Bakara sûresi



Yüklə 2,66 Mb.
səhifə44/75
tarix28.10.2017
ölçüsü2,66 Mb.
#17892
1   ...   40   41   42   43   44   45   46   47   ...   75

(144-) Kad nera tekallübe vechike fiys Semai, felenüvelliyenneke kıbleten terdaha* fevelli vecheke şatralMescidil Haram* ve haysü ma küntüm fevellu vucuheküm şatrehu, ve innelleziyne utülKitabe leya'lemune ennehülHakku min Rabbihim* ve mAllahu Biğafilin amma ya'melun;


*(Ey Muhammed!) Biz senin çok defa yüzünü göğe doğru çevirip durduğunu (vahiy beklediğini) görüyoruz. (Merak etme) elbette seni, hoşnut olacağın kıbleye çevireceğiz. (Bundan böyle), yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. (Ey Müslümanlar!) Siz de nerede olursanız olun, (namazda) yüzünüzü hep onun yönüne çevirin. Şüphesiz kendilerine kitap verilenler, bunun Rabblerinden (gelen) bir gerçek olduğunu elbette bilirler. Allah, onların yaptıklarından habersiz değildir.

Mutlak biz senin yüzünü semaya çevirdiğini görüyoruz, elbette seni razı olduğun kıbleye döndüreceğiz.

Yüzünüzü artık Mescidil Haram’a döndürün, bu Âyetle kişi Zat mertebesine geçmiş oluyor, yani ef’al, esmâ, sıfat mertebelerini bitirip Zat mertebesine intikâl ediyor, bunları evvela ilm’en kelime olarak bilmek gerekiyor sonra da yaşama intikal ettirmek gerekiyor.

Bu hâdise bir Berât gecesinin sabahından sonraki günde meydana gelmiştir, Berât gecesinin hakikatlerinden biri de işte budur, öğlen veya ikindi namazının esnasında bir sıra kadar bir cemaat varmış ve namaz sırasında bu Âyet gelince oldukları yerde dönmüşlerdir, böylece Kudsü Şerif kıble olarak başlanan namaz Mescidil Haram kıblesinde tamamlanmış olmaktadır.

Nerede olursanız olun artık yüzünüzü oraya döndürün,

262

yani Zat mertebesine döndürün.



Kendilerine kitap verilen o kimseler kesin olarak bilirler ki o Rablerinden bir Hakk’tır.

Allah onların yaptıkları amellerden gafil değildir.

وَلَئِنْ أَتَيْتَ الَّذِينَ أُوْتُواْ الْكِتَابَ بِكُلِّ آيَةٍ مَّا تَبِعُواْ قِبْلَتَكَ وَمَا أَنتَ بِتَابِعٍ قِبْلَتَهُمْ وَمَا بَعْضُهُم

بِتَابِعٍ قِبْلَةَ بَعْضٍ وَلَئِنِ اتَّبَعْتَ أَهْوَاءهُم مِّن بَعْدِ مَا جَاءكَ مِنَ الْعِلْمِ إِنَّكَ إِذَاً لَّمِنَ الظَّالِمِينَ


(145-) Ve lein eteytelleziyne utülKitabe Bikülli Âyetin ma tebiu kıbletek* ve ma ente Bitabi'ın kıbletehüm* ve ma ba'duhüm Bitabi'ın kıblete ba'din, ve leinitteba'te ehvaehüm min ba'di ma caeke minel ılmi, inneke izen le minezzalimiyn;


* Andolsun, sen kendilerine kitap verilenlere her türlü mucizeyi getirsen de, onlar yine senin kıblene uymazlar. Sen de onların kıblesine uyacak değilsin. Onlar birbirlerinin kıblesine de uymazlar. Andolsun, eğer sana gelen bunca ilimden sonra onların arzu ve keyiflerine uyacak olursan, o takdirde sen de mutlaka zalimlerden olursun.

Sen onlara her türlü Âyetleri de göstersen yani işaretleri de getirsen onlar senin kıblene tabi olmazlar yani Yahudiler ve Nasraniler, çünkü onlar esmâ ve sıfat mertebesin de olduklarından kıbleleri Kudûstür.

Sen de onların kıblesine tabi olacak değilsin, çünkü Zat mertebesi olduğundan geriye dönmezsin.

Onlardan bazıları bazılarının kıblesine tabi olurlar, eğer ilim sana geldikten sonra sen onların hevalarına tabi olursan yani hakikat sana geldikten sonra sen tekrar onların eski hevalarına tabi olursan, muhakkak ki zâlimlerden olursun, nefsine zulmedenlerden olursun, çünkü Zat mertebesine yol açılmışken sen tekrar gider ef’al ve esmâlarla meşgul olursan sen zâlimlerden olursun.

263

الَّذِينَ آتَيْنَاهُمُ الْكِتَابَ يَعْرِفُونَهُ كَمَا يَعْرِفُونَ أَبْنَاءهُمْ وَإِنَّ فَرِيقاً مِّنْهُمْ لَيَكْتُمُونَ الْحَقَّ وَهُمْ يَعْلَمُونَ


(146-) Elleziyne ateynahümül Kitabe ya'rifunehu kema ya'rifune ebnaehüm* ve inne feriykan minhüm leyektümunelHakka ve hüm ya'lemun;


* Kendilerine kitap verdiklerimiz onu (Peygamberi) oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Böyle iken içlerinden birtakımı bile bile gerçeği gizlerler.

Kendilerine kitap verilen kimseler kendi çocuklarını tanıdıkları gibi Peygamberi (s.a.v.) tanırlar, onların arasından bir grup bildikleri halde hem kendilerinde hem dışarda. Hakk’ı gizlerler.

الْحَقُّ مِن رَّبِّكَ فَلاَ تَكُونَنَّ مِنَ الْمُمْتَرِينَ

(147-) ElHakku min Rabbike fela tekûnenne minel mümteriyn;


* Hakk (ancak) Rabbindendir. Artık, sakın şüpheye düşenlerden olma!

Hakk senin Rabbindendir, sakın şüphecilerden olma.

وَلِكُلٍّ وِجْهَةٌ هُوَ مُوَلِّيهَا فَاسْتَبِقُواْ الْخَيْرَاتِ أَيْنَ مَا تَكُونُواْ يَأْتِ بِكُمُ اللّهُ جَمِيعاً

إِنَّ اللّهَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ


(148-) Ve liküllin vichetün huve müvelliyha festebikul hayrat* eyne ma tekûnu ye'ti Bikümullahu cemiy'a* innAllahe alâ külli şey'in Kadiyr;


* Herkesin yöneldiği bir yön vardır. Haydi, hep hayırlara koşun, yarışın! Nerede olsanız Allah hepinizi bir araya getirir. Şüphesiz, Allah’ın gücü her şeye hakkıyla yeter.

264


Bütün yüzler için bir yön vardır ve hayırlı işlerde yarışın, nerede olursanız olun Allah sizi bir araya toplar, muhakkak ki Allah herşey üzerine Kadir’dir, yani sizi dünyada da toplar, kıyamette de toplar.

وَمِنْ حَيْثُ خَرَجْتَ فَوَلِّ وَجْهَكَ شَطْرَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ وَإِنَّهُ لَلْحَقُّ مِن رَّبِّكَ وَمَا

اللّهُ بِغَافِلٍ عَمَّا تَعْمَلُونَ

(149-) Ve min haysü haracte fevelli vecheke şatralMescidil Haram* ve innehu lelHakku min Rabbike, ve mAllahu Biğafilin amma ta'melun;


* (Ey Muhammed!) Nereden yola çıkarsan çık, (namazda) Mescid-i Haram’a doğru dön. Bu, elbette Rabbinden gelen gerçek bir emirdir. Allah, sizin işlediklerinizden asla habersiz değildir.

Ve nereden çıkarsanız çıkın Mescidil Haram tarafına yüzünüzü döndürün, bu size Rabtan bir Hakk’tır, Allah sizin yaptıklarınızdan gafil değildir.

وَمِنْ حَيْثُ خَرَجْتَ فَوَلِّ وَجْهَكَ شَطْرَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ وَحَيْثُ مَا كُنتُمْ فَوَلُّواْ وُجُوهَكُمْ

شَطْرَهُ لِئَلاَّ يَكُونَ لِلنَّاسِ عَلَيْكُمْ حُجَّةٌ إِلاَّ الَّذِينَ ظَلَمُواْ مِنْهُمْ فَلاَ تَخْشَوْهُمْ وَاخْشَوْنِي وَلأُتِمَّ نِعْمَتِي عَلَيْكُمْ وَلَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ


(150-) Ve min haysü haracte fevelli vecheke şatral Mescidil Haram* ve haysü ma küntüm fevellu vücuheküm şatrehu, li ella yeküne linNasi aleyküm huccetün, illelleziyne zalemu minhüm fela tahşevhüm vahşevniy ve liütimme nı'metiy aleyküm ve lealleküm tehtedun;


* (Ey Muhammed!) Nereden yola çıkarsan çık, yüzünü Mescid-i Haram’a doğru çevir. (Ey mü’minler!) Siz de

265


nerede olursanız olun, yüzünüzü Mescid-i Haram’a doğru çevirin ki, zalimlerin dışındaki insânların elinde (size karşı) bir koz olmasın. Zalimlerden korkmayın, benden korkun. Böylece size nimetlerimi tamamlayayım ve doğru yolu bulasınız.

Nereden çıkarsanız çıkın yüzünüz Mescidil Harama döndürün, oraya dönün ki, sizin üzerinize delil olmasın, yani Mûseviler Hıristiyanlar kiminiz o tarafa kiminiz bu tarafa dönüyorsunuz diye sizinle alay etmesinler, onlardan zulmeden bazı kimselerden korkmayın, Benden korkun, Bende sizin üzerinize olan nimetimi tamamlayayım,umulur ki böylece hidÂyeti, doğru yolu bulmıuş olursunuz.

كَمَا أَرْسَلْنَا فِيكُمْ رَسُولاً مِّنكُمْ يَتْلُو عَلَيْكُمْ آيَاتِنَا وَيُزَكِّيكُمْ وَيُعَلِّمُكُمُ الْكِتَابَ

وَالْحِكْمَةَ وَيُعَلِّمُكُم مَّا لَمْ تَكُونُواْ تَعْلَمُونَ



Yüklə 2,66 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   40   41   42   43   44   45   46   47   ...   75




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin