1- İsar (Fedakarlık)


-Yunus’un Ehl-i Kitap Arasındaki Kıssası



Yüklə 1,89 Mb.
səhifə73/76
tarix17.01.2019
ölçüsü1,89 Mb.
#98598
1   ...   68   69   70   71   72   73   74   75   76

2-Yunus’un Ehl-i Kitap Arasındaki Kıssası


Tevrat’ın bazı yerlerinde ve hakeza İncil’in bazı yerlerinde Yunus’tan (a.s) Yunah b. İmtay olarak söz edilmiştir. Bu yerlerin bazısında ise, Yunus’un balinanın karnında kalışına işaret edilmiş, ama her iki kitapta da Yunus’un kıssası kamil bir şekilde zikredilmemiştir.

Alusi, Ruh’ul-Meani tefsirinde Yunus’un Ehl-i Kitap açısından kıssası hususunda bir takım bilgilere yer vermiş ve onların bazı kitaplarında yer alan bilgileri teyit ederek şöyle yazmıştır: “Allah Yunus’a Ninova1 halkını davet için oraya gitmesini emretti. Ninova o günlerde büyük bir şehir idi. Öyle ki oraya gitmek üç günü alıyordu. Bu şehir halkının kötülüğü çoğaldı. Yunus bu halkın hidayetinin zor olduğunu gördü ve Tersis’e2 doğru kaçtı. Böylece bu amaçla Yafa’ya3 geldi. Orada Tersis’e gitmek üzere yolcuların bindiği bir gemi gördü, kiraladı, ücretini verdi ve gemiye bindi. Gemi yola düşünce şiddetli bir rüzgar esti, deniz dalgalandı ve gemi batacak bir hale geldi. Gemide çalışanlar korkuya kapıldı ve geminin hafiflemesi için malların bir kısmını denize attılar. Bu esnada Yunus geminin içine girdi ve güzel bir uykuya daldı ve horlamaya başladı. Geminin kaptanı onun yanına gitti ve şöyle dedi: “Neden uyuyorsun? Kalk ve rabbinden bizi bu durumdan kurtarmasını ve yok olmamamızı dile.”

Gemi yolcuları birbirine şöyle dediler: “Gelin kura çekelim. Böylece bu bela ve kötülüğün kimin sebebiyle olduğu açığa çıksın.” Kura çektiler ve kura Yunus’un adına çıktı, ona şöyle dediler: “Bize ne yaptığını söyle, nereden geliyorsun, nereye gidiyorsun, hangi şehirden ve hangi kavimdensin?” Yunus onlara şöyle dedi: “Ben göklerin, karanın ve denizlerin yaratıcısının kuluyum.” Böylece onlara olayı anlattı. Gemide olanlar büyük bir dehşete kapıldılar, onu kınayıp şöyle dediler: “Neden böyle yaptın?” Daha sonra ona şöyle dediler: “O halde biz sana ne yapalım ki deniz sakinleşsin?” O şöyle dedi: “Beni denize atın, deniz sakinleşir! Zira benim yüzümden bu büyük dalgalar yükselmiştir.” İnsanlar onu karaya geri döndürmeye çalıştılar, ama beceremediler. Bu yüzden gemideki bütün yolcuları kurtarmak için Yunus’u alıp denize attılar, deniz sakinleşti. Allah büyük bir balinaya Yunus’u yutmasını emretti. Böylece üç gece ve gündüz, Yunus balinanın karnında kaldı. Orada rabbine dua edip yalvardı. Bunun üzerine münezzeh olan Allah balinaya Yunus’u karaya atmasını emretti ve Allah Yunus’a şöyle emretti: “Kalk ve Ninova halkına git. Sana önceden emrettiğim gibi onlar arasında davette bulun.”

Yunus Ninova’ya gitti. Yüksek sesle şöyle dedi: “Üç güne kadar Ninova yerin dibine geçecektir.” Daha sonra Ninova halkı Allah’a iman ettiler, oruç tuttular, hepsi eski elbiseler giydiler, padişah haber alınca o da tahtından indi, saltanat elbiselerini çıkardı, eski elbiselerini giydi, toprağın üstüne oturdu, insanlardan ve hayvanlardan hiç kimsenin yemek ve su içme hakkının olmadığı söylendi. Herkes Allah’a sığındı, kötülük ve zulümden el çekti. Böylece Allah onlara merhamet etti ve böylece onlara azap nazil olmadı. Yunus üzgün bir halde şöyle dedi: “Allah’ım! Ben bu konudan kaçtım. Zira senin merhametli, rauf, hilim sahibi ve tövbeleri kabul eden bir kimse olduğunu biliyorum. Ey Rabbim! Canımı al, zira ölüm benim için hayattan daha iyidir.” Allah şöyle buyurdu: “Ey Yunus! Bu işe çok mu üzüldün?” O şöyle arzetti: “Evet ey rabbim!” Yunus şehirden dışarı çıktı. Onun karşısında bir yere oturdu, kendisine bir gölgelik yaptı ve şehirde ne olacağını görmek için oturdu. Bu esnada Allah kabak ağacına Yunus’un başında yer almasını ve ona gölge salmasını emretti. Onun hüznünü ortadan kaldırdı. Yunus kabak ağacını görünce çok sevindi. Allah bir kurtçuğa kabak ağacının köklerini yemesini ve kabak ağacını kurutmasını emretti. Daha sonra yakıcı bir rüzgar esti ve güneş Yunus’un başına vurdu, öyle ki Yunus’un işi zorlaştı ve ölümü arzuladı.

Allah şöyle buyurdu: “Ey Yunus! Kabak ağacı için çok mu üzüldün?” O şöyle arzetti: “Evet ey Rabbim! Çok rahatsız oldum.” Allah şöyle buyurdu: “Sen kabak ağacının kurumasına üzülüyorsun, oysa kendisi için ne zahmet çektin, ne de onu büyüttün, aksine o bir gecede yeşerdi ve bir gecedede kurudu. O halde ben içinde yüz yirmi bin insandan daha fazla kimsenin yaşadığı bu büyük şehir Ninova’ya acımaz ve merhamet etmez miyim? Bu halk henüz sağ ve solunu teşhis edememektedir ve içinde henüz bir çok hayvanlar vardır.”

Bu kıssanın Kur’an-ı Kerim’de zikrettiğimiz şeylerle farklılığı apaçık ortadadır. Örneğin risalet görevini yapmaktan kaçtığını ve tövbe edip iman ettiklerini bildiği bir halde bir topluluktan azabın ortadan kalkmasına hoşnut olmamasını isnat etmek konusu Kur’an’la uyuşmamaktadır.

Burada şöyle diyebilirsiniz: “Bu konuların benzeri Kur’an-ı Kerim’de de yer almıştır. Örneğin Yunus’un kaçışı Saffat suresinde ve hakeza Yunus’un kızması ve kendisine gücünün yetmeyeceğini zannetmesi Enbiya suresinde de yer almıştır. Buna cevap olarak şöyle demek gerekir: Bu iki isnat arasında fark vardır. Zira Ehl-i Kitabın mukaddes kitapları, yani Tevrat ve İncil Peygamberlere helak edici büyük günahları isnat etmekten çekinmemektedir. O halde Ehl-i Kitabın kitaplarının Yunus’a (a.s) isnat ettiği günahları günah olmaktan çıkacak bir şekilde yorumlamak, gerekmektedir. Ama Kur’an-ı Kerim bunun aksini savunmaktadır. Zira Kur’an-ı Kerim Peygamberlerin her türlü büyük ve küçük günahlardan münezzeh olduğunu söylemektedir. O halde bu konuda Kur’an’da yer alan bilgiler ve Peygambere günah isnat edildiği vehmi en iyi şekilde tevil edilmelidir. Bu sebeple biz, “kaçtığı zaman” ve “gazaplanarak böylece gücümüzün yetmeyeceğini zannetti” cümlesini, onun haletinin bunu ifade ettiği ve amelinin bu anlamı vehmettiği şeklinde yorumlamaktayız.

3-Allah-u Teala’nın Yunus’u (a.s) Övmesi


Allah-u Teala Yunus’u şu tabirlerle övmüştür: “O müminlerdendir (Enbiya/88), Allah onu seçmiştir –daha önce de dediğimiz gibi Allah’ın seçmesi, kulu kendine has kılmasıdır- ve onu salihlerden karar kılmıştır (Nuh/50), En’am suresinde de onu Peygamberlerden saymış ve onları alemlere üstün kıldığını ve doğru yola ilettiğini belirtmiştir. (En’am/87)1






502. Konu
En-Nubuvvet(2)

Nübüvvet(2)

Özel Nübüvvet

29-Cercis (a.s)


  • Bihar, 14/445, 29. Bölüm; Kıses-u Cercis (a.s)










Yüklə 1,89 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   68   69   70   71   72   73   74   75   76




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin