10. Sinif dil ve anlatim ders notlari I. ÜNİte sunum-tartişma-panel


Not: Geçişli eyleme sahip olan cümlelerde kimi zaman nesne bulunmaz. Bu eylemler nesne almasalar da geçişlidir. Önemli olan, o eylemin nesne alabilmesidir



Yüklə 2,29 Mb.
səhifə13/21
tarix26.07.2018
ölçüsü2,29 Mb.
#58597
1   ...   9   10   11   12   13   14   15   16   ...   21

Not: Geçişli eyleme sahip olan cümlelerde kimi zaman nesne bulunmaz. Bu eylemler nesne almasalar da geçişlidir. Önemli olan, o eylemin nesne alabilmesidir.
Öğretmen çok güzel anlattı.

Öğretmen konuyu çok güzel anlattı.


Bu cümlede nesne bulunmamasına rağmen, istenirse cümleye nesne getirilebildiği için “anlatmak” eylemi geçişlidir.


  1. GEÇİŞSİZ FİİL


Nesne alamayan eylemlerdir. Geçişsiz eylemler, “neyi, kimi, ne” sorularına cevap veremez. Geçişsiz eylemlerin yüklem olduğu cümlelere dışarıdan herhangi bir nesne getirilemez.
Onun anlattığı fıkraya hepimiz güldük.

Babamla hafta sonları balık tutmaya gideriz.


Bu cümlelerde yüklem olan “güldük” ve “gideriz” eylemleri nesne alamadığı için, geçişsiz bir eylemdir.
Aşağıdaki cümlelerde eylemler, nesne alamadıkları için geçişsizdir.
Dün gece televizyondaki film çok geç başladı.

Küçük kardeşim bugün erkenden uyandı.

Geleceğe her zaman umutla baktık.

Okul sonrası annesine ev işlerinde yardım ediyordu.


Not: Nesneyi bulmak için yükleme sorduğumuz “neyi, kimi, ne” sorularına “onu” sözcüğünü ortak bir cevap olarak verebiliriz. Cümleyi “onu” sözcüğü ile birlikte okuyarak cümledeki eylemin geçişli olup olmadığını kolayca anlayabiliriz.
Sabahtan beri burada (onu) bekliyorum. (uygun)

Balonu uçan çocuk bir süre (onu) ağladı. (uygun değil)


Bu cümlelerde nesne yoktur. Cümlelere “onu” sözcüğünü getirdiğimizde “beklemekeyleminin geçişli, “ağlamak” eyleminin geçişsiz olduğunu görürüz.
Not: Türkçede bazı eylemler yeni anlamlar kazanarak hem geçişli, hem geçişsiz olarak kullanılabilmektedir. Bir cümledeki eylemin geçişli olup olmadığı sorulduğunda sadece eylemi değil, cümleyi bütünüyle okumak gerekir.

Bütün gün çarşıda boş boş gezmiş. (geçişsiz)

Sınıfça ilçemizdeki müzeyi gezdik. (geçişli)

Arkadaşım az önce buradan geçti. (geçişsiz)

Afrikalı atlet sporcuların hepsini geçti. (geçişli)

Fırtına, üç gün sürdü. (geçişsiz)

Tepsiyi fırına sürdü. (geçişli)
Not: Geçişsiz fiiller, edilgen yapıldığında cümlede özne bulunmaz.
Yemekten sonra hep salonda oturulur.  (edilgen-geçişsiz)
                                            Yüklem

Bu fıkraya uzun süre gülün.  (edilgen-geçişsiz)


                                Yüklem


3.OLDURGAN FİİL


Geçişsiz bir fiilin üzerine “-r,-t,-tır” eklerinden birinin getirilerek fiilin geçişli yapılmasına “oldurgan” çatılı fiil denir.
Geçişsiz Eylem Oldurgan Eylem

dolmak dol – dur – mak

ağlamak ağla -t – mak

düşmek düş – ür – mek


Adam öldü. (geçişsiz)

Adamı öldürdü. (oldurgan)


Günler zor geçiyor.(geçişsiz)

Günlerini zor geçiriyor.(oldurgan)


Araba durdu.(geçişsiz)

Arabayı durdurdu. (oldurgan)


Saçları uzamış. (geçişsiz)

Saçlarını uzatmış. (oldurgan)


Her sabah koşarım.(geçişsiz)

Yıllarca bu topraklarda at koşturduk.(oldurgan)


İşe başladım.(geçişsiz)

Dersleri başlattım.(oldurgan)


Aşağıdaki fiilleri oldurgan yapınız.
dolaşmak --

başlamak--

gelmek –

gitmek--


kaynamak—

pişmek--


göçmek—

birikmek--



4.ETTİRGEN FİİL

 Geçişli bir fiilin üzerine “-r,-t,-tır” eklerinden biri getirilerek fiil yeniden geçişli yapılıyorsa o fiil “ettirgen” çatılı bir fiildir.


Bu durumda eylemin geçişlilik derecesi arttırılmış olur ve kimi zaman işi bir başkasına yaptırma, ettirme anlamı katar.
Geçişli Eylem Ettirgen Eylem

açmak aç – tır – mak

okudu oku -t -tu

duymak duy – ur – mak


Bu kitapları okudum. (geçişli)

Bu kitapları okuttum.(ettirgen)


Her şeyi kırdım. (geçişli)

Her şeyi kırdırdım. (ettirgen)


Yeni aldığım daireyi boyadım.(geçişli)

Yeni aldığım daireyi boyattım. (ettirgen)


Kumaşı ölçüsüne göre kestim. (geçişli)

Kumaşı ölçüsüne göre kestirdim.(ettirgen)


Aşağıdaki fiilleri ettirgen yapınız.
beklemek—

yemek—


görmek—

ödemek--


bağlamak--

dinlemek--

boyamak--

bulmak--
Fiil Çatısıyla İlgili Cümle İncelemeleri


Çocukların boyları bu yıl çok uzamış.

Öznesine göre:

Nesnesine göre:

Onunla yarın buluşmak üzere sözleştik.

Öznesine göre:

Nesnesine göre:

Dağın tepesine bir saat sonra çıkılacak.

Öznesine göre:

Nesnesine göre:

Bu zor günlerimde anılarıma tutundum.

Öznesine göre:

Nesnesine göre:

Ellerindeki fırsatı kıskançlıkları yüzünden kaçırdılar.

Öznesine göre:

Nesnesine göre:

Bir Akdeniz kentinin tuz kokan sabahlarında uyanıyorum.

Öznesine göre:

Nesnesine göre:

Aradığınız kitabı buldunuz mu?

Öznesine göre:

Nesnesine göre:

FİİLİMSİ (EYLEMSİ)
Fiillerden belirli eklerle türetilip ad, sıfat veya zarf görevinde kullanılan sözcüklerdir. Adından da anlaşıldığı üzere, fiile benzeyen ancak fiil gibi çekimlenemediği için eylem olmayan sözcüklerdir.

Fiilimsiler, fiillerden farklı olarak kip eklerini almazlar.


Yağmurun yağması, çiftçileri çok sevindirdi.
Bu cümlede “yağ-” eylemi, “-ma” ekini aldıktan sonra bir de adlara gelen tamlanan ekini (-sı) almış. Yani bu sözcük, isim gibi kullanılmış. Ayrıca, cümleyi “Yağmurun yağmaması, çiftçileri kara kara düşündürüyor.” biçiminde söylediğimizde aynı eylemin, “eylem olumsuzluk eki” olan “-ma”yı aldığını yani eylem anlamını devam ettirdiğini, eylem gibi kullanıldığını görüyoruz. İsim çekim eki (-sı) alan, eylem gibi çekimlenmeyen; ama eylem olumsuzluk ekini alarak eylem anlamını taşıyan bu sözcük, bir eylemsidir.
Bozulan konserveleri fabrikaya iade etti.
Bu cümlede “bozul-” eylemi, “an-” ekini alarak “konserve” adının sıfatı olarak kullanılmıştır. Cümleyi, “Bozulmayan konserveleri rafa dizdi.” biçiminde söylersek, sıfatın aynı zamanda, eylem olumsuzluk ekini (-ma) aldığını, yanı eylem anlamını devam ettirdiğini görüyoruz. Aldığı ekle sıfat alarak kullanılan, aynı zamanda eylem anlamı taşıyan bu sözcük bir eylemsidir.
Yaz akşamları, eve ancak hava kararınca girerdik.
Bu cümlede “karar-” eylemi “-ınca” ekini alarak “gir-” eyleminin zamanını belirtmiş, zarf olarak kullanılmıştır. Cümleyi “Yaz akşamları hava kararmayınca eve girmezdik.” biçiminde söylersek, zarfın aynı zamanda eylem olumsuzluk ekini (-ma) aldığını görürüz. Aldığı ekle zarf olarak kullanılan, aynı zamanda eylem anlamı taşıyan bu sözcük bir eylemsidir.
Verilen örneklere göre, eylemlerden türeyen eylemsiler; ad, sıfat, zarf görevinde kullanılmaktadır. Buna göre eylemsiler üçe ayrılır:
1. İsim-Fiil (Adeylem)
Fiillerden “-me (-ma), -mek (-mak), -iş (-ış, -uş, -üş)” ekleriyle türetilip isim görevinde kullanılan sözcüklerdir.
Haftanın ilk günü okula gitmekten hoşlanmazdı.
Bu cümlede eylem (git-), “-mek” ekini alarak eylemsi olmuştur. Çünkü bu sözcüğe, eylem olumsuzluk ekini getirebildiğimiz gibi, sözcüğün, ad çekim eki olan “-den hal eki”ni aldığını görüyoruz.
Aşağıdaki örneklerde, koyu yazılan sözcükler isim-fiildir.
Kitap okumak en büyük tutkumdur.

Çocuk yatmamak için türlü bahaneler öne sürüyordu.

Yol kenarları, parklar çiçeklenmeye başladı.

Üç günden beri aramamasına üzüldüm.

Öğretmenimizin şiir okuyuşunu çok beğeniyorum.

Söz verdiği halde gelmeyişine kızdım.


Örnek yaz:


  • İsim fiiller, kalıplaşarak sıfat görevinde kullanılabilir.

Babam süzme yoğurdu çok sever.

İki yakayı asma köprüyle birbirine bağlayacaklar.
Bu cümlelerde, isim-fiil ekini alan “süzme, asma” sözcükleri, “yoğurt, köprü” adlarını niteleyerek sıfat görevinde kullanılmıştır.
Not: Eylem olumsuzluk eki “-ma, -me” adeylem eki “-ma, -me” ile şekilce benzerlik gösterir. Cümlenin anlamından bunu fark edebiliriz.
Bu okula gitme konusunda karar sizin.

Eğer hastaysan, yarın okula gitme, dedi.


Birinci cümlede “gitme” sözcüğü, isim fiil ekini alarak eylemsi olmuştur, ikinci cümlede, “gitme” sözcüğü, emir kipinin 2. tekil kişisi ile çekimlenmiş, olumsuzluk ekini (-me) almış bir eylemdir.
Not: Bazı eylemler, isim fiil eklerini alıp kalıplaşarak bir varlığa ad olur. Bu sözcükler artık eylemsi değildir.
Şu kazmayı küreklerin yanına koyun.

Burayı kazmayı sakın unutmayın.


Birinci cümlede “kaz-” eylemine gelen “-ma” eki, onu kalıcı bir ad haline getirmiş, sözcük, eylem anlamını tamamen yitirmiş. İkinci cümlede ise “kaz-” eylemi “-ma” ekini almış; ama eylemsi anlamını yitirmemiştir. Böylece ikinci cümledeki “kazmayı” sözcüğünü “Burayı kazmamayı kararlaştırdık.” biçiminde, eylem olumsuzluk ekiyle birlikte kullanabilir ve onun eylemsi olduğunu açıkça görebiliriz.
Aşağıdaki cümlelerde, isim fiil ekini aldığı halde bir varlığa ad olarak fiilimsi özelliğini kaybeden sözcükler koyu renk olarak yazılmıştır.
Ahmet dünkü YGS denemesine girmemiş.

Gerekli bilgileri danışmadan alabilirsiniz.



Dondurma, en çok, yaz aylarında tüketilir.

2. Sıfat-Fiil (Ortaç)
Eylemlerden -an(-en), -ası(-esi), -mez(-maz), -ar(-er, -r), -dik(-dık, -tik, -tık), -ecek(-acak), -miş(-mış)” ekleriyle türetilip sıfat görevinde kullanılan sözcüklerdir.
Harman yerinde, sararmış otlar bir köşeye yığılmıştı.
Bu cümlede, “sarar-” eylemi, “-mış” ekini alarak “ot” adını niteleyen bir sıfat olmuştur. Eylem olumsuzluk ekini (-ma) de alabilen (sararmamış) bu sözcük aynı zamanda eylem anlamı taşımaktadır. Dolayısıyla “sararmış” sözcüğü sıfat-fiildir.
Aşağıdaki cümlelerde koyu yazılan sözcükler, sıfat-fiildir.
Kırılan camı değiştirmek için camcı çağırdık.

Burası gerçekten görülesi bir yermiş.

Kervanımız geçilmez çölleri geçti.

Küçük kasabalarda hep bildik sorunlarla karşılaştık.

Bize, evde, yapacak bir iş bırakmamıştı.
Örnek yaz:


  • Sıfat-fiiller, öteki sıfatlar gibi adlaşabilir.

Soruyu bilenler ödüllendirildi.



Tanıdıkları onu artık aramıyordu.

Çocuk gördüklerini annesine anlattı.


Örnek yaz:

  • Sıfat-fiiller, “-dik” ve “-acak” ekiyle birlikte tamlanan (iyelik) eki alabilir.


Gideceğim günü size haber veririm.

Sanatçı, yazdığı mektupları kitap haline getirmiş.



İstediğiniz kitapları adresinize yollayacağız.


  • Sıfat-fiiller bazen sıfat görevinde kullanılmayabilir.

Bu konuyu daha önce öğrendiğimi söylemedim.

Onun beni kırmayacağını sanıyorum.

Bu görevi çok istediğinizi biliyorum.

Yakında geleceğimi ona haber verin.
Not: Sıfat-fiil eklerini alan bazı sözcükler kalıcı isim olur
Geçmişini bilmeyen geleceğine yön veremez.

Yoksullara yakacak yardımı yapıldı.

Ünlü yazarla okurlar arasında sıkı ilişki olmalı.

Evimizin giderlerini düzene sokmalıyız.

Bu su, nisan ayında çağlayan haline gelirdi.

Sabahları dolmuşa yetişmek için koşturuyordu.



3. Zarf Fiil (Bağ-Fiil, Ulaç)
Eylemlerden “-ip, (-ıp, -up, -üp), -erek (-arak), -meden (-madan), -meksizin (-maksızın), -dikçe (-dıkça, -tıkça), -ince (-ınca),-eli (-alı),-ken,-a (…-a …-a), …-r …-mez (…- r …-maz), -esiye (-asıya), -casına (-cesine)” ekleriyle türetilip zarf görevinde kullanılan sözcüklerdir. Cümleleri zaman veya durum yönüyle tamamlar.
Kasadaki domatesleri, seçerek aldı.
Bu cümlede, “seç-” eylemi, “-erek” ekini alarak yüklemin nasıl yapıldığını belirtir. Yani zarf görevindedir. Bu sözcük, eylem olumsuzluk ekini (-me) de alabildiği için zarf fiildir.
Aşağıdaki cümlelerde koyu renkli sözcükler bağ-fiildir ve bunların cümleye kattığı anlamlar karşılarında verilmiştir.
Çocuklar güle oynaya evlerine gittiler. (durum)

Dersten onu beş geçe çıktılar. (zaman)

Zaman yel olup akıyor, kuş olup uçuyor. (durum)

Çiftliğe doğru istemeyerek yürüdü. (durum) 

Sorulara düşünmeden cevap verdi. (durum)

Yine farkına varmaksızın senli benli olduk. (durum)

Çocuğun yüzüne baktıkça onu hatırlıyordu. (zaman)

Akşam olunca komşular bahçede toplanırdı. (zaman)

Okulunu bitireli bir yıl bile olmamıştı. (zaman)

Ders çalışırken odada kimseyi istemezdi. (zaman)

Sofraya oturur oturmaz bir bardak su istedi. (zaman)

Toprak yağmuru doyasıya içmişti sanki. (durum)

Yağmur bardaktan boşanırcasına yağıyordu. (durum)


  • Zarf fiil eklerinden “-ken” ad soylu sözcüklere de eklenebilir. Bu durumda, eklendiği sözcüğe zarf görevi kazandırır ama onu eylemsi yapmaz.

Yağmur yağarken evden dışarı çıktım.

Konuya başlarken bazı kaynak kitaplar tavsiye etti.

Dün evdeyken kapının zili çalıverdi.

Babam öğrenciyken burada kimsecikler yokmuş.
Bu cümlelerin birincisinde “yağ-” eylemine gelen ve ikincisinde “başla-” eylemine gelen “-ken” eki zarf-fiil oluştururken, üçüncüsünde “ev” ismine, dördüncüsünde “öğrenci” ismine geldiği için zarf-fiil oluşturmamıştır.
Not: Bazı sözcükler bağ-fiil eki almış görünse de bağ-fiil olmayabilir.
Ona danışmadan bu konuda karar verme.

Başvuru için danışmadan belge alabilirsiniz.


Bu cümlelerin birincisinde “danışmadan” sözcüğü “danış-” eylemine getirilen “-madan” ekiyle yapılan ve eylemin nasıl yapılacağını, durumunu bildiren bir bağ-fiildir. İkinci cümlede ise “danışma” adına “-den” hal eki getirilmiştir. Dolayısıyla bağ-fiil değildir.
Aşağıdaki cümlelerde, şekilce zarf-fiillere benzeyen ama fiilimsi olmayan sözcükler koyu olarak yazılmıştır.
Annemin yaptığı sarmadan iki tane aldım. (ad)

İnşaattaki tahta kalıp bugün sökülecek. (ad)



ÖĞRETİCİ ANLATIM
Öğretici anlatım; açıklama, aydınlatma, bilgi verme amaçlarıyla hazırlanan metinlerde kullanılan anlatım türüdür.
Öğretici Anlatımın Özellikleri:

  • Öğretici anlatımın kullanıldığı metinlerde amaç “bilgi vermek” olduğundan anlatım nesnel özellik taşır. Okuyucunun kolay anlayabileceği bir üslupla düzenlenen bu metinlerde bilginin düzenli bir biçimde verilmesi öğrenmenin sağlıklı ve kalıcı olmasını sağlar.




  • Öğretici anlatımda dilin daha çok “göndergesel işlev”i kullanılır. Bu nedenle söz sanatlarına ya da dilin bünyesine mal olmamış yan ve mecaz anlam ifade eden sözcük ve söz gruplarına yer verilmez. Sözcükler gerçek anlamlarıyla kullanılır. Bilgiler kesin ve kısa ifadelerle dile getirilirken anlatımın açık, yalın, akıcı ve duru olmasına dikkat edilir.




  • Öğretici metnin anlaşılması ve yorumlanması için okuyucunun verilen bilgiyi kavrayabilecek bilgi birikimine sahip olması gerekmektedir. Örneğin bir sözcüğü kök ve eklerine ayırırken öğrenci yapım ve çekim ekleri hakkında bilgi birikimine sahip olmalıdır.




  • Verilen bilgiler, örnekler ve tanımlarla pekiştirilerek okuyucunun bu bilgileri daha sonra da kullanabilmesi veya öğrendiği diğer bilgilerle gerektiğinde bir bağ oluşturabilmesi amacıyla zihninde saklamasını sağlar. Örneğin tarih derslerinde Türklerin dönemsel olarak sosyal ve siyasal durumunu öğreniriz. Bu bilgiyi edebiyat derslerinde metin zihniyetini belirlerken kullanırız. Tarih dersinde öğrendiğimiz bilginin edebiyat dersindeki bir inceleme için kullanabilmekteyiz.




  • Grafik, şema, tablo, fotoğraf, resim gibi “dil dışı göstergeler”den de yararlanılır ve gerektiğinde üzerinde durulan konuyla ilgili terimlere başvurulur.

  • Öğretici anlatım ansiklopedilerde, ders kitaplarında, tarihi, felsefi, bilimsel ve diğer öğretici metinlerde kullanılır.


ÖRNEK METİN:

MASAL

‘’Masal, asıl söyleyeni belli olmayan, olayları bilinmeyen



bir zamanda ve ülkede geçen, gerçek olaylar yanında

doğaüstü olaylara da yer veren, olağanüstü kişilerin bulunduğu ve kendine özgü anlatım biçimi olan kurmaca metindir. Masallarda kötülük, iyilik, doğruluk, cisimlendirilmiş kişilerin savaşları, düşleri, olağanüstü güçlerin yardımıyla engelleri aşma çabaları görülür.
Her masalda başarı ve mutluluk peşinde koşan bir kahraman ve ona engel olmaya çalışan varlıkların çatışması yer alır. Her insanın iç dünyasında iyi ve yiğit olma isteği vardır. Masalda üstün gelmek isteyen kötü varlıklar, insanın bir işe girişirken içinde çırpınan başarısızlık korkusunun yansımasıdır.
Masal dünyası renkli ve sihirli bir dünyadır. Bu gizemli dünyanın kahramanları aslında insanlardır ama hiçbirinin adı sanı yoktur. Daha çok gerçeküstü olaylara dayanan masalların içten içe yürüyen bir özü, gerçek bir yönü vardır. Bundan dolayı usta masalcılar, masal deyip geçmeyin; kökleri vardır geçmişte, dayanır durur dağ gibi…Dalları vardır üstümüzde; yeşerir gider bağ gibi, derler.’’
Yukarıdaki metinde masalın ne olduğu ve özellikleri hakkında bilgi verilerek "öğretici anlatım" kullanılmış.
AÇIKLAYICI ANLATIM
Açıklayıcı anlatımsmilev okuyucunun eksik ya da yanlış bildiği ya da hiç bilmediği bir konudasmilev ona doğru ve yeni bilgiler sağlamayı ve onu bilgilendirmeyi amaçlayan metinlerde kullanılan anlatım türüdür.

Açıklayıcı Anlatımın Özellikleri:


  • Açıklayıcı metinlerde “bilgi iletme” amacı güdülür ancak bu yapılırken anlaşılmayı amaçlar yani bir sorunu aydınlatmaya ya da onun anlaşılmasını kolaylaştırmaya çalışır. Çözüm getiren, ortada olan belli bir sorunu irdeleyen bir türdür.




  • Açıklayıcı anlatımlarda başlangıçta bir soru, bir sorun olduğu varsayılır ve bunlar açıklanmaya çalışılır. Yani bir metnin açıklama olabilmesi için örtük ya da açık “niçin” ve “nasıl” sorularının yanıtı verilmelidir. “Sınav sistemimiz hakkında ne düşünüyorsunuz, şiir çevirilerinde sanatsal tadın kaybolduğu görüşünde misiniz, romanda bulunması gereken nitelikler nelerdir, tarihsel gelişim içinde Türkçenin dünya dilleri arasındaki yeri nedir?” gibi sorulara verilecek yanıtlar açıklayıcı anlatıma birer örnek olacaktır.


ÖRNEK METİN:

EKOSİSTEM NEDİR?

‘’Canlı organizmalarla cansız çevre elementleri birbiriyle sıkı sıkıya bağlıdır. Karşılıklı olarak madde alışverişi yapacak biçimde birbirlerine etki yapan canlı organizmalarla, cansız maddelerin bulunduğu herhangi bir doğa parçası bir ekosistemdir.



Ekosistem yaklaşımı, bireysel organizmalar ya da topluluklardan çok tüm alanın işlevlerinin nasıl olduğuyla ilgilenir. Bir alandaki canlı organizmalar ve cansız çevreleriyle olan ilişkilerine bakar. Bir ekosistem, temel olarak abiyotik maddeler, üreticiler, tüketiciler ve ayrıştırıcılardan oluşur. Ekosistemlerde yaşam, enerji akışı ve besin döngüleriyle sürer. Açık bir sistem olan ekosistemde, enerji ve besin giriş çıkışı süreklidir.’’

Yukarıdaki metinde yazar, konunun daha iyi anlaşılması için çözümlemeler yaparak niyetini açık bir biçimde ortaya koyar. Aktardığı bilginin okur tarafından anlaşılmasına öncelik verir. Metnin daha iyi anlaşılması için düşünceleri, belli bir düzen ve tutarlılık içinde oluşturur. Ele aldığı konuyu bir bütün olarak aktarır.




  • Açıklayıcı anlatımla oluşturulan metinlerde yazarın konusunda yetkin (tecrübeli) olması yeterli değildir. Aynı zamanda yazarın bilgisini okura aktarırken anlaşılır bir dil de kullanması gerekmektedir. Anlaşılır bir dil kullanamıyorsa metnin okunurluğu ve yararı kalmayacaktır. Bilgilerin doğru, açık ve kesin bir şekilde dile getirilmesi konunun bütünlüğünü, metnin anlaşılırlığını sağlayacaktır. Bunun için de “açıklık, duruluk, doğallık, özlülük” ilkelerine uyulması gerekir. Bu sayede farklı anlam ve yorumlara neden olacak belirsizlikler ve okuyucunun zihninde yazarın metinde ne demek istediğiyle ilgili bir soru işareti oluşmayacaktır.




  • Metin yazarı, konunun eksiksiz anlaşılması için metnin hedef kitlesini doğru belirlemeli ve yazısını buna göre oluşturmalıdır. Yazar, okuyucunun bireysel özellikleri yani kültürel durumu, yaş, cinsiyet, sosyal çevre, “sen/siz” ayrımı, gündelik/edebi dil kullanımı gibi dil düzeylerini hesaba katarak gerekirse metnin anlaşılmasını kolaylaştıracak resim, şema ve grafiklerle destekleyerek “dil dışı göstergeler”den de yararlanabilmeli




  • Bir metnin ilk satırından son satırına kadar aynı anlatım türüyle yazılması beklenilmez. Yazının akışına, gelişimine göre değişik anlatım türleri kullanılabilir. Ancak bazı yazı türlerinde açıklayıcı anlatım türünün daha ağır bastığını görmekteyiz. Fıkra, makale, deneme, eleştiri, gezi, röportaj gibi öğretici yazı türlerinde açıklayıcı anlatım edebi türlerden daha fazla kullanılır. Çünkü bu yazılar, düşünce yazılarıdır.




  • Açıklayıcı anlatım; ders kitaplarında, ansiklopedilerde, gazete haberlerinde, bilimsel metinlerde, tanıtım yazılarında, öğretilerin yer aldığı metinlerde; makale, deneme, köşe yazısı, eleştiri, anı, gezi yazısı, biyografi, otobiyografi gibi öğretici metinlerde; az da olsa roman, öykü, tiyatro gibi olay çevresinde gelişen edebi metinlerde kullanılır.




  • Açıklayıcı anlatımda dilin “göndergesel işlev”inden yararlanılır. Bu nedenle metinlerde söz sanatlarına, sözcüklerin mecaz ve yan anlamlarına yer verilmez. Sözcüklerin gerçek anlamlarında kullanılmasına dikkat edilir.


Açıklayıcı anlatımla öğretici anlatımın ortak ve farklı yanları :

Açıklayıcı anlatımla öğretici anlatımın birbirine benzer yönleri bulunmaktadır.




  • En önemli benzerliği amaçta görmekteyiz. Her ikisi de okuyucuyu belli konularda “bilgilendirme”yi hedefler.




  • Öğretici anlatımda yazar nesnel olmak zorundayken açıklayıcı anlatımda yazar öznel davranabilir, kişisel düşüncelerini de dile getirebilir.




  • Öğretici anlatımda yapılan açıklamalar ve verilen bilgilerle okuyucuda bir davranış veya yeteneğin geliştirilmesi, değiştirilmesi ya da düzenlenmesi amaçlanırken açıklayıcı anlatımda bu amaç çok da önemli değildir.




  • Öğretici anlatımda bilginin okuyucu için somut yararları olması, bu bilgileri daha sonra da kullanabilmesi beklenir. Açıklayıcı anlatımda böyle bir amaç zorunlu değildir


ÖRNEK METİN:
CÖMERTLİK – ADALET

‘’Cömertlik elindeki parayı, malı ve mülkü esirgemeyip gerekli yerlere ve kimselere vermekten zevk duymak ve eli açık olmaktır. Cömert kişi, başkalarına verdiği para ve



malın değeri üzerinde çıkar düşüncesinden uzaktır. Onun

amacı, dağıttığı servetin karşısındakilere verdiği mutluluğu izlemektir. Adalet de haklı olana hakkını vermek olduğuna göre cömertlikle temelde birleşir. Cömert olmayan kişinin adaletli olması olanak dışıdır. Çünkü parayı ve malı, yararlanmamak ya da başkalarına yararlandırmamak için elinde tutan kişi, haklı olmasa da bir şey dağıtmak zorunda kaldığından daima çıkarını düşünür. Onun için de adaletten ayrılmak zorunda kalır.’’

(Arif Hikmet Par, Açıklamalı Özdeyişler)
Yüklə 2,29 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   9   10   11   12   13   14   15   16   ...   21




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin