1-BÖLÜM: İtabin mukaddimesi



Yüklə 2,9 Mb.
səhifə76/77
tarix29.10.2017
ölçüsü2,9 Mb.
#21171
1   ...   69   70   71   72   73   74   75   76   77

Sekizinci Madde


 

İnsan âleminin âhiret âlemine çeşitli yönlerle benzerlik ve ortaklıklarını

bildirir.

 

Ey aziz, malûm olsun, ki, ârifler demişlerdir ki: Peygamberlerin (selam



onlara olsun) rumuzlarının bir münasebeti, yani insan âleminin bekâ âlemine

bir benzerliği budur ki, beka âleminin giriş yeri olan ölüme misal, insan

âlemidir. Birinci, gıdanın hazmıdır. Bedenin yok olmasına misal, ikinci

hazmdır. İkincisi neşveye misal, üçüncü hazımdır ki, halis kan vücut bulur.

Cesetlerin haşrine misal, dördüncü hazımdır ki, menî hâsıl olur. Maşheşe

misal, babanın sülbüdür ki, meni onda toplanır. Hesap, kitab ve mizana

misal, nutfe cevherinde hâsıl olan felek konumlarının tesirleridir. Sırata

misal, babanın mesane yoludur. Cehenneme misal, fercin içidir. Kevsere

misal, ananın nutfesidir. Cennete misal, rahimdir ki, onda nimet türleri

olan his ve kuvvetler ile hayat ve can bulur. Mevla'ya kavuşmaya misal,

ondan doğmaktır ki, insanın güzellik ve cemalini görüp, yerin diyarına

hayran olur.

Bir benzerliği budur ki, ölüme misal, uykudur. Şeytana misal, vehmetmedir.

Berzaha misal, rüyadır. Melekûta misal, sadık rüyadır. Mezara misal, göğsün

içidir. Münker ve nekire misal, tedbir ve ihtiyardır. Kabir karanlığına

misal, Hak'dan gaflettir. Kabir azabına misal, kendini bilmemektir. Kabir

nuruna misal, gönül huzurudur. Kabir nimetine misal, kendini bilmektir.

İsrafil'e misal, İlâhî aşktır. Sura misal, insan boğazıdır. Mahşere misal,

müşterek histir. amel defterine misal, hafıza kuvvetidir. Mizana misal,

nazarî akıldır. Sırata misal, fikretmedir. Cehenneme misal, tabiat

zindanıdır. Zebanilere misal, kötü ahlaktır. Acıklı azaba misal, şirk ve

hevadır. Masivayla şuğullanmaktır. İtiraz ve şikayettir. Zira ki hep edip

eyleyen bir Mevla'dır. Kevser havuzuna misal, muhabbet şarabıdır. Cennet-i

âlâya misal ârifin kalbidir. Huri ve gılmana misal, güzel ahlaktır. Dört

nehre misal, ilim suyu, ilim sütü, rıza balı ve aşk şarabıdır. Ebedî nimete

misal, çoklukta teklik bulmaktır ki, toplulukta halvettir.

BEYT

Ebediyet nimeti helâldir



Elini ve dudağını dünya nimetlerine sürmeyene

Mevla'ya kavuşmaya misal, hakiki fakrı bulup, fâni olmaktır. Sidreye misal,

insanın başı ve yüzüdür. Tuba ağacına misal, kadınların saçıdır. Süslü

tubaya misal, düzenli beden uzuvlarıdır. Zira ki eller, ayaklar ve

parmaklar, turbanın alları gibi aşağıya doğrudur. Levh-i mahfuza misal,

hâfıza kuvvetidir. Kaleme misal, hayal kuvvetidir. Geniş kürsiye misal,

dimağın tamıdır. Onda olan yerde ve gökte bulunan meleklere misal, bedenin

his ve kuvvetleridir. Büyük arşa misal, kâmil insanın sırrıdır. O Hak'ka

ulaşıcıdır.

BEYT


Gönül tahtı mamur ve hevadan pak oldu

Rahman olan Allah, arş üzerine hükümrandır.

Hak Taâlâ'nın misali olmaz ki, insan ruhuna misal ola. Nitekim Kur'an'da:

'Hiç bir şey onun misli olmadı,'(42/9) buyurmuştur. Allah'ın misilden

münezzeh olduğunu duyurmuştur.

NAZM


Ey gönül sendedir ol kaf-ı kanaat sende

Sendedir akl ü edeb nutk ü belagat sende

Sendedir baht-ı âla necm-i saadet sende

Sendedir ilm-i ledün remz-i beşaret sende

Sendedir sırr-ı Hüda bâr-ı emanet sende

Sendedir genc-i nihan ayn-ı keramet sende

Sendedir dürr-ü kan-ı kerem zât-ı hidayet sende

Sendedir hamr-ı ezel sekr ü feragat sende

Var iken tanı özün bunca feraset sende

Sendedir nur-u Hüda lütf ü inayet sende

Hâsılı sendedir ol gayet-i gayet sende

Sendedir dürlü hüner dürlü maharet sende

Sendedir zabt ile rabt emre itaat sende

Sendedir hulk-ı cihan cümle imaret sende

Sendedir bahr ile ber cümle vilayet sende

Bu cihan varlığı hoş buldu nihayet sende

Varlığın aşka değiş eyle ferağat sen de

Sendedir dûzih-i sûzan dahi cennet sende

Sendedir iki cihan mülkü tamamet sende

Gafil olma gözün aç âlem-i kübra sensin

Sidre ü levh üalem arş-ı mualla sensin

(Ey gönül, o kanaat dağı sendedir. Akıl ve edeb, konuşma belagati sende.

Sendedir aşk ile can, güzellik ve melahat. Saadet yıldızı ve yüce baht

sendedir. Müjde remzi ve ledün ilmi sendedir. Hüda'nın sırrı ve binler

emanet sendedir. Keramet pınarı, gizli hazine sendedir. Hidayet verici zat,

kerem ve kâm incisi sendedir. Ezel şarabı, sekr ve feragat sendedir. Sende

bunca feraset varken özünü tanı. Hüda'nın nuru, lütfu ve inayeti sendedir.

Hâsılı, o gayelerin gayesi sendedir. Türlü hüner, türlü maharet sendedir.

Zabt ile rabt ve emre itaat sendedir. Cihanın halkı ve bütün imaret

sendedir. Kararlar, denizler ve bütün beldeler hep sendedir. Bu cihan

varlığı, sende nihayet buldu. Varlığını aşka değiş, sen de feragat eyle.

Cehennem ateşi ve cennet sendedir. İki cihan mülkünün tamamı sendedir.

Gafil olma, gözünü aç, büyük âlem sensin. Sidre, levh, kalem ve arş

sensin.)


 



45-BÖLÜM:045:

 

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

 

Muhafazası lazım olan cânın bileşik uzuvlarının mahiyet, yer ve



menfaatlerini; insan bedeninin sıhhatinin esaslarını; bazı münferit gıda ve

ilaçların tabiat ve hükümlerini; bazı yiyecek ve meyvelerin fayda ve

faziletlerini; insan vücudunu ısıtan ve güzelleştiren bazı elbisenin şekil

ve renklerini onbir madde ile bildirir.

 

Birinci Madde


 

Ruhun, muhafazası lazım gelen bileşik uzuvlarının mahiyet, yer ve

menfaatlerini bildirir.

 

Ey aziz, malum olsun ki, tabibler demişlerdir ki: insan bedeninde bulunan



canın bileşik uzuvları, bu sayılandır ki: Dimağ, gözler, kulaklar, dil,

akçiğer, kalb, diyafram, göğüs, mide, bağırsaklar, karaciğer, safra, dalak,

böbrekler, mesane, husyeler, kamış ve kadınlarda rahim ve memelerdir.

Bunların hepsi, muhafazası vâcib olandır.

Dimağ (beyin): Yumuşak ve bağımlı bir cevherdir ki, rengi beyaz

bulunmuştur. O, atar ve toplar damarların özünden, dimağın anası olan zardan

ve kafatasına bitişik olan zardan bileşmiştir. Dimağın yapısı bir üçgene

benzer ki, onun tabanı başın ön tarafında, iki kenarı ile kuşatılmış olan

açıları başın arka nahiyesinde kılınmıştır. Bedenin his ve hareketi, dimağ

ile tamamlanmıştır ki, beden hisleri yumuşak sinirler ve uzuvların

hareketleri, sert sinirler vasıtasıyle bulunmuştur. Hikmetleri yukarıda

bilinmiştir.

Gözler: İkisinden her birisi yedişer tabakadan ve üçer rutubetten

bileşmiştir. Toplamı, on tabaka demekle bilinmiştir. Birinci tabaka,

mültehimedir ki, havaya temas eden tabakadır. İkinci tabaka, kariniyyedir

ki mültehimeden sonradır. O, renksiz yaratılmıştır ki, altında olan

tabakanın rengiyle renkli kılınmıştır. Üçüncü tabaka, ayniyyedir ki, ya

siyah veya şehlâdır. Ya sarı veya mavidir. Mültehimenin altında, rengiyle

benzeşmiş zehradır. Ayniyye tabakasından sonra beyaz rutubettir ki, şeffaf

ve berraktır. bundan sonra camsı rutubettir ki, erimiş cama benzer. Beşinci

tabaka, şebekiyedir ki, camsı rutubetten sonradır. altıncı tabaka,

meşimiyedir ki, ona benzemiştir. Yedinci tabaka, salbeyidir ki, hepsinden

sert ve göz kemiğine bitişik bulunmuştur. Bu tabakaların faydaları uzun

bir zeyl olduğundan, kısa geçilmiştir.

Kulaklar: İkisinden her birisi sadece et, kıkırdak ve hassas sinirden

bileşmiştir. Menfaatleri, sesi kabul etmek bilinmiştir.

Dil: Et, atar ve toplar damarlar ile hassas sinirden ve yemek borusuna

bitişik olan zardan bileşmiştir. Menfaati, yemeğin tadını almak, lokmayı

çevirmek, kelamı eda etmek ve yutmayı tamamlamak bulunmuştur.

Akciğer: Kırmızı gül renginde olan etten ve kendi borusunun

kıkırdaklarından ve yürekten biten atar damarlardan bileşmiştir. Akciğer,

kendi zatında hissizdir. Lakin zarının az bir hissi vardır. Bunun menfaati,

yürekte doğan tabii hareketten bedeni revaçlandırmak bilinmiştir.

Yürek: Kozalak şeklinde koni bir cisimdir ki, tabanı göğsün ortasında,

tepesi sol tarafta konulmuştur. Rengi kırmızı nar bulunmuştur. O, latif et

ile sert zardan bileşmiştir. O, tabii hareketin menbaı bilinmiştir. Onun

iki karıncığı vardır ki, sağ karıncığı, az ruh ve çok kan ile dolu olmuştur.

Onun kanalları vardır ki, onlarla yürekten akciğer tarafına gıda gidip,

akciğerden yüreğe ferah hava gelmiştir. Onun sol karıncığı, az kan ve çok

ruh ile dolmuştur. O, atardamarların bitiş yeri olmuştur.

Diyafram yani göğüs perdesi: Sağlam et, hassas ve hareketli sinirden

bileşmiştir. Bunun menfaati, göğsün yayılması ve büzülmesi bulunmuştur.

Mide: Yumru bir organdır ki, et, sinir, atar ve toplar damarlardan

bileşmiştir. O, üç cüze bölünmüştür. Bir cüzüne yemek borusu, birine mide

ağzı ve birine mide dibi denilmiştir. Yemek borusu, ağızdan gelip, bağır

kemiği bitiminde son bulmuştur. Mide ağzı, yemek borusu bitimindedir ki,

etsiz kılınmıştır. Mide dibi, etli yaratılmıştır. Yeri, göbeğin üstüdür.

Midenin menfaati, gıdayı hazmetme bilinmiştir.

Bağırsaklar: Katlanmış hassas sinirsi cisimler bulunmuştur. Sinri, yağ, atar

ve toplar damarlardan bileşmişlerdir. Bunlar sayıca yedidir ki; birine

kapakçık, birine oniki parmak, birine tutucu, birine ince, birine eğri,

birine kolon ve birine düz denilmiştir. Düz barsak, makat halkasına

bitişiktir. Bunların menfaatleri artık gıdayı atmak bilinmiştir.

Karaciğer: Et, atar ve toplar damarlar ile kendini örten zardan

bileşmiştir. Bunun kendi zatında hissi olmayıp, zarının hissi çok

bulunmuştur. Bunun rengi, donmuş kana benzetilmiştir. Karaciğer ki,

kandamarlarının bitişik yeri bulunmuştur. Bunun yeri, sağ tarafta uygundur.

Dışı, arka kaburgalara bitişik, içi mideye mutabık, üstü göğüs diyaframına

yetişik, altı, leğen kemiğine ulaşık bulunmuştur. Bunun menfaati, uzuvlara

gıda vermek için, kan üretmek bilinmiştir.

Safra: Karaciğere yapışık yaratılmıştır. O, safra (öd) kesesi kılınmıştır.

Bunun menfaati, safrayı, karaciğerden çekmek bilinmiştir.

Dalak: Boğumlu bir cisimdir ki, et ve atardamarlardan bileşmiştir. Rengi,

karaciğere benzer bulunmuştur. Kendi zatında hissi olmayıp, zarı hassas

kılınmıştır. Bunun yeri, sol tarafta, arka kaburgalar ile midenin arasında

tayin olunmuştur. Siyah köpüğe kese bulunmuştur. Bunun menfaati, o ödü

karaciğerden kendine çekmek bilinmiştir.

Böbrekler: İkisinden her birisi, az kırmızı olan sert et ile çok yağdan ve

atar damarlardan bileşmiştir. Böbrek ki, onun kendi nefsinde hissi olmayıp,

zarının hissi çok bulunmuştur. Bunun yeri, sırtın altında kılınmıştır.

Menfaati, ciğerden idrarı çekip, mesaneye akıtmak bilinmiştir.

Mesâne: Damarlar ile katlanmış sinirsel bir cisimden ve atar damarlardan

bileşmiştir. Bunun yeri, makat ile kasık arası bulunmuştur. Menfaati,

idrarı toplama ve dışarı atma bilinmiştir.

Husyeler: İkisinden her birisi, yağlı beyaz etten ve çok sayıda

atardamardan bileşmiştir. Menfaatleri, meniyi pişirip, oluşturmak

bulunmuştur.

Kamış: Az etten, çok sayıda atar ve toplar damardan bileşmiştir. Menfaati,

yukarıda uzuvların hikmeti bahsinde bilinmiştir.

Rahim: Sinirsel bir cisimdir ki, kadınlarda yaratılmıştır. Yeri, düz

barsak, göbek ve mesâne arasında kılınmıştır. Onun boynu uzun olup, ferce

ulaşıp, dibinde iki husye konulmuştur. Menfaati, nutfeyi çekme ve cenini

koruma bulunmuştur.

Kadın memeleri: İkisinden her birisi yumuşak et, beyaz yağ, çok sayıda atar

ve toplar damarlardan bileşmiştir. Yeri, sinenin dışında, müşahede

kılınmıştır. Menfaati, kanı pişirmek ve süt oluşturmak bilinmiştir.

İşte böyle sanat şaheseri bir binayı, sınıf sınıf imaretlerle tamir edip

güzelleştirmek, dışını ve içini türlü kemallerle süsleyip, güzelleştirmek,

hepsinden daha önemli ve lüzumlu bulunmuştur. Bu sanatları hayretten nice

yüz ibret alınmıştır. (İnsanı en güzel biçimde yaratan, hakîm, musavvir,

bâri ve hâlik olan Allah münezzehtir. Yaratıcıların en güzeli Allah ne

yücedir!)

 


Yüklə 2,9 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   69   70   71   72   73   74   75   76   77




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin