***************
İşte daha yukarıda bahsedilen (Hay ve an) ın bir bakıma da hakikat-i budur, gerçek hayattır, ve Bakara temsili bu yüzden Sûre-i Şerif’e ye yakışan gerçek bir isimdir. Ayrıca (sarı bakara) bir başka yönden de gene İnsân-ı Kâmilin zâhiren de remzi- işaretidir. Eskiden olduğu gibi gene de dünyanın yükü bakara’nın üstünde’dir. Eskiler (boğa burcu) hakkında “dünya öküzün boynuzu üstünde durur” dedikleri de budur. Yani dünyanın bütün yükünü çeker demektir ki, İnsân-ı Kâmilin vasfıdır. Çünkü (İnsân-ı kâmil) zâhiri ve bâtını ile hakikat-i ilâhiyye üzere mahlûk’tur) ve tecelli-i İlâhiyye esmâ ve sıfat bütün mertebeleri itibariyle İnsân-ı kâmilin üzerine yüklenmiştir.
İşte bu yüzden de bakara derisi dolusu altındır. İçi, dolusu ise Allah’ın bitki hayatı tabiat mer’asından gıdalanmaktadır. Ve ürettiği ise ettir, bu ise gene gerçek mânâ da İnsân-ı Kâmilin gıdasıdır. Onun eti bitkiden, bitki de bilindiği gibi madenden’ topraktan’dır. Toprak ise hikmettir, ürettiği her şey bir hikmete dayanmaktadır. Maden yani toprak mânâ’dan meddeye bâtından zâhire çıkarken Hakk’a en yakın olan mertebedir. İşte bakara ismi ve mânâsı baştan sona her mertebesi itibari ile İnsân-ı Kâmil-i anlatmaktadır, ve Sûre-i Şerife’ye isim olması
182
yakışmış ve yerli yerince de olmuştur.
Bu hakikat üzere Kûr’ân-ı Kerîm’de zâhiren hayvan ismi verilmiş başka Sûreler de vardır işte onların da hepsi bu ve benzeri hakikatler üzere kendilerine has İnsân-ı Kâmil-i anlatmaktadırlar. Ki! O nun Kitabının (Sûre) Sûretlerine İnsân-ı kâmilin bir Sûreti olarak isim almışlardır. Biz yine kaldığımız yerden devam edelim.
Hâdise diğer bir şekliyle de.
Dostları ilə paylaş: |