10. Sinif dil ve anlatim ders notlari I. ÜNİte sunum-tartişma-panel


Parodi: Bir edebi eserin özünü bozmadan komik bir şekle sokularak yeniden yazılması ya da canlandırılması. Taşlama



Yüklə 2,29 Mb.
səhifə17/21
tarix26.07.2018
ölçüsü2,29 Mb.
#58597
1   ...   13   14   15   16   17   18   19   20   21

Parodi: Bir edebi eserin özünü bozmadan komik bir şekle sokularak yeniden yazılması ya da canlandırılması.
Taşlama: Bir kişiyi, bir yeri, bir şeyi vb. kusurlu yanlarını alaycı bir dille yeren halk şiiri türü.
Hiciv: Bir kişiyi, bir yeri, bir şeyi vb. kusurlu yanlarını alaycı bir dille yeren divan şiiri türü.
Karikatür: İnsan ve toplumla ilgili her tür olayı konu alarak abartılı biçimde belirten, düşündürücü ve güldürücü resim.

Mizahi anlatımda gülmeyi sağlayan unsurlar:
Yanlış anlaşılmalar: Kahramanlardan birinin söylenen sözü veya kendinden istenilenleri ısrarla yanlış anlaması. Mesela Karagöz’ün bir deyim ya da bir sözü yanlış anlaması.

 

Budalalık, saflık: Bir kahramanın olayları anlayıp kavrayamaması. “Amiri memur; memuru amir sanması”

 

Zıtlık: Bir biri ile zıt eşya ya da varlıkların bir arada gösterilmesi. “Zengin ve fakirin birlikte yaşaması.”

 

Olağandışılık: Bir olay, olgu ya da durumun olduğundun farklı gösterilmesi. “Bir adamın çok hızlı koşması.”

 

Aykırı söz: Bir sözün olmayacak yerde söylenmesi.

 

Kargaşa: Kahramanlar arasındaki sözlü ya da fiili kavga.

 

İtibar düşürme: Mevki sahibi bir kişinin küçük düşürülmesi.

 

Davranış sivriltme: Herhangi bir karakter özelliğinin abartılması. “Bir kahramanın aşırı cesur ya da cimri gösterilmesi.”

 

Yalan: Olayların yalan yüzünden çıkmaza sokulması.

 

Taklit: İnsanların ya da hayvanların söz ve hareketlerle taklit edilmesi.


 Ve benzeri gibi yöntemler ile edebi eserlerde komedi yaratılmaktadır.
Örnek Metin:
Ormanda büyüyen adam azgını

Çarşıda pazarda insan beğenmez

Medrese kaçkını softa bozgunu

Selam vermek için kesen beğenmez
Alemi ta'n eder yanına varsam

Seni de yanıltır bir mesele sorsan

Bir cim çıkmaz eğer karnını yarsan

Camiye gelir de erkân beğenmez
Bir çubuğu vardır gayet küçücek

Zu'm-ı fâsidince keyif sürecek

Kırık çanağı yok ayran içecek

Kahvede fağfuri fincan beğenmez
Aslında neslinde giymemiş hâre

İş gelmez elinden gitmez bir kâre

Sandığı gömleksiz duran mekkâre

Bedestene gelir kaftan beğenmez

……

Kazak Abdal


Örnek Metin:

TAM AÇLIĞA ALIŞIRKEN

Zorlu bir kış olmuş... Nasrettin Hoca'nın parası tükendikçe tükenmiş. Ne yapacağını şaşırmış. Sonunda çareyi masrafı kısmakta, aza katlanmakta bulmuş. Bu arada, eşeğinin yemini kıstıkça kısmış Nasrettin Hoca.

Azaltmış...

Azaltmış... Her gün biraz daha azaltmış...

Hayvancağız, yavaş yavaş gücünü yitirmeye başlamış. Yemini azaltmasına karşın, eşeğin yaşadığını gördükçe seviniyormuş Nasrettin Hoca. Ve günbegün, yemi azaltmayı sürdürmüş.

Ama bir sabah ahıra gittiğinde ne görsün, hayvan ölmüş.

Nasrettin Hoca:

Ahh çekmiş derinden, tam açlığa alışırken öldü zavallıcık...

Örnek Metin:
(Karagöz gelir, içeri girerler.)

HACİVAT - Karagöz'üm hoş geldin!...

KARAGÖZ - Hoş bulduk Hacı Cavcav, hoş bulduk!... Ver elini öpeyim!

HACİVAT - Efendim, bu ne el öpmesi?...

KARAGÖZ - Pataklarım ha, öğrenemedin mi? Bayramlaşma el öpmesi tabi...

HACİVAT - Tamam, biliyorum da, bayramın daha ilk gününde bu kaçıncı bayramlaşma?

KARAGÖZ - Köftehor, kaçıncı olursa olsun, bayramlaşma kötü mü?

HACİVAT - Canım kötü olur mu? Bayram güzel, bayramlaşma çok güzel ama...

KARAGÖZ - İyi ya, benim bayramın ilk günü fırsat buldukça senin elini öpmem de hepsinden güzel...

HACİVAT - Artık yeter efendim! Bayram namazından sonra sabah câmide bayramlaştık.

KARAGÖZ - Yalan söyleme! Bayram bahşişi almak herkesin içinde ayıp olur diye dışarıda bayramlaştım.

HACİVAT - Her ne ise... Beraber yürüdük, evlerimize ayrılırken tekrar bayramlaştın! Yine ses çıkarmadım.

KARAGÖZ - Hele ses çıkar da göreyim. "Hacivat benimle bayramlaşmıyor, elini öptürmüyor" diye bağırırım.

HACİVAT - Zaten ben de, sana inanan çıkar da eşe dosta bayram günü rezil olurum diye çekiniyorum.

KARAGÖZ - İyi yapıyorsun Hacı Cavcav!...

HACİVAT - İyi yapıyorum ya, durmadan elini öpen sadece sen olsan ona da razıyım. Çocukların torunların daha câmide iken senin arkanda kuyruk olmaya başladı.*

KARAGÖZ - Ağzını bozma, bayram demem pataklarım. Köftehor ben kedi miyim de arkamda kuyruk uzasın?

HACİVAT - Yani, sen elimi öperken bir bakıyorum ki onlar da arkanda sıraya girmişler.

KARAGÖZ - Ne olacak ya?... Senin arkanda sıraya girecekler de, senden sonra ben çocuklarımın, torunlarımın mı elini öpeceğim?

HACİVAT - Allah iyiliğini versin! Öyle değil... Yani onların da senden sonra el öpmelerine de bir şey dediğim yok ama..

KARAGÖZ - Eeee, aması ne demek oluyor?

HACİVAT - Bahşişini almadan önümden çekilmiyorsunuz.

KARAGÖZ - Senin iyiliğin için öyle yapıyoruz.

HACİVAT - O nasıl oluyor bakalım?

KARAGÖZ - Köftehor, el öpüp de bayram bahşişimizi almasak görenler ne der?

HACİVAT - Hiçbir şey demezler...

KARAGÖZ - Ben öğretirim. "Hacivat, bayramda elini öpen Karagöz ile çocuklarına ve torunlarına bahşiş vermedi, çok ayıp etti" derler.

HACİVAT - İşin aslını astarını bilmezlerse tabii ayıplarlar. Fakat ben de senin çocuklarını torunlarını peşine takıp, benden bahşiş almak için kaç defa elimi öptüğünü söylersem ya sana ne derler?

KARAGÖZ - Bir şey demezler, beni ayıplamazlar.

HACİVAT - Allah Allah, neden?...

KARAGÖZ - Köftehor, sen Hacivat'sın, Ben Karagöz'üm!... Hem gülüp geçerler, hem de "Aferin, Karagöz ne akıllı, işini bilen adammış..." derler.

HACİVAT - Hiç güleceğim yoktu. Hah hah hah!...

KARAGÖZ - Hah hah ya, ben seni şimdi iyi güldürürüm. Unuttum zannetme de hele şu el öpme bayram bahşişimi ver bakalım Hacı Cavcav!

HACİVAT - Pekâlâ, az olacak ya kusura bakma! (Verir.)

KARAGÖZ - Zararı yok, üstünü sonra tamamlarsın! (Alır.)

HACİVAT - Nasıl oldu da bu sefer yalnız geldin?

KARAGÖZ - Kim dedi yalnız geldiğimi? Çoluk çocuk da yola çıkmışlardır. Sen paraları hazırla.

HACİVAT - Aman Allah'ım, sen bana sabır ver!

KARAGÖZ - Tamam Hacı Cavcav, anlaştık! Allah sana sabır versin, sen de bize her bayramda el öptükçe bahşiş ver. (Karagöz ve sonra Hacivat giderler.)


ŞİMDİ TEST ZAMANI (BAĞDAŞIKLIK) T12

1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde çoğul eki gereksiz kullanılmıştır?

A) Anılar zaman zaman, insanı geçmişte bir yolculuğa çıkarır.

B) İki kardeş heyecanla, babalarının işten dönüşünü beklerdi.

C) Şehrin kalabalığından bunalanlar, yalnızlığı bir çıkış olarak görür.

D) Bu bahçede pek çok değişik renklerde çiçeğe rastlamanız mümkündür.

E) Yalan en çok, sizi seven ve size değer veren kişileri yaralar.


2. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde gereksiz sözcük yoktur?

A) Sanatçı, son romanında yaşadığı hayatını ele almış.

B) Eşyalarını odaya gelişigüzel rastgele atmasına çok sinirlendim.

C) Mutlu sonla biten romanlar bana her zaman daha ilgi çekici gelmiştir.

D) Erzurumda sürekli ve aralıksız yağan kar tüm yolların kapanmasına neden oldu.

E)Yaşadıklarınız, söyledikleriniz unutulur fakat hissettirdikleriniz asla unutulmaz.


3. Her şeyden önce, hayattan zevk almasını öğreneceksin.

Bu cümlelerdeki anlatım bozukluğunun nedeni aşağıdakilerden hangisidir?

A) Sözün yanlış yerde kullanılmasından

B) Gereksiz sözcüklere yer verilmesinden

C) İyelik ekinin gereksiz kullanılmasından

D) Sözcüğün anlamına uygun kullanılmamasından

E) Özne-yüklem uyuşmazlığından


4. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde sözcüğün yanlış anlamda kullanılmasından kaynaklanan bir anlatım bozukluğu yoktur?

A) Ormanda yetişen bir çam fidanını bahçenizdeki saksıya ekemezsiniz.

B) Arabayı boyatırsak daha yüksek bir ücretten satabiliriz.

C) Ona verdiğim parayı küçümseyerek elinin tersiyle itti.

D) Eğer sen de istersen her şeye yeniden başlayabiliriz.

E) Para olayını halledebilirsem ben de sizinle tatile çıkarım.


5. Kolumdaki gördüğün yara, çocukken geçirdiğim bir kazanın acı hatırasıdır.

Bu cümledeki anlatım bozukluğunun nedeni aşağıdakilerden hangisidir?

A) Yanlış anlamda sözcük kullanılmasından

B) –ki ekinin gereksiz kullanılmasından

C) Nesne eksikliğinden

D) Gereksiz sözcük kullanılmasından

E) Çelişen ifadelere yer verilmesinden


6. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bağdaşıklık ilkelerine uyulmamasından kaynaklanan bir anlatım bozukluğu söz konusudur?

A) Bir yazarın, halkın yüreğine seslenebilmesi için öncelikle, yapıtlarında içtenliği ön planda tutmasına bağlıdır.

B) Fırtınanın şiddeti ne denli güçlü olursa olsun martı, sevdiği denizden asla vazgeçmez.

C) Gerçek şu ki, herkes seni incitecek; yapman gereken tek şey, acı çekmeye değer birini bulmak.

D) Yazarlar ve aydınlar, tarihi olaylardan ders çıkararak topluma önderlik ederler.

E) Düşünmek ve söylemek kolaydır; zor olan, bunları yapmak ve başarı ile sonuçlandırmaktır.



7. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde sözcüğün yanlış yerde kullanılmasından kaynaklanan bir anlatım bozukluğu vardır?

A) Sonunda, o adamla daha önce nerede karşılaştığımı hatırladım.

B) Gözlerini kapayıp kendini dalgaların eşsiz sesine bıraktı.

C) Bütün gün tanıştığım o adamdan neden bu kadar etkilendiğimi düşündüm.

D) Benim için buraya kadar gelmesi büyük bir incelikti doğrusu.

E) Işık ve rengi kullanışı büyüleyici bir ortam hazırlamış tabloya.


8. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde diğerlerinden farklı bir anlatım bozukluğu vardır?

A) En büyük zevkimiz, akşam çimenlere uzanıp gökteki yıldızları izlemekti.

B) Yokuştan aşağı inerken elimdeki bavul sanki iki kat ağırlaşmıştı.

C) Bellirli bir eğitimden geçmemiş olan kişiler onun şiirlerindeki anlam inceliğini göremez.

D) Bu iş yerinde aşağı yukarı tam dört yıldan beri çalışıyorum.

E) Çok sık olmasa da onunla karşılıklı görüşmeye devam ediyoruz.


9. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde kişi zamiri eksikliğinden kaynaklanan bir anlam belirsizliği söz konusudur?

A) Kardeşini uzun zamandır hiç kimse görmemiş.

B) Giysini kurutmak için sobanın yanında durabilirsin.

C) Ellerin ne kadar da ince ve ürkek...

D) Arabasını kapının önüne park edip gitti.

E) Hiçbirimiz onun sözlerine güvenemeyiz artık.


10. Köyümüz kanalın yakınındadır. Yalnız sular Beyşehir

Göl’ünden gelinceye kadar öyle azalır ki değil üç karışlık bostanı, dönüm dönüm tarlaları bile doyuramaz.



Bu cümledeki anlatım bozukluğunun nedeni, aşağıdakilerin hangisinde doğru açıklanmıştır?

A) Anlamca çelişen ifadelerin bir arada kullanılması

B) Sözcüklerin yanlış sıralanmasından kaynaklanan mantık yanlışlığı

C) Aynı anlama gelen sözcüklerin art arda sıralanması

D) Farklı sözcüklerle ifade edilerek deyimin kalıbının bozulması

E) Sözcüklerin cümledeki anlam bağıntısına uymaması


11. I. Kardeşim sanırım hatasını anlamış olmalı ki bizden özür diledi. (Çelişen ifadelere yer verilmesi)

II. Yapılan kazıda çok eski tarihlere ait antika ev eşyalarına rastlanmış. (Gereksiz sözcük kullanımı)

III. Artık onu görmek istemiyordum, kendimle baş başa kalacak bir yer arıyordum. (Ek eylemin gereksiz kullanılması)

IV. Bu kentte yaşadığım süreç içinde çok iyi insanlarla tanıştım.

( Sözcüğün anlamına uygun kullanılmaması)

V. Benim gibi insanlara güven duymayı öğrenmeniz gerek.

(Virgül eksikliğinden kaynaklanan anlam belirsizliği)

Yukarıda numaralı yerlerin hangisinde cümlede yer alan anlatım bozukluğu yanlış açıklanmıştır?

A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.



ŞİMDİ TEST ZAMANI (BAĞLAŞIKLIK)

1. (I) İhtiyar adam sustu. (II) Rüzgar durmuştu, ormandan hafif sesler geliyordu. (III) Ağaçların üzerinde, uzun ve atlas bir etek dolaşıyormuş gibi fısıltılar vardı. (IV) Yapraklar, piyano tellerinin çıkardığı hafif, ince uğultuya benzeyen acayip seslerle kımıldıyorlardı. (V) Orman dev büyüklüğünde bir çocuk

gibi mışıl mışıl uyuyordu ve bu sesler onun nefesleriydi.



Yukarıda numaralı cümlelerin hangisinde özne–yüklem uyuşmazlığından kaynaklanan bir anlatım bozukluğu vardır?

A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.


2. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bağlaşıklıktan yararlanılmamıştır?

A) Turisler valizlerini toplamış, otobüsün gelmesini bekliyordu.

B) Yeğenini koruyup kolluyor, evlatlarından ayırmıyordu.

C) Çocukluk günlerini düşünüyor, özlemle söz ediyordu.

D)Söylediklerimi dinlemek istememiş, bana inanmayı reddetmişti.

E) Elindeki peyniri kediye verdikten sonra oradan ayrıldı.


3. Bir insanın zekası verdiği cevaplardan anlaşılmaz; ne sormuş ona bakılır.

Bu cümledeki anlatım bozukluğunun benzeri aşağıdakilerin hangisinde vardır?

A) Onun yazılarında sözü uzatmak, büyütmek, eklemeler yapmak yoktur.

B) Cahille sohbet etmek güçtür çünkü aklına ne gelirse söyler.

C) Şiirleri, alttan akan ılık su şeridi gibi, ince bir size bırakıyor içimize.

D) Yaşar Kemal, eserlerinde Orta Anadolu’yu ve insanını merkez almıştır.

E) Oturduğu koltuktan bir türlü kalkamadı demek ki çok yorulmuş.


4. I. Görevli, parkta takılan gençleri görünce yaklaştı, birkaç soru sorup oradan uzaklaştı.

II. Çocuğa biraz para verdikten sonra köşedeki markete yolladı.

III. Bu sözlerin yanlış ve gerçekleri yansıtmadığını gayet iyi biliyorsun.

IV. Basın toplantısında, transferin henüz gerçekleşmediği söylenerek açıklama yaptı.



Numaralı cümlelerde aşağıdaki anlatım bozukluklarından hangisinin örneği yoktur?

A) Özne – yüklem uyuşmazlığı B) Nesne eksikliği

C) Dolaylı tümleç eksikliği D) Çatı uyuşmazlığı

E) Eylemsi eksikliği


5. Ardıç kokuludur babam, onurludur, kıt kanat geçinir ama kimseye el açtığını görmedim şimdiye dek.

Bu cümledeki anlatım bozukluğunun giderilmesi için aşağıdaki değişikliklerden hangisi yapılmalıdır?

A) “kimseye” sözcüğü yerine “ “hiç kimseye” getirilerek

B) “şimdiye dek” yerine “ şimdiye kadar” denilerek

C) “babam” sözcüğünü cümlenin başına ekleyerek

D) “el açtığını” sözü yerine “ el kaldırdığını” denilerek

E) “ama” sözcüğünden sonra “babamın” getirilerek


6. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ek eylem eksikliğinden kaynaklanan bir anlatım bozukluğu vardır?

A) Konuşma yeteneği olan biri ama öne çıkma taraftarı değildi.

B) Çocuk resim yapıyordu, biz de ilgiyle onu izliyorduk.

C) Ne yapacağını bilemiyor, derdine bir çare arıyordu.

D) Birçok ülkede, kapalı alanda sigara içmek yasak.

E) Yazar, anlatımına yorumunu katmamış, olduğu gibi yansıtmıştır.


7. I. Asos’u çok sevmişti, dönmeyi düşünmüyordu.

II. Doktor, hastanın yağlı yiyecekler ve sigara kullanmasını yasakladı.

III. Kadının sinirleri iyice bozulmuş ve çok üzülmüştü.

IV. Su iyice kaynamadan tuz katmak suyun kaynamasını geciktirir.

V. Hayattan zevk almasını, dolu dolu yaşamasını isterdim.

Yukarıda numaralı cümlelerin hangilerinde dolaylı tümleç eksikliğinden kaynaklanan anlatım bozukluğu vardır?

A) I. ve III. B) II. ve IV. C) III. ve V. D) I. ve IV. E) IV. ve V.


8. Şiir, gizemli bir bileşim olduğundan düz yazıya çevrilmesi, anlamından çok şey kaybettirir.

Bu cümledeki anlatım bozukluğunun nedeni aşağıdakilerden hangisi olabilir?

A) Dolaylı tümleç eksikliğinden

B) Yardımcı eylem eksikliğinden

C) Tamlayan eksikliğinden

D) Nesne-yüklem uyuşmazlığından

E) Çatı uyuşmazlığından


9. “Ne…ne…” bağlacıyla bağlanan cümlelerde kesinlik bildiren zarf kullanılmadığı sürece yüklem olumlu olmalıdır.

Aşağıdakilerin hangisinde bu kurala uyulmamasından kaynaklanan bir anlatım bozukluğu vardır?

A) Her şeyden sıkılmış, bunalmıştı; bir süredir ne evinde ne iş yerinde huzur bulamıyordu.

B) Ayrılık ne yaman şeymiş; ne onunla yapabiliyorum ne de onsuz.

C) Senden ne köy olur ne kasaba, diyerek beni herkesin içinde azarladı.

D) İçe kapanık olduğundan ne sosyal ne de spor etkinliklerine katılıyordu.

E) Yıllar hızla geçmişti, artık ne eski sağlığına ne de güzelliğine asla dönemeyecekti.


10. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde tamlama yanlışından kaynaklanan bir anlatım bozukluğu vardır?

A) Her şey güzel olacak; belki bugün değil ama elbet bir gün.

B) İzleyiciler şu sıralar en çok, yerli ve macera filmlerine ilgi gösteriyor.

C) Yazar, hayatı ya da tarihi bir olayı kendisine model alır.

D) Kampta, masmavi bir deniz ve gökyüzü karşıladı bizi.

E) O yıllarda ben toplumcu sen ise sosyalist şiirler yazıyordun.


11. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yüklem eksikliğinden kaynaklanan bir anlatım bozukluğu söz konusudur?

A) Her insan huzur verir. Kimi gelince, kimi gidince…

B) İftarda sadece biraz çorba biraz da salata yemişti.

C) Tüm bunların yalan ve hayalden ibaret olduğunu biliyorsun.

D) Akşamları temiz hava almak ve stres atmak için yürüyordu.

E) Bu akşam Ahmet bizde, Fırat ise sizde kalacak.


ŞİMDİ TEST ZAMANI AD (İSİM) T16

1. Topluluk adı, aynı türden varlıkların grup adıdır.

Buna göre, aşağıdakilerin hangisinde topluluk adı vardır?

A) Kentli, taşradan gelenlere kucak açmak istemiyordu.

B) Elindeki desteyi masaya bırakıp çocuklara seslendi.

C) Penguen belgeseli çekmek için Kuzey Kutbu’na gitti.

D) Botanik parkında binlerce bitki çeşidi vardır.

E) Umut, fakirin ekmeğidir derdi büyük annem.


2. Bu küçük kasaba, geniş ve derin bir vadinin içinde kurulmuştu. Dik, kayalık tepenin üstündeki çok eskilerden kalma kalesi, görkemiyle etkiliyordu insanı. Alçacık damlı dükkânların bulunduğu tarihi çarşının güzelliği de görülmeye değerdi.

Bu parçada aşağıdakilerden hangisinin örneği yoktur?

A) Soyut ad B) Çoğul ad C) Özel ad D) Tür adı

E) Somut ad
3. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde altı çizili sözcük ad değildir?

A) Tezgahta satılan dolmalık biberleri inceledi.

B) Bir yorgunluk kahvesi iyi gelirdi doğrusu.

C) Her hareketinde bir soyluluk vardır.

D) Karşıdaki fidanlık saklanmak için uygun.

E) Yeni bir tuzluk almaya karar verdi.


4. I. Grup II. Grup

Tekil ad Kediler

Çoğul ad Demet

Topluluk adı Gazeteyi

Soyut ad Defterden

Tür adı


Yukarıda I. grupta verilenlerden hangisi II. gruptaki örneklerden herhangi biriyle ilişkilendirilemez?

A) Tekil ad B) Çoğul ad C) Topluluk adı D) Soyut ad E) Tür adı


5. Aşağıdaki dizelerin hangisinde özel ad kullanılmamıştır?

A) Uzanıp Kanlıca’nın orta yerinde bir taşa

Gözümün yaşını yüzdürdüm Hisar’a doğru

B) Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar;

Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar.

C) Yıldızları bir bir sildim gökyüzünden

Yerine gözlerini koydum, gözlerini

D) Tuna boyunda seyran olur

Bahar gelir de bir sabah ansızın salına dolana

E) Delibozuk bir uçurtmaydın Ahmet

Takıldın tellere sonunda
6. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde topluluk adı kullanılmıştır?

A) Bahar mevsiminde yaylalar yaşanılacak yerlerdir.

B) Mahalleden, dağılan çöpün bıraktığı ağır koku yayılıyordu.

C) Bir ekip oluşturup hemen proje hazırlıklarına başladık.

D) Çiçek doğadaki saflığın, dirilişin bir sembolüdür.

E) Bu işten sonuç alamazsa askeri devreye sokacaktı.




7. Aşağıdakilerin hangisinde renk bildiren sözcük ad görevinde kullanılmıştır?

A) Baharla birlikte doğa, beyaz papatyalarla bir gelin gibi görünür.

B) Üzerindeki mavi önlüğü çıkarıp bizimle tek tek vedalaştı.

C) Hastalığı tam geçmemiş olmalı ki yüzü sapsarı görünüyor.

D) Onca kalabalığa rağmen kırmızı elbiseli kadın dikkat çekiyordu.

E) Bir yer hayal ettim, yeşili daha yeşil, mavisi daha mavi olan.


8. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde somut bir ad aldığı ekle soyut anlam kazanmıştır?

A) Bu olay, insanlık tarihinin kara bir lekesidir.

B) Büyük bir sevinçle, olanları anlatmaya başladı.

C) Sınav sorularının çözümü bugün yapılacak.

D) Tarladaki korkuluk çocukların eğlencesiydi.

E) Gazeteci, haber yapmak için olay yerindeydi.


9. Seninle bir yağmur başlıyor iplik iplik,

Bir güzellik doğuyor yüreğime şiirden.

Martılar konuyor omuzlarıma,

Gözlerin İstanbul oluyor birden.



Bu dizelerde aşağıdakilerden hangisinin örneği yoktur?

A) Özel ad B) Türemiş a. C) Soyut a. D) Çoğul a. E) Topluluk a


10. Nilüfer çiçeği saflığın ve temizliğin simgesidir. İnsan, iyi ve kötüyü ayırt edememeye başladığında kalbinin derinliklerinde karanlık kök salmaya başlar. Sevgiyi aydınlatan ışık yavaş yavaş karanlığın gölgesinde körleşir. Oysa karanlığın içindeki çamurda büyümesine rağmen erdemlerinden, saflığından ve temizliğinden vazgeçmeyen bu çiçek hayata, tutkulara, nefse ve kibre karşı duruşuyla ‘umudu’ simgeler.

Bu parçadaki sözcüklerle ilgili olarak aşağıdakilerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?

A) “İyi” ve “ kötü” sözcükleri ad görevinde kullanılmıştır.

B) Somut ve soyut adlara yer verilmiştir.

C) “İnsan” genel anlamlı kullanılmasına rağmen tekil addır.

D) “Nilüfer çiçeği” özel ad olarak kullanılmıştır.

E) Metinde hem soyut hem çoğul bir isme yer verilmiştir.


11. I. Seni bir kez gülümseten hiçbir şey için üzülme.

II. Üzülme, her gecenin ardında güneşli bir gün var.

III. Sokağın sonundaki o evde geçti tüm çocukluğum.

IV. Hayallerden vazgeçmek, yaşamaktan da vazgeçmektir.

V. Benim ondan beklediğim tek şey bana sahip çıkmasıydı.

Yukarıda numaralı cümlelerin hangisinde ad türünde bir sözcük yoktur?

A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.


12. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde cins adı, özel ad olarak kullanılmıştır?

A) Sinan’dan kalma bu yapı, hala tüm görkemiyle ayakta duruyor.

B) Bu konuda Pınar’dan yardım istemek yerinde olur.

C) Yardım konseri etkinlikleri İzmir’de devam edecek.

D) Türkiye, eskisi gibi bir hoşgörü ülkesi değil artık.

E) Eski Türklerde Budizm, Şamanizm inancı vardır.



ŞİMDİ TEST ZAMANI AD (İSİM) T17
1. Hep aynı duraktan binerdi otobüse. Hep aynı koltuğa

I II III


otururdu. Bir aydır yok. Durak bomboş onsuz ama gölgesi hâlâ

IV

O koltuğun üzerinde.



V

Yukarıda numaralı sözcüklerden hangisi bir varlığın kime, neye ait olduğunu bildiren bir ek almıştır?

A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.


Yüklə 2,29 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   13   14   15   16   17   18   19   20   21




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin