Müddessir sûresi


ZOR GÜN: Sura üfürüldüğünde, فذلك



Yüklə 203,68 Kb.
səhifə3/3
tarix12.01.2019
ölçüsü203,68 Kb.
#95875
1   2   3

ZOR GÜN:

Sura üfürüldüğünde, فذلك işte bu, işte o var ya; إشارة إلى وقت النقر Sura üfürülme vaktine işaret ediyor. وهو مبتدأ İşte o mübtedadır. يَوْمَئِذٍ İşte o, o gün ذلك مرفوع المحل بدل من ذلك ’den bedeldir يَوْمَئِذٍ . İşte o, o gün يَوْمٌ عَسِيرٌ Çok zor bir gündür. İşte o, o gün çok zor bir gündür. Ya Allahın kulları daha ne gördük ki biz zor görmedik ki. Bu dünya ne ki? Daha ne geçitler, ne sıkıntılar var. Kıyamet zelzelesi çok korkunç bir şeydir.


اتَّقُوا رَبَّكُمْ إِنَّ زَلْزَلَةَ السَّاعَةِ شَيْءٌ عَظِيمٌ

  • Ey insanlar! Rabbinize karşı gelmekten korkun, çünkü kıyamet sarsıntısı çok büyük bir şeydir .”22

Kıyamet zelzelesi büyük bir şeydir, küçük bir şey değildir. İçinde sarsılacak, dışında sarsılacak. Ayağının altında ki de sarsılacak. Hava da çarpışacak birbiriyle sürekli. Havanın çarpmasını siz hiç biliyor musunuz? Görmüyorsunuz da bilmiyorsunuz. En korkunç çarpma havanın çarpmadır. O çarptığı zaman kül ufak olursun. Sen görmüyorsun ki, ufuktaki havadaki, hava katmanlarını görmüyorsun. Hava zelzelesi de vardır. Hava boşlukları vardır. Yutar adamı, paramparça eder. Yakar ve yıkar. O uçakların düşmesi, hatırlayın. Nasıl, biz bir şey görmüyoruz tabi hava her taraf dolu zannediyoruz. Hayır, hava da müthiş akımlar var. Müthiş bir cereyan var. Tependen gelecek baskılar öyledir. Velhasıl kıyamet bütünüyle sarsıntıdır. Damarların, sinirlerin yerinde duramayacak. Kalbin hop hop hoplayacak. Kan beynine fırlayacak. Zannediyor musun sadece toprak sallanacak, dışarısı sallanacak. Sen de zelzele içine dâhil olacaksın. Gözün fırlayacak, yerinde durmayacak. Göz dışarı fırlayacak, kan fırlayacak. Çünkü denklem değişecek. Şu anda baskılar var. İç ve dış askılarla bu halde rahat oturabiliyoruz denge var. Yer çekimi var, gökten baskılar var. Bunların arasında Yüce Allah öyle bir yaratmış ki; hem yukarıdan baskı olduğu, hem de yerden yer çekimi olduğu halde biz ezilip gitmiyoruz. Ona göre bir hesap kitap yapmıştır.

وَوَضَعَ الميزان

  • Allah terazi koydu23

Bu sayede rahat yaşıyoruz. Ama bunların hepsi tehlikelidir. Hava da suda ateşte, toprak da bunların hepsi can alıcı şeylerdir. Biz lütuflarla bu sayede yaşıyoruz. Ama bu sigorta, bu güzelim itimat, bu güzel davranış, her zaman devam etmeyecek. Bazılarına Allah bunu kaldırıyor, ayağının altında ki toprak onu yerin dibine çekiyor. Bulunduğu hava onu öldürüyor. Adam gözünün önünde boğazı tıkanıp, geberip gidiyor, ölüp gidiyor. Ne oldu? Hava alamamış, ne olduysa boğazına bir şey olmuş, hava alamamış. O havayı sana rahatça aldıran Allah’tır. Bunu boğazından rahatça geçiren yine Allah’tır. Sizden değil, Rabbinizin lutuflarıdır. Ama insanlar bunları bir lütuf olarak bilmiyorlar. Rahat bir nefes almanın ne kadar zor olduğunu bilmelisiniz. Bin bir çeşit denge yerinde olacak ki sen rahat bir şekilde nefes alabileceksin. Bunları sağlayan Yüce Rabbimizdir.

الحمد للَّهِ رَبّ العالمين

Evet, o gün zor bir gündür. خبر يَوْمٌ عَسِيرٌ buradaki يَوْمٌ عَسِير haberdir. عَسِير sıfattır كأنه قيل sanki şöyle denmiştir. فيوم النقر يوم عسير sur günü zor günüdür. O gün zordur. Bunu Kur’an tabi diğer yerlerde nasıl zor olduğunu,



يَوْمَ تَرَوْنَهَا تَذْهَلُ كُلُّ مُرْضِعَةٍ عَمَّا أَرْضَعَتْ وَتَضَعُ كُلُّ ذَاتِ حَمْلٍ حَمْلَهَا وَتَرَى النَّاسَ سُكَارَى وَمَا هُمْ بِسُكَارَى


  • Onu göreceğiniz gün her emzikli kadın emzirmekte olduğu çocuğundan geçer ve her hamile kadın da karnındaki çocuğunu düşürür. İnsanları sarhoş görürsün, hâlbuki onlar sarhoş değildirler.”24 Âyetiyle anlatıyor.

Kıyamet sahnelerinde yerlerin göklerin yerlerinden nasıl oynadığını, nasıl sallandığını anlatır. Zor bir gündür o gün. والفاء في buradaki ف harfi فَإِذَا daki للتسبيب mefulü li eclih gibi, nedeni açıklama fasıdır. وَلِرَبِّكَ فاصبر Rabbin için sabret. Niçin ne sebeple sabredeyim. Çünkü bir gün gelecek, zor gün gelecek. Eğer burada sabretmezsen, orada işin bitecek. Ne sebeple sabredeyim. ف İşte bu sebeple sabret. Çünkü sura üfürüldüğünde zor günler gelecek. O zor günlerde, bu kara günde, ak akçe kara gün içindir. O akçeler orda işine yarayacak. Çünkü sabır kıyamet gününün geçer akçesidir. Gümüşleriniz altınlarınız geçmez orada. Sabrın var mı sabrın. İşte o gün geçer akçedir.

وَبَشِّرِ الصابرين

  • Sabredenleri müjdele! Sabredenlere ne mutlu o gün.”25

Günün sıkıntısından azazedirler, dertsizdirler, muhafaza altındadırlar. Koruma şemsiyesi altındandırlar. Onlar zorda değildirler. O gün zordur ama onlar zorda değildirler. Çünkü onlar zoru dünyada sabırla yaşadılar. İki zorluğu, iki güçlüğü, iki nimeti Allah bir kulunda birleştirmez. Burada gülüp oynayanlar, orada ağlayanlardır. Burada sıkıntı çekenler acı çekenler orada gülecek olanlardır. Kolaylık görecek olanlardır. Onun için insan durumunu burada belirlemelidir. فَذَلِكَ deki ف ise للجزاء şartın cevabıdır. Cevap fâsıdır. كأنه قيل sanki şöyle denmiştir. : اصبر على أذاهم Onlardan gelecek eziyetlere sıkıntılara sabret Ey Muhammed. فبين çünkü, أيديهم Onların arasında önünde vardır. Önü demek gelecek demektir. İnsanın yönü kıyamete doğru olduğu için, biz ahrete gidiyor olduğumuz için, çünkü بين أيديهم iki ellerinin arası önü demektir. İnsan ellerini açtığı zaman iki elin arasında önü kalır. Çünkü bu kısma ön deriz. بين أيديهم iki elin arası, önü anlamındadır. أمامهم demektir. Onların önünde vardır. Gidiş orayadır, o tarafa gidiyoruz. Önümüz orası, arkamız dünyadır. يوم عسير Onların önünde zor bir gün vardır. يلقون فيه O günde ona kavuşurlar. Kavuşacakları zor bir gün var. O gün içinde kavuşacakları zor bir gün vardır. Neye kavuşacaklar; فيه يَوْمِ الوقت في O vakitte o günde kavuşurlar. عاقبة أذاهم Yaptıkları kötülüklerin neticesine. Müşrikler yaptıkları eza ve cefanın sonucuna kavuşacaklardır. Sonuç; kötülüğe kötülüktür. İyiliğe iyiliktir. وتلقى Sen de kavuşacaksın Ey Muhammed, ey sabırlı kişi; عاقبة صبرك sabrının sonucuna, neticesine kavuşacaksın. Sabrın sonu selamettir. Sen selamete onlar melâmete kavuşacaktır. Melâmet, rezillik, kepazelik, kınanacak, kötü şeylerdir. عليه O şeye karşı senin sabrının mükafatı, sende ona kavuşacaksın. Onlar ezalarına, yaptıkları eziyetlerin karşılığını, sende sabrının karşılığını bulacaksın demek istiyor. فَإِذَا والعامل في buradaki إذا da ki amil ما دل عليه الجزاء cevap cümlesinin delalet ettiği şeydir. أي Şu demektir ki; فإذا نقر في الناقور عسر الأمر demektir. Sura üfürüldü mü iş zora biner. عَسِر şeklinde de okunabilir. عَسُريَعْسُر - عُسْراً ; عَسِر يَعْسَرُ- عسَراً şeklinde ikisi de kullanılıyor. İki babdan geliyor. Sura üfürüldü mü iş artık kolay değildir, zora biner. Çünkü sual günü, hesap günü gelmiştir. Hesap da kolayına biten, kolayına oluveren bir şey değildir. Çünkü bir ömrün mahkemesi vardır. Bir olayın değil, bir ömrün hesabı vardır. Buluğ çağından itibaren bir bir hesap vereceksin. Kolay değildir.Bunları düşününce insan fıttıracak gibi olur. Tabi korkacağız, titreyeceğiz, imdat Ya Rabbi, kurtar beni, bana kolay hesap nasip et, kusurlarımı affet deyip, hep dua edeceğiz. Yoksa oraya ne olursa olur, herkese ne olursa bana da o olur dersen; hiç de iyi olmaz. Kendini ona buna ısmarlarsan bu adamlık değildir. Cahiller, ben bura da Kastamonu da çok karşılaştım. Herkese ne olursa bana da o olur diyorlar. Herkes diye bir şey yok. Sen varsın bir de Rabbin var. Tek başına hesap vereceksin. Kimseyle kalabalık halinde gitmeyeceksin ki. Seni sen ilgilendirirsin. Anan baban, eşin dostun ayrı. Herkesin yaptığı kendinedir. Adam eşiyle, sevdiğiyle hesap görür diye bir şey yok. Hesap ferda. Tek tek hesap verirsin. Sonra lütfederse sevdiğini, ananı babanı bulursun o ayrı bir konudur. Hesap ortak değildir. Müşterek değildir hesap vermek. Müşterek hesap, sorgulama diye bir şey yok. Onunla bununla takıntın varsa, elbette ki o takıntılar geldikçe, onunla karşılaşacaksın. Ama ona buna güvenip de, falanın kolunda, arkasında giderim filan öyle bir şey yoktur. غَيْرُ يَسِيرٍ عَلَى الكافرين Kafirlere kolay değildir. O gün zor bir gün kâfirlere hiç de kolay değildir. Zor, usur ehlinedir.

إِنَّ مَعَ العسر يُسْراً

  • Gerçekten güçlükle beraber bir kolaylık vardır.26

USUR VE YÜSÜR EHLİ:

Bu âlem usrün ve yusrun yan yana olduğu bir âlemdir. Müminler usurla imtihan olunurlar. Ki onlar yüsur ehlidir.

Yusür ehli usur ehliyle çatışırlar. Usur ehli kâfirlerdir. Cehennemin bir ismi usurdur. Cennetin bir ismi de yusurdur.



Hiç kuşkusuz yusr cehennemin yanındadır, cennet cehennemle bu yalan dünyada yan yanadır. Kâfir müminle yan yanadır. Onu ona çatar, onu ona çatar ve böylece kim yüze çıkacak, kim batacak efendi. Kimisi yüze çıkar, paçayı kurtarır. Kimisi batar. Eğer hayatta isen hala ciğerlerinde hava varsa yukarı çıkarsın. Ne zaman ciğerlerine su dolarsa hava giderse batarsın. Ölüler batarlar, diriler çıkarlar. Bu hayat böyledir. Onun için bu bir usurla yusür mücadelesidir. Kâfir usur ehli, yusür ehliyle imtihan olur. Firavun Musa ile imtihan oldu. Musa da Firavun ile imtihan oldu. Aynı cinsten imtihan olmaz. Zıt türlerle imtihan olursun. Diyelim ki birisi sabırlı, öteki arkadaşın da sabırlı iki sabırlı adamın imtihanı olmaz. Birisi sabırsızdır mutlaka. O zaman sabır devreye girer işe yarar. Birisi cahildir birisi âlimdir. Birisi acımasızdır, birisi acıyandır. Böyle imtihan olur. Zıt şeyler ancak devreye girerse adına imtihan denir. Her şeyi bilen adam yapmış hazırlamış sorusunu; Yüce Allah her şeyi bilen, hiç imtihan olur mu? O, soruyu hazırlayandır. Cehil sıfatı kendisinde cari olanın imtihanı olur. Allah da cehil denilen bir sıfat hâşâ düşünülemez. Onu kim imtihan edebilir? Her şeyi bilen adamı eğer biliyorsan onu imtihan etmenin bir anlamı yoktur. Onun için bilginin ötesinde sıfatlarda, karakterler de imtihan oluyor. Karakter ön plana çıkacaktır. Bilgi sadece bir kanaldır. Cehil ile bilginin yarışı, dalaşı ayrı bir olaydır. Güç ile güçsüzlük, güçlerin yarışı ayrıdır. Diğer mekanizmalar böylecedir. Kimisi pintidir, kimisi cömerttir. Bu iki sıfat bir biriyle imtihan olur. Birisi tutar, birisi verir. Veren kazanır, tutan kaybeder.

Kâfirlere zordur. Çünkü onlar imtihan sıkıntı yönünü tercih etmediler. Yaşamı hep dünya olarak gördüler. Yüce Allah’ta onlara bir tuzak kurdu. Onların yaşam türü خَيْرُ الماكرين ismine bağlıdır. Onlar hidayet yolunu tutmadılar, iman etmediler. İman etmeyenlerin, imanda kuşkusu olanların veya sıkıntısı olanların bağlı olduğu isimlerden birisi خَيْرُ الماكرين ‘dir. خَيْرُ الماكرين in açılımında istidrac vardır ve kâfirler istidrac üzere yaşarlar. Bunun anlamı, her dedikleri aşağı yukarı olur görünür, zevklerine erişirler. Öyle görünür. Çünkü perdelenmiştir. İstekleri doğrultusunda görmek istedikleri gibi görürler. Görmek istedikleri gibi Allah gösterir. Biz aradığımızı bulduk, her istediğimize nail oluyoruz zannederler. Ama o bir aldatmacadır. خَيْرُ الماكرين in bir mekridir, bir hilesidir, bir düzenidir. Çünkü onlar Yüce Allah’a ve Peygamberine karşı bu mekanizmaları devreye sokmuşlardır. Mademki siz bana o yönden girişimde bulunuyorsunuz bende size o türden girişimde bulunacağım der ve Yüce Allah, el mi yaman bey mi yani el mi ben mi göreceksiniz der. El mi ben mi? Ondan sonra beni gösteriyor. أنا Ene kimmiş? Firavun mu أنا yoksa Allah mı أنا ?



أَنَا رَبُّكُمُ الأعلى

konusunda bir çatışma başlıyor. Ve netice de En büyük olan kazansın deniyor ve kazanıyor. Rabbü’l-â’la o küçücük, zavallı yaratık, sinek gibi boğulup gidiyor. Bir köpük, altında geberip gidiyor. Onlar yanlış bir yol, aldanmış bir çehre aldanmak isterler. Aldatıcılar aldanmaktan hoşlanırlar. Yalancılar yalan söylenilmekten hoşlanırlar. Doğru söyleyenleri sevmezler. Peygamber hep doğruları söyler ve yalancılar, يَكْذِبُونَ 27- تُكَذّبُونَ 28ayetlerinde belirtilen



فبأي آلاء ربكما تكذبان

  • O hâlde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? 29

‘ ın maküsleri, masadakları olan kâfirler yalancıdır ve onlar yalandan hoşlanırlar. Onun için bir birlerini hep ayartırlar. يُوحِي بَعْضُهُمْ إِلَى بَعْضٍ زُخْرُفَ الْقَوْلِ غُرُورًا

  • Aldatmak için allı pullu sözler kullanırlar.30

Küfür yapmaya alışmış adam, küfür yapan adamdan hoşlanır. Geçen yine söylediler bunu. Yakında olmuş bir hadise. Bir yere kız istemeye gidildiğini kızı vermediklerini anlatıyorlar. Ben bunu böyle bir masal gibi anlatırlar öyle zannederdim. Gerçeğini anlatıverdiler. Nasıl olur ya demiş. Gideceğiz alacağız o kızı. Varıyor adam küfürle başlıyor işin içine, onun besmelesi öyleymiş. نعوذ باللّه Gülmüş, oynamış adam; onlar böyle istemediler, biz böylesini bekliyorduk. Böylece tamam kız sizin olsun, alın demiş. Çünkü adam küfürlere mazhar olmuş ve dört köşe olmuş. Bu işin esprisi ama Allahın kulları aynı sıfatlar birbirlerini çeker.İşte Peygamberleri sevmemelerinin sebebi doğru sözlü olmalarıdır. Onlar hep birbirlerini ayartırlar. Yalan söyleye söyleye yalancılar diyarında yer alırlar. Böylece aşağı aşağı çöker gider bunlar. Kolay oldu yahu bu iş derler. Onlar kolay olduğunu zannederler. Çünkü aşağı doğru yuvarlanmak, yürümek kolaydır. Hiç bir harekete gerek yoktur. Kendini bıraktın mı yuvarlanır gidersin. Hiç benzin alamdan geldik buraya diyorlar. Ama perde açılıverince nereye geldiklerini, kapı açılasıya ateş höykürdü mü Allah Biz nereye geldik cehenneme düşmüşüz biz diyecekler. Müminler boyuna benzin pahalanıp duruyor. Adam depoyu dolduramıyor. Ha gayret ve parayı hani zekâtı kastediyorum. Bütün yol almak için sadaka veriyor. Sadaka üzerine sadaka. Adam uğraşa uğraşa sarp yollara gidiyoruz diye bazen düşüyor yani günaha giriyor. Bazen kalkıyor, tevbe ediyor. Hiç pes etmiyor. Bu adam hep güçlük içinde yaşamış dünyada. Hep mücadele, işte onun akıbeti yüsurdur. Bu usur onları yusura ulaştıracaktır. O gâvur ise, kolay oldu bu iş diyen adam da neymiş kolayı orada Allah gösterecektir. O gün hiçte kolay değildir kâfirlere, zordur der. Zoru orada görecek.

Mümin şükredecek iyi ki böyle yaşadık diyecek. Rabbimize hamd-ü senalar olsun. Öteki de vah vah diyecek. Biz ne yapmışız diyecek. Yüce Allah hesap başında, kulum ben sana şu kadar şu kadar verdim. Mal mülk, para pul verdim. Hadi bakalım ne getirdin bana diyecek. Allah’ım o verdiklerini o kadar çok çoğalttım ki bir göreceksin yığdım, doldurdum ama arkamda kaldı, burada yok. Müsaade et hemen getireyim buraya hepsini. Yok der Allah. Şimdi geldi mi var mı yanında. Yok. Oraya bir daha dönmeye müsaade yok. Dünyada kalmış. Onu çoğaltmakla yığ babam yığ onunla uğraşmış hiç gelecek gün için kara gün için bir akçe sarf etmemiş. Oraya transfer etmemiş, yatırım yapmamış. Ahret banaksına hiç yatırım yapmamış. Dünyada ahret bankası çarşıda değildir gönüldedir. Gönülden Allahın kullarına verdiniz mi fakire, muhtaca işte o banka odur. O veznedir onlar. O ahretin veznesidir. Oraya yatırdın mı doğru oraya gider. O fakirin eline gitmiyor o. O el göstermelik el. O doğrudan Allah’a ulaşır. Sen onun derisini kemiğini görme. Allaha veriyorum diye vereceksin. وأكد بقوله غَيْرُ يَسِيرٍ Olayı o günün dehşetini Yüce Allah tekit buyurdu. غَيْرُ يَسِيرٍ ifadesiyle. Hani يوم عسير dedi ve غَيْرُ يَسِيرٍ diyerek tekit etti. Aynı anlama geliyor bu. غَيْرُ يَسِير demek, عسير demektir. Kolay değil demek. Zordur demektir. Zoru zaten söylemişti bu tekittir. Bunu yapmasının nedeni; ليؤذن Bildirmek için بأنه çünkü o gün يسير على المؤمنين müminlere kolaydır. O gün Allah’ın inayeti ile dünyadaki sabırlarının, güzel hareketlerinin bedelini alma yönüyle o gün müminlere kolay gelecektir. أو Veyahutta عسير öyle zordur ki o gün لا يرجى umulmaz يسيراً أن يرجع kolaya dönmesi umulmayan bir zorluk yönüyle zordur o gün. كما يرجى Nasıl ki umulur, yani umulduğu gibi değildir. تيسير العسير Zorun kolaylığının umulduğu gibi من أمور الدنيا Dünyadayken dünya işlerinin kolaylığı umulur. Şöyle yaparsan daha kolay olur denir. Biraz bekleyelim. Şimdi mevsim uygun değil, falan mevsimde bu kolaylaşır. Bir yer kazacak mesela adam. Dünyadayken zor olan bir şeyin kolay tarafı vardır, umabilirsin. Ama o günün zorluğunun kolaylığı asla umulmaz. Böyle bir fırsat yakalayamayacaksın. Böyle bir şey yoktur. Umut dünyadadır. Ölüm sonrasında umut olmaz. Ümit bu dünyada fayda verir. Tabii ki beslersen. Sabrı beslersen sana fayda verir beslemezden gene yok. Şükrünü beslersen sana fayda verir. Ama beslemezsen hiç birisi yok. Geçen dersimizde ümidin nasıl besleneceğini anlattık.



Zor günün zorluğundan pasajlar devam edecek. Yüce Allahın oradaki tehditlerini göreceğiz. Tabi ki oradaki tehditler buraya göndermelerle bizlerin dünya yaşamına yöneltilmiştir. Biz orada olacak olanları burada duymakla Yüce Allah bizlere fayda sağlayacaktır. Müminler daima Yüce Allah’ın telkinlerinden beyanlarından hissedar olurlar. Dinlerler, gereğini yapma yönünde amenna ve صدقنا و آمنا diyerek Allahın yardımıyla hemen işe girişirler. Sallamazlar, Allah’ın emirlerini sallamazlar.

وَقَالُوا سَمِعْنَا وَأَطَعْنَا

  • duyduk ve uyduk31

diyerek yola koyulurlar. Şimdi de yola koyulacaksınız. Allah selametle bu minval üzere anlatılanlar doğrultusu üzerinde yol almayı cümlemize nasip eylesin.


1 Saffat37/61

2

3 Mücadele58/11

4 Taha20/114

5 Dârimî, İlimle Amel, hadis no: 270

6 Musannef, İbn Ebi Şeybe, hadis no:37

7 Naziat79/24

8

9 Lokman31/23 “Allah, göğüslerin içindekini (kalplerde olanı) hakkıyla bilendir.”

10 İbanetü’l-Kübra, İbn Batta, hadis no:218

11 Zümer39/71

12 Müddessir74/4

13 Nisa4/124”Mümin olarak erkek veya kadın kim sâlih amel işlerse işte onlar cennete girerler…….”

14 Buhârî, Hayber Gazvesi, hadis no: 3875

15 Buhârî, ve kane arşühü, hadis no:6872; Müslim, Allah’ın rahmetinin genişliği, hadis no: 4940

16 Enfal8/37”Allah pis olanı temiz olandan ayırmak, pis olanların hepsini birbiri üstüne koyupyığarak cehennem koymak için böyle yapar.”

17 Enfal8/32

18 Bakara2/115

19 Buhârî,İkindi namazının fazileti, hadis no: 521; Müslim,Sabah ve İkindi namazının fazileti,hadis no: 1002

20 Tevbe9/119

21 Ankebut29/69

22 Hac22/1

23 Rahman55/7

24 Hac22/2

25 Bakara2/155

26 İnşirah94/6

27 Mutaffifin83/11

28 Müminun23/105

29 Rahman55/13

30 Enam6/112

31 Bakara2/285

Yüklə 203,68 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin