13. AĞIr ceza mahkemesi ( cmk 250 maddesi İle yetkiLİ ) duruşma tutanağI



Yüklə 0,61 Mb.
səhifə2/7
tarix18.05.2018
ölçüsü0,61 Mb.
#50691
1   2   3   4   5   6   7

Duruşmaya kısa bir ara verildi.

Duruşmaya kaldığı yerden devam olundu.

Bu arada tutuksuz sanık Mahir Akkar ile bir kısım sanıklar müdafileri Av. Ahmet Çörtoğlu, Av. Hasan Gürbüz, Av. Mehmet İpek, Av. Zeki Aksoy, Av. Mustafa Karslı ve Av. Gıyasettin Azaklı’nın da geldikleri görülmekle, huzurdaki yerlerine alındı.



Sanık Kemal Aydın tekrar huzura alındı.

SORGU VE SAVUNMASI KALDIĞI YERDEN DEVAMLA:

Sanık Kemal Aydın:”Efendim arz ediyorum Saygıdeğer Başkanım Saygıdeğer Heyet, beni normal günlük hayattan tanısanız ve buradaki halimi görseniz bana çok gülerdiniz. Ben 15 saat konuşurum yemeden içmeden hiç aklıma su falan gelmez yorgunlukta yaşamam. Ama burda 1 saatte nedense bu zor bir şey hava tabi sanık kürsüsünde de bulunmanın da şeyi onun içinde zorlanıyorum kendime de gülüyorum. Affınıza sığınıyorum efendim. Tabi konular kendime ait olmayınca yazmış olmama rağmen onlarda insanda sıkıntı yaratıyor şöyle ki insan sinirleniyor. Neriman Aydın hanımefendi ile ilgili notlardan alınıp koyulan hususları cevaplamaya çalışıyorum. Yazıldığı içinde ona yakın bir insan olarak düşünce dünyasında algılar alabildiklerimi arz ediyorum. Kanun teklifi nüfus kayıt işlemleri sırasında diye başlayan ifadelere cevap. Hakikaten bu iddia makamının iddianamesiyle yeni bir hukuk tarihi sayfası yazılmış bulunmaktadır. Demek ki hukuk buralardan geçerek evrensel değerleri yarattı. Zekeriya Öz ve takımını da bu hukuk ilime katkıları yeni değerlerinden dolayı tebrik edilmeyi beklemektedir. Hukuk ilmine yeni suç şekilleri keşfinde bulunmuşlardır. Burada ifadelerde alabildiğine çok örneklerden sadece bir tanesi. Yüce mahkeme Saygıdeğer Başkan hakikaten bende kız kardeşim Neriman Aydın hanımefendiye kızmaya başladım diyorum ki senin başka işin yok muydu? Çift isimli şahısların isimlerinin yazılışında var olan ancak uygulanmayan kurallın uygulanmasına yönelik olarak hem de kanun teklifi diyerek bilgi üretmek. Böylece yürütme ve yasama organının faaliyetlerini engelliyorsun. Beni de suçunun ortağı yapıyorsun yetmiyormuş gibi birde bana önderim diyerek Zekeriya Öz ve takımının hedefleri haline getirdim ağabey demek varken bunu da nereden çıkardın? Ağabeylik sevgi yetmiyor muydu da sevgisi yetmiyor muydu da iddia makamının bile rahatsızlığa sebebiyet verecek saygı ifadelerinde bulundun? Öyle ki senin bu ifadelerine bağlı olarak beni örgüt lideri kendini de yardımcı yaptın. Bütün bunlar senin bana önderim ifadelerinden kaynaklanmaktadır. Ama yinede şükür edelim ana cazımı örgüte dahil ederek hapishaneye koymadılar gel ki yinede belli olmaz akıllarına da düşürmeyelim ne olur ne olmaz. Bunlar yetmiyormuş gibi kanun teklifi, kanun, gizli önerge, gizli oturum gibi insanlık için suç niteliği taşıyan bu ifadeleri de bilgi notlarına yazarak hem kendini hem de beni yaktın. Bu ifadele defterlerine yazmadan evvel bana sorsaydın sakın bu ifadeleri kullanma bunlar Zekeriya Öz ve takımının eline geçirse bizi asarlar derdim. Önderinden izin almadan bu suçları işledin şimdi hem kendini hem de beni yakmış bulunuyorsun. Beni de bir alçak için vatansız için bir katil başı için çıkarılmış kanun nedeniyle ona dua ettiriyorsun. Sakın kim o deme? O olmasaydı idam yasası halen yürürlükte olacaktı seni de beni de bu büyük suçlarımızdan dolayı asacaklardı. Şimdi hiç olmazsa müebbet cezası istemiyle yargılanıyoruz. Saygıdeğer Başkan Saygıdeğer Heyet bu husustaki düşüncenin ne kadar da lazım olduğunu ifade etme açısından bir örnek vermek istiyorum bu örnek gazete sayfalarından ve televizyon ekranlarına kadar da taşmıştı. Biraz da bu vesile ile gülümse tebessüm ederiz diye düşünüyorum. Ankara Büyükşehir belediye başkanı için gazeteci yazar Emin Çölaşan’ın İ nokta Melih Gökçek yazmasının kamuoyundaki komik tartışmalarına şahit olmuştuk. Neriman Aydın hanımefendi bu ülke için bu hususta bile hassasiyeti şükran duymayı gerektirecek anlayıştır. Bir yurttaş bu kadar mı duyarlıdır denecek yerde hangi aklı evvelin veya aklı evvellerin işidir bilinmez suç konusu olarak iddianamede yer almaktadır, olacak gibi değil bir de bu ulvi düşünceler ve görüşler cebir ve şiddet ifadelerinin dayanağı ve mesnedi yapılarak suçlanıyoruz öyle anlaşılıyor ki aklın durduğu yerdeyiz. Zekeriya Öz ve takımının iftiranamesinde kıyamet alametlerini görür gibiyim her halde sona yaklaştık takdirlerinize sunuyorum. Böyle hallerin yaşandığı topluluklara Allah’ın gazabının geldiğini iman ettiğimiz kurandan biliyorum zinayı suç olmaktan çıkardılar, erkeğin erkeği ilişkisinde yakında yasallaştıracaklar, bunlar sona yaklaştığımız göstermektedir. 1617. sayfanın 2. paragrafındaki iddialara cevapları tek tek cevaplarımı arz ettim bu düşüncelerin suçla suç isnatları ile konu edilmesinin uzaktan yakından alakasının olmadığının da yüce mahkemenin malumlarıdır. Bu saygıdeğer düşünceleri iddia makamının da içinde olarak yaratmaya çalıştıkları sözde Ergenekon silahlı terör örgütüne dahil etme uğraşları ve gayretleri içerisinde oldukları çok açık olarak görülmektedir. Biz bir şey düşünüyoruz siz de buraya dahilsiniz düşüncesidir. Sözde terör örgütü düşüncesi bunun gizli nedenlerini gizli bölümlerde doğru ve reddedilmeyecek bilgilerle arz etmiş bulunuyorum bu bölümün sonucundaki, Zekeriya Öz ve takımının hezeyan nitelikli iddialarının, iftiraların, yalanlarının cevaplarını tek tek yüce mahkemeye arz ettim. Zekeriya Öz ve takımı bizi bir yerlere üye yapmak dahil etmek, terörist yapmak, örgüt kurdurmak, Türkiye Cumhuriyeti devletinin düşmanı yapmak, Türk milletine düşman yapmak düşüncesinin açık gayreti içerisindedirler. Ancak ne kendi güçleri ne de emir aldıklarının gücü bize ne öyle yapmaya ne de öyle göstermeye yetmez. Akıl melekelerini yitirmiş okuduğunu anlama kabiliyeti olan hiç kimse bu konular için bu konular için mesnet ve delil gösterilen o bilgi notlarından bu sonuçları çıkaramaz bu ifadeler iddia makamının ifadeleri de değildir Türkiye üzerine oyun oynayan malum güçlerin istihbarat birimlerinin yarattıkları ihanet ifadelerinin bir metine geçirilmesidir, iftiranın suç olduğunu bilmeyen yoktur iftira edilenler için değil, unutmamalıdır ki iftira yapanlar için suçtur bu iftiraları şiddetle reddediyorum. İnsan hayatındaki en zor şeydir mesnetsiz olarak suçlanmak, ifadelerin tümünün yalan olduğu ortadadır. Sözde Ergenekon silahlı terör örgütü mahkeme kararına rağmen kullanılmış olmasın yüce mahkemece suç sayılarak gereğini yapılmasını da bir kez daha arz ediyorum. 1617. sayfanın 3. paragrafına cevaben dosya içeriğinde aksine cebir ve şiddet çağrıştıracak bir tek ifadenin dahi bulunmadığı iddiaymış gibi ortaya koyulan konulara cevaplarımla dile getirmiş bulunuyorum. Burada kullanılan ifadelerden iddia makamının iftira makamı olduğunu anlamak o kadar kolay ki buradaki ifadeler nasıl emir aldıklarını çok iyi göstermektedir. İddia makamı suç yaratma peşindedir başka çaresi yok elindeki malzeme olarak bulunanlarla kendilerini çok zor duruma düşündüğünü görüyoruz suç unsuru belge diye iddianameye koydukları kendilerini teksif etmeye yetmektedir. İddia makamı hukuka yakışmayacak hal içindedir bu hukuk dışılığı ancak yüce mahkeme düzeltebilecektir. İftiranameyi hazırlayanların tüm çabalarını yüksek bilgi ve düşüncelerimiz ve amaçladıkları düşüncelerimize bir yerlere uyarlamak amacında oldukları görülmektedir. Görüldüğü üzere onların arzu ettikleri yerlere de sığmamız mümkün değildir. Onlar bizi kıçı kırık uydurma düşüncelerine alet etmek istiyorlar görüldüğü üzere bizde onlara sığmıyoruz. Esasında Zekeriya Öz ve takımı da düşündükleri yer ve yerlere sığmayacağımızı bilmektedirler, ne yapsınlar ki onlarda başsavcı unvanlı başbakan RT ve AKP hükümetinin baskısı altındadırlar esasında RT’de bizim oralara sığmayacağımızı da çok iyi bilmektedir, iddia makamına ve emir aldıklarına diyorum ki biz ancak Türkiye Cumhuriyeti devletine sığarız, bizi başka yerlerde bulmak ve görmek mümkün değildir. Hayallerinizde bile bizi Türkiye Cumhuriyeti devleti dışında göremezsiniz biz buna göre insan biz buna göre planlıyız. Bu planı büyük makam yaptık onun yarattıklarını bozmaya insanoğlunun bozmaya gücü yetmez ancak kendisi bozar. Ona da bozması için fırsat vermeyeceğiz zira yolundan ayrılmayacağız. Bende düşüncelerimde örgüt arıyorum ilan verdim halen gören çıkmadı. Ben yinede ilan vermeye devam edeceğim belki gören olur asla olmayacaktır ben büyük, çok büyük bir örgütün üyesiyim onun adı Türkiye Cumhuriyeti devletidir. O örgüte üyelikten de şeref duyuyorum Zekeriya Öz ve takımı ve emir aldıkları ne kadar uğraşırlarsa uğraşırlar, istediklerini ne yapma şansına sahiptirler ne de görme şansına, yapma şansını kutsal devletimin kurumlarını da kullandılar ama başaramadılar. Çünkü orada benim ve benim gibi olanların yanında onların Allah’ına benzemeyen gerçek Allah var elbette ki onların tuzaklarını kendi elleriyle başlarına geçirdi. 1717. sayfanın 4. paragrafına cevaben; Ülkemiz ve milletimizin meselelerine çok duyarlı bir arkadaşımla aramızda geçen hemen hemen her insanla serzenişlerinden bu nevi ahlaka mugayir yapılabileceği bir konuşma üslubudur. Bu konuşma da bazı ifadeler elbette ki ahlaka aykırı ifadelerdir zaten küfür insana yakışmayan çirkinliktir bende bu konuşmamda maalesef bu çirkinliği yaptım bu çirkinlik nedeniyle de kendimden utandım, keşke öfkeme yenik düşmesem de o konuşmayı yaparken bu hataya düşmeseydim. Gel ki genel ifadeler ama muhataplarından da sadece kötü sözlerim nedeniyle özür diliyorum. İddia makamı bu çirkin ifadelerim için soruşturma yapabilir davada açabilir buna itirazım da olmazdı ama iddia makamı bu telefon konuşmasını terör örgütü amaçları için yapıldığı iftirasındadır hem de olmayan örgüt için işte buna iftira denir. Bir defa savcılık ifademde de söylediğim üzerine ben Türkiye de imanlık yapan görevliler arasında sünnetsizler olduğuna inananlardanım. Tekraren arz ediyorum Yüce mahkemeye, bir defa savcılık ifadesinde de söylediğim üzere ben Türkiye de imamlık yapan görevliler arasında sünnetsizler olduğuna inananlardanım. Belki de ben böyle düşünüyor olabilirim belki bugün ülkemde yaşanan yok etme savaşının üzerimde yarattığı olumsuzluklarında rolü olabilir ve de öyledir. Türk tarihindeki kötü örneklerinin de bunda elbette ki kötü etkisi bulunmaktadır. Samimi olarak da bunların varsa mutlaka tespit edilmesini istiyorum Osmanlı Devleti’nin tarihini bilinler Lawrens isimli bir ajanın İslam din adamı olarak Arap Yarımadası’nda neler yaptıklarını bilirler. Öyle ki Osmanlı Devleti’nin Arap Yarımadası’ndaki egemenliğinin son bulmasının mimarıdır Lawrens. Bugünde Türkiye de bu türlerin olduğunu düşünüyorum bunların tespitiyle de mutlaka olabilecek tehlikelerden ülkemizin korunması düşüncesindeyim. Yoksa zaten mesele yok ayrıca telefon konuşmalarımın nedense hiçte karşılığı yok metinlerde öyle anlaşılıyor ki bu telefonu açıp bu konuşmayı yaparak sonra da kapatmışım karşı konuşmada da bu iddia metnine konulmuş olsaydı bu ifadelerim daha iyi anlaşılırdı daha doğrusu suçlandığıma göre savunmam kolay olurdu. Ben bu konuşmayı kimle yaptığımı konusunu bildiğim içinde cevapta sıkıntım bulunmamaktadır. Bu konuşma Aydoğan Aksüngü isimli arkadaşımla aramızda geçen konuşmadır. Bu millet evladı çok duyarlı yüksek tahsil almamışta bir millet evladıdır. Salihlide kapı pencere pimapen işi yapan bir kardeşimdir, yakın bir tarihte de avukatımızın gözaltına alındığı bir tarih zaman süresi içerisinde de kendisini gözaltına aldılar bu özel yetkili savcıların talimatlarıyla, sorgulayıp bıraktılar şimdiden sonra ne yapacaklarını bilmiyorum, inşallah onun başına da bir şey gelmez. Bu konuşmayı bu kardeşimle yaptım Saygıdeğer Başkanım, Saygıdeğer heyet. Ben köyde doğdum orada hayatımın önemli bir kısmı da geçirdim çeşitli gruplara ait koyun, keçi, inek vesaire hayvanda besliyorduk. Ama ben hiç hayatımda tavuk bile kesmedim öldürme ifadesini maksatları için kullanmak üzere iddia makamı büyük çaba içerisindedir öldürme ifadesi sadece cinayet ifadesi olarak kullanılmaz istisna sayıdaki belki onu geçmeyen sayıdaki konuşmalarımda görebilmek mümkündür. Ben öz çocuğuma bir kabahati nedeni ile kızdığımda da seni öldürürüm, seni derim. Burada cinayet düşüncesi mi saklı elbette ki hayır insanların arasındaki savaşların birinin adı da ekonomik savaştır, hemen hemen herkes rakibinin ekonomisini öldürmeliyim, öldüreceğim der. Konuşmamda bir cümle özellikle bu ülke için biz ölüme karar vermiş insanlarız ifadesi büyük puntolarla iddianameye yazılmış bulunmaktadır. Benim ifademde bulunmadığı halde bak öldüreceğiz bunların düşüncesi bu demek içindir ki iddia makamı konuşmayı böyle yorumladığı son cümlesinde görüyoruz. Hâlbuki bu ifade de anlam çok açık iddia makamının yaptığı yoruma da zaten cevaptır doğrudur o ifadede ki değerler için ben ölüme karar vermiş adamım, yani ülkem için savaştan milletim için savaştan asla kaçmayacağım bu konuşmamda da ifadelerden kesilmiş olabileceği nokta nokta geçilen yerlerden anlaşılmaktadır. İddia makamının zaten kuralı bu sakladıklarından yola çıkarak ifadelerini, iftiralarını yapabiliyorlar herhalde. Zekeriya Öz ve takımı devamlı surette örgüt diyerek örgüt yaratacağını düşünüyor ama bu olmaz. Örgütün nasıl olduğunu olabileceğini kanunlarımızda belirtmiştir. Örgüt liderleri değil üyeleriyle telefonla ne haberleşir ne konuşurlar o aptalların işidir ben aptal değilim beni böyle görenlere bu düşüncelerini iade ediyorum. İddia makamı bilmiyorum olabilir, ben buradan onlara hatırlatayım şu andaki dünyada en tehlikelilerinden biri olarak söylenen El-Kaide Örgütünün lideri Usame Bin Ladin telefon kullanmamakta, telefonla haberleşmemektedir. Ama örgütünü yönetiyor telefon kullansa iki dakika sonra yakalanır, ayrıca geçen yakın zamanda Diyarbakır’da elinde Kur’an olduğunu halde bir imamın açık hava toplantısında nasıl etnik azınlık ırkçılığı bölücü terör örgütüne destek verdiğini tüm Türkiye basın yayın aracılığıyla izledi. İşte benim kastımda bu gibilerdir yani Lawrensler, bunların bir hayli fazla olduğunu düşünüyorum. İddia makamının daha önce de ifade ettiğim gibi hem kafa gerisi karışır, hem emir almasında da hem de yetersiz Türkçe bilgi eksikliğinden her şeyi örgüt mantığı içerisinde öldürme olarak algılamak istiyorlar. Çünkü öyle olmak mecburiyetindeler onlardan istenen bu başka şansları bulunmamaktadır çünkü bu metin bir istihbarat raporudur. Bertaraf etmek, ortadan kaldırmak, imha etmek Türkçe’de deyim olarak ifade edilen özlü sözlerdir. Bu özlü ifadeler öldürmeyi de çağrıştırmaz var olduğu düşünülen tehlikelerin durdurulmasını var olan olumsuzlukların ıslahını, var olan hastalıkların tedavisini anlatır. Nasıl ki insan hasta olduğunda tedavi edilir buna mutlaka ihtiyaç vardır içtimai hayatta aynen beşer hayat gibidir onda da hastalıklar vardır hastalıklar zuhur edebilir onların da mutlaka tedaviye ihtiyaçları vardır. Bu telefon konuşmalarımdaki ifadelerin anlamı odur yani imamlık müessesesinin tedaviye ihtiyacı bulunmaktadır benim düşüncelerimdir her normal insan gibi bende düşünüyorum çünkü insanım insan düşünen varlıktır. Zekeriya Öz ve takımı istediği için bu konuşmalarımdaki düşüncelerim örgüt olamaz neticesinde bir telefon sohbetidir yüce mahkemenin takdirlerine sunuyorum. 1618. sayfanın 1. paragrafındaki ifadeleri. Saygıdeğer Başkan Saygıdeğer Heyet, bu iddialara cevap olarak Neriman Aydın Hanımefendi benim yardımcım değildir şeklinde cevap vermemi her halde beklemeyecektir. Böyle bir cevap vermemi tertibi hazırlayıcılar istiyor olacaklar ki bu saçmalıklarını böylece ortaya koymuşlardır sonrada altına iddianame demektedirler. Bende bu hallerinden dolayı iftiranameye bu kadar saçmalıkların iftiraların iddianame diye yazıldığı hukuk tarihimizde var mıdır bilmiyorum ancak hukuk ülkeleri açısından baktığımızda olacağına ihtimal vermiyorum bunu ancak mesleği hukukçu olanlar bilebilirler ben sadece hukuk tarihimizde bir ilk olabileceğini düşünüyorum. İddia makamı şüpheli ifadesini uydurdukları sanal savaş ortamının en etkili silahı olarak kullanmaktadırlar, iddia makamı şüpheli ifadesini uydurdukları sanal savaş ortamının en etkili silahı olarak kullanmaktadırlar. Bu hukuk ifadesinin arkasına saklanarak onu siper yaparak tüm hukuk dışı iftiralarını yapmakta olukları açıktır. İddialara baktığımızda şüpheli ifadesinin hemen arkasında kesin ve katiyet ifade eden mahkeme kararı gibi ifadelerle itham edildiğim görülmektedir. Bu ifadeler tetkik edildiğinde iddia makamının tertibin bir parçası olduğu çok açık olarak görülecektir kendi ifadeleri bu tespitimin kanıtı olarak ortadadır. Tertip sahibi olanların yüce yargının iddia makamında oturuyor olmaları hem Türk yargısı adına hem Türk milleti adına talihsizliktir. Şüpheli Kemal Aydın’ın yardımcısı olan şüpheli Neriman Aydın ifadesinin iddia makamının kanaatinde kesin tespit olarak beyan edildiği görülmektedir. Bu kanaate hangi bilgi ve belgelerin neticesinde ulaşmışlardır iddianame diye yazdıkları hususlar içerisinde ben bu bilgi ve belgelere rastlamadım yoksa başka bir iddianame daha mı var oradaki bilgi ve belgelerden mi bu sonuca ulaşmışlardır? Öyle anlaşılıyor ki, o iddianame Zekeriya Öz ve takımının kafa gerisi iddianamesidir dahası ezeli ve ebedi düşmanlarımızın olan büyük Orta Doğu Projesi planlayıcısı emperyalist düşmanlarımızın istihbarat örgütlerinin iftiralarıdır. Kız kardeşim Neriman Aydın Hanımefendinin yardımcılığının belgesi ne? Neriman Aydın’ın bana yardımcı olabilmesini sağlayan belge ve bilgi ne? Benimle ilgili tespit edilen neye göre Neriman Aydın benim yardımcım olabilmektedir? Bu soruların cevap bulmasını yüce mahkemeden arz ve talep ediyorum. Bir defa tekrar ifade etmek mecburiyetinde olarak Zekeriya Öz ve takımı emperyalistlerin tasarısı olan bu tertibin emir olan oyuncaklarıdırlar. Bu tertipte oyuncu bile olamamışlardır zira oyuncu rol sahibidir bir şeyleri kendi iradesiyle yapmak durumdadırlar. Bu takımın bu şansı da yok bir defa Neriman Aydın benim kız kardeşimdir ayrıcı Neriman Aydın bu tertibe bağlı olarak tutuklanıncaya kadar Türkiye Cumhuriyeti devleti ziraat bankasında memur olarak çalışmaktadır. Tutukluluğunu müteakip emekliliğini isteyerek emekli olduğunu biliyorum şunu da biliyorum Van savcısı diye bilinen Ferhat Sarıkaya’nın emekli olamadığını da biliyorum Allah herkese emeklilik de nasip etmiyor. Neriman Aydın’ın bana yardımcı olabilmesi için benim şirket sahibi dernek, vakıf, siyasi parti vesaire teşekküllerinde yöneten olmam lazımdı ki Neriman Aydın bana yardımcı olabilsin. Ancak emperyalist plan gereği eş başkan unvanlı başsavcı RT ve green kartlı mülteciden gelen emre bağlı olarak Zekeriya Öz ve takımı sözde Ergenekon silahlı terör örgütü kurumunu yaratmışlardır. Yüce mahkeme kararına rağmen de yargı kararlarını hiçe sayarak uygulamaya geçirmişlerdir. Yüce mahkeme kararına rağmen hangi gerekçede beni yöneten kız kardeşim Neriman Aydın’ı da yardımcılığıma tayin etmişlerdir? Benim atama makamı olan Zekeriya Öz ve takımından böyle bir talebimde yoktur. Savcılık makamının görevi suç ve suçlu yaratmak değildir, savcılık makamı hukukun öngördüğü kurallar içerisinde zanlılar hakkında yüce mahkemelerde Türkiye Cumhuriyeti devleti adına dava açması yetkisine haiz kamu görevlileridir. Zekeriya Öz ve takımı daha çok faşist, komünist ve de uydurma din olgusuna dayalı oligarşik rejimlerin savcılarına benzemektedirler örnekler oralardadır. O rejimlerde iktidarı ele geçiren güçler polis ve savcılara siyasi rakip olarak gördükleri düşüncelerin bertaraf edilmesini sağlamak için planlar yaptırmışlardır. O planlara bağlı tertipler doğrultusunda da siyasi muhaliflerin yok etmişlerdir bugünün Türkiye’sinde de bize uygulananlar oralarda olanlarla tıpa tıp aynıdır ancak bir farkla bizim ülkemizde henüz bağımsız yargı adına karar verecek mahkemeler tam olarak kontrol edilir duruma getirilememiştir. Esas felaket o zaman olur o da hiçbir zaman olmayacaktır. Arz ettiğim hale sokulmuş polis ve savcılardan da güç alan Nazi Almanya’sının yönetenleri muhaliflerini yakma fırınları icat etmişlerdir sonrasında da el birliği ile muhaliflerini yakmışlardır o yakma eylemlerinde savcı ve polislerde görevliydiler emirlere hiç ama hiç riayetsizlik etmediler bu hukuk dışı insanlık dışı fiillerin müsebbipleri insanlık var oldukça lanetlenecektir. Ne vahimdir ki demokratik hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyet devletinde evrensel hukuk değerlerinin zirve de düşünüldüğü bir çağda hukukun temsilci savcıların da içinde bulunduğu bir tertibe bağlı olarak iftira ve zulme muhatabız geriye sadece yapacakları fırınları kaldı yakacakları fırınları kaldı. Onu da Türk milleti adına karar veren yüce mahkemeleri kontrol altına aldıklarında yapacaklardır bundan zerre kadar şüphe bulunmamaktadır. Elbette ki bu beklentileri dahası ideallerine hiçbir zaman kavuşamayacaklardır şu andaki kuvvet noktaları olabilecekleri en yüksek noktalarıdır. Saygıdeğer Başkan Saygıdeğer heyet, ben yüce Türk mahkemelerine yüzü ak alnı açık olarak bir Türk evladı olarak iftiralara bağlı savunmamı yapıyorum yüce Türk milleti nezdinde ki itibarım, saygım ve sevgim de daha da büyüyerek devam edecektir. Zekeriya Öz ve takımı ise görevlerini Türk milleti ve Türkiye Cumhuriyeti devleti aleyhine olarak bilineceklerdir. Hukuk ve hukuk değerlerine ihanet edenler olarak da Van savcısı olarak hukuk tarihinde yer alan savcı Ferhat Sarıkaya’nın akıbetini mutlaka yaşayacaklardır, hukuk devletinde bu böyledir. Dua etsinler başsavcı padişah, green kartlı mülteci de halife olsun o zaman Zekeriya Öz baş kadı, takımı da kadı yardımcılığı görevlerinde bulunurlar.1618.sayfanın 1. paragrafına cevaben; tırnak içerisinde jandarma genel komutanı olmakla diye başlayan ifadelerde. Bir defa istisnaları dışında iddianameye suç delili diye koyulan tüm bilgi notlarının tarihleriyle belirtilmiş olduğu görülmektedir. Söz konusu mektup ile ilgili tarih iddia makamının çirkin düşünce ve amaçlarını araç yapılmak için belirtilmemiştir. Mektubun tamamı da iddianameye alınmayarak maksatlı iddialar için zemin oluşturulmuştur buradan hareketle amaçlı düşüncelerini iddianamede hakkımızda suç delili olarak ifade etmişlerdir. Mektubun tamamının yüce mahkeme tarafından tetkik edilmesini Türkiye Cumhuriyeti devleti ve Türk milletinin geleceğinde de önemli olan bu dava açısından da kamuoyunun bilgisine sunulmasını arz ve talep ediyorum. O zaman Neriman Aydın’ın savunma yapmasına gerek kalmayacaktır. Saygıdeğer Başkanım, birçok iddia sonuç bölümündeki Neriman Aydın Hanımefendi kız kardeşimin ilgililerine yazdığım mektuplar benim için suç delilleri olarak iddianamenin bölümlerine konulmuş bulunmaktadır ben sadece onu tanıyan bir insan ve bazı bilgilerine şahıs olduğum için onların yorumunu yapıyorum kendime kendisi zaten burdu tutuklu sanıktır, benden sonra savunma yapacaktır onların çok detaylı özlü Türk milletinin de anlayacağı şeklinde yüce heyetinizin bilgilerine arz edecektir. İddia makamında bulunanların görev ve unvanları önünde Cumhuriyet ifadesi yer almaktadır, anlamı büyük bu ifade yalnız ve sadece savcılar, savcılık görevi için kullanılmaktadır. Ne Cumhuriyet ne de devlet denen ulvi ve kutsal varlıklar bizim unvanlarına bağlı olarak yaşayamazlar. Varlıklar isim ve unvanlarına bağlı olarak yaşayamazlar onları yaşatacak değerlere mutlaka ihtiyaç vardır devlet denen bu önemli ve kutsal varlığa hayat veren onu yaşatacak kurumlara da ihtiyaç bulunmaktadır. Devletlere hayat veren kurumların başında ordu teşkilatları gelmektedir. Türkiye Cumhuriyeti devletine de hayat veren kurum Türk Silahlı Kuvvetleridir. Jandarma Genel Komutanlığı da bu olmazsa olmaz varlığın olmazsa olmaz dört önemli parçalarından biridir. Devlet nizamının gereği olarak kurumlar başlarında bulunan görevli kişilerin şahsında temsil edilirler kurumlarla ilgili yazışmalar ve diğer beşeri münasebetlerle, münasebetlerde bu görevliler vasıtasıyla yapılmaktadır. İddianameden iddianameyi hazırlayanların bu gerçekten haberden olmadıkları anlaşılmaktadır onun içindir ki bu husustaki bilgileri yüce mahkemeye arz etmiş bulunuyorum. İddia makamı tırnak içerisinde tamamını almadım oralardaki ifadelerin efendim, iddianamede yazılı ifadelerin zaman bakımından tırnak içerisinde jandarma genel komutanı olmakla birlikte tırnağı kapatıyorum efendim. Jandarma genel komutanı olmakla birlikte ifadelerinde devletime hakaret etmektedir bu ifadelerinde devletimizin olmazsa olmaz kurumlarından birisi Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Sayın Mehmet Şener Eruygur’un şahsımda aşağılanmaktadır. Hayatımın bana öğrettiği tecrübe ve bilgilerden yola çıkarak diyorum ki bu ülkede birileri tesadüfen başbakan ve Cumhurbaşkanı olabilir. Ancak Türk Silahlı Kuvvetlerinde hiç kimse tesadüfen orgeneral olamaz dahası da hiç kimsede tesadüfen kuvvet komutanı olamaz, Genelkurmay Başkanı da hiç olamaz bu makamlarda ancak gerekli bilgi ve liyakate sahip donanımlı olanlar bulunurlar. Bizim değer ölçülerimizde bu böyledir devletimizin diğer kurumlarında ilgili kadrolara savcılar da dahil mülakat adı altındaki adamını, adamlarını seçme sınavları ile nasıl yerleştirildiğini bilenlerdenim. İddianamede görüp ve okuduklarımızdan Zekeriya Öz ve takımı için bunun böyle olmadığı anlaşılmaktadır. Kardeşim Neriman Aydın Hanımefendi arz ettiğim bu düşüncelere bağlı olarak devletimizin için olmazsa olmaz kuruma mümtaz ve liyakatli bir şahsiyet olan Orgeneral Sayın Şener Eruygur’un şahsında bu ülkenin düşünen bir yurttaşı olarak dilek ve temennilerde bulunmuştur. Ancak 2009 yılında Zekeriya Öz ve takımının yazmış oldukları iddianamede Sayın Orgeneral Şener Eruygur’un anılan tarihte jandarma genel komutanı değil de sözde Ergenekon silahlı terör örgütünün lideri olduğunu öğrenmiş bulunuyoruz her halde Neriman Aydın’da bu iddianameyle öğrenmiş bulunmaktadır. Peki, burada suç Neriman Aydında mı yoksa terör örgütü liderini jandarma genel komutanı yapanlarda mı? Eğer böyle bir durum varsa ki iddia makamının görüşleri böyledir. O zaman hakkında soruşturma açmaları gereken şahsiyetin kız kardeşim Neriman Aydın olmaması gerekir. Saygıdeğer Başkan Saygıdeğer heyet, bu ifadelerde devletimin manevi şahsiyetine hakaret edildiği çok açık ortadadır bu hakaret sahipleri hakkında suç duyurusunda bulunuyorum gereğini emirlerinize arz ediyorum. Jandarma genel komutanlığına yazılan mektupta düşünceler o kadar açık ki Türkiye için sıkıntı olan tüm meseleler dile getirilmiş bulunmaktadır. Türk Silahlı Kuvvetleri de jandarma Genel Komutanlığının şahsında bilgi sahibi medeni bir yurttaşın ağır eleştirileri muhatap olmuştur öyle ki hepimiz Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Avrupa Birliği’ne karşı olmadığını biliyoruz dahası defalarca da destek yönünde ifadeleri bulunmaktadır. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ABD ile ilişkileri daima ön planda tutmakta olduğunu sağır sultanlar bile bilmektedirler. NATO ittifakı içerisinde müttefik olduğumuz dünyanın bildiği yazılı da olan bir gerçektir. Buna rağmen saygıdeğer kız kardeşim Neriman Aydın Hanımefendi bu birlikteliğe rağmen ABD’nin Türkiye’ye dost olmadığını ifade ediyor. Neriman Aydın Türkiye Cumhuriyeti devletinin İsrail’le çok yakın ilişkilen içerisinde olduğunu bilerek bu ilişkilere rağmen İsrail’in Türkiye Cumhuriyeti devletine zarar verdiğini düşüncelerine çok büyük bir cesaretle ifade ettiği görülmektedir. Türk Silahlı Kuvvetleri bu mektupta tenkiti aşan ifadelerle eleştirilmektedir, ancak jandarma genel komutanlığı Sayın Neriman Aydın Hanımefendi hakkında her hangi bir işlemin yapılmasına dahi gerek duymamıştır. İddia makamı şunu da çok iyi bilsin ki Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Sayın Şener Eruygur’la hiçbir sıhri yakınlığımız yoktur. Kendisini de hiç tanımayız mektup yazmanın öncesinde de Neriman Aydın Hanımefendi Orgeneral Sayın Şener Eruygur da hiç tanımamaktadır. İddia makamı kafa gerisindeki düşüncelerinden hareketle diyebilir ki tabi suç duyurusunda bulunmaz Neriman Aydın Hanımefendi sayın komutanın tanıdığı birisi hakkında işlem mi yaptırsın bu tertibe bağlı olarak Türk milleti bir gerçekle de yüzleşmiş oldu nasıl mı? Türk milletinin şuur altında subayların tahammülsüz, sert, tenkite kapalı oldukları görüşü hakim bulunmaktadır. Neriman Aydın Hanımefendi ailesinden de birinci derece yakınları arasında ne subay, ne astsubay kadrolarından hiç kimsenin olmadığını da biliyorum. Bütün bunlara rağmen anılan mektuplardaki ifadelerle Türk Silahlı Kuvvetlerini bu keskin düşüncelerle tenkit edebildiği eleştirebildiği için yürekten kutluyorum ben bu kadar yürekli değilim. Ancak kız kardeşim Neriman Aydın Hanımefendinin şahsında bende dahil Türk milleti de Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarının düşündüğümüz gibi olmadıklarını öğrenmiş bulunmaktadır. Türk Silahlı Kuvvetleri bu keskin eleştirileri içine sindirebilmiştir, üstelik bu durum bir siyasi teşekkül de değildir ancak demokrasilerde olmazsa olmazlardandır siyasi partiler, siyasi partiler yoksa demokrasi yoktur, demokrasi düşüncesinde eleştirmek tenkit etmek kuraldır, eleştiri, tenkit, ve de muhalefetin olmadığı rejimlerin adı demokrasi değildir. Benim ve kız kardeşim Neriman Aydın’ın yazılı bilgi notlarımız incelendiğinde 10 Kasım 1938’ten başlayarak yani ebedi önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümündün günümüze ülkemizin yönetenlerin sivil, asker kendimizce yanlışlarının yazılı oldukları görülmektedir. Dahası benim iddianameye girmiş telefonlarımda dahi bu husus açıkça görülecektir kendimi bildiğimden beri de geçmiş yönetimleri de icraatlarından dolayı tenkit ede gelmekteyim. Ancak şimdi görüyorum ki o tarihtekiler demokrasinin tenkit rejimi olduğunu biliyorlarmış hakikaten demokrasinin erdemli bir rejim olduğunu farkın dalarmış. RT ve iktidarının da geriye bakmalarını tavsiye ederim ya tahammül gösterecek ya bırakıp gidecekler. Polis ve savcılarla hiç kimseyi sindirme ve yıldırma şansına sahip değillerdir hele ben Hallac-ı Mansur gibi derimi de yüzseler yine vazgeçmem. Ben yufka yürekli değilim, yufka yüreklilerle çetin yolların aşılmayacağını da biliyorum. Mustafa Kemal’in askeriyim öyle olmaktan dolayı da şeref duyuyorum Türk vatanının bölünmezliği benim namusumdur ben namussuz değilim, Türkiye Cumhuriyeti devleti namuslu insanların namus davasının ürünüdür. Onlara layık olarak yaşadım öyle de öleceğim kız kardeşim Neriman Aydın Hanımefendi dile getirme cesareti göstererek devletinin nasıl yanında olduğunu gösterebilen bir Türk kızı olarak Türk milletinin tarihinde yer bulmuştur. Ne mutlu bana da ki bende kız kardeşim Neriman Aydın hanımefendi’nin şeref çatısı altındayım tarih kadın kahramanları çok olan milletlerin daima yükseklerde olduğunu yazmaktadır. Türk milletinin kahraman kızlarını yüce mahkeme huzurunda saygıyla selamlıyorum. Zekeriya Öz ve takımının Neriman Aydın Hanımefendi’nin ifadelerindeki hainler bertaraf edilmelidir, hainler cezalandırılmalıdır doğru ifadeleri arkasında durarak çirkin ve kötü emellerini örtmeye çalışmaktadırlar buna bağlı olarak da iftiralarına ve ona bağlı zulümlerine devam etmektedirler. 1984’ten günümüze geçen 25 yılda şimdi 26 yıl oldu Türk milletinin akan kanı belli ki onları hiç ilgilendirmiyor. Bu kanı akıtanlardan hesap sorulmalıdır düşüncelerindeki doğrular rahatsız etmektedir evet bende diyorum ki bu savaşın müsebbiplerinden mutlaka hesap sorulmalıdır, hainler cezalandırılmalıdır. Neriman Aydın Hanımefendi hukuk devletinde yaşadığını bilmektedir cezalandırmanın hukuk devleti kanunlarıyla olduğunu bilmektedir, istediği de odur. Onun içindir ki kaygılarıyla ilgili düşüncelerini Türkiye Cumhuriyeti devletinin güvenilir ve de sorumlu kurumunun birinci derecede sorumlularına yazma gereği ve cesaretini kendinde bulabilmiştir. Özellikle iddia makamına savaşmak ve adam öldürmek, Allah hükmüdür iman ettiğim İslam dininin kitabı Kur’an-ı Kerim’de böyle buyurmaktadır. Yalnız Cenabı Hak şartlarını koymuş o şartlar oluştuğunda mutlaka savaşın denilmektedir. Türkiye Cumhuriyeti devletine açılmış bulunan yok etme savaşına açanlar bellidir onu destekleyenlerde bellidir, açanlarla da savaşacaksınız destekleyenlerde de her ikisinin yöntemleri farklıdır. Bu yok etme savaşının arkasındaki en büyük kuvvet ve destek green kartlı mültecinin sığındığı ülke Amerika Birleşik Devletleri ve ortaklarıdır. Her ne hikmetse green kartlı mültecinin taraftarları yobazlar ABD ve ortaklarının Irak’ta, Afganistan da, Somali’de, Filistin’de Pakistan’da Müslüman, akıttıkları kandan Pakistan’da akıttıkları kandan dolayı hiçbir rahatsızlık duymamaktadırlar. Ancak Müslümanların duygularını istismar ederek iktidara ulaşmayı becerebilmişlerdir, Allah onları çarpsın, çok yakında da çarpacaktır. Türk milletine ve Türkiye Cumhuriyeti devletine ihanet edenlerin de kanı aksın dendiğinde diyalogcu zevatın tüyleri diken diken olmaktadır diyalogcu zevat ayrıca savaşın diğer şekli olan örtülü savaşta hep düşman tarafında durmaya da özen göstermektedir. Tabi ki bizim tarafımız Türkiye, Türk milletinin yanıdır. Bu tarafta duymaya devam edeceğiz. Allah katında neyin yasak olduğunu hatırlatarak neler yaptıklarını anlatacağım savaş ve öldürmekle ilgili hususunda ifade ettim. Allah’ın kesin hükmüdür şartlar oluştuğunda savaşın ve öldürün. Öyle bir milletiz ki karşı karşıya savaştığımız düşmanımız yaralanmışsa onu öldürmeyiz sırtımıza alırız yaralarını sararız. Aman diyene silah çekmeyiz, kadın ve çocukları savaş dışı tutarız. Diyalogcu zümrenin green kartlı liderlerinin sığındığı ülke ABD’nin işgal ettiği ülkelerde kadın, çocuk, cami, ibadethane demeden yaptıklarını yapanlardan değiliz. Düşmanımıza önce teslim olunuz deriz bu bizim millet yaratılışımızdır bununla iftihar ediyoruz. Ancak yüce yaratan iftiranın yüz karası olduğunu ve de mealen iftiracılar için ölmüş kardeşlerinin etini yiyenler olduklarını bildirdiğini de bilenlerdeniz. Hakkımda hazırlanmış iddianamede bir tek doğru ve haklı isnat bulunmaktadır, hakkımda yazılı olanların tümü iftiradır yalandır, bunları tek tek ispat ederek arz ediyorum. Onun için iftiraname tabirini kullanıyorum. Ayrıca Zekeriya Öz’ün hapishane hapishane dolaşarak insanların içinde bulundukları durumu istismar etmek suretiyle iftiracı yapmak istediğini de tüm kamuoyunca bilinmektedir. Buna evet diyenlere lanet olsun. Ancak iftiranın Allah’ı satmak olduğunu bilen iftiranın mensubu olduğu Türk milletini satmak olduğunu bilerek bu alçak teklife hayır diyebilen kahraman Türk çocuklarına helal olsun. Onların asla tükenmeyeceğini biliyorum onları saygıyla selamlıyorum isimleri Türk tarihini şerefli sayfalarında yazdıracağım.”

Mahkeme Başkanı:" Paragraf başı yapacağınız bir şeyiniz var mı? Yeni olarak mı başlıyorsunuz?”

Sanık Kemal Aydın:”Efendim yeni başlıyorum.”


Yüklə 0,61 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin