(197-) ElHaccü eşhürun ma'lumat* femen ferada fiyhinnel Hacce fela rafese ve la füsuka ve la cidale fiyl Hacc* ve ma tef'alu min hayrin ya'lemhüllah* ve tezevvedu feinne hayrez zadit takva* vettekuni ya ulil elbab;
* Hac (ayları), bilinen aylardır. Kim o aylarda hacca başlarsa, artık ona hacda cinsel ilişki, günaha sapmak, kavga etmek yoktur. Siz ne hayır yaparsanız, Allah onu bilir. (Ahiret için) azık toplayın. Kuşkusuz, azığın en hayırlısı takva (Allah’a karşı gelmekten sakınma)dır. Ey akıl sahipleri, bana karşı gelmekten sakının.
Hac bilinen aylardadır, bâtın yönüyle sadece burada belirtilen üç aya mahsus değil, kim ki Hakkikat-i İlâhiyye seyrini senenin hangi aylarında yapabiliyorsa, onun hac günleri orası olur, İnsân-ı Kâmil nerede bulunuyorsa orası onun Kâbesidir onu ziyaret ettiği zaman haccıdır, hangi saatlerde, hangi günlerde, hangi aylarda gidebiliyorsa onun hac mevsimi işte o zamanlardır.
Kim ki hacca niyetlendi, artık kadına yaklaşmasın, yani nefsaniyetine yaklaşmayacak o arada, yaklaşırsa Ulûhiyyet hakikatleri kendisinde meydana gelmez, beşeriyetinden kurtulamaz.
Yalancılık yapmasın, yalancılıktan kasıt gerekli şeyin
316
dışında başka kelâmlar konuşmasın, nefsinin varlığını ortaya koymasın çünkü nefsi baştan başa yok ve yalan, nefsimiz düzmece bir hadise işte nefsimizden konuştuğumuz sürece yalan söylemiş oluruz, söylediğimiz şey doğru dahi olsa, kavga, savaş yapmasın, kavga yapması için kişinin evvelâ karşısında muhatap bulması lâzım ama hac’ta yani gönülde olan kimse karşısında Hakk’tan başka bir muhatap bulamayacağından, Hakk’la da kavga etmeyeceğinden çünkü kendisi de aynı olduğundan, dolayısıyla fiillerini ortadan kaldırması gerekiyor, bunları yerine getirmezse hacı olması mümkün olmuyor.
Hayırdan ne işlerseniz Allah bunların hepsini bilir, nasıl bilir, zâten yaptığın herşeyi O’nunla birlikte yaptığından söylesen de söylemesen de O’nda bunlar var olduğundan bilir. Yolda hazırlık yapın, azığın hayırlısı takvadır, kitap mı okuyacağız zikir mi yapacağız, verilen talimatları mı yerine getireceğiz, gece mi kalkacağız, teheccüd, nafileler mi kılacağız, oruç mu tutacağız, bunların hepsi azık yani yolculukta bize lâzım olan azık, hem bu âlemdeki seyrimizi tamamlamak için hem de bâtına aktarılacak yani ahiret sonrası yaşama aktarılacak o yolculuğunda azığı bunlardır, kimin dersi nerelerdeyse oradaki dersini yapması ruhunun azığını hazırlaması, aklının, irfanının azığını hazırlamasıdır.
Ey Kâmil akıl sahipleri benden sakının diyor Cenâb-ı Hakk bizatihi kendi kelâmı ve bu kelâm da Zat mertebesinden gelen kelâm çünkü Ben, kaynağı Zâtından doğuyor, Benden korkun demiyor yalnız, korku başka sakınma başka, sakınma korkuyu içerisine alıyor ama korku değil, sakınmak demek kişinin kendi varlığının hakikatini unutmaktan sakınması veya bunu nakletme-mekten sakınmasıdır, gerçi o her zaman olmaz, zaman, zemin ve mahal müsait olacak ki, karşındaki de alıcı olacak, o şekilde bulduğunuzdada vermemekten sakının, Kâmil akıl dediği aklı küll sahipleri, ulul elbab bir bakıma bab kapı demek olduğuna göre kapı sahipleri, Esmâ-i Hüsnâ’nın her birisi bir kapıdır, Hakk’a götüren, Hakk’ın sarayına girilen bir kapıdır, kimin kabiliyeti, karakteri neye
317
uygunsa o kapıdan içeriye alınır, başka türlüde Hakk’ın mahremiyetine giriş yolunu bulmak kesinlikle mümkün değildir, bahçenin kapısına kadar getirirler, etrafından döndürürler, ama içeriden biri gelip kapıya açmadıkca içeriye girilmesi mümkün değildir, tabii içeriye alınmazdan öncede o kapıda o kişilerin bir hayli beklemesi lâzımdır, ki sâbit kadem olduklarını belli etsinler, bir Hakk yolcusunun da ısrarla Hakk’ın kapısında, ehlûllah’ın kapısında beklemesi lâzımdır ki ulûl elbab o kapıdan onu içeriye alsın.
لَيْسَ عَلَيْكُمْ جُنَاحٌ أَن تَبْتَغُواْ فَضْلاً مِّن رَّبِّكُمْ فَإِذَا أَفَضْتُم مِّنْ عَرَفَاتٍ فَاذْكُرُواْ اللّهَ عِندَ الْمَشْعَرِ الْحَرَامِ وَاذْكُرُوهُ كَمَا هَدَاكُمْ وَإِن كُنتُم مِّن قَبْلِهِ لَمِنَ الضَّآلِّينَ
(198-) Leyse aleyküm cünahun en tebteğu fadlen min Rabbiküm* feiza efadtüm min Arafatin fezkürullahe ındel Meş'aril Haram* vezküruHU kema hedaküm* ve in küntüm min kablihı le minaddalliyn;
* (Hac mevsiminde ticaret yaparak) Rabbinizin lütuf ve keremini istemekte size bir günah yoktur. Arafat’tan ayrılıp (sel gibi Müzdelife’ye) akın ettiğinizde, Meş’ar-i Haram’da Allah’ı zikredin. Onu, size gösterdiği gibi zikredin. Doğrusu siz onun yol göstermesinden önce yolunu şaşırmışlardan idiniz.
Rabbinizin lütfundan talep etmeniz size günah olmaz yani Rabbinızden Rabbinızın mahremiyetine girmeyi istemeniz sizin için günah sayılmaz, belkide sevap ismiyle belirtirsek yapacağınız en büyük iştir diye altında çizgide vardır.
Arafat’tan indikten sonra, Allah’ı zikredin Meşaril Haram’da, Arafat’tan inmek ne demektir,? Arafat bilindiği gibi haccın farzıdır, Arife günü akşam ezanına kadar Arafat’ta olmayan kişinin haccı olamıyor, tekrarlaması
318
gerekiyor, Efendimiz (s.a.v) hac Arafat’tır demiştir zâten, diğerleri onun teferruatları, Arafat’a çıkmak demek, ehli Araf yani Araf ehli olmak demektir, arife’de bilici mânâsına ya, ertesi günün bayram olduğunu, mutlak olarak Rabbe vusûl olduğunu bildiren gün mânâsınadır, Kûr’ân-ı Kerîm’de de A’raf sûresi var, orada a’raf ehlinden bahsediyor, diyor ki cennet ile cehennem arasında bir tepe vardır, orada bir takım erler vardır, cennetlikleri ve cehennemlikleri simalarından tanırlar, ne cennete konur onlar ne cehenneme konurlar, sevapları yok ki cennete girsinler, günahları yok ki cehenneme girsinler, çünkü beşeriyetleri kalmamış, a’raf olmuşlar, işte Arafat’a çıkmak demek, dünyada iken cennet ve cehennem arasındaki a’raf mahalline çıkmak demek hakikati itibarıyla, işte kim ki oraya sadece sûreti değil sıreti yani hakikati ile de bâtını ile de çıktıktan sonra kendisinde meydana gelen İlâh-î tecellilerin hepsiyle birlikte onları varlığında toplayarak Allah’ı zikretsin, Meş’aril Haram’da, gayriye yasak olan bir yerde, işte Hakkikat-i İlâhiyyeyi idrak etmiş olan bir kişi haremdir, o kişinin gönlü haremdir, kendisi oradan çıkmaz, ama başkasına haramdır, neden ehlullah’ı kolay kolay tanıyamazlar, çünkü haramdır onların bâtınının tanınması ve tanıtılması, gayriye haramdır, eğer biz a’raf ehli olmuşsak gerçekten, Meş’aril Haram bize harem, diğerlerine haramdır, yani ancak çevresinde dolaşabilirler, işte sen kendi hakikatini kaybetmeden Ulûhiyyet mertebesi itibarıyla Meş’aril Haramda zikrini yap, yani oradaki hakikatleri idrak et, onu da zikret, zikirden maksat o hakikatlerin ortaya çıkmasıdır, yani Arafat’taki hakikatlerini oradada yaşa diye anlayabiliriz.
O’nu zikret, Arafat’ta ve Arafat’a çıkarken neler öğretmişse güzellikle zikredin. İşte siz daha evvelce bu hadiselerden haberdar değildiniz, ne zaman ki bir İnsân-ı Kâmil’e yolunuz düştü, ondan bunları aldınız, eğitildiniz bunları unutmayın yani şükrünüzü eda etmekten geri durmayın diye altında ikaz var.
319
ثُمَّ أَفِيضُواْ مِنْ حَيْثُ أَفَاضَ النَّاسُ وَاسْتَغْفِرُواْ اللّهَ إِنَّ اللّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
Dostları ilə paylaş: |