13. AĞIr ceza mahkemesi ( cmk 250 maddesi İle yetkiLİ )



Yüklə 472,31 Kb.
səhifə2/9
tarix26.08.2018
ölçüsü472,31 Kb.
#74942
1   2   3   4   5   6   7   8   9

Sanık Doğu Perinçek :” 94 efendim, 1994”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” ve Akfırat ifadesinde diyor ki, Cumhuriyet gazetesi ile birlikte ulusal bir televizyon kurulmasının gündeme geldiğini, ancak o dönemde mali imkanlar yetersiz olduğu için, ilhan Selçuk un siz yapın, biz destekleyelim dediğini, ilhan Selçuk un da çeşitli toplantılara katıldığını, birlikte ulusal bir televizyon kurulması amacı ile bu toplantılar yapıldığı, ilhan Selçuk ile Doğu Perinçek in zaman zaman bu tür konularda alakalı görüşmeler yaptıkları şeklinde beyanı var. yine 3840 nolu iletişim tespit tutanağında, siz Teoman ile bir görüşme yapıyorsunuz, ulusal kanalı arıyorsunuz. Ve ordan bazı bilgiler istiyorsunuz. Ulusal kanalı, 16 şubat 2008 tarihinde yine arayıp turan ile bir görüşmeniz var, ona diyorsunuz ki, ama o sloganları falan mesela, Perinçek bizim her şeyimiz sloganları, bu güzel hatta tekrar ettirerek filan vermek lazım şeklinde talimatlar veriyorsunuz. Yine ulusal kanalda ihsan atik ile bir görüşmenizde ihsan atik kendisinin ulusal kanaldaki programlara partili olarak bağlanamamasından dert yanıyor, siz de diyorsunuz ki, partili kişilerin programa katılmaması daha olumlu olacak diyorsunuz. Yine dijital incelemelerde, 4. klasör 251-152 de parasal kaynak seferberliği adı altında, sizin yaptığınız bir çalışma var. yine 4. klasör, 251-152 sayfa 71 de, genel sekreterliğe, Doğu Perinçek in ulusal kanal kampanyası şubat ayı raporu, şeklinde raporlarınız var. ulusal kanal ile ilişkiniz nedir? Ergenekon terör örgütü ile ulusal kanal arasında herhangi bir bağ var mıdır.”



Sanık Doğu Perinçek :” Sayın başkanım, ulusal kanal 1994 yılında kuruldu. Bu tartışmalı değil, ticaret sicili ve RTÜK kayıtlarına baktığımız zaman, 94 te kuruldu yani, bu tartışmayı burada kapatalım. Çünkü resmi olarak kuruluş tarihi, 1994. o tarihte bir lisans alınmış, RTÜK’e kaydı yapılmış. Aynı zamanda ticaret siciline de Yeditepe A.Ş. olarak kaydedilmiş. bunların da getirtilmesini talep ediyoruz. Bu bir, Adnan Akfırat ın anlatımları doğru. Ben de hem huzurda hem polis ifademde, aynı şeyleri söyledim, nedir? bizim 1995-96 olabilir, o yıllarda sayın ilhan Selçuk ve sayın gürbüz çapan ile Ferit İlsever, görüşmeler oldu, ben de katıldım. Ama bunu Çırağan sarayındaki toplantı ve diğerleri ile karıştırmamak lazım, hiçbir ilgisi yok. arada beş, altı sene fark var ve konular tamamen farklı, burada neydi, sayın ilhan Selçuklar bir Cumhuriyet televizyonu kuruyorlardı. İlhan Selçuk ve gürbüz çapan. 1995 ve ya 96 yılında. Ellerinde lisans yoktu. Ulusal kanalın da elinde bir lisans var. Şöyle bir öneri geldi, gelin sizde lisans var, bizde para buluyoruz. Ortak bir televizyon yapalım. Tabi, bu da bize cazip geldi, Arkadaşlarımıza. Yani güzel bir şey, kuvvetli bir şey olsun, sonra ilhan Selçuklar ve Cumhuriyet gazetesi bizim düşünce fikir itibariyle Atatürk devrimini savunmak, bağımsızlığı savunma, Türkiye de laikliği savunma konusunda, düşünce beraberliğimizin olduğu insanlar. Bu konuda birlikte çalışılabilir anlaşabileceğimiz insanlar. Armada otelinde bir beraber yemek yedik. O otelde, onlar bir televizyon kurmak için 150 milyon dolar gerektiğini, bir proje yapmışlardı. Ferit İlsever’ ler de on milyon dolarla, bunun başı, yani küçük bir proje idi. on milyon dolar ile bu başarılabilir şeklinde, karşılıklı görüşmeler oldu. Fakat bir mutabakata varılmadı. Yani onlar çok daha büyük düşünüyorlardı. Bir mutabakat olmadı. Ondan sonra onların maalesef makineler aldılar, vesaire, falan filan o proje o büyük 150 milyon dolarlık proje hayata geçmedi ama Ferit İlsever’lerin on milyonluk projesi gerçekleşti ve ulusal kanal yayın yaptı. Bizim de Cumhuriyet gazetesi ile kardeşliğimiz, dostluğumuz devam etti. Orada, o belgelerde yazıldığı gibi yok. ilhan Selçuk Doğu Perinçek e ayak oyunu, bunların hepsi yalan, gerçek dışı, ilhan Selçuk un kişiliği ile karakteri ile bağdaşmayan şeyler, bunlar tezvirat ve düşmanın yayınları, o belgelerde neyi gösteriyor, ulusal kanala bir operasyon. Belgede devamlı bundan bahsediliyor. O Ergenekon belgesi dedikleri, ulusal kanalı ele geçirmek için operasyondan bahsediliyor. Peki o ulusal kanalın yöneticileri, sahipleri veya ulusal kanala yakın olduğu söylenen Doğu Perinçek, nasıl o Ergenekon örgütünde olacak. Yine o belgelerde, Cumhuriyeti ele geçirme projesi var. o zaman ilhan Selçuk, ilhan Selçuk ve Doğu Perinçek, Ergenekon örgütünün hedef aldığı insanlar. Elerinden televizyonları, gazeteleri alınmak istenen insanlar. O bakımdan iddialar, tamamen tutarsızdır. Benim ulusal kanal ile ilişkim, benim ulusal kanal ile organik resmi sahibi, ortağı, vesaire yöneticisi şeklinde bir ilişkim yoktur. Ama ben işçi partisi genel başkanı olarak ülkenin bağımsızlığını Atatürk devrimini savunan bütün yayın organlarına sevgi duyarım. Cumhuriyet gazetesini de severim, buna benzeyen diğer Avrasya televizyonu gibi, işte Ankara da çıkan Haberal’ın B kanalı gibi, yani vatansever çizgideki bütün yayın organlarına sevgi duyarım, ilgi duyarım ve onların başarılı olmasını isterim. Çünkü işçi partisinin bağımsız, halkçı, devrimci bir Türkiye kurma Kemalist devrimi tamamlama projesine hizmet eden kanallar bunlar. ulusal kanal da bu bakımdan özel olarak beğendiğim sevdiğim ve desteklediğim bir kanaldır. Ama bir organik ilişkimiz yoktur. İhsan atik ulusal kanalda çalışan bir insan değil, tanımıyorum, telefon etmiş önemli bir şey değil. Bu şekilde, yani organik bir bağım yok. kaldı ki, sayın heyet, ulusal kanal bir suç örgütü değil.yani, ben ulusan kanal ile organik bağım olsa, bir yurttaş olarak girişim özgürlüğü var, Türkiye de. Ben deniz fenerine ortak değilim de, ulusal kanala ortak olabilirim. Efendim, bilmem şeyin benzin bayiliklerini, şunları bunlarını başbakan koltuğunda oturan zat gibi şunun bunun Ülker’in falanın filanın bayiliğini de almış olabilir herhangi bir yurttaşımız, bunlar Anayasada ve kanunlarda himaye edilen girişim özgürlüğü, ticaret yapma hakkı vesaire kapsamındadır ki benim ulusal kanalda böyle bir ilişkim de yok. Ulusal kanal bir suç örgütü değildir. Şu anda da gümbür gümbür faaliyetini yürütmektedir. Yasaldır. Masak tarafından sermaye piyasası kurulu tarafından ulusal kanala yönelik yapılan bütün incelemeler, hesap incelemeleri, vesaire, hepsi de pırıl pırıl çıkmıştır. Teşekkür etmişlerdir, biz böyle bir ticari kuruluş, televizyonlarda bu güne kadar bu güne kadar bu kadar muhasebesi düzgün bir kuruluşa da rastlamadık demiş ve gitmişlerdir. “

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” genel sekreterliğe hitaben yazdığınız rapordan bahsettim, Doğu Perinçek in ulusal kanal kampanyası şubat ayı raporu diyor, 1 şubat mazlum çimen e kart satışı, Doğu Perinçek 140/400, gürler aktör Akdora dan Paris, falan devam ediyor, tahsil edilen toplam, diğer çalışmalar USİAD başkanı ile görüşüldü. Üyeler ile toplanılacak. Ve devamında proleter devrimci selamlarla bilginize sunulur. Doğu Perinçek şeklinde bir raporunuz var bilgisayarınızda çıkan. Şimdi bunu biraz açar mısınız?”

Sanık Doğu Perinçek :” tabi, USİAD, ulusal sanayici ve iş adamları derneği, bu da yasalara göre kurulmuştur ve şu an faaliyet halindedir, herhangi bir şekilde bir kanuni kovuşturma, soruşturmaya uğramamıştır. Ondan sonra, ulusal kanal kaynaklarını halka yönelerek, ortaklar bularak, binlerce ortağı vardır. bunların hepsi kayıtlıdır. iki tip ortağı vardır. iki bin liralık ortaklar, onar bin liralık ortaklar şeklinde, bu şekilde insanları ikna ederek, ortaklar bulmuştur, kartlar çıkarmıştır. On liraya, yirmi liraya vesaire, satılan bunları yayarak kaynak yaratmıştır. Hepsi bunların kayıtları vardır. o şeyler, mazlum çimen, onu iyi hatırlıyorum. Mazlum çimen gelmişti, bir babası, rahmetli madımak ta yakılan nesimi çimen dir. Bizim bir bale sanatçımızdır. iyi bir bağlama sanatçımızdır mazlum çimen. Benim ziyaretime gelmiştir. Bak dedim ulusal kanal diye bir şey kuruyorlar. Sende bir katkıda bulun. Kartları var, vesaire diye yirmi liralık, o zaman bir kart almış, onun notu anladığıma göre, diğer notlar sayın savcı, bu şekilde alınmış.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” yani USİAD başkanı ile görüşüldü, üyeler ile toplanılacak, yani şimdi örgütsel dokümanlarda da özellikle USİAD ile dayanışma içersinde örgütsel faaliyetler, beyanından hareketle, bunu sordum. Özellikle ve proleter devrimci selamlarla bilginize sunulur, diye bir yere sunuyorsunuz, yani sunduğunuz makam neresidir. Onu öğrenmek istiyorum.”

Sanık Doğu Perinçek :”kime sunuyorum efendim, hitap edilmiştir yazıyor, “

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” genel sekreterliğe diyor, yani genel sekreterlik dediğiniz yer neresidir.”

Sanık Doğu Perinçek :”partinin genel sekreterliğidir. altında benim imzam ve ismim var mı?”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” isminiz var. doğu Perinçek.”

Sanık Doğu Perinçek :” o zaman parti genel sekreterliği. işçi partisi genel sekreterliği.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” yani ulusal kanal, işçi partisinin bir kanalı mı yani onu mu.”

Sanık Doğu Perinçek:” ama kendi parti içinde şimdi tam anlayamadım onu bir belgeyi görebilir miyim, rica etsem. Efendim, bu belge doğrudur, bu belge şu, bu ulusal, kanal ortak yaparken ve kartlarını dağıtırken, zimmete, insanlara vermiş, mesela diyelim on tane kart vermiş vesaire, ben de bir birey olarak, bir birey olarak, ulusal kanala ortak bulmak için çaba göstermişim, Zeki Polat ı ortak yapmışım. Onu bildiriyorum. Mazlum çimen’e yirmi liralık bir kart yani kendi zimmetimde olan konuların hesabını veriyorum. O bakımdan doğrudur, bunun Ergenekon ile burada tarif edilen suç ile halkı isyana teşvik etmekle şeyle hükümeti devirmek ile ilgili bir yanı yok. Ulusal kanal bir suç örgütü o zaman onu dava konusu yapsınlar. Onu konuşalım, ama ulusal kanala ortak bulmak, yardımcı olmak, destek olmak, birey olarak bunlar cezai sorumluluk gerektiren konular değil ve Ergenekon suç örgütü ile de en ufak ilgisi olmayan konular. ulusal kanal, Ergenekon un operasyon yaptığı, hedef aldığı, bunlar bizim suçsuzluk belgelerimiz, çünkü ulusal kanal, herkes Ergenekon a dahil edilebilir bir tek ulusal kanal ile Cumhuriyet dahil edilmez , neden belgelerde, iki tane yayın organı hedef alınıyor, hürriyet hedef alınmıyor, atv hedef alınmıyor, kanal 7 hedef alınmıyor, Samanyolu televizyonu hedef alınmıyor, niye Samanyolu televizyonu hedef alınmıyor, zaman gazetesi hedef alınmıyor, hedef alınmayan gazeteleri değil, hedef alınan iki tane organ var. ulusal kanal ve Cumhuriyet, onları buraya katıyoruz. Çünkü onlar Tayyib Erdoğan rejiminin karşısında, onunla mücadele eden yayın organları. Ulusal kanal ve Cumhuriyet’in bunlar buralardan yayın aleminde suçsuzluğu olan iki tane organ olduğu için geri kalan herkesten şüphelenilebilir. Bir tek o ikisinden şüphelenilmez. “

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” evinizde yapılan aramada, görüşme notları, iş adamı 21 şubat 2007, sağ köşede, el yazması olarak suikast DP3 tabanca aldı. Şeklinde ibare bulunan ve içeriğinde Semih Tufan Gülaltay, akın birdal’ı vurduğunda hem MİT in hem emniyetin hem de askerin kendisini kurtarmasını bekledi. Olmadı. Semih Tufan Gülaltay, Karslı dır, eski ülkücüdür. Biliyorsunuz bir parti kurdu. Etrafında çetesi var. Şırnak komutanı, mete sayar ın yeğeni de onunla iş yapıyor. yeğen ki babası emekli bir amiral, sanıyorum şimdi Ukrayna da. Veli Küçük onu kovdu şeklinde bir doküman ele geçirilmiş. Yani bir istihbarat belgesine benziyor, bu görüşme notu kiminle yapıldı, nerede, size nasıl ulaştı, semih tufan Gülaltay ile ilişkiniz nedir. Veli Küçük ün Ukrayna ya kovduğu kişi kimdir? Bununla bağlantınız nedir.”

Sanık Doğu Perinçek :” şimdi efendim, bana o zaman bu bilgi geldi yazılı olarak, burdaki iş adamı Mehmet eymür ün çok yakını olan Alparslan Ertuğ dur, milli istihbarat teşkilatının üst düzey kadrolarından, onunla bir gazeteci görüşüyor, Alparslan Ertuğ diyor ki, Doğu Perinçek e suikast yapılacak, Semih Tufan Gülaltay, bu amaçla üç tane tabanca temin etti. diyor, o gazetecinin bana o bilgiyi getireceğini Alparslan ertuğ bilen biliyor tabi, bana ulaşsın diye bunu söylüyor. Şimdi ben de tabi bu bilgi gelince, kuşkulandım. Şöyle kuşkulandım, ben böyle bilgileri pat diye inanmam. Ha bunlar dedim, bir hazırlık içersinde suikast yapacaklar, ondan sonra, bizim arkadaşlarımız da, ha Semih Tufan Gülaltay yaptı diyecekler. Başkası yapacak, ama peşinen bu bilgi veriliyor, Semih Tufan Gülaltay ın üzerine yıkılıcak. Bunu nasıl bozabilirim veya nasıl aydınlanabilirim, hemen ifadelerimde de var bu polisteki. Semih Tufan Gülaltay ı bizzat aradım. Ona bu bilgiyi aktardım, dedim ki, sizin bana gelen bir bilgiye göre, üç tabanca temin ettiğiniz ve bana suikast yapacağınız bildiriliyor, bunu size haber veriyorum şeklinde, o da bunun mümkün olmadığını, hiç bana bir husumetinin olmadığını, ondan sonra hatta kendisi bunu dedi Alparslan ertuğ lar uydurmuştur. Dedi. Mehmet eymür ler uydurmuştur dedi. Bunu da o zaman biz bir şekilde yayınladık ki, yani başka bir araç kullanarak, öyle bir şey yapacaklarsa vazgeçsinler,, oyunları ortaya çıktı, şeklinde. Bu amaçla, bana gönderilmiş bir bilgidir. Ve oyunları da bozulmuştur. Ben gene o zaman da o kanaatteydim, Bu Semih Tufan Gülaltay ın falan ona havale edilmiş bir iş değildir. Başka türlü yapacaklardı, Semih Tufan Gülaltay yaptı diye bizim arkadaşlar diyelim, yayın yapacaklardı. Onu bu şekilde bozduk, onun dışında orada Ukrayna falan bunları ben bilmiyorum. Bizim önümüze, böyle binlerce bilgi gelir. Nasıl bilgiye önem veren bir partiyiz. Türkiye yi izleriz. Bu tür notlar gelir çoğu uydurma dır. Çoğu yanıltıcı bilgilerdir. Bilgi karartmadır. Yanlış yöne sevk etmek için bu tür bilgiler yollanır. Onun için bu gelen bilgiler, hiçbir zaman bizim açımızdan doğrudur, diye bakılan bilgiler değildir. Nasıl milli istihbarat teşkilatı, gelen bilgileri değerlendiriyor, diyor ki, bunlardan bir kısmı doğrulanmış bilgidir, bir kısmı ham, doğrulanmamış bilgidir. Biz de, bu gelen bilgilere bakarız, kimin ne niyeti var. Hangi amaçları var. Kötü niyetleri var. Hangi karartmayı yapmak istiyor. Bizi hangi yanlış yönlere yönlendirmek istiyor o açıdan da bu bilgileri değerleri vardır, ama Ukrayna falan olayını kesinlikle bilmiyorum. “

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Semih Tufan Gülaltay ile görüşmeden önce Levent temiz ile herhangi bir görüşmeniz oldu mu?”

Sanık Doğu Perinçek :”bu konuda mı.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”evet.”

Sanık Doğu Perinçek :”hatırlamıyorum, ama olabilir yani o belki tanıyor diye düşünmüşümdür. Yani çok iyi bilmiyorum, şimdi çok iyi hatırlamıyorum, ama levent temiz e bunu sormuş olabiliriz, yani sen tanıyorsan, Semih Tufan Gülaltay ı aynı milliyetçi çevrelerseniz, böyle bir duyumun var mı, bu doğru mu şeklinde bir soruşturmayı arkadaşlarım yapmış olabilir. Şimdi çok iyi hatırlamıyorum.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” 6 şubat 2008 tarihinde Emcet ile yaptığınız görüşmede levent temiz bey burada yanımda diyorsunuz, levent temiz ile bağlantınız kaç yıllarından itibaren var.”

Sanık Doğu Perinçek :”levent temiz değerli bir gençtir değer veririm. Neden değer veririm. Çünkü o ülkücü solcu kavgası çatışması Türkiye ye çok pahalıya mal olmuştur. Buna karşı tavır almıştır. Bütün Türkiye gençliği, barışçı bir şekilde beraber olsun vatan için Atatürk için öyle bir tavrı benimsemiştir, levent temiz, onun için çok değer verdiğim bir gençtir, hala da değer veriyorum. Birkaç kez gelmiştir, görüşmüşüzdür. Şu anda da beni ne zaman arasa memnuniyetle levent temiz ile görüşürüm. Büyük iş yaptılar onlar, o sol düşmanlığı, kavga ülkücü kesimde, sola düşmanlık, adam vurma ve saireye karşı net tavır alarak tebrik edilecek bir iş yaptılar. “

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” 30 ağustos 2003 tarihideki oğlunuz ile birlikte hareket etmesi yönünde sizin herhangi bir telkininiz oldu mu?”

Sanık Doğu Perinçek :” tabi, “

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Veli Küçük ün yönlendirmesi ile mi oldu,”

Sanık Doğu Perinçek :” hayır efendim, kesinlikle, değil ben bunu çok teşvik ettim, çünkü sayın başkanım, sayın heyet, 1970 lerde, bu sol sağ kavgaları olduğu zaman, biz parti olarak dedik ki, şebekesi olan kimliği olan herkes okula gelecek. Ülkücü düşmanlığını kabul etmiyoruz. Ülkücüler, okula girmez, sol içinde, ülkücüleri okula sokmayacağız. Kapıları tutacağız, yok İslamcıları okula sokmayacağız, bunları kabul etmiyoruz. Her yurttaş, her genç, öğrenci kimliğine sahipse, okula gelecek, okulda okuyacak. Kimse kimseye yumruk sıkmayacak, kavga etmeyecek. Hatta, solun gruplarının, bize bir kısmının düşman olmasının en önemli sebebidir bu. ve hatta bize Maocu bozkurtlar diye saldırmışlar. yani siz ülkücüleri koruyorsunuz, İslamcıları koruyorsunuz, bizim yaptığımız şudur, okullarda kavga olmayacak. Okullarda uygarca fikir tartışması olacak. Sloganımız da şu idi, parti olarak, şebekesi olan herkes okula girsin. Ne ülkücüler, kapıları tutup solcuyu almayacağız, desinler, ne solcular, biz ülkücü ve İslamcıları okullara almıyoruz, desinler. Okullara serbestçe girilsin. Eğitim ve öğretim, özgürce yapılsın. Şiddet uygulanmasın, bu tebrik edilecek, bir şey. Ve bizim bu siyasetimiz, 80 e kadar ki, bu siyasetimiz, işte Mehmet Eymür lere falan solu da üzerimize sürmüşlerdir. Bu siyasetimiz en sonunda büyük tecrübelerden ve büyük kayıplardan sonra yankı bulmuştur. Anlaşılmıştır. Ve işte Levent temizler vesaire işçi partisinin öncü gençlik teşkilatı, benim telkinim olmaz olur mu olayın içinde işçi partisinin öncü gençlik teşkilatı var, bırakın telkini, benim orada partinin tavır ve talimatları var benim talimatım ile olmuştur. Çünkü biz bunu 1970 lerden beri savunuyoruz. Ülkücüler ve solcular birbirini kırmasın, vurmasın. İslamcılarla solcular, birbirini vurmasın kırmasın, Türkiye’nin birliği, bütünlüğü ve Atatürk devrimini koruma temelinde, bu gençlerimiz hatta beraber olsun. Türk bayrağı altında birleşsinler. O bakımdan, benim telkinim ötesinde sayın başkanım, benim burada emrim vardır. Talimatım vardır. Ben o ülkücü ve solcu.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”özellikle Veli Küçük ifadesinde”

Sanık Doğu Perinçek :”ama sayın başkanım ama şunu söyleyelim, Veli Küçük’ün buna katkısı var ise ben huzurda Veli Küçük ü kutluyorum. Yürekten kutluyorum, bravo diyorum. Alkışlıyorum sayın Veli Küçük ü. Ama onun talimatı ile olmuş değildir. Yalnız şunu da söyleyeyim. Herhangi bir insan sayın savcımız Mehmet ali Pekgüzel de, bize önerse dese ki, şu ülkücü ve solcu gençleri birbirleri ile kavgalarına son verdirelim. Bu, Türkiye için çok büyük bir yanlış, çok büyük zarara uğradı Türkiye. Dese Mehmet Ali Pekgüzel savcımızı da yürekten alkışlarız. Kendisine çok teşekkür ederiz. Burarda biz telkinlere kapalı da değiliz, ama gerçeği söylüyorum. Sayın Veli Küçük ün burada bize bir münasebeti, telkini olmamıştır. Katkısı oldu ise, levent temiz ile görüşmüş, diğer gençler ile görüşmüş, bildiğim kadarı ile ona teşekkür ediyorum. Türkiye ye böyle bir hizmet yapmış, alkışlanacak bir çalışmada bulunmuş, bunun Ergenekon ile ne ilgisi var o zaman Ergenekon örgütü çok iyi bir örgüt. Yani bu gençleri birleştiriyorsa. Hiçbir ilgisi yok. Bu bizim politikamız. “

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”kısaca okumak istiyorum, evinizde çıkan bir belge var, biraz uzunca olabilir, ama sabrınıza sığınacağım. T.C . Özel harp dairesinin 253 sayılı duyurusudur diye başlıyor, insan hakları derneği genel başkanı akın birdal ı biz vurduk. Yüce Türk milleti ibareleri ile başlayan metinde akın Birdal planlandığı şekli ile düzenlenen saldırıyı maalesef şimdilik ağır yaralı olarak atlatmıştır. İnsan hakları demokrasi düşünce özgürlüğü, adalet gibi gak guk gibi söylemler artık bizi iyice rahatsız etmeye başlamış, bu ülkede kimin söz sahibi olduğunu göstermek icap etmiştir. koruyup kolladığımız düzenimizin tehlikeye girdiğini hissettiğimiz an, bize iş düşüyor demektir. Her ne kadar herkes için demokrasi fikir ve örgütlenme özgürlüğünü sıkça kullanıyorsak da, bu sadece politika gereğidir. Devletimizin ayakta tutulması için her yol denenmektedir. Parlamento seçimlerinin yapılması sadece bir usulün yerine getirilmesi demektir. O kadar kimse şaşırmasın, evet genel kurmay a bağlı özel harp dairesi yada kontrgerilla olarak biz artık bir gerçeğin açıklanmasının zamanının geldiğini düşünüyor, karanlık gibi görünen olayların, aslında sanıldığı gibi karanlık olmadığını, açık yüreklilikle milletimize duyurmak istiyor, hodri meydan diyor ve yüce milletimizden anlayış bekliyoruz. Şimdiye kadar faili bulunmayan ve karanlıkta kalan olaylar diye tabir edilen olayları çok zor durumda kaldığımızı hissettiğimiz zaman yapmış bulunduk. Bu olayları biz yaptık demedi isek, mutlaka ki kendimizce haklı bir gerekçeden hareket ettik. Kimi eylemleri ya hiç üstlenmedik yada kimi eylemleri karşı tarafa mal ettik. Kimi eylemleri de ülkücü koçlar, Türk intikam tugayları gibi aracılığı ile direk veya dolaylı yönlendirmemiz ile başardık. Ama artık bu olayları gizlememizin gereğinin olmadığı sonucuna vardık. Karakol kurulmak suretiyle hergün sürekli polis kontrolü altında bulunan İHD genel merkezinin önünde civarında Akın birdal ın saldırıya uğradığı sırada hiçbir polisin bulunmaması da, bizim bu işe ne kapsamda planladığımızın da kanıtıdır. Adı üzerinde, bizim işimiz, özel harp psikolojik yöntemler uygulamaktır. Bunlar içinde birbiri üzerinde en pis işleri yapan birilerinin başında biz gelmekteyiz. Saygılarımızla, 13 mayıs 98 şeklinde bir yazı var. bu yazı içeriği doğru mudur? Siz nerden elde ettiniz? “

Sanık Doğu Perinçek :” kitap kime hitap ediyor efendim, sayın başkanım, “

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”böyle bir belge ele geçirilmiş sizin evinizde.46, 47, 48. sayfalarda bu şekilde yazıyor.”

Sanık Doğu Perinçek :”şimdi benim evimde böyle yüzlerce binlerce belge var. Aydınlık arşivinde de var. “

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”basına açıklandığı beyan ediliyor, yani böyle bir şey basında yer aldı mı veya siz yayınladınız mı.”

Sanık Doğu Perinçek :” çok açık, hiçbir zaman özel harp dairesi, ben özel harp dairesi diye bir böyle bir belge yazmaz, hiçbir zaman biz kontrgerilla olarak diye komik şeyler bunlar böyle bir belge yazılmaz. Bize bu tür bilgi karartma, bilgi kirletme dediğimiz, sayın savcıların dezenformasyon dediği, bu tür uydurma, saçma sapan yönlendirici bilgiler belgeler gelir. Bütün basına gelir. İnternetten gelir. Dağıtılarak gelir. Posta ile gelir, vesaire, biz bunları hiçbir zaman çöpe atmayız. Bunları tasnif ederiz. İlgili bölümlerine koyarız, hani bunun içinde bir bilgi sızdırılmıştır veya kasıtlı olarak bir bilgi karartılmaktadır. Bir gün gelir, konu ile ilgili bir mesele olduğu zaman işlenmek üzere bunların hepsi saklanır. Benim bilgisayarımda böyle bir değil. yüzlerce bilgi vardır. İnternetten gelmiştir. Arkadaşlarım getirmiştir. Bir kısmını çöpe atarım. Bir kısmını incelemeye vaktim olmaz. Muhafaza ederim. Depo diye bir bölüm vardır. oraya atarım. Bir kısmına da şöyle bir bakmışımdır. Ha, bir gün belki bana gerekli olur diye ilgili bölüme bilgisayarımda koyarım, ilgili bölümler vardır. görmüşlerdir zaten, dava dosyasında bu belgenin ben hiçbir ciddi tarafını görmüyorum. OHD, Ben kontrgerilla olarak, ben hiçbir kontrgerillanın biz kontrgerilla olarak diye bir belge yazması çocukça bir şey. OHD, Özel Harp Dairesinin resmi bir kurumdur. Böyle kanun dışı yasa dışı bir şey yazması mümkün değildir. besbelli ki yanlış yönlendirmek için yazılan bir belgedir. “

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”sizde bulunma nedeni nedir, kim getirdi biliyor musunuz?”

Sanık Doğu Perinçek :” şimdi böyle yüzlerce binlerce sayın başkanım belge var, şu anda hangi kim getirdi falan insan bunları unutuyor bir, ikincisi bu soruların bir kısmına da cevap vermem, neden cevap vermem, çünkü kişiliği olan bir insanım, ben bilgi kaynaklarımı ifşa ettiğim zaman, hiç kimse bana güvenmez. “

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” savunmanızda ilhan Selçuk ile ilişkinizin örgütsel bir ilişki olmadığını beyan ettiniz, ilhan Selçuk da ifadesinde Doğu Perinçek in siyasi parti lideri olması nedeni ile ara sıra ziyaretine geldiğini, bunun haricinde herhangi bir ilişkisinin olmadığını beyan etmiş, Mehmet Adnan Akfırat az önce de belirttiğim gibi ifadesinde sizinle ilhan Selçuk un görüşmeler yaptığını beyan ediyor, yine evinizde yapılan aramalardan ilhan Selçuk un dikkatine başlığıyla bir yazı var, isteğiniz üzerine Cumhuriyet için bir yazı hazırladım. Konuştuğumuz konular sunuyorum. Güncelliği nedeni ile bir an önce yayınlanmasında yarar var gibi geliyor bana, takdir sizin, şeklinde bir yazı yazıyorsunuz, burada daha önce konuştuğunuz bir konudan bahsediliyor ve onun sizden istekten bulunduğu anlamı çıkarılıyor, yine asus kasa 300 GB bilgisayarda sayın ilhan Selçuk ağabey başlıklı, 17 /03/2008 tarihli Yargıtay başsavcısının kapatma davası açması üzerine, bir yazı hazırladım, sanıyorum, bu yazı kamuoyu için aydınlatıcı olacaktır. Lütfen okumanızı ve Cumhuriyet gazetesinde yayınlanmasını dilerim saygılarımla, Doğu Perinçek şeklinde bir yazı yazıp ekinde Tayyib Erdoğan ve Abdullah gül iktidarı yasa dışıdır yazısını gönderdiğiniz, yine işçi partisinde bulunan dökümanlar arasında sayın ilhan Selçuk diye başlayan, 6 kasım 2002 tarihli bir mektup yazdığınız ve içeriğinde kesinlikle başına yıkacağız, eğer kararlı bir muhalefet çizgisi izlersek, Cumhuriyet gazetesinin satışı, üç ay içinde yüz bine yaklaşır ve çok etkili olur yazdığı, yine Ferit İlsever ile yaptığınız bir telefon görüşmesinde, emin Gürses ve ümit sayın ın gözaltına alınmaları ile ilgili yaptığınız görüşmelerin sonunda, bunlar ile ne ise oturduk, epeyi konuştuk, bu bütün gazetelerde yeni şafak tan bilmem yeni zamana kadar aksiyon a kadar falan heriflerin planları falan hepsi ortaya düştü. Bunlarla konuştuk, ne yapabiliriz falan yarın saat 14:00 da şey ile konuşacağız, ilhan Selçuk ile şeklinde bu konuyu dile getiriyorsunuz, yine 11/2/2008 tarihli bir görüşmenizde, otuz kişilik bir eşgüdüm komitesi kurulduğunu, Şener Eruygur geldi, bu gün yanında dursun ali Ercan, Hurşit Tolon işte otuz kişilik bir şey oluşturmuşlar. Sonunda da ilhan Selçuk ta gelsin şeklinde konuşmalarınız da var, bunları birlikte değerlendirdiğimizde, ilhan Selçuk size ne tür isteklerde bulunur, ne tür şeyler konuştunuz ve sizden yazılar istiyor. İrtibatınızı da, daha geniş bir kapsamlı olarak anlatır mısınız?”



Sanık Doğu Perinçek :” bunların hepsi doğru, yani önce şunu söyleyim, bu bahsettikleri mektuplar, ondan sonra konuşmalar telefon konuşmaları, hepsi gerçek, doğru, biz Türk devrimci aydınları Atatürkçü aydınları tabi birbirimizle görüşeceğiz konuşacağız. Yani iki buçuk fethullahçıdan korkacağımızı mı sanıyorlar. Tabi konuşacağız. Az konuşmuşuz, daha çok konuşacağız. Bu konuşmaları konuşma düzeyinde bırakmak büyük bir hatadır. Atatürkçüler Atatürk ün nutkun son sayfasında verdiği görevleri yerine getirmek için teşkilatlı olacak. Örgütlü olacak. Bizim kusurumuz, Bunları konuşma düzeyinde bırakmamızdır. Örgütlenmemiş olmasıdır. işçi partisi örgütlü. Ama diğer aydınlarımızın, ilhan Selçuklar diğerleri vesaire vesaire biz hep onları eleştirdik. Bu görüşmelerde konuşmalar, bu iş böyle olmaz. Yasal örgütlü bir parti ile bu sürecin karşısına çıkmak gerekir. Başka türlü Atatürk devriminin savunulması mümkün değil. onun için bu konuşmalar son derece doğrudur. Gerçektir. İlhan Selçuk benim çok değer verdiğim bir ağabeyimdir. Son elli yılın en değerli yazarlarımızdan biridir. Türk devrim geleneği içersinde önemli yeri olan kişiliği karakteri olan bir insandır. Onunla dost olmaktan da onur duyarım. Gurur duyarım. Az konuşmuşuz. Bunların suç ile vesaire ne ilgisi var, hiçbir ilgisi yok. o eşgüdüm komitesi, mış böyle bir şey duymuşuz, daha etraflı olarak incelemek okumak lazım yani bir Türkiye de bu sürecin göğüslenmesi bir mafya tarikat rejimi, Atatürk devrimini yıkmaya karşı çeşitli kuvvetler arasında bir eşgüdüm oluşturulması vesaire günceler vardı. Bu konuda rivayetlerdir ama mektup dikkatli okunursa,dikkatle telefon görüşmesi incelendiği zaman, ben de o görüşmeyi hatırlıyorum. Çok iyi hatırlıyorum. Orda bizim ondan haberimiz yok biz böyle bir şey duymuşuz. Duyduğumuzu aktarıyoruz. Cumhuriyet gazetesinin yüz bin tiraja çıkmasını istemek, bu günde istiyorum. Cumhuriyet gazetesi yüz bin değil, iki yüz bin, üç yüz bin satılması gereken bir gazetedir. Onun başarısı Türkiye’nin başarısı olur. O Cumhuriyet gazetesine yazı yollamam benim dosyamda yalnız ilhan Selçuk a değil, bütün hürriyet gazetesi, milliyet gazetesi, vatan gazetesi, Türkiye deki zaman gazetesi, ben zaman gazetesini de ziyaret ettim, heyet halinde. 2007 seçimlerinden önce parti olarak şu kararı aldık, biz hükümet olmaya talip olan bir partiyiz. Basında bir ayrım yapmayacağız. Şu bize yakındır, bu bize karşıdır, ayrım yapmayacağız öyleyse bütün basın organlarına eşit davranacağız, hükümet olduğumuz zaman bunu da bu günden göstermemiz lazım o zaman çıkalım bütün basın organlarını hepsini ziyaret edelim. Zaman gazetesine gittik, Sayın Ekrem dumanlı karşıladılar. Teşekkür ederiz. Konuştuk. Yeni şafak a gittik. Bu gün gazetesine gittik, bunların hepsi Fethullah ın ve diğer o benzeri kuruluşları kontrolündedir, görüştük, Cumhuriyete de gittik. Hürriyet e de gittik. Ve bu tür mektup benim bilgisayarımda yüzlercedir. Yalnız ilhan Selçuk a, o mektuba da imzamı tekrar atıyorum. Mektup da doğrudur. İftihar da ediyorum. O yazdığım şeyler de doğrudur. AKP ye yasadışıdır demişim. Doğru. Anayasa mahkemesi yasadışıdır demiş, ben Anayasa mahkemesinden önce demişim. AKP yasadışıdır diye benim bu tespitim hukukçu olarak Anayasa mahkemesi tarafından doğrulanmış koskoca karar var ne diyor. AKP Cumhuriyet yıkıcısı bir faaliyetin odağı haline gelmiştir. Nokta. Altında imza, Anayasa mahkemesi. AKP yasadışıdır. Bu gün de yasa dışıdır. Türk hukukundaki büyük bir yanlış kapatmak için şöyle bir oran lazımdır şeklinde daha sonra Anayasa da yapılan bir değişikliğin sonucunda, bu gün bir hukuk faciası ortaya çıkmıştır. Anayasa mahkemesinin yasa dışıdır diye karar verdiği bir partiye hükümet bırakılmıştır. Ceza olarak para cezası ile yetinilmiştir. Devlet yardımının yarısını kesilmesi yolu ile bu bir hukuk faciasıdır. AKP yasadışıdır. Şu anda da yasadışıdır. Anayasa mahkemesi kararı ile AKP yasadışıdır. Bunu Doğu Perinçek, herkesten önce görmüş yazmış ifade etmiş, bu da herhalde kutlanacak bir tavırdır. “

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: Ergenekon operasyonu ile ilgili ilhan Selçuk ile herhangi bir toplantı yaptınız mı? “



Sanık Doğu Perinçek :” Ergenekon operasyonu, sayın ilhan Selçuk ile görüşmelerimizde tabi zaman zaman görüşüyorduk. Bu operasyonun onlara, ben Türk silahlı kuvvetlerini ve Türk Cumhuriyetini hedef aldığını anlatmaya çalıştım. Ne yazık ki o ilk zamanlarda, sayın ilhan Selçuk bunları görmüyordu. Bakın dedim, siz dikkatli izlemiyorsunuz. Üç tane kitaptan bahsettim. Bülent orakoğlu’nun kitabı, Şamil Tayyar ın kitabı, zihni çakır in kitabı, bunlara baktığımız zaman burada uydurma, balat toplantıları, Ataköy toplantıları falan filan, DP diye bir siyasi parti liderinden de bahsediyor, hayatımda ne balat a gitmişim, Ataköy de toplantı yapmışım. Orda kimler var, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Çetin doğan, tuncer kılınç, bütün ordu komutanları, Doğu Perinçek bütün toplantılarda Doğu Perinçek var. bakın dedim ya bir yalan üretiliyor. Yalan olduğunu nerden biliyorum, benim adım yazılıyor. Ben ne balat ta, ne Ataköy de, ne şurda, ne burda ne burda kimler var, Tuncer kılıç va,r çetin doğan var, bütün harflerle belirtmişler, tek tek onları saydım. Onlar kim, jandarma genel komutanları, kara kuvvetleri komutanları, genelkurmay başkanları, vesaire, belli ki Türk silahlı kuvvetlerine karşı bir tezgah, bir tertip kurulmuş, bunu görelim. Ayılalım, uyanalım, bu kesinlikle bir mafyaya karşı çeteye karşı bir operasyon değil böyle bir görüntü vererek, tabi kalkıp da ben Türk silahlı kuvvetlerini yıkacağım. Ben işçi partisini kapatacağım, diye bir operasyon başlatamazsınız Çünkü bunlar itibarlı olan kurumlar yasa dışı olmadığı toplumda bilinen kurumlar. Bunu ne yapacaksınız. Mafya görüntüsü vererek, terör örgütü görüntüsü vererek yapacaksınız. ben sayın ilhan Selçuk a bunları uzun uzun anlattım. İlk başlarda, bunları maalesef anlamadı, sayın ilhan Selçuk. bunu Cumhuriyet gazetesinin yayınlarından da izleyebiliriz. İlk başta onlar hakkaten çetelere karşı, çünkü senaryo böyle kurulmuş, bombalar çeteler, bilmem neler vesaire, insanların kafaları karartıldı. Ama süreç içinde ne oldu, işte iş nereye geldi dayandı, şemaya. Halen mahkemenizin üzerini açmadığı ve insanların özellikle görüyorum, bazı büyük, büyük gazeteler. Yöneticileri korku içinde yatıp koruk içinde kalkıyorlar. Yazılarını okuyoruz. Nereye dayandı, o şemadaki Hüseyin kıvrıkoğlu lar, şemaya konmamakla beraber Tuncay Güney in ifadelerindeki Karadayı lar. Eşref Bitlis ler Teoman komanlar, diğerleri, Rasim Betir’ler, Türk silahlı kuvvetlerini hedef alan bir operasyon olduğu ortaya çıktı. Biz bunları aydınlar olarak, Türkiye’nin geleceğinden sorumlu insanlar olarak tabi aramazı da konuştuk. Konuşmaz olur muyuz. Çok konuştuk. O konuşmalarda bulunan zatları da söyleyeyim. Benimle beraber, sayın Ferit İlsever, sayın general servet cömert, sayın eski planlamacı haluk tural, sayın prof. Dr. Uçkun geray vesaire yani altı yedi kişi, sayın ilhan Selçuk, çevresindeki insanlar, onları uyardık, yanlış yapıyorsunuz dedik, bakın bu da, çok teşekkür ederim sayın savcı bu soruyu sorduğu için bu da Ergenekon diye bir örgüt olmadığını gösteriyor. Neden Doğu Perinçek ilhan Selçuk u bu Ergenekon operasyonunun esas hedefleri konusunda uyarmaya çalışıyor, ona bir şey anlatmaya çalışıyor, eğer bunlar Ergenekon örgütünün liderleri olsalar aralarında bir örgütsel ilişki olsa, böyle bir faaliyet olur mu? İlhan Selçuk, bu operasyonun başlangıçta bir tertip olduğunu görmüyordu. Dikkatli bir şekilde incelememişlerdi. Saptamamışlardı, sonra anladığıma göre, zaman içersinde gördüler. Herkes gördü. Herkes gördü, Karadayı da gördü, Kıvrıkoğlu da gördü. Bu günkü genelkurmay başkanı da gördü. Herkes gördü. Bütün dünya gördü.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”aramalarda ele geçirilen asus kasa 300 GB lık bilgisayar klasör 322 dizi 319 sayfa 48 de, danıştay saldırısı hakkında diye başlayan bir yazı var. Muzaffer tekin in 17 mayıs 2006 günü evi arandığı sırada eşinin ve kızının dikkatini çeken bir husus diye başlıyor ve içeriğinde de, İstanbul boğazında balta limanında bir balık restoranında haftada iki kez aşağıdaki kişiler buluşmaktadırlar, İsmail Paker, Zekeriya Öztürk, deniz kuvvetleri istihbarat almayı olduğunu söyleyen bayram, Bulgar uyruklu Osman, tabip asker olarak bilinen bir yüzbaşı ve bir üsteğmen, Bulgar uyruklu Osman hafta sonları Türkiye de olup, diğer mesai günlerinde Bulgaristan da olduğunu söylemektedir. Restoranda, glock marka bir tabancanın satışının yapıldığı söylenmekte, İsmail Paker bir süre önceye kadar Kadıköy yel değirmeninde murat isimli ve tarikat sakallı bir kişinin ofisini kullandığını söylemektedir. Ve yine başka bir bilgi olarak, son bilgi sağlam, adı altında başlayan, şeyde de, yazıda da, İsmail Paker ve Zekeriya Öztürk, balta limanında doğa balık restoranda, Eski Şaziye bara … sıkça birlikte gidiyorlar, orada bir doktor yüzbaşı, bir üsteğmen ve başka subaylar ile birlikte mit mensupları ile birlikte oturuyorlar diye devam ediyor ve subaylardan biri, restoran sahibine bir adet glock satmış, İsmail Paker in çocukları, Alparslan Arslan a amca diyor. ( Muzaffer Tekin tanık olmuş.) İsmail Paker in Bulgar uyruklu Osman adında çok yakın bir arkadaşı var. 18 Mart kapsamında, Çanakkale’ye yapılan bu geziye, bu yıl İsmail Paker, Zekeriya Öztürk ve Muzaffer Tekin birlikte katılıyorlar. Ve şüphelenme üzerine, Muzaffer Tekin Paker in verdiği bilginin doğruluğundan şüphelenip, albay dan öğrendiği ifade ediliyor, yani bu görüşmelerin Muzaffer Tekin ile veya eşi çocukları ile yapılan görüşmelerden alındığı anlaşılıyor. Daha sonraki sizin yapmış olduğunuz basın açıklamalarında, Danıştay olayından sonra Alparslan Arslan ekibi MOSSAD tarafından Bulgaristan da eğitildi şeklinde beyanınız var. yine Danıştay suikastını ulusalcılara yıkma tertibinde, MİT bağlantılı üç eleman, Ertaç giray, İsmail Peker, Zekeriya Öztürk başlıklı yazıda, Muzaffer Tekin’in Danıştay olayı sonrası isminin basında çıkması nedeni ile teslim olmayı düşündüğü, ancak Mehmet Zekeriya Öztürk tarafından engellendiği, Muzaffer Tekin e tuzak kurulduğu, konunun ulusalcıların üzerine yıkılmaya çalışıldığı şeklinde, varan 4 başlıklı 1 haziran 2006 tarihli açıklamanız var. yine varan 6 başlıklı 6 haziran 2006 tarihinde yaptığınız açıklamada da, mit im kamuoyu önünde cevaplaması gereken sorular başlığı altında, Danıştay tertibindeki MİT üçlüsü Mehmet Zekeriya Öztürk , İsmail Paker, ve Ertaç giray isimli şahısların MİT mensubu olduğu iddialarını ileri sürmektesiniz. Danıştay saldırısı ile ilgili olarak somut ne tür bir bilgiye sahipsiniz. Bu tür bilgiler size nerden ne şekilde ulaştı, Muzaffer Tekin ile Danıştay olayı öncesi veya sonrası görüşmeleriniz oldu mu? Alparslan Arslan ın Bulgaristan da MOSSAD tarafından eğitildiği hususunda ne tür bilgiye sahipsiniz, bunu kısaca anlatır mısınız? “

Sanık Doğu Perinçek :” şimdi efendim ben danıştan saldırısından sonra varan 1, varan 2, varan 3, varan 4,. varan 5, sanıyorum varan 6 olacak, yanılmıyorsam 7 de olabilir. Peş peşe basın toplantıları yaptım. Bu basın toplantılarında Danıştay saldırısı, bunun Türkiye’nin başına örülen bir çorap olduğunu gördüm. Yargıya olan tecavüz, basit bir cinayet değil, bir tertip olduğu çok açık ortada. işçi partisi olarak tabi Türkiye den sorumlu bir partiyiz, bununla ilgilendik araştırdık, arkadaşlarımız araştırdı. Çeşitli yerden gelen bilgileri topladık. Bu bilgiler içersinde güvenilir, birbirini tutan doğrulanmış, bilgileri de basın toplantıları halinde kamuoyuna açıkladım. Sayın savcı, bu kamuoyuna açıkladığım basın toplantılarından bazı bölümler okudular, bunların hepsi benim açıklamalarımdır ve hayatta bunları doğrulamıştır. Üç gün önce gazetede okuyorum. Eski Sarıyer savcısı Ertaç Giray, galiba adı değil mi yanlış bilmiyorsam, hakkında Muzaffer Tekin’in teslim olmasını engellemesi nedeni ile dava açılmış, savcılık ta bu iddiayı ciddi bulmuş, diğer aldığımız bilgilerde, yani benim arkadaşlarımın topladığı bilgiler, tabi bu konuyu sayın Muzaffer Tekin daha iyi aydınlatabilir, kendisi ile bu konuda görüşmüş değilim, onu da söyleyeyim. Diğer aldığımız bilgilerde bu üçlünün, İsmail Paker, Mehmet Zekeriya Öztürk ve Ertaç giray üçlüsünün o sırada teslim olacakken, Muzaffer Tekin evinde arama yapılıyor, ilk tepki olarak gidip teslim olacakken ki, öyle yapması gerekir ki, kanımca, bu üçlü onu ikna ediyor, sen gitme teslim olman yanlış olur, kenarda bir yerde bir süre bekle, duruma bakalım ve saire falan şeklinde, çünkü öyle kurulmuş, senaryo o şekilde kurulmuş, İsmail Paker i de açıklamaya davet ediyorum. Mehmet Eymür le ilişkili insanlardır. Mehmet Zekeriya Öztürk ün Mehmet Eymür ilişkisini Mehmet Eymür bilgi notunda söylüyor, diyor ki Güler Kömürcü ile çok yakın Amerika da ilişkilerim vardı. Bir yakın, aynı binada galiba oturuyorduk, geliyordu, gidiyordu, Mehmet Zekeriya Öztürk de, prenses otele geldi, gitti, görüştük, huzurda da Zekeriya Öztürk onu ifade etti. Kaldı ki, iki tane mektup size arz ettim. bu mektupları, bilgisayarında Mehmet Zekeriya Öztürk yazmış, birinde devlet olduğu, devletin bir örgütü olduğu anlaşılan istihbarat örgütünden para isteyerek, ulusal kanal içinde faaliyette bulunduğunu itiraf ediyor Ve oraya albay malbay yollayıp ikinci adam yollayıp ayağıma dolaştırmayın diyor, ikincisinde de, çok açık bir şekilde amerikan büyükelçiliği ile her gün düzeyinde, sıkı irtibatları olduğunu ve amerikan büyükelçiliğine bilgi vermek için birilerini ikna etmeye çalışıyor. Ve bana güvenin, diyor, ben Türk ajanı değilim. Ben Türk ajanı değilim, Amerika adına sizden bunu talep ediyorum, ve Amerika size güvence sağlıyor. Amerika size hayati güvence sağlıyor, Amerika size yaşam koşulları sağlıyor. Aynı zamanda sizi, yurt dışına götürürüz vesaire bunları da kendisi yazmış. Biz bunları tesadüfen dava, teşekkür ederiz. Sayın savcılar, bunları getirmişler, klasörlere koymuşlar. Mehmet Zekeriya Öztürk ün de kendi ifadeleri ve yazıları ile bizim içimize bir güç tarafından gönderildiği, onlardan para istediği, ama bu işleri parayla, para olmalı diyor, paraya ihtiyacım var diyor, bu eleman düzeyinde bir ilişki, yani milli istihbarat teşkilatının ajanı, memuru olmadığı anlaşılıyor ama hangi örgütse o, hocam diye hitap ettiği, bu ilişki ispatlandı. Öbür, Amerika ilişkisi de yine kendi yazısı ile bütün boyutları ve tehlikeli bir iş, hayatını ortaya atıldığı bir iş, birilerini Amerika ya çalışmaya ikna edildiği bu da ispatlandı. Ertaç giray ile ilgili olarak savcılık ciddi görmüş, Muzaffer Tekin’e, ben Muzaffer Tekin in de bu konularda açıklama yapmaya davet ediyorum çünkü ……. Bir yerlerde bu dava Danıştay ilgisi ile falan bir tertip geldi oraya, tıkandı kaldı. Bunları o zaman bizim arkadaşlarımızın araştırması, bulması, ortaya çıkması bu gün dava dosyası ile doğrulanmıştır. Son derece yararlıdır. Bir takım Bulgaristan ilişkileri falan da saptanmış, yani onların kaynağını bilmiyorum. Ben dedektif değilim. ben partinin genel başkanıyım. İşçi partisi ve bütün partiler. Bu görevi üstlenmiştir. Ve yerine getirmeleri gerekir. Danıştay olayı olduğu zaman, tabi araştıracak, ilgilenecek, bulmaya çalışacak. Kamuoyunu aydınlatacak. Yargıyı bilgilendirecek. Yaptıklarımız bundan ibarettir ve doğrudur ve haklıdır. Haklılığı ortaya çıkmıştır. Burda da o kanaatimi söyleyeyim. Varan bir varan altı ya kadar söyleyim. Danıştay tertibinde görülecektir, eninde sonunda. Ben Alparslan Arslan ın bir bireysel İslamcı terörist olduğunu kesinlikle kabul etmiyorum. Alparslan Arslan, bireysel kendi kafasından türban mürban yüzünden bu işi yapmış bir insan değil, o çok açık, Danıştay tertibi üzerine bir senaryonun kurulduğu, bir tezgahın kurulduğu çok açıktır. Onun bağlantılarını bulmak gerekir. İşte buralardan aydınlanmaktadır. Bulgaristan ipuçları da önemlidir, tabi ben Danıştay davası dosyasını bilmiyorum. Ama o bilgiler son derece ciddi, güvenilir kaynaklardan gelmiştir. “

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Zihni Çakır ile aranızda herhangi bir husumet var mıdır. “

Sanık Doğu Perinçek :” hiçbir şekilde yok, efendim, tanımam bile, işte yani bu kitapları falan yazınca, eskiden muslukçu olduğunu yazıyorlar, sonradan birden bire baş,mahkum edildi. Mahkûm edildiği için artık rahat konuşabilirim. Yazdığı şeylerin yalan olduğu, uydurma olduğu İstanbul şişli mi bilmiyorum, İstanbul mahkemelerinden asliye ceza mahkemelerinden bir tarafından mahkûm edildi. Yalancı birçok uydurma şeyleri kitaplar haline getirmiş, bir yerlerden vermişler.Kendi şahsımdan biliyorum neden Doğu Perinçek diye oraya kattığı toplantılar, vesaire hiçbirinde yokum. Şimdi bu çok önemli Tuncay Güney, zihni çakır, Osman’ım, Mehmet Zekeriya Öztürk , vesaire yani belli insanlar, bu tertipte belli merkezler tarafından kullanılmış, onlara belli işlevler verilmiş, zihni çakır’ın da bunlardan biri olduğu gözüküyor. Yazdığı kitaplar baştan sona yalan. Yalan olduğu mahkeme kararı ile saptandı. husumetim yok, ben, bana kim ne kötülük yaparsa, ona husumet duymam, hayatımda şahsi kin beslemem, bütün bunları ben toplumsal bir mesele olarak ele alırım ve kendimi bunlardan sorumlu görürüm. Eğer bu ülke, zihni çakır ile Tuncay Güney ile üretti ise, bu çocukları sokağa atıp bu hallere getirdi isek, bundan ben kendime bir sorumluluk payı çıkartırım. Hiçbir şekilde kin duymam ve onları ıslah edecek ve tekrar ülkemize yararlı yurttaşlar haline getirecek çözümleri araştırmaya bakarım.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” savunmanızda vatansever örgütlenmelerinin başı bozuk örgütler olduğunu ve bunlardan uzak durulması gerektiğini sık sık telkin ettiğinizi ve açıkladığınız beyan ediyorsunuz, zihni çakır 25 şubat 2008 tarihli Cumhuriyet başsavcılığımızdaki ifadesinde, Taner Ünal ın 2003 yılında yeni bir oluşum yapmaya başladığı ve bu oluşuma Veli Küçük ve bazı kişilerin yanında, Doğu Perinçek ve hikmet çiçek in solcu olmasına karşın, destek verdiğini beyan etmekte, yine 6 haziran 2007 tarihinde Taner Ünal ile mesut yazar arasında bir telefon görüşmesinde, sizin Diyarbakır da yapacağınız mitingin bayrakla katınılması yönünde bir görüşme yapıyorlar, yine Taner Ünal sizinle yaptığı görüşmede teşkilatlandıklarını, bütün ilçelerde teşkilatlandıklarını ve Diyarbakır da sizin yapacağınız mitinge destek vereceklerini, Erzincan dan Mardin den çevre bütün teşkilatlardan arkadaşların katılacağını beyan ediyor, yine aramalar sırasında, ulusal kanal da Vatansever Kuvvetler Güç Birliği hareketi ara tüzük 2005 isimli kitapçık ele geçiriliyor, yine işçi partisi genel merkezi 4. kat ve ulusal kanalda, ulusal güç birliği hareketi yeniden kuvayi milliye hareketinin yapılanması başlıklı broşür ele geçirilmiştir. Bunun yanı sıra İstanbul il örgütünde Kuvai Milliye denizli milli güç birliği kuruluyor başlıklı yazı, Muğla milli güç birliğinin kurulduğuna ilişkin basın açıklaması ele geçirilmiştir. Bu konularda, vatanseverler güç birliği ve benzeri oluşumlardan uzak durulması gerektiğini söylediğiniz halde, bunlarla işbirliği yapmanızı nasıl açıklıyorsunuz, bu belgeler ile ilgili ne diyeceksiniz.”



Sanık Doğu Perinçek :” şimdi biz şunu gördük, vatansever, Kuvai Milliye benzer adlarla bir takım örgütler kuruldu. Ve bunlar başıbozuk örgütler. İçinde, çoğu iyi niyetli olan insanlar yer alıyor. Diyelim, yüz kişi katılıyorsa doksan beşi, doksan sekizi iyi niyetli insanlar, fakat bunların bir disiplini, bir programı olmadığı için ve parti şeklinde örgütler olmadıkları için pratiklerine bakıyoruz. İçinden provakatif unsurlar çıkıyor. Mersin mitinginde Türk bayrağı yere atılıyor, çiğneniyor, arkasından Kürt düşmanlığı yapılıyor falan, bunların hepsi bizim dikkatimizi çekti. Ve bunlara vaziyet aldık. Başyazıları ben size iki tane başyazıyı arz ettim. Partimizin programının girişinde de vardır bu. Vatansever, Atatürkçü Kuvai Milliye vesaire adlarla bu tür girişimlerin yanlış olduğunu, partileşmenin şart olduğunu, Atatürk ün partici olduğunu, teşkilatlı olduğunu, bütün hayatı boyunca müdafayı hukuk un bir parti olduğunu, Türk devrimine önderlik ettiğini, hep bunları işledim. Ve hakikaten bunların başıbozuk olduğu ortaya çıkmıştır. Başıbozuk örgütlerdir bunlar ve o iyi niyetli yurttaşlarımızı hep uyardım. Bunlarla iş birliği yapma dedim. İşbirliği diye bir Diyarbakır mitinginden söz edilmektedir, ben zaten talepte de bulundum. Diyarbakır valiliğine yazılı olarak sunacağım, sayın başkanım, sizi yormuyorum. Diyarbakır valiliğine yazı yazılmasına, Diyarbakır mitingine kimlerin başvurduğu, iki, kimlerin konuşmacı olarak katıldığı, üç, o mitingde emniyet memurlarının, yetkili emniyet memurlarının tuttukları rapor, dört, mitingin Diyarbakır ve bölge televizyonundaki yansımaları, beş, mitingden sonra, ertesi gün çıkan Diyarbakır ve bölge gazetelerine miting nasıl yansımış, mitingi işçi partisi yaptı. Maalesef destekleyen kim, Türkiş, Türkiş genel başkanı Salih kılıç çıktı, mitingi destekliyoruz dedi. Ve Türkiş in Diyarbakır daki bölge sendikaları tek gıdaiş, batmandan petroliş yani bölgede dört beş tane Türkiş şubesi var. Onlar destekledi. Ve onlardan biz ben konuştum. Korgeneral yaşar müjdeci, eski Diyarbakır hava komutanıdır. O konuştu. Sayın general konuştu. Bizim ikimizin dışında, işçi partisinden bir sendikacı, belki iki sendikacı konuştu. Bir de köylü lideri konuştu. Vatansever güç birliği falan diye bir şey yok. Vatansever Kuvvetler Güç Birliği bir bana telefon geldi, Taner Ünal olduğunu bu gün dinlemelerden anlıyorum. Dedi ki, biz falanca örgütüz, bu mitinge katılmak istiyoruz. Tabi katılın, çok seviniriz. Kim bana telefon etse, o gün, sayın Mehmet ali Pekgüzel de telefon etse, buyurun sayın savcım, size bir koltuk koyalım. Üzerinize bir şemsiye getirelim. Güneşte rahatsız olmayın. Herkesin katılmasını isteriz. Onlara da telefonla gelin katılın, dedik. Bu gün de telefon etse, bizim faaliyetimize gelin katılın deriz. Çünkü faaliyetin çerçevesini biz koymuşuz,hedefini biz koymuşuz, konuşmacıları belirlemişiz. Sloganları belirlemişiz. İşte size arz ediyorum. Diyarbakır vali il emniyet müdürlüğü alındı ve tebliğ tebellüğ belgesi. Toplantının amacı, birlik ve kardeşlik isimli yürüyüş ve açık hava toplantısı. Tarih, yer, yürüyüşün başladığı yer. Bildirimi verenin adı soyadı, ulaş gencel. Diyarbakır il başkanımız. Baba adı, ana adı, nüfusu, kütüğü, bildirim dilekçesi, nüfus cüzdan sureti, diğer şeyler. Bildirim dilekçesinde, açık hava toplantısına davet amacı ile çağrı yapılacak ise bildiri sesli anons, sesli anons aracının çevre il müdürlüğünün ölçümünün yapıldığına dair belgenin alınmasına vesaire şeklinde diğer notlar var. burda ne Vatansever Kuvvetler Güç Birliği var, ne gazeteler bakalım. Televizyonlara bakalım. Orda Vatansever Kuvvetler Güç Birliğinin adı zikredilmiş mi? mitinge katılanlar arasında. Adı geçmiş mi? benim mitinge yaptığım çağrılar var, hepsi toplanıp Diyarbakır valiliğinden gelecek, hiçbirinde Vatansever Kuvvetler Güç Birliği diye bir ad görmeyeceksiniz. Kaldı ki olsa ne olacak bunun Ergenekon örgütü ile vesaire ne ilgisi olabilir. devam ediyorum, Taner Ünal 25 şubat 2008 tarihinde, kendi yaptığı örgütlenmeyi, Doğu Perinçek ve hikmet çiçek in destek verdiği, yani gerçek değil. Ben bir partinin genel başkanıyım, ben böyle başıbozuk örgütlere destek vermem, kesinlikle destek vermem, ama insanlar çevrelerine, kendilerini kuvvetli göstermek için, o da destekliyor, bu da destekliyor şeklinde gerçek dışı bilgiler verebilirler. Bu kapsamdadır. Kesinlikle destek vermem. Böyle, yani kimin ilhan Selçuk a destek veririm. Kemal Alemdaroğlu na destek veririm. Vural savaş a destek veririm. Ben kime destek vereceğimi bilirim. Güvenilir insanları her zaman desteklerim. Ama ben bilmediğim, tanımadığım, faaliyetinden emin olmadığım, insanlara kesinlikle destek vermem ve vermedim. Benim kime destek verdiğim, belgelerle kanıtlıdır. Denizli Muğla milli güç birliği, bunlar tamamen farklı Sayın başkanım, iki şeyi ayırmak lazım, milli güç birlikleri, Cumhuriyet halk partisi, işçi partisi, demokratik sol parti, bazı illerde ve bölgelerde, bazı MHP teşkilatlarının da katıldığı veya başka partiler, daha çok CHP, DSP, işçi partisi eksenli kurulan partiler tarafından oluşturulan ve bunun yanında, mühendis odaları gib,i barolar gibi, tabip odaları gibi meslek odalarının ve kuruluşlarının da destek verdiği kuruluşlardır. Denizli de Muğla da çeşitli yerlerde kurulmuşlardır. Bunun, Taner Ünalların yaptığı işlerle falan en ufak bir ilgisi yoktur, zaten isimler de birbirini tutmuyor. Bir isim milli güç birliği ve bu gün de bunlar Türkiye de yayılmaktadır. Diğeri ise, işte Vatansever Güç Birliği ve ordan türetilen bazı başıbozuk örgütlerdir. Diğeri partilerin ve meslek odalarının ve sendikaların bir araya gelmesi ile oluşan milli güç birlikleridir. Bu ikisini, kesinlikle birbirine karıştırmamak gerekir. Broşürler, bizde her türlü kitap, broşür çıkar. Bu günde gidelim. Bir arama yapalım tekrar, İstanbul da, Ankara da aydınlık ın arşivinde, DHKPC nin, PKK nın, İBDA/C nin, başka terör örgütlerinin veya Vatansever Kuvvetler Güç Birliği kuvayi milliye falan gibi yasadışı olmayan çeşitli örgütlerin broşürleri, kitapları, yayınları, bilgileri bildirileri bunlar hepsi toplanır. Bu belgelerin olmadığı bir yayın arşivi bir parti arşivi olmaz. Bunları toplamayan bir yayın organı olmaz. Kütüphanesi olmayan bir parti olmaz. Siyasal partilere gidelim. En geniş arşivi olan belki de işçi partisi dir. Öbürlerini fazla bilmiyorum. Biz bunların hepsini toplarız. Bu gün de toplarız. Yüz kere arama yapsalar. Yine toplarız. Çünkü bunlar suç değildir. bunların toplanması bir şey ifade etmez. Bunu da Diyarbakır alındı belgesi, diğer taleplerimiz de yazılı arz edeceğiz. ”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: ”sanık Mehmet Zekeriya Öztürk huzurdaki savunmasında Ankara emniyet müdürlüğü terörle mücadele şube müdürlüğünde, 25 mayıs 2006 tarihinde vermiş olduğu savunmasının tümünü kabul ettiğini beyan etti. O savunmasının içersinde de yaklaşık bir yıl kadar, ulusal kanalda danışman, özel haber müdürü olarak göreve başladığını, ve sizin danışmanlığınızı yaptığını, işçi partisi Rusya ve Çin başta olmak üzere diğer birçok sosyalist ülkenin etkisi ve kontrolü altında olduğunu, Doğu Perinçek in ADD den beslendiğini, kamuoyunun Doğu Perinçek ‘i iyi bir istihbarat, hatta askeri kanaldan beslendiğini düşündüğünü, aslında Doğu Perinçek in Rusya ve Çin istihbaratı ile yakın bilgi alışverişi içine olup onlar tarafından yönlendirildiğini, alman ve İngiliz istihbaratları ile diyalogunun olduğunu, Doğu Perinçek ve lider grubu kendisi için mecliste birkaç sandalye aradığını ve bu nedenle mevcut siyasi yapının dağılmasını, kurulacak yeni siyasi yapı içinde de kendilerine yer edinmek istediklerini, bu nedenle de 2003 yılından itibaren partinin bir askeri darbeyi dört gözle bekler duruma geldiğini, işçi partisi ve Perinçek in Türk silahlı kuvvetler destelerden aynı zamanda mevcut siyasi yapıya karşı da kışkırtmak istediğini, parti içi yönetimin aslında Türk silahlı kuvvetlerin benimseyeceği bir yönde değiştiğini, bunu maskelemeyi iyi bilen parti yönetiminin hala askeri bir müdahaleyi beklediğini, Doğu Perinçek in beklentisi doğrultusunda, Türk silahlı kuvvetlerin hareket etmemesi nedeni ile isteğine ulaşmak amacı ile hem partiler üstü, hem de bürokratik çevrede bir tepki hareketi oluşturmak için zatinde elinde var olan alt yapıdaki yerini alan ve illegal sol örgütlerden genel kadroların her zaman devreye sokabilme yeteneğine sahip olduğunu, Doğu Perinçek in mevcut illegal örgüt orijinli art yapı kadrolarına bir eylem yaptırabileceğini, planlayabileceğini veya plan ve eyleme destek verebileceğini beyan etmiştir. yine yapılan aramalarda, evinizde klasör 170, sayfa 225-226 da, Edirne il yönetimi üyesi, umut Topdemir tarafından altına not olarak İstanbul dan Edirne ye gelerek benimle görüşen erkin Yurdakul ve güneş ayas ile yaptığınız görüşme üzerine rapor notu olan ve başlangıcında da İstanbul daki olaylar ile ilgili Edirne il başkanlığına raporumdur bahsi içersinde ikinci madde olarak, genel başkanın beş altı sene içinde ordu ile iktidara geleceği sözünün ordu ile devrim olacağı ve hikmet kıvılcımlı gibi devrimin ordu ile yapacağız şeklinde sözler rapor olarak yazılmış. Bunlar hakkında genel bir değerlendirme yapar mısınız?”



Sanık Doğu Perinçek:” şimdi Sayın başkanım, bir kere Mehmet Zekeriya Öztürk huzurdaki savunmasında, ilk önce bunların bu ordu darbesi gözlüyorlar bunlar şeklindeki ifadelerin dalga geçmek için söylendiğini belirtti, fakat öyle değil. Ben böyle bir şeye sığınmam. Ona söyletilen ifade bu. Mehmet Eymür ün bilgi notuna bakın, birebir. Ben bunlara sığınmam bakın bu dalga geçmek dedi ve ben olayın üzerine gittim. Buradaki bazı sanıklar da rahatsız oldular ya aramızda bilmem ne, ben olayın üzerine giderim, ben bu tür suçlamaları, kesinlikle ortada bırakmam. Ben böyle uzlaşmaları kabul etmem. Gerçek dışı şeyler üzerinde burada ifadesini inkâr etti, tekrar kabul etti, hepimiz kıvrandığını hepimiz vesaire burada gördük. Sizler bunu tespit ettiniz. Nedir, işçi partisi, kendi içinde şu eğitimi hep yaşmıştır. Biz, omuzlarımızın üzerinde kendi başımızı taşıyacağız. Başkasının başını taşımayacağız. Bu bizim bütün kongre kararlarımızda, merkez raporlarımızda, 1970 li yılarlıdan beri vardır, yani partimiz bağımsızdır. Başka ülkelerin partileri ile vesaire ilişkilerinde eşittir. Hiçbir şekilde, bağımlı ilişkilere girmez. Onlardan yararlanır. Dünya tahlillerine bakar vesaire, ama talimat almaz. Yönlendirilmez. Ve bunu bütün hayatımız boyunca, uygulamışızdır. Çin komünist partisi ile ilişkilerimizde, diğer dünya partileri ile ilişkilerimizde hep başı dik olmuşuzdur. Zaten batıya başı dik olan, doğu ya da başı diktir. Batıya bakarken Amerika ya karşı efendim, başımız dik, doğuya dönüyorsunuz Rusya ya çine karşı boynunuz eğik, böyle bir şey olmaz. Ya her yerde başınız diktir ya her yerde boynunuz eğiktir. Yarın varsayalım ki, Rusya dan çin den Türkiye yi tehdit geldiği zaman göreceksiniz. En önde yine işçi partisi olur. Tayyib Erdoğanlar şunlar bunlar gider, onların ayaklarına kapanır, gene en önde işçi partisi olur. Bu da ispatlı. 1970 de partimiz ne Amerika ne Rusya, bağımsız Türkiye sloganını benimsemiştir. Ve neyi söylemiştir. Bakın Rusya kapitalizme gidiyor. Afganistan ı işgal ediyor, Çekoslovakya yı işgal ediyor, emperyalist bir ülke oldu, bunun ekonomik temelleri var, bir devlet kapitalizmi oluştu, orada. Bir devlet burjuvazisi doğdu. Parti kodamanları bir yeni sınıfa dönüştü. Bu parti kodamanları brejnefler, kruşşefler, bir yeni kapitalizm oluşturdu. Ve bunun iki gün sonra adını da koyacaklar. Nitekim, bizim bu bizde solun bize saldırılarına neden oldu. Vay siz nasıl Rusya ya kapitalist dersiniz. Emperyalist dersiniz. Ta 1970 den 90 a kadar, solda bu yüzden arkadaşlarımız öldürülmüştür. Saldırıya uğramışızdır. Ve Mehmet Eymür de onları tutar. Yani biz Rusya dan, iki süper devlet arasında dünya hakimiyeti için bir paylaşım olduğu zaman, ikisine de net olarak tavır almışız. Ne Amerika, ne Rusya bağımsız Türkiye demişiz. Bugün de şuna bakalım. Kuzey ırak ta, o kukla devleti Çin mi kurdu. Yoksa Rusya mı kurdu. Çin ve Rusya kursun, onlara vaziyet alalım. PKK yı Amerika mı destekliyor, Çin mi destekliyor, Rusya mı destekliyor. Çin ve Rusya PKK yı mahkûm ediyor, Amerika destekliyor. Barzani yi talabaniyi Çin mi destekliyor, Rusya mı destekliyor, her ikisi de diyor ki ırak ın toprak bütünlüğü, İran ın toprak bütünlüğü Türkiye’nin toprak bütünlüğü, biz bunları destekliyoruz diyor. Kıbrıs tan Türk ordusu çıksın, Çin mi diyor, Rusya mı diyor, İran mı diyor. Avrupa diyor, Amerika diyor. Türkiye de kamu iktisadi teşekküllerini tasfiye edin, Atatürk ün ekonomisini tasfiye edin diye Çin mi Türkiye ye baskı yaptı, yoksa Rusya mı baskı yaptı, ermeni soykırımı yalandır diye bir biri peşi sıra kanunları kim kabul ediyor. Avrupa devletleri ve Amerika birleşik devletlerindeki on yedi eyalet ve şimdi de obama, bunu kabul edeceğim diye Türkiye’nin tepesine tehditlerini dayıyor. Çin, Rusya, ermeni soykırım diye bir şey, hatta bizim Rusya da bu tür parlamentoya metinler geldi galiba duma dan bir tanesi de geçti. Bizim uyarılarımız üzerine, Rusya aleksandır dugin i yolladı. Ermeni soykırımı panellerine gazi üniversitesinde katıldı. Bizim tezleri destekleyen konuşmalar yaptı. Yani işçi partisi, Türkiye ye bu gün yönelen tehditleri saptamıştır. Bunu Amerika dan Avrupa dan geldiğini artık herkes görüyor. Buna göre, bir güvenlik politikası, bir dış politika, ekonomik politikaları saptamıştır. Ve şunu görmüştür. Bu verili koşullarda Türkiye’nin bu tehdide göğüs germesi için Asya nın desteğine ihtiyaç var, yani Asya yı batıdan gelen tehdidi Asya dengelemek. Ve bu olacak göreceksiniz. Türkiye’nin politikası üç beş yıl içinde Asya politikasına oturacak Türkiye. 2002 yılında da otuz ağustos devir teslim töreninde sayın orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu genel kurmay başkanlığını bırakırken Türkiye Avrasya daki bağımsız yerini alacaktır diye üç yerde söylemiştir. Ama genelkurmay sitesine, Hilmi Özkök onları çıkartmıştır. Anadolu ajansı bültenlerinde, bunlar yar almaktadır. Yani artık Türk yurt severliği, Amerika dan gelen tehdide Avrasya ağrlığı ile yani Türkiye Rusya İran Çin, Hindistan, Arap ülkeleri, bu ülkeler arasında bir beraberlik ittifak. Mecburidir. Zorunludur. Hiç kimse bundan kaçamaz ve bu başlamıştır. Enerjimizi İran dan alıyoruz. Rusya dan alıyoruz. Bir tek silah bakımından, Amerika ya Türkiye bağlıdır bir de Türkiye deki yiyici takımının tepesine oturan bu mafya, tarikat zümresi amerikan askeri olmazsa yıkılır gider. Onların bir bağımlılığı vardır. işte bu analizler çerçevesinde işçi partisi Türkiye’nin ittifak birikimini potansiyelini inşa etmektedir. Çin e koşmaktadır. Rusya ya koşmaktadır. Onlardan davetler yapmaktadır İran ile görüşmektedir. Suriye ile görüşmektedir. Önce bir bölge ittifakı, İran, Suriye, Türkiye, ırak, ırak. Bakın maliki, ırak hükümeti Barzani ile karşı karşıya geldi. Irak ı böldürmem diyor. Türkiye ırak İran Suriye birleşse, bir konfederasyon yapsa, 200 milyon nüfus, enerji kaynakları, petrol kaynakları, doğalgaz kaynakları Türkiye’nin insan gücü, yani yetişmiş Atatürk laik insan gücü, Türkiye’nin tarım kaynakları, gelişmiş sanayisi ile dünyanın dört beş gücünden bir olur. Amerika Çin, Avrupa, Türkiye olur. Bu bölge ittifakı olur. Bir de bu yanına Avrasya daki oluşmuş olan hızla gelişen ekonomileri vesaire bir destek olarak aldığı zaman Amerika Türkiye ye diş geçiremez. O zaman Amerika ile ilişkilerimiz düzelir. Amerika ile ilişkilerimizin düzelmesi de, Türkiye’nin bu Avrasya da oluşmuş olan ittifak potansiyeline bağlıdır. Atatürk ne yaptı, Anadolu ya çıktı, 19 mayıs, geldi havza ya, havza da görüştüğü kimseler kim işte MİT in o zamanki yöneticileri vesaire bunları hep yazıyorlar, Rusya dan heyet geldi. Havza da buluştular. Sovyetler birliği ile Ankara da kurulacak olan devrimci hükümet ilk görüşmeleri yaptı. Rusya dan silah alındı. Rusya dan para aldı Atatürk ama nasıl aldı. Gizli değil. Bütçe ye yazdı. Bütçe ye yazdı, aleni, gazeteler yazdı. Ve Atatürk 1928 yılında taksim abidesine, arolof un heykelini dikti. Dünyada bir Sovyet devrimcisinin heykeli, ilk defa Türkiye de dikilmiştir. Ne Bulgaristan da, ne Romanya da, ne Polonya da. İlk defa taksim abidesine gidelim. Kasketli bir adam var, İnönü nün arkasında, kim o, aralof. Atatürk o kadar vefalı bir insan ve öyle bir miras bırakmıştır ki, vasiyet, Türkiye yani Sovyetler ile biz bu bağımsızlık savaşını yaptık ve devrimimizi Sovyetler ile ittifak halinde sürdürdük. Ey Türk milleti buraya taşa dikiyorum bunu. Bunu unutma. Meşhur dürbünlü bir şeyi vardır Atatürk ün, Kocatepe de resmi. dürbünle ovaya bakarken arkada kaputlu bir adam yatar. Bakarsınız kaputu Türk kaputu değil. Rus kaputu. Kafasındaki şey şapka Türk kalpağı değil. Rusların önü siperli Rus şapkası. Biz otuz ağustosu yaparken, Sovyetler komutanları Atatürk ün yanında, arkasında ölümüne orda, yani o komuta kademesi ölse, o adamlar da ölecek. Otuz ağustos tan önce bir Akşehir manevraları var. Otuz ağustos tan önce, nisan ayında, gizli bir şekilde Akşehir e giderler. Atatürk ve orda, otuz ağustos un ilk manevralarını yaparlar. O Akşehir manevralarına kim katılır. Arolof, azarbaycan Sovyetlerinden abilef, Rus askeri ataşesi, hepsinin resim vardır. Atların üzerinde. Akşehir tren istasyonunda, trenlerin camında Atatürk ile arolof aynı camdan bakarlar. Şimdi biz bu şekilde bir kurtuluş savaşı yapmışız. Böyle politikalar ile bir ülke kurtarılır. Siz Amerika ya karşı Türkiye yi parçalanmaktan nasıl kurtaracaksınız, dünyadaki dengeleri kuvvetleri kullanarak. Ve siz Türkiye yi bu ekonomik krizden nasıl kurtaracaksınız, İMF ye yalvarıyor, İMF nerden para alıyor, Çin den alıyor, Çinlinin de 2 trilyon dolar rezerv var. Sayın başkanım müsaade edin toparlayayım, böyle İngiliz bilmem ne şey Çin Rus şeyi diye bunun açılması lazım. 2 trilyon dolar onu da söyleyeceğim, 2 trilyon dolar rezervi var, Amerika Avrupa böyle Çin in avucuna bakıyor. Çin amerikan tahvillerini bir piyasaya sürse, amerikan ekonomisi güm diye çökecek. Çin elindeki dolarları, başka para ile değiştirmeye kalksa, amerikan ekonomisi çökecek. Türkiye de aklı başında Atatürkçü bir yönetim olsa, Çin den 300-400 yüz milyar dolar şey alsın, kaynak alsın, gidip İMF ye yalvaracağına, ortak şeyler yapsın. Rusya ile İran ile enerji anlaşmalar yapsın Türkiye’nin güvenliğini sağlasın, çeşitlesin, bir ülkeye bağımla hale gelmesin. Bu politikaların hepsi yarın uygulanacak. İki yıl içinde, üç yıl içinde uygulanacak Sayın başkanım, öyle uzak değil, işçi partisi nin bu politikaları, ördüğü bu ağlar, hepsi Kıbrıs ta bizi destekleyecek. Hepsi ırak ın kuzeyinde güneydoğu da bizi destekleyecek. Onun için bunlar olağanüstü önemdedir. Bakın, çok çarpıcı, sayın başkanım, bu kitap, Çin halk Cumhuriyetinde, bu soruların sorulacağını bildiğim için aldım, getirdim. Bu kitap Çin halk Cumhuriyetinde çıkan 8. sınıf yakın çağ tarihidir, ders kitabı. Kitapta bütün Çin çocukları, bu kitabı okuyarak büyüyor. 8. sınıf orta üçe geldiği zaman veya onların sistemini biliyorum. 8. sınıfta bu kitap okutuluyor. Ne var, yakın çağ belirleyen liderler olarak, Lenin, gandhi ve Atatürk ü koymuş. Kapağına. Bana bir Amerika dan bir ders kitabı getirin, Almanya dan, Fransa dan Atatürk e ne diyor. Atatürk dönemi bitmiştir. Atatürk Ermenilerin katilidir. İçini açıyoruz, Türk devrimine, burada üç sayfada, Türkiye’nin haritasını koymuş, yunan işgalini koymuş, Türkler nasıl kurtuluş savaşı yaptı, arkasından Atatürk’ü harf devremi, Atatürk devrimleri vesaire Çinli çocuğuna bunu öğretiyor. Amerikalı çocuğuna bunu öğretiyor mu? Avrupa hükümetleri çocuklarına bunu öğretiyor mu? Çocuklarına ermeni soykırımı yaptı Türkler diyor. Atatürk devrimi yolunda biz ilerleyeceksek, kim bizi destekleyecek. Hindistan destekleyecek, Rusya destekleyecek, Çin, destekleyecek. Ben bunu İranlılara da anlattım. İran benim önerimden sonra, bunu milliyet gazetesi yazmıştır. Nutuk kitabını bastı. Dedim ki, siz Atatürk e yanlış bakıyorsunuz. Atatürk antiemperyalist bir lider, siz buna İslam açısından falan bakmayın. Emperyalizme karşı mücadele açısından bakın. Yüz otuz sayfa rapor tuttular. Yedi saat İranlılar geldiler, benle konuştu. Devlet büyüklerine arz etmek için. Ve ondan sonra bir hafta sonra telefon ettiler dediler ki, çok büyük bir etki yaptı. Biz başka zaviyeden bakmışız. Doğu Perinçek in bu uyarıları devlet büyükleri tarafından incelendi. Ve İran da nutuk un basılmasına karar verdiler. Hakikaten milliyet gazetesi de üç ay sonra haber yaptı İran da nutuk basılıyor diye. Şimdi onun için biz Atatürk devrimini devam ettirecek ve tamamlayacaksak, bunun dünyadaki ittifak potansiyelini de oluşturmamız lazım. Ama bunu oluştururken, işçi partisi, onun genel başkanı Çin in Rusya nın karşısında, şunu da aktararayım. Çin partisi komünist partisi, çok tecrübeli olgun ve benim temaslarım sırasında gerçekten bu açıdan prensiplerine çok bağlı bir partidir. Nedir, onlar çok çekmişler, 1920 lerde Sovyet komünist partisi, bunlara çeşitli program ve taktik dayatmış. Bunun zararlarını görmüşler. Ve Mao demiş ki, siz demiş bu hatayı yapmayacaksınız, hiçbir parti abi gibi, büyük parti olarak davranmayacaksınız. Hiçbir partiye bir görüşünüzü, kesinlikle dayatmayacaksınız. Çin komünist parti ile görüşmelerde, hep o kadar dikkatlidirler ki, bu bizim görüşümüz, bu bizim tecrübemiz, hep bu vurguyu yaparlar. Ben Mao dan sonraki Çin komünist partisinin ve Çin devletinin lideri Huva Gofenk ile görüştüm. Üç saat görüştüm. Dört saat yemek yedim. Arkasından gelen lider Hu Yauban ile görüştüm. Yemek yedim. Rusya nın Gorbaçof dan sonraki en büyük lideri Likaçev iki defa Türkiye ye benim davetlim olarak geldi. Bu gün Rusya nın ikinci büyük partisi olan partinin lideri ile dostluğum vardır. birbirimizle. Ben bir kere 96 da Rusya ya gittim, görüştüm. Yine Rusya komünist işçi partisinin, şu anda milletvekilidir lideri büyük Victor tolkin onlar benim dostlarımdır ve bunlar bana itibar ederler ve benim fikirlerime de danışırlar, aramızda eşit karşılıklı saygılı ilişkiler vardır ve beni de, 48 parti 2000 yılında toplanan Avrasya konferansında girişim komitesinin başkanlığına seçmiştir. Başkanlığına seçmiştir. Ben onların başkanıyım. Ve Türk devleti maalesef bu ilişkileri değerlendirmemiştir. Sabote etmiştir. oysa, burada Türkiye ye çok büyük imkanlar vardı. Diğer bunu da arz ediyorum. Yani Türkiye’nin dostları kim, bu mao döneminden beri bu okutuluyor. Türkiye dostluğu, şunu da söyleyeyim. Biz bu taassuplardan, bağnazlıklardan kurtulalım. Çin büyük bir deney yaptı, alıp onu Türkiye ye getirmek büyük bir yanlışlık olur. Her ülkenin farklı özellikleri vardır, ama bütün dünya Çin deneyini izliyor. Adamlar nasıl 49 da dünyanın en yoksul ülkesi idi, bu gün dünyanın en dinamik ve en büyük ekonomisi haline geldiler ve 21. yy. Çin yüzyılı olacak deniyor. Biz taassup ile Mao ya küfür, Çin e küfür vesaire bak onlarda taassup var mı Atatürk e küfür ediyor mu? Atatürk e küfretmediği için Çin ilerliyor. Biz de Mao ya küfrettiğimiz için işte bu perişan hallerdeyiz. Bu deneyleri her türlü bağnazlığı ön yargıyı bırakıp ciddi olarak incelemek gerekir. İşçi partisi bunu yapmaktadır ve Türkiye için bir çözüm programı üretmiştir. Dostlarımızı da tanımak bakımından, dava dosyasına da girsin, bu Çin halk Cumhuriyetinde Atatürk ü en başa koyan. Ders kitabını, dava dosyasına arz ediyorum. Devam edelim, sorularını eksik, bırakmayalım şimdi Trakya da güneş ve erken adlı çocuklar rapor, bu işte Türk solu budur. Provokatör grubu. O 2003 yılındaki Ankara da kemal gürüz ün kemal Alemdaroğlu nun rahatsız olduğu o ordu göreve pankartını açan provokatörler, kim bunlar, bunlar işçi partisi den atılmış, o sayın savcının okuduğu ordu falan vurguları yaptıkları için ve bizim gençlerimize bizden habersiz, bazı provakatif eğitimler telkinlerde bulunduklar için hemen tespit edilmiş ve işçi partisinden atılmış ve üzüntü ile söylüyorum bu erkin adındaki çocuk da daha sonra bütün bu bunalımlar içinde intihar etmiştir. Bu çocuklar öyle bir kuyulara atılmışlardır ki provokasyonlarla bir takım yerlerden yönlendirilerek en sonunda pırıl pırıl bir çocuktu bu erkin, bunların arasında kendini beş katlı binadan atıp, kendiörgüt binalarından intihar etmiştir. Trakya dan gelen raporlar vesaire bizim provokasyonlara karşı ciddi disiplinli tutumumuzun bir ifadesidir. Eksik bir yan kaldı mı acaba? sayın savcımdan soralım.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Mehmet Zekeriya Öztürk ün beyanı ile bu bayanlar örtüşüyor onun için açıklama istemiştim.”

Sanık Doğu Perinçek :”hangi beyanlar efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” yani dört gözle askerin darbe yapmasını ve birkaç sandalyenin verilmesi konusu.”



Sanık Doğu Perinçek :” onu söyledim, huzurda da zaten bunun polis işte dalga geçtiğini söyledi, fakat dalga geçmiyor. Ona ben sığınmıyorum. Mehmet Zekeriya Öztürk e ispatlanmış ilişkileri ile Mehmet Eymür tarafından dikte edilen ifadelerdir. Bizim öyle, benim kitabım var, şu anda. Mahkemeye de arz ettim. Türk ordusunun strateji sorunu, 3 genel kurmay başkanı. Ben son, üç genel kurmay başkanına Hilmi Özkök ü, yaşar Büyükanıt ı, ve bu günkü genelkurmay başkanı İlker Başbuğ u, görevlerinde, görevden indikten sonra değil, her üçünü de görevde iken uzun kırkar, ellişer sayfalık yazılar yazarak onların strateji konusundaki görüşlerini değerlendirmişim. Yer yer eleştiriler yapmışım. Hatta bunlardan birine Hilmi Özkök e görevde iken Türk ordusunda komuta zaafı demişim.milli egemenliği reddettiği için. Demişim ki Türk ordusu milli egemenliği koruman için var, başka niçin var. Milli egemenliği reddeden bir ordu komutanı olur mu? Milli egemenliği reddediyorsa ne iş yapıyor genelkurmay başkanlığında başka neyi koruyacak, Amerika yı mı koruyacak. Amerika yı koruyacağız diye strateji üretti Hilmi Özkök. Darbecilik darbe peşinde darbeyi özleyen bir parti, bu genelkurmay başkanlarını eleştirir mi? onlara şey yapar hangi partinin başkanı genelkurmay başkanlığını Türkiye’de eleştirmiştir. Almış elli sayfalık, altmış sayfalık uzun uzun yazılar yazmış. Bu nedir, biz Türkiye yi yöneteceğiz. Orduyu da yöneteceğiz. Düzelteceğiz ordu, siyaset ilişkilerini, ne için bozulmuştur. Kemalist devrim rayından Türkiye çıkarsa, hükümetlerle askerler arasında uyum olmaz. Bu uyum nasıl sağlanır. Türkiye Kemalist devrimi rotasına girince, askerin problemi kalmaz. Asker darbe yapmak istemiyor, ama asker neden rahatsız, sen Türkiye yi alacaksın, Atatürk devrimini yıkacaksın, Türkiye yi parçalayacaksın, bundan rahatsız olmayan askeri, biz ne yapalım. Tabi rahatsız olacak. İşçi partisinin içinde olduğu milli hükümette ordu ile hükümet arasındaki ilişkiler Anayasal zeminine oturacaktır. Nasıl oturacaktır? Türkiye kuruluşundaki programa yöneldiği için, yani Atatürk devrimi programına yöneldiği için asker rahatlayacaktır ve hükümet de askerin önüne Kemalist devrimin güvenliğini sağlama stratejisini koyacaktır. Al diyecektir, bu strateji uygulanacak. Sana emir veriyorum. Böylece, hükümet askere yön verecektir. Doğru Anayasal ilişki budur. Şimdi, bu hükümetler askere yön veremez. Ben, Türkiye yi parçalayacağım. Ben eş başkanım, Ortadoğu projesinin diyen adam. Askere hükmedebilir mi? hükümet olabilir mi? ben iki sayfa, dokuz maddelik Amerika ile gizli anlaşma yaptım, hizmet sözleşmesi yaptım diyen bir Abdullah gül, Türk silahlı kuvvetlerinin başkomutanlığını yapabilir mi? asker onu dinler mi. Amerika ile iki sayfa dokuz maddelik gizli anlaşma yapıp Kıbrıs ı veren, kuzey ırak tan Türk ordusunu tasfiye eden ve şu yaşadığımız süreci Türkiye’nin başına saran insanları asker dinler mi? işte işçi partisi bu Atatürk devrimi rotasını, Türkiye’nin önüne koyarak bütün bu ilişkileri düzeltecek programı getirmiştir. Bizim öyle ordu darbe, ben ordu darbe, hiç kimse bana bu konuda kabadayılık edemez. Sayın başkanım, ben ordunun zindanlarında, 12 mart döneminde, 12 eylül döneminde, hep sıkıyönetim mahkemelerinde yargılanmış, hapislere atılmış, işkenceler görmüş bir adamım. Hayatımın hiçbir döneminde darbecilik diye bir leke yoktur. Bu dava dosyası da, bütün telefon konuşmalarım ortada. Telefon konuşmalarımda, bütün konuşmalarda, darbeyi mahkûm ediyorum. Darbeye karşı çıkıyorum.Bu gün de darbe ile Türkiye hiçbir sorunu çözemez. Ama ordu millet beraberliği şarttır. Millet ordu beraberliği. Türkiye bu gün millet ve ordusu beraber olmadan bu süreçten çıkamaz. Çünkü silahlı tehditlerle karşı karşıya.

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” e-mail incelemelerinde, 2 temmuz 2005 tarihinde ümit sayın ile sevil atasoy arasındaki e-mail trafiği içersinde yapılan görüşmelerde, genelkurmaydaki kor ve orlar demişler ki, İstanbul üniversitesindeki hocalar koskoca herifler, herhalde birleşirler ve oyları parçalamazlar. Emin Gürses i çağırmışlar, yine haklı çıktın demişler, bizim rapor inanılmaz sükse yapmış. Emin Gürses, televizyonlarda mesut parlak a çatmaya başlarsa, bu korkunç bir ivme kazandırır bize. Şimdi detaylı okuyacak ve Perinçek e de anlatır. perinçek ingilterede imiş, ondan randevu alıyorum, gelince birlikte konuşuruz. Sevil atasoy , Perinçek hala Alemdaroğlu nu destekliyor mu diye soruyor, ümit sayın evet, Perinçek Alemdaroğlu nu destekliyor. Onların da bilgileri var. yine ümit sayın ın bilgisayarında 24 şubat 2001 tarihli Adnan Akfırat ile yapmış olduğu silinmiş çet kayıtları içersinde kurtarılan belgede, ümit sayın ın Amerika dan Türkiye ye gelmesini masonlar ve diğer unsurların engelleyebileceğini, bu durumu ümit sayın ın Doğu Perinçek e bildirdiğini, ümit sayın ın belli bir dönem masonların içinde bulunduğunu, masonların bütün pisliklerini ve üç kağıtlarını bildiğini, Adnan Akfırat ve ümit sayın ın ulusal kanala görüntü ve bağlantı bulmak için çaba gösterdikleri, yine ümit sayın ın Doğu Perinçek ile yaptığı görüşmede, iyi gelişmeler olduğunu öğrendiğini, darbe olasılığının arttığını, çiller in eski valisi Mahmut Yılbaş, ÖKK eski komutanı Necati özgen, müdafaii hukuk vakfının kurucularından olduğu son yapılan Atatürkçü düşünce derneği kongresinde herkesin aynı tarafta yer alarak yekta Güngör özden ve çevik bir için çalıştıkları, yine Adnan Akfırat ın batının Türkiye yi darbeye zorladığını Türkiye de çok köklü değişikliklere ihtiyaç olduğunu belirttiği, ümit sayın, Adnan Akfırat a vermiş olduğu bu bilgilerin aynı zamanda Doğu Perinçek e iletilmesini istediği, kendisinin tayin işinde Adnan Akfırat ve Doğu Perinçek in yardımını istediği, yine sizin tümünü kabul ettiğiniz telefon görüşmelerinden, 26 şubat 2008 tarihli Ferit İlsever ile yaptığınız görüşmede, emin Gürses in gözaltında iken, yapmış olduğu tutum ve davranışlardan bahsettikten sonra, ümit sayın dan da tam rezalet, yaltaklanma, zaten provokatör, özel olarak sokulmuş bir adam. Ne ise o konularda uyardım. Onun üzerinden herif hep yalan söylüyor. Tespit etmiştik aslında. “

Sanık Doğu Perinçek :” kim diyor bunları sayın savcı.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” siz söylüyorsunuz,”

Sanık Doğu Perinçek :”hayır bunları Ferit İlsever söylüyor.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”neyse oturduk epey konuştuk, bu bütün gazetelerde yeni şafak ta bilmem ne ve ilhan Selçuk ile görüşeceğinizi belirtiyorsunuz. Yine işçi partisi İstanbul il örgütünde yapılan aramada 442-455 e kadar numaralandırılan sayfalarda yüksek öğretim kurulu sayın başkanlığına ile başlayan içeriğinde doçent dr. Habip Ümit Sayın ın savunmasının bulunduğu belge ele geçirilmiştir. Ümit sayın ile ilişkilerinizin boyutunu tam olarak anlatır mısınız? “



Sanık Doğu Perinçek :” bir kere telefonlarda, ben hiç kimseden hakaretamiz, aşağılayıcı bir şekilde bahsetmem. Benim anlayışım şudur, hiç kimseden özel görüşmelerimde üçüncü bir şahsı küçültmem ve hakaret etmem. Telefon konuşmalarında, üç tane harf vardır, benim benimsemediğim. Bir yerde, bir şahıstan değil, ne karşımdaki şahsa diyorum, ne de üçüncü bir şahsa ki, ben onun yanlış bir çözüm olduğu kanısındayım. Bir lan diye bir sözcük geçiyor. Ona çok üzüldüm, 211 sayfa, ben tape yapılsa, o lan ı benim söylemediğim de gözükecektir. Ki orda karşımdakine de söylemiyorum, üçüncü şahsa da söylemiyorum. Bir, ben ümit sayın, hiçbir zaman, ümit sayın bana darbe olasılığının arttığını söylemedi. Mesela, ilk önce öyle söyledi sayın savcı, sonra biraz sonra bunu Adnan Akfırat a yazmamış, Adnan Akfırat a bana söylemesini söylemiş, yani bana doğrudan doğruya darbe olasılığının arttığını söylemedi. Kaldı ki, bu aydın ın tahmini, bütün Türkiye bunları bu gün de konuşuyor. Köşe yazılarında yazılıyor, yani Türkiye darbeyi konuşuyor. Darbe olacak mı, olmayacak mı, hatta 9. darbenin başı, İlker başbuğ diye, bu günkü genelkurmay başkanı diye murat belge yazıyor, radikal gazetesinin genel yayın yönetmeni ismet Berkan yazıyor, zihni çakır yazıyor, Şamil Tayyar yazıyor, bu günkü genelkurmay başkanını 9. darbenin lideri olarak yazıyor Ve Türkiye de dikkat edersek, bu Ergenekon davası da bunun parçasıdır. Ordu Amerika tarafından darbeye zorlanıyor. Bütün olaylar dikkat edersek, en sonunda ordu sabrını bırakacak. bu kışkırtmalarla, genelkurmay başkanı alacak, milli güvenlik kurulu alınacak, Kıbrıs verilecek, cumhurbaşkanlığı internetine Kıbrıs gavur haritası olarak konacak. Ve o cumhurbaşkanlığı utanmadan, utanmadan altını çiziyorum. Biz bunu google den indirdik, diyecek. Yani koskoca Türkiye de harita genel müdürlüğü var. cumhurbaşkanlığı google dan Kıbrıs ın Rum olduğunu gösteren haritayı indiriyor. Benim çocuğum yapmaz, bunu. Benim burada arkada dinleyici can Perinçek var, on beş yaşında, can Perinçek e bunu yaptıramazsınız. Google dan indirip de, Kıbrıs bilmem ne haritasını koyduramazsınız. Bu ne biçim cumhurbaşkanlığıdır. Cumhurbaşkanlığı diye bir makam kalmamış, şimdi bütün bunlar, tahriktir. Yani, Türkiye de bütün kurumlar yıkılmış, cumhurbaşkanlığı, Kıbrıs ı vermiş, başbakan, ben Ortadoğu eş başkanıyım, Amerika ya bağlıyım, diyor. Diyarbakır ı parçalayacağım. Türkiye yi, onun merkezi yapacağım diyor. bunların hepsi orduya bir tahriktir. Ve bunlara aydınlar, tabi kendi aralarında konuşurlar ve yazıyorlar. Bunun burada isnat edilen suçla bir ilgisi yok. Ümit sayın ı da söyleyeyim. Polis ifademde de söyledim. Ben kendi adım gibi biliyorum. Ümit sayın ın, hiçbir isnat edilen suçlarla ve hatta haksız yere bir dostluğum yok. Ama haksız yere ümit sayın ın o kadar sırtına şey vuruldu ki. İfademde ne diyorum. Ümit sayın tutarsız bir insandır. Bence tutarsız bir insandır. Benim geçmişteki izlenimlerim, yani kendisinden kırılmamasını, incinmemesini rica ediyorum, benim izlenimim, tutarsız davranışları olmuştur. Bunun dışında, bir şey yaptığını hiç zannetmiyorum. Onun üzerine yüklenen o suçlar, şunlar bunlar. Darbeler marbeler ilişkiler, bunların hepsi onun tutarsızlıklarının sonucudur. Biz bunları gözlemledik. Ama, burada 3. şahıslar arasında konuşalar geçiyor, emin Gürses falanca ile konuşmuş. Adnan Akfırat öbürü ile konuşmuş, bunun benim ile ne ilgisi var. burda hani nerde, benim fiilim. Burda benim bir eylemim olması lazım. İnsanlar arasındaki çeşitli görüşme, buralarda da bir darbe planı yok, hadi darbe yapalım, gel, sen bilmem ne ol, buraya geç, silahları şuraya getir. Yani darbeye yönelik, ceza hukuku açısından, zorunlu olan ne eylemler var, darbeye yönelik, ne hazırlıklar var. Ne bunun araç gereçleri var hiçbir şey yok. ama bu gün Türk aydınları arasında en çok muhabbet nedir, kahve muhabbetleridir. Darbe dir. Çünkü Türkiye bir çıkmaza doğru götürülüyor. İnsanlar bir çözüm arıyor. Ben bu çözüme katılmıyorum. Darbe ile Türkiye’nin bir şey yapabileceği kanısında değilim. Hatta daha da başı belaya sokulacaktır. Tutumum da son derece açıktır. Tam rezalet vesaire emin Gürses, bunlar benim ifadelerim değil, sayın başkanım, ayrıca tam rezalet dedi diye suç olmaz. Buradaki, yani bu sayın savcının okuduğu bu metinler, buradaki suçu ispata yönelik fiiller değil, alakası yok. Tarif edilen suç ile şu konuşmalar ilişkilerin bir ilgisi yok. Benimle hiçbir ilgisi yok. Konuşanların da bu suçu işlediklerine dair en ufak bir belirti yok.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” savunmanızda tamamını kabul ettiğinizi beyan ettiğiniz telefon görüşmelerinizden, 6 şubat 2008 tarihinde Emcet Olcayto ile yaptığınız görüşmede Emcet in kendisinin levent, adil serdar saçan ile görüşmeye gittiğinden bahsediyor, siz de adil bey e selam söyle, levent temiz in de onla görüşmek istediğini belirtiver diyorsunuz. Ve devamında onda da bazı bilgiler var. Yani şey, haber yollamışlar içerden. Adil beyi içerden tekrar almayı falan düşünebilirler. Diye ben ihtimal vermiyorum da, diyorsunuz ve bir telefon numarası veriyorsunuz. ve devamında ben hiç ciddiye almıyorum. Ama, ben bak şunun şöyle bak arkadaş, bu güler kömürcü söylemiş bunu, onu içeri alabilirler, haber yolla diye göz altına aldıkları zaman ve devamında görüşmenin çıksın aslanlar gibi olayı en iyi göğüslemek öyle olur. Çıkıp bir açıklama yaptığı zaman, bir daha içeri alma falan filan hiçbir şey ihtimal kalmaz, yani. tabi bu akıllılık yapıp çıkıp bu çatır çatır açıkladığı zaman biz bunu göz altına aldık o zaman savcının emri ile takipsizlik kararı verdik, hatta belgeleri bile iade ettik, bunlar açıkladığı zaman falan, her şey çöker yani, şeklinde bir görüşmeniz var. Bu görüşmenin içeriğinden anlaşıldığı kadarı ile güler kömürcü size adil serdar saçan ın içeriği alınacağı bilgisini ulaştırmış. Anlaşılıyor. Güler kömürcü ile ilişkinizin boyutu nedir niye size operasyonu bilgi veriyor. Bir, iki, Adil Serdar Saçan ile ilişkinizin boyunu nedir. 2001 yılında yayın organlarınızda yaptığınız yayınlarla bu görüşmenizi nasıl tevil ediyorsunuz.”

Sanık Doğu Perinçek :”yok öyle bir şey yok, sayın savcım orada devamını okumalıydınız, Sayın başkanım, yani sayın savcı o görüşmenin devamında, çünkü savcıların sorumluluğu lehe ve aleyhe delilleri burada aleyhime hiçbir şey yok, ama devamında diyorum ki, arkadaş Adil Serdar Saçan a söyle, Emcet Olcayto ya, doğruları söylesin, biz ondan şöyle söyle böyle söyle, ne ise doğru, onu söylesin. O kısmı okumadı. bunun için böyle bir tertip hazırlanmış, Türkiye’nin üzerine geliyor, burada haklı çıktım. Bu ilk sorgu, onun başında olduğu kaçakçılık ve organize suçlar şubesi tarafından yapılmış, bunun başında bulunmuş ve onun sonunda sayın başsavcı Aykut Cengiz Engin, bu soruşturma sonunda bunlar ciddi iddialar değildir. Tutarsız iddialardır, demiş, dosyayı kapatmış. Bunları Adil Serdar Saçan dan sayın Emcet Olcayto öğrenmiş, bana söylemiş, ben de diyorum ki, o zaman çıksın, bunları söylesin, bak Türkiye’nin başına çorap örüyorlar. Söylemesi gerekir. Güler Kömürcü den ben doğrudan doğruya böyle bir şey öğrenmiş değilim. Anladığıma göre o zaman dolaylı olarak böyle bir şey gelmiş, yani Adil Serdar Saçan a da içeri alacaklar diye bir bilgi gelmiş. Ama, ben Güler Kömürcü den doğrudan doğruya böyle bir şey öğrenmedim. Adil Serdar Saçan ile 2002 yılında, bu Endonezya modeli dediğimiz Türk silahlı kuvvetlerini suçlamaya yönelik tertip var, bir soruşturma yürütülüyor. Soruşturmanın başında da Adil Serdar Saçan var. O nedenle de, aydınlık dergisinde böyle bir tertibin sorgusunu yaptığı için o şube müdürü hakkında bazı olumsuz yayınlar var. Onu da aydınlık dergisi biraz da girmiş, kendisi bu gün söylüyor. Diyor ki ben diyor, soruşturmanın sonuna kadar götürülmesi, uyanmadım diyor, Ahmet İhtiyaroğlu olayı tespit etti, ben sorguda bulunmadığım için, Tuncay Güney i görmediğim için meseleyi anlamadım ve sonuna kadar gitme taraftarı oldum. Biz de Türk silahlı kuvvetlerine karşı, bir tertibin sonuna kadar üzerine gitmek taraftarı olduğu için, Adil Serdar Saçan, o tertipte yer aldı şeklinde yayınlar yapılmış, aydınlık dergisinde, sonradan Adil Serdar Saçan olayı görmüş, Fethullahçıların bu işi yürüttüğünü görmüş. Yazı yazmış, amirlerine dün size arz ettim. Evvelsi gün verdim. Orada Fethullahçıların baskısı altında olduğunu, maalesef emniyette en üst düzeyde, böyle bir baskı gördüğünü söylüyor. Ondan sonra uyanmış falan, uyandığı için de zaten getirmiş bu davaya sanık olup atmışlar. Değişiklikler var, o zamanki konumlarla, bu gün arasında değişiklik var.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Ergenekon terör örgütünün kontrol altına almayı hedeflediği sivil toplum kuruluşlarından olan Atatürkçü düşünce derneği ile ilgili olarak 3851 nolu tapede, 6 mart 2008 tarihinde, Yıldız Akdemir ile yaptınız görüşmede, Yıldız Akdemir ADD bandırma çağırıyor, kemal Yalçın Alemdaroğlu nu, geldiği zaman dediği ve devamında da Balıkesir merkezdeki ADD kongresi tamamlandı. Genel baş şube başkan yardımcısı bizim arkadaşımız. Yedi delegenin altısı bizimle hareket ediyor. Genel merkez delegesi şeklinde beyanları var. bu görüşmeden Ergenekon terör örgütünün amacına uygun hareket edildiği izlenimi vermekte, ne diyorsunuz. “

Sanık Doğu Perinçek :” doğru bu görüşme, sonuna kadar doğru, her satırı doğru, her noktası doğru. Balıkesir de ADD, şunu söyliyim, ADD Türkiye’nin iftihar etmesi gereken örgütlerlinden biridir. Atatürk ü savunan, yaptığı bütün eylemler barışçı, işte gördük o mitingler, Türkiye de her zaman alkışlanacak. Türkiye tarihinin en barışçı, en yasal, en doğru, en güzel, Türk bayrağı altında milyonları birleştiren eylemlerini yapmış, ADD yi kutlamamız lazım. Bundan kim korkuyor, Fethullah hoca korkuyor, Amerika korkuyor. Bunların bir darbe ile suç ile ilgisi yok. Yine olacak bunlar, daha büyükleri olacak. Çok daha büyükleri olacak, Türkiye yi böyle boğazlamaya kalkanlar, bunu çok iyi bilsin. Yani ADD yi yasal bir örgüt olarak alkışlıyorum. Çok doğru işler yapmıştır. Burda da, ben Yıldız Akdemir adında Balıkesir deki bir partili arkadaşımla görüşüyorum. O Balıkesir kongresinden bilgi veriyor. ADD nin içinde Cumhuriyet halk partililer vardır, demokratik sol partililer vardır. Anavatan partili vardır. Doğru yol partili vardır, herkes vardır. Cumhuriyet halk partili de vardır. İşçi partililer de vardır. Balıkesir kongresinde yedi delegenin, altısının işçi partili olduğunu söylüyor. Genel başkan olarak, bana bu bilgiyi veriyor. Bunlar doğru bilgilerdir. Hiçbir yanlış tarafı yoktur. Suçla da en ufak bir ilgisi yoktur. “

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: ”7 ocak 2008 tarihinde 3717 numaralı tapede Kemal Yalçın Alemdaroğlu ile bir görüşmeniz var ve burada sayın rektörüm saygılar, Doğu Perinçek ben, sağ olunuz efendim, o dava ile ilgili kararı aldım. İki tane onun için gerekli bütün girişimleri yapacağız. İki tane ara şerh olması çok lehimize yani, diyorsunuz. Kemal Alemdaroğlu da evet bizi çok güçlendirecek. Siz de evet yani kararlar zor alınır, onun için onları böyle bir yürütmeyi durdurma kararı konusunda şerh koymaları demektir ki, orda çoğunluk aşağı yukarı büyük ihtimalle olacaktır Sayın rektörüm yani, diyorsunuz. Kemal Alemdaroğlu da inşallah son noktasındayız. Eğer siz de bastırırsanız. Siz de tabi tabi diyorsunuz ve kemal Yalçın Alemdaroğlu da, işte onun için tam o zamanda, bu zamanda hep beraber şey yaparsak, diyor, siz de tamam biz görevi aldık, yerine getiriyoruz şeklinde bir görüşmeniz var. kemal Yalçın Alemdaroğlu ile ilişkinizin boyutu nedir. Bu şahsın hangi davası ile ilgileniyorsunuz. Yargıya intikal etmiş bir konuda hukukçu kimliğiniz de olduğu halde, hukuki prosedür dışında girişiminiz oldu mu, olmuş ise sebebi nedir? “



Sanık Doğu Perinçek :”şimdi efendim bu doğru, şimdi bu telefon konuşması doğru, dava sayın rektör kemal Yalçın Alemdaroğlu, çok büyük bir haksızlıkla, o zamanki MİT müsteşarı Şenkal Atasagun un götürüp cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer in önüne koyduğu dosyalarla rektörlükten alınmıştır. Çok büyük bir haksızlık yapılmıştır. Ve bunun sebebi de, işte bu davadaki zihniyettir. Yani vatanını seven, Atatürk devrimine sahip olan kale gibi İstanbul üniversitesinde kale gibi duran bir rektörü oradan uçurmak. Kökü de Amerika dır. Gelmişlerdir, böyle rektör olmaz. Amerikan yetkilileri İstanbul üniversitesinde, milliyetçi rektör var, yani Alemdaroğlu nun da milliyetçiliği çocukluğundan beri CHP Atatürk milliyetçiliğidir. 1960 lardan beri CHP gençlik teşkilatlarında, öğrenci gençlik lideridir. Arkasından üniversiteye girmiştir. Yani o Atatürk milliyetçiliğine tahammülü yoktur. O zaman ben sayın cumhurbaşkanı Sayın Ahmet Necdet Sezer i aradım. Beni 3 dakika içersinde sağ olsunlar aradılar. Sayın cumhurbaşkanım dedim. Nasıl profesör rektörümüzü İstanbul üniversitesinden uçuruyorsunuz, bunu düşman kuvvetleri istiyor.Size arz ettiğim konuları söyledim.Sayın bana çok dikkatle izleyeceğini değerlendireceğini sayın cumhurbaşkanımız söyledi. Sayın Rauf Denktaş ile konuştum. Oda aradı, hatta ona çok daha olumlu şeyler de söylemiş. Ve daha sonra olay, idare mahkemelerine intikal etti. Hukuk haksız uygulama vesaire. Ve onunla ilgili karşılıklı konuşma, doğru, konuşmanın tüm içeriği doğru. Burada bir suç yok. Bu suçla bağlantı yok. Bütün hepimiz biliyoruz. Ben de babamın hakimliğinden bilirim. Yani şu söylenir, yargıçlara mahkemelere bunu iyi inceleyin. Sayın başkanım, sayın üyelerim size de yüzlerce önünüze gelen davalarda, bunu iyi inceleyin, aman bir eksiklik yanlışlık olmasın şeklinde çeşitli çevrelerden, bu tür dostça talepler, şeyler, ama hiçbir kimse gidip de kimseye böyle karar ver, şöyle karar ver, bu haksızlığı yap böyle bir talepte bulunmaz. Bu tür şeyler olur. Türkiye de bu oluyor. Ben şimdi burada kalkıp ta olan şeyleri olmaz diye söyleyecek değilim. Ve haksız bir tasarruf vardır ve dikkat edersek de, yani dikkatle incelediğimiz zaman da, burda ben gideceğim hakimlere söyleyeceğim. Bilmem ne yapacağım bir şey yok. Görevidir. Benim çok yakın dostumdur. Ben bu şeyler konuşulduğu zaman Alemdaroğlu benim çok değer verdiğim bir insan. Çok değer verdiğim bir insan. Bak ben değer verecek insanlara verdiğim insanlara açıkça söylüyorum. Görevdir, demişim. Gene derim. Onun benden bir yakınması olduğu zaman, o da bana git Danıştay üyeleri ile konuş bilmem, ne öyle bir şey söylemiyor. Kaldı ki bu gün bu davada görülen suç ile ilgisi yok, yargıyı yönlendirme, etkileme, bilmem ne falan gibi bir soruşturma yaparlar. Dava açarlar. Orda bunları konuşuruz ama bu dava ile bir ilgisi yok. Ama benim Alemdaroğlu gibi gerçek kahraman Türk devrimci aydınları ile bağ kurmamdan falan beni korkutacaklarını bazıları zannediyorlarsa, hiç, hiç böyle şeylere ben pabuç bırakmam. Hiç böyle şeylerden korkmam. Bunlar, çok daha sıkı devam edecektir. Alemdaroğlu benim çok değer verdiğim bir dostumdur. İfadelerimde de söyledim. Türkiye ye cumhurbaşkanı yapılacak bir değerde bir insan. “

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” yapılan aramalarda, ele geçirilen klasör 171 dizi 170 sayfa 336 da yer alan İzmir MHP ve isim yer alıyor. MİT in kadrolu elemanı, ve altında da özel harekat e başkanı İbrahim Şahin in el yazısı, 2006 sonu, Doğu Perinçek, 1998 yazında suikastın arkasındaki adam şeklinde bir belge ele geçirilmiştir. Bu İbrahim şahin ile ilişkiniz nedir. Bu belgeyi size kim getirdi. İbrahim Şahin size yazı mı yazdı, bunu bir açıklar mısınız? “

Sanık Doğu Perinçek :” şimdi 1998 yılında ben bana yapılan o tertip sırasında, o sahte belgelerle, Fethiye pırlanta otelinde bir toplantı yapıldığı, orda İbrahim Şahin in bulunduğu ve Doğu Perinçek in öldürülmesinin planlandığı şeklinde ısrarlı duyumlar aldık. Ve bunu ben o davada da savunmamda kullandım. İbrahim Şahin in de adını verdim. Onu suçladım. Böyle dedim, oturmuşlar. Fethiye pırlanta otelinde Doğu Perinçek i öldürmek için bir takım planlar yapılmış, hatta o pırlanta otel toplantısına katılan insanlardan bazılarında arkadaşlarımız takip etti, gemlik te buldum, vesaire, onlarla görüşmeler yaptılar ve bunları ben mahkeme safahatında da bunlar beni öldürecekler diye gündeme getirdim. Gel zaman git zaman, İbrahim Şahin benden randevu aldı. İstanbul da İstanbul parti il merkezine geldi. Ve dedi ki, orda dedi sizi öldürecek adam bizler değiliz, biz böyle bir toplantı, bu size bu duyumlar yanlış ihbar edilmiş, sizi dedi öldürecek adam, şu anda MHP İzmir il başkanı olan Musavat Dervişoğlu dur. Ve kalktı kendi el yazısı ile yazdı bana verdi. Yani güvence vermek için. Yani ben kendime o kadar güveniyorum ki, al sana yazı ile de veriyorum. Şimdi, gerçekten de birkaç yıl önce Yunus adında bir çocuk, İzmir de, iki minibüs ile Doğu Perinçek i öldürmek üzere, 1998 yılında İzmir MHP ülkücüleri arasından iki minibüs Ankara ya götürüldüklerini, kendisine bu konuda bir tabanca verildiğini, ondan sonra, fakat parti genel merkezinin kapısında vaziyet aldıktan sonra, bir telefon geldiğini, Doğu Perinçek hapse atılıyor, öldürülmesine gerek kalmadı diyerek dağıtıldıklarını kameralar önünde bizim arkadaşlarımıza anlatmıştı. Biz de bunu Ankara da savcılığa verdik. yani o İzmir o da tuttu, bu verdiği sayın İbrahim şahin in musavat Dervişoğlu nun ve MİT mensubudur, Musavat Dervişoğlu MİT mensubudur. Seni öldürme komplolusunun içinde olan adam da ben değilim odur. Şeklinde bir yazı verdi. Ben de o yazıyı tabi sakladım. Bana yönelik bir suikasta İbrahim şahin gibi bir insan korkmadan el yazısı ile kendi, şey yapılabilir. Yazı incelemesi yapılabilir. Diyor ki, ben ve onun için beni ziyaret etti, yani benim hakkım üzerinde böyle bir yanlış kaldı. Haksız yere beni suçladınız, hatta bunu kitap halinde yayınladınız, sizi öldüren komplonun içinde ben yokum. benim hiçbir ilgim yok ama öyle bir komplo var. onu yapan da İzmir, şu anda da İzmir MHP belediye başkan adayı ve il başkanı, MİT mensubu Musavat Dervişoğlu dur. Kendi el yazısı ile. Bunun benim suçum ile ne ilgisi var. Beni öldürmeye kalkmışlar. Bu İbrahim şahin ile ilişki, İbrahim şahin ile ilişki budur. Gelip beni ziyaret etmesi, bunu yazması, bırakması ben de onu sakladım. Aramalarda bulmuşlar. İbrahim şahin ile ilişkim budur. “


Yüklə 472,31 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin