Bakara sûresi


(172-) Ya eyyühelleziyne amenu külu min tayyibati ma razaknaküm veşküru Lillahi in küntüm iyyahü ta'büdun



Yüklə 2,66 Mb.
səhifə49/75
tarix28.10.2017
ölçüsü2,66 Mb.
#17892
1   ...   45   46   47   48   49   50   51   52   ...   75

(172-) Ya eyyühelleziyne amenu külu min tayyibati ma razaknaküm veşküru Lillahi in küntüm iyyahü ta'büdun;


* Ey imân edenler! Eğer siz ancak Allah’a kulluk ediyorsanız, size verdiğimiz rızıkların iyi ve temizlerinden yiyin ve Allah’a şükredin.

Ey imân edenler, yiyiniz temiz pak şeylerden, size vermiş olduğumuz rızıklardan, yani size vermiş olduğumuz rızıkların temizlerinden yiyin.

Demek ki bir çok rızık var ama temizleri diye ifade edilen bir ayrım var siz o temizlerinden yiyin mânâsında.

Evvelâ burada önemli olan bâtıni rızkı müşahede etmektir, bâtıni rızkı tespit etmek yani, sizi rızıklandırdık

286

derken bâtıni rızıkların temizlerinden seçin çünkü bâtıni diye belirtilen bir çok rızık var ki onlarında içerisine şirk karışmıştır, yani bir sürü dini hükümler var fakat vahdet hükmüyle izah edilmediğinden yani kimlikler ile benlikler ile izah edildiğinden, meseleye bakışta ikilik olduğundan şirk hükmünde oluyordur, işte bu şirk hükmünde olan bilgileri almayın demek isteniyor, tayyib demek temiz tevhid bilgisi demektir, eğer ibadet ediyorsanız Allah’a şükredin.



إِنَّمَا حَرَّمَ عَلَيْكُمُ الْمَيْتَةَ وَالدَّمَ وَلَحْمَ الْخِنزِيرِ وَمَا أُهِلَّ بِهِ لِغَيْرِ اللّهِ فَمَنِ اضْطُرَّ غَيْرَ بَاغٍ وَلاَ عَادٍ فَلا إِثْمَ عَلَيْهِ إِنَّ اللّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ

(173-) İnnemâ harreme aleykümül meytete veddeme ve lahmel hınziyri ve ma ühille Bihi li ğayrillah* femenidturre ğayre bağın ve la adin felâ isme aleyhi, innAllahe Ğafur'ün Rahîym;


* Allah, size ancak leş, kan, domuz eti ve Allah’tan başkası adına kesileni haram kıldı. Ama kim mecbur olur da, istismar etmeksizin ve zaruret ölçüsünü aşmaksızın yemek zorunda kalırsa, ona günah yoktur. Şüphesiz, Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

Sizin üzerinize ölmüş hayvanın eti, kan, domuz eti ve Allah’ın isminin dışında kesilenler haram kılındı, eğer bir kimse zorda kalırsa ölmeyecek kadar bahsedilen şeylerden yemesinde günah yoktur, ama nefsini doyuruncaya kadar değil, ölmeyecek kadar, muhakak ki Allah örtücü ve merhamet edicidir.



Sizin üzerinize haram kılındı,

Ölmüş hayvan eti, şimdi eti yenen hayvanlar var yenmeyen hayvanlar var ve eti yenmeyen hayvanlar vahşi hayvanlardır. Ölü eti demek ne demek,

ve la tecessesu ve lâ yağteb ba'duküm ba'da*eyuhıbbu ehadüküm en ye'küle lahme ehıyhi meyten fekerihtümuh

287


(Hucurat, 49/12. Âyet) yani “tecessüs etmeyin, bazınız bazınızın gıybetini yapmasın! Hiç sizden biri ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı?”

İşte burada gıybet yapmayın deniyor, hayvandan bahsediliyor, işte bu şekilde çekiştirme yapan kimseler daha henüz nefsi emmâre mertebesinde olduklarından her ne kadar beşer gibi gözükseler de hayvanlık mertebesin-delerdir, işte bu kişinin mânen eti yenmez.



Kan, kan içilmiyor, içinden boşalsın diye sonuna kadar akıtılıyor, çünkü kan nefsi emmârenin hayatını sağlıyor bedende, nefsi emmârenin yaşantısını sağlıyor veya fizik bedeninin yaşamını sağlıyor ki o da hayvanlarda nefsi emmârenin yaşantısını sağlıyor, nefsi levvâmenin de yaşantısını sağlıyor, işte nefsi emmâre ne yenir ne de içilir nefsi levvâmenin ise eti yenir kanı içilmez. Damarlarda dolaşıyor ya işte damarlarda dolaşırken sana güç kuvvet veriyor ve emmâreliği o gücüyle yaptırıyor yani kan vasıtasıyla bu nedenle o içilmez,

Ama insân’a ihtiyaç halinde damardan veriliyor çünkü ağızdan alındığı zaman mide yoluyla vücut onu alıyor, orada yapısında değişiklik oluyor ve insân yapısına başka türlü tesir ediyor, o canı çıkmış bir hayvanın kanı oluyor, fakat canlı insândan alınan kan doğrudan doğruya damara verildiğinde vücudun başka taraflarına tesir etmeden hemen damarlarda dolaşmaya başlıyor yani değişik yönlü bir faaliyet sahası ve hayat veriyor.

Domuz eti yemek, zâten bu bilinen bir şey, içerisinde bir çok hastalıklara yol açan virüsler olmasından ve ayrıca bâtıni olarak bakarsak, bir kimse çok domuz eti yerse bu domuzdaki yaşantı lâkaydilik olduğundan ve pisliklerle de beslendiğinden sahiplenme duygusunu atıyor üstünden kişinin, yani eşine karşı sahip olma duygusunu azaltıyor, işte batı’nın aile sisteminin bozulmasının en büyük tesiri domuz eti yemelerindendir, çünkü kıskançlığı kaldırıp tabiileştiriyor.

Allah’ın isminin dışında kesilen bir hayvanın da eti

288

haram isterse eti yenen hayvanlardan olsun, keserken başta Allah için demek gerekiyor onun sonrasında diğer niyetler edilebilir,



Ama zaruret varsa açlığını çok fazla örtmeyecek şekilde yediği zaman onun üzerine günah yoktur.

إِنَّ الَّذِينَ يَكْتُمُونَ مَا أَنزَلَ اللّهُ مِنَ الْكِتَابِ وَيَشْتَرُونَ بِهِ ثَمَناً قَلِيلاً أُولَـئِكَ مَا يَأْكُلُونَ

فِي بُطُونِهِمْ إِلاَّ النَّارَ وَلاَ يُكَلِّمُهُمُ اللّهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَلاَ يُزَكِّيهِمْ وَلَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ

(174-) İnnelleziyne yektümune ma enzelAllahu minel Kitabi ve yeşterune Bihi semenen kalıylen, ülaike ma ye'külune fiy butunihim illen nara ve la yükellimühümüllahu yevmelkıyameti ve la yüzekkiyhim* ve lehüm azabün elim;


* Allah’ın indirdiği kitaptan bir kısmını gizleyip onu az bir bedel ile değişenler (var ya); işte onlar karınlarına ateşten başka bir şey doldurmuyorlar. Kıyamet günü Allah, onlarla ne konuşacak, ne de onları arıtacaktır. Onlar için elem dolu bir azap vardır.

Şu kimseler ki Allah’ın kitaptan indirdiklerini gizlerler ve bunları çok az bir ücrete satarlar, Tevrat’ı yazarlarken öyle yaparlarmış, diyelim zekât Yüzde On olarak belirlenmiş kitapta, zenginler geliyor onu biraz düşür dediklerin de, kitabı yazanlar onlardan biraz sebeplenip onu değiştiriyorlarmış, işte bu kimseler karınlarına ateşten başka bir şey koymazlar, o aldıkları paralar ateştir, yedikleri zaman ateşe döner.

Allah onlarla kelâm etmez konuşmaz, kıyamet gününde, yani yüzlerine bakılmaz ve onlar temizlenip paklanmazlar yani günah kirlerinden temizlenmezler, onlar içinde çok can yakıcı elim azab vardır.

Kitaptan indirdiğini gizlerler, bu ne demektir,

289

çalışmalarında gevşeklik gösterenler içinde bu ayrıca, iç bünyede Allah onlara ilham ediyor ki kalk şunu yap, bunu yap diye onların gelen bu İlâh-î ilhamları geri plâna bırakarak yani gizleyerek, yapılması gereken fiilleri ortaya çıkarmamaları Allah‘ın indirdiğini gizleme mânâsınadır, o gelenler de Ulûhiyyet kitabından Zat mertebesinden bir işaret‘tir.



İşte yapması lâzım gereken şeylerin yapılacağı süre içerisinde başka bir şeyle meşgul olduğundan bunu alması lâzım gelirken sattı ve onları aldı, bu aldığı şey ne kadar az bir paha, yani o çok değerli şeyi terketti onun karşısında çok az bir değer aldı, işte bu aldığıyla yediği şey ateşten başka bir şeyde olmadı.

Ve Allah bunlarla kelâm etmez, çünkü baştan onlara kelâm etti, şunu yap bunu yap diye İlâh-î kelâmını bildirdi, o kişi burada onun kelâmını reddetti, ahirette artık onunla kelâm etmez, kelâm etmenin yolu burada, işte herkes kendi yolunu kendisi kapatıyor veya kendisi açıyor.

Onu temizleyecek hiçbir şey de yoktur ahirette, onlar içinde çok can yakıcı azab vardır, pişmanlık azabı, vicdan azabı, midesini zâten ateş doldurmuş olduğundan ateş içinden başlıyor.

أُولَـئِكَ الَّذِينَ اشْتَرَوُاْ الضَّلاَلَةَ بِالْهُدَى وَالْعَذَابَ بِالْمَغْفِرَةِ فَمَا أَصْبَرَهُمْ عَلَى النَّارِ



Yüklə 2,66 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   45   46   47   48   49   50   51   52   ...   75




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin