13. AĞIr ceza mahkemesi



Yüklə 0,89 Mb.
səhifə8/13
tarix10.08.2018
ölçüsü0,89 Mb.
#68634
1   ...   5   6   7   8   9   10   11   12   13

Mahkeme Başkanı :” Efendim doğru söylüyorlar çünkü sokakta sokakta hiç kimse pat diye birisinin yanına yaklaşmaz. Yani bu arayı bulan onu tanıştıran ne bileyim yani onu bir araya getiren birileri bir güç olmalı birileri olmalı değil mi? yani bu kişiler sana sokakta yapışmadı. Yani seni nerden bilecekler?”

Sanık İhsan Göktaş :” Ben İrfan Yıldızı nasıl tanıdığımı söyliyim o zaman oradan başlayalım. Sokakta kalınca ev değiştirme zorunda kaldım. Çünkü santolojinin adamları benim nerde olduğumu buldukları için acil yerimi değiştirmek zorunda kaldım ve hakkı Bingöl denen yaşlı bir delikanlı o bana Tokat köyde amcasının boş bir çatı katı olduğunu söyledi ve orayı kiraladım. Orda kaldım bir ara ve Hakkı Bingöl beni ya, madem sen böyle bir kişisin bu konuyu bir Fahrettin Ormanlı diye birisi var dedi. Fahrettin Ormanlı bu konuda olayı çarpıtmadan o örgüte reklam yapmadan hani reklam taşeronluğu yapmadan bu konuda kitap da yazmak ister ve sana yardımcı olur. Demişti ve Fahrettin Ormanlı ile tanıştığımda her şey orda başladı. Fahrettin Ormanlı hemen bir kamera kurdu benimle konuşurken beni kameraya çekti. Ben engellemedim bakalım ne çıkacak hayırdır diyerek ve o esnada Vural Küçük’le tanıştım İrfan Yıldız’la tanıştım ve Resul Yılmaz’la tanıştım. “

Sanık Doğu Perinçek :” Ama nasıl kim tanıştırdı lütfen söyler misin kim tanıştırdı bu şahıslarla?”

Sanık İhsan Göktaş :” Bakın anlatıyorum Hakkı Bingöl diyorum. Sonra Fahrettin Ormanlı diyorum, “

Sanık Doğu Perinçek :” Ama nasıl tanıştınız? Nerde sokakta mı rastladınız? Sinemada mı gördünüz? “

Sanık İhsan Göktaş :” Yok efendim sebebini anlattım. Neden beni Fahrettin Ormanlı’nın yanına götürüldüğümü izah ettim. Buluştuğumuz yerde Üsküdar da bir şey var çarşı var Leylim kafenin yanında büyük bir çarşı var. Orda çınar dergisi ve gazetesi diye bir gazete çıkarıyorlar çınar gazetesi diye onların bürosunda kamerayı kurup benimle röportaj yaptılar tabiri caizse. “

Mahkeme Başkanı :” Kim getirdi sizi oraya?”

Sanık İhsan Göktaş :” Hakkı Bingöl, Fahrettin Ormanlı ile tanıştırdı. Fahrettin Ormanlı da ordaki bürosunda o çınar gazetesi denen çıkarılan gazetenin bürosunda Üsküdar’da “

Mahkeme Başkanı :” Götürdü sizi “

Sanık İhsan Göktaş :” Götürdü kendi bürosuymuş orda kamerayı açtı dediklerimi ben size ne anlattıysam veya benzeri ne anlattıysam bunların çekimini yaptı bu esnada Vural Küçük ordaydı. En azından Vural Küçük adını diyen kişi ordaydı. Ve orda da Resul Yılmaz çalışıyordu.

Mahkeme Başkanı :” O gazetede mi? “

Sanık İhsan Göktaş :” Evet, Resul Yılamazı zaten hemen direk İrfan Yıldıza haber verip İrfan Yıldızla Resul Yılmaz beni Fahrettin Ormanlı’nın yanından çektiler kendi içlerine aldılar ondan sonra zaten buradayız. “

Mahkeme Başkanı :” yani o anda Resul Yılmazla diğer kişiyi birlikte tanıdın? Öyle mi oldu?”

Sanık İhsan Göktaş :” Evet efendim. “

Sanık Doğu Perinçek :” Çınarın orda tanıdın. Peki, Yavuz Kara’yı nasıl tanıdınız?”

Sanık İhsan Göktaş :” Yavuz Kara’yı Levent bu santoloji örgütü konu basına yansımasın diye kendi aralarında yazışma yaptılar. Bu yazışmalar elimdedir ve mahkemeye vermiştim hala dosyada olması lazım. Santoloji örgütü ile gizli başkanı arasındaki şu konuşmalar örgüt ona diyor ki, ne yap yap onu Almanya’ya getir. Daha iyi kontrol altına alırız. Olayda Türkiye’de basına falan yansımaz diye mahkemede kayda geçmiş evrak var. Ve basına olay yansımasın diye maslak Levent Maslak güzergahında silahlı saldırıya uğradım. Dolayısıyla da birkaç gün sonra da bu Yavuz kara x dediğim kişi beni arayarak orda ki, hani o askeri bölgedeki oraya asker bakıyor, polis mıntıkası değil ormanlık olduğu için orda ki, askeri karakola çağırıp orda benimle tanıştı ve işte ne yapmaya çalıştığımı amacımın ne olduğunu vs. dinledi. Ben de kendisine izah ettim olayı ilk defa böyle böyle örgüt var ben şu kadar içinde kaldım elimde çok vahim belgeler var, bu belgeleri normal bir emniyet müdürü anlayamaz normal bir polisiye departmanı işi değil, bu ya Terörle mücadele eden birimlere gitmesi lazım veya da MİT’e gitmesi lazım diye birçok kez dile getirdim. Ve Yavuz Kara da ama o birimde olduğunu söylediği halde ama telefondan doğru o birimde olduğunu biliyorum yoksa telefona çıkmaz o kişi, ama benden dediğim gibi hiçbir şekilde evrak istemedi. Ve sorduğu sorulardan ötürü de aslında santolojinin şu anda İhsan Göktaş ne yapıyor kafalarındaki soruların bana sorulduğunu çok net Yavuzun ağzından duydum. “

Sanık Doğu Perinçek :” Peki bunların yanında bir MİT personelinden bahsetti sayın başkan o MİT personeli kimdir adı nedir? Bir mit personelini andınız “

Sanık İhsan Göktaş :” Ankara’ya götürüldüğümde bu kişiler tarafından “

Sanık Doğu Perinçek :” onu kim götürdü bunları lütfen isimlerle söylerseniz Ankara’ya kim sizi götürdü?”

Sanık İhsan Göktaş :” Erhan soy ismini bilmiyorum. Erhan, telefonunu vermişti.”

Sanık Doğu Perinçek :” Erhan da İrfan’ın arkadaşı değil mi?

Sanık İhsan Göktaş :” Evet efendim “

Sanık Doğu Perinçek :” Aynı ekip yani “

Sanık İhsan Göktaş :” İrfanın arkadaşı ve İrfan Erhan, Resul beni iki kez “

Sanık Doğu Perinçek :” örgüt bunlar “

Mahkeme Başkanı :” dördünüz beraber Ankara’ya gittiniz iki kez. “

Sanık İhsan Göktaş :” evet efendim “

Mahkeme Başkanı :” orada bir yüksek rütbeli dediğiniz birisinden bahsediyorsunuz “

Sanık İhsan Göktaş :” Ertekin isminde birisiyle tanıştırdılar. “

Mahkeme Başkanı :” nerede?”

Sanık İhsan Göktaş :” Ankara Ulusta bir pastanede .”

Mahkeme Başkanı :” Sivil normal bir pastaneye gittiniz.”

Sanık İhsan Göktaş :” evet ve bütün buraları benden tekrar anlatmamı istediler tekrar anlattım. “

Sanık Doğu Perinçek :” Peki, MİT olduğunu onun nasıl biliyorsunuz “

Sanık İhsan Göktaş :” O kişiler bana, o kişiler bana dediler ki ihsan sen Ankara da kalacaksın biz anlaşmayı yaptık askeri bölgede kalacaksın ve askeriyedeki istihbarat birimleri senden bu dokümanları altını açıklaman için ne kadar gerekiyorsa 2 ay, 3 ay, 5 ay orda kalacaksın misafirleri olacaksın ve bu konuyu hani açıklaman gerecek orda ben dedim zaten 9 sene bu yüzden koştuk seve seve diye de hatta olayı artık eninde sonunda hani anlaşılacak ve o örgüt şuan burda konuşurken faaliyetleri var engellenecek sevinciyle de büyük bir coşkuyla gittim Ankara’ya, ama daha sonra işin içinde hani beni oraya askeriyeye götürmedikleri ortaya çıktı ve bu kişilerin MİT personelinin, MİT personelinin de MİT binasına girip çıktığını kendi gözümle gördüm çünkü onların arabasına bindirdiler beni, ve MİT personeli de bana ihsan bu kişiler yani çantacıdır tehlikelidir bunları sen nerden buldun dediler. Ben de anlattım işte şu bununla tanıştırdı bu buna götürdü bu buna götürdü buradan doğru tanıyorum diye, dediler ki bunlara dikkat et ve mümkünse dediler yurt dışında durmaya çalış çünkü dediler hani, Almanya istihbaratı bu örgütü biliyor. Dolayısıyla benim bilgi havuzumdan doğru da onların işine yarayacağım içinde korumaya alıyorlar. Yoksa pek Türkü veya beni sevdikleri için değil üzerine basa basa söylüyorum. Türkiye’de de böyle bir korumam yok dilekçe verdiğim halde yok. Ve derdimi de anlatamadım. Devlet birimlerine hükümet birimlerine, dolayısıyla burda çeşitli insanların kucaklarına düştüm. Ama ben şunu da net ve açık söyleyeyim. Ben 99-98’lerde Ankara Özçelik iş merkezinde bürom vardı, reklâm sektöründe ve bu şuan Türkiye’deki o dolmuş duraklarını getiren kişi benim. Kazık yedik elimizden alındı şu an başkaları yapıyor, kimin yaptığını da yaptıklarını da o dolmuş duraklarının biliyorsunuz ve orda İhlasa uğradım birkaç patent kayıtları yaptırdım. İşte Kara kutu patenti aldım oluk mukavva patentleri aldım. Şu an Kadir Topbaş diyor ya, Taksilere kara kutu takacağız diye, o kara kutunun patenti bendedir. İhsan Göktaş’tadır. Ve orda hüsrana uğradım tekrar Almanya’ya geri gittim. Bu esnada da Özçelik iş merkezinde iş yaptığım sürece de tabi ki Ankara’da mit binası nerdedir? Mit personeli nerden giriyor nerden çıkıyor çok da iyi biliyorum. Ve ben birazda arka perdedeki fikrim şuydu 9 sene örgüt içinde kalan birisi yani bu santoloji örgütünün tehlikesi muhakkak biliniyordu Türkiye’de ama içeriği ve Türkiye üzerindeki özel taktikleri programları kimler işin içinde o bilinmiyordu.

Mahkeme Başkanı:” Çok detaya girdi, içinden çıkamayız böyle nefesiniz yetmez, siz iki defa Ankara ya gittiğinizi söylüyorsunuz. Değil mi. Üç kişi size dört kişi gittiniz ilk seferde. Bir pastanede kaldınız. Pastanede birisi geldi yanınıza öyle mi?”

Sanık İhsan Göktaş:” Evet, evet efendim.

Mahkeme Başkanı:” kim bu adam nasıl tanıştırıldı size, “

Sanık İhsan Göktaş:” Ertekin ve soy ismini bilmediğim.”

Mahkeme Başkanı.” Bir de bunlar net bu gibi.”

Sanık İhsan Göktaş:” Ertekin soy ismini bilmiyorum. Ertekin de beni MİT çilere pas etti MİT çiler de bana.”

Mahkeme Başkanı:”Yani Ertekin diye ne diye tanıttılar sana.bu Ertekin bu sarı çizmeli Mehmet Ağa mı nedir yani.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Herkes ona komutan diyordu, komutan derdi herkes ona. Komutanım diye hitap ediyorlardı.”

Sanık Doğu Perinçek:” MİT’ e götürüyorlar sizi.”

Mahkeme Başkanı:” Komutanım diye. Orda konuşma yaptınız bununla ilgili sonra da.”

Sanık İhsan Göktaş:”Ertekin de beni asker diye tanıttığı insanlara pasladı ama bu insanlar asker olmadı. MİT personeli olduğun anladım. “

Mahkeme Başkanı:” Asker diye pasladı derken nasıl paslattı yani. Tekme mi vuruyor adama.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Yani seni işte yok canım arabaya bindirdiler dediler ki ihsan bizden ayrılacaksın şimdi sen bu arkadaşlarla gideceksin bunlar asker. Ve bunlar seni işte ne kadar gerekiyorsa altı ay beş ay.”

Mahkeme Başkanı:” e o zaman yanınızda başka adamlar da var.yani o Ertekin’ den başka kişiler de var. öyle mi.?”

Sanık İhsan Göktaş:”Ertekin beyle tanıştırdılar Ertekin bey de beni orda MİT binasına girip çıkan personele teslim etti ama teslim ederken bunlar asker diye teslim etti. Yani bana yalan söylediler.”

Mahkeme Başkanı:” tamam, bu sırada pastanede oturuyorsun.”

Sanık İhsan Göktaş:” Bakın cevabını anlatıyorum ya diyorum ya ondan sonra beni teslim ettiler iki kişiye, aynı gün efendim aynı gün. Aynı gün teslim ettiler. O kişilerde bana dediler ki aman ihsan.”

Mahkeme Başkanı: “Pastanede mi onlar seni bu adamlar ne yaptılar, “

Sanık İhsan Göktaş:” Pastaneden çıktım sokaktan da direk arabaya bindim.”

Mahkeme Başkanı:” direk arabaya bindin.”

Sanık İhsan Göktaş:” evet efendim.”

Mahkeme Başkanı:” yani o Ertekin denen şahıs bindi mi sizinle.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Binmedi efendim,”

Mahkeme Başkanı:” Binmedi, siz iki kişi kaç kişi bindiniz arabaya.?”

Sanık İhsan Göktaş:” iki kişi vardı arabada,”

Mahkeme Başkanı:” Arabada iki kişi, siz de bindiniz, “

Sanık İhsan Göktaş:” Evet, zaten ben arabaya biner binmez de ordaki kişiler de bana sen bunları nerden tanıyorsun sorusunu sordular. “

Mahkeme Başkanı:” Hemen.”

Sanık İhsan Göktaş:” onlar sen bunları nerden tanıyorsun dediklerinde dedim ki eyvah demek ki bunlar bana farklı bir senaryo anlattı ki çünkü adamlar bunları nerden tanıyorsun diye soruyorlar. Hani arada bir kopukluk var. ve bana kendileri daha sonra “

Mahkeme Başkanı.” Aldılar nereye götürdüler sizi.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Ankara da bir restoran a bir tanesi ile ben yemek yedim, o personelin bir tanesi ile dosyaları aldı benim gözümün önünde MİT binasına gjrdi. Elini kolunu sallayarak dosyalarla beraber onların kopyasını çekti ve restoran yemek yediğimiz yere geri döndü oraya geldi biz hani tekrar buluştuk. İkinci personel ile binaya giren personel ile ve beni Ankara daki, “

Mahkeme başkanı:” binanın karşısında mı kapı gözüküyor yani sizin oturduğun lokantadan kapı falan gözüküyor öyle mi?”

Sanık İhsan Göktaş:” Yok hayır altımızda bir araba var, iki kişi var, arabayı kullanan kişi araba ile biz devam gittik, Ankara da Batıkent de bir restorana gittik. Öbür arkadaş da çanta benim götürdüğüm dosyalarla beraber MİT binasına girdi. Kapıdan geçti içeriye, yazısı var MİT binası belli. Biz ordan arabayla devam gittik çünkü bana soruyorlar ihsan aç mısın diye.”

Mahkeme Başkanı:” yani birisini yolda giderken çantalarla beraber bıraktınız, MİT’in önüne siz devam ettiniz, “

Sanık İhsan Göktaş:” o binaya girdi, onu da ördüm, onu da gördüm biz devam gittik bir restoranta yemek yeme esnasında bana arkadaş ordaki profesyonel sorular sordu, elimden geldiği kadar cevap vermeye çalıştım. Ve daha sonra öbür arkadaş ile buluştuk ve ben hani bilmiyorum ne olacağını, beni bir yere götürecekler işte üç ay beş ay o proje anlatmam izah etmem sürecek diye düşünürken dediler ki ihsan al biz dosyaları kopya çektik teşekkür ederiz. Dediler şimdi seni nereye bırakalım. Dedim nasıl nereye bırakacaksınız dedim hani ben burda kalacakmışım altı ay beş ay. Üç ay ne zaman gerekiyorsa. Dedi onu kim söyledi sana dedim beni sizinle tanıştıran insanlar söyledi bana. Dediler onlar ihsan çantacıdır bilgi getirirler. Karşılığında para alırlar ve çeker giderler. Dediler öyle bana dediler ve dediler ki sen dikkat et sen yani bu konuyu herkese anlatamazsın anlamazlar ve on sene de erken geldin dediler.”

Mahkeme Başkanı:” bu ilk gidişiniz Ankara’ ya. Döndünüz geri öyle mi?”

Sanık İhsan Göktaş:” evet. Evet. “

Mahkeme Başkanı:” o adam kişilerle mi döndünüz.”

Sanık İhsan Göktaş:” yok hayır MİT benim cebimde kuruşum yok onlar beni buraya getirdi. Zaten benim imkanlarım yok Türkiye ‘ de. Ve tanıdığım kişiler de yok. Dedim ben geri gidemem buradan dedim hani kaldım burda dediler tamam beni Aşti ye götürdüler. Bilet aldılar ve ben orda otobüse bindim. Geri İstanbul a geldim.”

Mahkeme başkanı:” tarih?”

Sanık İhsan Göktaş:” Evraklarıma bakmam lazım. Tarih işte bu zaten tape kayıtlarında da var. “

Mahkeme Başkanı:” o evraklarınız nerde. Şunlar mıdır evraklarınız.?”

Sanık İhsan Göktaş:” yok, “

Mahkeme Başkanı:” hep bakacağım bakacağım dediğiniz evraklar nerededir, o tarihe bakacağım falan dediğiniz.”

Sanık İhsan Göktaş:” o evraklar şu an İstanbul’ dadır ve mahkemeden sonra istiyorsanız beraber gidilir. “

Mahkeme başkanı:” o zaman getir bize evraklarını. Bakalım onlara. Evraklarını getir bize, biz seninle gelemeyiz yani kusura bakma, bize getireceksin onları.”

Sanık İhsan Göktaş:” Nasıl isteniyorsa nasıl uslüp ne ise 800 tane evraktan bahsediyorum başkanım. “

Mahkeme Başkanı:” Efendim işte bu sorduğumuz şeylerle ilgili evraklar yani bütün sırtına alıpta bütün evrakları getirme bize. Bu sorduğumuz şeylerle ilgili evrakları getir. Fotoğraf varsa işte bahsettiğin fotoğraflar dedin bilmem ne dedin. “

Sanık İhsan Göktaş:” yok canım ben MİT personelinin niye fotoğrafını çekeyim. Onların fotoğrafı yok bende.

Mahkeme Başkanı:” Efendim ne ise yani, işte şu konuşmamızda bu günkü savunmanız sırasında bahsettiğiniz v yanımda belgesi var falan dediğiniz şeyleri bize getir. Bir de ikinci bir sefer olarak döndün geriye yalnız başına. “

Sanık İhsan Göktaş:” Orda bilet alındı bana Aşti de otobüse bindim geldim istanbul’a daha sonra da beni oraya götüren kişilere de biraz ağır biraz sitemkar mesajlar çektim. Dedim siz beni oraya satmaya götürmüşsünüz. Bunu para için yapmışsınız. Ulusalcıymışsınız şöyleymişsiniz, böyleymişsiniz diye de biraz hakaretlerde bulundum kendilerine. Ve sen yanlış anladın bizi, böyle bir şey yok bak bir daha götüreceğiz seni öyle olmadığını göreceksin falan diye tekrar götürdüler. Tekrar götürdüklerinde de.”

Mahkeme Başkanı:” Gönlünü aldılar.”

Sanık İhsan Göktaş:” Yani hani şöyle deyim, yani emniyet içinde asker içinde emniyet içinde birisi görevini kötüye kullanıyorsa bu insanlığa zaten insandan doğru dili yanacaktır. Yani onlar da o kervana katıldılar. “

Mahkeme Başkanı:” Aldılar yine aynı gurup mu gittiniz.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Aynı grup evet. “

Mahkeme Başkanı:” Nereye gittiniz bu sefer.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Yine Ankara ‘ya yine Ertekin yanına götürdüler bu sefer de Ertekin güya daha yüksek pozisyonlu birisi ile buluşturdu. Ve orda zaten o tape kayıtlarında da var hani diyorum ya, fayanscıda buluştuk. İşte makamlarına götürmediler vs diye orada işte o toplantıda olanları da telefondaki İlkay hanım a aktarmamdaki olaydır.”

Sanık Doğu Perinçek :” Efendim sanığın kucaklarına düştüm dediği şahıslarla ilişkisi santoloji faaliyetleri konusunda istihbarat toplama merkezli olarak yürürken birden bire bir yönlendirme oluyor. O yönlendirmeyi de aynı şahıslar mı yaptı, yani bu Kuvai Milliye ve ulusal kanala git ordan istihbarat topla diyen şahıslar.”

Sanık İhsan Göktaş:” İrfan Yıldız aynı kişi ya. İrfan Yıldız aynı kişi.”

Sanık Doğu Perinçek: “ Aynı şahıs peki bu MİT in çantacılarını isimlendirelim bu MİT’ in çantacıları dedikleriniz

Sanık İhsan Göktaş:” Erhan Ertekin, İrfan Yıldız, Resul Yılmaz.”

Sanık Doğu Perinçek:” Bu MİT’ in çantacıları bu MİT’in çantacılarını isim ve soyadları ile lütfen söyler miyiz?”

Sanık İhsan Göktaş:” Tabi soy isimlerini bildiklerim kadar söylüyorum. Resul Yılmaz, İrfan Yıldız, Ertekin soy ismini bilmiyorum. Erhan soy ismini bilmiyorum, “

Sanık Doğu Perinçek:” Yavuz bunlara dahil mi.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Yavuz bunlara dahil değil.”

Sanık Doğu Perinçek:” peki bunlar mı sizi Kuvai Milliye ve ulusal kanal dan git bilgi topla diye yönlendirdiler. Bu isimli şahıslar mı?”

Sanık İhsan Göktaş:” irfan Yıldız Kuvai Milliye ye git, orda işte dost çevre edinirsin sana yardım ederler, dedi ve ama o esnada bende ne Kuvai Milliye deki işte o tape kayıtlarında var vesaire o tür bilgileri benden istedi bende verdim. “

Sanık Doğu Perinçek:”Bu Oktay Yıldırım ve Muzaffer Tekin’ in fotoğraflarını da size irfan Yıldız mı verdi.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Yok efendim, o fotoğraflar gerçekten orda açıkta idi ve ben bu fotoğrafları alırken Muzaffer Tekin beye kendime düşman olduğum için almadım veya kötü birisi diye almadım.”

Sanık Doğu Perinçek:” Sizin burda bir şeyiniz yok sizin bir sorumluluğunuz suçunuz yok, biz mesele aydınlansın diyoruz. Bu fotoğrafları size kim verdi.?”

Sanık İhsan Göktaş:” O fotoğrafları tekrarlıyorum, Kuvai Milliye derneğinin ikinci katında çekmecelerde zaten daha fazla vardı onlardan ben işte bir nüshasını aldım birbirinden. Yok efendim hakiki fotoğraflar vardı. şimdi ben sizi hatırlamıyorum fotoğraftan doğru da sizi hatırlamıyorum. Ve sadece muzaffer Tekin beyi hatırlıyorum onu da basında.”

Sanık Oktay Yıldırım söz almadan konuştu, söyledikleri anlaşılamadı.

Mahkeme Başkanı:” Efendim bir dakika, lütfen, lütfen. konuyu dağıtmayalım.”

Sanık Doğu Perinçek:” Sayın başkanım fotoğrafları nasıl seçmiş yani çoğunun içinden bazılarını seçtiğini söylüyor sanık bunları nelerine bakarak seçmiş,?”

Sanık İhsan Göktaş:” Hüseyin Görüm’ ün üzerinde olduğu resimleri aldım efendim, ve zaten başka fotoğrafları da yok. “

Sanık Doğu Perinçek:” Bu fotoğrafları al diyen size İrfan mı, oralardan fotoğrafları bize getir diye.”

Sanık İhsan Göktaş:” Direk fotoğrafları al demedi ama sonuçta oda irfan benim şu huyumu biliyor çok net huyumu biliyor, yani af ederseniz bir bok böceği bok yuvarlar. Benim de huyum suyum belli. Ben Kuvai Milliye isminin çok kötüye kullanıldığı bir yerde rahat durmayacağımda belli, elime belge geçirip ispat geçirip emniyete gideceğim de belli, irfan da kendisini bana asker olarak yansıtıp benden sürekli işte bu messenger e yansımayan ama orda da yarım yamalak yansıyan bilgileri benden sürekli isterdi. “

Mahkeme Başkanı:” şimdi tüm aşamalardaki ifadelerinde diyorsun ki, bu belgeleri yani çantanda bulunan belgeler işte senet bazı kartlar kimlikler ve bunun yanında da o resimler hep o çantada bulundu. “

Sanık İhsan Göktaş:”evet efendim.”

Mahkeme Başkanı:” hepsini Kuvai Milliye binasının odalarından kendim aldım çantama koydum dedin.”

Sanık İhsan Göktaş:” Evet efendim,

Mahkeme Başkanı:” Bunun dışında başka ona ekleyeceğin bir şey var mı?”

Sanık İhsan Göktaş:” yok efendim.”

Sanık Doğu Perinçek :” sayın başkanım biz bu ara verildiği zaman Kuvai Milliye deki görevlilerden buradaki sanıklardan sorduk, böyle bu sanıkların fotoğrafları sizin ikinci katta bulunuyor muydu gibi onlar hayır öyle fotoğraflar bizde yoktu dediler acaba bir yanlışlık mı var, yanlış mı hatırlıyor diye sordum. Hala yine bir kere daha soruyorum bir yanlış hatırlama olabilir mi.çünkü yok diyorlar bizde öyle fotoğraf.”

Sanık İhsan Göktaş:” Birinci dalganın yapılmasından ortalama üç ay önce ben Kuvai Milliye derneğine girip çıkmaya başladım. Ve ordaki benden daha önceki zamanda orda girmiş görmüş arkadaşların dedikleri muhakkak doğrudur ama ben kendi zamanımdaki gördüğüm şeyleri dile getiriyorum. Bu fotoğraflar gerçi zaten Kuvai Milliye darmadağındı.yani hani ciddi karışıktı çünkü Hüseyin Görüm’ ün de dediği gibi aşağıda kalan yatan sarhoşlar yukarı çıkarlardı ve şeydi yani tabiri caiz ise çingene çadırı gibi idi. Yani karışıktı her taraf karışıktı.”

Sanık Hüseyin Görüm söz almadan konuştu, söyledikleri anlaşılamadı.

Mahkeme Başkanı:” Şu duruşma salonuna geldiğinde bak düzen bozuluyor. Yani her zaman her zaman sizi dışarı çıkarmak, lütfen dinlemek zorundasın doğru söylemeyebilir, yanlış söyleyebilir, ona aittir onu terbiye edecek adam sen değilsin. Lütfen otur lütfen otur. Yanlış söyleyebilir onun takdiri size ait değil mahkemeye aittir buyrun lütfen lütfen.”

Sanık Doğu Perinçek:”Sayın Başkanım, sanık mahkemeye gelmişken belki bir daha o kadar kolay bulamayız. Bu dört şahsın yani MİT’ in çantacısı dedikleri ve kendisini bu derneklere ve ulusal kanala yönlendiren Resul Yılmaz, İrfan Yıldız Ertekin ve Erhan adını verdiği şahısların adreslerini bize verebilir mi, onları da tutanağa geçirelim çünkü onları da dinlememizi talep edeceğiz.”

Sanık İhsan Göktaş:” Ertekin, Erhan adresini bilmiyorum, soy isimlerini bilmediğim gibi, resul Yılmaz ın adresini çıkarabilirim elimdeki evraklardan ve.”

Mahkeme Başkanı:” Yine o evraklardan değil mi, onlardan peki artıyor işte çıkaracağın evraklar.”

Sanık İhsan Göktaş:” irfan yıldız’ ın da adresini tabi ki çıkarıp “

Sanık Doğu Perinçek:” Şimdi söyleyebiliyor musunuz yoksa.”

Sanık İhsan Göktaş:” Ezbere bilmiyorum efendim.”

Mahkeme başkanı:” Dernekte bunları alırken bunları toplarken çekmeceden kasadan masanın üzerinden raflardan artık nerden aldığın yanında kimse var mıydı, toparlayıp çantaya koyduğunda.”

Sanık İhsan Göktaş:” İşte bazen ceylan abla getirirdi ihsan bunlar önemli mi diye, çünkü orayı temizlerdi kadıncağız. İhsan bunları çöpe mi atalım vesaire, dedim yok abla bunlar önemli olabilir bunları atma çöpe bazen o getirirdi bazı resimleri, bulurdu çekmecelerden masanın altına düşmüş dolabın arkasına düşmüş resimleri, bazen de ben çekmecelerde gördüklerimi alır yanıma.”

Mahkeme Başkanı:” Alır yanında saklardın,”

Sanık İhsan Göktaş:” evet.”

Sanık Doğu Perinçek:” Bir cümleyi konuyu arz etmek istiyorum sayın başkanım şimdi bağışlasınlar sayın yargıçlarımız bizi, Ergenekon terör örgütünü araştırıyoruz burda. Bizim hukuki menfaatimiz var, bu davanın uzamaması lazım.”

Mahkeme Başkanı:” Efendim ona şüphe yok hepimiz araştırıyoruz zaten yani.”

Sanık Doğu Perinçek:” ama sorulara bakıyorum, sorularda Ergenekon terör örgütü diye bir şey araştırılmıyor, yeni ben sayın yargıcımızın sorularında Ergenekon terör örgütünü araştıran bir şey görmedim onun da zabıta geçmesini istiyorum bunlar davayı gereksiz yere uzatıyor çünkü ihsan Göktaş kendisi diyor ki ben bir takım adamların kucağına düştüm. O adamlar beni şuralara yönlendirdi. Buradan bir şey çıkan bir tertip var, o tertibi araştırmaya yönelik sorular değil sanki Ergenekon un lideri ihsan Göktaş, onun ilişkileri ile örgüt çıkaracak gibi faraziyesi yanlış olan modeli yanlış olan sorulardı. Bunu da zabıtlara geçmek üzere söylüyorum. “

Sanık İsmail Yıldız söz istedi.

Mahkeme başkanı:” Bitirdik, ama lütfen yeni baştan dönmeyelim, sonunu getiremeyiz. Bakınız hepinize sordum daha sonra yani bunun bir sistematiği var. Onu vazgeçtik bak birkaç.”


Yüklə 0,89 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   5   6   7   8   9   10   11   12   13




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin