Müellitin Hayatı ve Eserleri


Cisim Kavramı ve Bu Kavram Üzerine Kelamcılar ve Sünnet Ehli Âlimler Arasındaki Tartışmalar



Yüklə 1,27 Mb.
səhifə12/27
tarix11.09.2018
ölçüsü1,27 Mb.
#80500
1   ...   8   9   10   11   12   13   14   15   ...   27

Cisim Kavramı ve Bu Kavram Üzerine Kelamcılar ve Sünnet Ehli Âlimler Arasındaki Tartışmalar

îmam Ahmed (r) sözlerini şöyle sürdürüyor, adı geçen eserinde: "Cisim kavramına gelince, bu, yeni uydurulup İslâm literatürüne sonradan sokuşturulmuş bir kavramdır, Şimdiye dek hiç kimse gereği gibi bu kavram üzerinde konuşmamış, sadece çok genel anlamı ifade edilmiştir. Doğruyu söylemek gerekirse, siz bu kav­ramla neyi anlatmak istediğinizi şimdiye dek açık seçik biçimde ortaya koymadınız ki, kavrama yüklediğiniz tutarlı bir anlam üzerinde sizinle ıızlaşiibiîcİim. Açıkça söyleyeyim, sîzin gerçek anlamda ne demek istediğinizi henüz anlayabilmiş değilim. Ama ben açık seçik şunu diyorum:

"Allah birdir; Allah Sameddir; başkasın; doğurmadığı gibi kendisi de başkası tarafından doğurulmamiştır; hiçbir şey O'nun dengi değildir."

İmanı devamla onlara diyor ki: "Cisim kavramıyla neyi anlat­mak istediğinizi bilmiyorum. Bundan ötürü bu kavramın doğru­luğunu kanıtlama ya da tutarsızlığını reddetme hususunda mâ­alesef sizinle uzfaşamayacağım. Zira konuşanın (mütekellim) kullandığı kelime ile neyi anlatmak istediğini anlayamadığımız kavramlar kabul veya reddedilmeleri konusunda Kitab ve sün­nete götürülmediği zaman, açık söyleyeyim sizin söylediklerinizi evetleycmenı. Ama mütekellimin söylediği söz kabul ve red nok­tasında Kitab ve sünnetle örtüşüyorsa biz de sonucu onaylarız; ama kabul ve red noktasında Kitab ve sünnete ters düşen bir ma­na anlatmak istemişse o zaman, onun söylediğini onaylamayız."

Kaldı ki "cisim", "cevher" vb. kavramlar ne Allah'ın Kitab'ın-da, ne Resul'ün sünnetinde, ne de sahabe, imân ve ihsan ile on­lara uyan tabiîn Allah'ın zâtı hakkında konuşan diğer İslâm ule­masının sözlerinde red veya kabul biçiminde kullanılmış değil­dir. Bu nedenle îmam Ahmed zamanın pâdişâhı El-Mütevekkil'e yazdığı mektubun10 bir yerinde şöyle diyordu:

"Muhterem, Allah'ın Kitab'ında, Resul'ün hadisinde, sahabe, iman, ihsan ile onların izinden giden tabiin sözlerinde yer olma­yan hiçbir konuda konuşmak istemem. Çünkü bu kaynakların söz etmediği konularda konuşmak bana göre pek övünülecek şey değildir."

İmam Celim iye mezhebi mensuplarının "cisim vb. kavram­larla ilgili söylediklerini de aynı yerde aklarmiş. Onlar bu kav­ramlarla ilgili şöyle demişlerdi."23

Cisim Kelimesinin Sözlük Anlamı

"Bu kavramların anlam: ne şu, ne bu ne de ötekidir, hiçbiri değildir, sadece onun dediği gibidir.

Cİsinı kelimesinin, Kur'an'm indirildiği Arap dili lugatına göre anlamı şu ayette ifâde edildiği gibidir:

Onları gördüğün zaman cisimleri hoşuna gider; söz söyleseler, söz­lerini dinlersin. (Miinâfikım 63/4)

Diğer bir örnek de şu ayettir:

... Allah onun bilgisini ve cismini (bedensel gücünü) artırdı. (Baka­ra, 2/248).

İbn. Abbâs11 ayeti şöyle yorumlamış:

Tâlut, îsrâilogııllarınm en iyi savaşmayı bilen kişisiydi. Başı, boynu ve omuzları ile insanlardan üstün bir bedensel yapıya ve güce sahip­ti. Ayette geçen "El-Besta" kelimesi genişlik fazlalık demektir.

İbn Kuteybe12 şöyle diyor:

Bu kavram, bir araya toplanmış şeyleri geri açıp genişlettiğin zaman senin: "Besât-Tüş-Şey'e" (şeyi açtım, yaydım, genişlettim) ifadende yer alan anlamda kullanılmıştır burada.

Öte yandan bazıları: "Ayette, cismin büyüklüğü İle gücün faz-lahğı anlatılmak istenmiştir," demişler. Çünkü öteden beri cisim­ce büyük olanın güç yönünden de fazla olduğu bilinir.

İşte, Kur'an'ın indirildiği Arap lügatında "cisim" kavramının içerdiği anlam budur.

"Cisim" kavramının Arap lügatında kullanıldığı bu anlama göre havaya, insandan çıkan nefese ve insana üflenen ruha cisim denilmez. Herkesçe bilinmektedir ki eksikliklerden uzak yüce Al­lah bu söylenenlerden hiçbirisine ne insan vücuduna ne de bir başka nesneye kesinlikle benzetüemez; aynı şekilde o, mahlûkla­ra özgü hiçbir nitelikle nitelenemez; yaratılmışların niteliklerine özgü kılınmış isimlerle isimlendirilemez. Öyle ise 'Allah cisim­dir", 'Allah ceseddir" demek caiz değildir.24

Kelamcıların Cisim Anlayışı

Kelamcıların terminolojisinde "cisim" kavramı, Arap lügatında kullanıldığından daha kapsamlı anlam İçerir. Nitekim onlar bu kavramın içerdiği düşünsel (aklî) ve terimsel (lafzî) anlamı üze­rinde hayli tartışmışlar. Sözgelişi kelamcılar "cisim" kavramını kendi anlayışlarına göre şöyle tanımlamışlar: "Cisim duyusal ola­rak kendisine işaret edilen her şeydir."

Daha sonra bu kavram üzerinde tartışmaya düşmüşler ve onlardan bir çoğu kavramı şöyle tanımlamış:

Kendine işaret edilmenin yanı sıra, tek cevherlerden (atomlar) mü­rekkep olan her şey cisimdir.

Bunun ardından yine kelamcilardan bir grup şu tanımı yap­mış:

Başka bir varlığa eklenmek koşuluyla en azından cevher olan her varlık cisimdir; belki iki, ikiden çok, belki dört, belki altı, belki se­kiz, belki onaltı, bir başka söylentiye göre otuz iki cevherdir mürek­keptir cisim.

Bütün bu görüşler: "Cisimlerin tümü, parçalanamayan cev­herlerin bileşiminden meydana gelmiş varlıklardır" diyen kimseye ait görüşlerdir.

öte yandan kelamcilardan farklı-felsefeciler "cisim" kavramı­nı şöyle ifade etmişler:

Bütün cisimler hayûla (nesnelerin kök maddesi) ve biçimlerin ter­kibinden meydana gelmiştir, tek cevherlerin terkibinden değil.

Bundan başka birçok kelama ve kelama olmayan düşünür kavramla ilgili şu yorumu yapmışlar. "Cisim ne bundan ne de ötekinden mürekkeptir."

Bu görüş de ünlü keiâm fırkaları Küllâbiye, Darrâriye ve di­ğer grupların benimsediği görüştür. Diğerlerine karşılık bunlar cismin tek cevherlerin, madde ve biçimin terkibinden meydana geldiği yargısında bulunmuyorlardı.

Bunlardan ayrı olarak yine kelama olan Ebu'l Me'âlî ve onunla aynı düzlemde düşünen kelamalar müsliimanların tek cevherin işba ti konusunda ittifak etliklerini iddia ederek şöyle diyorlar: "Müslümanlar cisimlerin parçalanarak, bölünerek tek cevhere (atoma) dönüştükleri hususunda görüş birliğine varmış­lar."

Ne ki daha sonra bu sözü söyleyenler ve onların yanı sıra Ebul-Hüscyin El-Basrî, Ebu Abdullah er-Razi gibi kelamcılar bu konuda kuşkuya düşmüşler.

Halbuki ne sahabe, ne tabiîn ne de İslâm dünyasında isim yapmış alimlerden hiçbirisinin böyle bir şey söylemediğini bili­yoruz. Yine biliyoruz ki İslâm dünyasında bu vb. kavramları ilk kez kullanan kelam fırkaları Cehmiye ve Mu'tezile'dir. Bu görüş selef ulemasının ayıpladığı ve kınadığı bir görüştür üstelik.

Böyle bir icma'ın varlığından söz eden, kelam kitaplarında yer alan bilgiler dışında, İslam akaidini bilmediği için böyle bir saçma bilgiyi aktarmıştır. Bunu söyleyen kimse dışında, böyle bir icma'ın varlığına inanan başka kimseyi bulmak mümkün değil­dir. Bununla birlikte "tek ccvher"in varlığı hakkındaki yargı da bâtıldır; ayrıca heyula ve biçimle ilgili görüş de aynı niteliktedir, bâtıldır.

Başka konularda, bu hususta zikredilen görüşler üzerinde da­ha geniş durulmuştur.

Başka bir kelama grubu: "Cisim, kendi kendi ile var olandır; Her kendî kendi İle var olan cisimdir; cisim aynı zamanda kendisi­ne İşaret edilen nesnedir" demişler.

Kelamcılar daha sonra cisim konusunda cisimler birbirine benzeşir mi benzeşmez mi? diye ihtilaf7etmişler.

Bütün bu görüşler ayrıntılarıyla bilindiği halde hala kim: "Al­lah cisimdir" der ve bu ifâdesi ile Allah parçaların bileşiminden meydana gelen mürekkeptir, derse işte bu görüş düpedüz bâtıl­dır.

Aynı şekilde, sözkonusu krşi bu ifadesi ile Allah'ın kendi dı­şında yaratıklardan herhangi birisine benzediğini anlatmak ister­se; Şeri'at ve akıl yoluyla bilinmektedir ki, yaratıklardan hiçbirisi isim ve niteliklerinde Allah'a kesinlikle benzemez, buna rağmen sıfatlarında Allah'a benzer başka bir varlık olduğunu kanıtlama­ya çalışırsa işte bu da bâtıldır; bu anlamda Allah'ın'cisim olduğu­nu savunan kişinin görüşü de onunla birlikle batıl kılınmıştır.

Buna karşın, bu anlamda Allah'ın cisim olduğunu söyle-meyen ama ahirette görülemeyeceğini, Kur'an'la vb. araçla konu­şamayacağını, ilim, kudret vb, sıfatlarla nitelenemeyeceğini, du­ada ellerin kendisine kaldırılamayacağını, peygamberin kendisi­ne yükselemeyeceğini, güzel kelimelerin katına çıkamayacağını, meleklerin ve ruhların huzuruna yükselemeyeceğini iddia eden, bunların olmasını O'nun cisim olmasına gerekçe gösteren kişi­nin sözleri de tamamen tutarsız ve asılsızdır.

Bunun gibi Allah'ın zâtı hakkında bizzat Allah'ın ve elçisinin kabul ettikleri sıfatları, bunların varlığını kabul etmek Allah'ı ci-simleştirmek anlamına gelir, teziyle reddetmek batıldır. Sözko­nusu kişinin böyle bir kabul eylemini "Cisimleştirme"olarak ad­landırması düpedüz kalpazanlıktır. Çünkü söz konusu kişi bu ifadesiyle, cisim kavramının sözlükte içerdiği anlamı dikkate ala­rak Allah'ın niteliklerini cisim olarak adlandırıyorsa bu çok tu­tarsız, çok çürük bir görüştür. Bunu değil de aynı İfadesi ile Al­lah'ın tek cevherlerin ya da madde ve biçimlerin terkibinden meydana gelen cisim kavramını veya Allah'ın doğrudan cisim ol­masını gerektiren, cisimlerin benzeşme öğesini anlatmayı amaç­lıyorsa bunların tamamı tutarsız ve asılsız görüşlerdir. Bu bağ­lamda kendisine şöyle sorulur; "Düşünen insanların çoğu Allah'ı yaratılmış cisimlere benzetmen konusunda sana karşı çıkmazlar­ını?" Çünkü onlar şöyle demezler: "Hava su gibidir; canlıların vücutları dağlar ve demir gibidir." Böyle diyeni iveceklerine göre, Kitap ve sünnetin Allah'ın zâtı hakkında isbatladıklarını kabul­lendikleri halde, Allah'ın yaratıklarına benzeme hususundaki görüşünde seninle nasıl uzlaşabilirler; iddianın doğruluğunu nasıl onaylayabilirler?

Oysa Allah, yaratıklarından bir kısmının diğerine benzemesi­ni dahi şu ayetinde reddetmiştir:

Eğer yüz çevirirseniz, yerinize başka bir toplum getirir de onlar si­zin gibi olmaz (size benzemez). (Muhammed, 47/38)

Bunların her ikisi de beşer türünden oldukları halde, birbir­lerine benzemeyeceklerinden söz edilmektedir. Bu caiz görülme­diği halde göklerin Rabbi, ilim ve kudret sahibi Allah'ın bizzat kendi eliyle yarattıklarına benzetilmesi nasıl caiz olur!. Halbuki zâtında, niteliklerinde ve fiillerinde Allah'a benzeyen hiçbir şey yoktur.

îşîn nirengi noktası şudur: "Allah cisimdir" tezini, yukarıda sıralanan gerekçelere dayanarak reddeden kişinin inancına göre, Allah'ın sıfatının, efâlinin varlığını kabul etmek. O'nun diğer ci­simlere benzemesini gerektirir; aynı zamanda tek tek cevherler, madde ve biçimlerin bireşiminden meydana gelmesini lüzumlu kılar. Oysa düşünenlerin çoğu bu gerekliliğe karşı çıkmaktadır; bu gereklilik bütün itikadı fırkalarca reddedilmiş bâtıl kabul edil­miştir.

Akıl ve şeriat açısından Allah'ın zâtına isnad edilen eksiklikle­rin reddedilmesi hususunda bütün müslüman fırkalar görüşbir-liği ettikleri zaman geriye kelamcılarm "terimsel (ıstılahı) cisim" konusundaki söyledikleri kalır; bu acaba böyle bir bahaneyi ge-reklî kılar mı kılmaz mı? Bu konu, insanların (ilim adamlarının) arazlar konusunda, bakî midir, değil midir tartışmaları gibi dü­şünsel (spekülatif) bir konudur. Düşünsel olan bu konu, İslâm dini ile doğrudan bağlantılı değildir. Çünkü dinin asli kaynakla­rı Kitâb, sünnet kabul-red bazında Allah'ın zâtı hakkında "cisim" kavramım kullanarak konuşmamiştır hiçbir zaman; selef ulema­sının eserlerinde de bu bağlamda bir ifadeye rastlanmamıştır. Öyle iken herhangi bir kimsenin ortaya çıkıp, hakkında şer'i kaynakların söz söylemediği, müslümanlann dini ile doğrudan iliş-kilendirilmeyen bir kavramla, değişik anlamlar içermesi olası böyle bir mücmel kavram icâd ederek imamların düşünce dün­yalarında karmaşa yaratmaya hakkı yoktur. Sırf Arap dilinde kul­lanıldı diye oradan alıp başka bir anlam yükleyerek piyasaya su­nulabilir mi böyle bir kavram?

Söz konusu kişinin anlatmayı amaçladığı mana gerçek oldu­ğu zaman onu, içinde karmaşıklık olmayan bir anlatım üslubuy­la anlatır. Buna dayanarak vardığı inanca göre cisimler birbirine benzer nitelikte ise; Allah'da kendisine hiçbir şey benzemeyen, hiçbir şey O'nun gibi olmayan yegâne varlık ise, eksikliklerin tü­münden münezzeh o Zât-ı bârı böyle bir adla adlandırılamaz, çünkü O'na denk hiçbir şey yoktur, O'nun eşi ve benzeri de yok­tur. İşte tartışmasız, karmaşasız olan bu mana, Kur'an'm bizzat işaret ettiği yegâne marndır.

Bunun dışında sözü edilen kişinin inancı, cisimlerin birbiri­ne benzemediği yönünde ist; her görünen ve birtakım nitelikleri bulunan varlık cisim ise, ona düşen görev Allah'ın ve elçisinin Al­lah'ın ilmi, kudreti gibi sıfatlarından ispatlayıp kabul ettiklerini kabul etmektir. Nitekim o bu konuda şöyle buyurmuştu:

"O'nun ilminden, ancak kendisinin dilediği kadarından başka hiç­bir şey kavrayamazlar." (Bakara, 2/255)

"Şüphesiz nzık veren, sağlam kuvvet sahibi olan yalnız Allah'tır." Zâriyat 51/58)

ResuluIIah (s) da istihare namazı ile ilgili hadisinde, ümmeti­ne şöyle dua etmelerini önermişti:

Allah'ım, senin ilmin ile hayır diliyorum, kudretinden güç İstiyo-

Diğer bir hadis şöyle:

Allah'ım senin gaybî ilminle yaratıklar üzerinde egemen gücünle senden diliyorum.H

Siz, şimdi güneş ve ayı gördüğümüz gibi, kıyamet günü de Rabb'iııİ-zi öylece güçlüğe uğratılmadan görebileceksiniz.1:>

Görüldüğü gibi hadiste dünyada görülenler, ahirelte görüle­cek olan gibi olmadıkları halde, ahiretteki görme eylemi dünya-dakine benzetilmiştir.

İşte Kitab'a sünnete ve sahabe görüşlerine bağlı sünnet ehli insanlar (alimler) arasında hiçbir tartışmaya ve karmaşaya neden olmayan sağlam ve tutarlı kavramlarla Kitab ve sünnetin anlatım biçimleri böyledir. Bunun ardından hakkın (gerçeğin) kanıtlan­ması için gerekli olan anlamın (mana) düşünce yönünden ken­disine açıkladığı kimse bu bulguyu aklından uzaklaştırmamakta-dır; çünkü hakkı (gerçeği) gerekli kılan araç da ona bağlı olarak haktır. Ne varki düşünce yoluyla saptanan bu anlatımın bizatihi şeriatça işaret edilip şer'i kavramlarla açıklanmış olması gerekir. Kcndİ İçerisinde gerçek de olsa, insanların şeriatın kastedilen an­lama işaret etmediği varsayılan ve bu nedenle gerekmeyen kav­ramlardan olduğu iddia edilen bir düşünceye çağırmaya kimse­nin hakkı yoktur; Velev ki, o düşünce kendi içinde gerçek olsun.25



Yüklə 1,27 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   8   9   10   11   12   13   14   15   ...   27




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin