3 nolu alt komisyon tutanaklari iÇİndekiler



Yüklə 4,73 Mb.
səhifə71/72
tarix28.07.2018
ölçüsü4,73 Mb.
#61445
1   ...   64   65   66   67   68   69   70   71   72

  • Dördüncü ana başlığımız “Eğitim ve Eğitim Kurumları”yla ilgili birkaç sözümüz var. Sayın vekillerim, bu sözünü ettiğimiz ifadeler bu alanda söylenecek bütün sözler değildir. Bu alanlarla alakalı söylenmesi gereken sözlere ilave edilmesi gereken sözlerdir.

  • Sayın vekillerim, bu alanlar söylenecek bütün sözler değildir. Bu alanlarla alakalı söylenmesi gereken sözlere ilave edilmesi gereken sözlerdir.

  • Eğitim kurumlarıyla ilgili fikirlerimiz, düşüncelerimiz de… Devlet resmî eğitim kurumlarının yanında vakıf, dernek ve özel kuruluşların kendi tüzüklerine göre kurmuş oldukları denk okulların eğitimini de kabul etmelidir diyoruz.

  • Eğitim dili Türkçe olmakla birlikte etnik yoğunluğa göre ana dilin öğrenilip geliştirilmesine yönelik düzenlemeler yapılmalı, herkesin ana dilini öğrenmesi ve onu konuşabilmesi, onu geliştirebilmesi dil açısından, kültür açısından bir zenginlik olarak algılanmalı ve bunlara fırsat verilmelidir.

  • Ülke içerisindeki etnik grupların tercihleri doğrultusunda ana dilde eğitim görebileceği özel okulların açılmasına izin verilmeli, bu okullarda verilen eğitimin de denkliği kabul edilmelidir. Devlet karma eğitimin yanında, bireylerin tercihlerine göre tamamen isteğe bağlı olarak kız ve erkeklerin ayrı okullarda okuyabilmelerine imkân sağlamalıdır. Bu alandaki bireylerden ve ailelerden gelen tepkiler ve taleplere cevap verecek nitelikte bir altyapı oluşturulmalıdır.

  • Devlet okulları ve özel okullarda eğitim gören çocuklarımızın eğitim esnasında kılık kıyafet sınırlaması getirilmemeli, insanlar inançları ve eğitimleri arasında bir tercihe zorlanmamalı ve inançlarından ötürü eğitim hakkı ellerinden alınan insanların tekrar bu hakkın verilmesinin sağlanması gerekir.

  • Tüm inanç sahipleri çocuklarını kendi inançlarına göre eğitmelerine imkân tanınmalı ve inançla alakalı ülkemizin literatüründe herhangi bir problem, sorun olarak görülmemeli ve insanlar kendi inandıkları, kendi düşündükleri, kendi sahip oldukları değerlerini korumaları yönünde onlara fırsatlar verilmeli.

  • Türkiye Cumhuriyeti devletinin imzaladığı ancak şerh koyduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ek 1 no.lu protokolünün 2’nci maddesinde eğitim hakkı ''Herkes eğitim hakkına sahiptir. Devlet, eğitim ve öğretim alanında yükleneceği görevlerinin yerine getirilmesinde anne ve babaların çocuklarına, kendi dinî ve felsefi inançlarına uygun olan bir eğitim ve öğretim verilmesini isteme haklarına saygı gösterir.'' maddesine konan şerh kaldırmalı ve bu madde aynen kabul edilmelidir.

  • Bir diğer ana başlığımız millet kavramı: Bu kavramda da bazı sıkıntılar yaşanmakta ve bununla alakalı da platformumuzun bazı görüşleri var.

  • Anayasada bir ırkın veya dinin üstünlüğüne vurgu yapılmamalıdır.

  • Anayasa millet kavramını kan ve soy bağı olarak görmemeli, aynı toprağı paylaşan, tarihsel ve geleneksel bağları bulunan ve gelecek beklentileri ortak olan toplumlar millet olarak tanımlanmalıdır.

  • Anayasa ötekileştirmeye yol açabilecek tanımlamalardan uzak durmalıdır.

  • Her insana kendi etnik temeli üzerinde dil ve kültürünü yaşatma ve geliştirme hakkı tanınmalıdır. Bu alanda insanlar mağdur edilmemelidir.

  • Yeni yurttaşlık tanımı salt "eşit yurttaşlık" şeklinde tanımlanmamalı, farklılığı koruyan eşit yurttaşlık ilkesi kabul edilmeli, yeni yurttaşlık kavramı içerisinde gayrimüslimler de yer almalıdır.

  • Altıncı ana başlığımız hukukla alakalı da birtakım söylemlerimiz var. Burada da şunu söylemek istiyoruz:

  • Temel hak ve özgürlüklere ilişkin tüm uluslararası sözleşmelere imza atılmalı ve bunlarla alakalı çekinceler ortadan kaldırılmalı, ülkemiz dünya ile entegre duruma gelmelidir. Uluslararası sözleşmeler ülkemizde yaptırım olarak aynen kullanılabilmelidir.

  • Farklı bir görüşümüz hasıl oldu komisyonumuz tarafından. İnsanlar arasında ihtilaflar söz konusu olduğunda sivil mahkemelerin çözüm ve kararları tanınmalı, hakem olan kişinin gücünü aşması hâlinde ya da taraflardan bir tanesinin muhalif olması hâlinde durumunda ihtilaf durumu mahkemeye tanınabilmeli. Böylece, mahkemelerin ağır yükü hafifletilmeli, insanların kendi arasında uzlaşmalarına da müsaade edilmelidir.

  • Yargı tarafsızlığı ve bağımsızlığı güvence altına almalıdır. Farklı inanç gruplarının özel hukukta kendi tabi olacakları hukuku seçmelerine imkân sağlanmalı, özel hukuk kamu hukuku yanında dikkate alınmalıdır.

  • Baskı altında kalmaksızın, herhangi tür ve alanda herhangi tür ve alanla ilgili insanların aralarında yaptıkları sözleşmeler devlet tarafından tanınmalı, onlara merkezden amir hüküm empoze edilmemelidir. Yani insanlar aralarında anlaştıktan sonra bu anlaşma kamu tarafından da kabullenilmelidir.

  • Son maddemiz de daha fazla yönetim anlayışıyla ilgili maddemiz.

  • Toplumun siyasal tercihini yansıtan Parlamentonun egemenliği kayıtsız şartsız millet adına kullanabilecek şekilde yapısı güçlendirilmeli, herhangi bir kurumun gölgesi ya da tehdidi altında asla kalmadan görevini hakkıyla yerine getirebilmelidir.

  • Burada bağımsızlık kayıtsız, şartsız millet altında olması altını çizdiğimiz önemsediğimiz bir unsurdur. Türkiye Cumhuriyeti devletinde Parlamentonun üstünde bir güç olmamalı. Kim buna gölge düşürmek istiyorsa ona asla fırsat verilmemelidir.

  • Meclis haricindeki kurumların Meclise tesiri engellenmeli, her zaman mutlak yetkinin halkta kalmasına özen gösterilmeli, halk tarafından seçilen insanlar mutlak takdirde de saygı ve ilgi görmelidir.

  • Her halükârda askerî kuvvet kesin surette sivil idareye tabi olmalıdır. Mesela, Genelkurmay Başkanlığı Millî Savunma Bakanlığına, Jandarma Genel Komutanlığı da İçişleri Bakanlığına bağlanarak "Kır Polisi”ne dönüştürülmesi gibi.

  • Memur ve eğitimcilere toplumun sorunları hakkında görüşlerini ifade edebilmeleri için siyaset yapma hakkı verilmeli, özellikle devletin yönetimiyle alakalı, yönetim tarzıyla alakalı, yönetim erkini seslenebilecek, eleştiri yapabilecek kapasiteye sahip olan insanların zihnindeki fikirler öldürülmemeli, onların da yönetime katılımları sağlanabilmelidir. Maalesef toplumumuzda bilmeyenlere söz hakkı veriliyor, bilenler ise maalesef konuşturulmuyor. Bu yapı değişmeli, artık bilenler de konuşabilmeli.

  • Devletin yönetim kademeleri yerinden yönetimi güçlendirecek şekilde yeniden dizayn edilmelidir. Devletin merkeziyetçi, bürokratik, hegemonik yapısı değiştirilmeli ve merkezî yönetim küçültülmelidir yani devlet küçültülmeli, yerel yönetimler güçlendirilmeli ve yerinden yönetime ağırlık verilmelidir.

  • Yerinden yönetimle alakalı olarak bölgenin kanaat önderlerinin aktif katılımları sağlanmalı, yöresel bazda birtakım uygulamalara gidilebilmeli. Bununla alakalı Avrupa’da çok ciddi örneklerin olduğu da bilinmelidir.

  • Kent konseyleri ülkemizde şu anda aktif siyasete katılım konusunda ciddi sıkıntı yaşamaktalar, etkinliği ve yetkileri arttırılmalı, yerel yönetimlerde kent konseyleri karar organına dâhil edilmeli ve onların da söz sahibi olmaları kentin dinamikleri olarak yönetime katılımları sağlanmalıdır.

  • Sayın vekillerim, çalışmamızı çok özetleyerek sunmaya çalıştık. Vaktinizin çok yoğun olduğunu biliyoruz, çok da kafanızı karıştırmak istemedik. Metinlerimizin ayrıntıları elinizde verdiğimiz dosyada mevcuttur. Orada daha ayrıntılı bir şekilde incelenebilir. Biz ana hatlarıyla, öz cümlelerle sizlere sunmaya çalıştık. Baştan da söylediğim gibi biz sizlere bir anayasa taslağı getirmedik, Anayasa’da bulunması gereken görüşlerle, konularla alakalı sadece görüşlerimizi ve önerilerimizi sunduk. Bunların tamamı olamasa da birçoğunun Anayasa’mızda yazılmasını Sakarya halkı çok özenle, istekle bekliyor ve şu anda Sakarya’daki halkımıza bugün burada olduğumuzu, Sakarya halkı adına sizinle görüşeceğimizi, Sakarya’nın duyarlılığını sizinle paylaşacağımızı sunduk. Çok güzel sözlerle ve cümlelerle, bakışlarla uğurlandık. Bu uğurlanışımızı lütfen bu bakışlarla köreltmeyelim. Lütfen, bu bakışlara, bu tebessümlere gölge düşürmeyelim. Biz de geriye döndüğümüz zaman görüşlerimizi beyan ettik. Dikkate alınacağı yönünde kanaatler oluştu. Biz oradaki insanlardan olumlu kanaatlerle, etkilenmelerle geri döndük diye söyleyebilelim.

  • Bu duygularla, bizi dinlediğiniz için, zaman ayırdığınız için sizlere ve buradaki diğer arkadaşlarımın hepsine çok teşekkür ediyorum. Hepinize saygılarımı sunuyorum. Varsa ekstra söylemleriniz ya da talepleriniz ya da istekleriniz ya da sorularınız lütfen alalım.

  • AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hocam, yönetimi biz yapıyoruz. Sadece söz sizin değil, arkadaşlardan söz söylemek isteyenler varsa dinlemeye hazırız.

  • ALİ ÇİYDEM – Müsaade ederseniz ben birkaç cümle söylemek istiyorum.

  • AHMET İYİMAYA (Ankara) – Buyurun.

  • Zaten merkeziyetçiliğe karşı koydunuz, desantralizasyonu burada uygulayalım.

  • ALİ ÇİYDEM – Sayın Vekilim, ben bir ilköğretim okulunda müdürlük yapıyorum. Bu komisyon çalışması başlayınca ben biraz da sivil toplum kuruluşlarının da dışına çıkarak bunu öğretmenler odasında bir toplantı yaparak bir paylaştım onlarla “Böyle bir komisyon çalışması içindeyim. Sizin de görüşleriniz varsa o komisyona yansıtabilirim ve bir şekilde Ankara’ya bunu ulaştıracağız.” şeklinde bir iletişimde bulundum. Biliyorsunuz, öğretmenler eğitimli kişiler. Buna rağmen ciddiye alınmayacağı gibi bir düşünce vardı. Ben bu düşüncede olmuş olsam zaten burada olmazdım. Biraz da anlayışla karşılıyorum, niye? İlk defa cumhuriyet tarihinde halka dönüp “Siz bu konuda ne istiyorsunuz?” diye ilk defa soruldu. Yani, insanlara da biz ilk başta bu çalışmaya başladığımız zaman çok bir katılım sağlamakta zorluk çektik işin doğrusu. Dikkate alınmayacağı şeklindeki şüphelerinden dolayı. Onu bir noktada kırdık. Biz gerçekten de bu önerilerin bir şekilde bir cümlesiyle, bir kelimesiyle mutlaka dikkate alınmasını istiyoruz. Sakarya’da biz elinizde bulunan dosyada da 46 kişilik bir sivil toplum kuruluşu var. Normalde bu imza listesi 100’ü aşmıştı ama biz belirli ölçeğin altındaki dernek ve vakıfları yazmadık oraya. 46 tane derneğin ortak görüşü olarak bunu algılamanızı, değer vermenizi istiyoruz. Çünkü o insanlar buna inandılar. “Ankara’daki kişiler, tamam, bizi dinleyecekler.” ve bir şekilde dikkate alınacağına inanıyorlar. Ama bunlardan ne kadarı komisyonunuzca dikkate alınırsa alınsın ama olayı genel olarak “Acaba devletle millet artık barışıyor mu?” şeklinde genel bir algı olduğunu söyleyebilirim. Yani devletle milletin barıştığını gerçekten de Türkiye’ye ilan etmemiz gerekir diye acizane ben burada fikrimi söylemek istiyorum.

  • AHMET İYİMAYA (Ankara) – Peki, teşekkürler.

  • Sizler?

  • Buyurun.

  • ALİ SOFUOĞLU – Bu Ali arkadaşımızın söylediği önemli bir nokta. Bu gerçekten halk, hele yerel halk, ben yerelim, öyle kabul edin, meyve fidanı üreticisiyim, hiçbir vasfım yok. İnandırıcılık sorunu çekiyor Meclis. Yani burada sizin ne kadar diyalogda olduklarınızla değil bir de diyalogda olmadıklarınız var ki bunlar benim kanaatim yüzde 80’i buluyor. Sadece oy vermekten sonra yapılan şeyleri… Bu inandırıcılığın üstesinden gelmeniz gerekiyor, sizler gelmeniz gerekiyor. Yani bunu nasıl yaparsınız, bilmem. Bizim Sakaryalı vekiller bunu yapamadı mesela yani yapamıyor. Halka inmek konusunda Meclisse bu, sizler de vekilseniz, bu sorun sizin sorununuz. Halka inme konusunda neler yapılması gerekiyorsa yapmak zorundasınız ki Ali Hoca’mın dediğine katılıyorum, halkın bakış açısı inanmak yönünde meyilli ama bu sorun var. Bu sorunu biraz da detaylandırmış oldum.

  • Teşekkür ederim.

  • ATİLLA KART (Konya) – Ben öncelikle bir kez daha teşekkür ediyorum. Sizler en başta şunu görüyorum. Sorumlu birer vatandaş olarak konuya ilgi gösteriyorsunuz, duyarlılık gösteriyorsunuz. Bence olayın en güzel tarafı budur. Bu önemlidir. Bu aynı zamanda bir öz güvendir, bu aynı zamanda bir sorumluluk anlayışıdır. Sizler bunu göstermiş oluyorsunuz, bunu sergilemiş oluyorsunuz.

  • Tabii, getirilen bu önerdiğiniz çalışmanın teknik boyutları, bunlar takdir edersiniz ki çok daha farklı olaylar. O konuda olağanüstü bir doküman geliyor bize. Bu konu elbette vatandaşı ilgilendiren boyutları var ama tabii bunun teknik boyutları var, bunun sistematik boyutları var. Bütün bu boyutlarda biz bunu değerlendiriyoruz, değerlendireceğiz.

  • Ben elinizi taşın altına koyduğunuz için size teşekkür ediyorum. Bu sorumluluğu, bu duyarlılığı gösterdiğiniz için teşekkür ediyorum. Bizim sizi ciddiye almamak gibi bir davranışımız söz konusu olamaz. Öyle şey söz konusu olur mu? Sizler bizim için değerlisiniz. Toplumun bir kesiminde haklı olarak “Ya, acaba -bunu yaşıyoruz- bizim bu söylediklerimiz ne ölçüde ciddiye alınacak? Bizler acaba burada şeklî olarak mı dinleniyoruz?” gibi bir algıya da zaman zaman kapılıyor tabii. Ama hayır, bizler burada ciddi bir iş yapıyoruz. Sizler de sorumluluk duygusuyla, belirli bir duyarlılıkla bunu çalışmanıza yansıtmışsınız. Ben teşekkür ediyorum emekleriniz için, katkılarınız için.

  • AHMET İYİMAYA (Ankara) – Söz talebiniz mi var?

  • LEVENT BAYRİ – Efendim, ben Sakarya basınından katılıyorum arkadaşlarımızla birlikte buradaki izlenimleri almak için.

  • Gerçekten çok teşekkür ederiz.

  • AHMET İYİMAYA (Ankara) – Değerli arkadaşlar, bir defa şu tespitiniz doğru: Türkiye’de ilk defa siyaset kurumu en azından ta başlangıçta oy birliğiyle ve sonuçta da inşallah oy birliğiyle millete anayasasını soruyor, millete “anayasanı yap” diyor ve hiç karışmıyoruz, iradeleriniz buraya akıyor. Tutanaklar gizli ve anayasa havuzuna alınıyor, korunacak o, özel korunması var. Bir defa komisyon olarak incelemeye yönelik tüm mekanizmaları oluşturduk. Teknik komisyonlar var, danışmanlar var ve bizler varız. Tek tek… Bakın, cumartesi, pazar demiyoruz, çalışıyoruz Hocam. Ama siz gerçekten 46 NGO var, ona baktım, imzaya değil, sivil toplum örgütü…

  • YRD. DOÇ. DR. YUSUF GENÇ – Ben zaten onu size sunacaktım, imzalı hâli burada.

  • AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok, imzalı değil, öyle bir şey değil. Efendim, imza istemiyorum ben. O güvensizlik olur. Ben onu istemiyorum. Müthiş bir olay. Bir şehir platformunun, böyle bir iradenin ortaya çıkması.

  • Fakat hocanızı gelecekte siyasete atılan bir kişinin bir sunumu olarak da gördüm, onu da söyleyeyim. Benim de ön yargım. Nasıl ki millete bir ön yargı izafe ediyoruz ve milletin o yargıda olmadığını düşünüyorum.

  • Çok teşekkür ediyoruz arkadaşlar.

  • ATİLLA KART (Konya) – Bir şey daha ilave edeyim izninizle.

  • Şimdi, tabii, bir tespitiniz vardı, ona katılıyorum, tamam. Halkın idaresiyle bir anayasa yapmak, işte, efendim, milletle devletin uyumunu sağlamak, aradaki aykırılıkları gidermek vesaire, kabul. Tabii, bunları, bu tespiti yaparken, yine hoşgörünüzle ifade ediyorum, ayaklarımızın yere basması lazım. Yeni iktidar odaklarına tabi olmadan, anlatabiliyor muyum, muktedirlere tabi olmadan birilerinin bilgi kirliliği yaratmasına kapılmadan, birilerinin izin verdiği kadar değil -Türkiye’yi yönetenleri kastediyorum, yöneten derken hep bir adresi göstermiyorum- sizin, bizim, halkın istediği kadar demokrasi. Bu kavrama dikkat edelim.

  • YRD. DOÇ. DR. YUSUF GENÇ – Ben de şunu söylemek isterim. Şimdi, sayın vekillerim, ben bu elinizdeki çalışmayı hukuksal dille de yazabilirdim. Bir anayasa metni olarak da sizin önünüze sunabilirdik. Bir özverili bir şey söylemek isterim. Öncelikle bu sağ tarafımdaki ve sol tarafımdaki iki arkadaşa özellikle çok teşekkür ediyorum. Onlar da benim kadar çünkü değerleri. Ben hiç başında yoktum bu işin. Tamamen iyi niyetle ortaya çıkılmış. İkinci toplantıda ben müdahil oldum. Ben sadece dinlemek için geldim ama üzerime kaldı konunun, komisyonun yürütme ve çalışması. Dolayısıyla arkasından müdahil olduk ama çok güzel bir çalışma ortaya çıktı. Bilesiniz ki bu birçok cümlelere hiç dokunmadık ki halkın nabzı nedir, halk ne düşünüyor, cümleler aynen olsun ve siz bunu algılayasınız diye ki çok iyi biliyorsunuz gerçi ama algılansın anlamında.

  • Çok çok teşekkür ediyorum.

  • AHMET İYİMAYA (Ankara) – Sağ olun.

  • ÜMİT AKIN – Efendim, çok farklı siyasi ve ideolojik görüşten insanların birlikte çalıştığı bir eğitim ve kültür derneğinin başkanıyım. Dikta bir başkan değilim, seçimle gelen bir başkanım. Bizde hizmetkâr olan, en çok hizmet eden başkan seçilir. Dolayısıyla ben milletimin seçtiği vekillerin tümüne, hangi ideolojiye sahip olursa olsun, bu memleketin menfaatine çalıştıklarına inandığımdan çok büyük sevgiyle bakıyorum. Dolayısıyla kendi derneğimde ben bu umudu görebildiğim için bugün buradayım ve daha da iyi olacağını düşünüyorum. yaşım otuz iki, artık gençlikten yavaş yavaş çıkıyorum ama geriden gelen gençler çok kuvvetli geliyor. Sizin de gözlerinizde böyle bir gençlik havası var, hiç televizyondan görüldüğü gibi değil, çok güzel gözleriniz. Atilla Bey de televizyonda çok böyle bazen çöküyorsunuz, çok gençsiniz, çok dinamiksiniz. Biz gençler olarak, özellikle Sakarya gençliği biliyorsunuz biraz fanatiktir, sonuna kadar her türlü ideolojide güveniyoruz.

  • Bizim Tatangalarımız var biliyorsunuz. Çok farklı görüşlerde tek yürek bir gençlik birliğidir. Ben bugün onları da temsilen buradayım. O kardeşlerimizin de size çok çok selamlarını getirdim.

  • ATİLLA KART (Konya) – Teşekkür ederiz.

  • ALİ SOFUOĞLU – Hocam, ısrarla Hocamı vekil yapmayı niye düşünüyorsunuz? Şimdi, kafasına soktunuz yani şimdi. Bilmediğimiz bir şey mi var yani?

  • AHMET İYİMAYA (Ankara) – Efendim, bazen böyle yazgı oluyor.

  • Peki.

  • ALİ ÇİYDEM – Şimdi, ben, sadece, biz buradan Sakarya’ya döndükten sonra arkadaşlar “Orası nasıldı, hava nasıldı?” diye soracaklar. Ben etkilendiğim bir şeyi paylaşmak istiyorum. Biz genelde televizyondan baktığımızda Mecliste, işte, futbol maçı seyreder gibi görüşmeleri seyretmeye alıştık. Benim herhâlde ilk söyleyeceğim şey değişik partideki kişiler omuz omuza vermişler bizi ciddi ciddi dinlediler. Bu mutlaka gittiğimiz zaman aktaracağımız bir anekdot. Buradan baktığınız zaman Anadolu belki çok net görünmeyebilir ama bu işin sonunda yeni anayasa çıkar mı çıkmaz mı bilmiyorum ama “Siz ne diyorsunuz?” sözü Türkiye’de bir devrim, onu da ben özellikle Anadolu’dan bakarak aktarmak istiyorum.

  • AHMET İYİMAYA (Ankara) – Peki, çok teşekkürler.

  • Kapanma Saati: 15.22



  • DÖRDÜNCÜ OTURUM

  • Açılma Saati: 15.31

  • AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yavrularımıza hoş geldiniz diyoruz, hocalarımıza da saygı ve sevgilerimizi sunuyoruz.

  • Ne kadar anlamlı… Çünkü altı aya yakındır süren bu çalışmamızın son gününün son toplantısını sizinle yapıyoruz ve biz kendimizi şimdi tam sizin yaşınızda, Yasemin’in yaşında hissediyoruz.

  • Hepinizi kucaklıyoruz ve sizin gelecekte daha fazla olgunlaşacak, şimdi tamamen kalbinizden fışkıran anayasa düşüncelerinizi dinleyeceğiz. Başarılar diliyorum.

  • ATİLLA KART (Konya) – Hoş geldiniz diyorum.

  • Sizlerin katılımı açıkçası bizi biraz heyecanlandırdı. Böylesine renkli ve böylesine doğal bir yapı içinde inanıyorum ki sizler pek çok kurumun aksine kurguya dayalı değil, kendi özgün düşüncelerinizi bizimle paylaşacaksınız. Bizim aradığımız bu, istediğimiz bu. Kendi düşüncelerinizi, kendi gözlemlerinizi, beklentilerinizi en doğal şekliyle bizimle paylaşacaksınız. Bunu bekliyoruz sizden.

  • Teşekkür ediyoruz.

  • AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hocam, buyurun.

  • GÜNDEM ÇOCUK DERNEĞİ TEMSİLCİSİ EMRAH KIRIMSOY – Öncelikle çok teşekkür ediyoruz, son günde bizi kabul etmiş olmanız bizim için çok anlamlı.

  • Biraz sonra Gözde anlatacak çalışmamızın kurgusunu, daha sonra da hepimiz kendimiz içimizden gelenleri paylaşacağız, yazılı metnimizi de vereceğiz. Ardından bir de çocuklarla ilgili çalışan örgütlerin de bazı notları olacak, onları da iletmeye çalışacağız. Çok fazla uzatmayacağım çünkü süremiz çok değerli.

  • Sözü Gözde’ye bırakıyorum.

  • BİLGİ ÜNİVERSİTESİ ÇOCUK ÇALIŞMALARI BİRİMİ TEMSİLCİSİ GÖZDE DURMUŞ – Aslında Gündem Çocuk Derneği ve Bilgi Üniversitesi Çocuk Çalışmaları Birimi olarak biz bir arada çocukların anayasa sürecindeki görüşlerini iletmeleriyle ilgili bir çalışma başlattık. Bu çalışmada, sizin az önce söylediğiniz gibi, rahat bir ortamda özgünce fikirlerini söylemeleri için farklı illerde farklı kurumları ziyaret edip o kurumdaki çocuklarla birlikte atölye çalışmaları yaptık ve sizin burada az önce de sorduğunuz soruları onlara ilettik, onlardan gelen görüşleri de toparlamaya çalıştık ve 200’e yakın çocukla böyle bir şekilde bir araya geldik. 25 Nisana kadar da sürdü aslında bu çalışma, farklı illerde -İstanbul’da, Ankara’da, Diyarbakır’da, İzmir’de, Edirne’de- farklı kurumlarla bunu gerçekleştirdik ve burada da o kurumlardan bazı arkadaşlarımız var ama hepimiz yokuz çünkü 200 çocuk aslında görüş bildirdiler farklı alanlarda. Biz bununla ilgili bir rapor oluşturup hepinize, tüm milletvekillerine ve özellikle de Komisyona ileteceğiz. Bugün de aslında buradaki arkadaşlarımızın özgünce kendi isteklerini, hani herhangi bir şeyi temsil etme falan değil de kendi düşüncelerini açıklamaları için onları davet ettik, onlar da kabul ettiler ve buraya geldik. Onları dinlemek istiyoruz aslında çünkü onların söylemek istedikleri var. Önce kendilerini tanıtmak istiyorlar.

  • Şimdi sözü onlara bırakıyorum.

  • MERTCAN ÇINAR – Ben Dikmen Vadisi’nden geldim. Okulum, Kıymet Necip Tezal İlköğretim Okulu.

  • EMRE YILDIZ – Ben de Kıymet Necip Tezal İlköğretim Okulunda okuyorum, Dikmen’den geldim.

  • UMUTCAN SEVEN – Turhan Feyzi İlköğretim Okulunda okuyorum, 8’inci sınıfım. Dikmen Vadisi’nden geldim, şimdi buradayım.

  • ÖZGE YILDIZ – Ben de Dikmen Vadisi’nden geldim. Liseyi geçen sene bitirdim. Nevzat Ayaz Kız Meslek Lisesini bitirdim. Amasyalıyım.

  • Anayasa konusunda bizim de katkımız olursa çok mutlu oluruz. İlk önce barınma ile ilgili bir şey yazılsın yani insanların barınma ile ilgili sorun yaşamaması için bunlar ciddiye alınsın. Kentsel dönüşümlerde halkın da görüşünü ve onayını alarak ciddi bir anayasa yapılırsa çok mutlu oluruz.

  • YASEMİN BUDAK – İstanbul Beyoğlu Tarlabaşı’dan geliyorum. Hüviyet Bekir İlköğretim Okulunda 5’inci sınıfta okuyorum.

  • Türkiye'nin yeni anayasasında ormanların kesilmemesini istiyorum. Çünkü bir ormanda ne kadar hayvan yaşadığını sayamayacak derecedeyiz. Mesela bizim de evimizi yıkarlarsa bizim de barınacak yerimiz kalmaz. Ağaçları da kesmemeliyiz, kesmelerini istemiyorum ve ağaçları kesersek de o kadar da ağaç dikelim. Türkiye'nin yeni anayasasından bunu istiyorum.

  • KARDELEN BOLAKAR – Edirne Meriç İlköğretim Okulunda 7/A sınıfı öğrencisiyim.

  • Ben sizden küçük çocukların yani kız çocuklarının küçük yaşta evlendirilmemesini istiyorum. Küçük yaşta hiçbir çocuk evlendirilmemeli, bunun çok büyük bir cezası olmalı bence.

  • GÜNDEM ÇOCUK DERNEĞİ TEMSİLCİSİ EMRAH KIRIMSOY – Ben devam etmeden iki misafirimiz daha var bize refakat eden, onları tanıtmak istiyorum. Edirne’den Nezahat Hanım, okul müdür yardımcımız, bir de Tarlabaşı Toplum Merkezinden Ceren Hanım da yanımızda.

  • Aslında bu çalışma sırasında biz Anayasa’nın değişimini gündeme getirdiğimizde fark ettik ki bazılarımız çok içerisinde bazılarımız da çok yabancı. Bir arada yaşamayı sağlayacak bir metin üzerinde konuşmaya çalıştık çünkü anayasa tartışmalarında çok teknik bir dil olduğunu fark ettik arkadaşlarla. Birlikte yaşamla ilgili çok kilit cümleler söylendi aslında. Bir barış, bir eşitlik, bir özgürlük isteği çocuklar tarafından dile getirildi. Onlar raporlarda onların ifadeleriyle ayrıntılı bir şekilde var. Bu bizi çok heyecanlandırdı çünkü hakikaten konuşmanızın başında demiştiniz ya bu saflık ve temizlik kaynağı gerçekten anayasa metninin ilhamı olabilir belki de gerçekten. Hani geleceğimiz oldukları için ve bugünün ve bugün aramızda oldukları için bu çok daha önemli diye düşünüyorum.

    Yüklə 4,73 Mb.

    Dostları ilə paylaş:
  • 1   ...   64   65   66   67   68   69   70   71   72




    Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
    rəhbərliyinə müraciət

    gir | qeydiyyatdan keç
        Ana səhifə


    yükləyin