12 Ve öyle oldu ki onlar halkın arasında soruşturup: ABaşhakimin ölüp ölmediğini araştırmak için gönderilen beş kişi nerede?@ dediler. Ve onlar da cevap olarak: AGönderdiğinizi söylediğiniz beş kişi hakkında bilgimiz yok, ama hapse attığımız beş tane katil var!@ dediler.
13 Ve öyle oldu ki hakimler onların getirilmelerini emretti; ve onlar getirildi ve işte onlar gönderilen beş kişiydi; ve işte hakimler ne olup bittiğini öğrenmek için onları sorguya çektiler ve adamlar da onlara yaptıklarını bir bir anlatarak şöyle dediler:
14 Koşup yargı kürsüsünün olduğu yere geldik ve her şeyin Nefi'nin tanıklık ettiği şekilde karşımıza çıktığını görünce hayretten donarak yere düştük; ve şaşkınlığımız geçtikten sonra, işte bizi hapse attılar.
15 Şimdi bu adamın öldürülmesine gelince, bunu kimin yaptığını bilmiyoruz; ama şu kadarını biliyoruz ki istediğinize uyup koştuk geldik ve başhakimin Nefi'nin dediği şekilde ölü olduğunu gördük.
16 Ve şimdi öyle oldu ki hakimler olanları halka açıkladılar ve Nefi'ye doğru bağırarak şöyle dediler: İşte biliyoruz ki bu Nefi'nin hakimin öldürülmesi konusunda birisiyle anlaşmış olması gerek, sonra da bize böyle bir açıklamada bulundu; böylece bizi inancına döndürüp Tanrı tarafından seçilmiş büyük bir adam ve peygamber olarak kendisini yükseltmek istiyor.
17 Ve şimdi işte, bu adamın maskesini düşüreceğiz, suçunu itiraf edecek ve bize bu hakimin gerçek katilini bildirecek.
18 Ve öyle oldu ki o beş kişi cenaze günü serbest bırakıldı. Ancak onlar Nefi'ye karşı söyledikleri sözlerden dolayı hakimleri azarladılar ve onlarla teker teker tartışarak onları şaşkına çevirdiler.
19 Buna rağmen onlar Nefi'yi yakalattılar ve bağlatarak kalabalığın önüne getirttiler; ve Nefi'ye söylediklerinin tersini söylettirip onu ölüme mahkum edebilmek için değişik yollardan onu sorgulamaya başladılar.
20 Ona: ASen suç ortağısın, bu cinayeti işleyen adam kim? Şimdi bize söyle ve suçunu itiraf et, dediler; işte para, konuşursan ve onunla yaptığın anlaşmayı kabul edersen hayatını bile bağışlarız!@ dediler.
21 Fakat Nefi onlara şöyle dedi: Ey sizi aptallar, yürekleri sünnetsiz, kör ve dik kafalı halk! Bu günah yolunda yürümeye devam etmenize Tanrınız Rab'bin daha ne kadar katlanacağını sanıyorsunuz?
22 Ey sizler, tövbe etmezseniz, sizleri şu an beklemekte olan büyük yıkım yüzünden inim inim inleyerek yas tutmaya başlamanız gerekir!
23 İşte, başhakimimiz Seezoram'ı öldürmek için bir adamla anlaştığımı söylüyorsunuz. Fakat işte size derim, bu konuda bilginiz olsun diye size tanıklık ettiğim için, evet, hatta aranızdaki kötülük ve iğrençlikleri bildiğime dair sizlere bir kanıt gösterdiğim için bunlar başıma geliyor.
24 Ve bunu yaptığım için, bu suçu işlemek üzere birisiyle anlaştığımı söylüyorsunuz; evet, size bu işareti gösterdiğim için bana kızıyorsunuz ve beni öldürmek istiyorsunuz.
25 Ve şimdi işte, size başka bir işaret daha göstereceğim ve bakalım bunu bildireceğim için beni yine öldürmeye kalkacak mısınız?
26 İşte size derim, Seezoram'ın kardeşi Seantum'un evine gidin ve kendisine:
27 APeygamber olduğunu iddia edip halkın başına birçok felaketler geleceğini peygamberlik eden Nefi, kardeşin Seezoram'ı öldürmen için seninle işbirliği yaptı mı?@ diye sorun.
28 Ve işte, o size: AHayır!@ diyecektir.
29 Ve siz de ona: AKardeşini öldürdün mü?@ diyeceksiniz.
30 Ve o korkarak ne diyeceğini bilemeyecek ve işte inkâr edecektir; ve şaşırmış gibi görünmeye çalışarak, yine de size masum olduğunu söyleyecektir.
31 Fakat işte üzerini kontrol ederseniz, pelerinin eteğinde kan bulacaksınız.
32 Ve bunu görünce: APeki bu kan nereden geliyor? Bunun kardeşinin kanı olduğunu bilmiyor muyuz?@ diyeceksiniz.
33 Ve o zaman titreyerek sanki eceli gelmiş gibi benzi solacaktır.
34 Ve sonra şöyle diyeceksiniz: Bu korkudan ve benzinin solmasından dolayı, işte senin suçlu olduğunu biliyoruz.
35 Ve o zaman daha da çok korkacak; ve o zaman size itiraf edip bu cinayeti işlediğini artık inkâr etmeyecektir.
36 Ve arkasından ben Nefi'nin, Tanrı'nın gücüyle bana bildirilmesi dışında bu konuda hiçbir bilgim olmadığını size söyleyecek. Ve o zaman benim dürüst bir adam olduğumu ve Tanrı tarafından size gönderilmiş olduğumu bileceksiniz.
37 Ve öyle oldu ki gidip Nefi'nin söylediği gibi yaptılar. Ve işte, Nefi'nin söylediği sözler gerçekti; çünkü Seantum, dediği gibi inkâr etti ve dediği gibi itiraf etti.
38 Ve asıl katilin kendisi olduğunu kabul etti; böylece beş kişi ile beraber Nefi de serbest bırakıldı.
39 Ve Nefililer'den bazıları Nefi'nin sözlerine inandılar. Ve bazıları da beş kişinin tanıklığından dolayı inandılar; çünkü onlar hapishanedeyken inanca dönmüşlerdi.
40 Ve şimdi halkın arasında Nefi'nin peygamber olduğunu söyleyen bazıları vardı.
41 Ve bazıları da: ABakın o bir tanrıdır, çünkü tanrı olmasaydı, bütün bunları bilemezdi. Çünkü işte, yüreklerimizden geçen düşünceleri ve başka şeyleri bize söyledi; ve hatta başhakimimizin gerçek katilinin kim olduğunu bize bildirdi!@ dedi.
10. BÖLÜM
Rab, Nefi'ye mühürleme yetkisi verir---Ona dünyada ve cennette bağlama ve çözme yetkisi verilir---Halka tövbe etmelerini, yoksa mahvolacaklarını buyurur---Ruh onu bir kalabalıktan öteki kalabalığa sürükler. m.ö. tahminen 21--20 yılları. Ve öyle oldu ki halk arasında öyle bir anlaşmazlık çıktı ki herkes kimi o tarafa kimi bu tarafa, kendi yollarına gittiler ve ortalarında duran Nefi'yi orada yalnız başına bıraktılar.
2 Ve öyle oldu ki Nefi de Rab'bin kendisine gösterdiği bu şeyleri derin derin düşünerek evine doğru yola koyuldu.
3 Ve öyle oldu ki bu şekilde düşüncelere dalmıştı---Nefili halkının kötülüğünden, gizli karanlık işlerinden ve cinayetlerinden ve yağmacılıklarından ve her türlü günahlarından dolayı canı sıkılmıştı---ve öyle oldu ki yüreği böyle dolu bir halde düşüncelere dalmışken, işte kendisine bir ses gelerek şöyle dedi:
4 Nefi, yaptıklarından dolayı sana ne mutlu! Çünkü sana verdiğim sözleri yılmadan nasıl bu halka duyurduğunu gördüm. Ve onlardan korkmadın ve kendi canını kurtarmayı düşünmedin; fakat hep benim isteğimin ne olduğunu anlamaya çalıştın ve emirlerimi yerine getirdin.
5 Ve şimdi, bunu yılmadan yaptığın için, işte seni sonsuza kadar kutsayacağım; ve seni sözde ve eylemde, imanda ve işlerde güçlü yapacağım; evet, hatta her şey senin sözüne göre olacak; çünkü sen benim istemediğim bir şeyi istemezsin.
6 İşte, sen Nefi'sin ve ben de Tanrı'yım. İşte sana meleklerimin huzurunda bildiriyorum ki sen bu halkın üzerinde yetki sahibi olacaksın ve bu halkın kötülüklerine göre toprağı açlıkla, salgın hastalıkla ve yıkımla vuracaksın.
7 İşte sana yetki veriyorum ki yeryüzünde mühürleyeceğin her şey cennette de mühürlenmiş olacak ve yeryüzünde çözeceğin her şey cennette de çözülmüş olacak; ve bu halkın arasında böyle bir gücün olacak.
8 Ve böylece bu tapınağa ikiye yarıl dersen, dediğin olacak.
9 Ve bu dağa yıkıl, dümdüz ol dersen, dediğin olacak.
10 Ve işte, Tanrı bu halkı cezalandıracak dersen, öyle olacak.
11 Ve şimdi işte, sana gidip bu halka şunu bildirmeni emrediyorum: Her şeye gücü yeten Rab Tanrı şöyle diyor: Tövbe etmezseniz, ölünceye kadar cezanızı çekeceksiniz!
12 Ve işte, şimdi öyle oldu ki Rab Nefi'ye bu sözleri söylediği zaman, Nefi durdu ve evine gitmedi; fakat ülkenin her yanına dağılmış olan topluluklara geri döndü ve onlara tövbe etmezlerse yok olacaklarına dair kendisine söylenmiş olan Rab'bin sözünü duyurmaya başladı.
13 Şimdi işte, Nefi'nin başhakimin ölümü ile ilgili olarak onlara söylediği büyük mucizeye rağmen, onlar yüreklerini katılaştırarak Rab'bin sözlerine kulak vermediler.
14 Bu yüzden Nefi onlara Rab'bin sözünü bildirerek: ARab, tövbe etmezseniz yıkımla cezalandırılacağınızı söylüyor!@ dedi.
15 Ve öyle oldu ki Nefi onlara sözü bildirdiğinde, işte yüreklerini daha da katılaştırdılar ve onun sözlerine kulak vermediler; bu yüzden ona sövüp saydılar ve hapse atabilmek için onu yakalamaya çalıştılar.
16 Fakat işte, Tanrı'nın gücü onunla birlikteydi ve onu yakalayıp hapse atamadılar; çünkü Nefi, Ruh tarafından alınıp aralarından uzaklaştırılmıştı.
17 Ve öyle oldu ki böylece Ruh'la birlikte kalabalıktan kalabalığa gitti ve Tanrı'nın sözünü herkese duyuruncaya ya da bütün halkın arasına gönderinceye kadar bildirdi.
18 Ve öyle oldu ki onun sözlerine kulak vermek istemediler; ve aralarında öyle çekişmeler çıkmaya başladı ki içlerinde bölünerek birbirlerini kılıçla öldürmeye başladılar.
19 Ve böylece Nefi halkı üzerindeki hakimler yönetiminin yetmiş birinci yılı sona erdi.
11. BÖLÜM
Nefi, Rab'bi savaş yerine kıtlık göndermeye razı eder---Birçok insan ölür---Halk tövbe eder ve Nefi, Rab'den yağmur göndermesini ısrarla diler---Nefi ile Lehi birçok vahiy alır---Gadiyanton eşkıyaları kendilerini güvence altına alırlar. m.ö. tahminen 20--6 yılları. Ve öyle oldu ki hakimler yönetiminin yetmiş ikinci yılında çekişmeler o kadar arttı ki ülkenin her yanında bütün Nefi halkı arasında savaşlar oldu.
2 Ve bu yıkım ve kötülük işini yürütenler eşkıyaların gizli çetesiydi. Ve bu savaş bütün yıl sürdü ve yetmiş üçüncü yılda da devam etti.
3 Ve öyle oldu ki bu yıl Nefi, Rab'be yakararak şöyle dedi:
4 Ya Rab, bu halkın kılıçla yok olmasına izin verme; fakat ya Rab bunun yerine ülkede kıtlık olsun da onlar Tanrıları Rab'bi hatırlamaya yönelsinler; belki de tövbe edip sana dönerler.
5 Ve Nefi'nin söylediği gibi oldu. Ve ülkede bütün Nefi halkı arasında büyük bir kıtlık meydana geldi. Ve böylece yetmiş dördüncü yılda kıtlık devam etti ve kılıçla başlayan yıkım işi durdu, fakat kıtlıkla şiddetlendi.
6 Ve bu yıkım işi yetmiş beşinci yılda da devam etti. Çünkü toprak kuraklıkla vurulmuştu ve tahıl mevsimi tahıl vermedi; ve Nefililer'in toprakları olduğu gibi Lamanlılar'ın toprakları da dahil bütün yeryüzü lanetlenmişti; bu şekilde cezalandırıldılar; sonuçta kötülerin bulunduğu bölgelerde binlerce insan telef oldu.
7 Ve öyle oldu ki halk kıtlıktan yok olmak üzere olduklarını görünce Tanrıları Rab'bi hatırlamaya başladı; ve Nefi'nin sözlerini hatırlamaya başladılar.
8 Ve halk başhakimlerine ve liderlerine yalvararak Nefi'yle konuşmalarını ona: Aİşte senin bir Tanrı adamı olduğunu biliyoruz ve bu nedenle Tanrımız Rab'be üzerimizden bu kıtlığı alması için dua et ki bizim yok olacağımıza dair söylediğin sözlerin gerçekleşmesin!@ demelerini istedi.
9 Ve öyle oldu ki hakimler Nefi'ye söylenilmesi istenilen sözleri söylediler. Ve öyle oldu ki Nefi, halkın tövbe ettiğini ve çulla örtünerek kendilerini alçalttıklarını gördüğünde, tekrar Rab'be haykırarak şöyle dedi:
10 Ya Rab, bu halkın tövbe ettiğini ve aralarından Gadiyanton çetesini tamamen ortadan kaldırdıklarını görüyorsun ki artık onların soyu tükendi ve onların gizli planları da kendileriyle birlikte gömüldü.
11 Şimdi, ya Rab bu alçakgönüllülüklerinden dolayı ne olur öfkeni onlardan çevir de şimdiye kadar yok ettiğin kötü insanların yıkımı ile öfken yatışsın.
12 Ya Rab, ne olur öfkeni, evet, korkunç öfkeni çevir ve bu ülkedeki bu kıtlığı durdur.
13 Ya Rab, ne olur beni duy ve sözlerimin gerçekleşmesini sağla ve yeryüzüne yağmur gönder ki toprak ürününü ve tahılını mevsiminde çıkarsın.
14 Ya Rab, kılıç hastalığı dursun da kıtlık gelsin dediğim zaman sözlerimi duymuştun; ve hatta şu an yine sözlerimi duyacağını biliyorum; çünkü sen: AEğer bu halk tövbe ederse, onları esirgeyeceğim!@ demiştin.
15 Evet, ya Rab ve görüyorsun ki onlar başlarına gelen kıtlık, salgın hastalık ve yıkım yüzünden tövbe ettiler.
16 Ve şimdi, ya Rab, ne olur öfkeni çevirip onların sana hizmet edip etmeyeceklerini bir daha dener misin? Ve eğer sana hizmet ederlerse, ya Rab, söylediğin sözlere göre onları kutsayabilirsin.
17 Ve öyle oldu ki yetmiş altıncı yılda Rab öfkesini halktan çevirdi ve toprağa o kadar çok yağmur yağdırdı ki toprak meyve mevsiminde meyve verdi. Ve öyle oldu ki tahıl mevsiminde de tahıl verdi.
18 Ve işte, halk sevinerek Tanrı'yı yüceltti ve bütün ülke sevinçle doldu; ve artık Nefi'yi öldürmeye çalışmadılar, aksine onu Tanrı tarafından büyük güç ve yetki verilmiş büyük bir peygamber ve bir Tanrı adamı olarak gördüler.
19 Ve işte kardeşi Lehi'nin de doğrulukta kendisinden aşağı kalır yanı yoktu.
20 Ve böylece, öyle oldu ki Nefi halkı ülkede tekrar refah içinde yaşamaya başladı ve harabe olmuş yerlere binalar kurmaya başladı ve çoğalmaya ve yayılmaya, hatta ülkenin hem kuzeyini hem de güneyini, batı denizinden doğu denizine kadar her tarafı doldurmaya başladılar.
21 Ve öyle oldu ki yetmiş altıncı yıl barış içinde geçti. Ve yetmiş yedinci yıl barış içinde başladı; ve Kilise ülkenin her tarafına yayıldı; halkın büyük bir kısmı, hem Nefililer hem de Lamanlılar kiliseye katıldılar; ve ülkede çok büyük bir huzur yaşandı; ve böylece yetmiş yedinci yıl sona erdi.
22 Ve yetmiş sekizinci yıl da barış içinde geçti, ancak peygamberler tarafından verilen öğretilerin ayrıntıları üzerinde bazı tartışmalar oldu.
23 Ve yetmiş dokuzuncu yılda çok sürtüşme olmaya başladı. Fakat öyle oldu ki her gün birçok vahiy aldıkları için öğretinin gerçek noktalarını bilen Nefi, Lehi ve birçok kardeşleri, bu yüzden halka vaaz ettiler, öyle ki aynı yıl onların sürtüşmelerine son verdiler.
24 Ve öyle oldu ki Nefi halkı üzerindeki hakimler yönetiminin sekseninci yılında, Nefi halkını terk edip birkaç yıl önce Lamanlılar'a katılıp Lamanlı adını alan bazı bölücüler vardı ve ayrıca bunlar tarafından veya bu bölücüler tarafından kışkırtılıp öfkelendirilen Lamanlılar'ın asıl soyundan olan bazıları vardı; bu yüzden, onlar kardeşlerine karşı bir savaşa başladılar.
25 Ve onlar adam öldürüp ne bulurlarsa yağmalıyorlardı; ve ardından da dağlara, çöle ve gizli yerlere çekilip bulunamayacakları bir şekilde saklanıyorlardı; her geçen gün sayıları kendilerine katılan yeni bölücülerle artıyordu.
26 Ve böylece zamanla, evet birkaç yıl içinde oldukça büyük bir eşkıya çetesi oldular ve Gadiyanton'un bütün gizli planlarını ortaya çıkardılar; ve böylece Gadiyanton eşkıyaları olup çıktılar.
27 Şimdi işte, bu eşkıyalar büyük bir zarara, evet, hatta Nefi halkı arasında ve Lamanlı halkı arasında büyük bir yıkıma neden oldular.
28 Ve öyle oldu ki bu yıkım işine bir son vermek gerekiyordu; bu yüzden bu eşkıya çetesini bulup onları yok etmek için güçlü adamlardan kurulu bir orduyu çöle ve dağlara yolladılar.
29 Fakat işte, öyle oldu ki onlar o yıl kendi topraklarına geri sürüldüler. Ve böylece Nefi halkı üzerindeki hakimler yönetiminin sekseninci yılı sona erdi.
30 Ve öyle oldu ki seksen birinci yılın başlangıcında yeniden bu eşkıya çetesinin üzerine yürüdüler ve onların çoğunu öldürdüler; ve aynı zamanda kendileri de büyük bir yıkıma uğradılar.
31 Ve dağları ve çölleri istila eden büyük sayıdaki bu eşkıyalardan dolayı çölden ve dağlardan geri çekilip tekrar kendi topraklarına geri dönmek zorunda kaldılar.
32 Ve öyle oldu ki bu yıl böyle sona erdi. Ve eşkıyalar yeniden çoğalmaya ve giderek kuvvetlenmeye devam ettiler; sonunda Nefililer'in ve ayrıca Lamanlılar'ın tüm ordularına karşı geldiler; ve ülkenin her tarafında halkın üzerine büyük bir korku saldılar.
33 Evet, ülkenin birçok bölgesine baskın yapıp halkı büyük bir yıkıma uğrattılar; evet, birçok insanı öldürdüler ve diğerlerini ise, evet özellikle onların kadın ve çocuklarını tutsak alarak çöle götürdüler.
34 Şimdi halkın kendi kötülükleri yüzünden başlarına gelen bu büyük felaket onları tekrar Tanrıları Rab'bi hatırlamaya yöneltti.
35 Ve böylece hakimler yönetiminin seksen birinci yılı sona erdi.
36 Ve seksen ikinci yılda Tanrıları Rab'bi tekrar unutmaya başladılar. Ve seksen üçüncü yılda işledikleri kötülükler giderek artmaya başladı. Ve seksen dördüncü yılda davranışlarını yine düzeltmediler.
37 Ve öyle oldu ki seksen beşinci yılda gururları ve kötülükleri giderek arttı; ve böylece yeniden yıkıma hazırlanıyorlardı.
38 Ve böylece seksen beşinci yıl sona erdi.
12. BÖLÜM
İnsanlar kararsızdır, akılsızdır ve çabuk kötülük yaparlar---Rab, halkını cezalandırarak yola getirir---İnsanların hiçliği Tanrı'nın kudreti ile karşılaştırılır---Yargı gününde insanlar ya sonsuz yaşamı ya da sonsuz laneti kazanacaklardır. m.ö. tahminen 6 yılı. Ve böylece, insançocuklarının yüreklerinin ne kadar sahte ve kararsız olduğunu görüyoruz; evet, Rab'bin sonsuz iyiliğiyle kendisine güvenenleri nasıl kutsayıp refaha kavuşturduğunu görebiliyoruz.
2 Evet ve halkını refaha kavuşturduğu aynı zamanda görebiliyoruz ki, evet onların tarlalarını, sürülerini ve büyükbaş hayvanlarını ve altınlarını ve gümüşlerini ve her türden her çeşit değerli eşyalarını çoğalttığında, onları sağ bırakıp düşmanlarının elinden kurtardığında, onlara karşı savaş ilan etmemeleri için düşmanlarının yüreğini yumuşattığında, evet, kısacası bütün bunları halkının refahı ve mutluluğu için yaptığında; evet, işte o zaman onlar yüreklerini katılaştırıp Tanrıları Rab'bi unuturlar ve Kutsal Olanı ayaklarının altında çiğnerler---evet ve bunu rahata kavuştukları ve çok başarılı oldukları için yaparlar.
3 Ve böylece görüyoruz ki Rab halkını birçok sıkıntılarla cezalandırıp yola getirmedikçe, evet, onları ölümle ve dehşetle ve kıtlıkla ve her türlü salgın hastalıklarla yoklamadıkça O'nu hatırlamazlar.
4 Ah insançocukları ne kadar akılsız ve ne kadar kibirli ve ne kadar kötü ve ne kadar şeytanca, kötülük yapmakta ne kadar aceleci ve iyilik yapmakta ne kadar ağırdır! Evet, kötü olanın sözünü duymada ve yüreklerini bu dünyanın boş şeylerine koymada ne kadar acelecidir!
5 Evet, onlar ne kadar çabuk gururlanırlar; evet, övünmek ve her türlü kötülüğü yapmak için ne kadar çabuk davranırlar; ve Tanrıları Rab'bi hatırlamada ve O'nun öğütlerine kulak vermede ne kadar yavaş, evet, bilgeliğin yollarında ne kadar yavaş yürürler.
6 İşte kendilerini yaratmış olan Tanrıları Rab'bin hükmetmesini ve kendilerini yönetmesini istemezler; onlara karşı olan büyük iyiliği ve merhametine rağmen, O'nun öğütlerini hiçe sayarlar ve O'nun rehberleri olmasını istemezler.
7 Ah insançocuklarının hiçliği ne kadar büyüktür; evet, onlar toprağın tozundan daha da değersizdirler.
8 Çünkü işte, yerin tozu, Yüce ve Sonsuz Tanrımızın emriyle oradan oraya hareket eder ve parçalara ayrılır.
9 Evet, işte O'nun sesiyle tepeler ve dağlar titrer ve sarsılır.
10 Ve O'nun sesinin gücü ile dağlar ve tepeler paramparça olur, evet, vadi gibi düz olurlar.
11 Evet, O'nun sesinin gücüyle bütün yeryüzü sarsılır;
12 Evet, O'nun sesinin gücüyle dünyanın temeli tam merkezine kadar sarsılır.
13 Evet ve dünyaya: ADön@ derse, dünya döner.
14 Evet, dünyaya: AGeri git ki gün saatlerce uzasın@ derse, öyle olur;
15 Ve böylece, dünya onun sözüne göre geri gider ve insana sanki güneş duruyormuş gibi gelir; evet ve işte, böyle olur; çünkü dönen kesinlikle güneş değil, dünyadır.
16 Ve işte O ayrıca büyük derin sulara: AKuruyun@ derse, öyle olur.
17 İşte bu dağa: AKalk, buraya gel ve şu şehrin üstüne düş de gömülsün@ derse, işte öyle olur.
18 Ve işte bir adam toprağın altına define saklarsa ve Rab da: ABu define onu saklayanın kötülükleri yüzünden lanetlensin@ derse, işte define lanetlenir.
19 Ve eğer Rab: ALanetli ol, hiç kimse seni artık şu andan itibaren sonsuza kadar bulamasın@ derse, işte bundan sonra sonsuza kadar onu kimse bulamayacaktır.
20 Ve işte eğer Rab bir adama: AKötülüklerin yüzünden sonsuza dek lanetleneceksin@ derse, öyle olur.
21 Ve eğer Rab: AKötülüklerinden dolayı huzurumdan kovulacaksın@ derse, öyle yapar.
22 Ve O'nun böyle söyleyeceği kişinin vay haline! Çünkü kötülük yapana böyle söylenecektir ve o kurtulamayacaktır; bu nedenle insanların kurtulabilmeleri için tövbe ilan edilmiştir.
23 Bu yüzden tövbe edenlere ve Tanrıları Rab'bin sesine kulak verenlere ne mutlu! Çünkü kurtulacak olanlar bunlardır.
24 Ve Tanrı yüce bütünlüğüyle insanlara tövbe etmelerini ve hayırlı işler yapmalarını bağışlasın ki onlara yaptıkları işlere göre lütuf üzerine lütuf geri verilsin.
25 Ve dilerim ki bütün insanlar kurtulabilsinler. Ne var ki büyük ve son günde bazılarının dışarı atılacağını, evet, Rab'bin huzurundan atılacağını okuyoruz;
26 Evet, sonsuz bir sefalet durumuna gönderilerek şu sözü gerçekleştireceklerdir: İyilik yapanlar sonsuz yaşama kavuşacaklar, kötülük yapanlar ise sonsuz laneti hak edeceklerdir. Ve böyle olacaktır. Amin.
Lamanlı Samuel'in Nefililer'e peygamberliği.
13. Bölüm'ün başından 15. Bölüm'ün sonuna kadar.
13. BÖLÜM
Lamanlı Samuel tövbe etmezlerse Nefililer'in yok olacağına dair peygamberlikte bulunur---Kendileri ve zenginlikleri lanetlenmiştir---Peygamberleri reddederler ve onları taşlarlar; etrafları cinler tarafından kuşatılmıştır ve kötülük yaparak mutluluk bulmaya çalışırlar. m.ö. tahminen 6 yılı. Ve şimdi öyle oldu ki seksen altıncı yılda, Lamanlılar Musa yasasına göre Tanrı'nın emirlerine sımsıkı bir şekilde uyarlarken, Nefililer hâlâ kötülük yapmaya, evet, büyük kötülükler yapmaya devam ettiler.
2 Ve öyle oldu ki bu yıl Samuel adlı bir Lamanlı, Zarahemla ülkesine gelerek halka vaaz vermeye başladı. Ve öyle oldu ki günlerce halka tövbe etmelerini vaaz etti; ve onu aralarından attılar; o da kendi ülkesine geri dönmek üzereydi.
3 Fakat işte Rab'bin sesi ona gelerek geri dönmesini ve yüreğine her ne gelirse halka peygamberlik etmesini söyledi.
4 Ve öyle oldu ki onun şehre girmesine izin vermediler; bu yüzden gidip şehrin surlarına çıktı ve elini uzatıp yüksek sesle haykırarak halka, Rab'bin yüreğine koyduğu her şeyi peygamberlik etti.
5 Ve onlara şöyle dedi: İşte, ben Lamanlı Samuel, Rab'bin yüreğime koyduğu sözleri söylüyorum; ve işte O benim yüreğime, adalet kılıcının bu halkın üzerinde sallandığını ve dört yüz yıl geçmeden adalet kılıcının bu halkın üzerine düşeceğini söylememi koydu.
6 Evet, bu halkı ağır bir yıkım beklemektedir ve yıkım bu halkın üzerine mutlaka gelecektir; ve tövbe etmekten ve dünyaya kesinlikle gelecek olan ve halkı için birçok şeylere katlanıp öldürülecek olan Rab İsa Mesih'e iman etmekten başka hiçbir şey bu halkı kurtaramaz.
7 Ve işte, Rab'bin bir meleği bunu bana bildirdi ve ruhuma sevindirici haberleri getirdi. Ve işte siz de sevindirici haberleri alabilesiniz diye, bunu size bildirmek üzere gönderildim; ama işte siz beni kabul etmediniz.
8 Bu yüzden Rab şöyle diyor: Nefili halkı yüreklerinin katılığından dolayı tövbe etmezse, sözümü onlardan alacağım ve Ruhumu onlardan geri çekeceğim ve onlara daha fazla katlanmayacağım ve kardeşlerinin yüreklerini onlara karşı döndüreceğim.
9 Ve dört yüz yıl geçmeden onları cezalandıracağım; evet, onları kılıçla, kıtlıkla ve salgın hastalıklarla yoklayacağım.
10 Evet, onları kızgın öfkemle yoklayacağım ve düşmanlarınızdan dördüncü kuşakta yaşayacak olan bazıları sizin tamamen yıkıma uğrayacağınızı görecekler; ve Rab, tövbe etmezseniz bu mutlaka olacak diyor; ve yıkımınıza dördüncü kuşaktakiler neden olacak.
11 Fakat tövbe edip Tanrınız Rab'be dönerseniz, öfkemi sizden çevireceğim, diyor Rab; evet, Rab şöyle diyor: Tövbe ederek bana dönecek olanlara ne mutlu, ama tövbe etmeyenin vay haline!
12 Evet, bu büyük Zarahemla şehrinin vay haline! Çünkü işte, bu şehir doğruların sayesinde kurtulmuştur; evet, bu büyük şehrin vay haline! Çünkü Rab diyor: Görüyorum ki orada birçok insan, evet, hatta bu büyük şehrin büyük bir bölümü yüreklerini bana karşı sertleştirecekler, diyor Rab.
13 Fakat tövbe edenlere ne mutlu! Çünkü onları Ben koruyacağım. Fakat işte bu büyük şehirde bulunan doğrular olmasaydı, işte gökten ateş indirip şehri yok ederdim.
14 Fakat işte şehir, doğruların hatırı için ayakta kalmıştır. Fakat işte, Rab şöyle diyor: Doğruları aranızdan atacağınız zaman geldiğinde, o zaman yıkımınız için hazır olacaksınız; evet, içindeki kötülük ve iğrençliklerden dolayı bu şehrin vay haline!
15 Evet ve içindeki kötülük ve iğrençliklerden dolayı Gideyon şehrinin de vay haline!
16 Evet, içlerindeki kötülük ve iğrençliklerden dolayı, Nefililer'in elindeki topraklarda bulunan bütün şehirlerin vay haline!