42 yil öncesi



Yüklə 3,62 Mb.
səhifə35/38
tarix25.10.2017
ölçüsü3,62 Mb.
#12912
1   ...   30   31   32   33   34   35   36   37   38

İlk mâsum kurbân Hâbil ! En yücesi HÜSEYİN !

Ermek için ! ‘Kerbelâ’ yolunu benimseyin !

İki erme sistemi vardır : ilk ve son denir :

‘İsmail’ olunur ilk ! Sonra ‘kurbân’ ödenir !

‘“ŞİT !”’
‘“RAB, Âdem ve Havvâ’ya sizleri affettim”’ der !

MUHAMMED ÂLÎ’den O ! Birer sâf gen nakleder !

Bundan sonra doğmuştur ! Dikkat et Hazret-i ŞİT !

Sayıca ‘HAK isminin kanıtına o’ eşit ! (319)

Dokuz yüz on iki yıl yaşadı ! Şifre sene :

‘Meryem oğlu Îsâ’nın benzeri o !’ Desene !

Şit’in rûhu ‘“İlk yedi”’ titreşimindedir bil !

‘“Yedi kez hesap verir, Hâbil’e kıyan Kâbil !”’

‘Yerine’ demek çünkü, bir sözcük olarak Şit :

‘Hâbil’in yerine’ RAB, onu sundu bir çeşit !

Hâbil Arzda ilk kurban ! En son kurban HÜSEYİN !

‘“ALLAH’la helâllaşmak”’ yolunu benimseyin !

‘“ALLAH’la helâllaşmak”’ için ! Ya özünü bul !

Ya da özü bulanı ! Başka yol değil makbûl !


‘“NÛH !”’
Eksen kayması hariç Arz’ın ! Tufân olmadı !

İkinci soyutlama yerinin ‘gemi’ adı !

Nûh da simge ! İnançlı seçkin insânlar için !

Kâfir oğlu geminin dışında kaldı ! Niçin ?

Yine başka bir simge ! Gemideki hayvânlar :

Bilge, ‘etobur devri başladı’ diye anlar !

Et protein demek ! Ona en muhtaç beyin !

‘Akıl devri başladı yâni o zaman’ deyin !

‘“İlk defa şarap içen Nûh !”’ ‘“Yatmış kızı ile !”’

‘Maddeye ilk düşen Rûh ! Demek bu ! Keşfedile !


‘“İBRAHİM !”’
‘“İbrahim çok yaşlandı ve kısır idi Sara !”’

‘“İshak doğdu !”’ Sen bunu ‘Yahve geni’n de ara !

Bu oyunu ! Yehova birçok kez tekrârladı !

‘“Elohim’in evlâdı oldu ! Doğanın adı !”’

‘“İsmail genç Hâcer’den dünyâya geldi !”’ Niçin ?

Arabı ! Yahudiden ! Ayırabilmek için !

Yahudi ! Yehova’nın tohumu demek ! Anla !

Bu nedenle kaynaşmaz onlar ! Başka insânla !

‘“Elohimle baş eden”’ demek ! ‘“İsrail”’ ismi !

İkisinin de ayni genden ! Öyleyse cismi !

Yahudilerden geldi ! Bu yüzden birçok nebi !

Sandı kendini ! Gökten yere inmiş ecnebi !

‘“HAK ! İbrahim, İshak ve Yakub’un Elohim’i !”’

Her birinin ‘“Fıtratı !”’ ‘“ERRAHMÂNÜRRAHÎM’İ !”’

Ne İshak bir Yahudi ! Ne de İsmail Arab !

İlk gen herkeste saklı ! ‘“ALLAH her âleme RAB !”’

Yehova Yahudilere diyor bak ‘“Siz hepiniz,

‘“Yüce”’nin evlâtları ! Ve ‘“Elohimlersiniz !”’

Yahudi ! ‘YÜCE’ kimdi ! ÂLÎ kim ? Anlamadı :

O ! Sistemde en yüksek güneşin rûhu adı !

‘“O dağıttı her rûhu ! Gezegenlere bilin !”’

‘“Yahve – Elohim !”’ Düştü payına İsrailin !

Ve ‘“HAK onu dışladı !”’ ‘“Seçkinken usul usul !”’

‘ÎSÂ, hâindir’ dedi ! AHMED, ‘yalancı resûl !’

O AHMEDe ki ‘emin’ derdi Yahudi ! Niçin ?

Hayâtında hiç yalan söylemediği için !

MUHAMMED ÂLÎ bozdu ! Bil bu ırkçı oyunu :

‘“ALLAH’ın Fıtratı”’nda ! Ara dedi soyunu !

‘“ALLAH’ın Fıtratı”’nın ‘“İlk Âdem !”’ Öbür adı !

‘“Fıtratı”’yla ALLAH’ın ! Çünkü birdir milâdı !

‘“YUŞA !”’
‘“Mûsa el sürdü : Yuşa ‘hîkmet rûhu’yla doldu !”’

Mûsa’nın son deminde ! Has halifesi oldu !

MUHAMMED de ! ÂLÎ’nin bak elini kaldırdı !

Çok az kimse ! Halife tayinine aldırdı !

Halife atamadan ! Hiçbir nebi göçemez !

Ne diyecek acaba ! MUHAMMED’e üç çömez ?

‘“Yuşa ölmeden önce, halkından aldı ahit !”’

‘“Herkes kendine ! ‘“Bir taş !”’ ‘“Hepsine oldu şâhit !”’

Artık sorma ! ‘“Kara taş !” ‘Kâbe’ye kondu niye ?

‘“İçinden çıkmadan o !”’ ‘“Söz’ü !”’ Tutasın diye !

‘“ ‘Yüz on’ yaşında öldü Yuşa ! O, ‘Nûn’ evladı !”’

Ayni sayı ! ‘Zülfikâr sâhibi’nin de adı !

Nûn : 5 - 6 - 5 : Havvâ ! Zîrâ H-V-H gibi !

Havvâ bâkire Meryem ! Mesih de ‘“Nûn”’ sâhibi !

Âdem’deki Havvâ’ya, ‘İsis’ der eski Mısır !

Eşine de ‘OSİRİS !’ İlk Âdem en büyük sır !


‘“ATEŞ ARABASI !”’
Her kutsal kitabın var ! İçte yedi dokusu !

Birçok sûrelerinde mevcût UFO kokusu :

İbrahim konukları ! Yakub’un merdiveni !

Yuhanna’nın Vizyonu ! Zülkarneyn serüveni !

Ve en önemlisi de Peygamberin mîrâcı !

Hepsini ‘rüyâ’ sanmak ! Hem çok yanlış ! Hem acı !

Eren, ya kopyasını ışınlar ! Ya kendini !

‘Şeffaf vizyon’la dolu ! ALLAH’ın herbir dini !

“İlk üfleme !” ‘“Cebrail”’ vizyonu ! Öğren emi !

‘“RAHMÂN “’ vizyonu ‘“Mîrâç !”’ En son erme işlemi !

Madde değildir ki ‘“Rûh !”’ Ölçülsün ışık ile !

Her zaman ! Her yerde o ! Onun hızı yok bile !

‘“Mûsa değil de ! Kutsal yurdu Yuşa fethetti :”’

‘“Güneşi durdurması gece !”’ Düşmana yetti !”’

Yasalarda rastlanmaz ! Doğaya zıt bir ize !

Parlak Ufo’ya, ‘güneş’ dendi ! Budur mûcize !

‘“Çölde koruyucuyum size ! Ve ‘yüzüm’ rehber,

Der Yehova Mûsa’ya !”’ ‘Yüzü’ gider beraber !

İnsânın ‘yüzü önde :’ Rehber de önde gider !

Öncü giden UFO’ya ! Yâni Yahve ‘yüzüm’ der !

‘“O der yüzümü görüp hiç kimse sağ kalamaz !”’

‘“Yüz yüze konuşurken”’ Mûsa sağ ! Anlayan az !

‘“Ufo geçerken Yahve ! Örttü onun gözünü !

‘“Lût’un eşi taş oldu !”’ ‘“Tutmayınca sözünü !”’

‘“Ordu komutanını Yehova’nın görünce !”’

‘“Efendim deyip Mûsâ, yere kapandı önce !”’

‘“Pabuçlarını çıkar !”‘ ‘“Dedi ona komutan !”’

‘“Çünkü ayak bastığın yer, çok kutsal bir vatan !”’

ALLAH her yerde ! Arz’ın kendi kutsal ilk önce !

Çıplak ayak ! Uzaklık ! Ufo’ya kalkan bence !

Rus spiker sır verdi bana, ne vakit içti :

Dedi ‘ormana düşen UFO çok ağaç biçti !’

Tevrât UFO’yu şöyle anlatmaktadır bakın :

‘“Göğün uzak ucundan ettiler onlar akın !”’ ***

İlk Âdem gibi UFO ! Var olan yok bir gölge !

Yoğunlaşır ! Fizikse eğer indiği bölge !


‘“ELOHİM !”’
Otomatik olarak ! Kazanılmaz ‘Hak bilgi !’

‘“Hayât ağacı”’ sende ! Uyandırmalı ilgi !

Sıradan aydın insân ! Cennette barınamaz !

Cennette ! Sâde ‘“Selâm”’ ile kılınır namaz !

Çift cinsli şeffaf iken ! ‘“Benzeridir RABB’inin !”’

Tek cinsli fizik iken ! RAB der ‘“Hak din”’ edinin !

‘“Şeytana uyup oldu, ALHİM’den biri gibi !”’

Ama aday olarak, ‘“KİTAB İLMİ SÂHİBİ !”’

Bak ! ‘“ALHİM oğulları, insân kızları aldı !”’

HAK ve ÂDEM ayni tür ! Yobazlar şaştı kaldı !

O melez çocuklara ! Tevrâtta denilir ‘“Dev !”’

‘“Tufânda sağ kaldılar !”’ Ölümsüz olman ödev !

‘“İnsânı HAK kendine benzer yarattı mâdem !”’

‘Ölümsüz’ olacaktır birgün mutlaka Âdem !

‘“Hayât ağacı”’ ile ! RAB yeniler kendini !

İşte bu yüzden farzdır ! İnsâna ‘“FITRAT DİNİ !”’

‘“Fıtrat dini”’nin ! ‘“KİTAB İLMİ”’ öteki ismi !

Sâhibi ‘Hızır – İlyas’ olur ! Var ve yok cismi !

Hakeren de ! Pozitif ve negatif HAK gibi !

‘“RAHMÂN - RAHÎM !”’ ‘“Yod – Heva !”’ ‘“Oğlan – Hûri !”’ Her biri !

Ama herşeye karşın ! Hakeren ALLAH değil !

ALLAH ve kul farkına ! Ortak koşmadan eğil !

HAKK’ın vücûdu ! Yalnız kendisinin : Variyet !

Hakerenin vücûdu HAKK’a âit : Âriyet !

‘“Benim efendilerim elohimlerimiz de !”’

‘“Onlar birdir !”’ ‘“Bu emri, Yahudi zikir ede !”’

‘“Elohimler yer ! İçer ! Yürür ! Uyur !”’ Der âyet !

Hakerenlerden kopya ilk Âdem ! Açık gâyet !

İnsân ‘ölümlü’ ALLAH ! ALLAH ‘ölümsüz’ insân !

Bu farkı yok edemez ! ‘“OL !”’ Demedikçe lisân !

Tevrât’ın iç yüzünün içi ! Bu irdeleme !

Mûsa gibi, Yahve’yi gör ! ‘Yüz’ünü elleme !‘

Milenyum bu mesajı vermeye ‘“Biz”’i itti !

Daha ne söyleyelim ! ‘“HAK geldi !”’ ‘“Batıl gitti !”’

Hepinize ! İçimden geliyor ‘“HÛ”’ diyesi !

Bu mesaj ! Âlemlere ‘MİLENYUM HEDİYESİ !’

M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ

ANKARA – 07.0CAK.2002


*** Tevrât : ‘İŞAYA -Bap : 13 / âyet : 5’
TIP ROZETİ !
Başlı başına mesaj ! Bilgeye tıp rozeti !

Sana açıklar ! Sende saklı olan izzeti :

Bir değneğe simetrik sarılmış iki yılan !

‘Merkür değneği’ ismi, onu gizemli kılan :

Merkür ! Evrimimizin altıncı devre ismi !

‘“Sesle yaratır”’ insân ! Şeffaf olunca cismi !

Her yılan ! Değnekte üç kıvrım dâire yapar !

Yedincisini, iki kuyruk kıvrımı kapar !

Merkür değneği de bak ! Bir gen gibi çift sarmal !

Geçmiş ve geleceğin onda saklı ! İbret al !

Yâni yedi evreden geçer ! İnsânlık ve Arz !

Her evrede bilinci ! Bir üste çıkar ! Bu tarz !

Üç buçuk evre geçtik ! Bu yarı yol ! Bil emi !

Daha üç buçuk evre ! İster bilinç sistemi !

Kalan süreç çok uzun ! Hem yol çok tehlikeli !

Tut uzatmışken sana ! ALLAH şu anda eli !

Yılan kıvrımlarını izleme ! ‘Değneği’ bul !

En kısa ‘“Doğru yol”’ o ! Mîrâcın olur kabûl !

Değnek, omurga ! Kur’an, ‘“Mûsâ’nın asâsı”’ der !

Yılan, omurilik ! Her kıvrım bir ‘şakra’ eder !

Omurilik ! ALLAH’ın, beyinden sarkan ipi !

Çıkanın, Âdem olur ! İnenin, maymun ! Tipi !

‘İki yılan’ sarılı değneğe ! Öğren niçin :

‘Çift omurilik !’ ‘Betûl’ Merkür insânı için !

Nasıl tutarsa doktor, Hipokrat’a yemini !

Sen de HAKK’a andını tutu ! Ol yedd-i emini !


M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ

ANKARA – 18.11.2001


Not : Betûl = çift cinsli şeffaf insân
TÜRK ELİ !
Yarı Arapça sözcük ! Yazık hâlâ Türkiye !

Türkçede ‘Rûmeli’ var ! Ve ‘Türkeli’ yok ! Niye ?

ATATÜRK ‘Rûmeli’li ! Değil o ! ‘Rûmiye’li !

Yolunduk hep ! İngiliz bize ‘Hindi’ diyeli !

Mevlâna değil Rûmî ! O Türk ! Anadolulu !

Yetiştirebildi mi ! Bizans böyle bir ulu !

Hâlâ Doğu Roma’nın uzantısı ! ‘Rûmeli !’

Dil Kurumu ! ATA’ya yarın hesap vermeli !

Türkeli ! Türk yumruğu olacak ! Sıkılınca !

Batıdan girilip de ! doğudan çıkılınca !

Türk kırdı İstanbul’da, son Haçlının belini !

Rûmeli’nde doğan bak ! Kurtardı Rûmeli’ni !

“Kıyâmet günü güneş !” “Battığı yerden doğar !”

Balkan’da batan ! Yine orda Haçlıyı boğar !

İstanbul ! Kur’andaki ‘“İki deniz kavşağı !”’

Hızır orada çıkar ! Korksun “Haç”ın uşağı !

Diyeceksin ! ‘Elbette, bu mesaj kurgu yorum !’

‘“Yakın olan gelmeden !”’ ‘Tövbe’ni bekliyorum !


M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ

ÇEŞME-İZMİR 22.08.2001


“TÜRK’ÜN ÂMENTÜSÜ !”
‘“BİZ İNSÂNA ;

ŞAH DAMARINDAN DAHA YAKINIZ !”’

“KUR’AN-I KERİM”
Kendinden başka kıble önünde etme secde !

YASİN okunsa bile, bilmeden, gelme vecde !

İslâm, teslim olmaktır şah damarda durana !

Her nefeste nabzında ‘HAK !’ ‘HAK !’ Diye vurana !

Ne Arap meddâhlığı ! Ne Batı bataklığı !

Yüzü ağartır ancak ! İç yüzün aklığı !

HÜSEYİN’i aç susuz kesenden bir şey umma !

Gözü Yezîde açıp ! Özü ÂLÎ’ye yumma !

Türk’ün alın terini, çarçur etme Mekke’de !

Tanrının evi sende ! Ne câmi ! Ne tekkede !

O “Kara taş” kararmış kâlbindir ! Kalkıp yatma !

O kör nefsin dururken ! Kör şeytana taş atma !

Hayvân boğazlamakla, kurbân kestin mi sandın !

HAKK’a can vermek iken, senin ezelde andın !

Yalancı şâhit olma ! Görmeden taptığına !

Dikkat et ! Peygamberin miraçta yaptığına !

‘HAK adına temsilci sen ol !’ Demek Besmele !

Başka bir halîfeyle, varılmaz bu emele !

Herkesin hamurunda var ! RAHMÂN’dan bir maya !

Yoğurup pişir onu ! Çalış RABB’in yapmaya !

Şefâate güvenip yatarsan ! Aç kalırsın !

Dilenci payı kadar, bir sadaka alırsın !

Kaptan değil de, dalgıç iner deniz dibine !

Rûhun Arşa oturmuş ! Canın tıkılmış ine !

Ekranda görünen yüz, değil ekran içinde !

Gerçek T.V. dışında ! Hayâl, mekân içinde !

En basit bir radyonun bile, var bir anteni !

Sen HAKK’ın radarısın ! Kullan artık şu teni !

Yakala ‘VİCDÂN’ denen, ucunu sarkan ipin !

Tırman kendi kendine ! HAKK’a benzesin tipin !

‘“Âdem’e tapın”’ emri, verildi meleklere !

Âdem, görünen RAHMÂN ! Görmeden tapan er’e !

Tendeki canın, melek ! Gökteki Rûhun, Âdem !

Secde et artık HAKK’a ! Şeytan değilsin mâdem !

‘Baht’ O Rûhun öteki adıdır ! Er bahtına !

‘Kadrini’ bil kendinin ! Otur ‘Kader’ tahtına !

Nokta kalsın yanında, âlemin boyu, eni !

Yüce ALLAH adına, yönet bütün evreni !

‘Bir’ sultana âittir ! Bin bir odalı saray !

‘“YUSUF’a secde etti ! Hem yıldızlar ! Hem de Ay !”’

Dîn, öz bağlantı demek ! Başka her dîn uydurma !

Sana koşan ‘HAK dost’ a varana dek koş ! Durma !’

Ona ‘Erince’, kalır ne beş vakit ! Ne de an !

Güneş ol da ! Işığı ne tespih et ! Ne de an !

Ondan başka kılıkta, göremezsin RAHMÂN’ı !

Ömrün oldukça ara ! Miraç denen bu anı !

Teslim ol sâhibine ! Yap kendinle barışı !

Tövbe et ! Dön aslına ! Bitir artık yarışı !

Yay’ına dayanmadan, güçsüzdür en güçlü ok !

Dayan öz benliğine ! Senden daha asîl yok !

Seni gözler hep rûhun ! Uyarır VİCDÂN ile !

Kendinin huzurunda, küçülme bile bile !

Âsi evlât olursan, seni kovar ! ‘“O”’ ‘“ANA !”’

Bir ağacı kurursa ! Bir şey olmaz ormana !

Kuruyan, gübre olup, dikilir bir benzeri !

Amaç, İbrâhim yapmak, puta tapan Azer’i !

Şeytanı Müslüman yap ! Can da Rûhun çağdaşı !

Zararsız hâle gelmiş mikroptan olur aşı !

HAK olmak için, önce, hakkını ver herkesin !

Sırat, hayat köprüsü ! Körler geçemez, kesin !

Kul rızkına set çeken, insândaki hasettir !

Ya Güneş ol, Nûr dağıt ! Ya Ay olup aksettir !

Ömür boyu oruç tut ! Doyurarak açları !

Lokma tatma ! Bitmeden, lokmanın muhtaçları !

Oruç, ‘“Ayırmak demek, ak olandan karayı !”’

Anka, özkuş ! Ra, RAHMÂN ! ‘Merkez’ bil ANKA-RA’yı !

Pozitif ve Negatif iki kutbu ayırma !

Dişi aslan da aslan ! Erkekleri kayırma !

Kutlu kişi olunmaz, türban veyâ sarıkla !

HAK katına çıkılmaz ! Roket veyâ sırıkla !

Dünyâ, bir Ahret üssü ! Hedef, ALLAH ! Yol, Nefis !

Vücûd rampa ! Rûh füze ! Geri sayma, her nefes !

Son sözüm, sen seni bul ! Kaybolmadan sonsuzda !

Deme ! ‘Tanrı doğadır !’ ‘Var olunur, onsuz da !’

Doğa, koca bir ağaç ! Tohumu, ermiş zâtlar !

Özsu emmeyen her dal, kurur ! Ateşe atlar !

Yanan gübreyi gör de ! Düşme insân açından !

Çekerler sonra seni, ‘“Alnındaki saçından !”’

HAKK’a sâdık köpek ol ! Dönüşmeden bir kurda !

‘Ben’den Biz’e geçip dön, Cennet denen ilk yurda !

Kur’an’da, ‘“Biz !”’ ‘“Biz !”’ Diye konuşan Erenlerdir !

Halîfe olmak için, HAKK’a can verenlerdir !

Bencillikten ‘Üst Ben’ e geçip, olmuşlardır ‘“Biz !”’

‘Birlik ve Beraberlik’, izlenecek en hak iz !

Her Eren, birimizin yukardaki Rûhudur !

ALLAH, tüm Erenlerin müşterek Rûhu, ‘“HÛ”’ dur !

HÛ’ya göre hükmeder Biz’ler ! Yıldıza, Aya !

Kimi ‘“Rahmet”’ olarak, iner bizim Dünyâya !

ALLAH’ın sıfatı yok ! Bunlar, isimleridir !

O renksizin boyası ! ‘Gayb’ın resimleridir !

Silip şu ten rengini, HAKK’ın rengine boyan !

Gir Kâbe’ne ! Semâ et ! Kıble olsun her bir yan !

Cennet, öz bilgi demek ! Senin yitik mâlındır !

Öteki tüm bilgiler, cüppeli hamalındır !

İksirini iç artık ! Sor kendine ‘Ben Kimim !’

Sana öz reçeteni yazan en son hekimim !

Ezân adım MUSTAFA ! Kendi öz Rûhum gibi !

Yâni, ‘“Yüce meclis”’de, seçkin bir yer sâhibi !

‘Hüzünlü’ dür mesajım ** halka, bu aşamada !

Çünkü birçoğu, ‘ölü’ olarak yaşamada !

Kâlblere masaj yapmak ! O yüce ZÂT’a andım !

Onun için, izniyle ZÂT adını kullandım !

Tam ‘Yirmi sekiz’ kızıl yıldız, Oğlak burcudur !

O ‘Kızılkeçiliye’ ye dönüş, bir can borcudur !

MUSTAFA HÜZNİ ULUĞ

K I Z I L K E Ç İ L İ

ANKARA 19 MAYIS 1989

** Yayımlanan dört

eserimize değiniliyor.
“T Ü R K ’Ü N M E V L İ D İ !”
‘B E N İ G Ö R M E K,

Y Ü Z Ü M Ü G Ö R M E K D E Ğ İ L D İ R !’

A T A T Ü R K
Orta Asya mayası, Balkan’da buldu ‘Kemâl !’

Rumeli’nde göz açtı, Rum’u mahveden cemâl !

Merhabâ ! Ey ışıkla kundaklanmış hürriyet !

Merhabâ ! Ey ilk Türk’ten bize gelen zürriyet !

Merhabâ ! Meleklerin tavaf ettiği beşik !

Merhabâ ! Ötesinde MEHMED bulunan eşik !

Merhabâ ! Ecdâdının Türk’e uzanan eli !

Merhabâ ! Ey Tanrının üstün insân modeli !

Merhabâ ! Mîrâcını ata binerek yapan !

Merhabâ ! Mîrâcını halka inerek yapan !

Merhabâ ! Bayrak olan her ezilmiş ulusa !

Merhabâ ! Yuttuğunu kusturan her ‘“Yunusa !”’

Merhabâ ! Her Fâtih’in, rüyâsında gördüğü !

Merhabâ ! Çinlilerin, korkup bir set ördüğü !

Selâm ! Batarken korsan İslâm fason gemisi !

Irkımın sığındığı, Nûh’un en son gemisi

Selâm ! Çıkarabilen şişedeki dev cini !

Selâm ! Dünyâya inen son barış güvercini !

Merhabâ ! Her hücresi Türk’le dolmuş ! Merhabâ !

Merhabâ ! Ey ebesi kendi olmuş ! Merhabâ !

Hazret-i Âdem gibi ! Ey TEK ADAM ! Merhabâ !

Kim düşmanınsa ! Şeytan ! Her ibâdeti hebâ !

Her petekte arı var ! Ama yük, ‘Arı beyde !’

Kovanda dev bir arı, imâl etti Zübeyde !

Baktı ki güçlülerin hepsi de aynı forma !

Güçsüzlerin yanında giydi bir üniforma !

Yüzen bir umut değil ! Îmân idi ‘BANDIRMA !’

Derdi, ‘Helâl aşına haram lokma bandırma !’

Besmele ‘ON DOKUZ harf !’ Ayak bastı Samsun’a !

Selâm ! Tevrâttaki güç tanrısı SAMSON’a !

Bir ana gibi sardı onu, Anadolu’su !

Ulusla bütünleşti, ulusun en ulusu !

Güveniyordu, yalnız süngüyle dipçiğine !

Ve onu kullanacak aslan Mehmetçiğine !

Mil çekilmiş bir gözden, nasıl, bir kan akar ya !

Günlerce öyle aktı ! Yatağında, Sakarya !

Hangi baltadan korkar ! Mîlâd öncesi çınar !

Bekçisi Bozkurt ise ! Sakası Dumlupınar !

Sonunda HAK, batılı, cihâdla teslim aldı !

Şafakta, karanlığa, defolup gitmek kaldı !

Şimdi Rasattepe’den eder O, seni rasat !

Ektiği nimetleri, eylemen için hasat !

Yorumluyor dinle bak sana, ‘BÜYÜK NUTKU’nu !

O İstiklâl aşığı ! O İstikbâl tutkunu :

‘Aş konan her çizgiyi ! Savun bütün yüzeyi !

Kendini aşmayanın, kendi kalır düzeyi !

Kur’an Tanrı buyruğu ! İnsân Tanrı uyruğu !

Dîni, devletten ayır ! Olma şeytan kuyruğu !

Ara, ATA insânı ! Bul gerçek temsilcini !

Sen de RABB’in gibi kov ! ‘Yüce Meclisten cini !’

Evlâdını yitirip, evlâtlık almış ana

Gibi,baktırma beni ! Yerimde oturana !

Heykelime bir bedhah, vurduğu zaman çekiç,

Kırılsa da mermerim, kırılmam ben ona hiç !

Öyle kalıptayım ki anlatamaz kelime !

Benzemiyorum artık ben hiçbir heykelime !

Hazret-i Mûsâ gibi, sorma bana, nerdeyim !

Ben, bana RABB’im kadar yakın ‘Ulu er’deyim !’

ATA burda sustu ! Gözümden yaşlar aktı !

Anladım ki son sözü yine bana bıraktı !

Huzurunda ne el aç ! Ne yazı yaz deftere !

Öz evlâtsan ! Lâyık ol, ‘ATAM’ dediğin ere !

Senden, daha diridir ! Anıtkabir’de yatan !

Yüreği ‘TÜRK !’ ‘TÜRK !’ Diye HAKK’ın göğsünde atan !

Ölü dirilten yatır, yatar anıtkabir’de !

HAKK’ı anar gibi an ! Onu milli tekbirde !

Ne Selçuk ! Ne Osmanlı ! Ne Turan ! Ne Türkiye !

Bu yurdun tek adı var ! O da ATATÜRKİYE !

M.H. ULUĞ KIZILKEÇİLİ

ANKARA 19 MAYIS 1989

T B M M

DIŞ MÜNASEBETLER ESKİ MÜDÜRÜ


‘Sayın, Cemâl KUTAY’a ithaf !’
“TÜRK’ÜN ÜLKÜSÜ !”
‘YURTTA SULH, CİHÂNDA SULH’

A T A T Ü R K


Can çıkınca, canlının, kalır ne kan, ne eti ,

Canınmış gibi savun gerçek cumhuriyeti !

Tek parti var katıksız, kokteyl parti kalanı !

Bir parti vurmak için, kaplamışlar alanı !

‘Semerden vazgeçilmez’ der, her merkeb sâhibi !

Yükü taşıyanlardan, sanki üstünmüş gibi !

Ezmeye kalkışırsa kuyruklu beyi indir !

Şapkasına baksana ! Başındaki silindir !

Biliyorsun, Firavun kıyâmete alâmet !

Zorba düzen görürsen, ‘“AS”’ sende ! Kıyâm et !

Teknik ile eşdeğer görme, medeniyeti !

Bütünleşme Batıyla ! Sezmeden art niyeti !

Var iken toplumunda, çirkinliğin her türü !

Sana diyor : ‘Değiştir on bin yıllık kültürü !’

Batı, batmakta olan, para yüklü bir gemi !

Can simidi takmadan, ona sen binme ! Emi !

Can simidini git al, Bandırma vapurundan !

Teknikle kurtulunmaz, habis kanser urundan !

Tek güvencen ulusal benliğin ! Onu koru !

Özünü karartmasın, karanlığın dekoru !

Uyanık kal da ! Körce düşme o kör kuyuya !

Bırak o zavallıyı, beyaz tozla uyuya !

‘“Tanrıyı bile üçe böldü, onun ümmeti !”’

Her şeye ortak çıkıp bölmek, onun tıyneti !

Komünist, Kapitalist, hepsi bencil yalandır !

Deri değiştirse de, yılan aynı yılandır !

Bil ki ‘Konstantiniye’, son canavar demektir !

Bu “Tek gözlü” şık devin işi, insân yemektir !

Onu zaptettin sanma, almakla İstanbul’u !

Vizeyle çöpçü olmaz, “Fetîh” yapmış bir “Ulu !”

‘“Buğdaya tamahından, gökten kovuldun ilkin !”’

Ekmek gâvurun olsun ! Sen ışık ye de silkin !

HAKK’ın iki askeri var : Biri Gökte Melek !

Ve diğeri Mehmetçik ! Yerde bükülmez bilek !

‘Türk’ sözcüğü, T + ÜRK ! Acaba nedendir ?

Çünkü ‘HAÇ’ ı ürkütüp, O, terbiye edendir !

Senin gözün garipte ! Onun gözü altında !

“Cennet, Türk kılıcının dev gölgesi altında !”

Sulanmadıkça, zâlim kanıyla, her bir karış,

Sağlanamaz ne Yurtta, ne de Cihânda barış !

Onda var Haç ve Kral ! Sende, AY YILDIZ ! ATA !

Bu özün bilinciyle, târihte çık son kata !

M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ

ANKARA - 19 MAYIS 1989

“TÜRK’ÜN MEVLİDİ’NİN SEYİR DEFTERİ !”
Mumcu dedi ; ‘Ben şiir neşretmem !’ ‘Bozup andı !’

Mevlit elimde kaldı ! Ve Uğur parçalandı !

Oturup ağlayarak ona da yazdım ağıt !

Okumuştur ! Cennette, ünlü benim her kâğıt !

Sözde Atatürk Kültür Derneğine de verdim !

Mevlit sandılar onu herhâlde ! Kaçıverdim !

Evren dahil, çok paşa ve lidere yolladım !

Tık yok ! Korktum kötüye çıkacak diye adım !

Böyle ödenir bizde ! Aydının alın teri !

Tam ! ‘Sona erdi’ derken, Mevlidimin kaderi,

‘ATATÜRKİYE’ sözüm ! Bir aranağme oldu !

ON DOKUZ Mayıstı ! Ve zırva konuşma oldu !

Yine biri kullandı şiirinde izinsiz !

Hem de resmen Kemalist ! Gelin de şaşmayın siz !

Sâdece bir zât dedi : ‘Kafiye süper zengin !’

Prof. Sait Halman O ! Şiir kültürü engin !

Galiba ! ATA gibi, erken geldik bu asra !

Tam bilecekler ama, ‘Badı harab-ül basra !’

Bu sözü gençler için ben tercüme edeyim :

‘Artık çok geç olduktan sonra’ demek bu deyim !


M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ

ANKARA – 31.08.1999

UÇAN DÂİRE !
Nasıl ki birden yalnız çıkarsa sayısız bir !

Rûh’tan da, rûh’tan başka şey çıkmaz ! Budur tekbir !

İlk mumdan yakılmakta, sayısız mum ! Art arda !

Ölüye ışık vermez ! Yakılan mum mezarda !

‘“Dön de ! Geride ara ışığını !”’ Der âyet !

Reenkarnasyon demek ! Anlamı açık gayet !

İki gözünü kapa ! Ortadaki gözü aç !

Nokta çıkar ! Kesişen iki çizgi, çünkü haç !

Rûhun, Îsâ Mesîh’tir ! Tende haça çakılmış !

Dört cinle çivileyen onu, fizik akılmış !

Dört cinin, toprak ! Hava ! Su ! Ve ateştir ismi !

Dördünü de kapsayan cinin, can olur cismi !

Başka bir sır vereyim ! Şimdi burda ben sana !

Hiçbir cin, evrim yapıp can olamaz insâna !

Evrimini yapar o, hep kendi şeridinde !

Erince ! ‘“Îblis”’ veyâ ‘“Îfrit”’ denilir dinde !

Îblis RAB’le konuşur ! Îfrit Süleyman ile !

‘“Onlar da Yücelerden”’ der âyet ! Fikredile !

İzninin sınırını bile ! Bak şeytan aştı !


Yüklə 3,62 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   30   31   32   33   34   35   36   37   38




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin