2 nolu alt komisyon tutanaklari iÇİndekiler



Yüklə 2,59 Mb.
səhifə11/37
tarix07.01.2019
ölçüsü2,59 Mb.
#90806
1   ...   7   8   9   10   11   12   13   14   ...   37
"Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran halka, Türk Milleti denir." İfadesi vatandaşlık tanımında esas alınmalıdır.

  • Türkçenin dışında hiçbir dil ve lehçe eğitim dili olarak öğretilmemelidir.

  • Ana dil ve lehçelerin öğretilmesi için kurs ve özel okul açmak isteyen kişi ve kuruluşlara kolaylık sağlanmalıdır.

  • Her bireyin etnik ve dini aidiyetine saygı duyulmalı ve güvence altına alınmalıdır.

  • Sosyal, kültürel ve folklorik değerlerini geliştirmek isteyen kişi ve kuruluşlara engel çıkarılmamalıdır.

  • Kolektif hakları genişletmek yerine, bireylerin hak ve özgürlükleri genişletilmelidir.

  • Cumhurbaşkanı Parlamento tarafından 7 yıl süreyle seçilmelidir.

  • Cumhurbaşkanının yetkileri azaltılmalıdır.

  • Üniversiteler idari ve mali özerkliğe kavuşturulmalıdır.

  • Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) kaldırmalıdır.

  • Üniversite rektörü seçiminde en çok oy alan öğretim üyesi rektör olarak atanmalıdır.

  • Fakülte dekanı, enstitü ve yüksek okul müdürleri de aynı yöntemle seçilmelidir.

    1. ÖRGÜTLENME, HAK ARAMA VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ

    1. Yeni anayasada örgütlenme ve hak arama özgürlüğü teminat altına alınmalı ve önündeki engeller kaldırılmalıdır.

    2. Toplumun her kesiminin siyasal, sosyal, ekonomik, kültürel ve meslekî olarak örgütlenmesine imkân sağlanmalıdır.

    3. Hak arama kanalları genişletilmelidir

    4. Hak arayanlara zorluk çıkarılmamalı, aba altından sopa gösterilmemelidir.

    5. Barışçı amaçlarla yapılacak toplantı ve gösterilere müdahale edilmemelidir.

    6. Can ve mal güvenliğini tehdit etmeyen toplantı ve gösteriler özgürce yapılmalıdır.

    7. Sendikal haklar Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) normlarına uyumlu hale getirilmelidir

    8. Sendikal örgütlenmenin önündeki yasal ve idari engeller kaldırılmalıdır.

    9. Sendikalar ve STK'lar yürütmenin müdahalesine karşı koruma altına alınmalıdır.

    1. 10- Grev ve toplu sözleşme hakkı tüm çalışanlara kâmil anlamda tanınmalıdır.

    2. 11- Örgütlerin kapasitelerini artıracak tedbirler alınmalıdır.

    1. Yeni anayasa ile ifade özgürlüğünün sınırları genişletilmelidir.

    2. Her türlü düşüncenin ifade edileceği iklim temin edilmelidir.

    3. Kanaatini açıklayan kişi ve kuruluşlar dışlanmamalı ve mağdur edilmemelidir.

    4. Kanaatlerini yaymada şiddeti ve terörü yöntem olarak benimseyen kişi ve kuruluşlara karşı hızlı, etkili, kararlı ancak hukukî zeminde kalarak mücadele edilmelidir.

    1. HUKUK DEVLETİ VE YARGI BAĞIMSIZLIĞI

    1. Yeni anayasa hukukun üstünlüğü prensibini tüm unsurlarıyla yaşama geçirmelidir.

    2. Vatandaşını emanet kabul eden bir devlet anlayışı egemen kılınmalıdır.

    3. Nüfuzlu kişilere hizmet sunan kayırmacı devlet anlayışı terk edilmelidir.

    4. Anayasa Mahkemesi yeniden yapılandırılmalı ve siyasallaşması önlenmelidir.

    5. Anayasa Mahkemesine yapılacak bireysel başvuru hakkı kaldırılmalıdır.

    6. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) yeniden yapılandırılmalıdır.

    7. Adalet Bakanı ve Müsteşarı HSYK'nın daimi üyeliğinden çıkarılmalıdır.

    8. Adalet Bakanı HSYK toplantılarına katılmalı, ancak oy hakkı olmamalıdır.

    9. Daire başkanı dâhil üst düzey bürokratlar HSYK üyeliğine seçilmemelidir.

    10. Özel Yetkili Mahkemelerin DGM'leri de aşan yetkileri kısıtlanmalıdır.

    11. Cezaya dönüşen uzun tutukluluk süreleri kısaltılmalıdır.

    12. Tutuksuz yargılama esas, tutuklu yargılama istisna olmalıdır.

    13. Yargının yürütmeye karşı bağımsızlığı ve tarafsızlığı temin edilmelidir.

    14. Yargının ve yargıçların siyasallaşması önlenmelidir.

    15. Yargının etkin ve hızlı işlemesi için her türlü tedbir alınmalıdır.

    16. Yargılama sırasında iddia ve savunma eşit temsil edilmelidir.

    17. Yargıçların müştekiye, şüpheliye ve tanığa karşı baskıcı tavırları önlenmelidir.

    18. Polis ve jandarma teşkilatı adli süreçten çıkarılmalı ve adli kolluk kurulmalıdır.

    19. Hâkim ve savcıların temini ve eğitimi için her türlü tedbir alınmalıdır.

    1. YASAMA ORGANI

    1. Yeni anayasa ile halkın yönetime katılımı temin edilmelidir.

    2. Yönetim anlayışı yerine, yönetişim anlayışı egemen kılınmalıdır.

    3. Biçimsel demokrasi terk edilmeli, katılımcı demokrasiye geçilmelidir.

    4. Sosyal demokrasiyi kalıcı kılacak adımlar atılmalıdır.

    5. Her sosyal kesimin parlamentoda temsiline imkân sağlanmalıdır.

    6. Milletvekili seçilen sendika ve meslek örgütü yöneticileri istifa etmemelidir.

    7. Siyasetin finansmanı şeffaf hale getirilmelidir.

    8. Lider ve parti oligarşisine yol açan kanallar kapatılmalıdır.

    9. Sermaye, siyaset ve bürokrasi arasındaki saadet zinciri kırılmalıdır.

    10. Halkın iradesinin parlamentoya yansıması için ülke seçim barajı kaldırılmalıdır.

    11. Milletvekili adayları yargı teminatı altında ön seçimle belirlenmelidir.

    12. Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzük’ü demokratik hale getirilmelidir.

    13. Demokrasinin tüm kuralları öncelikle parlamentoda tatbik edilmelidir.

    1. Yasama bağımsız olmalı ve yürütmenin güdümünden kurtarılmalıdır.

    2. Yasama dokunulmazlığı hariç milletvekili dokunulmazlığı kaldırılmalıdır.

    3. Milletvekilleri cezaevinde tutulmamalıdır. İnfazlar dönem sonuna bırakılmalıdır.

    4. Kişi ve kuruluşların yasama ve yürütme organına erişimi temin edilmelidir.

    5. Milletvekillerine yasama faaliyeti sırasında her türlü imkân ve destek sağlanmalıdır.



    1. BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ

    1. Yeni anayasada kuvvetler ayrılığı prensibine açıkça yer verilmelidir.

    2. Yasama, yürütme ve yargı erkine, medya erki de eklenmelidir.

    3. Basın-yayın ve iletişim özgürlüğü genişletilmeli ve teminat altına alınmalıdır.

    4. Yürütme organının basın özgürlüğüne karşı müdahalesi önlenmelidir.

    5. Halkın haber alma özgürlüğünün önündeki engeller kaldırılmalıdır.

    6. Haberleşme ve iletişim özgürlüğü teminat altına alınmalıdır.

    7. Yasa dışı dinlemelere karşı önlem alınmalı ve cezalar caydırıcı olmalıdır.

    8. Basın-yayın organlarının tekelleşmesi ve siyasallaşması önlenmelidir.

    1. KAMU GÖREVLİSİNİN GÜVENCELERİ

    2. 1 - Yeni anayasada “memur” tanımı yeniden yapılmalıdır.

    1. Kamu erkini kullanmayan kamu görevlilerine siyaset yapma hakkı tanınmalıdır.

    2. Kamu görevlilerine İLO sözleşmeleri çerçevesinde sendika hakkı tanınmalıdır.

    3. Kamu görevlisinin tarafsızlığı ve bağımsızlığı korunmalıdır.

    4. Kamu görevlisinin iş güvencesi teminat altına alınmalıdır.

    5. Vatandaşı velinimeti kabul eden kamu görevlisi anlayışı egemen kılınmalıdır.

    6. Kamu görevlilerinin özlük, mali ve sosyal hakları AB standartlarına yükseltilmelidir.

    7. Kamu görevlisinin atama, yükselme ve yer değiştirme rejimi yeniden düzenlenmelidir.

    8. Üst düzey kamu yöneticileri devletin devamlılığı esasına göre belirlenmeli ve atanmalıdır.

    9. İktidar partisi mensuplarının kamu görevlileri üzerindeki baskı ve kıyımları önlenmelidir. Görüşlerimiz bundan ibaret.

    1. Arz ederiz efendim.

    2. FARUK BAL (Konya) – Çok teşekkür ediyoruz Sayın Genel Başkan.

    3. Biz bu arada tabii dört partinin temsilcileri olarak bulunuyoruz. Ben Milliyetçi Hareket Partisinin Milletvekili olarak, Mustafa Bey Adalet ve Kalkınma Partisinin Milletvekili olarak, Rıza Bey de Cumhuriyet Halk Partisinin Milletvekili olarak burada bulunuyoruz.

    4. Bağımsız Kamu Çalışanları Sendikaları Konfederasyonunun özgün ve veciz anayasa değişikliğiyle ilgili düşüncelerini dinledik. Tabii ben bu Komisyona arızi olarak çıktığım için arkadaşlarımızın teamülünü bozmamak adına sorma ihtiyacı hissediyorum.

    5. Biz siyasi görüşlerimizi sizlerle paylaşmıyoruz, uzlaşma adına ama tabii ki bu anlatılanların içerisinde zabıtlara doğru geçmesi ve iyi anlaşılabilmesi için de bazı suallerimiz olabiliyor. Şimdi, Mustafa Bey’e sözü takdim ediyorum.

    6. Buyurun Mustafa Bey.

    7. MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Teşekkür ederim.

    8. Değerli arkadaşlar, teşekkür ediyorum, hoş geldiniz. Tabii biz -Faruk Bey’in de ifade ettiği gibi- bazı konularda soru sormamız şart da değil. Tartışmıyoruz zaten prensip olarak esasen. Biz bazı hususları açmak üzere sorular bazen sorabiliyoruz.

    9. BASK GENEL BAŞKANI RESUL AKAY – Yani her şey sorulabilir, bizim için hiçbir mahzuru yok.

    10. MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Tabii. Ben birkaç konuyla ilgili belki daha somutlaşma bakımından birkaç şey soracağım.

    11. 1- Mesela Anayasa Mahkemesinin yeniden yapılandırılmasından söz ediyorsunuz. Bununla ilgili somut bir şey var mı?

    12. 2- “Bireysel başvuru hakkı kaldırılmalıdır.” diyorsunuz. Niçin?

    13. HSYK ile ilgili detay var zaten, onu daha somutlaştırmışsınız.

    14. Bir de şu var: “Her sosyal kesimin parlamentoda temsiline imkân sağlanmalıdır.” diyorsunuz. Tabii bunun bir yolu barajın kaldırılması. Doğru ama başka birtakım şeyler var mı somut olarak düşündüğünüz?

    15. İki şey daha var. Birisi: “Yasama bağımsız olmalı, yürütmenin güdümünden kurtarılmalıdır.” Parlamenter sistem içerisinde buna dair bir öneri var mı, nasıl bir öneriniz olabilir?

    16. İkincisi: Dördüncü erk olarak medya eklenmeli yani bu bir sembolik bir ifade midir yoksa medyada ya da diğer eklerde olduğu gibi birtakım yetkiler, işlev, fonksiyon tanınacak mı, tanınmayacak mı? Buna dair görüşlerinizi de merak ediyorum.

    17. Teşekkür ederim.

    18. BASK GENEL BAŞKANI RESUL AKAY – Şimdi, efendim Anayasa Mahkemesinin oluşumu tabii genel olarak Sayın Cumhurbaşkanının yetkisinde olduğu için üyelerin atanması, tabii dönem dönem siyasal etkiler buradaki tercihlerde toplumun genelini kucaklamayan bir tablo, bir manzara ortaya çıktığı için bunun yeniden yapılandırılması yani üye sayısı itibarıyla yeniden yapılandırma daireleri anlamında söylemiyorum ama üyelerinin seçimiyle ilgili hususların yeniden bir gözden geçirilmesi lazım. Yani, mesela parlamento tarafından seçilen üyenin, işte böyle katılanların salt çoğunluğuyla değil üçüncü turda, yani nitelikli bir çoğunlukla seçimi gibi ya da başka kuruluşlardan yapılacaksa, başka filitreler getirilmeli. Yargının siyasallaşması çok tehlikeli bir süreçtir. Mesela dün de Anayasa Mahkemesiyle ilgili eleştiriler vardı, bugün de var ve yarın belki daha da artacaktır. Bu eleştirileri yargı üzerinde asgariye indirmek lazım. Bunun için bu yapılanmadan bahsediyoruz.

    19. Bireysel başvuru hakkıyla ilgili de biliyorsunuz Türkiye’de gerek idari yargı

    20. Bireysel başvuru hakkıyla ilgili de biliyorsunuz, Türkiye’de, gerek idari yargı gerek Danıştay gerekse Yargıtay aşamaları beş altı yıllık bir süreyi alıyor. Şimdi, belki Hükûmet, bir filtre görevi yapsın diye Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinden önce Anayasa Mahkemesini buraya bireysel başvuru hakkı için koymuş ama şimdi, Anayasa Mahkemesinin tabii bu konudaki fiziki donanımı, altyapısı, bilgi birikimi buna yeterli değil; bir.

    21. İkincisi; burada da umduğunu bulamayanlar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gidecekler, muhtemeldir ki bir beş yıl da burada kaybedecekler. Böylece yargıya başvuru hakkında vazgeçecek. Yani toplamda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde de beş altı yıl bu davaların sürdüğünü göz önünde bulundurursak on beş yıllık bir sürece tekabül edecek; dolayısıyla yargıyı hızlandırmak, hak aramayı kolaylaştırmak, insanların bir an önce haklarına kavuşmalarını temin etmek. Buradaki bu filtre görevi… Biliyorsunuz biz daha yeni Avrupa İnsan Hakları Mahkemesini ziyaret ettik Hocamın da tavsiyesi üzerine, geçen hafta oradaydık. Orada da bize söylenen şuydu: “Bütün hükûmetler buranın kararlarından memnun değil, mutlu değil, onun için buranın bütçesini kısıtlı tutuyorlar, buraya gerekli elemanlar verilmediği için dosyalar birikiyor.” Şimdi, sonunda yürütmenin böyle bir psikolojisi var yani yargının kendisiyle ilgili verdiği kararlardan rahatsız olan bir psikolojisi var; bunları aşmak lazım. Bunları aşabilmek için de önce kendimizin bu süreci… Yani yürütme bugün budur, yarın başkadır ama ben genel tabloyu söylemeye çalışıyorum.

    22. Şimdi, her sosyal kesimin Parlamentoda temsiline gelince, bugünkü sistemde sendikacı geliyor buraya, ziraatçı geliyor, doktor geliyor, öğretmen geliyor ama hiçbirisi kendi kesiminin derdini dile getiremiyor çünkü partinin bir düzeni var, grubun kararları var. O sosyal kesimi unutuyor, partinin temel politikalarının dışında bir şey dile getiremiyor. Çıkıp bir doktor, doktorlarla ilgili yeteri kadar doyurucu bir şekilde mücadelesini veremiyor, bir kanun teklifi verse kanun teklifi dikkate alınmıyor. Dolayısıyla, biz burada… Türkiye her ne kadar altı ana sosyal birimden oluşuyorsa da bunların alt birimleri de var. Kadınlar var yani şimdi kadın milletvekilimiz var ama kadın haklarını dile getirmesi, buradaki sosyal demokrasiden kastımız bu yani burada, gelen kişinin kendisinin geldiği yeri temsil etmesi. Dolayısıyla, sendika yöneticilerinin, meslek örgütü yöneticilerinin milletvekili olduktan sonra görevlerini bırakmamasının, burada o görevleri yapabilmesi için bir tazyik unsuru olacağını düşünerek söylüyoruz bunu çünkü istifa etmediği zaman oraya karşı da sorumlu olacak, burada da gelecek, mensuplarının sorunlarını dile getirecek. Bunun için bütün dünyada, Avrupa’da yani gelişmiş ülkelerde bu sosyal demokrasi çok çok önemlidir yani toplum sosyal kesimlerinin Parlamentoda kendi sorunlarını dile getirmesi. Oysa şimdi partilerin bir belirgin kimlikleri var, o kimlikleri milletvekilleri bir şekilde dile getiriyor, onun dışındaki konularda hiçbir şey yapmıyorlar yani bunu anlatmaya çalışıyorum çünkü amacımız en iyi bir anayasanın yapılması ve bunun hayata geçebilmesini temin etmek anlamında söylüyorum.

    23. Yasamanın bağımsız olması meselesi şudur: Tabii ki parlamenter sistemde bu çok kolay bir şey değil ama şu da olmamalı, işte “Bu kanunun virgülüne dokunulmadan çıkacak.” dediğiniz zaman, bu da -Parlamento- yasamanın güdümlü olduğu intibaını uyandırıyor. Yani, özgürce burada tartışılmalı, herkes görüşünü söylemeli ve bir yürütmenin güdümünde olduğu intibaını uyandırmamalı. Onun için de demokratik bir ortamın burada oluşması lazım. Elbette ki bunun uygulandığı ülkeler var. İşte Avrupa’da parlamenter sistem uygulanıyor, bu sistemi çok başarılı uygulayan ülkeler var. Bizim kendi yapımız, anlayışımızı da gözden geçirerek bunları düzeltebiliriz diye düşünüyoruz.

    24. Medya erkine gelince efendim, biliyorsunuz, demokrasilerde en önemli güç halkoyudur, kamuoyudur; bunu da medya temsil ediyor. Şimdi, eğer medya dördüncü kuvvet olarak anayasada güvence altına alınırsa medya üzerindeki baskıların azalabileceğini düşünüyoruz, medyanın daha kendisini güvenli hissederek bu çalışmaları yapabileceğini düşünüyoruz. Tabii orada medyayla ilgili başka önerilerimiz de oldu. Dolayısıyla, bazen… Mesela bu son olayda da oldu, işte bugün gazetelerde de vardı, HSYK bu Hrant Dink davasıyla ilgili hâkim ve savcılar hakkında bir inceleme başlatmış. Bu nedir? Bu, halkoyu baskısı, medya baskısı. Medya bazen üç erki de etkileyebiliyor; buna imkân tanımak lazım. Demokrasilerde eğer halkoyunu göz ardı ederseniz, o zaman yürütme, yasama, yargı kendi iç dünyasında kalır ve hiçbir denetime tabi olmadan yürür ama bunların hepsini demokraside halkın denetlemesi lazım, halk adına da bunu medya yapacaktır, bu amaçla bunları ifade ettik Sayın Milletvekilim.

    25. FARUK BAL (Konya) – Rıza Bey, buyurun efendim.

    26. RIZA TÜRMEN (İzmir) – Çok teşekkür ederim. Çok güzel, geniş kapsamlı bir açıklama.

    27. Ben birkaç şey sormak istiyorum; bir tanesi “Kamu görevlilerine ILO sözleşmeleri çerçevesinde sendika hakkı tanınmalıdır.” diyorsunuz ama toplu sözleşme ve grev haklarından söz etmiyorsunuz. “ILO sözleşmeleri” deyince, bu onun içinde mi oluyor? Ayrıca bunu ifade etmemenizin bir nedeni var mı? Onu anlamak istedim.

    28. Tabii, yasama bağımsız olmalı, Mustafa Bey de değindi “Yürütmenin güdümünden kurtarılmalıdır.” derken bunun birtakım koşulları var, bu yapılabilir tabii o koşullar yerine getirilirse. İşte, seçim sistemiyle ilgili, dar bölgeli seçim sistemi yaparsınız. O milletvekili, parti lideri tarafından değil, doğrudan doğruya o dar bölgedeki insanlar tarafından seçilmiş olur, kendisini onlara karşı daha fazla bağlı hisseder parti liderinden çok. Yani, böyle bir seçim sistemi öngörülebilir. Parti içi disiplin tabii gevşek olur filan ama siz “Yasama bağımsız olmalı, yürütmenin güdümünden kurtulmalı.” derken bütün bunları da söylüyor musunuz acaba? Yani, bunun nasıl yapılacağını da söylemek istiyor musunuz? Onu sormak istedim.

    29. Bir de anlamadığım bir şey var; bu yönetişim ne demek? Yönetim anlayışı yerine yönetişim anlayışı…

    30. FARUK BAL (Konya) – Good governance.

    31. RIZA TÜRMEN (İzmir) – Good governance. Evet, peki şimdi anladım.

    32. Tamam, bunları sormak istemiştim.

    33. BASK GENEL BAŞKANI RESUL AKAY – Şimdi, efendim, ILO sözleşmeleri, kamu görevlilerinin sendikal haklarıyla ilgili sözleşmelerde, 87, 98 ve 151 sayılı sözleşmelerde bazı kısıtlamalar getiriyor yani ülkelere bazı tercih hakları tanıyor; bunlar, güvenlik görevlileri, üst düzey yöneticiler vesaire. Şimdi, bu çerçevede ILO sözleşmeleri yani kamu görevlisi sayılan, bizim tabii ülkemizde işte bu çatı altında bahçıvan var, çaycı var, garson var, bunlar memur sayılıyor. Şimdi, böyle geniş de bir memur tanımımız var, zaten “Memur tanımı yeniden yapılmalı.” diyoruz ama kamu görevlisi kabul edilen yani kamu erkini doğrudan kullanan kişilerle ilgili, biz… Birçok ülkede de mesela İtalya’da öğretmenler kamu çalışanı kabul ediliyor, grev hakkı var ama Almanya’da öğretmen kamu görevlisi kabul ediliyor yani memur kabul ediliyor grev hakkı verilmiyor yani bu ülkelerin kendi tercihlerine bağlı. Yani kamu görevlisi saydığınız kişilerle ilgili grev hakkı olmaz. Zaten dünyanın hiçbir ülkesinde, öğretmen hak aramak için de sokağa dökülmez. Yani, o ülke, o devlet, o memurun kamu görevlisi çünkü devletin “olmazsa olmaz” varlığıdır, bunu sokağa dökmek durumu eğer hasıl oluyorsa orada bir arıza var demektir, hasarlı bir durum var demektir, Türkiye’de bunun önüne geçmek lazım. Yani, kamu görevlisi hükûmetin birinci derece koruması gereken gruplardır çünkü kendi stratejisini ve planlarını o kamu görevlileri uygulayacaktır. Dolayısıyla, sadece, işte burada bazı ülkeler üst düzey kamu yöneticilerini, hâkim ve savcıları, bazıları güvenlik görevlilerini kapsam dışında tutup diğerlerine sendikal hak veriyorlar, bazıları da daha geniş tutuyorlar. Bu, tabii Türkiye’nin… O tartışma tabii yasalarla belki olabilir ama şu anda bizim burada ifade ettiğimiz şey yani ILO sözleşmelerindeki o kısıtlamalar nedeniyle böyle ifade ettik.

    34. Yasamanın bağımsız olmasıyla ilgili de tabii dediğiniz hususlar yani bağımsız olmasının altyapılarının…

    35. RIZA TÜRMEN (İzmir) – Lafınızı kesiyorum ama kamu görevlileriyle ilgili, biliyorsunuz, Avrupa Sosyal Şartı da var, Türkiye'nin taraf olduğu bazı ILO sözleşmeleri yani Avrupa Birliğinin bu konuda sözleşmeleri var ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Demir/Baykara kararı var. Demir/Baykara kararında da söylenen şey, o da kamu çalışanları için onlarla ilgili bir karar yani bu sendika hakkı varsa mutlaka toplu sözleşme ve grev hakkı olmalıdır. Eğer, toplu sözleşme, grev hakkı yoksa sendika hakkının da fazla bir anlamı yoktur yani bu üçü aslında birbirinden ayrılmaz şeylerdir. Tabii ki askerler, güvenlik görevlileri bunların istisnası olabilir ama sadece sendika hakkını tanıyıp toplu sözleşme ve grev hakkını tanımamak, o Demir/Baykara kararında da açıkça yazıldığı gibi aslında bir insan hakları ihlali teşkil etmektedir, onu da söylemiş olayım.

    36. BASK GENEL BAŞKANI RESUL AKAY – İşte burada söylediğimiz, zaten sizin de buyurduğunuz gibi ILO sözleşmelerinin bu ülkelere vermiş olduğu kısıtlamalar var. Bu kısıtlamaların dışında kalan çalışanlarına elbette ki bu hakları kâmil anlamda tanımalıdır. Zaten, daha önceki bir bölümde, bütün çalışanlara grev ve toplu pazarlık hakkının kâmil anlamda tanınması gerektiğini söylüyoruz. Burada da işte kamu erkini doğrudan kullanan ya da silahlı bir personelin sendikal faaliyet gibi konularda dünyada da sıcak bakılmadığı için burada da ILO sözleşmelerinde böyle şerh düşülmüş. Bu şerhi biz de burada korumaya çalıştık.

    37. Diğer konuyla ilgili de efendim “Yasama bağımsız olmalı.” diye söylediğiniz, tabii ki bunun yöntemleri elbette tartışılıp bulunabilir, zaten bu dünyadaki uygulamaları da vardır. Yani, bizim çok fazla efor sarf etmemize gerek yok, çok fazla oturup düşünmemize gerek yok. İleri ülkelerin yaptığı çalışmalar bizim açımızdan kolay bir kütüphanedir, oralardan bu yararlanarak tabii ki yapılabilir. Bu sizin dediğiniz de bu hususların bir parçası, tabii ki katılıyorum.

    38. RIZA TÜRMEN (İzmir) – Teşekkür ediyorum.

    39. FARUK BAL (Konya) – Evet, Sayın Genel Başkan, teşekkür ediyoruz, yüksek bir temsil imkânıyla Komisyonumuza bilgi verdiniz, konunun ciddiyetine mütenasip sorumlu ve özgün önerilerde bulundunuz. Ben hem tebrik ediyorum hem teşekkür ediyorum.

    40. Bir iki tane anlamadığım konu var, daha doğrusu açıklığa kavuşturulursa bizim çalışmalarımıza katkısı bulunur.

    41. Birincisi: “Kolektif hakları genişletmek yerine bireylerin hak ve özgürlükleri genişletilmelidir.” diyorsunuz. Burada kolektif haklar etnik ve inanç temeline dayalı kolektif haklar mı? Yoksa statüye dayalı, örneğin öğretmen, kamu görevlisi, yargıç gibi statüyü tanımlayan kolektif haklardan mı bahsediyorsunuz? Yoksa kamuoyunda yaygın bir şekilde kullanılan etnik ve inanç temeline dayalı kolektif haktan mı bahsediyorsunuz? Birincisi bu.

    42. İkincisi: Örnek verdiğiniz için ifade etmek istiyorum, burada hukuk devleti ve yargı bağımsızlığı bölümünde “Yargının yürütmeye karşı bağımsızlığı ve tarafsızlığı temin edilmelidir.” diyorsunuz. Burada bir kaygıyı ifade ediyorsunuz. Bir de örnek verdiniz, Hrant Dink davasında kamuoyu baskısı nedeniyle bir soruşturma açılmıştır. Tabii, biz özel olaylara girmiyoruz ama her ne olursa olsun bir mahkemenin verdiği karar nedeniyle soruşturmaya tabi tutulması “hâkim teminatı” dediğimiz evrensel değerle de çelişiyor. Şimdi, burada kastettiğiniz -HSYK’dan da bahsediyorsunuz- HSYK’nın yürütme kontrolünden ya da etkisinden çıkarılarak mı yargının tarafsız ve bağımsız hâle getirilmesi? Yoksa yargının bağımsız ve tarafsızlığı hâkim teminatı üzerine oturtularak mı? Yoksa ikisi birden mi? İkinci sorum bu.

    43. Üçüncüsü: Medya erkini ben de not almıştım ama açıkladınız, teşekkür ediyoruz. Memur tanımı yapılmalıdır. Bu, Türkiye'nin çok ciddi bir sorunudur. Sizce nasıl olmalıdır? Yararlanalım bu görüşünüzden.

    44. Son sorum: “Kamu görevlisinin tarafsızlığı ve bağımsızlığı korunmalıdır.” derken ILO sözleşmelerine de bir yukarıda atıfta bulunuyorsunuz. ILO sözleşmelerinde memurun siyaset yapması ya da siyasi partilere üye olması şeklinde özgürlük alanının genişletilmesine dair hükümler var. Bu özgürlük alanının genişletilmesini siz de düşünüyor musunuz? Yani, memur bir siyasi partiye üye olabilsin mi? Tabii ki memur tanımı ile ilişkili bu soru, yapılacak tanıma göre de cevap değişebilir.

    45. Bu kapsamda da benim ek bir sorum: Memurlar aday olurken memuriyetten istifa etmeli midir? Yoksa istifa etmeden memur olarak aday olabilmeli midir?

      Yüklə 2,59 Mb.

      Dostları ilə paylaş:
  • 1   ...   7   8   9   10   11   12   13   14   ...   37




    Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
    rəhbərliyinə müraciət

    gir | qeydiyyatdan keç
        Ana səhifə


    yükləyin