16 “(Ey Peygamber!)De ki;”Siz ey kâfirler!”


“İmdi (Ey peygamber!):Sana indirileni(Vahyi/Kur’an’ı)izle ve Allah(insanlar)



Yüklə 1,6 Mb.
səhifə9/32
tarix30.07.2018
ölçüsü1,6 Mb.
#63462
1   ...   5   6   7   8   9   10   11   12   ...   32
“İmdi (Ey peygamber!):Sana indirileni(Vahyi/Kur’an’ı)izle ve Allah(insanlar)

hakkında(son)hükmünü verinceye kadar sabret!Zira hüküm verenlerin en hayırlısı O’dur.”

Yûnus(69):Âyet:99,100,101,102,103,104,105,106,107,108,109.



Hitap bütün insanlara/insanlara,bütün zamanlara/mekanlara…Seçim,tercih

insanın cüzi(ama özgür)iradesine bırakılmış.Hz.Peygamber(AS),Allah’ın mesajını tebliğ eder,

ötesine karışmaz,sorumluluk tebliğ edilene geçer.Her benlik kendisinden sorumludur.Allah’a

kulluk gerçek kurtuluş ve özgürlük,O’nun dışında-yaratılmış olanlara-kulluk,tutsaklık ve

zillet getirir dünyada,ahirette.

İşte her şey bu kadar açık,seçik ve nettir.Dileyen Allah’ın mesajını tebliğ eden

Hz.Peygamber(AS)’e inanır,onu izler,dileyen tercihini kendi sınırlı,kıt,yetersiz aklına,iradesine

göre yapar.Ve sonuçlarına katlanır…


“(Ey Peygamber!De ki):”Hiç şüphesiz ben de(benden önce gönderilen elçiler

gibi)O’nun(Allah’ın)Katından size gönderilmiş bir uyarıcı ve müjdeciyim!”

“Haydi Rabbinizden kusurlarınız için af dileyin ve bilincinizi yenileyerek O’na

(olanca varlığınızla)yönelin,O da size,sonu (ilâhi)yasayla belirlenmiş bir süre doluncaya (ecel

gelinceye)kadar,(akıbeti)güzel bir hayat bahşetsin ve erdem sahibi herkese erdeminin karşılığını

versin.Ama eğer yüz çevirecek olursanız,iyi bilin ki ben,korkunç bir günün azabının üzerinize

kopmasından korkuyorum!”

“(Er ya da geç)dönüşünüz Allah’adır.Ve O,her şeyi yapmaya gücü yetendir.”

Hûd(70);Âyet:2,3,4.
Hz.Peygamber(AS)’in gönderiliş/risaletle görevlendiriliş sebebi belirtilmekte,

(uyarıcı ve müjdeleyici)erdemli bir hayat yaşayanların güzel bir ahiret hayatı ile ödüllendirile-

cekleri,ilâhi yasalara uymayanların,dudak bükenlerin ona göre karşılık görecekleri,ne kadar

uzun bir ömür sürersek sürelim er-geç dönüşün(ecelle)Allah’a olacağı vurgulanmaktadır.
“Yine O,(bile)gökleri ve yeri altı aşamada yaratmıştır.Ve O’nun Kudret Makamı’

nın(en büyük tecellisi olan hayat)su üzerinde kaimdir.(Bütün bunları)hanginizin eylem ahlâkı

konusunda daha iyi olduğunu anlamak için yaptı.

Şimdi sen(Ey Nebi!) kalkıp da:”Muhakkak siz ölüm(ünüz)den sonra tekrar

diriltileceksiniz!” desen,küfre saplananlar:”Hah,al sana bir numara daha!”diyecekler.”

“Şöyle ki,belki de,onların:”Onun üzerine bir hazine indirilmeli değil miydi?”

ya da;”Onunla birlikte bir melek gelse(ya!)”demekle senden beklentileri,göğsün bu yüzden

daralsın da,sana bildirilen kimi vahiyleri kulak ardı edesin diyedir!

Kesinlikle(onların bu şeytanca oyunlarına gelme!) sen sadece bir uyarıcısın!

Allah ise,her şeyi en ideal mânada koruyandır.”

“Yoksa;”Onu(Kur’an’ı)uydurdu!”mu diyorlar?

De ki:”Madem öyle(diyorsunuz),eğer dürüstseniz,haydi Allah dışında gücünüzün

yetip,elinizin erdiği herkesi yardıma çağırın,siz de onun seviyesinde “uydurulmuş(!)” on sûre

getirin de(görelim!)”
64

“Fakat eğer onlar sizin çağrınıza cevap veremezlerse,o zaman bilin ki(Kur’an

vahyi)yalnızca Allah’ın ilmiyle indirilmiştir.Yine(bilin ki)O’ndan başka ilâh yoktur.Şimdi siz

artık O’na kayıtsız şartsız teslim olacak mısınız?”(gerçek mü’minler olacak mısınız?)

“Sen(ey bu vahyin muhatabı!),sakın ola onun kaynağı hakkında tereddüde düşe-

yim deme!İyi bil(emin ol ki)o,Rabbin Katından gelen hakikatin ta kendisidir.Fakat insanların

çoğu(henüz bu gerçeğe)inanmıyorlar.”

Hûd(70);Âyet:7,12,13,14,17(son kısım.)
Müşriklerin bitmez tükenmez,abuk sabuk,olur olmaz istekleri,imansızlıklarına

bahane üretmeleri,hatta Kur’an-ı Kerim’i uydurduğunu(!)iddia etmeleri üzerine,Hz.Peygamber

(AS)’in nasıl bir tutum ve davranış,duruş sergileyeceği öğütlenmekte,Kur’an-ı Kerim’in

insan sözü olamayacağı,onun seviyesinde on sûre getirilmesi istenmekte,ancak bunu başarma-

larının mümkün olmadığı,böylece Kur’an-ı Kerim’in ancak Allah’tan gelen bir vahiy olduğu

vurgulanmakta,Hz.Peygamber’AS)’in görevinin sadece tebliğ ve uyarıcılık olduğu hatırlatıl-

maktadır.

*
“Emin ol ki Rabbin,onların(inançsızların)her birine yaptıklarının karşılığını

tastamam ödeyecektir.Unutma ki O,yaptıkları(yaptığınız)her şeyden haberdardır.”

“Şu halde(Ey Nebi!) emrolunduğun gibi dosdoğru ol!Ve seninle birlikte yürümek

için sana uyanlar da.”(aynı yolu tutsunlar,dosdoğru olsunlar!)Asla sınırı(ilâhi yasaları)

aşmayın!Unutmayın ki O,yaptığınız her şeyin farkındadır.”

Hûd(70);Âyet:111,112.



Çok ünlü olan bu âyet;Allah Resulü’nun;”Beni Hûd Sûresi ihtiyarlattı!”

hadisiyle “risalet” ve “kulluk” görev(ler)inin ne kadar ağır olduğunu dile getirmesiyle

tanınmaktadır.

*

“Zulmedenlere en ufak bir eğilim dahi göstermeyin!Sonra ateş size de dokunur.

Sizin Allah’tan başka yardımcınız da olmadığına(olamayacağına) göre,sonra büsbütün yardım-

sız kalırsınız.”

“Gündüzün iki eteğinde(öğle ve ikindi) ve gecenin gündüze yakın vakitlerinde

(akşam,yatsı ve sabah)namazı ikame et!Unutma ki,iyilikler kötülükleri giderir.İşte bu,öğüt

alacaklara bir hatırlatmadır.”

“Ve(küfrün baskılarına ve anlayışsızlıklarına karşı) diren!Unutma ki Allah,

iyilerin hak ettiği karşılığı asla zayi etmez.”(mutlaka verir.)

“İnanmamakta ısrar edenlere ise,de ki:”Siz,kendinize yakışanı yapınız,unutma-

yın ki,biz(de) bize yakışanı yapmaktayız.”

“Ve(Allah’ın sizin ve bizim hakkımızda vereceği hükmü)bekleyiniz!İyi bilin ki, biz

zaten beklemekteyiz.”

“Göklerin ve yerin gizli gerçekleri Allah’a aittir ve sonunda her iş döner,dolaşır

Allah’ın(dediğine)varır.Şu halde yalnız O’na kul ol(baş eğ) ve O’na güvenip dayan!Zira senin

Rabbin yaptıklarınız karşısında asla duyarsız kalmaz.”

Hûd(70);Âyet:113,114,115 ve 121,122,123.
Bu âyetlerde de Hz.Peygamber(AS)’in şahsında içinde bulundukları toplumda

inançsızlara karşı mü’minlerin takınacakları tavır,(kararlılık,sabır ve direnç)çarpıcı ifadelerle

dile getirilmekte,bu evrensel ve üstün kişiliğin kazanılmasında namazın-ki beş vakit olarak

belirlendiği dilsel olarak 114.âyette zikredilmektedir-birinci derecede rolü olduğu önemle

vurgulanmaktadır.
***

65

“Hem(Ey Nebi!)-sen gönülden arzuluyor olsan dahi-insanların çoğu yine de

inanmayacak.”

“Oysa ki sen onlardan(davetine)bir karşılık da beklemiyorsun.Elbet bu(vahiy)

tüm insanlığı muhatap alan bir uyarıdır.”

“De ki:”Benim yolum budur.Ben yalnızca Allah’a çağırıyorum.Ben de,bana

uyan kimseler de(ne yaptığımızın)çok iyi farkındayız ki,(inandığımız,taptığımız)Allah’ın şanı

pek yücedir ve ben O’na ait vasıfları başkasına yakıştıranlardan değilim.”

“(Ey Peygamber!)Senden önce gönderdiğimiz peygamberler(elçiler,yaşadıkları)

kentlerin ahalisinden(seçip)kendilerine vahyettiğimiz adamlardan başkası değildi.Hem onlar

yeryüzünde gezip dolaşmazlar mı?Öyle yapsalardı kendilerinden öncekilerin başına gelen feci

akıbeti görmüş olurlardı!

Ve Allah bilincine ulaşanlar için ahiret yurdu elbette(dünyadan)hayırlıdır.Bunu

dahi düşünemiyor musunuz?”

“(Önceki)peygamberler(elçiler,öylesine zorlandılar ki),en sonunda neredeyse

(toplumlarına ilişkin)tüm umutlarını yitirdiler.Artık iyiden iyiye yalanla(n)ladıklarını düşünmeye

başlayınca,yardımımız kendilerine ulaştı.Sonuçta(Biz) dilediğimizi kurtuluşa ulaştırmışızdır.

Fakat azabımız günaha gömülüp gitmiş bir toplumdan asla geri çevrilmez.”

“Doğrusu onların(inançsızların başına gelenleri anlatan)kıssalarında,derin

kavrayış sahiplerinin alacağı bir hayli ibret(ders,öğüt)vardır.(Vahye gelince:)O asla uydurul-

muş bir söz değildir.Aksine önceki(vahiylerden)kendisine ulaşan hakikatleri doğrulayan ve

her şeyi(n dayanacağı temelleri) açık seçik ortaya koyan ve yürekten inanan bir toplum için bir

kılavuz ve bir rahmet olan(hitaptır).

Yusuf(71);Âyet:103,104 ve 108,109,110,111.


Hidayetin(doğru yolu bulmanın)çok özel bir durum.Allah’ın Bizzat lütfettiği

bir nimet olduğu Hz.Peygamber(AS),gönülden herkesin hidayete ermesini arzu ediyor

olsa dahi,insanların çoğunun-ne yazık ki-tercihlerini hidayetten yana yapmadıkları,Elçi’ye

düşen görevin sadece Allah’ın mesajını tebliğ etmek olduğu,daha önceki peygamberlerin de

çok acı çektikleri,yalanlandıkları belirtilerek Hz.Muhammed(AS)teselli edilmekte,sabırla,

kararlılıkla görevini sürdürmesi gerektiği,elçilerin çağrılarına uymayan,mesajlarını kulak

ardı eden toplumların(kavimlerin)sonlarının ne olduğunun –kıssalar halinde-anlatılarak

sonradan gelen kuşakların-bunlardan- ibret almalarına dikkat çekilmektedir.
***
“Bir de (kalkıp);”Sen,ey kendisine uyarıcı mesaj indiğini iddia eden kişi,evet

sen kesinlikle mecnunsun!”dediler.”

“Eğer doğru söylüyor idiysen,bize meleklerle gelseydin ya!”(diye de eklediler.)

“Biz melekleri ancak ve ancak hakikatin gerçekleşmesi için indiririz.Eğer

(kâfirlerin dedikleri olsaydı),o zaman da onlar için asla erteleme olmazdı!”

“Bu uyarıcı mesajı,kaynağından indiren elbette Biziz.Onu koruyacak olan da

kesinlikle yine Biz olacağız Biz.”

“Doğrusu(Ey Peygamber!)senden önce de geçip gitmiş topluluklara(elçilerle

mesajlar)göndermiştik.”

“Kendilerine gelen hiçbir elçi yoktu ki,onları alaya almamış olsunlar!”

“Biz(vahyin,etki etmeden)günahkârların yüreklerinden geçip gitmesini(onların

bu olumsuz tutumlarına karşılık)işte böyle sağlarız.”

“Onlar da öncekilerin nasıl bir model ortaya koydukları sergilendiği halde,

(yine de)bu(vahye)inanmazlar.”

Hicr(72);Âyet:6,7,8,9,10,11,12,13.

66

Müşrikler,Mekkeli kibirli,gururlu aristokratlar,Hz.Peygamber(AS)’e peygamber-

liği yakıştıramıyor,ona mecnun,kahin diyorlar,madem ki peygamberlik iddiasında bulunuyor-

sun meleklerle beraber gelmeli değil miydi gibi küstahça,ahmakça taleplerde bulunuyorlardı.

Yüce Allah(CC)da onlara gereken cevabı vermekte,daha önce gönderilen elçile-

rin de başına aynı şeyin geldiğini,onlara inananların çok az olduğu,onlarla alay edildiği

hatırlatılarak Hz.Peygamber(AS)’in tebliğ görevini ifa etmesinde sabır ve kararlılık göstermesi

gerektiği hatırlatılmakta,öğütlenmektedir.

Vahyin(Kur’anın)koruyucusunun Bizzat Allah olduğu vurgulanmakta,kaynağın-

dan indirildiği gibi saf olduğu,Kıyamet’e kadar da öyle kalacağına işaret edilmektedir.

Ancak,bu aykırı tutum ve davranışlarından dolayı vahyin,bu yeryüzüne ve

insana indirilen en büyük nimetin,günahkârların yüreklerinden etki etmeden geçirildiği,

böylece bundan mahrum bırakılarak dünyada da,ahirette de kaybedenlerden olacakları,

daha önce onlar gibi davrananların akıbetlerinden ibret almadıkları inanmamakta ısrar

etmelerinin sonuçlarına katlanmaları gerektiği vurgulanmaktadır.
“(Ey Peygamber!)Kullarıma haber ver,Ben,evet Ben,tarifsiz bir bağışlayıcı,

eşsiz bir merhamet kaynağıyım!

“Ama unutma ki(unutmasınlar ki),en çok elem ve ızdırap veren azap da

Benim azabım(dır)!”

Hicr(72);Âyet:49,50.
İşte uyarıcı ve müjdeleyici iki muhteşem âyet daha.Allah’ın buyruklarına,

elçilerinin tebliğ ettiği mesajları kabul eden,O’nun buyruklarına uygun bir hayat yaşayanlara

müjde,uymayanlara ilâhi uyarı!





“Doğrusu(Ey Nebi!)Biz sana,seb’i mesâni’yi,yani Yüce Kur’an’ı verdik.”

“(Öyleyse)onlardan kimilerine verdiğimiz geçici lezzetlere iltifat etme!(Sen

ve mü’minler en büyük nimetle nimetlendirilmektesiniz/rızıkla rızıklandırılmaktasınız.)

Üstelik onlar için üzülme de!Ancak,mü’minlere kol,kanat ger!”

“Ve de ki:”Bakın ben,evet ben(ilâhi vahyi)açıklayan bir uyarıcıyım!”

“(Vahyi sana Biz indirdik)tıpkı(onu önceden)paramparça edenlere indirdiğimiz

gibi.”

“Onlar ki,(şimdi de)Kur’an’ı birbirinden kopuk sözler demeti olarak tasavvur

ediyorlar.”

“Evet,Rabbine and olsun ki,onların tümünü sorgulayacağız,”

“Yapıp ettikleri her şeyden!”(Sana yaptıklarından da!)

“O halde,artık sana emredileni açıkça ortaya koy!Ve şirk koşmayı tabiat haline

getirenlere aldırma!”

“Unutma ki,(seni)küçümseyip alaya alanlara karşı Biz sana yeteriz.”

“Onlar ki,Allah’la beraber başka bir ilâh(atama yetkisini)kendilerinde bulu-

yorlar.Nasıl olsa günü gelince(yaptıklarının ne demeye geldiğini)öğrenecekler.”(görecekler.)

“Doğrusu onların söylediği şeylerden dolayı içinin daraldığını Biz de biliyoruz.”

“Öyleyse Rabbinin yüceliğini hamd ile dile getir ve (hep)O’nun Huzurunda secde

edenlerden biri ol!”

“Nihayet,ölüm gelip seni buluncaya dek Rabbine kulluğu(sürdür)! Hicr(72);Âyet:87,88,89,90,91,92,93,94,95,96,97,98,99.
Yine muhteşem,olağanüstü ifadelerle,Hz.Peygamber(AS)’in içinde bulunduğu

toplumda karşılaştığı güçlükler dile getirilerek,inançsızlara karşı yalnızca Allah(CC)’tan

yardım istemesi öğütlenmektedir.Onun şahsında her zamanda/mekanda bu öğütler biz

mü’minler için de geçerlidir kuşkusuz.
67

***
“(Ey Peygamber!)Eğer sana yazılı bir metin indirseydik ve ona elleriyle

dokunmuş olsalardı dahi,inkârda direnenler ısrarla derlerdi ki;Bu apaçık bir sihirden başka

bir şey değildir!”

“Bir de;”Ona bir melek indirilseydi ya!”derler.Ama eğer,melek indirmiş olsay-

dık,iş bitirilmiş olurdu ve bir daha da(onlara)fırsat tanınmazdı.”

“Ama Biz,(elçi olarak)bir melek göndermiş olsaydık,yine de onu insan kılığında

(şeklinde)gönderirdik.Böylece şimdi içine düştükleri şaşkınlığa onları yine düşürürdük.”

“Doğrusu senden önceki elçilerle de alay edildi.Ama onlarla alay edenler,alay

ettikleri gerçek tarafından kuşatılıp yok edildiler.”

“De ki:”Dolaşın yeryüzünü,sonra görün gerçeği yalanlayanların sonlarının

ne olduğunu!”

“Kime aittir göklerde ve yerdeki her şey” diye sor!

“Kendisine rahmeti prensip edinen Allah’a”diye cevap ver!

Geleceğine dair hiçbir kuşku bulunmayan Kıyamet Günü’nde,elbet (O)hepinizi

bir araya toplayacaktır.Kendisini kaybeden kimselere gelince;onlar artık iman etmezler!”

“Oysa ki,gecenin ve gündüzün koynunda yatan her şey O’na aittir.Ve yalnızca

O’dur duyulmayanı duyan,varlığın sırrını bilen.

“(Ey muhatab!)De ki:”Ben gökleri ve yeri bir çekirdeği yarar gibi yarıp çıkaran Allah’tan başkasını mı veli edineceğim?Ki O,herkesi doyurur,fakat(Kendisi)doyurulmaya

muhtaç değildir.”

“Ben Allah’a teslim olanların(Müslümanların) öncüsü olmakla emrolundum” de ve sakın şirk koşanlardan olma!”

En’âm(73);Âyet:7,8,9,10,11,12,13,14.



“De ki:”Eğer Rabbime karşı gelirsem,elbet korkunç Bir Gün’ün azabından

korkarım!”

“O Gün kim azaptan esirgenirse,kesinlikle Allah ona rahmet etmiştir.Bu ise

apaçık bir kurtuluş demektir.”

“Ve eğer Allah senin zarara uğramanı isterse,Zâtından başka kimse ona engel

olamaz.Yok eğer senin için bir hayır dilerse,unutma ki O,her şeyi yapmaya kadirdir.”

“Zira yalnızca O’dur kulları üzerinde mutlak otorite sahibi olan,yine O’dur

her hükmünde tam isabet kaydeden,her şeyden henüz kaynağındayken haberdar olan.”

“Sor onlara:”En büyük şahit kimdir?”

Cevap ver:Benimle sizin aranızda Allah(en büyük)şahittir.Ve bu Kur’an bana

kendisiyle sizi ve onun ulaştığı kimseleri uyarayım diye vahyedildi.Size de (ulaştığına göre

şimdi söyleyin bakalım)Allah’la birlikte başka ilâhların olduğuna gerçekten şahitlik eder

misiniz?”

De ki:”Ben buna(asla)şahitlik etmem!

Ve ekle:Tek İlâh ancak O’dur.Ve benim Allah dışında ilâhlık yakıştırdıklarınızla

(uzaktan,yakından)hiçbir bağım yoktur!”

“Daha önce vahye muhatap kıldıklarımıza(Yahudi ve Hıristiyanlara)gelince,

onlar onu(Hz.Peygamber’i ya da vahyi)kendi çocuklarını tanıdıkları gibi tanırlar.Kendilerini

kaybeden kimseler var ya,işte onlardır inanmaya yanaşmayanlar.”

“Hem kendi uydurduğu yalanları Allah’a yakıştırandan,ya da O’nun mesajlarını

yalanlayandan daha zalim kim olabilir?Gerçek şu ki,zalimler asla iflâh olmazlar.”(kurtuluşa

er(e)mezler.)

“Zira O Gün(Mahşer’de) tümünü bir araya toplayacağız,ardından ortak

koşmakta ısrar edenlere soracağız:”Hani sizin(yardım edeceğini)düşündüğünüz ortaklarınız?”

“Bunun ardından;”Rabbimiz Allah’a yemin olsun ki,bizim amacımız O’na

ortak koşmak değildi!”demekten başka bir fitnelik(riyakârlık)düşünmeyecekler!”
68

“Bak,kendi kendilerine (vicdanlarına)nasıl da yalan söylemişler ve yamuk

(çarpık)tasavvurları kendilerini nasıl aldatmış!”(yanıltmış!)

“Onlar arasında öyleleri vardır ki,sana kulak verir(miş gibi yapar).Fakat

kalplerinin üzerine,onları hakikati kavramaktan aciz bırakan örtüler yerleştirdik,kulaklarına da

kurşun.(gibi bir ağırlık.)Ve hakikatin bütün belgelerini görseler dahi,artık iman etmezler.Öyle

ki,tartışmak için sana geldiklerinde inkâra saplanmış olanlar derler ki:”Bu eskilerin masalla-

rından başka bir şey değildir!

“Onlar hem diğerlerini ondan mahrum eder,hem de kendileri ondan yan çizerler.

Başka değil,yalnızca kendi benliklerini helâke sürüklerler de,bunun farkına bile varmazlar”

“Ateşin başında dikilecekleri zaman onları bir görmelisin!Derler ki:”Ah,keşke

hayata bir daha döndürülsek!(O zaman)Rabbimizin mesajlarını yalanlamaz mü’minlerden

olurduk!”

“Ama hayır!Daha önce gizlemiş oldukları şey (gerçek kişilikleri)onlara apaçık göründü de,ondan;ve eğer geri döndürülselerdi,kendilerine yasaklanan şeylere yine dönerlerdi.

Şu kesin ki onlar,yalanı tabiat haline getiren kimselerdir.”

“”Zira,(onlar);”Bu dünyadakinden başka hayatımız yoktur,öldükten sonra da

dirilecek değiliz!”demişlerdir.”

“Yine sen onları,Rablerinin Katına çıkarılıp,O’nun:”Bu gerçek değil miymiş?”

diye sorduğu zaman görmeliydin.Onlar;”Kesinlikle…Rabbimiz hakkı için öyle!” diye cevap

verecekler.O da diyecek ki:”Tadın azabı,ısrarlı inkârınıza karşılık!”

“Doğrusu,Allah’a kavuşacaklarını yalanlayanlar hüsrana uğrayacaklar.Kıyamet

Saati ansızın geliverdiğinde,günahlarının yükünü sırtlarında taşır bir halde diyecekler ki:

“Ondan mahrum kaldığımız (kendimiz ondan mahrum bıraktığımız)için yazıklar olsun bize!”

Ah,o yüklendikleri şey ne fenadır!”

“(Tek başına/taraflı)bu dünya hayatı geçici bir oyun ve eğlenceden ibarettir.

Ahiret yurdu ise,sorumluluk bilincini kuşananlar(muttakiler) için daha hayırlıdır.Halâ,aklınızı

kullanmayacak mısınız?” En’âm(73);Âyet:15,16,17,18,19,20,21,22,23,24,25,26….32.



“Onların söylediklerinin seni üzdüğünü biliyoruz elbet.Şu bir gerçek ki,onların yalanla-


Yüklə 1,6 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   5   6   7   8   9   10   11   12   ...   32




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin