Anadolu Türk Beylikleri Sanatı



Yüklə 8,23 Mb.
səhifə102/179
tarix17.01.2019
ölçüsü8,23 Mb.
#100097
1   ...   98   99   100   101   102   103   104   105   ...   179

Feodaller arası savaşlar sonucu devlet parçalanıyor. 1460’lı yılların başında isyankâr sultanların önderlik ettiği bir grup kabile Moğolistan’a göç ediyor. Ebulhayr’ın ölümünden sonra 1468 yılında devleti parçalanıyor. Fakat XV. yüzyılın sonlarında Türk göçebe soylarının ve kabilelerinin büyük bir bölümü25, Muhammet Şeybani’nin önderliğinde son Orta Asya Timurlularından Babur’la yapılan savaş sonucunda Maveraünnehir’in yerleşik vahalarına girdiler. Semerkant’ın kabileler tarafından fethi ve vahalarda kısmen yerleşik yaşama geçilmesi, ileride Orta Asya Maveraünnehir’in politik ve etnik yapısındaki değişikliklere neden olmuştur.

1 Akişev A. Sakskiy mitraizm//Almanah Tamır 1 (2) Almatı. 2000, s. 28-29.

2 Buryakov Y. F. Istoriçeskaya topografiya Taşkentskogo oazisa, Taşkent 1975, s. 6, 13.

3 Baypakov K. M. Srednevekovaya gorodskaya kultura Yujnogo Kazahstana i Semireçya. Alma-Ata, 1986.

4 Fedorov-Davıdov G. A. Zolotoordınskie goroda Povoljya. M. 1994, s. 7-10.

5 Bkz: Karaev O. İstoriya izuçeniya çagataidskogo ulusa gosudarstva Haydu i Mogulistana.-Iz istorii arheologii drevnego Tyan-Şanya. Bişkek, İlim, 1995, s. 217-223.

6 Masson M. e. Monetnıy klad iz Termeza. Byulleten Sr. Az. Gos. un-ta. Taşkent, vıp. 18,-7, s. 65. Taşkent 1929.

7 Bartold V. V. Oçerk istorii Semireçya, Frunze, 1943, s. 64.

8 Stroeva L. V. Borba koçevoy i osedloy znati v Çagatayskom gosudarstvev I-y polovine XIV v.-Pamyati akademika I. Yu. Kraçkovskogo. L. izd. LGU, 1958, s. 210.

9 Stroeva L. V., Ukaz. Soç. S. 213.

10 Buryakov Y. F. Vostoçnıy Maverannahr v derjave Temura i temuridov (istoriko-arheologiçeskiy aspekt).-Amir Temur va uning dune tarihidagi urni. Samarkand 1996, s. 77-78.

11 Puteşestviya v vostoçnıe stranı P. K. i Rubriki, M. 1957, s. 49-51.

12 Kirpiçnikov A. N. Drevnerusskoe orujie Vıp. 3 L. 1971, s. 17-18; Hudyakov Y. S. Solovev A. I. Iz istorii zaşitnogo dospeha v Severnoy i Tsentralnoy Azii-Voennoe delo drevnego naseleniya Severnoy Azii. Novosibirsk, 1987, s. 162.

13 Puteşestviya., s. 51.

14 Gorelik M. V. Stepnoy boy (İz istorii voennogo dela tataro-mongolov)-Voennoe delo drevnego i srednevekovogo naseleniya Severnoy i Tsentralnoy Azii. Novosibirsk, 1990, s. 155-157

15 Bogomolov G. I. Voennoe delo epohi Temura.-Amir Temur va uning dune tarihidagi urni. Samarkand, 1996, s. 74

16 Gerberşteyn S. Zapiski o Moskovii. M., 1988, s. 168.

17 Bogomolov G. İ. Uk. soç., s. 74.

18 Klaviho Rui Gonsales. Dnevnik puteşestviya v Samarkand ko dvoru Temura (1403-1406). Perevod so staroispanskogo. M. 1990, s. 140.

19 Hudyakov YU. S. Solovev A. I. Iz istorii zaşitnogo dospeha v Severnoy i Tsentralnoy Azii-Voennoe delo drevnego naseleniya Severnoy Azii. Novosibirsk, 1987, s. 159.

20 Drevniy i Srednevekovıy gorod Vostoçnogo Maverannahra. Taşkent, 1990.

21 Tuyanbaeva B. T. Epigrafiçeskiy dekor arhitekturnogo kompleksa Ahmada Yasavi. Alma-Ata, 1989, s. 10.

22 Voronina V. A. Konstruktsii i hudojestvennıy obraz v arhitekture Vostoka, M., 1977, s. 94.

23 Tuyanbaeva B. T. Uk. soç., s. 164-165.

24 Akişev A., Sakskiy mitraizm., s. 31.

25 Kabilelerle ilgili bkz. Sultonov T. İ. Koçevıe plemena Priaralya, M., 1982, s. 8-9.

Timur ve Seferleri
YRD. DOÇ. DR. GÜRSOY SOLMAZ

Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi / Türkiye

ranlıların Timur-leng, Türklerin Aksak Timur ve Avrupalıların Tamarlane diye andıkları büyük emir Timur’un doğum tarihi kaynakların hepsinde 9 Nisan 1336 Salı günü olarak verilmektedir. Oniki HayvanlıTürk Takvimi’ne göre Sıçan yılında Keş (Şehr-i Sebz=Yeşil Şehir/Yeşilkent) yakınlarındaki Hoca Ilgar köyünde dünyaya gelmiştir. Babasının adı Turagay, annesinin adı ise Tekina Hatun idi. Babası Türkleşmiş Moğollardan Barlas oymak beği Emir Turagay’dır.1

Timur’un 1360 ile 1370 yılları arasındaki siyasi faaliyetleri hakkında pek fazla bilgi yoktur. Timur’un bu on yıl içinde zaman zaman Çağataylar ile Moğollar arasındaki mücadeleye katılıp duruma göre vaziyet aldığı, ileride yararı dokunacağını ümit ettiği kimselerle akrabalık kurmak suretiyle gayet siyasi davrandığı söylenebilir.

Bu sıralarda Maveraünnehir hakimi olan boy beglerinden Emir Kazagan öldürülünce yerine oğlu Abdullah, o da öldürülünce torunu Hüseyin, Maveraünnehir hakimliğini ele geçirdi. Maveraünnehir’in bu karışık durumundan yararlanmak isteyen Doğu Türkistan’da hüküm süren Çağatay Hanı Tuğluk Timur, Maveraünnehir’e geldiğinde (1360) bazı begler buradan kaçtıkları halde Timur, Tuğluk Timur’a bağlılığını bildirmişti. Bu yüzden atalarının yurdu olan Keş ve yöresi kendisine bırakıldı. Tuğluk Timur, Maveraünnehir’i oğlu İlyas Hoca Oğlan’a bırakıp, Timur’u da onun hizmetine tayin etti. Fakat İlyas Hoca’nın yanındaki beglerin zalimce davranışları Timur’u oradan ayrılmasına ve aynı zamanda kayınbiraderi olan Emir Hüseyin’le buluşmasına sebep oldu. Timur, Emir Hüseyin’le düşmanları karşısında zor durumda bulunan Sistan hakimi Fahreddin’e yardımda bulundu. Bu yardım talebini yerine getirip geri dönerlerken önleri kesilip çarpışmaları gerektiğinden bu sırada ömür boyu izini taşıyacağı sağ eline ok isabet etti. Herhalde ayağının sakatlanması da bu çarpışmada olmuştu. Timur ile karınca hakkındaki meşhur hikaye de onun bu zor anında vuku bulmuş olmalıdır.2

Yarasının iyileşmesinden sonra iki emir yeniden Maveraünnehir’e gelip Belh ve Keş şehirlerini ele geçirip Maveraünnehir’e hakim oldular. İleride azdan çoğa doğru gelişen bir kısım olaylar bu iki arkadaşın yollarını ayıracaktır.

1370 yılında Cengiz Han soyundan Suyurgatmış’ı hanlık tahtına oturtup “han” ve kendisini “ulugbek” yani beğlerbeği ilan etmiştir. Timur’un Kazan Halil Han’ın kızı Saray Melik Hatun’la evlenmesi, bu devreye rastlar ki, Timur bundan sonra “han damadı” mânasına gelen Küreken lakabıyla tanınacaktır. Bunu müteakip Belh’te toplanan kurultayda ise, ülema tarafından Timur’a “Sahip Kıran” ve sonra da Kutbeddin lakabı verilmiştir.3

Sonra Emir Hüseyin’le mücadelesine başlayan Timur, bu mücadeleden galip çıkacaktır. Belh kalesine sığınmış olan Hüseyin’i yakalayıp öldüren Timur onun haremi ve hazinelerini de ele geçirmişti.4 Bu hanımlardan birisi olan Saray Mülk Hanım’ın Han kızı olması sebebiyle Timur “Kürekan” (Han güveyi) ünvanını taşımaya hak kazanmıştır. Belh şehrini tahrip eden Timur Semerkant’a gelerek 9 Nisan 1370 yılında tahta geçmiştir.

Timur hayatının sonuna kadar “hanlık“ iddiasına kalkışmayıp “bek” olarak kalmış, tebaası olan Türkler, hatta kendi evladı tarafından ancak “Timur Bek” tesmiye olmuştur.5

Timur’un yaptığı seferler aşağıdaki başlıklar halinde değerlendirilmiştir.

A. Timur’un Harezm

Üzerine Seferleri

Cengiz Han ölmeden önce ülkesini oğul ve torunları arasında pay ederken kuzey ve batı Harezm Cuci’ye, doğu bölgeleri olan Hive ve Kat Çağatay’a verilmişti. Cucioğulları Harezm’in kendilerine ait idaresini Kongrat kabilesi begleri

ne vermişlerdi. Timur, bir müddet önce Kongratlardan Hüseyin Sufi’nin Harezm’in doğu bölgelerinin idaresini ele geçirmesi üzerine, kendisine elçiler göndererek, burasının eskiden Çağatay ulusuna ait olup, iade etmesini istemişti. Hüseyin Sufi bu teklifi kabul etmeyince Timur, Harezm’e sefer düzenleyerek 1371-1379 yılları arasında dört defa Harezm üzerine yürüyerek Hüseyin Sufi’yi yenmişti. Daha sonra üzüntüsünden ölen Hüseyin Sufi’nin yerine geçen kardeşi Yusuf Sufi ise Timur’a itaat etmiş hatta soyu Özbek hanlarına dayanan ve Hanzâde diye anılan Süyün Beg’i de Timur’un oğlu Cihangir’e vermişti. Ancak Yusuf Sufi sözünde durmayınca Timur buralara yeniden ikinci bir sefere başlayınca Yusuf sözünü yerine getirmeye mecbur olmuş ve yapılan hazırlıklar sonucu 1374 yılında yapılan düğün ile Mirza Cihangir ve Hanzâdenin düğünleri yapılmış ve bu evlilikten Timur’un kendisine veliahd edindiği,6 ancak Ankara Savaşı’ndan sonra Anadolu’da ölen Muhammed Sultan dünyaya gelmiştir.

Timur, 1376 yılında üçüncü defa Harezm’e yürüdükten sonra, durumu gereği Deşt-i Kıpçak meseleleri ile meşgul olmak zorunda kalmış, bundan yararlanan Yusuf Sufi, Buhara ve Hazar ötesi Türkmenleri üzerine yağma seferlerine girişmişti. 1379 yılında Timur, Harezm meselesini kesin olarak halletmek üzere dördüncü defa olarak Harezm üzerine yürüdü. Timur tarafından üç ay kuşatılan ve bu sırada yakalandığı bir hastalıktan kurtulamayan Yusuf Sufi ölünce Timur, Harezm’i kesin olarak ele geçirerek yağmalayıp, ganimetlerle geri dönmüştür.7

B. Timur’un Moğollar ve Deşt-i Kıpçak

Üzerine Seferleri

Timur, Harezm bölgesinde meşgul iken Moğollar bunu fırsat bilerek Maverâünnehr’e gelip yağma hareketlerinde bulunuyorlardı.

1370 yılına gelindiğinde Timur, Maverâünnehr’de hakimiyetini sadece Celayırlılar ve bazı beyler onun hakimiyetini tanımayarak 1375 yılında ayaklanmışlardı. Maverâünnehr’in kuzeydoğusunda Hocend yöresinde yaşayan Celayirlilerin reisi Adilşah Behram ve Kıpçakların reisi Sar Buka anlaşarak birlikte Semerkant üzerine yürüdüler. Ancak Semerkant hakimi Ak Buka, şehri teslim etmediği gibi, biraz sonra yetişen Emirzâde Cihangir’in karşısında tutunamayarak önce Deşt-i Kıpçak’a kaçıp Ak Orda hükümdarı Ulus Han’a sığınmışlar, bir müddet sonra oradan ayrılarak, Duğlat emiri Kamereddin’in yanına gitmişlerdi. Fakat Celâyır kabilesi bunun cezasını çok şiddetli bir şekilde çekmiş, kabile dağıtılarak diğer beglerin hizmetine verilmiştir.

Timur 1375 yılı sonunda emiri Kamereddin üzerine yürüdü ise de, kışın şiddetinden dolayı Semerkant’a dönüp, kışı çıkardıktan sonra 1376’da hareketini tekrarladı ve Moğol emiri yenilerek kaçtı.

Yukarıda adı geçen Adilşah Behram ve Sar Buka Timur’dan kaçarlarken, Urus Han’ın yanından kaçan Toy Hoca Oğlan’ın oğlu Toktamış ise ilk defa olarak Semerkant’a gelmişti. Toy Hoca, Urus Han’ın kardeşi ve dolayısı ile Ak Orda sülalesinin önde gelen, nüfuzlu bir mensubu idi. Urus Han zamanında Hazar Denizi’nin doğusundaki Mankışlak’ta vali olarak bulunuyordu. Urus Han’ın çağırdığı bir kurultayda onun bazı kararlarına karşı çıktığından öldürülmüştü. Genç, cesur ve enerjik bir kimse olan oğlu Toktamış, babasının öldürülmesinden sonra kendi hayatını da tehlikede gördüğünden 1376 yılında Semarkand’a güçlü hükümdar Timur’un yanına kaçmıştı.

Toktamış Semarkand’a geldiği sırada Timur, Isık Göl yöresinde Çu ırmağı boyunda, Koçkar mevkiinde (Bugünki Kırgızistan Cumhuriyeti) bulunuyordu. Akıllı ve ileriyi gören bir devlet adamı olan Timur, onu desteklemesi gerektiğini anlamıştı. Ak Orda ile Altın Orda’nın birleşmesi ile ortaya çıkacak olan güçlü bir komşu devlet, Timur için tehlikeli de olabilirdi. Bu yüzden o, Deşt-i Kıpçak meselelerinde söz sahibi olmaya çalışıyordu. Bu düşüncelerle Timur Toktamış’ı mümkün olduğunca iyi karşılamaları için emir buyurmuş ve kendisi de Özkent’ten Semarkand’a gelmiştir.

Timur, Toktamış şerefine eğlenceler düzenleyip, kendisine ve adamlarına değerli armağanlar vermişti. Bununla birlikte Toktamış’a Otrar ve Savran’ı hatta Ak Orda’nın Baş şehri Suğnak’ı da vermişti ki, bu sonuncusunu Toktamış’ın gidip, bizzat alması gerekiyordu. Urus Han bu sırada, yerine oğlu Kutluk Buka’yı bırakarak İdil boyunda bir sefere çıkmış bulunuyordu. Timur tarafından desteklenen Toktamış, Ak Orda üzerine yürüdü. Ve ilk savaşta Kutluk Buka öldürüldü ise de, sonunda Toktamış yenilip, kaçarak tekrar Timur’a sığınmıştı. Buna rağmen Timur, Toktamış’ı yeniden silahlandırarak, eskisinden daha güçlü bir ordu ile göndermişti. Bu seferde karşısına Urus Han’ın başka bir oğlu olan Toktakiya çıkmış ve Toktamış yine yenilmişti. Elinden yaralı olarak zorlukla kaçarak yine Timur’un huzuruna gelmişti. Toktamış’ın bu yenilgisinin ardından Timur’un huzuruna Mangıt kabilesine mensup olan ve Rus kroniklerinde Edigey diye adlandırılan İdigu da kaçarak geldi. İdigu üstelik Urus Han’ın asker toplayıp, Toktamış’ı ele geçirmek için gelmekte olduğunu bildirmişti. Gerçekten de İdil boyunda sefere çıkmış bulunan Urus Han, Toktamış’ın faaliyetleri üzerine ülkesine dönmüş ve Timur’a elçi göndererek:” Toktamış benim oğlumu öldürmüş ve sizin ülkenize kaçmıştır. Onu bana teslim edin, yoksa savaşa hazırlanın” diyerek tehditte bulunmuştur. Timur ise cevabında “bize sığınmış olan bir

kimseyi teslim etmek örf ve adetimize aykırıdır. Eğer bu hususta ısrar edilirse biz savaşa hazırız” dedi.8

Bu sebeple Timur ordusunu hazırlayarak Urus Han’a karşı harekete geçti ise de mevsimin kış olması bu savaşın yapılmasına engel oldu. Timur ordusuyla ülkesine dönerek baharda Urus Han üzerine sefere çıktı. Ancak taraflar arasında bu defa da ciddi bir çarpışma olmadı. Zira bu sırada Urus Han ölmüş ve yerini büyük oğlu Toktaki’ya almıştı. Kısa bir süre sonra o da ölünce yerine Timur Melik Oğlan geçti. Timur, Toktamış’ı Ak Orda’da bırakarak kendisi Semarkand’a dönmüş, fakat ardından Toktamış da Timur Melik Oğlan’a yenilmiş canını zorlukla kurtarmıştı. Bundan sonra Timur Melik Oğlan vaktini içki ve eğlence ile geçirmeye başlayınca bundan istifade eden Timur, Toktamış’ı dördüncü defa olarak göndermiş (1378), Toktamış bu sefer galip gelerek, Ak Orda’da hakimiyeti ele geçirmiş, Suğnak, Savan gibi şehirleri de zapt etmişti. Toktamış, bundan sonra kuvvetli bir ordu toplamış ve ardından İdil ırmağı kıyısındaki şehirleri fethe başlamıştı.

C. Timur’un

Horasan Üzerine

Seferleri

Timur, 1370 yılında Maverâünnehr’de hakimiyeti ele geçirdiğinde, İran parçalanmış bir durumda idi. Merkezi Herat olmak üzere Horasan’da Kertler (1245-1383), merkezi Sebzvar olmak üzere Horasan’ın batı taraflarında Serbedarlılar (1337-1381), merkezi Curcan olmak üzere Astarâbâd, Damgan, Bistam ve Simnan taraflarında Toga Timurlular (1337-1410), merkezi Şiraz olmak üzere Fars ve Kirman bölgelerinde Muzafferiler (1294-1393), merkezi Bağdat olmak üzere Irak-ı Arap, Irak-ı Acem ve Azerbaycan bölgelerinde ise Celayirliler (1336-1432) hüküm sürüyorlardı.

1380 yılında Horasan Serbedarlılar, Toga Timurlular, Kertler ve Muzafferiler arasında bitmek bilmeyen mücadeleler dolayısı ile karışık bir durum arz etmekte idi. Timur, Horasan’ın bu durumunu bölgenin ele geçirilmesi için uygun görerek, aynı yılda henüz 14 yaşında bulunan oğlu Miranşah’ı, yanına seçkin begler ve 50 koşunluk bir kuvvet katarak Horasan’a gönderdi. Buyruk gereğince yola çıkan Miranşah, Belh ve Andboy taraflarına gelerek konmuş, Herat’ı ele geçirmek niyetinde olan Timur da arkadan hareket etmişti. Önce Fuşenc Kalesi ele geçirilmiş, ardından Timur Herat üzerine yürümüştü. Daha önce Semarkand’da büyük kurultaya davet edilmediği halde katılmayan Kert hükümdarı Giyaseddin Pir Ali şehrin surlarına güvenerek, hazırlanıp Timur’u bekliyordu. Şehir bir süre kuşatıldıktan sonra nihayet Giyaseddin Pir Ali huzura gelerek 1381 yılı Nisan ayında şehri teslim etti. Bundan dolayı Melik bağışlanarak hazineleri elinden alınmış ve Timur kışı Buhara’da geçirmek üzere dönmüştür.

Timur, Buhara’da kışı geçirirken Serbedarlılardan Hoca Ali Müeyyed’in adamları gelerek Toga Timurlulardan Emir Veli’nin Sebzvar üzerine yürüdüğü haberini getirdiler. Bunun üzerine Timur, 1382 yılında tekrar Horasan üzerine yürüdü. Yolda Serahs’ta bulunan oğlu Miranşah ve Herat’taki Giyasseddin, Kert de orduya katıldılar. Kelât, Kahkaha ve Turşiz kaleleri ele geçirildiği gibi, Muzafferilerden değerli armağanlar göndererek, ayrıca dostluğun pekişmesi için torunu Pir Muhammed’e Muzafferi sülalesinden bir kız isteyerek, Mazenderan taraflarına gitti.

Fakat Emir Veli aman dileyince, Timur Horasan’a dönüp,oradan Gıyasseddin Pir Ali ile oğullarını da beraberinde Semarkand’a götürerek Horasan’ın her tarafına Miranşah’ın beglerini tayin etti. Timur’un ayrılmasından sonra Herat’ta ayaklanma çıkması üzerine Timuroğlu Miranşah’ı ayaklanmayı bastırması için gönderdi. Miranşah gelerek ayaklanmayı şiddetle bastırmış, daha önce Herat’ın tesliminden sonra Semerkant’da oturmak zorunda bırakılan Kert sülalesi mensupları ayaklanma ile ilgili görülerek, başta Gıyaseddin Pir Ali olmak üzere öldürülmüşlerdir. Böylece Herat ve yöresinde yaklaşık 140 yıldan beri hüküm sürmekte olan Kert hanedanı sona erdi. Yine bu sefer sırasında Timur, Serbedarlıların baş şehri Sebzvar üzerine yürüdü. Serbedarlı imamlarından Ali Müeyyed teslim oldu ve 1386 yılına kadar Timur’un yanında kaldıktan sonra, bir bahane ile öldürüldü.

Bundan sonra Sistan üzerine yürüyen Timur, Sistan şahlarından Şah Kutbeddin ile ileri gelenlerini tutsak alıp, Semerkant’a göndermiş (1383 aralık ayı), oradan Bust üzerinden Hilmend suyuna doğru yönelmiştir. Vaktiyle Sistan’da Timur’u elinden okla yaralayan Melik Mamaktu, armağanlarla huzura gelmiş ve kendisini tanıyan Timur, adı geçen Melik huzurdan çıkınca tutuklanıp, okla öldürülmesini buyurmuştur. Timur bundan sonra Kandahar üzerinden Semerkant’a döndü.

Lakin onun Horasan seferi sırasında kendisine boyun eğen Astarâbâd, Damgan, Simnan ve Mâzenderân hakimi Toga Timurlulardan Emir Veli’nin varlığı Timur’u rahatsız ediyordu. 1381 yılında Timur İsferayin’i ele geçirerek, Astarâbâd’a kadar ilerlediğinden Emir Veli kaçmıştı. Timur’un ayrılmasından sonra o ülkesine yeniden hakim oldu ise de, 1384’te Timur’un askerleri tekrar gelince Emir Veli Azerbaycan taraflarına kaçmış, ülkesi ise elden çıkmıştı. 9


Ç. Timur’un Üç Yıllık Seferi (1386-1388)

Timur’un 1386 yılı başında başlayıp, 1388 sonunda sona eren ve birçok muharebeleri içine alan 3 yıllık seferi “Timur’un 3 yıllık seferi” diye bilinir.

Horasana yaptığı seferler sırasında İran’ı gözden kaçırmayan Timur, çekirge ve karınca sürüsü gibi kalabalık bir orduyla İran ülkesin’e10 girdi.” Bu ülkeyi de idaresine katmayı planlayarak 1386 yılında Semerkant’dan hareket etti. Mâzenderân’da Firuzkûh’a geldiğinde Sari hâkimi Seyyid Kemaleddin ve oğlu Gıyaseddin huzura gelerek bağlılıklarını bildirdiler. Ardından son yıllarda hac kervanlarına saldırarak yağmaladıkları söylenen Luristan hakimi Melik İzzeddin’i cezalandırmak niyetiyle Hurremâbâd’a gelerek bu yöreyi yağma ve tahrip ettiler. İzzeddin oğullarıyla birlikte ele geçirilip Semerkant ve Türkistan taraflarına gönderildiler.

Timur buradan Azerbaycan’a yöneldi. Çünkü Bağdad’da bulunan Celayırlı Sultan Ahmed’in Tebriz’e doğru ilerlemekte olduğu haberini almıştı. Bir hafta kadar önce Sultan Ahmed’in, Timur’un dönmesi üzerine şehir kolaylıkla ele geçirildi. 1386 yazını Tebriz yöresinde geçiren Timur, bunu takiben Nahcivan üzerinden Gürcistan’a geçti. Gürcüler Hıristiyan oldukları için, Timur bu seferine cihad manzarası verdi. Aynı yılın sonbaharında Nahcivan yanında Ziyaûlmülk Köprüsü’nden Aras’ı geçerek Osman Gazi’nin atası Ertuğrul Gazi ve kardeşlerinin oymaklarıyla birlikte bir müddet kaldıklarını bildiğimiz Sürmeli Çukuru ve Sürmeli Hisarı’na geldi. Kalenin Tuman isimli hakimini esir ederek ve “bunu müteakip oradan göç ederek Kars Kale ve hisarına gelip, buranın da etraf ve civarını ele geçirdiler. Kars Hisarı çok muhkem ve metin idi, onun valisi olan Firûzbaht çok şiddetli bir muharebe yaptıysa da nihayet itaat ederek Emir’e (Timur) geldi; emir kendisini taltif ile in’am ve ihsanda bulunduktan sonra oradan da göç ederek”11Akbuğa (Cavakhet’te Atabekli şehzadesi yurdu) mevkiisinin yukarısına geldi Kar ve yağmur mevsimi olduğundan buradan ayrılıp Kitu, Zerşat, Çildir, Akılkelek yoluyla 1386 kışında Tiflis üzerine vardı.12 Yanındaki begler ve devlet adamlarına:” Bu iş bana acayip geliyor…Eski padişah ve meliklerin ellerinde bu kadar güç ve kudret olduğu halde Müslüman olmayan Gürcülere memleketin ortasında, saltanat iddiasında bulunacak kadar kudret vermişler. O halde Müslümanlık ve dindarlık nerede kaldı? Puta tapanlar bile, bu putlar kendilerine yardım etmeyeceği halde, kendi dinlerinin aleyhinde bulunanları yok etmek için çalışırlar. Müslümanlar, Tanrının kendilerine yardım edeceğine dair vaadine rağmen bu kâfirleri neden hükümdarlıkta bıraktılar? Onlardan sağlanan küçük menfaatler için neden böyle bir harekette bulundular? Şimdi hükümdarlık bize geçmiştir. İslam dünyasını onların kötülüklerinden kurtarmak için bu işi bizim yapmamız gerekir”13 diyerek, Gürcüler üzerine yürüyüp, Tiflis’i kısa bir kuşatmadan sonra ele geçirdi. Bu arada esir düşen Gürcistan kralı Bagrat V da esir alınmıştı. Fakat Gürcü kralı İslâmiyeti kabul etmiş gibi görünerek bir süre sonra esaretten kurtulmuştur. 14 Daha sonra Şirvan ve Gilân meliklerini de tâbı kıldıktan sonra, büyük bir av tertip ederek kışlamak üzere Karabağ’a geldi.

Timur’un Kuzey İran ve Azerbaycan bölgelerini ele geçirmesi vaktiyle XIII. ve XIV. yüzyıllarda Cuci ulusu ile İlhanlılar arasında olduğu gibi Kafkaslarda yeni çatışmalara yol açacaktı.15 Zira Timur’un yardımı ile tahtı ele geçiren Toktamış, ardından Mamay’a karşı harekete geçerek, onu, Kalka ırmağı kıyısında ağır bir yenilgiye uğratmış ve böylelikle bütün Deşt-ı Kıpçak’a hakim olmuştu. Astrahan’dan Bulgar’a kadar uzanan İdil boyları, Kuzey Kafkasya, İdil’in batısındaki sahalar ve Kırım Toktamış’ın hakimiyeti altına girmişti. Eski Altın Orda devletine sadece Harezm dahil değil idi ki, o da az önce Timur’un eline geçmişti. Mamay’ı yendikten sonra ele geçirilen ganimeti askerlerine dağıtan ve ordusunu daha iyi silahlandıran Toktamış, 1382 yılında başarılı Moskova seferinden sonra artık eski efendisine kafa tutmaya başlamıştı. Timur’un yardımı ile tahta oturan Toktamış, Mamay’ı yemiş ve başarılı Moskova seferinden sonra 1383 yılında Harezm’de kendi adına para bastırmıştı. Bu onun Harezm’den vaz geçmek niyetinde olmadığını göstermektedir.

Timur ise bu sıralarda İran işleri ile ciddi olarak uğraşmaya başlamıştı. Kuzey İran’ı ele geçiren Timur, artık Azerbaycan’da yerleşmeye çalışıyordu. İlhanlılardan sonra Azerbaycan’a hakim olan Celâyirlilerden bu sırada hüküm süren Sultan Ahmed zayıf bir şahsiyet olup, bölgede duruma tam olarak hâkim değildi.

Bölgenin içinde bulunduğu durum ve Timur’un Azerbaycan için taşıdığı emelleri öğrenen Toktamış, Tebriz üzerine yürümeye karar vererek, Derbend ve Şirvan bölgesinden geçerek 1385-86 yılı kışında Tebriz’e geldi. O, ancak büyük bir vergi karşılığında anlaşmayı kabul etmiş 250 Tümen altın toplayıp teslim edilmesine rağmen Toktamış, bu büyük ganimetle yetinmeyip anlaşmayı bozarak,Tebriz’e girip, şehri yağmalatmıştı. 1386’da Toktamış büyük bir ganimetle Azerbaycan’dan ayrılmış, çok geçmeden de Timur buraya gelmişti. Tarafların zengin bir bölge ve Altın Orda ile İlhanlılar arasında anlaşmazlık konularından biri olan Azerbaycan’ı kolaylıkla birbirlerine bırakmayacakları muhakkaktı.16
Vaktiyle Altın Orda hanlarıyla Memlûk sultanları arasında İlhanlılara karşı olduğu gibi, şimdi de Timur’a karşı ittifak teşebbüsleri başlamıştı. Nitekim Toktamış, Kahire’ye bir elçi heyeti göndermiş ve 25 Ocak 1385 günü Kahire’ye gelen elçiler saygı ile karşılanmışlardı.

Farklı taktikler uygulayan taraflardan Timur İran, Azerbaycan ve Kafkaslarda durumunu sağlamlaştırmak isterken Toktamış, Timur iyice toparlanmadan ve kuvvetlenmeden bir an önce onunla karşılaşmaya çalışıyordu.

1386-87 yılı kışında Timur, Azerbaycan’ın kışlak yeri Karabağ’da bulunurken, Toktamış’ın askerleri Derbend’den geçerek Samur ırmağı kıyısına girmişlerdi. Timur onlara karşı gönderdiği kuvvetleri oğlu Miranşah ile takviye edince zafer Miranşah tarafından kazanılmış ve Toktamış geri çekilerek Derbend’e çekilmişti.17

Timur Karabağ’dan o sıralarda başta Van gölü yöresi olmak üzere Doğu Anadolu’da bir devlet haline gelmeye başlayan Kara Koyunlu Türkmenlerinin reisi Kara Mehmet üzerine yürüdü. (Böylece bugünki milli sınırlarımızı ikinci defa geçen) Timur, Kara Mehmed’i hacc kafilelerine ve ticaret kervanlarına tecavüz etmekle itham ediyordu. Asıl sebep ise Kara Mehmed’in Timur’a itaat etmemesiydi. Timur 1387 yılı baharında Nahcivan’dan kalkarak ağırlığın Aladağ’da kalmasını emretmiş ve bizzat kendisi de ılgarla Karakoyunluların üzerine yürümüştü. Aydın kalesi de denilen Beyazıd (bu günkü Doğu-Beyazıd) kalesine gelen ve Aydın ulusunun istila önünden kaçarken bırakmış olduğu davarları ordusuna yağma ettiren Timur, buradan Kara Mehmed’in oğullarından Mısır Hoca’nın elinde bulunan Avnik Kalesi’ne erişti. Buranın heybet ve metanetini görerek zaptına girişmedi. Avnik önünden geçerek 1385 yıllarına kadar Eretna valisinin hâkim olduğu, o tarihten sonrada Karakoyunlular’ın koruyucusu Kara Mehmet’in eline ve hâkimiyetine geçmiş olan. Erzurum’a” bir gün içinde gelip zapt ve yağma etmiş.18 ve aynı gün (1 Temmuz 1387) almıştı.


Yüklə 8,23 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   98   99   100   101   102   103   104   105   ...   179




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin