1. T. C. İStanbul cumhuriyet başsavciliğI


IV. BÖLÜM 3.ÖRGÜTÜN FAALİYETLERİ



Yüklə 14,92 Mb.
səhifə37/230
tarix30.04.2018
ölçüsü14,92 Mb.
#49575
1   ...   33   34   35   36   37   38   39   40   ...   230

2.IV. BÖLÜM



3.ÖRGÜTÜN FAALİYETLERİ



TERÖR ÖRGÜTLERİNİN YÖNLENDİRİLMESİ

TERÖR ÖRGÜTLERİNİN KONTROL ALTINA ALINMASI VE YÖNLENDİRİLMESİ FAALİYETLERİ


Ergenekon terör örgütünün yazılı dokümanlarında belirtilen naylon terör örgütleri kurulması ve terör örgütlerinin yönlendirilmesi hedefi kapsamında yapılan çalışmalar neticesinde elde edilen deliller ve tanık beyanlarının değerlendirilmesi sonucu İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nce, Ergenekon Terör Örgütü’nün ülkemizde bulunan terör örgütleri ile bağlantıları konusunda düzenlenen raporlar dosyaya eklenmiştir.

ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN PKK TERÖR ÖRGÜTÜ İLE BAĞLANTISI:


Ergenekon terör örgütü soruşturması sırasında aramalarda ele geçirilen PANZEHİR isimli dokümanın içeriğinde; “Bölücübaşı Abdullah ÖCALAN’ın yargılanma sürecinde PKK/KONGRA-GEL terör örgütü ve HADEP’e yönelik talimatlarının medya aracılığı ile kamuoyunda duyurulmasının kamu vicdanında yaralar açtığını, yapmış olduğu bu duyuruların önemli bir gücün lideri konumunda olduğu imajı verdiğini, bu nedenle ÖCALAN’ın medya aracılığı ile mesaj iletmesine imkan verilmesi yerine, buna benzer çalışmalarda Bölücübaşı Abdullah ÖCALAN’ın yazılı mesajlarının güvenilir kuryeler aracılığı ile örgüte iletilmesinin sağlanmasının çok daha akılcı bir yöntem olacağı,

Bölücübaşı Abdullah ÖCALAN’ın İmralı Cezaevindeki tutukluluk ve yargı sürecinden yararlanılarak, PKK/KONGRA-GEL terör örgütünün üst düzey yöneticileri içinde yer alması sağlanacak kadrolar ile PKK terör örgütünün ABD ve AB üyelerinin kontrol ve hamiliğinden kurtarılarak doğrudan Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlanmasının sağlanabilmesi gerektiğini,

Abdullah ÖCALAN’ın tutukluluk sürecinden yararlanılarak, PKK başkanlık konseyi kadrolarının süratle tasfiye edilerek yerlerinin elde edilmesi gerektiği, PKK içerisindeki üst düzey yöneticilerin tasfiyesini Abdullah ÖCALAN’ın gerçekleştirebileceği…” belirtilmiştir.

PKK/KONGRA-GEL terör örgütünün üst düzey yöneticilerinin tasfiye edilmesi sürecinde PKK terör örgütü elebaşısı Abdullah ÖCALAN’ın vermiş olduğu talimatlarla ilgili olarak;

PKK terör örgütü elebaşısı Abdullah ÖCALAN yakalandıktan sonra terör örgütünün gerçekleştirmiş olduğu sözde 7. Kongresinde başkanlık konseyi tasfiye edilerek yerine yürütme konseyinin kurulduğu, önceden başkanlık konseyi 5 – 10 kişiden oluşturulurken yeni kurulan yürütme konseyinin 30 – 40 kişiden oluşturulduğu belirlenmiştir. Ancak yürütme konseyine atanan şahısların kimler tarafından nasıl, niçin ve ne şekilde atandıkları da bilinmemektedir.

Terör örgütü kuruluşundan itibaren PKK terör örgütü elebaşısı Abdullah ÖCALAN ve Merkez Komite tarafından yönetilirken PKK terör örgütü elebaşısı Abdullah ÖCALAN’ın yakalanması ile birlikte Merkez Komite yerine Parti Meclisinin kurulması ve Parti Meclisi üyelerinin sayılarının 51’e çıkartılması son derece dikkat çekici bulunmuştur.

: 29.Ekim.1999 tarihli ERGENEKON dokümanında “gerektiğinde naylon terör örgütü kurulmalı ve yabancı istihbarat örgütlerinin kurguladıkları oyunda mutlaka yer alınmalı” şeklindeki prensipleri ile de örgütün terör örgütlerinin tasfiye ve yok edilmesi değil, kontrol altına alınıp örgüt adına kullanılmasını benimsedikleri, bu konuda Veli KÜÇÜK ve Ümit OĞUZTAN’tan çıkan PANZEHİR isimli örgütsel içerikli dokümanın içeriğinde PKK’nın tamamen tasfiye edilmesi yerine, PKK terör örgütü elebaşısı Abdullah ÖCALAN’la iş birliği yapılıp bizzat ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ içersinde bulunan kendilerince genç subay olarak tabir ettikleri, muhtemelen örgüt adına çeşitli askeri kurumlara sızmış örgüt üyelerinin PKK’nın üst düzey yönetici kadrolarının yerlerine getirilmesi öngörülmüş, ayrıca bu belgede PKK terör örgütü elebaşısı Abdullah ÖCALAN’ın emekli olmadığı ve emekli olmayı da istemediği belirtilmiş ve örgütle arasındaki irtibatlarının boyutunu açıkça anlaşılmaktadır. Ergenekon terör örgütünün amaçlarının terörle mücadele değil, bizzat kendi kontrollerindeki terör örgütlerinin kullanılarak devlet otoritesini zaafa uğratıp, kamu düzenini bozup örgütü yönetmeye çalıştıkları anlaşılmaktadır. Doğu PERİNÇEK ve Ferid İLSEVER, PKK’nın kamplarında PKK terör örgütü elebaşısı Abdullah ÖCALAN’la birçok fotoğrafının bulunduğu görülmüştür

Sanık Doğu PERİNÇEK ile ilgili ifadeler:

Mehmet EYMÜR alınan ifadesinde; “Doğu PERİNÇEK’in 1970’li yıllardan itibaren güvenlik güçlerine (Asker, Polis, MİT) karşı, onları hedef gösteren ayrıca kendisinin de dâhil olduğu beyanatlarının olduğunu, Doğu PERİNÇEK’in bu faaliyetleri maksatlı olarak yaptığını, yabancı güçlerin telkini ile hareket ettiğini ve ülkesini seven bir insanın kendi milli kurumlarına bu derce zarar vereceği faaliyetler yürütmeyeceğini, Doğu PERİNÇEK’in faaliyet yürüttüğü her alanda karışıklık ve kargaşa meydana geldiğini, devamlı olarak ideoloji ve kalıp değiştirdiğini, bazı zamanlar PKK terör örgütü elebaşısı Abdullah ÖCALAN’la görüşmeye gittiğini ve yayın organları vasıtasıyla onları desteklediğini, bazı zamanlar sol örgütlerin içerisinde yer aldığını, son dönemde de Ulusalcı olduğunu, bu durumun hayatın doğal akışı olarak algılamanın mümkün olmadığını, olsa olsa maksatlı bir faaliyet olacağını,

Doğu PERİNÇEK’in siyasal bilgilerden mezun olduktan sonra Almanya’da geçen ve ne yaptığı belirsiz iki senesi olduğunu, Doğu PERİNÇEK ve ekibinin PKK ile ilişkileri PKK terör örgütü elebaşısı Abdullah ÖCALAN’la samimiyeti ,Atatürkçü Derneklerin katımlı ile birlikte bu derneklerde ikilik çıkması, geçmişte Maocu bir ideolojiyi temsil ederek Türkiye’de ki solu bölmesi dikkat çeken diğer hususlar olduğunu, zaman zaman elde edilen Mit belgesi, Genelkurmay yazısı gibi uydurma bazı yazılarla, kamuoyunun zihnini bulandırıp yönlendirme yaptığını, bir doğruya on yalan ekleyerek kara propaganda unsuru olarak kullandığını…” beyan etmiştir.



PKK terör örgütü içinde uzun süre faaliyet gösteren Gizli Tanık DENİZ alınan ifadesinde;

“1986-1987 yıllarında Abdullah ÖCALAN’ın Bekaa Vadisinde bulunan Helve kampında bulunduğu sırada gazeteci ve siyasi kimliği olan Doğu PERİNÇEK’in röportaj adı altında geldiğini, ilgisi çeken ilk olayın Doğu PERİNÇEK’in Abdullah ÖCALAN tarafından bizzat karşılanması ve askeri tören yapılması olduğunu, Doğu PERİNÇEK’e kampta bir oda tahsis edildiğini, Doğu PERİNÇEK’in kampta 10 gün kadar kaldığını, Abdullah ÖCALAN hiçbir misafiri ile bir defadan fazla birlikte yemek yemediği halde Doğu PERİNÇEK ile kaldığı süre boyunca bütün yemekleri birlikte yediklerini, Abdullah ÖCALAN’ın kendisi ile görüşmeye gelen herkesle görüştüğünü ve gelenlerin yüzüne karşı güzel sözler söylediğini, ancak gittikten sonra da arkasından ajan, işbirlikçi ya da benden yararlanmaya geldi şeklinde sözler söylediğini, fakat Doğu PERİNÇEK hakkında övücü sözler söylediğini, Doğu PERİNÇEK’in PKK terör örgütü elebaşısı Abdullah ÖCALAN’la görüşmesinin ardından bu görüşmesini bir kitap haline getirip yayınlatması ve Aydınlık dergisinde dizi halinde yayınlamak suretiyle varlığı yokluğu çok fazla hissedilmeyen Abdullah ÖCALAN ve PKK örgütünün Türkiye siyasetinde gündemleşmesini ve ülke içerisinde örgütün taban bulmasını sağladığını, 15 Ağustos 1984 olayları ile örgütün adını Türkiye’de hissettirmişse de daha sonra yapılan operasyonlarla örgütün ağır darbeler aldığını, örgütün o dönemde siyasi olarak ta sıkışmış bir durumda olduğunu ve yayınlanan bu görüşmenin adeta örgüt için bir can simidi haline geldiğini, bu röportajın yayınlanması ile Doğu PERİNÇEK’in örgütün adeta ikinci lideri konumuna geldiğini ve yayınladığı bu kitabın örgüt mensuplarının evlerindeki kitaplıklarda yerini aldığını,

Doğu PERİNÇEK’in Abdullah ÖCALAN’ın Türkiye ve Türk askerine karşı silahlı mücadele ettiği dönemlerde Abdullah ÖCALAN’la görüşüp hatta bu görüşmelerini yayınlamak suretiyle örgütün propagandasını yaptığı halde, bugün her ne kadar Abdullah ÖCALAN’ın samimiyetsizlikle suçlansa bile bir barış ortamından bahsetmekte ve çözümün diyalog ile olabileceğini söylediğini, ancak Doğu PERİNÇEK’in ise tam da bu dönemde Abdullah ÖCALAN ve PKK’ya karşı çok ciddi söylemler ve yayınlar yaptığını ve Doğu PERİNÇEK’te ki bu değişimi anlamakta güçlük çektiğini…” beyan etmiştir.

Ümüt FIRAT alınan ifadesinde; “1979 Temmuz ayında O dönemde Doğu PERİNÇEK grubu tarafından çıkartılan ‘Aydınlık Gazetesinde” Türkiye’deki bütün legal ve illegal Sol Grupların deşifre edilmesi manasına gelebilecek bir yayın yapıldığını, bu yayın içerisinde Abdullah ÖCALAN grubunun APOCULAR olarak yer aldığını, bu tarihten sonra da Abdullah ÖCALAN’ın grubu ile birlikte ortalıktan kaybolduğunu,

Doğu PERİNÇEK, 1980 sonrası Sol hareketler üzerindeki kaybettiği etkisini Eski TİP Genel Başkanı Mehmet Ali AYBAR’a yakın durmak ve tekrar itibar kazanmak istediği ancak itibar görmediği, bilahare 1986 sonrası PKK ya ve Abdullah ÖCALAN’a yakınlaşarak bir meşruiyet yakalamaya çalıştığını, yayınladığı 2000’e (İkibin) doğru dergisinde PKK ya ve Abdullah ÖCALAN’ın görüşlerine geniş yer verdiği, ona yakınlık duymayan Kürt gruplara karşı saldırılarda bulunduğu, 1991 seçimlerinde HEP’in SHP ile işbirliği yaparak kendisini dışlaması üzerine PKK ile yollarını ayırdığını, daha sonra Milliyetçi bir çizgi ve bugün Ulusalcı Sol olarak adlandırılan yapılanmaların mimarlarından biri olarak politik faaliyetini sürdürdüğü İşçi Partisinin başkanı olduğunu beyan etmiştir.



2001 yılında Tuncay GÜNEY ile yapılan mülakatta; “… K.Irak’a geçtikten sonra Zaho’ya, daha sonro Dohok’a gittiklerini, bir hafta kadar kaldıklarını ve Erbil’e geçtiklerini, orada altlarında bulunan BMW’nin alındığını, başka bir araç verildiğini, Kürdistan Başkanı Kosret RESUL ile görüştüklerini … Doğu PERİNÇEK’in bir dönem PKK ile ittifakı bozduğunu söylediğini, ancak bu ittifakın devam ettiğini, Türk gladyosunun içinde Doğu PERİNÇEK gibi, Irak Kürdistan Komünist Partisi ve PKK gibi örgütlerin ilişkilerinin devam ettiğini,

Veli KÜÇÜK’ün basında örgütlenmek için, birçok kişiyle irtibata geçtiğini, Ferit İLSEVER ile görüşmesinde Veli Albayı anlattığını, Ferit İLSEVER’in de Veli KÜÇÜK’ü “Yüzbaşı MİT subayı” diye ilk keşfeden kişi olduğunu söylediğini, Doğu PERİNÇEK’in yasaklı olduğu dönemde Sosyalist Parti’nin Güneydoğu’da propaganda yaptığını, Ferit İLSEVER Sosyalist Parti başkanıyken PKK terör örgütü elebaşısı Abdullah ÖCALAN ve Doğu PERİNÇEK’in ittifak yaptıklarını öğrendiğini…” beyan etmiştir.



PKK terör örgütü içinde uzun süre faaliyet gösteren Gizli Tanık EMEK alınan ifadesinde; “Kendisinin PKK örgütü içerisinde Mahsum KORKMAZ Akademisi’nin bulunduğu kampta ve Suriye’deki örgüt evlerinde kaldığı dönem içerisinde Abdullah ÖCALAN’ı Türkiye’den ve değişik ülkelerden birçok kişinin görüşmek üzere geldiğini, gelenler arasında Doğu PERİNÇEK’in de bulunduğunu, Doğu PERİNÇEK’in kampa ve Suriye’de bulunan evlere Türkiye’li sol örgütler ile PKK arasında amaç birliği sağlayacak bir devrimci platform oluşturmak amacıyla geldiğini, görüşmeler gizli yapıldığı için başka hangi konularda görüştüklerini bilmediğini…” beyan etmiştir.

Sanık Veli KÜÇÜK ile ilgili ifadeler:

2001 yılında Tuncay GÜNEY ile yapılan mülakatta; “Veli KÜÇÜK’ün Karadeniz’de, Giresun’da görev yaptığı dönem içersinde... Dursun KARATAŞ’la ve Abdullah ÖCALAN’la da arasının iyi olduğunu, bunun başında da Meral KIR (MERAL KIDIR) isimli bir bayanın olduğunu ve cezaevinde yattığını, bu bayanın kitaplarının da bulunduğunu, Veli KÜÇÜK’ün bu bayana haber göndererek “Meral, Dursun’a söyle, benim bölgemde PKK ile yapmış olduğu ittifakı bozsunlar” dediğini,

Daha sonradan Veli KÜÇÜK’ün kendisine; Meral KIR’ın (MERAL KIDIR) Dursun KARATAŞ’a mektup göndererek, “Dursun, Veli Paşa’nın olduğu bölgede ben eylem yapmam. Siz bu hatayı Bedri YAĞAN ile beraber yapmıştınız, ben örgütümün helak olmasını istemiyorum” dediğini anlattığını, Veli KÜÇÜK ile Meral KIR’ın (Meral KIDIR) sık sık görüştüğünü,



Doğu PERİNÇEK ile PKK terör örgütünün ittifakının halen devam ettiğini, PKK terör örgütü elebaşısı Abdullah ÖCALAN’ın Suriye’den çıkması sonrasında, onun avukatı olan Doğan ERBAŞ’ın Doğu PERİNÇEK’e gelerek Türk Askerleriyle işbirliği yapmak istediğini ve Apo’nun teslim olacağını söylediği, Doğu PERİNÇEK’in de bunu kendisine anlattığını, kendisinin bu konuyu Veli KÜÇÜK’e ilettiğini…, Abdullah ÖCALAN’ın General Veli KÜÇÜK’e iletilmek üzere “bir muhatap arıyorum” isimli kitabının verildiğini, kitabın en arkasına basılmış vaziyette Veli paşaya bir mektup olduğunu söylediklerini..” beyan etmiştir.

PKK terör örgütü içinde uzun süre faaliyet gösteren Gizli Tanık EMEK alınan ifadesinde; “Alaattin KANAT ile yaptığı sohbette kendisine ERGENEKON yapısı ile ilgili olarak, “yapının çok büyük olduğunu, kimsenin dokunamadığını, örgüt içerisinde üst düzey insanların olduğunu, Yeşil Kod Mahmut YILDIRIM, itirafçılar, bazı ünlü paşalar ve Veli KÜÇÜK gibi kişilerin bu yapı içerisinde yer aldığını, itirafçılarında içerisinde bulunduğu YILDIZ TİMİ’nin Musa ANTER’i öldürdüğünü, ayrıca Doğu ve Güneydoğu İlleri içerisinde bu yapılanmaya karşı olan ve PKK örgütü ile bağlantılı şahısların öldürülmesi olayları ile vergilendirme adı altında Kürt işadamlarından zorla para alınması eylemlerini bu yapı tarafından gerçekleştirildiğini, bu yapının Askeriyede, Emniyette, Siyasette, Üniversitelerde, MİT içerisinde ve Devletin önemli kademelerinde nüfuz ettiğini ve çok iyi bir şekilde örgütlendiklerini, ayrıca bu yapının Orta Asyadaki Türk Cumhuriyetlerinde ve Avrupa da Almanya, İsviçre ve Yunanistan gibi ülkelerde yapılandığını, finans kaynaklarını, kendilerine özgü bir sistem dahilinde gerektiğinde Kürt işadamlarından zorla alınan paralar ile kendi kurdukları şirketler kanalı ile ciddi manada bir para kaynaklarının olduğunu, Para konusunda herhangi bir sıkıntılarının olmadığını, istedikleri zaman istedikleri yerde her türlü paranın silahın, mühimmatın, kendilerine sağlandığını, hatta bu yapıya veya oluşuma karşı olan ve PKK örgütüne yardım ettiğini düşündükleri Batman Milletvekili Mehmet SİNCAR’ı kendilerinin cezalandırdığını yani öldürdüklerini” beyan etmiştir.

Gizli Tanık KISKAÇ alınan ifadesinde; Veli KÜÇÜK’le bağlantılı olan rütbelilerin terör örgütlerine bitirici operasyonlar yapmayarak adeta rahat bir şekilde örgütlenmelerine göz yumduklarını bizzat yaşayarak gördüğünü,

Yaptırdığı operasyonlarla birlikte, bilgi vermesine rağmen gerçekleştirilmeyen operasyonların da olduğunu, PKK ve DHKP/C terör örgütlerinin eylem birlikteliği yaptığı dönemde 250 kişilik PKK ve DHKP/C grubunun yerini nokta olarak söylemesine rağmen Veli KÜÇÜK’le bağlantılı rütbelilerin operasyonu planlandığı gibi gerçekleştirmediklerini, 1996 yılında Veli KÜÇÜK’ün Giresun Jandarma Bölge Komutanı olarak bölgeye geldiğini, İlçe Jandarma Bölük Komutanını yanına alarak Şebinkarahisar İlçe Jandarma Komutanı yaptığını, PKK terör örgütü ile DHKP/C terör örgütünün Karadeniz’e açılmalarının bu yıl gerçekleştiğini,

Maltepe Köyü kırsalında PKK’lı teröristlerin olduğunun haberini aldığını, bu bilgiyi polisle paylaştığını, kendisinin verdiği bilgiyle Ekim 1996 yılında Polis Özel Harekatın çatışmaya girdiğini ve hiç şehit vermeden 42 teröristin ölü olarak ele geçirildiğini, Ruhat Kod Sezai DOĞAN’ın da aralarında bulunduğu PKK’lı militanlar öldürülünce terörün Karadeniz tarafına doğru kaydığını, Giresun - Ordu ve Gümüşhane kırsalının yani Veli KÜÇÜK’ün Sorumluluk alanındaki bölgelerin terörün yuvası olduğunu” beyan etmiştir.

Şüpheli Ahmet Tuncay ÖZKAN ile ilgili olarak:

PKK/KONGRA-GEL terör örgütünün elebaşısı Abdullah ÖCALAN’ın avukatlığını yapanların bürosu olan Asrın Hukuk Bürosunda yapılan aramada ele geçirilen “DİSKET 12” içerisinde bulunan “yazi3” isimli word dosyası içeriğinde; Öcalan’ın avukatlarının bazı şahıslarla görüştükleri ve şahıslara Öcalan’ın düşüncelerini aktardıkları ayrıca görüştükleri şahıslarında görüşlerini PKK terör örgütü elebaşısı Abdullah ÖCALAN’a aktardıklarına bölümlerin bulunduğu yazı olduğu, yazının içeriğinde Tuncay ÖZKAN ile yapılan görüşme de;

Tuncay Özkan: Öcalan iyi bir ideologdur. Türkiye'de ciddi bir değişim yaşandı. Türkiye'nin 150 milyar dış borcu, 150 milyar da iç borcu var. Böyle bir ülke herşeyi ile dışa bağımlıdır. Türkiye'de siyasiler siyaset yapamıyor. Türkiye bu sorunu siyasi alanda çözmeye mecburdur. Bunu devlet biliyor. Kriz aşılırsa daha sağlıklı açılımlar olur. Kürtleri çürütme politikası yok. ABD, Irak'ta Türkiye'nin onay vermediği bir savaşa giremez” şeklinde olduğu tespit edilmiştir.



Uzun süre PKK terör örgütü içinde faaliyet yürüten Gizli Tanık GALİP alınan ifadesinde; “1980 ihtilali öncesinde PKK terör örgütü elebaşısı Abdullah ÖCALAN’ı Suruçlu Ethem AKÇAN’ın Suriye Halep’e çıkardığını ve devamında ihtilal öncesi örgüt üyelerinin grup grup yurt dışına çıktıklarını, örgütün ihtilal öncesi bir bülten yayınlayıp ihtilali adeta haber verdiğini ve örgüt üyelerine silahları sığınak diye tabir edilen yerlere saklamaları talimatını da gönderdiğini, İllegal olarak faaliyet yürüten bir örgütün ihtilali nasıl öğrenmiş olduklarını bugün bile bilmediğini ve bu olayın kendisi için daima karanlık bir nokta olarak kaldığını,

Örgütte Pilot Necati olarak bilinen şahıstan ve bu şahısın PKK terör örgütü elebaşısı Abdullah ÖCALAN ile olan ilişkisinden bahsetmek istediğini, Pilot Necati’nin mesleğinin pilotluk olduğunu, Ağrı’lı olduğunu, PKK terör örgütü elebaşısı Abdullah ÖCALAN’ın kendisine, pilot Necati'nin devletin adamı olduğunu kendisinin kontrol etmek üzere görevlendirildiğini, kendisine Ankara’dayken para yardımı yaptığını, fakat pilot Necati’nin kendisini kontrol edemediğini, kendisinin onu kullandığını ve bir takım bilgileri aldığını, bundan dolayı da devletin kendileri üzerine gelmediğini beyan ettiğini, Pilot Necati’nin PKK terör örgütü elebaşısı Abdullah ÖCALAN’a üstü kapalı olarak “sen bir kuşsun istediğimiz zaman seni pişirip yeriz” dediğinin söylediğini, Abdullah ÖCALAN ile Pilot Necati’nin ilişkisinin 1976-1977 yıllarında başladığını ve Abdullah ÖCALAN’ın yurt dışına çıkışına kadar devam ettiğini, Abdullah ÖCALAN’ın Pilot Necati’nin bir uçak kazasında öldüğünü Yalçın KÜÇÜK’ün kendisine söylediğini beyan ettiğini, Uğur MUMCU öldürüldükten sonra Abdullah ÖCALAN’ın, Uğur MUMCU’nun kendisinin pilot Necati ve Kesire YILDIRIM ile olan ilişkisini araştırdığını ve bunu ortaya çıkartacağı için öldürüldüğünü söylediğini,beyan etmiştir.



Gizli Tanık DENİZ’in ifadesinde; Abdullah ÖCALAN liderliğindeki PKK örgütünün 1980 ihtilali öncesinde Türkiye’ye terk etmesinin nedeni darbenin olacağından haberdar olması olduğunu, kendisinin örgüte Bekaa vadisinde katıldığını, örgütün ilk yayınlarından Maraş Katliamı üzerine başlıklı broşürde de 12 Eylül Darbesinin olacağı yazıldığını, örgüt ve lideri bu darbeyi önceden haber aldıkları için en etkin önlem olarak yurt dışına gitmeyi kararlaştırdığını,

Abdullah ÖCALAN’ın örgütte yapmış olduğu birçok konuşmasında bu durumu şu şekilde açıkladığını; “Bir yanda Pilot diğer yanda Kesire ajanı vardı, günlük olarak beni denetleyerek devlete bilgi veriyorlardı, bende kendilerini kullanıyordum, onlar benden bilgi almaya çalışırken ben onlardan bilgi alıyordum, onlar sayesinde devlet içindeki gelişmeleri öğreniyordum, darbenin olacağını biraz bunların anlatımlarından biraz da kendi yorumlarımdan çıkarttım” diye anlattığını, Öcalan’ın, Pilot Necati ve Kesire Yıldırım için sürekli MİT ajanı dediğini, MİT ajanı olarak söylediği Kesire YILDIRIM ile evlenmesini de onun kendisi üzerinde denetim kurduğunu düşünmesini sağlayıp örgütü oluşturduğu şeklinde açıkladığını,beyan ettiği görülmüştür.

Ülkemizde TÜRK-KÜRT çatışmasının başlamasına sebebiyet verecek DTP’li Ahmet TÜRK, Osman BAYDEMİR ve Sebahat TUNCEL gibi şahıslara suikast hazırlıkları ve planları yaptıkları tespit edilmiştir. Bu tespitler üzerine olayı gerçekleştirecek, tetikçilik yapacak olan şahıs yakalanmış ve istenmeyen olayların önüne geçilmiştir.

Bülent DUMLU isimli şahsın ifadesinde belirttiği gibi “PKK terör örgütü, gençliği ve kitlesini harekete geçirerek Serhildan (Sivil İtaatsizlik) Tipi eylemler yaptırdığını, bunu yaptırmakta ki amacının Kürt ve Türk halkını karşı karşıya getirmek suretiyle Kaos ortamı yaratmayı amaçladıklarını, bu Kaos ortamının da, bu ortamdan nemalanan PKK ve ondan medet uman Ergenekon terör örgütünün amaçlarına hizmet ettiği belirlenmiştir.

PKK/KONGRA-GEL terör örgütü özellikle halkın yoğun olduğu yerlere, kamu binalarına ve askeri hedeflere bombalama, suikast ve sabotaj türü eylemler gerçekleştirerek bir Türk – Kürt çatışması oluşturmak suretiyle halkı sokağa dökmeyi hedeflemişlerdir.

Doğu PERİNÇEK ve Ferit İLSEVER’in PKK’nın kamplarında PKK elebaşısı PKK terör örgütü elebaşısı Abdullah ÖCALAN’la birçok fotoğrafının bulunduğu, buradan da şüpheli Doğu PERİNÇEK’in ERGENEKON terör örgütünün kararlarına göre teori ve planlama dairesi başkanlığı bünyesinde terör örgütleri ile irtibat konusunda da görevli olduğu anlaşılmaktadır.

Ele geçirilen örgütsel dokümanlar, yöneticisi ve üyelerinin bu örgütle irtibatları,tanıkların beyanları ve terör örgütü PKK’nın gerçekleştirdiği toplumsal eylemler gözönüne alındığında, Ergenekon terör örgütünün ele geçirilen dokümanlarda belirtilen stratejilerine uygun olarak , terör örgütü PKK/KONGRA-GEL’i yönlendirip ,yönetmeye çalıştıkları sonucuna varılmıştır.



Yüklə 14,92 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   33   34   35   36   37   38   39   40   ...   230




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin