Böylece, bu siyasi hareket Rusya’nın söz konusu bölgeye münasebetinde sömürgeci kimliğini tümüyle ortaya çıkardı. Rusya’nın bu niyeti, askeri müdaheleden bir yıl sonra, 13-26 Ağustos 1782 yılında Feteli Han arasında Bakü’de yapılan aralıklı konuşmalar sonucu Rus tüccarlara kolaylıklar sağlanması ve onların korunmaları da garanti altına alınmış oldu.48
Voynoviç’in bu seferi İran ve Türkiye hakim çevreleri arasında bir telaşa neden oldu. Bununla ilgili olarak Türk sultanı, Bakü Hanı Melik Muhammet Han dahil, Azerbaycan hükümdarlarına Rusya’ya karşı, kendilerine özel himayesi ve desteğini teklif etmek üzere, kendi elçisini muhtelif hediyelerle Azerbaycan hanlıklarına gönderdi. Diğer Hanların yanısıra, Bakü Hanı Melik Muhammed Han’a da 5 bin ruble ve saatlar gönderilmişti.49 Gubalı Feteli Han, kendisi bu zamana kadar Osmanlı Devleti’nden yardım için ricada bulunmuş olmakla birlikte kendisini tüm Azerbaycan hükümdarı olarak Rusya’ya tanıtmak ve hükümdar olarak kabullendirmek için çaba harcıyordu. Bunun için de kendisine gönderilen mektup ve hediyeleri kabul etmedi ve Bakü Hanı’na “Paşanın gönderdiği elçiyi, getirdiği tüm hediyeleriyle beraber geri göndermesini…” emretti.50 Fakat Astrahan valisi Jukov’un kinez Potyemkin’e bir ihbarında, Bakü Hanı’nın, Rus kuvvetlerinin gelmesi üzere Osmanlıya, gönderdiği arabulucu ile Rusya’yı şikayet etmek istediğini belirtiyor ve şu şekilde uyarıyordu: “o limanda tüm karşı koyma tedbirleri alınsın, Rus filosu kuvvetleri Hanı sıkıştırmak istiyorlar.51 Feteli Han Gubalı’nın Voynoviç’le yaptığı konuşmalar Feteli Han’ın Bakü Hanı üzerinde büyük etki sahibi olduğunu açıkça göstermektedir. Bununla birlikte, Melik Muhammed Han’ın Osmanlıyla gizli ilişkileri ve Rusya’ya aldırış etmeyişi, Bakü Hanı’nın kendisinden önceki hükümdar gibi, Hanlığın bağımsızlığını kaybetmekten korkarak siyasi manevralar çevirmek istediğini göstermektedir. Astrahan valisi Jukov, Rus tüccarlarının Melik Muhammed Han tarafından baskıya uğraması ve Melik Han’ın Osmanlıya olumlu ilgisini göz önünde bulundurarak Bakü Hanı’nı başka türlü değil de açıkça ‘Rusya için zararı dokunabilecek birisi…’ ve ‘uzun zamandan beri Rusya tarafına düşmanca bakan biri’ olarak karakterize ediyordu”.52
1784 yılında Melik Muhammet Han, Mekke’yi ziyaret için sefere çıktı ve yolda öldü.53 Onun yerine kardeşi Hancan Bey’i hükümdar yapmak istediler. Fakat Melik Han’ın eşi “Hanım” Hatice Bike buna izin vermedi ve kocasının yerine henüz 11 yaşını doldurmamış olan oğlu II. Mirza Muhammet Han’ı tahta çıkardı. Reşit olmayan hükümdar, Feteli Han Gubalı’nın himayesi altında bulunuyordu. Bu yüzden de Hanlığın yönetimi fiilen küçük yaştaki Han’ın naibesi “Hanım” Hatice Bike’nin eline geçti.
1780 yıllarında İran’da Gacar Hanedanı’nın temsilcisi Ağa Muhammet Han’ın açıkça Azerbaycan Hanlığı’nı tehdit ettiği sırada Feteli Han Gubalı kendisinin kuzeydoğu Azerbaycan hudutlarını kapsayan devletinin tehlike ile yüz yüze kalmasından sakınarak, güneyden gelen tehlikeden korunmak için, aynı dönemde Azerbaycan topraklarında gözü olan ve bu yönde planlarını gerçekleştirmek isteyen, fakat niyetini saklayan Rusya’ya dayanmayı kararlaştırdı.
Feteli Han Gubalı’nın öğütü üzere küçük yaştaki II. Mirza Muhammet Han, kendi namına 1785 yılında kendi topraklarının Rusya tarafından himaye altına alınması hususundaki rica mektubunu P. S. Potemkin’e gönderdi.54 1787 yılında ise Guba hakimi Feteli Han kendisi başta Mirza Sadık Mamet Veliyev olmak üzere S. Pe
terburg’a, elçiliğe mektup gönderdi… Mektupta, Feteli Han “kendisine söylenenlerin hepsini yerine getireceğini… kendi sadakatının belirtisi olarak, hiç çekinmeden Bakü ve Derbend’i vereceğini” vaat ediyordu.55 Nitekim bu iki şehir stratejik ve ticari açıdan Rusya için büyük önem taşımaktaydı.
Ama Guba Hanı ile Rusya arasında yapılan sonraki görüşmeler Feteli Han’ın ölümü nedeniyle 22 Mart 1789 yılında Bakü’de yarıda bırakılmıştı.
Feteli Han hayattayken, kuzeydoğu Azerbaycan’ın siyasi birliğinin üst seviyede gerçekleştiği görülüyordu, ama ölünce, pek sağlam ekonomi temeli olmayan ve silah gücüyle kurulan devlet, hemen çöktü. Devlet temelinde ortaya çıkan bu dağılma Guba Hanlığı’ndan sonra Bakü Hanlığı’na da geçti. Bakü Hanlığı’nın Guba Hanlığı’na vassal bağlılığı bir taraftan onu dış saldırılardan koruyor, üretici güçlerin gelişimine yol açıyor olsa da, diğer taraftan Bakü hükümdarlarının özgür faaliyetlerini kısıtlıyordu. Fakat hanlıkta hakimiyet uğruna sürekli mücadeleler başlatılmıştı. Bu mücadele ve münakaşalar önce II. Mirza Muhammet Han (1787) ile onun amcası Muhammet Kulu Ağa (1791-1792) arasında başladı ve daha sonra da II. Mirza Muhammet Han ile Mirza Muhammet Han’ın amcazadesi Hüseyin Kulu Han (1792) arasında devam etti.
Fakat, Feteli Han’ın halefleri, özellikle de, büyük oğlu Ahmet Han, Bakü Hanlığı’nın kaybedilmesini bir türlü içlerine sindiremiyorlardı. Feteli Han’ın ölümü sonrası Guba Hanlığı tahtına oturan (Mart 1791 y.) Şeyh Ali Han, II. Mirza Muhammet Han tarafından defalarca Bakü’den kovulmuştu. Bu iç çekişmeler sonucunda zaten büyük olmayan Bakü Hanlığı birkaç kere daha parçalandı.
Hüseyin Kulu Han, 1792 yılında tahta çıktığı andan itibaren hakimiyet uğruna Şeyh Ali Han’la56 mücadelede kendi hakimiyetini koruma çabası içinde olmuştur. Ama Şeyh Ali Han’dan her tür destek alan II. Mirza Muhammet Han, Bakü’ye iki saldırı düzenliyor ve ilkinde pek başarılı olamasa da Guba askeri güçleriyle Bakü’ye yaptığı II. saldırısında ise Bakü Hanlığı ile Guba Hanlığı arasındaki birçok anlaşmanın bitmesine neden olmuştur.57
Bakü hükümdarlarının kendi aralarında hiç dinmeyen münakaşalar ve yine Gubalı Feteli Han’ın halefleri arasındaki hoşnutsuzluklar, Bakü Hanlığı’nı zayıf düşürdü ve dış düşmanların Hanlık üzerine iddialarının artmasına zemin oluşturdu. 1790 yıllarında, Ağa Muhammed Kacar’ın İran’da güçlü bir konuma gelmesi ile İran saldırısı Azerbaycan’ı tehdit etmeye başladı. Bir taraftan böyle karmaşık siyasi durum, iç feodal savaşları, Guba Hanlığı’nın eski kudret ve gücünü yeni baştan canlandırmaya çalışarak Bakü Hanlığı’nı kendisine tabi kılmaya çalışan Şeyh Ali Han’ın baskısı, diğer taraftan da Ağa Muhammet Kacar tehlikesi Bakü Hanı’nı Rusya’ya yönelmek zorunda bıraktı.
Tahta çıkan Hüseyin Han bağımsızlığını sağlamak ve Hanlığı dağılmaktan, İran ve Guba Hanlarının işgalinden korumak amacıyla Rusya’dan destek almak istiyordu. Bu amaçla da Bakü Hanı iki defa (1792 yılında58 ve 1795 yılında) Bakü Hanlığını kendi himayesine alması konusunda Rusya Devleti’ne başvuruda bulundu.
II. Katerina da I. Petro’nun olağan doğu siyasetini sürdürmekteydi. Azerbaycan hükümdarlarının kendi aralarında çıkan geçimsizliklerin çözümünde Rusya’yı kendilerine “hakem” olarak görmek istemelerinden yola çıkan II. Katerina bölgede düzenin sağlanmasını sabırsızlıkla bekliyordu. Gelişmeleri dikkatle izleyen Rusya kabinesi “Bakü Hanı’nın bağımsızlığını tanımakla”, kendi himayesi altına almak” konusunda ikilem içindeydiler. Çünkü Şeyh Ali Han, Rusya’da kendilerini himayesi altına almaları isteğiyle yazdıkları dilekçede (1793) Bakü Hanlığı’nı da kendi mülkleri olarak göstermişti.59 Fakat, bu ikileme rağmen, II. Katerina, Bakü şehrinin transit önemini ve Şeyh Ali Han’ın dış siyasetine pek uymadıklarını da göz önünde bulundurarak, Bakü Hanlığı’nı Rusya’nın egemenliği altına almaktan yanaydı. Azerbaycan’ın tamamını ve özellikle de Bakü Hanlığı’nı işgal etmek üzere kafasında tasarladığı planlarını gerçekleştirmek için bu uygun şansı asla kaçırmak istemiyordu. Fakat, İran tarafından gelen tehdit dolayısıyla, Rusya beklemeyi tercih etti ve hiçbir harekette bulunmadı. 1795 yılı sonbaharında Şeyh Ali Han’la Hüseyin Kulu Han arasında bir barış anlaşması yapıldı. Barış anlaşmasının aslı şuydu: “Bakü Hanlığı’ndan gelen gelir üçe ayrılacaktı: biri Bakü Hanı’na, diğeri Şeyh Ali Hana, üçüncüsü de Balahan köyü’ne yerleşen II. Mirza Muhammet Han’a verilecekti.60 Fakat 1795 yılına kadar Bakülü Hüseyin Kulu Han bu şartları bozarak Balahan kalesine saldırdı ve II. Mirza Muhammet Han’ı Guba’ya saldırmak için zorladı.
II. Katerina hükümeti bu çatışmalara müdahale etmedi. Ama Hüseyin Kulu Han Bakülü’nün Rusya’ya başvurusunu bir fırsat olarak kullanıp 1795 yılının Eylül’ünde Bakü Hanlığı’nı Rusya’nın himayesi altındaki protektorat devlet olarak kabüllenmeye razı oldu. Fakat 1795 yılının yazında Ağa Muhammed Han Kacar’ın Güney Kafkasya’ya saldırmasıyla bu mutabakat tam olarak gerçekleştirilemedi, yani resmileştirilmesi durduruldu.
Hüseyin Kulu Han Bakülü, Rusya’dan hiçbir somut cevap almaması üzerine ve kendi topraklarını korumak amacıyla Ağa Muhammed Han’ın Gürcistan zaferini (12 Eylül 1795) kutlayan Guba, Şeki ve Şamahı Hanlarıyla birleşti. Fakat Tiflis’te bozguna uğrayan Ağa Muhammet Han, bu kez silahlarını Azerbaycan’a karşı yöneltti.
Bakü şehrinden savaş tazminatı olarak büyük meblağda para ve eşya götürerek Hüseyin Kulu Han’a ve diğer Azerbaycan hanlarına, kendisine boyun eğme simgesi olarak rehinelerini göndermek konusunda bir ferman yolladı.61
Daha Rusya’dan destek almak için ümitli olan Hüseyin Kulu Han, Ağa Muhammet Han’ın kendisine yaptığı itaat teklifini reddetti. Olayların akışı Hüseyin Kulu Han’ın çıkarları doğrultusunda ilerliyordu. 1795 yılı sonuna yakın II. Katerina, Rus ordularının Güney Kafkasya ve Kafkaslar ötesine getirilmesi ve burada İran egemenliğinin güçlenmesini engellemek için general Gudoviç’e emir verdi. Bu da Bakü Hanlığını dağılmaktan kurtardı. Fakat İran’ın tekrar saldırmayacağından pek emin olmayan Hüseyin Kulu Han, tehlikesizlik konusunda bir garantisinin olmadığı için, Ağa Muhammet Han’ın ordusu Azerbaycan’ı terk edince, kendi elçisi Muhammet Selim Bey’i Rusya’ya göndererek “Hüseyin Kulu Han ve kendi halkı adına Rusya’ya sonsuza dek sadık kalacakları hususunda yemininin, tüm inançla kabul edilmesi üzere” Rusya devletine başvuruda bulundu.62 Bakü hükümdarı kendi dilekçisinde Bakü limanının önemini, burada güçlü kale duvarlarının bulunmasının süregelen iç çekişmeler ortamında bile tüccarlar için tehlikesiz bir ortam oluşturmuş olduğunu vurgulayarak teklifinin kabul edilmesini istiyordu.63 Bununla da o, kendi inancını şöyle dile getiriyordu: “eğer Bakülüler ‘Haşmetmehap İmparatorun’ iltifat takdirnamesine layık görülürlerse, hiçbir düşman Bakü kalesine saldırmaya cesaret etmez ve ahali de ‘Yüce Rusya sarayına özenle hizmet göstermeye gayret ederek’ hayatını huzur içinde sürdürebilir”.64
Bakü elçisinin Rusya tarafından sıcak karşılanması, Rusya Devleti’nin Bakü Hanlığı’nı sadece himayesi altına almakla kalmayıp, sömürgecilik siyasetine yöneldiğini kanıtlıyor.
Bakü Hanı’yla aynı zamanda Güney Kafkasya’nın diğer hükümdarları da Rusya Devleti’nin himayesine baş vurdular ve bu da II. Katerina’ya 1796 yılında general V. Zubov’un kumandanlığı altında silahlı kuvvetlerin buraya getirmesi için güzel bir bahane oldu.
Bilindiği gibi, Rusya Devleti buraya ordu gönderirken Azerbaycan hanlarına yardımda bulunmayı düşünmüyordu bile. Bu davranışın altındaki amaç, Rusya’nın Güney Kafkasya’da varlığını kuvvetlendirmekti. Bunun dışında Rusya’nın ileriye yönelik planları vardı, fakat Ağa Muhammet Han’ın buraya saldırması Rusya’nın bölgedeki işgalci planını tehlikeye sokmuş oluyordu. Ayrıca, bu saldırı yalnız Rusya’nın güney sınırlarının güvenliğini tehdit ediyor ve Doğu ile Rusya arasında ticareti engelliyordu.
Askeri seferden önce, II. Katerina tarafından yayınlanmış manifestoda ve Zubov adına Azerbaycan Hanlarına gönderilmiş duyuruda da bu söylenenler doğrulanıyordu. Bu bildiride Rus askerlerine “bedhahlık etmek ve direnmek isteyen” hanlara karşı bir tehditler yer almaktaydı.65 Sözü geçen duyuruya bakılırsa, Bakü’nün işgali birinci derecede önemli idi. Çünkü bu yolla Rus askerlerine besin maddeleri ve giyecek sağlanması kolaylaşacaktı.
Rusya hükümeti Hüseyin Kulu Han’ın başvurusunu maharetle kullanmaya gayret etse de, sonuçta bu başvurular, kendi işgal planlarını ne pahasına olursa olsun gerçekleştirmek isteyen Rusya’nın takip ettiği siyasete hiç bir kesin katkıda bulunmadı. Hüseyin Kulu Han sadece savunmaya hazırlanmakla kalmayıp, kendi elçisini tüm Azerbaycan hakimlerini tahttan devirmek için Rus askerlerinin saldıracağı haberiyle Mustafa Han Şemahılı’ya gönderdi.66 Fakat çok geçmeden, karşı koymanın hiçbir sonuç vermeyeceğini anlayan Bakü Hanı 13 Haziran 1796 yılında Gilgil Nehri’nin sağ kıyısındaki Rus askeri karargahına gelerek şehir anahtarlarını teslim etmek zorunda kaldı.67
Rus askerleri, sanıldığı gibi tüm Bakü nüfusunca değil, yalnızca Hıristiyan nüfus tarafından büyük konukseverlikle karşılanmışlardı.68 Müslüman nüfus, tarihin sonraki aşamalarında da defalarca tekrarlanan bu zorunlu eylemi hiçbir şekilde kabul etmiyordu. Böylece, Rusya bu defa da, saldırının sömürgecilik karakterini büyük bir beceriyle saklayarak, bunu, Bakü hükümdarlarının irade özgürlüğüne dayanan eylem gibi açıkladı. General Zubov’un Hüseyin Kulu Han’a hediyeler göndermesi69 Rusya hükümetinin ince ve hileci siyasetini gözler önüne seriyordu.
Bakü’nün işgali sonrası V. Zubov’un bu askeri seferde yakın silah arkadaşı P. D. Sisyanov, Bakü kumandanı olarak görevlendirildi.70
P. D. Sisyanov, Bakü’yü askerî donatım üssüne ve aynı zamanda da büyük bir ticaret merkezine çevirmeyi düşünüyordu. Hazar Denizi’nin batı kıyılarında en güzel koya sahip bulunan Bakü Şehri için onarım ve pekiştirme projeleri tasarlanmıştı. Tark ve Russey Bulak’ın sağlamlaştırılması71 fazla geniş capta olmayacaktı, ama Bakü limanına 12 palet (yüzgeç) gemilerin gelmesiyle ilgili Hazar filosu kadrolarının güçlendirilmesi gerekli idi. Bakü limanında kalkınma işlerinin yürütülmesi için para ayrılmış ve Petersburk’tan ustalar gönderilmişti. Bakü’nün geliştirilmesi Rusya Devleti için çok önemli idi ve Russey Bulak’ta kale inşası için 10.838 ruble ve Tark’ta 90.634 ruble tutarında para ayrılması öngörülmüştü. Bakü için 283.859 ruble ayrılması planlanmıştı.72 Bunun yanı sıra Rus ticaretini genişletmek ve geliştirmek için Rusya Hükümeti Hazar Denizi’nin beş limanında-Astra han, Mazandaran, Enzeli, Salyan ve Bakü’de “dışarıdan gelen tüccarlar için güvenilir bir barınak” ve “iyi temelli gümrük” yapmak niyetindeydi.73 Bununla da Rusya, bu bölgede geniş boyutlarda yerleşme planı
nın “İran ve Buhara yoluyla iki taraftan” Hindistan’la ticaret yolunu açacağını, bunun da Avrupa’daki kıyı devletlerinin bazılarını endişelendirdiğini çok iyi anlıyordu.74
Fakat tüm bu planların gerçekleşmesi kaderin hükmüyle yarıda kaldı. 6 Kasım 1796 yılında II. Katerina öldü ve çok geçmeden Rus askerleri Rusya tahtına çıkan, Katerina’nın oğlu I. Pavel tarafından geri çağrıldı. Rusya’nın yeni sahibi annesinin siyasetine tamamen zıt davranarak, 7 Temmuz 1797 yılı kararnamesi ile Bakü limanının güçlendirilmesi kararını “buna hiç bir lüzumun olmaması” gerekçesi ile iptal etti ve Astrahan’da bu liman için ayrılmış gemilerin serbest bırakılmasını emretti.75
Bununla beraber V. Zubov’un buraya seferi daha I. Petro tarafından bu bölgede başlatılan yayılma siyasetinin sürüdülmesi ile ilgili Rusya hükümeti tarafından atılmış önemli bir adım idi. Bu askeri sefer ileride bağımsız Azerbaycan Hanlıklarının kaldırılmasının temelini atmış bulunuyordu.
Rus askerlerinin çekip gitmesi sonucu 1797 yılında Ağa Muhammet Şah Kacar Azerbaycan’a saldırdı.76 Bu saldırı Şah tarafından Şuşa’nın ele geçirilip, Güney Kafkasya’da tüm feodal hükümdarların kendisine itaat etmelerini talep etmesi sonrası gerçekleşmişti. Ağa Muhammet Şah, kendi kuryesini bir müfreze ile Şuşa’dan Bakü’ye gönderdi. Şahın amacı kendisine itaat etmekten imtina eden ve görüşmeye gelmekten vazgeçen Hüseyin Kulu Han’ı yanına getirtmekti. Bakü Hanı, Rus devletinden yardım almak ümidini kaybetmişti ve daha önceleri alınamayan Şuşa Kalesi’nin çöküşünü duyarak itaat etmek ve Şuşa’ya gitmek zorunda kaldı. Burada, Ruslarla ilişkisi olması ve Bakü Şehrini savaşsız Rus askerlerine verdiği gerekçesiyle Ağa Muhammet Şah’ın hiddetli sitemleri sonrası Hüseyin kulu Han tutuklandı. Şahın kararnamesi üzerine Bakü, Şeyh Ali Han’ın yönetimine verildi. Hüseyin Kulu Han’ın ailesi ve akrabalarının bir kısmı Tahran’a gönderilecek ve geriye kalan Bakü sakinleri Şaha tazminatı ödeyeceklerdi.77 Fakat, saray hadimlerince 4 Haziran 1797 yılında katledilmek istenen Ağa Muhammet Şah’ın aniden ölümü, Bakü Hanı’nın hayatını kurtarmış oldu. O, salıverildi ve kendi topraklarına geri döndü.
1797 yılında kendi hakimiyetlerini Bakü’de ihya etmek isteyen Hüseyin Kulu Han’la II. Mirza Muhammet arasında yapılan uzun görüşmeler sonrası, Bakü Hanlığı merkezin Bakü olması ve tüm gelirlerin ikiye bölünmesi konusunda anlaşma sağlandı. Nitekim Hüseyin Han Bakü’de kaldı, II. Mirza Muhammet ise Maştağa köyünde yeni bir kale inşa ettirdi.78
Ağa Muhammet Şah’ın yeğeni, Feteli Şah’ın İran tahtına geçmesiyle, II. Katerina’nın siyasetine, her şeyden önce de doğu meselesine kendi tutumunu ve ilişkisini yeni baştan gözden geçiren I. Pavel siyasetini kökünden değiştirdi. Rus hükümeti İran askeri kuvvetlerinin Azerbaycan’a tekrar saldırmasına hiçbir türlü yol vermemeyi kararlaştırdı.
Hüseyin Kulu Han da kendi sırasında hakimiyeti tekrar ele alması dolayısıyla Rusya devletiyle olan ilişkilerini de netleştirdi. Bazı yüksek kıdemli Çar asker ve memurlarının I. Pavel’in, II. Katerina’nın siyasetine düşmanca yaklaşımını, özellikle de “kimsenin kişiliği ve mülk varlığı hiç bir hakarete ve baskıya uğramamalıdır, tam tersi her bir kişinin hem kişiliği, hem de mülkü güvencede tutulmalı ve korunmalı” diye vaadlerin yer aldığı beyannameyi79 küçümseyerek açıkça yağmacılık ve yolsuzluklara başlamışlardı. Derebeylik başını alıp gitmişti. Çar subayları genç delikanlıları ve kızları esir alıyorlardı. Nüfusun büyük çoğunluğu zarara uğramıştı.80 Çok sayıda muhtar, keza bu sırada Bakü’de bulunan Derbentli İmam Kulu bey tutuklanıp Rusya’ya gönderilmiş ve mülklerine de el konulmuştu. Bununla birlikte Bakü Hanı’nın 100 atına da el konmuştu.81
Rus askeri kuvvetlerinin Bakü’ye geldikleri dönemde Bakü Hanı’nın kendisine, etki ve otorite sahibi feodallare ve dolayısıyla tüm nüfusa verilen zarar, Bakü Hanı ile Rusya arasında ilişkilerin olumsuz gelişmesine yol açtı. İlk kaynaklardan açıkça belli olduğu üzere, Rusya şehirlerinde Bakü tüccarlarının baskı altında tutulması vb. gibi olaylar durumu çıkmaz hale getirmişti. Karşılıklı baskı, sonuçta askeri çatışmayla bitti. Özel olarak Enzeli’den Bakü’ye geri çağrılmış olan Rus konsolosu M. Skibinevski’nin anlaşmazlığın barış yoluyla çözümü üzere çabaları sonuç vermedi. 6 Şubat 1800 yılında yüzbaşı, filo teğmeni Moçakov I. Pavel’in emriyle “Kızılyar” gemisinden şehire ateş açtı. Rus silahının baskısı altında taahhüdün82 ve hatta daha sonra 1802 yılında Rusya tüccarlarının baskı altında tutulmayacağı konusunda sözleşmenin imzalanmasına rağmen, Hüseyin Kulu Han’ın Rusya’ya münasebeti Bakü Hanlığı’nın işgaline kadar düşmanca kalmış oldu.83
Hüseyin Kulu Han yine de kendi hakimiyetini ve bağımsızlığını korumak amacıyla İran’la Rusya arasında siyasi manevralar yapmak zorunda kaldı. Rusya ile ortaya çıkan askeri olay sonrası 1800 yılında Hüseyin Kulu Han tekrar İran hükümdarı Feteli Şah’a, Bakü Hanlığı’nı himaye etmesi ve askeri yardım göndermesi ricası ile başvuruda bulundu. Fakat, Feteli Şah, petrol ve tuz kaynağı olan Bakü’yü kendisi zaptetmek niyetindeydi. Şahın İran tüccarlarının şikayetçi olmaları bahanesiyle verdiği red cevabı sonrası84 Hüseyin Kulu Han, kendi elçisi Mirza Gazi Bey’i aynı konuda himaye ve destek verilmesi ricasıyla Petersburg’a göndermek zorunda kaldı.85 Ama, Feteli Şah, 1802 yılında Hüseyin Kulu Han’ı
İran askeri kuvvetlerinin baskısı ile boyun eğdirmek istediğinde, Bakü hükümdarı 1803 yılı Mart ayında kendi elçisi Allahverdi Bey’i yardım talebiyle Tiflis’e, Rus ordu komutanı Sisiyanov’a gönderdi.86 Hüseyin Kulu Han Bakülü’nün Rusya’ya başvurusu bir feodal hükümdarının kendi Hanlığı’nın bağımsızlığını koruyup sağlamak ve onu dış tecavüzlerden uzak tutmak isteğinden başka hiçbir şekilde yorumlanamaz. İran tarafından gelen tehlikenin şiddetlendiği dönemlerde Rusya’nın kendi konumunu Hazar denizinin batı kıyılarında güçlendirmek için Bakü hükümdarının ve XVIII. yüzyıl başları ve XIX. yüzyıl sonlarında diğer tüm Azerbaycan Hanlarının Rus hükümetinden himaye ricalarını bahane ederek bölgede işgalci siyasetini uygulamaya başladı. Bu yüzden de Rusya hükümeti Hüseyin Kulu Han’ın dilekçesine olumlu cevap verdi. Bakü hükümdarları adına Petersburg’a gönderilen Mirza Gazi Bey, temsil ettiği Hüseyin Kulu Han ve tüm halkı Rusya’nın himayesine kabul edildi.87 1802 yılında Hüseyin Kulu Han’ın Allahverdi Bey’i bir rica mektubu ile yollaması88 Güney Kafkasya üzerine çoktan beri hazırlanan planları gerçekleştirmek için etkin tedbirler almaya koyulan Çarlık hükümetinin ekmeğine yağ sürmüş oldu ve kesin surette Azerbaycan şehirlerini ve ilk önce de Bakü şehrini işgal etmek için hazırlıklara başladı. 12 Eylül 1801 yılında Gürcistan’ın Rusya ile birleştirilmesi Bakü ve Hazar Denizi’yle bağlantı kurma arzusunu daha da kabarttı.
Fakat, Hüseyin Kulu Han Bakülü’nün Rusya hükümetine zorunlu başvurusuna rağmen, Bakülüler sadece Gürcistan’ın değil (1801 y.), kendilerinin de Rusya’ya tabi olma hususunda olumsuz düşüncelerini saklamıyorlardı, bu da Rusya konsolosu M. Skibinevski’nin 26 Şubat 1802 yılı tarihli raporunda açıkça görülmektedir. Şöyle ki, Gürcüstan’ı himayesi altına almayı başaran Rusya, şüphesiz, Bakülülerin ve diğer Azerbaycan halkının gönül rızasıyla Rusya’nın kendileri üzerinde egemenliğini kabullendirmeye çalışıyordu. Bu sebeple de Rusya konsolosu, İran tehlikesi ve bundan da onları “yalnız Rusya kurtarabileceği” fikrini Bakülülere var gücüyle telkin ediyordu.89 Fakat, ne Bakü hükümdarı Bakü Hanlığı’nın bağımsızlığını kaybetmek istiyor ne de Bakülüler, Han yönetimini Hıristiyan fatihinin baskısına değişmek istemiyorlardı.
Katı sömürgecilik siyaseti güden Sisyanov, Bakü’yü tutmak üzere kesin talimat almıştı ve bu yüzden Bakü elçisi Allahverdi Bey’in Petersburg’a gönderilmesine razı olmayarak, onu Tiflis’te durdurmuştu. Uzun görüşmeler sonrası Hüseyin Kulu Han’ın Rusya Devleti’nin himayesine kabul edilmesi üzerine anlaşmaya varıldıysa da90 çok geçmeden bu anlaşma, Mustafa Han Şemahılı’dan çekinen Bakü hükümdarı tarafından bozuldu. 1802 yılında Bakü Hanlığı’nın tek hükümdarı Bakı Hanı91 yıllık para ve mal şeklinde 120000 ruble tutarında haracı vermek için gönderdiği Allahverdi Bey92 geri dönerken, Rus ordusu tarafından yarı yolda alı konmuş, tüm belgelerle, Rus sarayının hediyeleri elinden alınmıştı.
Şimdi yeniden Rus ordusunun Bakü Hanlığı’na doğru hareket ettiğini öğrenen Bakü Hanı, Rus ordusunun son davranışından yola çıkarak köylerinin yıkılacağı kanaatiyle Bakü hükümdarlarını tehdit eden ve sürekli güçlenen Mustafa Han Şemahılı’nın güdümüne girdi.93 Hüseyin Kulu Han, Şamahı Hanı’nın tehditlerine cevap olarak Bakü yoluyla Astrahan’da ticaret yapan Şamahı tüccarlarına saldırabilirdi. Bu yüzden de Bakü’de fazla taraftarı olan Şamahı Hanı’nın tehditleri Bakü Hanı’nı fazla etkilemedi.94
Anlaşmanın Hüseyin Kulu Han tarafından bozulmasının başlıca sebebi 1803 yılı Mart ayında askeri stratejik öneme sahip Çar-Balaken arazilerinde, General Gulyakov’un komutalığındaki Rus ordularının yerli halka karşı saldırganlığı ve yolsuzlukları olmuştu.95 Gence Hanlığı’nın işgali, Cevat Han’ın katledilmesi96 ve ardı sıra 1804 yılında halkın toplu kıyıma uğraması97 Azerbaycan hanlıklarına ve özellikle de Bakü Hanlığı’na karşı sömürgecilik siyaseti yürüten Rusya Devleti’nden yardım beklemenin anlamsızlığına Hüseyin Kulu Han kesinlikle inanıyordu.
Rusya hükümeti, Bakü Hanlığı’nın elden çıkmasına razı değildi, çünkü Bakü onun için bir kilit konumundaydı. Bu yüzden de Bakü Hanı’nın “dönekliği”, yahut kararsızlığı sebebiyle onu cezalandırmaya kalkıştı. Rusya hükümetinin Hazar bölgesinde faaliyetlerinin aktifleşmesi, Rusya ile İran arasında askeri harekatlarına (1804-1813 yy.) neden oluyordu. O’nun kuvvetlerini başlıca askeri harekat gibi göstererek başka yöne çekmekle Şahın saldırganlık niyetlerine engel olmak amacını güdüyordu. 1805 yılı Mart ayında Sisyanov Reşt’i ve Bakü’yü tutmak üzere general-binbaşı Zavalişin’in kumandanlığı altında Hazar filosunu harekete geçirdi. İşgal kuvvetleri Bakü şehrini alarak “ahaliyi korku altında tutacak yerlere top koyacaklardı”.98
Rus filosu daha 29 Ağustos’ta şehri hem karadan, hem de denizden bombardımana tuttu. Hüseyin Kulu Han, Bakü’yü vermekten vazgeçti ve Rus kaynaklarında doğrudan doğruya sözü edildiği gibi, etkili bir savunma başlattı. Bu kaynakların birinde kaydedildigi gibi, iki toplarının ve üs alay sancaklarının Ruslarca ele geçirilmesine rağmen, “hiçbir şey kaledekileri, kaleyi savunma düşüncelerini zayıflatmıyor, aksine, yaptıkları ani saldırılar düşmanın (Bakülülerin-M.İ.) moral gücünü kaybetmediğini ve savunmalarının başarısına inandıklarını kanıtlıyordu”.99 Şeyh Ali Han’ın çok sayıda silahlı birlikleriyle Bakü Hanı’nın yardımına gelmesi,100 başlarında Hüseyin Kulu Han bulunan Bakülülerin çok özverili
Dostları ilə paylaş: |