18 Haziran 2012 pazartesi



Yüklə 1,82 Mb.
səhifə24/29
tarix17.11.2018
ölçüsü1,82 Mb.
#83261
1   ...   21   22   23   24   25   26   27   28   29

K A R A R


Davacı        : F. S.

Vekili         : Av. S. B.

Davalı        : Altındağ Belediye Başkanlığı

Vekili         : Av. İ. G.

O L A Y    : Davacı vekili tarafından mülkiyeti müvekkiline ait Altındağ İlçesi, Beşikkaya Mahallesi, 20853 ada ve 7 nolu parseldeki gayrimenkulün üzerinde imar planı gereğince yol çalışması yapıldığını, davalı idare tarafından işgal edilen gayrimenkule karşılık başka bir gayrimenkulün tahsis edildiğini, devamında da iki katlı betonarme binanın yıkıldığını, el atmaya uğrayan gayrimenkulün tek tapulu olduğunu müvekkilinin söz konusu gayrimenkulde hissesinin bulunduğunu ve tasarruf yetkisinin sınırlı olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik bina bedeli alacağından doğan 4.000,00 TL, gayrimenkullerin değer farkından doğan 4.000,00 TL’nin el atma tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı idare vekili süresinde verdiği dilekçe ile, davanın gecekondunun imar planında yol da kaldığı için yıkılan gecekondunun bedelinin tahsili ve imar planından dolayı uğranılan zararın karşılanması istemiyle açıldığı ve davanın çözümünde idari yargının görevli olduğunu savunmuştur.

Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesi: 9.6.2010 gün ve E:2010/62, K:2010/256 sayı ile, davacının dava dilekçesini görev yönünden reddine davacının idari yargıda dava açmakta muhtariyetine karar vermiş, bu karar davacı tarafından temyiz edilmiş.

Yargıtay 5. Hukuk Dairesi: 11.4.2011 gün ve E:2010/20034, K:2011/6276 sayı ile, imar uygulaması sonucu davacıya tahsis edilen arsa ile davacının maliki olduğu eski parsel arasındaki değer farkı idarenin işleminden kaynaklandığından dava dilekçesinin bu istemle ilgili olarak görev yönünden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediği, 3194 sayılı Kanunun 18/10.maddesi uyarınca imar düzenlemesi sırasında kamu hizmetleri için ayrılan yere rastlayan yapıların kamulaştırılmadıkça yıktırılmayacağı, bu nedenle imar uygulaması sırasında yolda kalması nedeniyle yıkılan bina bedelinin tahsili istemi bakımından idarenin eylemi kamulaştırmasız el atma olarak kabul edilip 1956 gün 1/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca işin esasına girilip talep hakkında karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle görevsizlik kararı verilmesinin doğru görülmediği gerekçesiyle davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde olmadığından hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.’nun 428. maddesi gereğince bozulmasına karar vermiştir.

ANKARA 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 15.12.2011 gün ve E:2011/270 sayı ile, Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin bozma ilamında gösterilen sebeplerin usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle uygulamasına karar verilmiş, duruşmaya devam edilmiş.

Davalı Altındağ Belediye Başkanlığı vekilinin idari yargı kararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolunda süresi içerisinde verdiği dilekçesi üzerine dava dosyasının onaylı örneği Danıştay Başsavcılığına gönderilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI; Dosyanın incelenmesinden; davacıya ait tapulu arsa üzerinde ruhsatsız (kaçak) yapılan bina ve eklentilerinin, imar planında yol alanında kalması nedeniyle, tapulu arsa hissesine karşılık başka ada ve parsellerde arsa tahsisi yapıldığı; binanın ise, idarece yıktırıldığı; davacı tarafından kamulaştırılmasız el atıldığı ileri sürülerek bina ile ilgili olarak fazlaya ait hakları saklı kalmak kaydıyla 4.000 TL. zararın tazmini istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı olayda; davacıya ait ve ruhsatsız (kaçak) olarak yaptırılan binanın, imar planında yol alanında kalması nedeniyle yıktırılmasından dolayı bir bedel ödenip ödenmeyeceğine ilişkin olan ve sonuçta, bir idari işlem olan imar planına dayanılarak sözü edilen yapıların yıktırılması sebebiyle doğacak zararın tazminine ilişkin bulunan dava, kamu mevzuatı hükümleri çerçevesinde ve kamu gücü kullanılarak tesis edilecek idari işlem ve eylemden kaynaklanan bir uyuşmazlığa konu edilmiş olduğundan; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2'nci maddesinin 1'inci fıkrasının (b) bendinde yer alan, "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesi gerektiği, bu bakımdan; imar uygulaması sonucunda uğranıldığı öne sürülen zararın tazminine ilişkin bulunan dava konusu uyuşmazlığın, imar mevzuatı hükümleri çerçevesinde idari yargı yerinde çözümlenmesinin görev ayrımına ilişkin kurallara uygun bulunduğu, açıklanan nedenle, 2247 sayılı Yasanın 10'uncu maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa’nın 13. maddesine göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın da yazılı düşüncesi istenilmiştir.

YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI; Davacının, Ankara İli, Altındağ İlçesi, Beşikkaya Mahallesi, 20853 ada 7 parselde bulunan taşınmaz ve üzerindeki ruhsatsız yapının imar planında yol olarak belirlenmesi sonucunda, davacıya tapulu arsasına isabet eden hisse oranında başka yerde arsa tahsisi yapıldıktan sonra, taşınmaz üzerinde bulunan ruhsatsız ve imara aykırı yapıların yıkılması sonucu yapı bedelinin tazmini, kamulaştırmasız el atma koşullarının gerçekleştiği iddiası ile talep ettiği davada; davalı idare tarafından görev itirazında bulunulması üzerine olumlu görev uyuşmazlığının çıkarıldığı, Anayasa'nın 125/son madde ve fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü bulunduğunun kurala bağlandığı, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesi gereğince idari eylem ve işlemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılan tam yargı davaları idari dava türleri arasında sayıldığı, dava konusu uyuşmazlıkta, idarenin 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu kapsamında bir işleminin bulunmaması karşısında, davanın anılan Kanun'un 14. maddesinde işaret edilen bedel artırma davası niteliğinde olduğunun kabulüne olanak bulunmadığı, uyuşmazlık konusu işlemde, davacılara ait taşınmazın imar planı ile yol olarak bırakılması ve tapulu arsasına isabet eden oranda başka yerden arsa verilmesi karşısında, taşınmaz üzerinde bulunan kaçak ve imara aykırı yapıların yıkılması işleminin idarenin tek taraflı ve kamu gücü kullanarak meydana getirdiği idari bir işlem niteliğinde bulunduğundan, imar planı ve buna dayalı imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, 2577 sayılı Kanun'un 2/1-b maddesinde yer alan idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan zarar görenler tarafından açılan tam yargı davaları kapsamında idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği, bu nedenle, Danıştay Başsavcılığının 2247 sayılı Yasa'nın 10. maddesi gereğince yapmış olduğu başvurunun kabulü ile Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/62 esas sayılı görevlilik kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği yönünde yazılı düşünce vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan AKARSU’nun katılımlarıyla yapılan 4.6.2012 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya örneği üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı idarece anılan Yasa’nın 10. maddesinde öngörülen şekilde davanın yapıların yıktırılmasından doğan zararın tazminine ilişkin kısmının da idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği nedeniyle görev itirazında bulunulduğu ve 12. maddede öngörülen süre içinde başvurulduğu, bu nedenle Danıştay Başsavcısı tarafından Yasa’da öngörülen yönteme uygun biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA’nın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacıya ait binanın, imar planında imar yolu üzerinde kalması nedeniyle tapulu parselinin başka imar parselinden karşılandığı, herhangi bir bedel ödenmeksizin davalı idarece binanın yıktırılmasından dolayı fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla bina bedeli olarak 1.000,00 TL’nin faiziyle birlikte davalı idareden tahsili istemiyle açılmıştır.

Davacı vekili, dava dilekçesinde,  mesken kullanımlı binanın maliki bulunduğunu;  davalı Belediye tarafından İmar Kanunu uygulaması sureti ile davacının parselinin,  bir başka parsele kaydırıldığını ancak üzerinde bulunan binanın, kamulaştırmasız el atma sureti ile yıkılmış olduğunu belirtmiştir.

Davalı vekilince, savunma dilekçesinde, Belediyelerince davacılara ait binanın yıkılması işleminin tamamen imar uygulaması sonucu imar yolu üzerinde kalan binanın tasfiyesinden ibaret olduğu, davacının kaçak yapı niteliğindeki binası ile ilgili olarak Belediyelerince Kamulaştırma Kanunu’na göre hiçbir işlem yapılmadığı, yapılan ve kesinleşen imar planı gereği davacıya ait tapulu hissenin başka bir imar parsellerinden karşılandığı,  imar yolu üzerinde kalan kaçak yapının da yıkıldığı ileri sürülmüştür.

Bu durumda, bina bedeli ve gayrimenkulün değer farkı dava konusu edilmiş ise de, ortada idarenin 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu kapsamında bir işleminin bulunmadığı, davanın anılan Yasanın 14. maddesinde işaret edilen bedel arttırma davası niteliğinde olmadığı sonucuna varılmıştır.

Olayda, yapılan ve kesinleşen imar planının uygulaması sonucu imar yolu üzerinde kalan binanın yıkılmasıyla birlikte davacıya ait tapulu parselin başka imar parsellerinden karşılandığı anlaşılmış olup, belirtilen duruma göre, imar planı ve buna dayalı imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle, Danıştay Başsavcısı’nın bina bedeline ilişkin olan başvurusunun kabulü ile Altındağ Belediye Başkanlığı vekilinin görev itirazının, Asliye Hukuk Mahkemesince reddine ilişkin kararın kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ   : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcısı’nın bina bedeline ilişkin olan BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Altındağ Belediye Başkanlığı vekilinin GÖREV İTİRAZININ REDDİNE İLİŞKİN Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 15.12.2011 gün ve E:2011/270 sayılı KARARININ KALDIRILMASINA, 4.6.2012  gününde Üyelerden Mustafa AYSAL ile Eyüp Sabri BAYDAR’ın KARŞI OYLARI ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

—— • ——


Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:

ESAS NO                 : 2012/76

KARAR NO            : 2012/129

KARAR TR             : 4.6.2012

(Hukuk Bölümü)

ÖZET        : İmar planından kaynaklanan tazminat davasının, İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk

Yüklə 1,82 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   21   22   23   24   25   26   27   28   29




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin