Allame murtaza askerî ehl-i BEYT VE ehl-i SÜnnet ekolleri Mütercim: Cafer bendiderya ismail bendiderya


c) Hadis İmamlarını Yalanlamak a) Hâkim Nişaburî



Yüklə 1,44 Mb.
səhifə54/70
tarix29.10.2017
ölçüsü1,44 Mb.
#19784
1   ...   50   51   52   53   54   55   56   57   ...   70

c) Hadis İmamlarını Yalanlamak

a) Hâkim Nişaburî


Ehlisünnet Ekolü'nde, siyasetlerine aykırı bir hadis nakleden hadis imamları bazen eleştirilmektedir; Şafiî Hâkim'in başına gelenler buna örnektir. Zehebî kitabında, onun hayatı bölümünde başına gelenleri anlatmıştır.[271] Bu olay özetle şöyledir: İbnu'l-Bey' diye meşhur olan büyük hafız, hadisçilerin ileri geleni Ebu Abdullah Muhammed b. Abdullah b. Muhammed b. Hummedûye Nişaburî hicrî 312 yılında dünyaya gelmiş ve 405 yılında da vefat etmiştir. Hâkim çocuk yaşta hadis öğrenmek için Irak'a göçüp oraya yerleşmiştir. Daha sonra haccederek Horasan ve Maveraunnehreyn'i

gezerek iki binden fazla hadisçinin konuşmalarını dinlemiştir. Hâkim'in yaklaşık beş yüz risalesi vardır, teliflerinden biri Fezailu'ş-Şafiî adlı kitabıdır. Hâkim'in kendi dönemindeki hadis bilginlerinin en meşhuru olduğu, döneminin bilginlerinin onu kendilerinden önde tuttukları, onun fazilet ve kemal hakkını gözettikleri, hürmet ve saygınlığını korudukları söylenir... Zehebî şöyle diyor: Hâkim'e "Tayr" hadisi sorulduğunda dedi ki: "Bu hadis doğru değildir; çünkü bu hadis doğru olursa, Resulullah'tan (s.a.a) sonra hiç kimsenin Ali'den üstün olmadığı anlamına gelir." Sonra Zehebî der ki: "Fakat bir müddet sonra Hâkim görüşünü değiştirerek "Tayr" hadisini Müstedrek'inde kaydetti. Daha sonra Zehebî Hâkim'le Müstedrek'i hakkında bilginlerin görüşlerini şöyle kaydeder: Hâkim kendi kitabında "Tayr" hadisi ve "Ben kimin mevlasıysam, Ali de onun mevlasıdır." gibi hadisleri kaydederek bunların Buharî'yle Müslim'in şartlarıyla sahih olduğunu iddia etmiştir. Elbette bunları hadis bilginleri kabul etmemiş ve onun sözüne itina etmemişlerdir... Zehebî şöyle diyor: "Tayr" hadisi, bize çeşitli sahih yollarla ulaşmıştır. Ben ayrı bir kitapta bunları bir araya topladım. Bu mecmua bu hadisin yeteri kadar sahih olduğunu göstermektedir. "Ben kimin mevlasıysam Ali de onun mevlasıdır." Hadisi de çeşitli sahih yollarla bize ulaşmıştır. Ben bu konuda da ayrı bir kitap yazmış bulunmaktayım... Yani Zehebî: "Ben kimin mevlasıysam Ali de onun mevlasıdır." hadisi hakkında ayrı bir kitap yazmıştır. "Ben kimin mevlasıysam, Ali de onun mevlasıdır." hadisi ve Resulullah'ın (s.a.a) Emirü'l-Müminin Ali (a.s) hakkındaki naslarını yeri geldiğinde inceleyeceğiz. Ama "Tayr Hadisi", Enes ve diğer sahabelerce nakledilmiş olup bu hadis şöyledir: Bir gün Resulullah'a (s.a.a) kızartılmış bir kuş getirdiler. Resulullah (s.a.a) dua ederek Allah Tealâ'dan o kuşun etini beraber yemeleri için -Resulullah'tan (s.a.a) sonra- yaratıklarının en üstününü göndermesini istedi. Resul-i Ekrem'in (s.a.a) duası kabul oldu ve Ali gelerek kuşu onunla birlikte yedi.

Bu hadis Resulullah'tan (s.a.a) sonra Ali'nin insanların en üstünü olduğunu sergilediği için Hâkim'le diğerleri bu hadisi neden naklettiler diye eleştirmişlerdir. Şunu da söyleyelim ki, biz Emirü'l-Müminin Hz. Ali'nin (a.s) fazilet ve menkıbelerini saymak istemediğimiz için "Tayr" hadisini

naslar bölümünde nakletmedik; bu bölümde bizim maksadımız Resulullah'ın Ehlibeyt'i (selâm üzerlerine olsun) ve hilâfet hakkındaki nasları kaydetmekti. Zehebî, Şafiî mezhebi mensuplarından olan Hâkim'in, Ehlisünnet nezdinde, hadis ilmindeki fazilet ve üstünlüğünü kaydetmiştir. Fakat Hâkim Müstedrek'inde İmam Ali'nin fazileti ve Muaviye'nin alçaklığı hakkında birtakım hadisler kaydetmiş olduğu için diğerleri tarafından kınanmıştır. Zehebî, Hâkim'i kınayanların sözlerini şöyle kaydeder: O -Hâkim- hadiste güvenilir olmasına rağmen alçak bir Rafizîdir. Veya:

O -Hâkim-, hilâfet konusunda Ebu Bekir'le Ömer'i Ali'den üstün görerek Sünniliğini ortaya koymakla birlikte Muaviye'yle çocuklarından Yezid'den yüz çevirmiş olup, açıkça buna bir mazeret de getirmemiştir. Daha sonra Zehebî, Hâkim hakkındaki kendi görüşünü şöyle beyan ediyor: Hâkim'in, Ali'nin düşmanlarından yüz çevirmesi apaçık bellidir; fakat Hâkim şeyheyne (Ebu Bekir ve Ömer) devamlı saygı duyardı. O, Rafizî değil Şiîydi. Bütün bunlara rağmen keşke o Müstedrek adlı kitabını yazmamış olsaydı! Çünkü bu kitabındaki yersiz düşünceleri onun makamının ve mevkisinin aşağı düşmesine sebep oldu!

b) Şafiî


Şafiilerin imamı Muhammed b. İdris Şafiî (öl. 204 hk.) de Ehlisünnet Ekolü'nde Rafizîlikle suçlanan hadisçilerden biridir! Beyhakî, Şafiî'nin şu şiirleri okuduğunu kaydeder: Dinden çıktın, dediler; dedim asla, / ne dinden çıktım ve ne de dinsizliğe inandım. Şüphesiz ben imamların en üstününü ve / hidayet edicilerin en hayırlısını sevmekteyim. "Vasiy"i[272] sevmek dinsizlikse(!) / bu durumda ben insanların en dinsiziyim. Yine demiştir ki: Âl-i Muhammed'i sevmek rafz ve dinden çıkmak sayılıyorsa / Herkes bilsin ki, ben Rafizîyim Şafiî'nin aşağıdaki sözünden bazen sevgisini onlardan gizlemek zorunda kaldığı anlaşılmaktadır: Ben devamlı bu sevgiyi senden gizlemekteydim ve âdeta / soranlara cevap vermekten acizdim. Ben bu halis sevgiyi, kınayanların ve saçma şeyler söyleyenlerin / sözlerinden kurtulmak için devamlı senden gizliyordum.[273] Fakat sonunda bu gizlemenin ona bir faydası olmadı ve diğer bilginler gibi Resulullah'ın (s.a.a) sünneti ve onun ashabının sireti hakkında bildiklerini gizlemediği için Rafizîlikle ve dinden çıkmakla suçlandı. Ehlisünnet ve Hilâfet Ekolü'nde Şafiî mezhebine mensup bilginlerin çoğu, diğer mezheplere mensup bilginler gibi "vasiyet" hadisini gizlemedikleri için Rafizîlikle ve dinden çıkmayla suçlanmaktadırlar.

* * *

Bu bahsimizde, râvilerin tezyif edilmesinden onların sapmasına, dinden çıkmasına, Şiîleşmesine ve hadisin itibardan düşmesine sebep olacak şeylerle suçlanmasına kadar inkâr çeşitlerini kaydettik. Bu gibi inkârlar, istidlal konusunda mantıklı bir sözü kabul etmek istemeyenler için en kolay yoldur. Diğer taraftan da hakkı ispatlamak için kullanılan en zor yol olduğu unutulmamalıdır; çünkü reddedenin "Bu hadis zayıftır, batıldır- uydurma ve yalandır!!" demesi kolaydır. Fakat haklı olan taraf onun doğru olduğuna dair peş peşe delil getirerek onu ispatlamak zorundadır. Oysa karşı taraf sadece onu inkâr ve reddetmekle yetinmektedir! Böyle bir davranış gerçekte râvilerin şahsiyetlerini öldürmek ve dolayısıyla da Ehlisünnet ve Hilâfet Ekolü'nün maslahatına aykırı şeyleri nakleden râvileri fiziksel olarak katletmektir! Şimdi aşağıda, Ehlisünnet Ekolü'nde bu sonuncusunun bir örneği olan Kütüb-i Sitte'nin sahiplerinden birisinin katledilişini okuyacaksınız.



Yüklə 1,44 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   50   51   52   53   54   55   56   57   ...   70




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin