1. T. C. İStanbul cumhuriyet başsavciliğI



Yüklə 14,92 Mb.
səhifə151/230
tarix30.04.2018
ölçüsü14,92 Mb.
#49575
1   ...   147   148   149   150   151   152   153   154   ...   230

a-Savunmaları,


Emniyet beyanı

Gazeteci olduğunu, bir süre çeşitli gazete ve televizyonlarda farklı görevlerde çalıştıktan sonra 2004 yılında Kanaltürk isimli televizyon kanalını kurduğunu, Kanaltürk televizyonunu 2008 yılı Mayıs ayında sattığını, halen Kanal Biz isimli Reyhanlı Radyo Televizyon A. Şirketinde çalıştığını, 0 532 236 76 71 numaralı telefonu kullandığını,

Veli Küçük’ ü uzaktan tanıdığını, kendisi ile ilgili, ÇETE oluşumu ve mafya ordusu oluşturduğuna dair çete haberlerini kendisinin yaptığını,

Muzaffer Tekin ile 2007 yılında yapılan Çağlayan mitinginde karşılaştığını, bu şahsın kendisine sarıldığını konuşmadıklarını, kendisini tanımadığını, bu karşılaşma ve el sıkışmanın tamamen Muzaffer Tekin’den kaynaklandığını,

Güler Kömürcü ‘yü gazeteci olması sebebiyle tanıdığını,

Sami Hoştan’ı tanımadığını ancak bu şahısla ilgili yaptığı haberlerden dolayı kendisine dava açtığını, başka bir ilgisinin olmadığını,

Habip Ümit Sayın’ı doçent olarak tanıdığını, 2-3 yıl kadar önce Adli Tıp kurumunun başındaki bir bayanla gelerek İstanbul Üniversitesi Rektörü Kemal Alemdaroğlu’nun görevden ayrılması, Mesut PARLAK’ın üniversiteye gelmesi sonrasında mağdur olduklarını anlattıklarını, anlattıkları şeyleri yayınlamadığını,

Vedat Yenerer’i Cumhuriyet gazetesi ve Kanal D Televizyonunda birlikte çalıştıkları için tanıdığını,

Doğu Perinçek’i kendisinin İşçi Partisi Genel Başkanı olması nedeniyle tanıdığını, birlikte programlar yaptıklarını, konuk olarak katıldıklarını,

Ferit İlsever’i Aydınlık dergisinin genel yayın yönetmeni olarak tanıdığını, İşçi Partisini temsilen programlarda bulunduğunu,

Serhan Bolluk’u bir kez gördüğünü, aleyhinde Aydınlık Dergisinde Amerikan ajanı, Türkiye’ yi etkisizleştirmeye çalışan kişi, Atlantik ötesinin Türkiye deki sözcüsü şeklinde yayın yaptığını, Milli istihbarat Teşkilatının Efendi diye bir kitap yazdırdığını, bu kitaba isminin konmasının istendiğini söyleyerek MİT ajanı olduğunu söylediğini,

Kemal Yalçın Alemdaroğlu’nu Üniversite rektörü olarak tanıdığını, çeşitli zamanlarda 2 veya 3 kez görüştüğünü,

Adnan Akfırat’ı gazeteci olarak tanıdığını, Aydınlık Dergisindeki olaylarla ilgili görüşünü aldığını, son dönemde Türk-Çin İş Adamları Derneği Başkanı olarak bildiğini, gazeteci olarak irtibatı bulunduğunu, Türk-Çin heyeti ile kendisini ziyarete geldiğini,

İlhan Selçuk’u Cumhuriyet gazetesinde çalışmaya başladığı günden itibaren gazeteci olarak tanıdığını, sürekli görüştüklerini,

Mehmet Şener Eruygur’u Jandarma Genel Komutanlığı döneminde gazeteci olarak, daha sonra ADD Genel Başkanı olarak tanıdığını, görevde iken birkaç kez gazeteci kimliği ile kendisi ile görüştüğünü,

Ahmet Hurşit Tolon ‘u İstanbul 1. Ordu Komutanlığı döneminde tanıdığını, daha sonra sivil toplum örgütleri çalışmaları sırasında da görüş alışverişinde bulunduklarını, Ankara ilinde toplantılara katıldıklarını, Ankara’daki bir mitingin düzenlenmesi, koordinasyon toplantılarının içinde yer aldığını, kendisinin de bu miting içerisinde yer aldığı için görüştüklerini.

İlker Güven ‘i tanıdığını, ADD ile ilgili bir konuda kendisiyle görüştüğünü,

Adnan Türkkan’ı Türkiye Gençlik Birliği veya benzer bir adla gençlik sivil toplum örgütlenmesi oluşturmak istedikleri, bununla ilgili Taksimde bina açılışı yapmak istediklerini söyleyerek davet etmesi sebebiyle tanıdığını,

Birol Başaran’ı Kanaltürk Televizyonunda, Söz Meclisi isminde bir programda Ulusal İş Adamları Derneği adına birkaç kez katıldığı için tanıdığını,

Sinan Aydın Aygün’ü Ankara ilinde gazetecilik yaptığı dönemlerden tanıdığını,

Erol Mütercimler’i kitaplarından dolayı tanıdığını,

Levent Ersöz’ü tanıdığını, Ankara’da bir iki resmi davette gördüğünü,

Turhan Çömez’i AKP milletvekili olarak tanıdığını, Kanaltürk’te anahaber bültenine konuk olarak davet ettiğini,

Nurseli İdiz’i Kanal D Televizyonunda, aynı dönemde çalıştıkları için tanıdığını,

Soruşturma kapsamında bu güne kadar yakalanan şüphelilerden Veli Küçük, Doğu Perinçek, Tuncay Güney, Ahmet Hurşit Tolon ve Mehmet Şener Eruygur’da ele geçirilen ERGENEKON isimli doküman ile ilgili olarak sorulduğunda, ERGENEKON isimli dokümanı herhangi bir yerde görmediğini, hazırlanan iddianame sebebiyle bilgi sahibi olduğunu, belgenin hazırlanması ile bir ilgisinin bulunmadığını,

Soruşturma kapsamında bu güne kadar yakalanan şüphelilerden Mehmet Zekeriya Öztürk, Muzaffer Tekin, Sevgi Erenerol, Oktay Yıldırım, Ümit Oğuztan, Doğu Perinçek, Erkut Ersoy, Mehmet Şener Eruygur’dan ele geçirilen LOBİ isimli doküman sorulduğunda bilgisinin olmadığını, Lobi ismini iddianamede gördüğünü,

Yakalanan şüphelilerden Doğu Perinçek ve Tuncay Güney den ele geçirilen “DEVLETİN YENİDEN YAPILANMASI ÜZERİNE” isimli doküman sorulduğunda iddianameden okuduğunu,

Şüphelilerden Doğu Perinçek’e ait, Fujıtsu marka dizüstü bilgisayar içerisindeki, seagate marka hard diskinde, “080114 ANK MİH KATILIMCILAR.doc” isimli bir MSword dosyası incelendiğinde MİLLİ İKTİDAR HAREKÂTI (MİH) adı altında bir yapılanmaya gidildiği, bu ad ile toplantılar düzenlendiği ve bu toplantıya katılan kişilerin mesleklerine göre ayrıldığı, “GENERALLER” başlığı altında ise, Org. Tuncer Kılınç, Tümg. Armağan Kuloğlu, Org. Hurşit Tolon” un isminin geçtiği, “GELMEYENLER” başlığı altında ise “Org. Şener Eruygur, Tümg. Rıza Küçüker” isimlerinin olduğu, bu belgede, Güler Kömürcü, Doğu Perinçek, Mustafa Balbay, Tuncay Özkan gibi şahıslarında isimlerinin geçtiği hususu sorulduğunda, 2008 yılı içerisinde Kamuran İNAN’ ın bir faks göndererek bir toplantıya davet ettiğini, davetiyede Milli Egemenlik şeklinde bir başlık olduğunu, bu toplantıya katılmadığını, içeriği konusunda bilgisinin bulunmadığını, kimlerin katıldığını da bilmediğini,

Şüphelilerden Mehmet Şener Eruygur’ un Ergenekon Silahlı Terör Örgütüiçerisinde faaliyet yürüttüğü şüphesi ile gözaltına alındığında yapılan aramalarda el konulan bir CD’de bulunan, Deniz Kuvvetleri Eski Komutanı Özden ÖRNEK’e ait olduğu değerlendirilen günlüklerde;

“25 Aralık 2003” başlığı altında; 14:30 - 15:30 - (E) Org. Kemal Yavuz Ve Tuncay Özkan'ın Ziyareti. Başlığının olduğu, kendisinin daha önce Show TV’de görev yaptığını, ancak daha sonra hükümet tarafından uzaklaştırıldığınızı, bu konularla ilgili şahıslara yardım için MÖ ile konuştuğunu, kendisinin Müfit GÜRTUNA’nın İstanbul TV’sini satın almak istediğini, AKP’nin yerel seçimlerde İstanbul’dan çıkaracağı adaya karşılık Ali Müfit Gürtuna’yı birleşik cephenin adayı olarak gösterilmesini koordine ettiğini, Şimdilik ANAP ve DYP ile anlaşma sağlandığı hususlar ile ilgili olarak, gazetecilik görevi süresince kuvvet komutanlarını, ve diğer Ankara’daki yetkilileri zaman zaman ziyaret ettiğini, görüşmelerde bu tür konuların gündeme gelmediğini beyan ettiği,

“7 Ocak 2004” başlığı altında; Tuncay Özkan’ın Show TV’den ayrılmasından sonra, Org. Kemal Yavuz ile birlikte ziyaretine geldiklerini, o dönemde İstanbul Belediye başkanlığına adaylık meselesi ve ulusalcı bir TV istasyonu ve diğer medya vasıtalarının kurulması konusunda görüşme yaptıklarını, bu konuşma üzerine kendisinin de MÖ ile görüştüğünü, Tuncay Özkan’a MÖ’nün söylediklerini ilettiğini anlatarak “A. M. G. adaylığa tam razı olmamakla beraber C.. desteklemeye karar vermiş. Şimdi D…’yi ikna etmeye çalışıyor. Daha M… ile görüşecek. TV kanalını satın almak için gücü yetmemiş. G… İstanbul TV için çok para istemiş. …Kendi istasyonu ve gazetesini kurmak için yabancılar ile temasta . …. Benden UYAK’ın kurulacak şirkete hissedar olmasını ve böylece BAŞBAKAN …… karşı bir çeşit koruma sağlamayı istedi. Bende kendisine elimden geleni yapacağım dedim. ….Medya desteği olmadan ulusalcıların BAŞBAKAN …… ve partisi ile başa çıkması mümkün değil. Bu nedenle TÖ’nün desteklenmesi gerekir.” şeklindeki görüşme ile ilgili olarak Emniyet beyanında günlükte yazanların doğru olmadığını beyan ettiği,

“15 Mart 2004” başlığı altında; Sabah Jandarma Genel Komutanının aradığını ve “Genelkurmay Başkanı her şeyi biliyor. Biraz önce beni aradı. Hemen öğleyin bir araya gelmemiz lazım” “… Jandarma tesislerinde Ö.İ. ile yemek yediğimizi biliyor. Hemen hemen herşeyi biliyor dedi.” Diyerek, darbe konusunda daha önce yaptıkları toplantıları ve bu konuyla ilgili Ömer İZGİ ile yapılan görüşmeleri, Genelkurmay Başkanının bildiğini anlattığı, görüşmeyi aktardığı görülmüştür.

Aynı başlığın devamında, Tuncay Özkan’ın, yeni kurmakta olduğu TV istasyonunu yöneticisi olacak K…. ile beraber geldiğini, televizyon için, OYAK’ın reklam teminatı verip veremeyeceğini sorduğunu anlatarak, şahısla yaptığı görüşmeyi yazdığı hususu sorulduğunda kabul etmediğini beyan ettiği,

“6 Temmuz” (2004) başlığı altında; “Tuncay Özkan nihayet Kanaltürk isimli bir TV kanalını hayata geçirmiş durumda. 10 milyon dolar borca girmiş. Çok heyecanlı ve ulusalcı bir insan.Bana teşekkür edip tekmil vermeye gelmişler. Bundan sonra AKP hükümetinin karşısında hiç değilse muhalefet yapacak olan bir kanal olacak. Kendisine ne kadar mutlu olduğumu ve elimden gelen her türlü şahsi desteği yapacağımı söyledim. Tolga’dan bahsettim ve kendilerine danışmanlık yapabileceğinden bahsettim. Memnun oldular. Yanında K. diye ortağı da vardı.” şeklindeki anlatımların doğru olmadığını beyan ettiği,

Şüpheliler Veli Küçük ve Ümit Oğuztan’dan ele geçirilen PANZEHİR isimli dokümanda, “İmralı yargı süreci içinde tutuklu bulunan Abdullah Öcalan faktörünün iyi ve verimli bir biçimde değerlendirilemediği, Abdullah Öcalan’ın İmralı Cezaevindeki tutukluluk ve yargı sürecinden yararlanılarak, PKK başkanlık konseyi içinde yer alması sağlanacak kadrolar ile PKK’nın ABD ve AB üyelerinin kontrol ve hamiliğinden kurtarılarak doğrudan Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlanmasının sağlanabilmesi gerektiği belirtilmiştir.”

Ayrıca “Bu operasyon sonucu Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni parçalamaya yönelik Kürt hareketine son verilebileceği gibi Kuzey Irak bölgesinde kurulmaya çalışılan kukla Kürt devletinin de önüne geçileceği belirtilmiştir.”

17.02.2008 günü Kanaltürk Televizyonunda K.C.K. ile birlikte yaptığı “Gündem” isimli program içersinde kendisinin “Abdullah Öcalan’ı Türkiye, Türkiye deki barışı, kardeşliği yüceltmekte kullanmazsa, Abdullah ÖCAL’ın bugünkü açılımı ve yaklaşımını Türkiye değerlendiremezse çok yazık eder”“Abdullah Öcalan’ın bu günkü siyasi tutumu Türkiye’ye çok, Türkiye’nin bütünlüğüne birliğine çok farklı bir açıdan yarar sağlar. Türkiye biraz akıllı davranmak zorunda, PKK sorunu ya da emperyalizmin Kürt kartını kullanarak Türkiye’yi parçalama olgusu, Abdullah Öcalan’la birlikte çözüme kavuşabilir. Türkiye bunu çok iyi kullanmak zorunda.” dediği hatırlatılarak sorulduğunda, PANZEHİR isimli belgeden hiçbir şekilde bilgisinin olmadığını, ileri sürdüğü fikirlerin tamamen kendi düşüncesi olduğunu beyan ettiği,

2001 yılında yakalanan Tuncay Güney beyanlarında; Tuncay Özkan’ın Doğu Perinçek in adamı olduğunu ve bu şahsı Doğu Perinçek’in yönlendirdiğini, E.B. gibi bir çok şahsın Veli Küçük’ ün de dostu olduğunu,

“Tuncay Özkan’a bakın kimin çırağıdır, Tuncay Özkan Uğur MUMCU’nun çırağıdır eğer Ugur MUMCU’nun katili aranması gerekiyorsa ofis boyuna sorulması lazımdır Tuncay Özkan” şeklindeki beyanları sorulduğunda, bunların gerçek dışı olduğunu beyan ettiği,

Gelirler Kontrolörlerince İstanbul C. Başsavcılığına yazılan yazıda ve eklerinde, Kanaltürk’ ün ait olduğu YAŞAM TELEVİZYONU A.Ş’nin resmi defter kayıtlarında, BEKO TİCARET A.Ş.’den avans şeklinde yüklü miktarda paralar gelmesi ile ilgili olarak, Beko firması ile Kanaltürk Televizyonunun arasındaki reklam satışına ilişkin anlaşmalarla ile ilgili olduğunu,

YAŞAM TELEVİZYONU A.Ş’nin resmi defter kayıtlarında, BEKO TİCARET A.Ş.’den;

2005 yılında toplam 3.614.709,33 TL avans şeklinde gelen paraya karşılık,

2005 yılında toplam 2.950.818,88 TL fatura düzenlendiği,

2005 yılından 2006 yılına devreden bakiye ise 663.890,45 TL devrettiği,

2006 yılında toplam 6.333.514,36 TL avans şeklinde gelen paraya karşılık,

2006 yılında toplam 4.472.122,93 TL fatura düzenlendiği,

2006 yılından 2007 yılına devreden bakiye ise 2.525.281,88 TL olması ile ilgili olarak, reklam anlaşması ile ilgili olduğunu beyan ettiği,

Gelirler Kontrolörlerince düzenlenen 1 nolu raporun eki tutanağın 7. sayfasındaki 18. maddede kanuni defter kayıtlarında yer almayan mahsup fişinden bahsediliyor. Bu mahsup fişi tutanağa 19 (3 sayfa) numaralı ek yapılmış. Kanuni defter kayıtlarında yer almayan mahsup fişinde adına 2005 ve 2006 yıllarında ödenecek toplam 3.000.000 USD (Finansbank çeki) gösteren tablo ile ilgili olarak,

Gelirler Kontrolörlerince düzenlenen 1 nolu raporun eki tutanağın 7. sayfasındaki 20. maddede KANALTÜRK televizyonunun almış olduğu avansların yıl sonu bakiyelerinin yer aldığı hesaplar verilmiş. Hesapların ayrıntısının yer aldığı kayıtlar da tutanağa 21 numaralı ek yapılmış. 21/3 numaralı ekinde bir kalemde Fiba Faktoring hizmetleri a.ş.’den 1.340.000 TL tutarında avans aldığı ve 21/4 numaralı ekinde de bu avansı nisan/2006 da grup firmanız rektur reklam a.ş. ye virman yapması ile ilgili olarak cevap vermek istemediğini beyan ettiği,

Yine Gelirler Kontrolörlerince düzenlenen 1 nolu raporun eki tutanağın 7. sayfasında 20. madde de yer alan avans hesapları ile ilgili olarak 21/1 ve 21/3 numaralı eklerde yer alan ayrıntı kayıtlarda;

2004 yılında Finasbank (FİBA) hesap adıyla 24.12.2004 ve 27.12.2004 tarihlerinde (500.000.000.000 + 2.245.179.860.000) toplam 2.745.179.860.000 TL havale alınmış gösteriliyor. bu hesap 2005 yılında kayıtlarda yer almamış ancak bu hesaptaki tutar 2005 yılında “BEL,SEL” adındaki hesapta yer alıyor. bu hesaba 2005 yılında gelen havalelere bakıldığında “CHP’DEN Finansbanka gelen, CHP’DEN gelen Hvl., CHP’DEN gelen açıklamalı (685.500,00 + 268.200,00 + 403.230,00) toplam 1.356.930,00 TL havale geldiğinin tespit edilmesi ile ilgili olarak konunun Anayasa mahkemesi tarafından soruşturulduğunu, yasalara uygun bulunduğunu beyan ettiği,

Kanaltürk televizyonu hakkında, Gelirler Kontrolörlerince düzenlenen raporda, kendisinin Kanaltürk televizyonunda yaklaşık 1000 TL maaşla çalışan bir kişi olarak göründüğü, fakat televizyona ait çeşitli hesaplardan 900.000 TL civarında paranın adına ödendiği konusunun halen Vergi Mahkemelerinde yargılama konusu olduğunu beyan ettiği,

Kendisine sorulan iletişim tespit tutanakları ile ilgili olarak, bir kısmı hakkında suç unsuru bulunmadığını, gazetecilikle, yürüttüğü sivil toplum faaliyetleri ile ilgili olduğunu, bir kısmı için görüşmeyi hatırlamadığını, bir kısmı hakkında ise herhangi bir şey söylemek istemediğini beyan etmiştir.

Savcılık beyanı

Gazeteci olduğunu, bir süre çeşitli gazete ve televizyonlarda farklı görevlerde çalıştıktan sonra 2004 yılında Kanaltürk isimli televizyon kanalını kurduğunu,resmiyette hissesinin bulunmadığını, maddi ve manevi desteği bulunduğunu, kuruluşunda maddi olarak koymuş olduğu 3.700.000 $ parayı satıştan sonra geri aldığını,bunu şirket ortaklarına borç vermek suretiyle yaptığını, kanalın yönetim kurulu olduğunu, kendisinin sadece danışman ve program yapımcısı sıfatıyla iş yaptığını, isminin geçmesi halinde siyasi engellerle karşılaşıldığı için böyle yaptığını,

Şirketin kuruluş aşamasında ciddi bir reklam geliri olduğunu, ancak daha sonra siyasi nedenlerle reklam gelirlerinin azaldığını, aylık 800.000 Dolar masrafı ödeyemedikleri için şirketin sıkıntıya girdiğini, bunu üzerine Kanaltürk televizyonunu 2008 yılı Mayıs ayında sattığını, halen Kanal Biz isimli Reyhanlı Radyo Televizyon Şirketinde çalıştığını,

Daha sonra Biz TV ile ilgilenmeye başladığını, Bizkaçkişiyiz platformunun kurucusu ve başkanı olduğunu, bu platforma bağlı bir çok dernek bulunduğunu, bütün çalışmalarının şeffaf olduğunu,

Sanık Güler Kömürcü ile Serdar isimli şahıs arasındaki telefon görüşmesinde geçen konunun gerçek dışı olduğunu, Kanaltürk’ün tüm hesaplarının Maliyenin denetimine açık olduğunu, Hüseyin Nazlıkul isimli şahsın doktor arkadaşı, Mesut Özcan’ın kendisinin doktoru ve arkadaşı olduğunu,

İlhan Selçuk, Doğu Perinçek, Adnan Akfırat, Ferit İlsever, Adil Serdar Saçan, Hurşit Tolon ve Şener Eruygur’u tanıdığını,

Adnan Bulut’u Kanaltürk’ün haber müdürü olması nedeniyle tanıdığını,

“16 Aralık 2003 tarihinde Tuncay Özkan ile yapılan görüşme metni” başlıklı 24 sayfalık dokümanın kendisi ile ilgisi olmadığını, böyle bir görüşme yapmadığını, Şener Eruygur’u tanıdığını, kendisi görevdeyken gazeteci kimliği ile birkaç kez görüştüklerini, Levent Ersöz ve Hasan Atilla Uğur’u tanımadığını, ancak Şener Eruygur ile yaptığı bir görüşmede kendisine Kürşat Albay diye hitap edilen birisinin hazır bulunduğunu, ancak bu şahsın gerçek kimliğini bilmediğini,

Evinde bulunan Atatürk’ün Bursa Nutkunun kendisine İzmir’den gönderilen bir metin olduğunu, ancak kendisinin Kuvayı Milliye dernekleri, Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi gibi sivil toplum kuruluşları ile ilgisinin bulunmadığını, kendisinin önderlik ettiği miting ve gösterilere bu tür derneklerden katılım olmadığını,

Hurşit Tolon ve Şener Eruygur’un düzenledikleri mitingleri, talepleri üzerine haber yaptığını,

Merdan Yanardağ’ın Kanaltürk’te program yapımcısı olduğunu, bu şüpheli ile yaptığı görüşmeleri kabul ettiğini, Evrim Baykara’nın İzmir’de kurulu Bizkaçkişiyiz Derneğinin genel sekreteri olduğunu,

ADD’nin genel başkanlığı için Şener Eruygur ile anlaşmazlık yaşandığını, kendisine söz verenlerin genel kurulda destek vermediğini,

Hamza KAÇAR’ın eski Maliye müfettişi olduğunu, kendisinden parti örgütlenmesi için yardım istediğini,

Adil Serdar Saçan ile 1996 yılından bu yana arkadaş olduklarını, görev yaptığı dönemde kendisinden haber alma konusunda önceliğinin olmadığını,

Tanju Güvendiren’i 2002 yılı seçimlerinde milletvekili adayı olduğu sırada tanıdığını, arkadaş olduklarını, zaman zaman kendisinden hukuki konularda fikir aldığını, 16 Aralık 2003 tarihli görüşme metninde bu kişi ile DGM’de görevli olduğu zamandan beri tanıştığı hususunun doğru olmadığını, Tanju Güvendiren’den acil durumlarda borç para istediğini,

Telefon görüşmeleri ile ilgili olarak bir kısmının televizyon kanalının satışı ile ilgili, bir kısmının ADD seçimleri ile ilgili olduğunu, 19.06.2008 tarihinde M.A. isimli şahıs ile yapmış olduğu telefon görüşmesi konusunda açıklama yapmak istemediğini,

26.02.2008 tarihinde Tanju Güvendiren ile yaptığı görüşmenin şaka mahiyetinde olduğunu,

29.05.2008 tarihinde S.B. isimli şahısla yapmış olduğu görüşmenin siyasi çalışmaları ile ilgili olduğunu,

Küçükçekmece, Halkalı, Dereboyu caddesi No:14 sayılı adreste bulunan deponun Kanaltürk’deki arkadaşlarından rica etmesi üzerine kiralandığını, Kanaltürk satılınca içindeki eşyaların bu depoya yerleştirildiğini, depodaki el bombaları ve fişeklerin kendisine ait olmadığını, zaten bunların içinin boşaltılmış olduğunun kendisine söylendiğini, aksesuar olarak kullanıldıklarını, dokümanların bir kısmının kendisine ait olabileceğini, gazetecilik arşivi olduğunu,

Kanaltürk’ün frekans kiralaması yolu ile yayına başladığını, bu nedenle kuruluş masraflarının düşük olduğunu, daha sonra Ulasal kanal statüsüne kavuştuğunu beyan etmiştir.



Sorgu beyanı

Önceki aşamalarda vermiş olduğu savunmasını tekrarla , uzun yıllardır gazeteci olduğunu, sabıkasız olduğunu, her hangi bir suç işlemediğini, her ortamda özgürce düşüncelerini ifade ettiğini beyanla; hakkındaki suçlamaları reddetmiştir.



Yüklə 14,92 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   147   148   149   150   151   152   153   154   ...   230




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin