2019 Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Tasarısı’na ilişkin Plan ve Bütçe Komisyonu muhalefet şerhimiz aşağıdaki gibidir



Yüklə 1,43 Mb.
səhifə6/33
tarix27.12.2018
ölçüsü1,43 Mb.
#87132
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   33

EMEK POLİTİKALARI


Aile, Çalışma Ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Bütçesi ile ilgili en temel sorunlar toplumsal cinsiyete duyarlı olmaması, sosyal yardımları hak temelli ele almaması ve işsizlik, istihdam, güvencesizlik sorunlarına ilişkin çözüm önermemesidir.

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Bütçesi ile ilgili en temel sorunlar toplumsal cinsiyete duyarlı olmaması, sosyal yardımları hak temelli ele almaması ve işsizlik, istihdam, güvencesizlik sorunlarına ilişkin çözüm önermemesidir.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığıyla birleşmesi nedeniyle yeni Bakanlığın bütçe teklifi iki eski Bakanlığın geçen yılki bütçe toplamının biraz üzerinde gerçekleşmiştir. Kadından Sorumlu Devlet Bakanlığının Kadın ve Aile Bakanlığına dönüşümü, ardından “kadın” ifadesinin Bakanlığın adından 2011 yılında tamamen çıkarılması sürecinin son adımı, iki bakanlığın birleştirilmesi olmuştur. Kadından sorumlu bir Bakanlığın Aile Bakanlığıyla ikame edilmesi, kadınların hayata eşit biçimde katılımı, erkek şiddetinin önlenmesi, cinsiyet ayrımcılığının son bulması adına gerekli politikaların hayata geçirilmesi yerine kadınların yalnızca ailenin içinde görünür olduğu bir siyasanın izlenmesi sonucunu doğurmuştur.

Sendikal ve ekonomik hakları saldırı altında olan; özelleştirme, kayıt dışı çalışma, esnek çalışma ve artan işsizlik nedeniyle birçok sıkıntıyla mücadele eden, iş sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerinin önüne konulan kar hırsı nedeniyle yaşamlarını kaybeden işçiler için de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının, bugüne dek işçi haklarını korumak saikiyle çalışmadığı açıktır.

Türkiye’de kadınların ve işçilerin sorunlarına çözüm üretmeyen iki Bakanlığın birleştirilmesi, bu iki alanda yaşanan sorunların dikkate alınmadığını göstermektedir. İki Bakanlığın birleştirilmesinin bir diğer nedeni ise iktidarın kadın ve erkek tüm yurttaşlara güvenceli iş ve istihdama bağlı sosyal hakları sunmak yerine yoksulluğu kadının evdeki ücretsiz emeği ve sosyal yardımlarla sürdürülebilir kılınmasını amaçlayan neoliberal ekonomi politikalarıdır.

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, bütçeye ayrılan pay bakımından Bakanlıklar arasında 3 üncü sırada gelmektedir. Fakat bu rakamın kendisi aldatıcıdır. Bu bütçeden kadınlara çok küçük bir pay ayrılmakta; Bakanlığın bütçesinin büyük bir bölümünü sosyal yardımlar oluşturmaktadır. Bakanlığın son açıklanan 2016 faaliyet raporuna göre bütçesinin yalnızca 9.501.000 TL’si Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü’ne harcanırken 15.222.282.500 TL Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü’nün bütçesini oluşturmaktadır. Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü’nün bütçesi 2014’ten bu yana azalırken Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü’nün bütçesi yaklaşık %50 oranında artmıştır. 2019 Yılı bütçe teklifinde de bu seyir devam etmektedir. Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü için 13.154.000 ayrılırken Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü için 21.058.796.000 TL ayrılmıştır. Söz konusu artış, AKP’nin sosyal yardım politikası ile doğrudan ilişkilidir.

Bütçedeki en büyük problemlerden biri bütçenin toplumsal cinsiyete duyarlı biçimde hazırlanmamış olmasıdır. Hükümetin sunduğu bütçede kadınlar için yapılan harcamalar ayrı kalemlerde sıralanmadığından bütçeyi toplumsal cinsiyet yaklaşımıyla yorumlamak güçleşmektedir.

Eğitim ve sağlık alanında kamusal hizmetlerin yeterli olmayışı, devam edegelen kentsel sorunların, kadın emeği ve yaşamına yönelen eril ve gerici saldırı dalgasının, emek alanında hak kayıplarını derinleştirdiği bilinmektedir. Emek-sermaye ilişkilerinde AKP’nin tarafı ranttan, kardan ve faizden yana tutum almaktır. AKP istihdamda tarım ve sanayi alanını daraltırken inşaat ve hizmetlerin payını arttırmaktadır. Güvencesiz istihdam, ana istihdam tipine dönüştürülmektedir. 2002’den bugüne tüm hükümet programlarında, kıdem tazminatını kaldırmak, dolaylı vergileri yükseltmek ve kamu harcamalarını kamuoyu denetiminden kaçırmak başat amaçlar olarak göze çarpmaktadır.

OHAL kapsamında, 1839 yılında Tanzimat fermanıyla kaldırılan müsadere yasağı, “kayyum atama usulüyle” yeniden uygulanmaya başlanmıştır. Bu dönemde “herhangi bir hukukilik ilkesi esas alınmadan” en temel insan hakları ihlal edilmiş, 133 binden fazla kamu emekçisi işinden atılmış veya açığa alınmış, milyonlarca insanın yaşamı zorluklarla, işsizlikle baş başa bırakılmış, binlerce kurum ve kuruluş kapatılmıştır.76

İşsizlik Rekor Seviyelerde!


AKP iktidarı 2001 yılında iktidar gelmeden önce işsizlik oranı, o yıl yaşanan krize rağmen 8,4 seviyesindeydi. 2016-2018 döneminde 24 ay uygulanan OHAL uygulamaları ve mevcut ekonomik krizin etkisiyle işsizlik oranlarının tüm nüfus kesimleri için artacağı açıktır. Ortaya çıkan hukuk ve demokrasi krizi gittikçe derinleşen ekonomik kriz, yapısal bir işsizlik ve yoksullaştırma ile sonuçlanmıştır.

2002’den bu yana tüm “çalış(tır)ma bakanları”, işsizlik oranını tek haneye indirme programı uygulamıştır. Ancak 16 yılın sonunda Türkiye işsizlik oranı resmi verilerle artar şekilde ve çift haneli olmuştur. İşsizliğin resmi verilerle; özellikle bazı bölgelerde, gençlerde, kadınlarda ve üniversitelilerde yüzde 25 üzerinde gerçekleşmesi başarısız emek politikalarının sonucudur.

2000’li yılların başından bu yana işsizlikle ilgili reel bir politika yürütülmediği için işsizlik oranları dönemsel azalışlar dışında % 10 bandında seyretmiştir. 2019 yılında işsizliğin yüzde 12’yi geçeceği hem AKP sözcülerince ifade edilmiş hem de OECD raporlarına da bu şekilde yansımıştır. Buradaki oranın Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) kabul ettiği ölçek doğrultusunda hesaplandığını not düşelim. TÜİK’e göre işsiz sayılabilmenin 4 önemli koşulu bulunmaktadır. TÜİK’e göre bir kişinin işsiz sayılması için aşağıdaki şartların hepsinin bir arada olması gereklidir.


  1. Referans dönemi içinde,

  2. İstihdam halinde olmayan (kâr karşılığı, yevmiyeli, ücretli ya da ücretsiz olarak hiç bir işte çalışmamış ve böyle bir iş ile bağlantısı  da olmayan) kişilerden,

  3. İş aramak için son 4 hafta içinde iş arama kanallarından en az birini kullanmış ve

  4. 2 hafta içinde işbaşı yapabilecek durumda olan 15 ve daha yukarı yaştaki fertler, işsiz nüfusa dâhildirler. Bu 4 şartı bir arada yerine getirmeyenler TÜİK tarafından işsiz sayılmamaktadır.

TÜİK’in tanımıyla esas alınan işsizlik oranı Ağustos 2018 döneminde yüzde 11,2’ye yükselmiştir. Bu kapsamda işsiz sayısı geçen yıla göre 266 bin kişi artarak 3 Milyon 670 kişi olmuştur. İş aramaktan bıkan, ümidi kırılan, mevsimlik çalıştığı halde an itibariyle çalışmayan ve kısmi süreli çalıştığı için boş vakti kalanların da dâhil edildiği geniş tanımlı işsizliğe göre işsizlik oranı yüzde 18, işsiz sayısı 6 milyon 352 bin kişidir. Yani 3 Milyon 670 bin kişiye ilave olarak 2 milyon 682 bin yurttaş da iş olsa çalışmaya hazırdır.

TÜİK’in resmi işsizlik verilerine göre iş arayan her 5 gençten 1’i işsizdir. Genç işsiz sayısı geçen yıl ağustos dönemine göre 30 bin kişi artarak 1 milyon 174 bin kişiye yükselmiştir.

Kaynak: TÜİK Hanehalkı İşgücü Anketi (HİA)

Ayrıca üniversiteli işsizliği de her geçen dönem artıyor. İşsizlik oranı üniversitelilerde yüzde 14 iken toplam üniversiteli işsiz sayısı ise 1 milyon 111 bin kişidir. 2018 yılında sigortalı sayısının artmaması, TÜİK ve İŞKUR’a göre işsiz sayısının artması işsizlikte artışın süreceğini göstermektedir. Kriz nedeniyle İŞKUR’a yapılan işsiz kayıtları geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 23 artış göstermiştir. Son 2 aylık artış yarım milyonun üzerindedir.

Kaynak: İŞKUR İstatistik Bültenleri

Türkiye'de İşsizlik Oranları 2000-2018


Kaynak: TÜİK HİA

TÜİK verilerine göre resmi işsiz sayısı AKP döneminde Cumhuriyet tarihinde görülmeyen sayılara yükselmiştir. 16 yıldır tek başına iktidar olan bir siyasal partinin işsizliği ortadan kaldıracak bir politikasının olmadığı görülmektedir. İşsizliğin düşürülmemesinin hatta OHAL döneminde “kaderine terk edilmesinin” iktisadi sonuçları olmuştur. Yüksek işsizlik emek kesimini daha örgütsüz hale getirip korumasız bırakmaktadır. AKP’nin Türkiye’deki emek için öngördüğü “dikensiz gül bahçesi” ancak yüksek işsizlik oranları ile sağlanabilir. Mülteci emeğinin bu kadar kontrolsüz, kayıt dışı ve insanlık dışı görülmesinin de bir amacı budur. 2018 yılında mevsimsel etkiden arındırılmış işsizlik oranları ve sayıları tırmanışa geçmiştir.

Kaynak: TÜİK HİA

İşsiz sayıları 2018 yılı başına göre göre 445.000 kişi artış göstererek Cumhuriyet tarihinin en yüksek sayılarına77 (3.627.000 kişi) erişmiştir. İşsiz sayısı ve oranında, OHAL döneminde yaşanan yükselişe benzer bir yükseliş yeniden yaşanmaktadır.



Yüklə 1,43 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   33




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin