayat ağacından alıp yemesin ve sonsuza dek yaşamasın diye Rab Tanrı, meyveden yememesi için Kerubileri ve alevli kılıcı koydu.
4 Ve böylece görüyoruz ki insana tövbe etmesi, evet, tövbe edip Tanrı'ya hizmet etmesi için bir süre, bir sınanma süresi verilmiştir.
5 Çünkü işte, eğer Adem hemen elini uzatıp hayat ağacından yemiş olsaydı, tövbe edecek vakti olmadan Tanrı'nın sözüne göre sonsuza kadar yaşayacaktı; evet ve ayrıca Tanrı'nın sözü boşa çıkacak ve büyük kurtuluş planı da başarısızlığa uğramış olacaktı.
6 Fakat işte, insanın ölmesi kararlaştırılmıştır---bu yüzden onların hayat ağacından mahrum edildikleri gibi, yeryüzünden de kovulmaları gerekiyordu---ve insan sonsuza dek kayıp, evet, düşmüş insan oldu.
7 Ve şimdi sen bununla görüyorsun ki ilk anne babamız hem bedensel hem de ruhsal olarak Rab'bin huzurundan mahrum kaldılar; ve böylece onların kendi iradelerine göre hareket etmek zorunda kaldıklarını görüyoruz.
8 Şimdi işte, insanın bu bedensel ölümden kurtarılması uygun değildi; çünkü bu, büyük mutluluk planını yok ederdi.
9 Dolayısıyla ruh hiçbir zaman ölemeyeceği için ve düşüş bütün insanlığın üzerine hem bedensel hem de ruhsal bir ölüm getirdiği için, yani Rab'bin huzurundan mahrum kaldıkları için, insanlığın bu ruhsal ölümden kurtarılması gerekiyordu.
10 Dolayısıyla, onlar tabiatları bakımından bedensel, şehvetli ve şeytanî olduklarından, bu sınanma durumu onlar için bir hazırlanma durumu oldu; bir hazırlık durumu oldu.
11 Ve şimdi oğlum, unutma ki eğer fidye ile kurtuluş planı olmasaydı, (yani bir kenara atılmış olsaydı) insanlar ölür ölmez, ruhları Rab'bin huzurundan mahrum kalacak ve onlar sefil olacaklardı.
12 Ve şimdi, insanın itaatsizliği yüzünden kendi üzerine getirmiş olduğu bu düşkünlük durumundan onları kurtarmanın hiçbir yolu yoktu.
13 Bu nedenle adalete göre, fidye ile kurtuluş planı ancak insanların bu sınanma durumunda, evet, bu hazırlık durumunda tövbe etmeleri koşuluyla yerine getirilebilirdi; zira bu koşullar olmasaydı, merhamet adaletin işlerini yok etmedikçe, etkisini gösteremeyecekti. Şimdi, adaletin işleri yok edilemezdi; eğer böyle olsaydı, Tanrı artık Tanrı olamazdı.
14 Ve böylece bütün insanlığın düşmüş olduğunu ve onların adaletin pençesinde bulunduklarını, evet, onları sonsuza kadar huzurundan mahrum edip gönderen Tanrı'nın adaletini görüyoruz.
15 Ve şimdi merhamet planı bir kefaret olmadan gerçekleşemezdi; bu yüzden Tanrı’nın bizzat kendisi merhamet planını gerçekleştirip adaletin isteklerini karşılamak üzere dünyanın günahları için kefaret eder; öyle ki Tanrı bunu mükemmel, âdil bir Tanrı ve aynı zamanda merhametli bir Tanrı olmak için yapar.
16 Şimdi ruhun hayatının sonsuz olması gerektiği kadar sonsuz bir cezalandırma olmasaydı, tövbe insanlara gelemezdi; bu ceza, ruhun hayatı gibi sonsuz olan mutluluk planına karşı konulmuştur.
17 Şimdi bir insan günah işlemeden nasıl tövbe edebilirdi? Eğer hiçbir yasa olmasaydı, nasıl günah işleyebilirdi? Ceza olmadan nasıl bir yasa olabilirdi?
18 Şimdi kararlaştırılmış bir ceza vardır ve insana vicdan azabı veren doğru bir yasa verilmiştir.
19 Şimdi ABir insan öldürürse o ölmelidir@ diyen bir yasa olmasaydı, o zaman öldüren kimse, ölmekten korkar mıydı?
20 Ve aynı şekilde, eğer günaha karşı hiçbir yasa verilmeseydi, insanlar günah işlemekten hiç korkmazlardı.
21 Ve eğer hiçbir yasa verilmemiş olsaydı, insanların günah işlemesi karşısında adalet veya merhamet ne yapabilirdi? Çünkü onların yaratılış üzerinde hiçbir hakları olmayacaktı.
22 Fakat verilmiş olan bir yasa vardır ve ona bağlı olarak ceza vardır ve tövbe verilmiştir; merhamet tövbe ister; yoksa adalet yaratılıştan hakkını isteyip yasayı yerine getirir; yasa da cezayı uygular; eğer böyle olmasaydı, adaletin işleri yok edilmiş olurdu ve Tanrı da artık Tanrı olmazdı.
Dostları ilə paylaş: |