Bakirköy ruh ve siNİr hastaliklari hastanesi


ÇİNİLİ KÖŞK 518 519 ÇİNİLİ KÜLLİYESİ



Yüklə 7,48 Mb.
səhifə122/134
tarix27.12.2018
ölçüsü7,48 Mb.
#87102
1   ...   118   119   120   121   122   123   124   125   ...   134

ÇİNİLİ KÖŞK

518

519

ÇİNİLİ KÜLLİYESİ

Çinili Kögk'ün girişi (solda) ve tavuslu çeşme (sağda). Erdal Yazıcı (sol), Araş Neftçi (sağ)

Naîmâ, IV. Murad'ın vezirlerinden Abaza Paşa'run 28-29 Safer 1044/23-24 Ağustos 1634 gecesi Sırça Saray'da hapsolunarak idam edildiğini bildirir. Çinili Köşk'te 17. yy'ın sonlarında saraya mensup ağaların oturduğu bilinmektedir.

Köşk 26 Receb 1150/19 Kasım 1737' de bir yangın sonucunda harap olmuştur. Bu yangından sonra yapılan tamir sırasında köşkün cephe mimarisi önemli ölçüde değişmiştir.

19. yy'da ihmal edilen ve bakımsız kalan Çinili Köşk yüzyılın sonlarında müze binası olarak kullanılmaya başlanmıştır.

Binanın müzeye çevrilmesi sırasında içindeki çinilere zarar veren bazı uygulamalar cereyan etmiştir. Binada yapılan değişiklikleri anlatan bir belgeye göre kubbeyi de içine alacak şekilde yapılmış olan ahşap çatı kaldırılmış, binaya dışarıdan merdiven yapılmış, zemine mermer döşenmiş, bazı bölme duvarları kaldırılmış, yeni kapı ve pencereler açılmış, bazı pencere ve ocaklar iptal edilmiş, alt kata inen esas merdiven kapatılarak yeni bir merdiven yapılmıştır.

1910'lu yıllarda önemli bir restorasyon gören Çinili Köşk II. Dünya Savaşı yıllarında kapatılmış ve 1942'den itibaren de yeniden tamir edilerek, önüne 1880'li yıllarda inşa edilen merdiven kaldırılmıştır. Bu tamirat 1948-1952 arasında da devam etmiş ve bozulan kısımların ihyası ile örülen, kapatılan yerlerin meydana çıkarılmasına devam edilmiştir.

Çinili Köşk iki kadı taş bir yapı olarak inşa edilmiştir. Yapımında beyaz küfeki taşı kullanılmış ancak yan ve arka cephelerde kırmızı tuğla dolgulara da yer verilerek binanın renkli bir görünüm kazanması sağlanmıştır. Halic'e bakan çıkmalı arka cephede tuğla dolguların alt katında kilim deseni biçiminde bir süsleme bulunmaktadır. Ancak bu cephe günümüzde artık görülemez durumdadır. Ön cephesinde iki kat halindeki revak-lardan üst dizinin sütun başlıkları Fatih dönemi üslubuna aykırı düştüğünden bu revağın 18. yy'daki tamirde bu şekli aldığı ileri sürülmüştür. Hünername'deki bir minyatürde köşkün revağma iki taraflı bir merdivenin çıktığı gösterilmiştir. Sonraları burada düz bir duvar gerisinde ve bodrumu aydınlatan bir pencerenin iki tarafından, kitle içine oyulmuş olarak çıkan merdivenler yapılmıştır. 1870'lerde bu merdivenler doldurularak dıştan iki taraflı kagir merdivenler yapılmış, bunlar da 1950'li yıllarda yapılan restorasyonda yıkılarak gömülü merdivenler yeniden kullanılır duruma sokulmuştur. E. Hakkı Ayverdi bu cephenin asli biçiminin şimdikinden çok değişik olduğunu ileri sürerek bunu gösteren bir de restitüsyon yapmıştır. Buna göre kasrın cephesinde sadece sekiz ince destek olup bunlar saçağı taşıyordu. Böylece çinilerle kaplı heybetli giriş eyvanı bütün güzellik ve ihtişamı ile karşıdan görülebiliyordu. Bu tahmini resmin de tartışılabilir tarafları vardır. Fakat açıkça bellidir ki üslubu e-

Günümüzde

(üstte) ve

Sebah &

Joaillier'in



çektiği bir

fotoğrafta

(19. yy)

Çinili Köşk,

(altta).

Erkin Emiroğlıt

(üst), Burçak Evren

koleksiyonu (yan)

sas binaya çok ters düşen revak 18. yy' da ilave edilmiştir. Ayverdi bugün görülen revağın 1737'den sonra yapıldığını çok ayrıntılı biçimde ispatlamıştır. Herhalde aslında kasrın cephesinde 1737'de yanan ahşap direkli ve ahşap saçaklı bir revak vardı.

Köşkün ön cephesinin ortasında bulunan çinilerle kaplı, büyük bir eyvan içinde açılan bir kapı, içeriye girişi sağlamaktadır. Girişin yanlarında daha ufak bir eyvana benzeyen ve fazla derin olmayan kemerli nişler vardır. Sağdaki nişin yanında bulunan merdiven, ön mekânların üstündeki asma kat ile çatıya çıkışı sağlar. Giriş mekânının üstünde birbirine dar bir dehlizle bağlanan tonozlu iki mekândan ibaret bir asma kat bulunur.

Çinili Köşk'ün esas katı bir orta me-

kâna açılan dört eyvan şemasına göre yapılmıştır. Çeşitli bölümlerdeki tonoz ve kubbelere geçiş unsurları olan örgü (şebeke) şeklindeki kaburgalar, Orta Asya ve Selçuklu mimari geleneklerinin devam ettirildiğine işaret etmektedir. Köşelerde birer kubbe ve birer yarım kubbe biçiminde tezyini şekillerde yapılmış tonozlarla örtülü odalar vardır. Bunlardan giriş tarafında bulunanların yan cephelere komşu olan bölümleri, dışarıdan düz bir duvar içinde olmalarına rağmen içeriden üç cephelidir. Bu nedenle yan duvarlarda açılan pencereler köşelidir. Parka bakan taraftaki odalar daha büyük ve gösterişlidir. Üzerlerini birer kubbe ile prizma şeklinde süslemeye sahip tonozlar örter.

Tavuslu çeşme soldaki odada, duva-

ra açılmış bir niş içindedir. Tam ortada beş köşeli olarak ileriye taşan kubbeli oda Haliç ve Boğaz girişlerine hâkimdir. Üstünde Türk üçgenleriyle geçişi sağlanmış bir kubbe ve beş cephesinin her birinde pencereler vardır.

Çinili Köşk'ün üstünün, ortadaki ana kubbeyi de içine alarak gizleyecek şekilde dik meyilli ahşap bir çatı ile çok erken bir dönemde örtüldüğü eski resimlerden anlaşılmaktadır. Bu ahşap çatı geçen yüzyılda görülmemektedir. Belki de 1737 yangınında yanmış olmalıdır. Yine ahşap örtülü olmakla birlikte dışarıdan fark edilemez derecede basık bir çatı ile kaplı olan damdan yukarıya doğru taşan bir kubbe görülür. Kare bir kaidenin üstünde basık bir kasnağa oturan kubbe bir aydınlık feneri karakterinde-dir. Dört köşesinden sivri külahlı bacalar yükselir. Dama çıkışı sağlayan merdiven kulesi de belirgindir. Son tamirde köşkün üstü kurşun kaplı düz bir taraça haline getirilerek orta kubbe kitlesi, dört baca ve merdiven kulesinin belirli hale getirilmesi sağlanmıştır. Ancak bu çatı şekli, ana kubbe kaidesindeki pencerelerin yarılarına kadar gömülü kalmalarına neden olmuştur.

Bodrum katın planı bazı değişikliklerle üst kata benzer. Odalar daha küçüktür. Tonozlarda, üst kattaki gibi zengin örgü motifleriyle kaburgalar yapılmıştır. Hizmetlilere mahsus oldukları sanılan bu odalar çok karanlıktır. Ama çıkıntı halindeki orta oda zengin bezemeli ve bol pencerelidir. Köşe tromplarının içlerinde dörder dizi alveollü mukarnas-lar görülür. Geçişi şebekeli kaburgalarla sağlanan kubbesinin içi malakari süslemelerle kaplanmıştır. Ortadaki yan eyvanlardan penceresiz dar odalara geçilen kapıların döşemesinde iki yerde güzel biçimde işlenmiş yalaklar (su akıtma menfezleri) vardır. Bunların abdest alma yerleri oldukları tahmin edilmektedir.

Çinili Köşk'ü değerli kılan özelliklerinden biri de dış cephesiyle, büyük eyvanın iç yüzeylerini ve içindeki odaların bir kısmını kaplayan çinileridir. Cephede ve büyük eyvanda mozaik tekniğinde yerleştirilmiş çiniler görülür. Büyük kemerin alt yüzünde, firuze zemin içine beyaz çinilerle yine mozaik tekniğinde kufi yazı yazılmıştır. Yan eyvanlarda ve odalarda duvarlar yaklaşık 3 m yüksekliğe kadar altıgen çinilerle kaplıdır. Bunların aralarına başka renklerde üçgen çinilerden çerçeveler yapılmıştır. Ayrıca bazı yerlerde, ortalarına altın yaldızlı motifler damgalanmış firuze çiniler görülür. Cephede büyük eyvanın içinde bir şerit halinde uzanan çini kitabe bulunmaktadır. Kitabe, birbirine girift iki satır halinde ve lacivert zemin üzerine beyaz ve sarı sülüs hatla yazılmıştır.

Çinili Köşk ortada bir sofa etrafında dört oda bulunan ve geçen yüzyıla kadar yapılagelen Türk ahşap ev mimarisinin kagir ve abidevi karakterde bir örneğidir. Çini süslemesi ise kısmen Selçuklu, kısmen erken Osmanlı sanatı üslubundadır.

Bibi. Tursun Bey, Târih-i Ebu'l-Feth, (yay. M. Tulum), İst., 1977, s. 74-75; Târih-i Na-ima, III, 228; K. Wulzinger, Byzantinische Baudenkmâler zu Konstantinopel, Hanno-ver, 1925, s. 36-37; E. Kühnel, Çiniliköşk'de Türk ve islâm Eserleri Koleksiyonu, Berlin-Leipzig, 1938; (Konyalı), Abideler, 29-31; î. H. Konyalı, "Çinili Köşk-Sırça Saray", Tarih Dünyası Fatih Özel Sayısı, (1950), s. 22-27; T. Öz, Türkish Ceramics, İst., ty, s. 17-18; Ayverdi, Fatih III, 736-755; Koçu, Topkapu Sarayı, 234-235; ISTA, VII, 4021-4032; Eldem, Köşkler ve Kasırlar, I, 61-76, 77-79; Eldem-Akozan, Topkapı Sarayı, 11-12; A. Kolsuk, Topkapı Sarayı Müzesi, Çinili Köşk, Türk Çini ve Keramikleri Seksiyonu Rehberi, ist., 1971; Müller-Wiener, Bildlexikon, 497; 2. Orgun, "Çinili Köşk", Arkitekt, XI/12 (1941-1942), s. 252-259; A. Oğan, "Millî ve Sivil Mimarimizde Çinili Köşkün Önemi", Tarihten Sesler, I, îst., 1943, s. 19-25; S. Eyice, "Çinili Köşk", DM, VIII, 337-341.

SEMAVi EYÎCE



Çinili Köşk Müzesi

Çinili Köşk 1737'de yangından sonra bir süre saray ağalarına tahsis edilmiş ve birtakım değişiklikler yapılarak 1880'de İmparatorluk Müzesi (Müze-i Hümayun) olarak arkeolojik ve islam eserlerinin sergilenmesi için kullanılmıştır. 1939'da Topkapı Sarayı Müzesi'ne devredilen binanın içindeki eserler çeşitli müzelere dağıtılmış ve müze olarak işlevini yitirmiştir. 1953'te istanbul'un 500. Fetih Yılı dolayısıyla Fatih Sultan Mehmed'e ait elbise, silah, ferman gibi eserlerin sergilenmesi için onarılan bina "Fatih Müzesi" adı altında ziyarete açılmıştır. Daha sonra Türk islam ve Osmanlı çini ve keramik-lerinin sergilendiği bir bölüm haline getirilmiş ve 1981'de istanbul Arkeoloji Mü-zeleri'ne bağlanmıştır. 1990'dan itibaren iç sergilemesi yenilenmeye başlamış ve 28 Mayıs 1992'de (istanbul'un fethinin 539. yılında) çağdaş bir müzecilik anlayışıyla yeniden ziyarete açılmıştır.

Müzede, Türk çini ve keramiklerinin ilk dönemlerine ait örnekler, Selçuklu çini ve keramikleri, iznik'te üretilen ve 14. yy'ın ortalarına tarihlendirilen iznik çini ve keramikleri, iznik atölyelerinde 14. •yy'ın sonlarından 16. yy'ın başlarına kadar üretilen Milet işi keramikler ve mavi-beyaz cami kandilleri, mavi-beyaz iznik keramiklerinin ana tiplerinden biri olan ve İznik'te üretilen Haliç işi keramikler sergilenen eserler arasındadır.

Ayrıca, 16. yy'ın ortalarına doğru İz-nikli ustaların kobalt mavisi ve firuzenin yanında adaçayı yeşilinden zeytin yeşiline kadar değişik yeşillerle mor ve eflatunu birlikte kullandıkları sert beyaz ha-murlu, yanlışlıkla "Şam işi" demlen keramikler müzede sergilenmektedir.

16. yy'ın ortalarından başlayarak 17.yy'ın sonuna kadar üretilen çok renkliçini ve keramikler de Çinili Köşk koleksiyonları içinde yer almaktadır.

17. yy'ın sonlarından 18. yy'ın ortalarına kadar en güzel örneklerini veren,özellikle 18. yy'ın başlarında İznik'te üretimin sona ermesiyle önem kazanan veüretimini 20. yy'ın başlarına kadar sürdüren Kütahya çini ve keramiklerinin güzel örnekleri de müzede sergilenmektedir. Çinili Köşk'ün bir bölümünde deÇanakkale keramikleri yer alır. Müze koleksiyonlarında 2.000 civarında eser bulunmaktadır.

ALPAY PASİNLİ

ÇİNİLİ KÜLLİYESİ

Üsküdar İlçesi, Murat Reis Mahallesi'n-de kendi adı ile anılan semtte, Çavuşde-re Caddesi ve Çinili Mescit Sokağı'mn kesiştiği köşededir.

Sultan İbrahim'in (hd 1640-1648) padişahlığının ilk yıllarında, Kasım Ağa'nın mimarbaşılığı zamanında inşa edilen

ÇİNİLİ KÜLLİYESİ

520

521

ÇİNİLİ KÜLLİYESİ

Külliyenin hamam ve sıbyan mektebinin bir görünümü. Ahmet Vefa Çobanoğlu, 1992

külliyenin banisi Kösem Valide Sultan' dır.

Külliye cami. medrese, sebil, sıbyan mektebi, çeşme ve çifte hamamdan oluşmaktadır. Bunlara daha sonra büyük bir su havuzu ile zamanla oluşan hazire ilave olmuştur.

Külliyede inşa tarihi veren üç tane kitabe bulunmaktadır. Cami kapısı üzerinde yer alan sülüs hatla yazılı iki satır halindeki üç beyitlik kitabe Şair Himmet'e aittir. Bu kitabeden caminin 1050/1640' ta yapıldığı anlaşılmaktadır. Avlu kuzey kapısı üzerinde yer alan sülüs hatla yazılı üç satır halindeki altı beyitlik kitabe Sair Fevzi'ye aittir. Bu kitabeden de külliyenin diğer yapılarından mektep, çeşme, hamam ve sebilin de aynı tarihte yapıldığı anlaşılmaktadır. Kitabede bugün mevcut olan medreseden bahsedilme-mektedir. Muhtemelen medrese l640'tan hemen sonra yapılmış olmalıdır. Çeşme üzerinde yer alan sülüs hatla yazılı iki satır halindeki sekiz beyitlik kitabe de yine Şair Fevzi'ye ait olup bu kitabeden çeşmenin 1052/1642'de yapıldığı anlaşılmaktadır. Zamanla tahrip olan külliye binaları birkaç defa tamir edilmiştir. Son yıllarda tamir olan camide vaktiyle 1890-1893 arasında yapılan geç devrin kalem işleri bulunmaktaydı. 1330/1912'de yapılan bir tespitte medresenin faal olduğu fakat kullanılamayacak kadar harap durumda bulunduğu anlaşılmaktadır. Caminin çöken son cemaat yeri ile beraber kısmen medrese de 1938'de Vakıflar İdaresi tarafından tamir edilmiştir. Geç devirde yenilenmiş olan minarenin 1964'te yıldırım düşmesi sonucu külahı yanmış, peteği yıkılmış ve 19ö5'te de tamir edilmiştir. 1908-1909'da iyi durumda ve faal olduğu anlaşılan çifte hamam 1923 sonrasında çevreyi tahrip eden yangını müteakip bir süre kapatılmış ve zamanla harap olmuştur. Daha sonra özel mülkiyete geçmiş olan hamam 1963-1964'te esaslı şekilde tamir edilerek yeniden faaliyete geçmiştir.

Meyilli bir alanda inşa edilmiş olan külliyede simetrik bir yerleştirme düzeni yoktur. Doğuda ve kuzeyde Çavuşdere Caddesi, güneyde Çinili Mescit Sokağı ile sınırlanan külliye binaları arasından Çinili Hamam Sokağı geçmektedir.

Külliyenin güneydoğu köşesinde geniş bir avlu duvarı içerisinde ortada cami, güneydoğuda medrese, kuzeydoğuda şadırvan bulunmaktadır. Şadırvanın yer aldığı köşede kuzeydeki avlu penceresi sebil olarak düzenlenmiştir. Avlunun kuzeybatı köşesinde bugün yenilenmiş olan tuvaletler vardır. Caminin güneyinde geç devirde yapılan büyük bir su havuzu ile zamanla oluşan küçük bir hazire bulunmaktadır.

Caminin kuzeybatısında Çinili Hamam Sokağı üzerinde sıbyan mektebi yer alır. Kuzey ve batıdan bir avlu duvarı ile çevrelenen yapının kuzeyinde avlu duvarı üstünde bir çeşme bulunmaktadır. Sıbyan mektebinin batısında ise çifte hamam yer alır.

Çinili Camii ve medreseden bir görünüm. Ahmet Vefa Çobanoğlu, 1993

Cami: Avlu ortasında yüksek bir platform üzerinde yer alan cami, moloz taş ile inşa edilmiştir. Kare planlı olan yapı geçişleri pandantiflerle sağlanan oniki-gen kasnaklı kubbe ile örtülmüştür. Kuzeybatı köşesinde dışa taşkın kare kaideli, silindirik gövdeli ve tek şerefeli minare yer alır. Çift sıra pencere düzenine sahip yapı üç yönden "U" şeklinde bir son cemaat yeri ile çevrelenmiştir.

Son cemaat yerine kuzeyden ve batıdan olmak üzere iki yönden basamaklarla çıkılarak ulaşılır. Burası baklavalı başlıklara sahip sekizgen gövdeli yirmi mermer sütun ile taşınan, üzeri kiremit kaplı meyilli ahşap çatıyla örtülmüştür, ikinci sıra pencerelerin alt hizasından başlayan çatı geçiş üstlerinde yine sütunlarla taşınarak ileriye doğru uzatılmıştır.

Kuzeyde eksende camiye geçişi sağlayan mermer söveli kapı, altta basık kemerli açıklığa sahiptir. Kapının iki yanında pencere alınlıkları ve duvar yüzeyleri pencere üst seviyesine kadar çinilerle kaplanmıştır.

Yapıda alt sırada batıda üç, diğer cephelerle ikişer tane olmak üzere dokuz pencere, üst sırada ise her cephede üçer tane olmak üzere on iki pencere vardır. Alt sıra pencereler tuğladan sivri boşaltma kemerleri altında dikdörtgen açıklık-lı ve mermer sövelidir. Son cemaat yeri ile çevrelenen alt sıra pencerelerle tuğla kemerli alınlıklar sıvadan dolayı görülmez. Üst sıra pencereler sivri kemerli açıklıklara sahiptir. Yalnızca doğu ve batı duvarlarında üst kat mahfile açılan kuzey pencereleri sivri kemer altında dikdörtgen açıklıklı ve mermer sövelidir.

Camide kapının iki yanında zeminden yükseltilmiş olan mahfillerden başka bir de üstte ahşap mahfil vardır. Kuzeydoğu köşesinde dikdörtgen açıklıklı

ve on iki basamaklı spiral merdiven ile çıkılan bu mahfil iki yanda öne doğru çıkma yapar. Mahfil önde iki tane sekizgen gövdeli mermer sütun, arkada yine sekizgen gövdeli iki ahşap sütun ile taşınmaktadır.

Camide doğu duvarı ortasında pencere açıklığı büyüklüğünde, mihrabın iki yanında da daha küçük olmak üzere toplam üç tane kapaklı dolap nişi vardır. Ayrıca kuzeyde kapının iki yanında, doğuda ve batıda pencere aralarında ikişer tane olmak üzere altı tane küçük sivri kemerli niş mevcuttur. Bunlardan yalnızca kuzeydekiler çift katlı olarak düzenlenmiştir.

Camide mihrap dahil harimin bütün duvarları üst sıra pencerelerin altına kadar çinilerle kaplanmıştır. Ayrıca kuzeydeki son cemaat yeri duvarında ve minber külahında çiniler bulunmaktadır. Çiniler 17. yy'ın Kütahya çinisi olup şeffaf sır altına boyama tekniğinde yapılmıştır. Motiflerde natüralist olarak nar çiçekleri, laleler, karanfiller, bahar dalları, kıvrık dallar, hançer yaprakları, şakayıklar, sümbüller ve çiçek tomurcuklan, stilize olarak da hataî, rumî, palmet ve bulut motifleri görülmektedir. Renk olarak beyaz, kobalt mavisi, lacivert, firuze, mor, yeşil ve kahverengiye yaklaşan bir kırmızı kullanılmıştır.

Pencere ve doğudaki dolap nişi üzerindeki çini alınlıklarda mavi zemin üzerine beyaz harflerle celi sülüs hatla "Ayet el-Kürsî" yazılmıştır. Minberin arkasına isabet eden pencerenin alınlığı mihraba doğru kaydırılmıştır. Üstte mavi zemin üzerine beyaz harflerle ve sülüs hatla "Fetih" suresinin yazılı olduğu çini kitabe harimi çevrelemektedir. En üstte çiniler bir sıra palmet motifi ile sonlanmış-tır. Son cemaat yerindeki çimlerden bir kısmı zamanla dökülmüş, bunlardan ba-

zıları pencere alınlıklarına gelişigüzel yerleştirilmiştir.

Tamamen çini ile kaplanmış olan mihrap sivri kemerli olup yedi kenarlı bir niş şeklinde düzenlenmiştir. Çinilerin ana kompozisyonu iri hançer yaprakları ve şakayıklardan oluşmaktadır. Nişin içinde üstte mavi zemin üzerine beyaz harflerle ve sülüs hatla yazılı olan çini kitabede Kuran'dan bir ayet yer almaktadır.

Bugün camide kubbe içinde, pandantiflerde ve minber köşkünün tavanında yenilenmiş olan kalem işleri vardır. 1890-1893 arasında yapılan geç devir kalem işleri son restorasyonda tamamen ortadan kaldırılmıştır. Kubbe ortasında kiremit kırmızısı zemin üzerine beyaz renkte kıvrık dal ve rumîlerden oluşan bir madalyon bulunmaktadır. Etrafı bir dizi pal-metle çevrelenmiştir. Kubbe içinde sekiz tane iri şemse motifi, kubbe eteğinde ise bir dizi yarım şemse motifi vardır. Zeminleri kiremit kırmızısı olup beyaz renkte kıvrık dal ve rumîlerle bezenmiştir.

Mermerden yapılmış olan minber itinalı bir işçiliğe sahiptir. Yanlarda sivri kemerli geçiş açıklığı ile üç sivri kaş kemerli pabuçluğu bulunan minber on basamaklı olup basık kemerli kapı açıklığına sahiptir, îki yanı zarif sütunçelerle yumuşatılmış olan kapı açıklığı kemer üstündeki yazı kartuşundan sonra mu-karnaslı ve rumîli-palmetli bir taç ile son-lanır. Korkuluklar ajurlu olup kıvrık dallar üzerinde iri rumî ve palmetlerden oluşan bir kompozisyona sahiptir. Korkulukların kapı söveleri ile birleştiği yerde ortada tam yanlarda yarım palmet şekliyle sonlanan köşe dolguları kabartma lale motifleriyle süslenmiştir. Yan aynalıkların ortasında yer alan yuvarlak ajurlu şebekelerde kıvrık dal üzerinde rumîlerden oluşan kompozisyon görülür. Aynalığın köşelerinde, geçiş açıklığı üzerinde, pabuçluk kemer dolgularında kıvrık dal ve rumîlerden oluşan kabartma süslemeler vardır. Minberin köşk kısmı baklavalı başlıklara sahip sekizgen sütunçeler üzerinde sivri kemerlere oturan sekizgen kasnaklı pramidal külah ile örtülüdür. Kemer köşe dolgularında kıvrık dal ve rumîlerden oluşan kabartma süslemeler vardır. Kasnak ve külah ise tamamen çini ile kaplanmıştır.

Ahşap malzemeden yapılmış olan vaaz kürsüsünde aynalıklar kündekari tek-niğindedir. Dikdörtgen ve kare parçaların birleşmesi ile kompozisyon oluşturulmuştur. Altta ön cephede üç, yanlarda birer panoda ahşap üzerine fildişi ve ahşap kakma süslemeler görülür.

Caminin kapı kanatları üç aynalıklı olup orta ve alt aynalarda kare ve dikdörtgenlerin birleşmesi ile oluşan bir kompozisyon görülür. Düz olan üst aynalarda ise ortada baklava şeklinde, köşelerde dairesel şekilde düzenlenen ahşap ve fildişi kakmalardan oluşan süsleme yer alır. Harimde doğudaki dolap kanatları ile batıdaki pencere kanatlarında alt ve orta aynalar kapı kanatlarına benzemektedir. Diğer pencere kanatlarında ise bu

aynalar tek parçadır. Mihrabın yanındaki iki küçük dolap kanadı dışında tüm pencere ve dolap kanatları üst aynalarında "Kaside-i Bürde" yazılıdır. Mihrabın yanındaki dolapların kanatlarında alt ve orta aynalar dikdörtgenlerin birleşmesi ile oluşmuştur, üst aynalarda ise kabartma olarak kıvrık dal ve rumîli süsleme görülür. Ayrıca kapı, pencere ve dolap kanatlarında düz, ajurlu ve kabara şeklinde metal aksam bulunmaktadır.

Düzgün kesme küfeki taşından yapılmış olan minare, caminin kuzeybatı köşesine dışa taşkın olarak yerleştirilmiştir. Geç devirde yenilendiği anlaşılan minare kare kaide üzerinde silindirik gövdeli ve tek şerefeli olup kurşun kaplı külahla örtülüdür. Son cemaat yerinde kuzeyde yer alan dikdörtgen açıklıklı bir kapısı olan minarede gövde düşey hatlarla yivlendirilmiştir. Şerefenin altında kaval silmeden sonra konsol şeklinde düzenlenmiş olan iri akant yaprakları görülür. Şerefede altı kollu yıldızlar ve altıgenlerden oluşan ajurlu korkuluklar bulunmaktadır. Minarenin 1964'te yıldırım düşmesi neticesinde yıkılan külahı ve peteği 1965'te Vakıflar İdaresi tarafından yeniden yapılmıştır. Külah altında iki kaval silme arasında bir sıra gir-land, aralarında iri çelenkler görülür.

Şadırvan: Caminin kuzeydoğusunda avlu köşesinde yer almaktadır. Ortasında bir fıskiye çanağı bulunan dairesel formda on dört dilimli mermer bir hazneye sahiptir. Hazne üzerinde altıgenlerin birleşmesinden oluşan ışınsal düzenlemeli, ajurlu mermer şebeke vardır. Şebeke üstte bir sıra palmet dizisi ile son-lanmıştır. Şadırvan baklavalı başlıklı sekiz mermer sütun tarafından taşınan geniş saçaklı, içten kubbeli, dıştan kurşun kaplamalı sivri külahlı bir çatı ile örtülmüştür. Sütunlardan üç tanesi avlu duvarına bitişiktir. Şadırvanın kubbesinde

kırmızı, beyaz ve mavi renklerin kullanıldığı kalem işi süslemeler görülür. Kubbe ortasında merkezde on kollu yıldız etrafında bitkisel dekorlu bir madalyon vardır. Madalyonun etrafında ve kubbe eteğinde bir sıra palmet motifi bulunmaktadır.



Medrese: Caminin güneydoğusunda avlunun köşesinde yer almaktadır. Kuzeydeki avlu kapısı üzerinde yer alan 1050/1640 tarihli kitabede külliyeyi o-luşturan yapılar içinde medreseden bah-sedilmemektedir. Muhtemelen yapı 1640' tan sonra tasarlanmış ve yapılmış olmalıdır. H. Ayvansarayî'nin "Darü'l-hadis" diye bahsettiği yapının 1330/1912 tarihli bir tespitte harap durumda olmasına rağmen faaliyetine devam ettiği anlaşılmaktadır. 1938'de Vakıflar İdaresi tarafından kısmen tamir edilmiş olan yapı bugün bakımsız bir haldedir.

Yapı avlunun güney duvarına bitişik olup yüksek bir platform üzerinde inşa edilmiştir. Medresenin iki kol halinde sıralanan odaları kırık dar açı yapacak şekilde birleşmiştir. "L" biçimli medrese tipinin sokak ve dolayısıyla da avlu duvarı nedeni ile oluşan dar açılı arsa payı ü-zerinde yerleştirilmesi sonucu yapı planında bir deformasyon olmuştur. Medresenin önünde vaktiyle bir sundurma veya revağın varlığı kabul edilmekle beraber bugün bunu belirleyecek izler mevcut değildir.

Sekiz birimden oluşan medresede birimlerin üzerleri pandantifi! kubbelerle örtülmüştür. Kolların kesiştiği köşede yer alan birim dershane olup biraz daha büyüktür. Pahlanmış köşede yuvarlak boşaltma kemeri altında bulunan, küfeki taşından dikdörtgen söveli kapı ile dershaneye geçiş sağlanır, îçte kıble yönünde bir mihrap nişi ile iki yanında dikdörtgen niş yer alır. Doğu taraftaki iki dikdörtgen pencere, avlu duvarı ile med-

ÇİROZ

522

523

ÇİTURİHANI

rese arasında kalan küçük açıklığa bakmaktadır. Medresedeki altı oda dikdörtgen söveli kapı ve bir pencere ile dışa açılmaktadır. Girişlerin karşısında birer ocak ve niş vardır. Doğu yönündeki küçük bir birim tek kapı ile dışa açılır. Girişin karşısındaki iki mazgallı bu mekân muhtemelen medresenin tuvaleti olmalıdır. Ocak bacaları kare gövdeli ve her cephede ikişer duman açıklığına sahip olup taş külahla örtülüdür.



Su Havuzu: Geç devirde caminin güneyinde avlu duvarına bitişik olarak bir su havuzu yapılmıştır. Doğu-batı doğrultusunda yerleştirilmiş olan havuz kesme taş kaplıdır. Kuzey cephesinde iki, batı cephesinde bir adet basık kemerli niş içinde çeşmeleri vardır.

Hazire: Caminin güneyinde su havuzu ile medrese arasında zamanla küçük bir hazire oluşmuştur. Burada iki tane mermer lahitli mezardan başka etrafta ikisi kitabeli olan birkaç kırık mezar taşı bulunmaktadır.

Cami, şadırvan, medrese, su havuzu ve hazireyi çevreleyen avlu duvarları çeşitli tahribat ve tamirlerle değişikliğe uğramıştır. Yalnızca kuzey duvarı ve kapısı ile güneydeki kapı iyi durumda olup kesme küfeki taşı örgüye sahiptir. Diğer duvarlar üzerinde çeşitli değişiklikler ve bozuk tamirler görülmekte olup çimento harcı ve moloz taş malzeme göze çarpar.

Kuzeydeki avlu duvarı ortasında avluya geçişi sağlayan kapı açıklığı cami ile aynı eksende değildir. Basık kemerli a-çıklığa sahip kapı üzerinde 1050/1640 tarihli kitabe yer alır. Üç satır halinde altı beyitten oluşan sülüs hatlı kitabede külliyeyi oluşturan yapılardan bahsedilir. Dışta ve içte silmelerle çevrelenen kapının batısında üç, doğusunda dört tane dikdörtgen söveli pencere açıklığı vardır. Doğu köşesindeki pencere avludaki şadırvana açılmakta olup sebil olarak düzenlenmiştir.

Avlunun güney duvarı üzerinde yer alan ve basık kemerli açıklığa sahip o-lan kapı kuzeydeki kapıya göre daha sadedir. Avlu duvarının yenilendiği bu cephede medrese hücrelerinden açılan pencerelerin daha sonra doldurularak kapatıldığı görülmektedir. Bu cephede bugün yalnızca hazireye bakan dikdörtgen söveli bir pencere açıklığı vardır.

Avlu duvarının güneydoğu köşesi pah-lanmıştır. Moloz taş ile yenilenmiş kuzeye doğru çarpık olan doğu duvarı üzerinde, içleri doldurularak kapatılan beş pencerenin izleri bugün belli olmaktadır. Avlunun batı duvarı günümüze ulaşmamıştır. Yeni bina ve bahçelerle basit bir sınır mevcuttur. Kuzeybatı köşesinde dışa çıkıntı yapan ve bugün yenilenmiş olan tuvaletler bulunmaktadır.

Sebil Cami avlu duvarının kuzey köşesinde şadırvana açılan dikdörtgen söveli bir pencere sebil olarak düzenlenmiştir. Sebil penceresi arazinin meyilli olmasından dolaylı avlu duvarı üzerindeki diğer pencerelerden biraz daha yüksektedir. Kesme küfeki taşı söveli pen-

cerede şovenin etrafı mermerle çevrelenmiştir. Ayrıca üstte baklava dizili mermer bir lento ile altta mermer bir dere-lik bulunmaktadır. Dışta pencereler gibi demir parmaklıklı olan sebil, içte altıgenlerin birleşmesinden oluşan ışınsal kompozisyonlu mermer şebekeye sahiptir. Şebekenin altında sivri kaş kemerli altı tane su verme açıklığı bulunmaktadır. Pencere aralığı içinde iki yanda birer musluk deliği ve altta ortada su gideri vardır.



Sıbyan Mektebi: Caminin kuzeybatısında Çinili Hamam Sokağı ile Çavuşde-re Caddesi'nin kesiştiği köşede yer alır. Yanındaki çeşmeye ait su haznesi üstünde fevkani olarak inşa edilen yapı kare planlı olup pandantiflerle geçişi sağlanan kasnaksız kubbe ile örtülmüştür. Yapı kuzey ve batıdan bir avlu duvarı ile çevrilmiştir. Avluya biri güneyde, diğeri kuzeyde yer alan basık kemerli iki kapı ile geçilir. Yapının batısında düzgün küfeki taşı korkuluktu, on beş basamaklı bir merdiven bulunmaktadır. Batı cephesinde dikdörtgen söveli kapı ve bir penceresi olan yapının diğer cephelerinde ikişer dikdörtgen söveli pencere vardır. Güney cephesinde kapıya yakın köşedeki pencerenin içi doldurularak kapatılmıştır. İçte pencereler arasında kuzeyde ocak, diğerlerinde birer niş vardır. Nişlerin üzerinde tuğladan sivri kemerli açıklığı olan birer pencere yer almaktadır. Son yıllarda restore edilmiş olan yapı bugün Çinili Çocuk Kütüphanesi olarak faaliyetine devam etmektedir.

Çeşme: Sıbyan mektebinin avlu duvarı üzerinde kuzeyde yer alan çeşme Çavuşdere Caddesi'ne bakmaktadır. Duvar yüzeyinden hafif taşkın olarak ele alınan çeşme sivri kemerli bir niş şeklinde olup oldukça sadedir. Çeşmenin ayna taşı mermer olup silmelerle sivri kaş kemer şeklinde düzenlenmiştir. Kaş kemerin altında kabartma bir rozet bulunur. Ayna taşının sağında küçük sivri kaş kemerli niş şeklinde tas yeri vardır. Altta yer alan taş tekne yol seviyesinin yükselmesi neticesinde çukurda kalmıştır. Çeşme üstte lotus ve palmet dizisinden oluşan bir taç ile sonlanmıştır.

Çeşmenin üzerinde yer alan sekiz be-yitlik mermer kitabe çift sıra kartuş şeklinde düzenlenmiştir. Her kartuşta iki satır halinde bir beyit yazılıdır. Şair Fevzi tarafından söylenen kitabe sülüs hatla yazılmış olup 1052/1642 tarihini taşımaktadır.



Hamam: Sıbyan mektebinin batısında Çinili Hamam Sokağı ile Çavuşdere Caddesi arasında yer alan çifte hamam külliyenin en büyük boyutlu yapısıdır.

Kareye yakın bir alanı kaplayan çifte hamam, her iki kısımda klasik Osmanlı hamamlarında olduğu gibi soyunmalık, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden oluşmaktadır. Batıdaki hamam kadınlara, doğudaki ise erkeklere aittir. Kadınlar kısmı erkekler kısmına göre daha büyüktür. Kadınlar kısmına sokağa bakan güney cephede, erkekler kısmına ise doğu cep-

hede eksende olmayan kapılar ile geçilir. Kare planlı soyunmalıkların üzerleri sivri kemerli tromplarla geçişi sağlanan kubbelerle örtülüdür. Dikdörtgen' planlı ılıklıklardan kadınlar kısmı dört, erkekler kısmı üç kubbe ile örtülmüştür.

Erkekler ve kadınlar kısmında sıcaklık bölümleri birbirlerinden farklı olarak düzenlenmiştir. Kadınlar kısmında sıcaklık sekizgen planlı olup üzeri kubbe ile örtülmüştür. Sekizgen orta mekân dört yönde birer eyvan ile yanlara genişletilmiştir. Köşelerde ise çapraz yerleştirilmiş halvet hücreleri bulunmaktadır. Erkekler kısmında sıcaklık kare planlı olup bütün mekân tek bir kubbe altında toplanmıştır. Sıcaklığın köşeleri alçak bölmelerle halvet hücreleri durumuna getirilmiştir. Hücreler arasında kalan bölümlerle sıcaklıkta dört eyvanlı şema oluşturulmuştur. Kuzeyde sıcaklıkların arkasında hamamın su haznesi ile külhanı bulunmaktadır.

20. yy'm başlarına kadar bakımlı ve faal durumda olan çifte hamam bir dönem kapanmış ve bakımsız kalmıştır. Daha sonra özel mülkiyete geçen hamam, 1963-1964'te iyi bir şekilde tamir edilmiş olup bugün hâlâ faaliyetine devam etmektedir.


Yüklə 7,48 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   118   119   120   121   122   123   124   125   ...   134




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin