MURADİYE HANIM _ KATILIMCI : Bu konut finansman kredisinden çok kredinin finansmanlanmasına yönelik bir kanun olduğu anlaşılıyor bu Kanunun. Peki, uygulamasının da orta vadede en azından çok zor olduğu da söyleniyor, niye bu kadar acele edildi? Ve özellikle de kamuoyunda niye dar gelirliler öne çıkartılarak lanse edilmiştir?
OTURUM BAŞKANI _ : Herhalde Akif Bey bu size,
AKİF HAMZA ÇEBİ _ TABZON MİLLETVEKİLİ : Bu aslında hükümete yönelik bir soru, değil mi? Bana yönelik değil. Şimdi kamuoyunda algılanması ve hükümetin sunuşu öyle oldu. Ben gayet iyi hatırlıyorum, Sayın Başbakanın bir açıklaması vardı, “kira öder gibi ev sahibi olma dönemi başlıyor” yani sanki herkes kira ödeyen bütün vatandaşlarımız attık, Kanun çıktıktan sonra gidecek krediyi alıp ödeyecek. Krediyi alıp ne olacak? Ev sahibi olacak yani 300-500-700 Lira kira ödüyorsa onu konutun taksiti olarak ödeyecek, bununla ilgisi yok. Böyle bir sistem değil yani bu, devletin bu konudaki sosyal devletin bu konudaki görevini piyasanın yerine getirmesini sağlayacak bir yasa değil, böyle bir şey yok, burada devletin devam ediyor bence, sosyal konut veya dar gelirli, orta gelirli vatandaşlarımızın daha uygun şartlarla ev sahibi olma konusunda devletin bu piyasaya ayrıca müdahalesi, ayrıca görev üstlenmesi gerekiyor. TOKİ, bir araçtır, yeterlidir değildir, tartışabilir, başka yöntemler, başka metotlar bulunabilir. Niye acele edildi? Faizler yüksek olabilir, düşük olabilir dar gelirliler orta gelirliler ev sahibi olabilir, olmayabilir ama kanaatimce böyle bir sistemin Türkiye’de olmasında yarar var. Ha, söylüyorum, bu faiz oranlarıyla başarılı olma şansı yok, mutlaka faizlerin uygun oranlara inmesi gerekiyor, enflasyonun kalıcı bir şekilde inmiş olması gerekiyor, bu sistemin başarısı için bu şart ama hani faizlerin inmesini bekleyelim, bunu o zaman çıkaralım demek de mümkün ama bence bir yerden başlamakta yarar var.
ERÇİN DEMİRKOL _ FİNANSBANK : Avrupa’da 300 yıllık teklifti arkadaşlar yani 1700’lü yıllardan başlayıp bu zaman kadar gelen model uygulamaları 1930’lu yıllardaki derin iktisadi kriz ile başlayan modern uygulamaları 1938 yılında bir kültür. Biraz önce bahsettik, konut finansman kültürünün hem birincil piyasada hem de ikincil piyasada tasarruf anlamında oturması gerekiyor, düzenlemelerin sağlıklı bir yapıya kavuşturulması gerekiyor. Bu keşke 1 yıl önce çıkmış olsaydı da bugün ikinci el piyasadaki derinlik problemini tartışıyor olsaydık, birinci el piyasadaki faiz oranlarını tartışıyor olacaktık. Teşekkürler.
DOÇ. DR. DOĞAN CANSIZLAR _ SPDK : Bir şeyi de ben ilave edeyim, konuşmamım başımda da söyledim, bu bir modern konut finansman sistemi yoksa bedava ya da ucuz konut sistemi değil. Dolayısıyla bu sistemin olması erken ya da geç fark etmiyor böyle bir altyapı finans kesiminde oluşturulmuş oldu, hazır hale getirilmiş oldu. Belki maliyetleri şu anda yüksek, o da belki arz talep dengesini dengelemek açısından da önemli olabilir. Bir yanda çok büyük taleplerle konut fiyatlarının aşırı şişmesini engelleyici bir faktör olabilir dolayısıyla bu bir konut finansman sistemi sadece.
OTURUM BAŞKANI _ : Sayın Cansızlar siz teknik olarak onu o zaman da öyle açıklıyordunuz ama siyasiler öyle sunmuyordu kamuoyuna tabii.
DOÇ. DR. DOĞAN CANSIZLAR : Tabii, bir saniye hemen söyleyeyim, bizim teknik olarak SPK’da iken teknik olarak hazırlıklarımız bu çerçevedeydi fakat hükümet üyelerinin çoğu, başta Başbakan olmak üzere bunu bu şekilde lanse etmeye başladılar o bakımdan ama bunun asıl şeyi, modern konut finansman sistemidir, teknikteki bir hadisedir. Eğer devlet burada sosyal amaçlı birtakım projeler yapmak isterse sabit ve dar gelirli vatandaşlara onun için de vergi teşvikini koymuştuk fakat çıkarıldı, Başbakanlıkta çıkarıldı, bizzat bu hükümet tarafından çıkarıldı, dolaysıyla yapacak bir şey kalmadı. Şimdi TOKİ’nin mesela sosyal konut üretmek asıl görevi olması, asıl altyapısı hazır arsa üretmesi gerekir kamu arazilerinin ama bunu bir kenara bırakıp orta ve üst gelir düzeyindeki kişilere yönelik konut üretmeye başladı. Bir ölçüde Toplu Konut İdaresi neredeyse özelleştirmenin çok yoğun olduğu bir ortamda konut inşaat sektörünü devletleştirdiler ve müteahhitler şu anda değil mi, taşeron haline dönüştü, böyle bir aksaklık bizim teknik olarak yapabileceğimiz bir şey değil.
KATILIMCI : Milli Eğitimin ve Sağlık Bakanlığının ihalelerini, binalarını TOKİ’nin yapacağı gibi,
DOÇ. DR. DOĞPAN CANSIZLAR : Evet, dediğim gibi,
AKİF HAMZA ÇEBİ : Hastane inşaatlarına başladı, onları yapıyor, okula da başlayabilir.
KATILIMCI : …
AKİF HAMZA ÇEBİ : Efendim, şöyle biz Yasa’yı teknik olarak sizlerle tartıştık, öyle bilgi verdik, bilgileri o çerçevede sundum ben size. Vergi konusunda yani işin sosyal boyutu konusunda söylenecek çok şey var, Doğan Bey bunların bir kısmını söyledi. Şimdi vatandaşın konut hakkı, işte Anayasa biraz onu tam tarif etmemiş, “devlet konut konusunda gerekli önlemleri alır” diyor 57. maddede. Devlet bütün vatandaşlarına konut sağlamak zorundadır, bu konuda devletin üstleneceği görev vardır, piyasaya devlet görev verebilir böyle bir yasa ile ama bu Yasa, dar, orta gelirli vatandaşımızın ev sahibi olma olanağını ona vermiyor, bu mümkün değil yani cebinde parası olan kişi bu sistemle ev sahibi olur, parası olmayan olamaz. Burada devlete düşen görev vardır, burası işin bu kısmını düzenlemiyor, teknik olarak düzenleme şansı da yok ama devlet bu konuda görev üstlenmek zorundadır. TOKİ önemli bir kurumdur, önemli bir araç olabilir ama TOKİ, bu amaca yönelik çalışmıyor, sosyal konutta üretiyor veya dar gelirli vatandaşlarımıza konut da üretiyor ama öte yandan bakıyorsunuz işte, Ataköy’de çok lüks, pahalı, üst gelir grubuna hitap eden konut üretiyor hatta o konutlara yönelik vergi teşvikleri de çıktı Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden, o zaman biz sorduk, buna gerek yok, üst gelir grubuna hitap eden bir vergi teşviki Anayasa’nın sosyal devlet tanımıyla bağdaşmaz, eşitlik hepimizin gayet iyi bildiği gibi aynı konumda olanlara aynı kuralların uygulanması, farklı konumda olanlara farklı kuralların uygulanması, Anayasa’nın vergide eşitlik konusunda öngördüğü ilke budur ama eşitliğe uygun davranılmıyor. İşin, 2004-2005 yılında konut fiyatları olağanüstü yükseldi, hatırlayın, talep artınca konut fiyatları yükseldi, faizler düştü % 1.7’lerden aylık % 1’lerin altına düştü ama 100.000 YTL’lik konutlar 300.000 YTL oldu yani faizdeki düşüş vatandaşa yansımadı aslında yani parası olan ev alacak vatandaşa da yansımadı fiyatlar yükseldi çünkü. Niye yükseldi? Arz yok, üretim yok, devlete bu konuda büyük görev düşüyor yani tamam, piyasa üstlenecek piyasa bu arzı sağlayacak, piyasa ekonomisinde kural budur ama niye arz yok? Bir arsa yok mesela.
DOÇ. DR. DOĞAN CANSIZLAR : % 50’ler
AKİF HAMZA ÇEBİ : Devletin arazisi var, önemli bir arazi varlığı var yani onu başka bir tartışma konusu yapalım, hem Cansızlar hem ben Milli Emlak Genel Müdürlüğü de yaptık, değil mi? Benden sonra Doğan Bey Milli Emlak
Genel Müdürlüğünü yaptı. Onu ayrıca tartışırız, o % 50 yani dağlar, bayırlar da % 50’nin içinde, Ağrı Dağı da var yani o gerçekçi olursak tüm Türkiye yüzölçümünün % 14.5 Hazine’nin mülkiyetindedir. Kadastroya konu olan 420.000 kilometre karenin de, daha doğrusu tüm Türkiye’nin % 8.5’u, 420.000 kilometrelik kadastro hedefinin % 14.5’dur, onun için o biraz,
DOÇ. DR. DOĞAN CANSIZLAR : % 54’tü galiba,
AKİF HAMZA ÇEBİ : Ama hayır, kadastro dışını koyarsak 380.000 mi ediyor yani Ağrı Dağı’nı işte bütün o dağları koyarsanız % 50’yi geçiyor ama bugün ve yakın gelecekte kullanılması mümkün olmayan araziler, o biraz abartı yani Türkiye’de devleti eleştirirken yanlış dayanılan konulardan birisi, varsayımlardan birisi, o yanlış, neyse o ayrı. Evet, bu sosyal devlet bu Yasa’da yok yani. Teşekkür ederim.
OTURUM BAŞKANI _ : Evet. Ayhan Bey, buyurun efendim,
AYHAN BEY _ KATILIMCI : Öncelikle teşekkür ediyorum bu Paneli düzenlediğiniz için. Benim sorum değerleme uzmanlığı ile ilgili olacak, daha yeni lisans aldım geçen Ocak ayında. Bu değerleme uzmanlığından bankaların hizmet alması 3 yıllık bir geçiş dönemi var dendi,
DOÇ. DR. DOĞAN CANSIZLAR : Şöyle, hemen söyleyeyim hem değerleme uzmanları hem de bugüne kadar ki bankaların kullandıkları kendi özel eksperleri iş yapabilecekler ama 3 yılın sonunda zorunlu olarak değerleme uzmanlığı müessesesi geliyor.
AYHAN BEY _ KATILIMCI : Peki, bu değerleme uzmanları birliğinin kurulmasına kimler ön ayak olacak yani bunu kim?
DOÇ. DR. DOĞAN CANSIZLAR : SPK ana tüzüğünü hazırlayacak, onun hazırlıkları yapılmıştı, yayınlayacak ve bu meslek örgütü kurulmuş olacak.
ERÇİN DEMİRKOL_ FİNANS BANK : Biz bankalar olarak kesinlikle şu anda lisanslı SPK’lı eksperlere yöneliyoruz.
OTURUM BAŞKANI _ : Evet Esra Hanım, buyurunuz son olarak siz,
ESRA HANIM _ KATILIMCI : …. Kredi borcu olanlar Yasa kapsamında 1.sıraya kadar bu seçimi yapmak zorundalar mı?
DOÇ. DR. DOĞAN CANSIZLAR : 3 ay, evet,
ESRA HANIM _ KATILIMCI : 3 ay içerisinde Haziran ayı içerisinde bunun olması gerekiyor. Tüketiciye bu Yasa’yı yani mortgage’ı seçmesinin yararı ne olacak? Bir muafiyetten bahsettik az önce tebliğden, eğer yanlış anlamadıysam % 5 oranındaki BSMV’den yararlanmış oluyor ödemelerini düzgünce yapmış olduğu müddetçe. Başka benim bilmediğim bir yararı var mı? çünkü eleştirileri takip ettiğimizde sürekli olarak işte, siz de bahsettiniz kötü niyetli tüketicilere engel olmak amacıyla belli oranlar yükseltilmiş yani ödeme acze düşmüş olduğu aşamada tüketicinin çok fazla zararı var. Tüketiciye bu Yasa’nın ne gibi yararları var, bu konuda benim çok fazla bilgim yok? Ve bir de şeyden bahsettiniz, Doğan Bey, sabit faiz uygulaması olduğu aşamada eğer erken ödeme olursa % 2’lük bir cezadan bahsettik. Sabit faiz demek, benim anladığım, bilgisizliğimi mazur görün, benim için % 50 ile başvurmuşsan % 50 ile devam edersin, bu bu demekse, örneklemenizde işte, % 20 üzerinden bir faiz alınmışsa bu daha sonraki süreçte % 15’e inerse % 5’lik olan finans kurumunun zararını ortadan kaldırmak amacıyla %2’den bahsettik. Dolayısıyla yani sabit faiz kavramı benim için netleşemedi, bu ne demek aynı zamanda? Teşekkür ederim.
DOÇ. DR. DOĞAN CANSIZLAR : Şimdi sabit faize diyelim, sabit faizde diyelim şu anda % 1.7 galiba aylık, o civarda aldınız fakat aradan bir süre geçti, 2 sene, 3 sene 10 yıllık bir perspektifle, 2 sene sonra faizler % 0.80’e indi. Şimdi siz o sabit faizi ödemeye devam eder misiniz % 1.7’i? Ne yaparsınız, ya gider bir başka bankadan ya da aynı bankadan “ben yine düşük faizli bir kredi alayım da şu bizim o yüksek faizli borcumuzu bir kapalım, biraz tabii tüketici, akıl, mantık silsilesi bunu gerektirir zaten ama o zaman diğer bunu verecek bankanın yurtdışına karşı olan yükümlülüğünü dikkate aldığınızda o zaman onun zararına bir olgu ortaya çıkmış olur, siz kapatıyorsunuz, o daha kapatmak için bir de oraya onların da aynı şekilde bir erken ödeme tazminatı gibi bir yükümlülüğü olması lazım gelir. Bunu işte, kompanse etmek adına böylesi bir yapılanmada finans kesimini korumak adına böyle bir sistem getirildi.
Vatandaşların eskiden aldıkları banka kredilerini şimdi geçsin mi geçmesin mi, 3 aylık süre içerisinde dedik, şimdi bazı avantajları var tabii mesela, erken ödeme ile ilgili konu burada gündeme alınmayacak, gelmeyecek, Kanun’da bu var eğer bu sisteme geçerse ve sabit zaten faizli devam ediyor bu sistem, öyle bir şey var. Bazı vergi avantajlarından yararlanabilecek ama bunu tabii, alınan kredinin koşullarını iyi irdeleyip mevcut koşullarla mukayese ettikten sonra karar vermede de yarar var yoksa her bir sözleşme prototip değil şu anda. Dolayısıyla bundan sonra standart olacak, standart hale gelecek ama bugüne kadarki olan sistemde prototip ve standart sözleşmeler yoktu. Farklı birtakım değerlendirmeler ve farklı koşullarla sözleşmeler yapılmış olabilir, onu da ona göre değerlendirmekte büyük yarar diye düşünüyorum.
OTURUM BAŞKANI : Başkanım, bir şey ilave edebilir miyim? Daha sonra belki bunu tartışmak gerekir. 3 ay içinde eski kredi almış olanlar 3 ay içinde dilekçe vermezse bu Yasa hükümlerine tabi olacaktı. Özellikle İcra-İflas Kanunu açısından hızlandırılmış bir takip söz konusu. Dilekçe eğer verilmez bu hızlandırılmış takiple karşı karşıya kalınabilir kredilerin ödememesi halinde diye düşünüyorum ama yine de bunu tartışmakta yarar var. Şey yönünden sorun olmaz çünkü siz kredi borcunu öderken sizden bir ayrıca komisyon almıyor banka, almadığı için banka sigortalama vergisinin orada söz konusu olmaması gerekir.
ERÇİN DEMİRKOL _ FİNANS BANK : Faizlerinden alınıyor BSMV fonu.
OTURUM BAŞKANI _ : Ha, faiz üzerinden, anladım, tamam anladım. O, o açıdan önemli ama o konuda belki şunu tartışmakta yarar var yani belki İcra-İflas açısından da bunu söylemeliyim, o benim kafamda hiç net olmadı, sonuçta bir yasa, vergi konusunda bir hüküm getirdi, “vergi yok” diyor bundan sonra, öncesinde işte, dilekçe vermişsen var, vermemişsen yok değil, böyle hep yekundur, vergi yok artık, bence onu dilekçeye bağlamak da mümkün olmayabilir, bir tartışma başlığı açısından bunu dikkatinize sunuyorum, sizi de ilgilendirecek herhalde, bir vergici olmanız nedeniyle. Buyurun Ali Bey, bir şey söylüyordunuz,
ALİ TAYLAN _ ANKARA EMLAKÇILAR ODASI BAKANI : Şimdi Sayın Başkanım, zannediyorum burada, 4077 kapsamında müracaat etmeyenler içindi o % 2 artık ceza olarak uygulanmayacak diye bir görüş var bu aralar,
DOÇ. DR. DOĞAN CANSIZLAR : Ödemeyecek, ödemeyecek o,
AKİF HAMZA ÇEBİ : Tasarıda geçmedi, tasarı öyle değildi, onu Komisyonda düzelttik yani hükümete şunu dedik, hükümet çok ısrarlıydı o konuda, herkesten yani bari insanlar dilekçe veremez, bu hükmü tersine çevirelim ya da bunlardan hiç almayalım, bari onu yapalım dedik, ilaha % 2’yi alacaksınız, onu muaf tuttuk.
ALİ TAYLAN_ ANKARA EMLAKÇILAR ODASI BAŞKANI : Peki, şey var mı efendim, yarın bankalar şunu diyebilecekler mi acaba, sabit kredilerimiz doldu, şu an onunla ilgili bir finansman yok ama artık değişken kullandırtıyoruz gibi zorlamaya gidebilecekler mi?
AKİF HAMZA ÇEBİ : Piyasa yani o zor yani bence o banka vermiyorsa bir başka banka verebilir, sanmıyorum,
DOÇ. DR. DOĞAN CANSIZLAR : Tabii, mümkün değil gibi,
OTURUM BAŞKANI _ : Evet, sayın meslektaşlarım, kıymetli arkadaşlarıma Panelimize katılan kıymetli arkadaşlarımıza, dostlarımıza hem kendim adına hem Sayın Baro Başkanımız adına çok teşekkür ediyorum. İki tane Milli Emlak Genel Müdürünü bir arada Türkiye’de bir daha göremezsiniz,
DOÇ. DR. DOĞAN CANSIZLAR : Ben son bir şey söyleyebilir miyim? Mortgage davaları önümüzdeki dönemin çok önemli hukuk davalarından bir tanesi olacak. Dolayısıyla sizler meslek mensupları olarak geçekten çok önemli bir yeni iş alanı.
OTURUM BAŞKANI_ : Evet. Bundan şunu anlıyorum, ileride konut kredilerini ödeyemeyenler epeyce çoğalacak, fiyatlar artacak,
DOÇ. DR. DOĞAN CANSIZLAR : Dünyanın her yerinde mortage davaları en üst seviyede, en yüksek seviyede devam ediyor,
OTURUM BAŞKANI _ : Doğan Bey bunu aramızda konuşacaktık, siz herkese anlattınız, olmadı şimdi!. Evet, efendim tabii biz avukatlar ihtilâfı seviyoruz, nasıl doktorlar hasta olmasını insanların bekliyorsa biz de ihtilâf çıkmasını bekliyoruz. Bekliyoruz, tabii hiçbir şekilde olsun demiyoruz ama olursa da diyeceğimiz bir şey yok, bu da bizim sanatımız, emek kapımız. Efendim, katıldığınız için hepinize çok teşekkür ediyorum, Baro Başkanım adına sayın katılımcılara, Panelist dostlarıma çok teşekkür ediyorum, hepinize iyi akşamlar diliyorum, sağ olun efendim.
Dostları ilə paylaş: |