Bakara sûresi


(70-) Kalüd'u lena Rabbeke yübeyyin lenâ ma hiye, innelbekara teşabehe aleynâ ve innâ inşaAllahu lemühtedun



Yüklə 2,66 Mb.
səhifə25/75
tarix28.10.2017
ölçüsü2,66 Mb.
#17892
1   ...   21   22   23   24   25   26   27   28   ...   75

(70-) Kalüd'u lena Rabbeke yübeyyin lenâ ma hiye, innelbekara teşabehe aleynâ ve innâ inşaAllahu lemühtedun;


* “Bizim için Rabbine dua et de onun nasıl bir sığır olduğunu bize açıklasın. Çünkü sığırlar, bizce, birbirlerine benzemektedir. Ama Allah dilerse elbet buluruz” dediler.

Yine yetinmiyor beni İsrâîl kavmi ve tekrar, “bizim için yine Rabbine dua et onun mahiyetinden bize biraz daha haber versin, bizde bu özelliklerinden onu bulalım ve muhakkak inşaAllah biz onu bulup doğru yola ulaşırız yani

127

bu mesele hakkında doğru yolu buluruz.” Gerçi onlar zora koşuldukça koşuluyor ama bize de malûmat çıkıyor, yani levvâme nefsin özelliklerinden bahsedilmiş oluyor, bakın onlarda “inşaAllah” diyorlar eğer buradaki inşaAllah’ı demeselerdi zâten o ineği bulupta kesecek halleri yoktu, kesemeyeceklerdi çünkü nefisleri onları hep vazgeçire-cekti, onun neticesindede başlarına çok büyük kavgalar musibetler, gelecekti. “Çok içlerinde, özlerinde bulunan Allah’ın dilemesi” ni lisânen bile olsa söylemelerinden dolayı Cenâb-ı Hakk onlara bu fiili geçte olsa işletti.



قَالَ إِنَّهُ يَقُولُ إِنَّهَا بَقَرَةٌ لاَّ ذَلُولٌ تُثِيرُ الأَرْضَ وَلاَ تَسْقِي الْحَرْثَ مُسَلَّمَةٌ لاَّ شِيَةَ فِيهَا قَالُواْ

الآنَ جِئْتَ بِالْحَقِّ فَذَبَحُوهَا وَمَا كَادُواْ يَفْعَلُونَ


(71-) Kale inneHU yekulü inneha bekaretün la zelulün tüsiyrul'Arda ve la teskıylharse, müsellemetün lâşiyete fiyha* kalül' ANe ci'te BilHakkı, fezebehuha ve ma kâdu yef'alun;


* Mûsâ şöyle dedi: “Rabbim diyor ki; o, çift sürmek, ekin sulamak için boyunduruğa vurulmamış, kusursuz, hiç alacası olmayan bir sığırdır.” Onlar, “İşte, şimdi tam doğrusunu bildirdin” dediler. NihÂyet o sığırı kestiler. Neredeyse bunu yapmayacaklardı.

Bunun üzerine Mûsâ (a.s.) tekrar Rabbine danışıyor, “muhakkak ki O der, yani Rabbim der, o öyle bir bakara’dır yeryüzünü sabanla sürmek için boyunduruğa koşulmamıştır ve ekinleride sulamak için dolaba bağlanmamıştır, böylece alacasız bir inektir” bunun üzerine onlar “işte şimdi bize Hakk olarak geldin, yani bu kadar izahat bize yeter” dediler, hemen onu buldular ve kestiler, yalnız az daha bu işi yapmayacaklardı vazgeçeceklerdi, bu iş zor diye, ama aralarından birkaçı çıktı, hadi artık uzatmayın bu kadar soru yeter gelin şunu hemen bulalım, keselim dediler, buldular ve kestiler ama pahası onlara biraz ağır oldu.

Burada dervişliğin çok güzel özelliklerinden Bahsediyor

128


boyunduruğa girmemiştir yani şartlanmalar içerisine girmemiştir, derviş mutlaka bu böyledir, şöyledir diye kesin değerlendirmede bulunmamalıdır, boyunduruğa girmesi hür düşünememesi demektir.

Ark çevirmemiş, ekin sulamamış olacak, bugün dervişliğin genel olarak tarikatlarda görülen hadiseleri bunlardır, boyunduruğa koşulmak ve ekin sulamak, şeyhler o kadar yükseltiliyor ki dervişte bu artık kesin bir çizgi haline yani boyunduruk haline geliyor, şeyhten kurtulması mümkün olmuyor herşeyi onda buluyor, tabi ki her yolun bir eğitim sistemi olacak o konu ayrı, fakat Hakk’ın yerine haşa o kişiler getirilmiş oluyor ve bizde putperestlik yok derken o kişinin şahsında putperestliği icad etmiş oluyoruz, örneğin günde binlerle belirtilen çok fazla rakamlara ulaşan zikirler çekiliyor, bunlarda hep kendi yerinde dönüp durmaları sonucunu doğuruyor, o yükü çekecek, o dolabı çevirecek takati kalmıyor, hem o şekilde şartlanmış oluyor bunun yanında boyunduruk altına girerekte şartlanıyor.

En büyük eksiğimiz günün yaşantısına bu fiilleri uyduramamaktan kaynaklanıyor, o günün şartlarını bugünün insânına yapıştırmaya çalışıyoruz fakat olmuyor, bütün o hükümler yani şeriat, tarikat, hakikat, marifet var fakat sistemini değiştirerek kullanmak gerekiyor, çünkü hükümlerin değil, sisteminin hükmü geçmiş, ama bunlar düzgün bir şekilde nasıl yapılır ayrı konu, yeri gelmişken bazı şeyleri tespit için söylüyoruz.

Biz kendimizi kabirden çıkarmaya çalışıyoruz, beden kabrinden çıkarmaya çalışıyoruz, bu işin eğitimi diyerek kendilerini toprak altına ve kabirlere sokanlar var, Hz.Resullullah (sav) toprak altında bulmadı ki Rabbini miraçta buldu, biz onun ümmetiyiz ve mirac ehliyiz toprak ehli değiliz ki biz, bizim sistemimiz derviş odaklıdır yani bu işi sen kendin yapacaksın, kimse kimsenin işini yapmaz kendi işini kendin yapacaksın.

Yeryüzünü sürmemiş, demesinin bir başka özelliğide kendi beden mülkünü fazla karıştırmayacak, yeryüzü

129


demek bizim varlığımız bizim kendi dünyamız, sürerek bunu fazla karıştırmayacağız, eşelememiş olacağız, ve sulamamış olacağız, çünkü bu nefsi emmâre, nefsi levvâme toprağını sürüp, karıştırıp sularsak iyice azar, biz onları beden ve nefis yolunda değil Hakk yolunda kullanacağız.

Ve alacasız olacak, yani muhabbetinde bir fiske kadar acaba ve şüphecilik gibi şeyler olmayacak, ne mal, mülk, ne ana-baba, ne çoluk-çocuksevgisi, bunlar tabiki olacak ama Allah sevgisinin altında olacak.




وَإِذْ قَتَلْتُمْ نَفْساً فَادَّارَأْتُمْ فِيهَا وَاللّهُ مُخْرِجٌ مَّا كُنتُمْ تَكْتُمُونَ

(72-) Ve iz kateltüm nefsen feddare'tüm fiyha* vAllahu muhricün ma küntüm tektümun;


* Hani, bir kimseyi öldürmüştünüz de suçu birbirinizin üstüne atmıştınız. Hâlbuki Allah, gizlemekte olduğunuzu ortaya çıkaracaktı.

Ve devam ediyor bunun sebebini anlatıyor şimdi, hani siz bir nefsi öldürmüştünüz, onun hakkında tereddüte şüpheye düşmüştünüz, Allah muhakkak ki sizin gizlediklerinizi ortaya çıkarır.

Burada katledildiği söylenen nefs, emmâre, levvâme, mülhime (v.b.) mânâsına değil, insânı kasteden nefs kelimesi, yani siz içinizde mevcut olan insân tarafınızı kesmiştiniz, yani hükümsüz hale getirmiştiniz.

Bakın çoğul olarak kullanılıyor, siz yapmıştınız diyor yani herkesin varlığında bu tecelli etmiş gibi, yani herbirerlerimiz bu hükmün içerisindeyiz, şöyle diyelim, biz henüz nefsi levvâmeyi kesememiş iken, bize evhamda gelir ilhami yoldan düşüncelerde gelir ve insâni hakikatler gelir gönlümüze, ama siz bunları kesmişsiniz diyor, nefsi emmârenin, levvâmenin işine gelmediği için, böyle bir zamanınız vardı ve bu hususta münakaşaya düşmüştünüz, çelişkiye düşmüştünüz, muhakkak Allah sizin gizlediklerinizi ortaya çıkartır yani bunu niye yaptınız

130

samimiyyetinizin derecesi nedir, Allah bunu bilir ve ortaya çıkartır.



فَقُلْنَا اضْرِبُوهُ بِبَعْضِهَا كَذَلِكَ يُحْيِي اللّهُ الْمَوْتَى وَيُرِيكُمْ آيَاتِهِ لَعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ


Yüklə 2,66 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   21   22   23   24   25   26   27   28   ...   75




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin