VE öyle oldu ki otuz dördüncü yıl geçti ve otuz beşinci yıl da geçti; ve işte, İsa'nın öğrencileri çevredeki bütün ülkelerde Mesih'in Kilisesini kurmuşlardı. Ve onlara gelen ve günahlarından candan tövbe eden herkes İsa'nın adıyla vaftiz edildi; ve Kutsal Ruh'u da aldılar.
2 Ve öyle oldu ki otuz altıncı yılda bütün ülkedeki halk, gerek Nefililer gerekse Lamanlılar, Rab'be döndürüldü ve aralarında hiçbir kavga ve tartışma olmadı ve herkes birbirine karşı adaletli davrandı.
3 Ve aralarında her şey ortaktı; bu yüzden zengin ve fakir, köle ve özgür yoktu, fakat herkes özgürlüğe kavuşmuş ve göksel armağana ortak olmuştu.
4 Ve öyle oldu ki otuz yedinci yıl da geçti ve ülkede hâlâ huzur devam ediyordu.
5 Ve İsa'nın öğrencileri tarafından o kadar büyük ve harikulade işler yapılıyordu ki onlar hastaları iyileştirip ölüleri dirilttiler ve topalları yürüttüler ve körlerin gözlerini, sağırların kulaklarını açtılar; ve insançocukları arasında her türlü mucizeler yaptılar; ve İsa'nın adıyla olmadan hiçbir mucize yapmadılar.
6 Ve böylece otuz sekizinci ve ayrıca otuz dokuzuncu ve kırk birinci ve kırk ikinci yıllar geçti; evet, hatta kırk dokuzuncu ve ayrıca elli birinci ve elli ikinci yıllar geçti; evet ve elli dokuzuncu yıl da geçti.
7 Ve Rab onları ülkede çok refaha kavuşturdu; evet, öyle ki yanmış olan şehirlerin yerlerine yeniden şehirler yaptılar.
8 Evet, hatta o büyük Zarahemla şehrini bile yeniden yaptırdılar.
9 Fakat birçok şehir batmış ve yerlerini sular doldurmuştu; bu yüzden, bu şehirler yeniden yapılamadı.
10 Ve şimdi, işte, öyle oldu ki Nefi halkı güçlenip, büyük bir hızla çoğalarak çok güzel ve sevimli bir halk oldu.
11 Ve onlar evlenip evlendirildiler ve Rab'bin onlara vermiş olduğu birçok vaadlere göre bereketlendiler.
12 Ve artık Musa Yasası'nın kurallarına ve kutsal törenlerine göre yürümeyip, Rab'lerinden ve Tanrı'larından aldıkları emirlere göre yürüdüler; oruç tutup dua etmeye devam etiler ve sık sık dua edip Rab'bin sözünü işitmek için bir araya toplandılar.
13 Ve öyle oldu ki bütün ülkede, bütün halkın arasında hiçbir çekişme olmadı; fakat İsa'nın öğrencileri arasında güçlü mucizeler yapıldı.
14 Ve öyle oldu ki yetmiş birinci ve yetmiş ikinci yıllar geçti, evet ve sonunda yetmiş dokuzuncu yıl da geçti; evet, hatta yüz yıl geçmişti ve İsa'nın seçmiş olduğu öğrencilerinden kalması gereken üçü dışında hepsi Tanrı'nın Dinlenme Yeri'ne gitmişti; ve onların yerine başka öğrenciler atandı; ve o kuşaktakilerin çoğu öldü.
15 Ve öyle oldu ki halkın yüreğinde yaşayan Tanrı sevgisinden dolayı ülkede hiçbir çekişme olmadı.
16 Ne bir kıskançlık, ne bir kavga, ne bir gürültü, ne bir cinsel ahlaksızlık, ne bir yalan, ne bir cinayet, ne de şehvetin hiçbir türlüsü görülmedi; ve şüphesiz Tanrı'nın eliyle yaratılmış bütün insanların arasında onlardan daha mutlu bir halk olamazdı.
17 Ne bir eşkıya, ne bir katil, ne bir Lamanlı ne de herhangi bir gruba ait kimse vardı; fakat hepsi birdi, Mesih'in çocukları ve Tanrı Krallığı'nın varisleriydiler.
18 Ne kadar da mutluydular! Çünkü Rab onları bütün işlerinde nimetlendirmişti; evet, hatta yüz on yıl geçinceye dek nimetlendirilip refaha kavuşturuldular; ve Mesih'ten sonraki ilk kuşak gelip geçti ve bütün ülkede hiçbir çekişme olmadı.
19 Ve öyle oldu ki bu son kayıtları tutmuş olan Nefi (ve o bunları Nefi Levhaları üzerine kaydetmişti) öldü ve yerine kayıtları oğlu Amos tuttu; ve o da Nefi Levhaları'nın üzerine kayıt tuttu.
20 Ve Amos seksen dört yıl kayıt tuttu ve halktan kiliseye karşı ayaklanıp üzerlerine Lamanlılar adını alan küçük bir grup dışında, ülkede hâlâ huzur vardı; bu yüzden ülkede yeniden Lamanlılar görülmeye başladı.
21 Ve öyle oldu ki Amos da öldü (ve bu Mesih'in gelişinden sonraki yüz doksan dördüncü yılda oldu) ve oğlu Amos onun yerine kayıtları tuttu; ve o da Nefi Levhaları'nın üzerine kayıt tuttu; ve onlar da bu kitap olan Nefi Kitabı'na yazıldı.
22 Ve öyle oldu ki iki yüz yıl geçti ve birkaç kişi dışında ikinci nesil de geçip gitti.
23 Ve şimdi ben Mormon bilmenizi isterim ki, halk o kadar çoğalmıştı ki ülkenin her tarafına yayılarak Mesih'te buldukları refahtan dolayı çok zengin oldular.
24 Ve şimdi bu iki yüz birinci yılda aralarında gururla böbürlenen, yani pahalı elbiseler giyen ve her türlü iyi cins inciler ve dünya güzellikleri takınan kişiler görülmeye başladı.
25 Ve bu zamandan sonra, artık mallarını ve zenginliklerini aralarında paylaşmadılar.
26 Ve sınıflara bölünmeye başladılar; ve kazanç sağlamak için kiliseler kurmaya başladılar ve Mesih'in gerçek Kilisesini inkâr etmeye başladılar.
27 Ve öyle oldu ki iki yüz on yıl geçtikten sonra ülkede birçok kilise vardı; evet, Mesih'i tanıdıklarını iddia eden birçok kilise bulunuyordu, ama onlar Mesih'in Sevindirici Haber'inin büyük bir kısmını inkâr ediyorlardı; öyle ki her türlü kötülüğün işlenmesine izin verip, layık olmadıklarından dolayı kendilerine yasak edilmiş olanlara kutsal olan şeyleri veriyorlardı.
28 Ve bu kilise, kötülük yüzünden ve onların yüreklerini ele geçiren şeytanın gücünden dolayı çok büyüdü.
29 Ve ayrıca Mesih'i inkâr eden başka bir kilise daha vardı ve alçakgönüllü oluşlarından ve Mesih'e olan inançlarından dolayı Mesih'in gerçek Kilisesi'ne hiç rahat vermiyorlardı; ve onların arasında yapılan birçok mucizelerden dolayı onlardan nefret ediyorlardı.
30 Bu yüzden, onlarla birlikte kalan İsa'nın öğrencilerinin üzerinde güç ve yetki kullandılar ve onları hapse attılar; fakat onlarda bulunan Tanrı sözünün gücüyle hapishaneler ikiye yarıldı ve onlar çıkıp onların arasında güçlü mucizeler yaptılar.
31 Ne var ki bütün bu mucizelere rağmen halk yüreklerini sertleştirdi ve Yeruşalem'deki Yahudiler'in, İsa'yı söylediği sözlerden dolayı öldürmeye çalıştıkları gibi onları da öldürmeye çalıştılar.
32 Ve onları kızgın fırınlara attılar, fakat onlar oradan hiçbir zarar görmeden çıktılar.
33 Ve onları ayrıca vahşi hayvanların inlerine attılar, ama vahşi hayvanlarla tıpkı bir çocuğun bir kuzu ile oynadığı gibi oynadılar ve hiçbir zarar görmeden onların arasından çıktılar.
34 Bunlara rağmen halk yüreklerini sertleştirdi, çünkü birçok rahip ve sahte peygamber tarafından baştan çıkartılıp birçok kiliseler kurdular ve kötülüğün her türlüsünü işlediler. Ve İsa'nın halkına saldırdılar, ama İsa'nın halkı onlara karşılık vermedi. Ve bu şekilde iki yüz otuz yıl geçinceye kadar, yıllarca inançsızlık ve kötülük içinde sürüklenip durdular.
35 Ve şimdi öyle oldu ki bu yılda, evet, iki yüz otuz birinci yılda halkın arasında büyük bir bölünme oldu.
36 Ve öyle oldu ki bu yılda Nefililer denilen bir halk ortaya çıktı ve bunlar Mesih'e gerçekten inananlardı; ve onların arasında Lamanlılar'ın, Yakuplular, Yusuflular ve Zoramlılar diye adlandırdıkları kimseler de vardı.
37 Dolayısıyla Mesih'e gerçekten inananlara ve O'nu gerçekten sayanlara (aralarında dünyada kalacak olan İsa'nın üç öğrencisi de bulunuyordu) Nefililer ve Yakuplular ve Yusuflular ve Zoramlılar denildi.
38 Ve öyle oldu ki Sevindirici Haber'i reddedenlere Lamanlılar, Lemuelliler ve İsmailliler denildi; ve bunlar atalarının başlangıçtan bu yana yavaş yavaş inançlarını kaybettikleri gibi inançlarını kaybetmediler, tersine Mesih'in Sevindirici Haber'ine karşı bile bile isyan ettiler ve çocuklarına da inanmamalarını öğrettiler.
39 Ve bu, başlangıçta olduğu gibi atalarının kötülükleri ve iğrençlikleri yüzündendi. Ve Lamanlılar'a başlangıçtan beri Nefi çocuklarından nefret etmeleri öğretildiği gibi, onlara da Tanrı'nın çocuklarından nefret etmeleri öğretildi.
40 Ve öyle oldu ki iki yüz kırk dört yıl geçti ve halkın durumu bu şekildeydi. Ve halkın daha kötü olan kısmı güçlenerek Tanrı'nın halkından daha çok kalabalık oldular.
41 Ve kendilerine yeni kiliseler kurup onları her türlü kıymetli eşyalarla süslemeye devam ettiler. Ve böylece iki yüz elli ve iki yüz altmış yılları geçti.
42 Ve öyle oldu ki halkın kötü olan kısmı tekrar Gadiyanton'un gizli yeminlerini ve çetelerini
ortaya çıkardılar.
43 Ve Nefi halkı denilen halk da aşırı zenginliklerinden dolayı yüreklerinin gururuna kapılıp kardeşleri Lamanlılar gibi kibirli olmaya başladı.
44 Ve bundan sonra öğrenciler dünyanın günahlarından dolayı üzüntü duymaya başladılar.
45 Ve öyle oldu ki üç yüz yıl geçtiğinde gerek Nefi halkı, gerekse Lamanlılar aynı şekilde çok kötü insanlar olmuşlardı.
46 Ve öyle oldu ki Gadiyanton eşkıyaları ülkenin her tarafına yayıldılar; ve İsa'nın öğrencilerinden başka hiç doğru kimse kalmadı. Ve bol bol altın ve gümüş biriktirdiler ve her çeşit mal alım satım işleriyle uğraştılar.
47 Ve öyle oldu ki üç yüz beş yıl geçtikten sonra (ve halk hâlâ kötülük yapmaya devam ediyordu) Amos öldü ve kardeşi Ammaron onun yerine kayıtları tuttu.
48 Ve öyle oldu ki üç yüz yirmi yıl geçtikten sonra Ammaron, Kutsal Ruh tarafından zorlanarak kutsal olan kayıtları---evet, hatta kuşaktan kuşağa aktarılan---hatta Mesih'in gelişinden sonraki üç yüz yirminci yıla kadar tutulmuş olan bütün kutsal kayıtları sakladı.
49 Ve bu kayıtlar Rab'bin peygamberliklerine ve verdiği sözlere göre Yakup Evi'nden geride kalanlara tekrar ulaşabilsin diye onları Rab'be sakladı. Ve Ammaron'un kayıtları böylece son bulur.
Mormon Kİtabi
Bölümler:
1 2 3 4 5 6 7 8 9
1. BÖLÜM
Ammaron, Mormon'a kutsal kayıtlar hakkında bilgi verir---Nefililer ve Lamanlılar arasında savaş başlar---Üç Nefili göğe alınır---Kötülük, inançsızlık, üfürükçülük ve büyücülük çoğalır. m.s. tahminen 321--326 yılları.
VE şimdi ben Mormon, hem gördüğüm hem de duyduğum şeyleri kaydediyorum ve bunlara Mormon Kitabı adını veriyorum.
2 Ve Ammaron, kayıtları Rab'be sakladığı zaman bana geldi (ben o zamanlar on yaşlarındaydım ve halkımın bilgisinden biraz öğrenmeye başlamıştım) ve Ammaron bana şöyle dedi: Senin aklı başında ve her şeyi çabuk kavrayan bir çocuk olduğunu görüyorum.
3 Bu yüzden, yirmi dört yaşına geldiğin zaman bu halkın arasında gördüğün şeyleri hatırlamanı istiyorum ve o yaşa gelince Antum ülkesine, adı Şim tepesi olacak tepeye git; ve ben orada Rab'be bu halkla ilgili bütün kutsal yazıları sakladım.
4 Ve işte sen, Nefi levhalarını yanına alıp geri kalan levhaları oldukları yerde bırakacaksın; ve bu halkın arasında gördüğün her şeyi Nefi Levhaları'nın üzerine işleyip yazacaksın.
5 Ve Nefi'nin soyundan gelen ben Mormon, (ve babamın adı da Mormon'du) Ammaron'un bana emrettiklerini hatırladım.
6 Ve öyle oldu ki on bir yaşındayken babam beni güney ülkesine, yani Zarahemla ülkesine götürdü.
7 Ülkenin her yanı binalarla dolmuştu ve halkın sayısı neredeyse denizdeki kum kadar çoktu.
8 Ve öyle oldu ki bu yıl Nefililer ve Yakuplular ve Yusuflular ve Zoramlılar'dan oluşan Nefililer'le bir savaş çıktı; ve bu savaş Nefililer ile, Lamanlılar, Lemuelliler ve İsmailliler arasında oldu.
9 Şimdi Lamanlılar, Lemuelliler ve İsmailliler'e Lamanlılar deniliyordu ve karşılıklı iki taraf Nefililer ve Lamanlılar'dı.
10 Ve öyle oldu ki Sidon suları kıyısındaki Zarahemla sınırına yakın bir yerde aralarında savaş başladı.
11 Ve öyle oldu ki Nefililer çok sayıda adam toplamışlardı, bu sayı hatta otuz bini geçiyordu. Ve öyle oldu ki aynı yıl aralarında birçok çatışmalar oldu; bu çatışmalarda Nefililer Lamanlılar'ı yenip onların çoğunu öldürdüler.
12 Ve öyle oldu ki Lamanlılar planlarından vazgeçtiler ve ülkede barış sağlandı; ve barış yaklaşık dört yıl sürdü; bu süre içinde hiç kan dökülmedi.
13 Fakat kötülük ülkenin her yanında öylesine kol geziyordu ki Rab sevgili öğrencilerini onların arasından aldı ve halkın kötülükleri yüzünden mucizeler ve hastaları iyileştirme işi son buldu.
14 Ve Rab tarafından hiçbir armağan verilmedi ve Kutsal Ruh, kötülükleri ve inançsızlıkları yüzünden hiç kimsenin üzerine gelmedi.
15 Ve ben, on beş yaşında ve oldukça ağırbaşlı olduğumdan Rab tarafından ziyaret edildim ve İsa'nın iyiliğini tadarak tanıdım.
16 Ve bu halka vaaz etmeye çalıştım, ama ağzım kapandı ve onlara vaaz etmem yasaklandı; çünkü işte, onlar Tanrı'larına karşı bile bile isyan etmişler ve sevgili öğrenciler onların kötülükleri yüzünden ülkeden alınmışlardı.
17 Ne var ki onların arasında kaldım, fakat yüreklerinin katılığı yüzünden onlara vaaz etmem yasaklandı; ve ülke, yüreklerinin katılığı yüzünden onlar için lanetlendi.
18 Ve Lamanlılar'ın arasındaki bu Gadiyanton eşkıyaları ülkeyi öylesine istila etmişlerdi ki ülkede oturanlar hazinelerini toprağa gömmeye başladılar; ve onlar kaygan oldular, çünkü Rab ülkeyi lanetlemişti; öyle ki onları ne ellerinde tutabiliyorlar ne de saklayabiliyorlardı.
19 Ve öyle oldu ki üfürükçülük, büyücülük ve sihirbazlık ortaya çıktı ve kötünün gücü bütün ülkede etkisini gösteriyordu; böylece Abinadi'nin ve ayrıca Lamanlı Samuel'in söylediği sözlerin hepsi gerçekleşti.
2. BÖLÜM
Mormon, Nefi ordularını yönetir---Kan ve katliam ülkenin her tarafını sarar---Nefililer lanetlilerin kederi ile ağlayıp yas tutarlar---Onlara tanınan lütuf gününün süresi dolmuştur---Mormon, Nefi Levhaları'nı ele geçirir---Savaşlar sürer. m.s. tahminen 327--350 yılları.
Ve öyle oldu ki aynı yıl Nefililer ile Lamanlılar arasında yeniden bir savaş çıktı. Ve ben yaşça küçük olmama rağmen çok boylu bosluydum; bu yüzden Nefi halkı beni liderleri, yani ordularına komutan olarak atadı.
2 Bu yüzden öyle oldu ki on altı yaşında, Nefili ordularının birinin başında Lamanlılar'ın üzerine yürüdüm; böylece üç yüz yirmi altı yıl geçmişti.
3 Ve öyle oldu ki üç yüz yirmi yedinci yılda Lamanlılar üzerimize öyle büyük bir güçle geldiler ki ordularımı korkuttular; bu yüzden onlar savaşmak istemediler ve kuzeydeki ülkelere doğru çekilmeye başladılar.
4 Ve öyle oldu ki Angola şehrine kadar geldik ve şehri ele geçirip Lamanlılar'a karşı kendimizi savunmak için hazırlık yaptık. Ve öyle oldu ki var gücümüzle şehrin savunmasını arttırdık; fakat aldığımız bütün önlemlere rağmen Lamanlılar üzerimize saldırıp bizi şehirden sürdüler.
5 Ve bizi Davut ülkesinden de sürdüler.
6 Ve yürüyüşe geçtik ve batı sınırında deniz kıyısında bulunan Yeşu ülkesine vardık.
7 Ve öyle oldu ki halkımızı tek vücut halinde bir araya getirebilmek için elimizden geldiği kadar çabuk davranıp onları topladık.
8 Fakat işte, ülke eşkıyalarla ve Lamanlılar'la doluydu; ve üzerlerinde asılı duran büyük yıkıma karşın halkım yaptıkları kötülüklerden tövbe etmedi; bu yüzden, gerek Nefililer'in gerekse Lamanlılar'ın arasındaki cinayetler ve katliamlar ülkenin her tarafına yayılmıştı; ve ülkenin her tarafında tam bir anarşi yaşanıyordu.
9 Ve şimdi Lamanlılar'ın bir kralı vardı ve onun adı Harun idi; ve o, kırk dört bin kişilik bir orduyla üzerimize saldırdı. Ve işte, ona kırk iki bin kişiyle karşı koydum. Ve öyle oldu ki onu ordumla öyle bir yenilgiye uğrattım ki önümden kaçıp gitti. Ve işte bütün bunlar olup bittiğinde üç yüz otuz yıl geçmişti.
10 Ve öyle oldu ki Nefililer kötülüklerinden tövbe etmeye başladılar ve peygamber Samuel'in peygamberlik ettiği gibi feryat etmeye başladılar; çünkü işte, ülkedeki hırsızlar ve eşkıyalar ve katiller ve sihirbazlık sanatı ve büyücülük yüzünden kimse elindekini koruyamaz olmuştu.
11 Böylece bütün bu olanlar yüzünden bütün ülkede ve özellikle de Nefi halkı arasında yas tutulup ağıt yakılmaya başlandı.
12 Ve öyle oldu ki ben Mormon, onların Rab önünde üzüntülerini, ağıt yakmalarını ve ağlayışlarını gördüğümde yüreğim için için sevinç duymaya başladı; Rab'bin merhametini ve sabrını bildiğimden, Rab'bin onlara merhamet göstereceğini ve onların yeniden doğru bir halk olacağını sanıyordum.
13 Fakat işte, bu sevincim boşa çıktı; çünkü duydukları üzüntü Tanrı'nın iyiliğiyle olan tövbe için değil, tersine lanetlenmiş olmanın verdiği üzüntüydü; çünkü Rab onların günah işlerken mutlu olmalarına her zaman izin vermiyordu.
14 Ve onlar kırık bir yürek ve tövbekâr bir ruhla İsa'ya gelmek yerine, Tanrı'ya lanet okuyup ölmeyi arzu ettiler. Ne var ki canlarını kurtarmak için kılıçla mücadele ettiler.
15 Ve öyle oldu ki beni yine keder sardı ve gerek bedensel gerekse ruhsal olarak lütuf gününün onlar için geçmiş olduğunu gördüm; Tanrı'larına açıkça karşı geldikleri için onlardan binlercesinin kılıçtan geçirilip toprağın üzerine gübre gibi yığıldıklarını gördüm. Ve üç yüz kırk dört yıl böyle geçti.
16 Ve öyle oldu ki üç yüz kırk beşinci yılda Nefililer Lamanlılar'ın önünden kaçmaya başladılar; ve Yaşon ülkesine gelinceye dek kovalandılar ve yakalanmaktan kıl payı kurtuldular.
17 Ve şimdi Yaşon şehri, Ammaron'un yok olmasın diye kayıtları Rab'be sakladığı yere yakındı. Ve işte, Ammaron'un sözüne uyarak oraya gidip Nefi Levhalarını aldım ve Ammaron'un sözleri doğrultusunda bir kayıt tuttum.
18 Ve bütün kötülük ve iğrençliklerin tam bir anlatımını Nefi Levhaları'na yazdım; ne var ki onların yaptığı kötülüklerin ve iğrençliklerin hepsini bu levhalara yazmaktan kaçınıyorum; çünkü işte, insanların tuttuğu yolları görecek yaşa geldiğimden beri kötülük ve iğrençliklerin kesintisiz bir manzarasına tanık oldum.
19 Ve onların kötülükleri yüzünden başıma neler gelmedi ki! Çünkü yüreğim onların kötülükleri yüzünden bütün yaşamım boyunca acıyla doldu; ancak son günde yukarı kaldırılacağımı biliyorum.
20 Ve öyle oldu ki bu yıl Lamanlılar yine Nefi halkının peşine düşüp onları kovaladılar. Ve öyle oldu ki kuzeyde Şem adındaki ülkeye varıncaya dek kovalandık.
21 Ve öyle oldu ki Şem şehrinin savunmasını güçlendirip halkımızı belki yıkımdan kurtarırız umuduyla onları elimizden geldiğince Şem'e topladık.
22 Ve öyle oldu ki üç yüz kırk altıncı yılda üzerimize gelmeye başladılar.
23 Ve öyle oldu ki halkıma konuştum ve onları var gücümle Lamanlılar'ın önünde cesurca dikilip karıları ve çocukları ve evleri ve yuvaları için savaşmaya çağırdım.
24 Ve sözlerim az da olsa onlara güç verdi; öyle ki Lamanlılar'ın önünden kaçmayıp cesaretle onlara karşı koydular.
25 Ve öyle oldu ki otuz bin kişilik bir orduyla elli bin kişilik bir orduya karşı savaştık. Ve öyle oldu ki onların önünde öyle kararlı bir şekilde kendimizi savunduk ki önümüzden kaçtılar.
26 Ve öyle oldu ki ordularımızla kaçanların peşine düşüp onlarla yeniden savaşa tutuştuk ve onları yenilgiye uğrattık; ne var ki Rab'bin gücü bizimle değildi; evet, kendi halimize bırakılmıştık; öyle ki Rab'bin Ruhu bizi terk etmişti; bu yüzden kardeşlerimiz gibi güçsüz olmuştuk.
27 Ve halkımın başına gelen bu büyük felaket yüzünden, onların kötülükleri ve iğrençlikleri yüzünden yüreğim üzüntü içindeydi. Fakat işte, Lamanlılar'ın ve Gadiyanton eşkıyalarının üzerine yürüyüp mirasımız olan toprakları ele geçirinceye dek savaştık.
28 Ve üç yüz kırk dokuzuncu yıl bitmişti. Ve üç yüz ellinci yılda Lamanlılar'la ve Gadiyanton eşkıyalarıyla bir antlaşma yaptık; bu antlaşmaya göre mirasımız olan toprakları bölüştük.
29 Ve Lamanlılar bize kuzey ülkesini, evet, güney ülkesine geçiş sağlayan dar geçite kadar olan toprakları verdiler. Ve biz de Lamanlılar'a güney ülkesinin tamamını verdik.
3. BÖLÜM
Mormon, Nefililer'i tövbe etmeye çağırır---Büyük bir zafer kazanırlar ve kendi güçleriyle övünürler---Mormon onları yönetmeyi reddeder ve onlar için ettiği dualar inançla yapılmamıştır---Mormon Kitabı, İsrail'in on iki oymağını Sevindirici Haber'e inanmaya çağırır. m.s. tahminen 360--362 yılları.
Ve öyle oldu ki Lamanlılar on yıl daha geçinceye kadar savaşmaya gelmediler. Ve işte, silah ve topraklarını savaş gününe hazırlamaları için halkım Nefililer'i çalıştırdım.
2 Ve öyle oldu ki Rab bana bu halka şöyle haykıracaksın dedi: Tövbe edin ve bana gelin ve vaftiz olun ve Kilisemi yeniden kurun ve canınız bağışlanacaktır.
3 Ve bu halka çağrıda bulundum, ama boşunaydı; ve canlarını bağışlayıp tövbe etmeleri için onlara fırsat verenin Rab olduğunu anlayamadılar. Ve işte, Tanrıları Rab'be karşı yüreklerini katılaştırdılar.
4 Ve öyle oldu ki bu onuncu yıl sona erdiğinde, Mesih'in gelişinden bu yana toplam üç yüz altmış yıl geçmiş oluyordu ki Lamanlılar'ın kralı bana bir mektup gönderip bizimle tekrar savaşmak üzere hazırlık yapmakta olduklarını bildirdi.
5 Ve öyle oldu ki halkıma Harabe ülkesindeki bir şehre toplanmaları emrini verdim; bu şehir güney ülkesine çıkan dar geçitin yanındaki sınırda bulunuyordu.
6 Ve topraklarımızın hiçbir kısmını ellerine geçirmesinler diye Lamanlı ordularını durdurmak için ordularımızı buraya yerleştirdik; bu yüzden bütün gücümüzle onlara karşı hazırlandık.
7 Ve öyle oldu ki üç yüz altmış birinci yılda Lamanlılar bizimle savaşmak üzere Harabe şehrine indiler; ve öyle oldu ki o yıl onları öyle bir yenilgiye uğrattık ki tekrar kendi topraklarına döndüler.
8 Ve üç yüz altmış ikinci yıl yine savaşmaya geldiler. Ve onları yeniden yenilgiye uğratıp pek çoğunu öldürdük ve onların ölüleri denize atıldı.
9 Ve şimdi halkım Nefililer elde ettikleri bu büyük başarıdan dolayı kendi güçleriyle övünmeye ve düşmanları tarafından öldürülen kardeşlerinin kanının intikamını alacaklarına dair göğün üzerine ant içmeye başladılar.
10 Ve düşmanlarına karşı savaşa gidip onları ülkeden silip atacaklarına dair göğün ve ayrıca Tanrı'nın tahtı üzerine ant içtiler.
11 Ve öyle oldu ki ben Mormon, o andan sonra kötülük ve iğrençliklerini gördüğüm bu halkın komutanı ve lideri olmayı kesinlikle reddettim.
12 İşte onlara önderlik etmiştim; işledikleri kötülüklere rağmen birçok savaşta onları yönetip içimdeki Tanrı sevgisiyle onları tüm kalbimle sevmiştim; ve onlar için bütün gün dua edip ruhumu Tanrıma dökmüştüm; ne var ki yüreklerinin katılığı yüzünden inançla dua edemiyordum.
13 Ve onları üç kez düşmanlarının elinden kurtarmama rağmen, günahlarından tövbe etmediler.
14 Ve düşmanlarıyla savaşmaya gidip kardeşlerinin kanının intikamını alacaklarına dair Rabbimiz ve Kurtarıcımız İsa Mesih'in kendilerine yasak ettiği her şey adına yemin ettiklerinde, işte Rab'bin sesi bana gelip şöyle dedi:
15 Öç benimdir ve karşılığını ben vereceğim; ve bu halkı kurtarmama rağmen tövbe etmedikleri için, işte onlar yeryüzünden silinip atılacaklar.
16 Ve öyle oldu ki düşmanlarıma karşı gitmeyi kesinlikle reddettim ve Rab'bin bana emrettiği şekilde hareket ettim; ve Ruh'un ileride olacaklara tanıklık eden belirtileri doğrultusunda görüp işittiğim şeyleri yararsız bir tanık gibi bildirdim.
17 Bu yüzden, ey Yahudi olmayan uluslar size ve aynı zamanda İsrail Evi'ne yazıyorum, bu iş başlayacağı zaman mirasınız olan topraklara geri dönme hazırlığı içinde olacaksınız.
18 Evet, işte, dünyanın her ucunda yaşayan herkese yazıyorum; evet, İsa'nın Yeruşalem ülkesinde öğrencileri olmak üzere seçtiği Onikiler tarafından yaptığınız işlere göre yargılanacak olan siz İsrail'in on iki oymağına yazıyorum.
19 Ve ayrıca İsa'nın bu ülkede seçmiş olduğu Onikiler tarafından yargılanacak olan bu halktan geri kalanlara da yazıyorum; ve bu ülkede ki Onikiler de İsa'nın Yeruşalem ülkesinde seçtiği diğer Onikiler tarafından yargılanacaklardır.
20 Ve bana bu şeyleri gösteren Ruh'tur; bu nedenle hepinize yazıyorum. Ve size şu yüzden, hepinizin, evet, Adem'in tüm insanlık ailesine üye olan her canın Mesih'in yargı kürsüsü önünde duracağını bilmeniz için yazıyorum; ve yaptığınız işlerin iyi ya da kötü oluşuna göre yargılanmaya çıkarılacaksınız.
21 Ve ayrıca aranıza gelecek olan İsa Mesih'in Sevindirici Haber'ine inanmanız için yazıyorum; ve ayrıca Rab'bin antlaşmalı halkı olan Yahudiler'in, gördükleri ve işittikleri İsa'dan başka bir tanıkları olsun diye, O öldürdükleri İsa ki gerçek Mesih ve gerçek Tanrı idi.
22 Keşke dünyanın dört bir ucunda yaşayan herkesi tövbe etmeye ve Mesih'in yargı kürsüsü önünde yargılanmak üzere hazırlanmaya ikna edebilsem.
4. BÖLÜM
Savaş ve katliam sürer---Kötüler kötüleri cezalandırır---İsrail tarihinde bu kadar kötülük görülmemiştir---Kadınlar ve çocuklar putlara kurban edilir---Lamanlılar Nefililer'i önlerine katarak onları silip süpürmeye başlarlar. m.s. tahminen 363--375 yılları.
Ve şimdi öyle oldu ki üç yüz altmış üçüncü yılda Nefililer ordularıyla Harabe ülkesinden çıkarak Lamanlılar'la savaşmaya gittiler.
Dostları ilə paylaş: |