Beş‹NC‹ BÖLÜM


Şekil 5–9 Bir tarifenin ticaret hadleri üstündeki etkileri



Yüklə 179,26 Kb.
səhifə3/3
tarix27.07.2018
ölçüsü179,26 Kb.
#59981
1   2   3

Şekil 5–9 Bir tarifenin ticaret hadleri üstündeki etkileri

Bizim Ülke tarafından yürürlüğe koyulan bir ithalat tarifesi hem kumaşın nispî arzını (RS1 den RS2 ye) azaltır hem de nispî talebi (RD1 den RD2 ye) arttırır. [Bunun] bir sonuc[u] olarak, kumaşın nispî fiyatı mutlaka yükselir.

Bu ticaret hadleri etkisinin boyutu tarifeyi getiren ülkenin dünyanın geri kalan kısmına göre ne kadar büyük olduğuna bağlıdır - eğer ülke dünyanın sadece küçük bir parçasıysa, dünya nispî arzı ve talebi ve bu nedenle [dünya] nispî fiyatları üstünde fazla bir etkisi olamaz. Eğer, çok büyük bir ülke olan Birleşik Devletler, yüzde 20'lik bir tarife getirecek olsaydı, bazı tahminler ABD ticaret hadlerinin yüzde 15 kadar yükselebileceğini ima etmektedir. Yani, ithal ürünlerinin Birleşik Devletler içindeki nispî fiyatı sadece yüzde 5 yükselirken, dünya piyasasında ABD ithal ürünlerinin fiyatı, ihraç ürünlerininkine göre yüzde 15 kadar azalabilir. Öte yanda Lüksemburg ya da Paraguay yüzde 20'lik bir tarife getirecek olsaydı, ticaret hadleri etkisi muhtemelen ölçülemeyecek kadar küçük olurdu.
Bir ihracat sübvansiyonunun etkileri

DİKKAT BURADA ŞEKİL 5-10 VAR!



Şekil 5–10

Bir sübvansiyonunun etkileri

Bir ihracat sübvansiyonunun etkileri bir tarifeninkilerin tersidir. Kumaşa [yönelik] nispî talep düşerken kumaşın nispî arzı artar. Bizim Ülke’nin ticaret hadleri geriler.

Tarifeler ve ihracat sübvansiyonları, ikisi de yurt içi üreticileri destekliyor gibi göründüğü için çok kere benzer politikalar gibi ele alınır, hâlbuki ticaret hadleri üzerinde zıt etkileri vardır. Varsayalım ki Bizim Ülke ihraç edilen kumaşın değeri üzerinden yüzde 20 lik bir sübvansiyon vermektedir. Herhangi bir veri dünya fiyatları [seti] için, bu sübvansiyon Bizim Ülke'de gıdanınkine göre kumaşın iç fiyatını yüzde 20 arttıracaktır. Kumaşın nispî fiyatındaki artış, Bizim Ülke'deki tüketicileri kumaş yerine gıda ikame etmeğe yöneltirken, Bizim Ülke'deki üreticileri daha çok kumaş ve daha az gıda üretmeğe yöneltecektir. Şekil 5–10 de gösterildiği gibi, sübvansiyon kumaşın dünya nispî arzını (RS1 den RS2 ye) yükseltecek ve kumaşın dünya nispî talebini (RD1 den RD2 ye) azaltacak, denge noktasını 1 den 2 ye kaydıracaktır. [Bu durumda] Bizim Ülke'nin ihracat sübvansiyonu Bizim Ülke'nin ticaret hadlerini bozar ve Yabancı ülke'ninkini iyileştirir.
Ticaret hadleri etkilerinin ima ettikleri: kim kazanır ve kim kaybeder?
Tarifelerden ve ihracat sübvansiyonlarından kimin kazandığı ve kimin kaybettiği sorusunun iki boyutu vardır. Birincisi, gelirin uluslararasında bölüşümü meselesidir; ikincisi, gelirin ülkelerin her birinin [kendi] içinde bölüşümü meselesidir.
Gelirin uluslararasında bölüşümü Eğer Bizim Ülke bir tarife yürürlüğe koyarsa, ticaret hadlerini Yabancı Ülke'nin aleyhine olmak üzere iyileştirir. Böylece tarifeler dünyanın geri kalan kısmına zarar verir.

[Tarifenin] Bizim Ülke'nin refahı üzerindeki etkisi bu kadar açık ve kesin değildir. Ticaret hadlerinin iyileşmesi Bizim Ülke'ye yarar; ne var ki, bir tarife, aynı zamanda, Bizim Ülke ekonomisinin içindeki üretim ve tüketim müşevviklerini çarpıtarak [bazı] maliyetler getirir (bak. Sekizinci Bölüm). Ticaret hadlerinden [sağlanan] kazançlar, ancak ve ancak tarife çok büyük değilse, çarpıtmanın [getirdiği] kayıplardan daha ağır basacaktır: net yararı en-çoklaştıran bir tarifeyi nasıl tanımlayacağımızı daha sonra göreceğiz. (Ticaret hadleri üzerinde fazla etkileri olamayacak olan küçük ülkeler için optimum tarife sıfıra yakındır.)

Bir ihracat sübvansiyonunun etkileri oldukça aşikârdır. Yabancı Ülke'nin ticaret hadleri, Bizim Ülke'ninkinin aleyhine [olmak üzere] iyileşir. Aynı zamanda, Bizim Ülke, ticaret hadleri bozulmasından ve bu politikanın çarpıklaştırıcı etkilerinden zarar görür.

Bu analiz ihracat sübvansiyonlarının hiçbir zaman anlamlı olmadığını gösteri-yor gibidir. Gerçekte, ihracat sübvansiyonlarının ulusal çıkarlara yarayacağı herhangi bir duruma rastlamak zordur. İhracat sübvansiyonlarının bir politika aracı olarak kullanılması, iktisadî mantıktan çok, ticaret politikalarının gariplikleriyle ilişkilidir.

Yabancı ihracat sübvansiyonları bir ülke için her zaman yararlıyken yabancı tarifeler bu ülke için her zaman kötü müdür? Zorunlu olarak değil. Modelimiz, öteki ülkenin bizim ithal ettiğimiz malı ihraç ettiği ya da tersinin söz konusu olduğu iki-ülkeli bir dünyanın modelidir. Çok ülkeli gerçek dünyada, bir yabancı ülke ABD ihraç ürünleriyle rekabet eden bir malın ihracatına sübvansiyon sağlayabilir; bu yabancı sübvansiyon aşikârdır ki ABD'nin ticaret hadlerine zarar verecektir. Bu etkinin iyi bir örneği Avrupa'da tarım [ürünleri] ihracatına verilen sübvansiyondur (bak. Sekizinci Bölüm). Ya da bunun bir alternatifi olarak, bir ülke ABD'nin de ithal etmekte olduğu bir malın üstüne bir tarife koyabilir ve malın fiyatını Birleşik Devletler'e yarayacak [bir şekilde] düşürebilir. Böylece, iki-ülkeli bir analizden [çıkardığımız] sonuçları [hangi koşullarda geçerli olacakları anlamında] nitelendirmemiz gerekir: ABD ihraç ürünlerine karşı tarifeler Birleşik Devletler'e zarar verirken, Birleşik Devletler'in ithal ettiği şeylerin ihracatına sağlanan sübvansiyonlar ABD'ye yardım eder.

Birleşik Devletler'e yapılan sübvansiyonlu satışların ABD'de ikamet edenler için iyi bir şey olduğu görüşü popüler bir görüş değildir. Yabancı hükümetler Birleşik Devletler'deki satışlarına sübvansiyon sağlamakla itham edildiklerinde, ABD'de'[deki] popüler ve siyasal tepki bunun hakkaniyetsiz rekabet olduğu yönündedir. Böylece ABD Ticaret Bakanlığı'nın bir araştırmasında, Avrupa hükümetlerinin ABD'ye yapılan çelik satışlarını sübvansiye etmekte olduğu belirlendiğinde, ABD, bu hükümetlerden çelik fiyatlarını yükseltmelerini talep etti. Standart modelin bize söylediği [ise], ABD [gibi bir devlet], yabancı hükümetleri, kendisine yaptıkları ihracatı sübvansiye ederken yakaladığında, ulusal bir bakış açısından uygun olan tepkinin, bu eylemlerinin protesto edilmesi değil, onlara teşekkür mektubu gönderilmesi olduğudur!

Elbette ki [böyle bir tepki] hiçbir zaman gerçekleşmez, [bunun hiçbir zaman gerçekleşmemesinin nedeni ise], büyük ölçüde, yabancı sübvansiyonların ABD [gibi bir ülkenin] içindeki gelir bölüşümü üstündeki etkileridir. Eğer Avrupa, Birleşik Devletler'e çelik ihracatına sübvansiyon sağlarsa, ABD'de yaşayanların çoğu daha ucuz çelikten kazanç sağlar, ama çelik işçileri, çelik şirketlerinin hisse senetlerinin sahipleri ve genel olarak imalat sanayiindeki işçiler bu kadar sevinç içinde olmayabilirler.
Gelirin ülkelerin içindeki bölüşümü Yabancı tarifeler ya da sübvansiyonlar malların nispî fiyatlarını değiştirir. Bu türden değişikliklerin, faktör taşınmazlığı ve farklı endüstrilerde faktör yoğunluğu farklarından ötürü, gelir bölüşümü üstünde güçlü etkileri vardır.

İlk bakışta, tarifelerin ve ihracat sübvansiyonlarının nispî fiyatlar üstündeki etkisinin yönü aşikâr gibi görünebilir. Bir ihracat sübvansiyonunun ihraç edilen malın iç nispî fiyatını yükseltme şeklinde doğrudan etkisi varken, bir tarifenin ithal edilen malın iç nispî fiyatını yükseltme şeklinde doğrudan etkisi vardır. Ancak, hemen biraz önce gördük ki, tarifeler ve ihracat sübvansiyonlarının bir ülkenin ticaret hadleri üstünde dolaylı bir etkisi de vardır. Ticaret hadleri etkisi para-doksal bir durumun olanaklı olduğunu ima eder. Bir tarife bir ülkenin durumunu o kadar iyileştirebilir - yani ihraç mallarının nispî fiyatlarını dünya piyasalarında o ölçüde yükseltebilir ki, tarife haddi eklendikten sonra bile, ithal edilen malın nispî fiyatı düşer. Benzer bir şekilde, bir ihracat sübvansiyonu ticaret hadlerini o kadar bozabilir ki, ihraç malının iç nispî fiyatı, sübvansiyona rağmen düşer. Eğer bu paradoksal sonuçlar meydana gelirse, ticaret politikalarının gelir bölüşümü etkileri beklenenin tam tersi olacaktır.

Tarifeler ve ihracat sübvansiyonlarının, bir ülkedeki iç fiyatlar üstünde aykırı etkileri olmasının mümkün olduğu, Chicago Üniversitesi iktisatçılarından Lloyd Metzler tarafından belirtilmiş ve sergilenmiştir ve Metzler paradoksu diye bilinir. Bu paradoksun statüsü, yoksullaştıran büyüme ve alanı daha kötü duruma getiren transferin statüsünün, aşağı yukarı aynısıdır: yani, teoride olanaklı olan ama ancak aşırı koşullar altında olacak olan bir şeydir ve uygulamada gerçekleşmesi muhtemel değildir.

Bu durumda, bir Metzler paradoksu olanağını bir kenara koyarsak, bir tarife Bizim Ülke'de ihracat yapan sektöre zarar verirken, ithalata-rekabet eden sektöre yardım edecektir; bir ihracat sübvansiyonu [ise] bunun tersini yapacaktır. Ülkelerin içindeki gelir bölüşümünde[ki] bu kaymalar, politika oluşturulması [açısından], çok kere, ticaret hadleri değişikliklerinden kaynaklanan ülkeler arasındaki gelir bölüşümü kaymalarından daha aşikâr ve daha önemli gelecektir.




Yazarların MyEconLab başlıklı Web alanları

Bu ders için Standart Ticaret Modeli kritik bir kavramdır. MyEconLab Pratik Testleri ve Çalışma Planı, çalışma gayretinize odaklanmanıza yardımcı olarak, bu önemli materyale hâkim olmanıza yardımcı olabilir. Talimatlar için sayfa 47 ye bakın ve sonra www.myeconlab.com/krugman adresine girin.


ÖZET


  1. Standart ticaret modeli, üretim olanaklarından bir dünya nispi arz eğrisi ve tercihlerden de bir dünya nispi talebi türetir. Bir ülkenin ticaret haddi, ihraç ettiği malların fiyatının ithalatının [fiyatına] oranı, dünya nispi arz ve talebinin kesişimi tarafından belirlenir. Diğer şeyler eşitken ülkenin ticaret haddinin yükselmesi refahını arttırır. Tersine ülkenin ticaret haddindeki düşüş ülkeyi daha kötü bir duruma götürür.

  2. İktisadi büyüme ülkenin üretim olanakları sınırında dışa doğru bir kayma anlamına gelir. Bu türden bir büyüme genellikle sapmalıdır, yani; üretim olanakları sınırı bazı malların yönünde diğer malların yönünde olduğundan daha fazla kayar. Diğer her şey eşitken sapmalı büyümenin ilk eldeki etkisi büyümenin sapmalı olduğu yön doğrultusundaki malların dünya nispi arzının yükselmesine sebep olmasıdır. Dünya nispi arz eğrisindeki bu kayma, daha sonra, büyümekte olan ülkenin ticaret haddinde her iki yönde de olabilecek olan bir değişikliğe sebep olur. Eğer büyüyen ülkenin ticaret haddi iyileşirse bu artış başlangıçtaki büyümeyi daha da güçlendirir ancak dünyanın geri kalanının canını yakar. Eğer büyüyen ülkenin ticaret haddi kötüleşirse bu düşüş büyümenin bazı lehteki etkilerini bertaraf eder; ancak dünyanın kalanı bundan yararlanır.

  3. Ticaret haddi etkisinin yönü büyümenin özelliğine bağlıdır. İhracat yönüne sapmalı büyüme (bir ekonominin önceden ihraç ettiği malları üretme yeteneğini, ithal mallarıyla rekabet eden malları üretme yeteneğinden daha fazla genişleten büyüme) ticaret haddini daha kötüye götürür. Aksine, ithalat sapmalı büyüme ithal mallarıyla rekabet eden malları üretme yeteneğini orantısız bir şekilde arttırarak bir ülkenin ticaret haddini iyileştirir. Dünyanın geri kalan kısmında meydana gelen ithalat sapmalı büyümenin bir ülkeyi zarara uğratması mümkündür.

  4. Savaş tazminatı ve dış yardım gibi uluslar arası gelir transferleri dünya nispi talep eğrisini kaydırarak bir ülkenin ticaret haddini etkileyebilir. Eğer transfer elde eden bir ülke, gelirindeki artışın yardımı veren ülkenin harcadığından daha büyük bir oranını [kendi] ihraç mallarına harcarsa bu transfer, dünya nispi talebini [transferi] alanın ihraç malları yönünde arttırır ve böylece yardım alan ülkenin ticaret haddini olumlu etkiler. Bu artış, başlangıçtaki transferi takviye eder ve doğrudan gelir transferine ek olarak dolaylı bir fayda sağlar. Diğer yanda, eğer bağış alan ülkenin [kendi] ihracatına harcama yapma konusunda, marjda, bağış yapan ülkenin [kendi ihracatına harcama yapma eğiliminden] daha düşük bir eğilimi varsa transfer, transferin etkisinin en azından bir kısmını bertaraf ederek alıcının ticaret haddini olumsuz etkiler.

  5. Pratikte pek çok ülke gelirinin çok daha büyük bir bölümünü yabancı mallardan çok yurt içinde üretilmiş mallara harcar. Bu zorunlu olarak tercihlerdeki farklılıklardan kaynaklanmaz. Daha çok, pek çok malın ticaretinin yapılmamasına sebep olan şey doğal ya da yapay ticaret sınırlamalarıdır. Eğer ticareti yapılmayan mallar, kaynaklara yönelik olarak ihraç malları ile rekabete girişiyorsa transferler genellikle alıcının ticaret haddini iyileştirecektir. [Gerçek hayatla ilgili] bulgular asıl durumun bu olduğunu öne sürmektedir.

  6. İthalat tarifeleri ve ihracat teşvikleri hem nispi arzı hem de nispi talebi etkiler. Bir tarife ülkenin ithal ettiği malın nispi talebini düşürürken nispi arzını arttırır. Bir tarife şüpheye yer bırakmayacak şekilde dünyanın geri kalanının aleyhine ülkenin ticaret haddini iyileştirir. Bir ihracat teşviki aksi etkiye sahiptir, ülkenin ihraç malı için nispi arzı arttırıp nispi talebi düşürür ve böylece ticaret haddini kötüleştirir.

  7. Bir ihracat teşvikinin ticaret haddi etkisi, bir [gümrük] tarifesininki tersini yaparken, teşvik eden ülkeye zarar verir ve dünyanın kalanına faydalı olur. Bu, ulusal bir bakış açısından ihracat teşviklerinin anlamlı olmadığını ve yabancı ihracat teşviklerine [aynı şekilde] cevap vermektense hoş karşılanmaları gerektiğini önerir. Ne var ki, hem tarifeler hem de teşvikler ülkeler içinde güçlü gelir dağılımı etkilerine sahiptir ve bu etkiler sık sık siyaset üstünde ticaret hadleri endişelerinden daha çok etkili olur.



ANAHTAR TERİMLER

Sapmalı büyüme

ihracat sapmalı büyüme

ihracat sübvansiyonu

dış] fiyat

fakirleştirici büyüme

ithalat sapmalı büyüme

ithalat tarifesi

farksızlık eğrileri

İç fiyat


eşdeğer doğruları

marjinal harcama eğilimi

Metzler paradoksu

standart ticaret modeli

ticaret had[ler]i

gelir transferleri


PROBLEMLER


  1. Norveç’in İsveç’e balık ve İsveç’in Norveç’e Volvo (otomobil) ihraç ederek birbirleriyle ticaret yaptığını varsayın. İlk olarak her iki ülkede mallara yönelik zevklerin aynı olduğunu ama üretim olanaklarının farklı olduğunu, Norveç’in Atlantik’e, balıkçılıkta onu nispeten daha üretken kılan uzun bir kıyısı olduğunu; İsveç’in, otomobil üretiminde onu nispeten daha üretken kılan daha büyük bir sermaye donanımı olduğunu varsayarak, standart ticaret modelini kullanarak ticaretten kazançları gösterin.

  2. 1.inci Problemdeki ticaret senaryosunda, aşırı balık avlama nedeniyle Norveç daha önceki yıllarda [yakalayabildiği] miktarda balık yakalamayı başaramaz hale gelir. Bu değişiklik hem Norveç’te üretilebilecek potansiyel balık miktarında bir azalmaya ve balık için dünya nispi fiyatında, Pf/Pa, bir artışa neden olur.

    1. Aşırı balık avlama sorununun nasıl Norveç’in refahında bir düşüşle sonuçlanacağını gösterin

    2. Ayrıca aşırı balık avlama sorununun nasıl Norveç refahında bir artışla sonuçlanabileceğini gösterin.

  3. Bazı ekonomilerde nispi arz fiyatlardaki değişmelere tepkisiz olabilir. Örneğin, üretim faktörleri sektörler arasında tamamen hareketsiz hale gelirlerse üretim olanakları sınırı dik-açılı olur ve iki malın ürünü nispi fiyatlarına bağlı olmaz. Bu durumda hala ticaret hadlerinin refahı arttırdığı doğru mudur? Grafikle analiz edin.

  4. Arz tarafında[ki] hareketsiz faktörlerin talep tarafındaki karşılığı ikamenin olmayışı olacaktır. Tüketicilerin iki malın fiyatları ne olursa olsun sadece katı orantılarda –örneğin, her kilogram gıda için bir metre kumaş- mal satın aldığı bir ekonomi hayal edin. Ticaret hadlerindeki bir iyileşmenin bu ekonomiye de fayda sağlayacağını gösterin.

  5. Japonya, gıda ve petrol gibi ham maddeler ithal ederken birincil olarak mamul mallar ihraç eder. Aşağıdaki olayların Japonya’nın ticaret hadlerine etkilerini analiz edin:

    1. Orta Doğudaki bir savaş petrol arzını kesintiye uğratır.

    2. Kore, Kanada ve ABD’de satabileceği otomobiller üretme becerisini geliştirir.

    3. ABD mühendisleri fosil yakıtlı elektrik santrallerinin yerini alan bir füzyon reaktörü geliştirir.

    4. Rusya’da başarısız bir hasat [dönemi] yaşanır.

    5. Japonya’ya ithal edilen kırmızı et ve narenciye üstündeki [gümrük) tarifelerinde bir azaltma yapılır.

  6. İnternet, programcılık ve teknik destek gibi hizmetlerde artan bir ticarete izin verdi; ki bu tür hizmetlerin mamul mallara nispetle fiyatlarını düşüren bir gelişmedir. Özellikle Hindistan son zamanlarda, [eskiden] Birleşik devletlerin büyük bir ihracatçı olduğu bir alan olan teknoloji-temelli hizmetlerde bir “ihracatçı” olarak görülmeğe başlandı. İmalatı ve hizmetleri ticareti yapılabilir hizmetler olarak kullanarak, ABD ve Hindistan ekonomileri için hizmetlerde “taşeronluğa” neden olan ihraç edilebilir hizmetlerin nispi fiyatlardaki düşüşün, Birleşik Devletlerdeki refahı nasıl düşürüp Hindistan’daki refahı nasıl arttırabileceğini gösteren bir standart ticaret modeli yaratın.

  7. A ve B ülkelerinin iki mal, X ve Y ürettikleri iki üretim faktörü vardır, sermaye ve emek. İki ülkede teknoloji aynıdır, X sermaye yoğun [mal]dır ve A sermaye-bol [ülke]dir. Ticaret hadlerinin iki ülke refahındaki etkilerini aşağıdaki [olaylara] göre analiz edin:

    1. A’nın sermaye stokundaki bir artış

    2. A’nın emek arzında bir artış

    3. B’nin sermaye stokunda bir artış

    4. B’nin emek arzında bir artış

  8. İktisadi büyümenin bir ülkenin ticaret hadlerini geliştirebilmesi kadar kötüleştirebilmesi ihtimali de vardır. O zaman neden pek çok iktisatçı büyümenin aslında büyüyen ülkeyi incittiği fakirleştirici büyümeye pratikte muhtemel olmayan [bir olayn] olarak bakarlar?

  9. iktisadi bir bakış açısından Hindistan ve Çin bir ölçüde benzerdirler: her ikisi de büyük, düşük-ücretli, olasılıkla benzer karşılaştırmalı üstünlük paternleri olan yakın ve zamana kadar uluslar arası ticarete nispeten kapalı olan ülkelerdir. İlk açılan Çin’di. Şimdi Hindistan da dünya ticaretine açılmakta olduğuna göre bunun Çin’in refahını nasıl etkilemesini beklersiniz? Ya Birleşik Devletlerin refahını nasıl etkiler? (İpucu: dünya ekonomisine Çin’inkine özdeş bir ekonomi eklemeyi düşünün).

  10. Pratikte dış yardımın çoğu “bağlıdır”; yani alıcının yardımı bağışçı ülkeden mallara harcamasını gerektiren sınırlamalarla gelir. Örneğin, Fransa Afrika’daki bir sulama projesi için, pompaların, boruların ve inşaat malzemelerinin Japonya’dan değil de Fransa’dan satın alınması şartıyla para sağlar. Yardımın bu türden bir bağlanması transfer sorunu analizini nasıl etkiler? Bağışçının bakış açısından yardımın bağlanması anlamlı mıdır? Bağlı yardımın alıcıyı daha kötü hale getireceği bir senaryo düşünebilir misiniz?

  11. Bir ülkenin ihracatını desteklediğini ve diğer ülkenin, sonuçta ikinci ülkede fiyatların değişmeden kalacağı, bu etkiyi dengeleyecek bir “countervailing” tarife koyduğunu var sayın. Ticaret hadlerine ne olur? Peki ya iki ülkedeki refaha ne olur?

Diğer yandan ikinci ülkenin kendi ihracat sübvansiyonu ile karşılık verdiğini var sayın. Sonucu karşılaştırın.



Bu bölümde ele alınan konular hakkında ek okumalar
Rudiger Dornbusch, Stanley Fischer, Paul Samuelson (1977) "Comparative advantage, trade, and payments in a Ricardian model with a continuum of goods", American Economic Review, 1977. ‹kinci Bölüm'de atıf yaptığımız bu çalışma, aynı zamanda ticareti-yapılmayan malların, bir transferin alıcının ticaret hadlerini iyileştirdiğine dair sanıyı yerleştirmekteki rolünün berrak bir sunumunu verir.

J. R. Hicks (1953) "The long run Dollar problem", Oxford Economic Papers, 2 (1953), s.117-35. Büyüme ve ticaretin çağdaş analizinin kökleri, ‹kinci Dünya Savaşı'nın ilk yıllarında, Avrupalıların, Amerika'nın artık bir daha geçilemeyecek bir iktisadî liderliğe yerleştiğine dair korkularında yatar (bu görüş bu gün kulağa eskimiş gibi gelir, ama aynı argümanların bir çoğu şimdi Japonya hakkında su üstüne çıkmıştır). Hicks'in bu çalışması bu korkunun en ünlü sunumudur.

Harry G. Johnson (1955) "Economic expansion and international trade", Manchester School of Social and Economic Studies, 23 (1955), s.95-112. Bu ça-lışma ihracat ve ithalat sapmalı büyüme arasındaki can alıcı ayırımı göstermiştir.

Paul Krugman. “Does Thirld Word Growth Hurt First World Prosperity?” Harvard Business Review 72 (July-August 1994), s. 113-121. Gelişmekte olan ekonomilerdeki büyümenin niye ilke olarak ileri ülkelere zarar vermesinin gerekmeyebileceğini ve pratikte muhtemelen zarar vermediğini açıklamayı deneyen bir analiz.

Paul Samuelson (1952) "The transfer problem and transport costs ", Economic Journal, 62 (1952), s.278-304; (Part I) ve 64 (1954), s.264-289 (Part II). Uluslararası iktisatçılıktaki bir çok başka meselede olduğu gibi, transfer sorununun da ilk formel analizini Paul Samuelson yapmıştır.

John Whalley (1985) Trade liberalization among major world trading areas (Cambridge, MA: MIT Press). Tarifelerin uluslararası ekonomi üzerindeki etkisi yaygın araştırmaların konusu ol-muştur. Bunların en etkileyicileri, tarifeler ve diğer ticaret politikalarındaki değişikliklerin etkilerinin hesaplanmasına imkân veren ve gerçek verilere dayandırılan sayısal modeller olan, çok büyük "hesaplanabilir genel denge" modelleridir. Whalley'in kitabı bu modellerin en dikkatli bir şekilde inşa edilmiş olanlarından birini sun


BEŞİNCİ BÖLÜME EK
Uluslararası dengenin teklif eğrileri ile gösterilmesi
Uluslararası dengeyi nispî arz ve talep terimleriyle analiz etmek, birçok amaç için en doğru ve en yararlı tekniktir. Ne var ki, bazı durumlarda, ticareti her ülkenin diğerine ne gönderdiğini doğrudan gösteren bir diyagramla analiz etmek [daha] yararlıdır. Bunu yapan bir diyagram teklif eğrisi diyagramıdır.
Bir ülkenin teklif eğrisinin türetilmesi
Şekil 5-3 te, nispî fiyat PK/PG verildiğinde, bir ülkenin üretim ve tüketimini nasıl belirlediğimizi gösterdik. Ticaret, üretim ve tüketim arasındaki farktır. Bir teklif eğrisi diyagramında, herhangi bir veri nispî fiyata denk düşen ticaret akımlarını doğrudan gösteririz. Şekil 5 Ek-1 in bir ekseninde ülkenin ihracatı (QK-DK), diğerinde ithalatı (DG-QG) gösterilir. Şekil 5 Ek-1deki T noktası, Şekil 5-3 te gösterilen (Q da üretim ve D de tüketim) durumuna denk düşer.
(DG-QG) = (QK-DK) x PK/PG (5 Ek.1)
olduğu için, Şekil 5 Ek-1de orijinden T ye çizilen doğrunun eğimi PK/PG ye eşittir. T, varsayılan nispî fiyatta Bizim Ülke'nin teklifidir: bu fiyatta, Bizim Ülke'de ikamet edenler (QK-DK) birim kumaşı, (DG-QG birim gıdayla mübadele etmeğe razıdırlar.

Bizim Ülke'nin farklı nispî fiyatlardaki teklifini hesaplayarak, Bizim Ülke'nin teklif eğrisini çizeriz (Şekil 5 Ek-2). Şekil 5-4 de, PK/PG yükseldikçe QK nın yükseldiğini, QG nin azaldığını, DG nin yükseldiğini, DK nın yükseleceği gibi düşebileceğini gördük. Ne var ki, eğer gelir etkileri çok fazla güçlü değilse, arzulanan (QK-DK) [kumaş ihracatı] ve (DG-QG) [gıda ithalatı]nın ikisi de, normal olarak yükselir. Şekil 5 Ek-2 de, T1, Şekil 5-4 deki Q1 ve D1 e tekabül eden tekliftir: T2 ise, Q2 ve D2 ye tekabül eden tekliftir. Birçok fiyatın [her biri] için Bizim Ülke'nin teklifini bularak, Bizim Ülke'nin teklif eğrisi OC yi çizeriz.

Yabancı Ülke'nin teklif eğrisi OF de aynı yolla çizilebilir (Şekil 5 Ek-3). Yatay eksende Yabancı Ülke'nin arzulanan kumaş ithalatını (-) gösterirken, dikey eksenden arzulanan gıda ihracatını (-) gösteririz. PK/PG ne kadar düşükse, Yabancı Ülke o kadar çok gıda ihraç etmek ve o kadar çok kumaş ithal etmek isteyecektir.

DİKKAT BURADA ŞEKİL 5 EK-1 VAR!



Şekil 5 Ek-1

Veri bir nispî fiyatta Bizim Ülke'nin arzulanan ticareti

Orijinden geçen doğrunun eğimine tekabül eden nispî fiyatta, Bizim Ülke DG - QG birim gıda karşılığında QK - DK birim kumaş [vererek] ticaret yapmayı teklif eder.



DİKKAT BURADA ŞEKİL 5 EK-2 VAR!



Şekil 5 Ek-2

Bizim Ülke'nin teklif eğrisi

Teklif eğrisi, kumaşın nispî fiyatı değiştiğinde Bizim Ülke’nin teklifinin nasıl değiştiğinin izi sürülerek elde edilir.


Uluslararası denge

DİKKAT BURADA ŞEKİL 5 EK-3 VAR!



Şekil 5 Ek-3

Yabancı Ülke'nin teklif eğrisi

Yabancı Ülke’nin teklif eğrisi, o ülkenin arzulanan kumaş ithalatı ve gıda ihracatının nasıl nispî fiyatla birlikte değiştiğini gösterir.



DİKKAT BURADA ŞEKİL 5 EK-4 VAR!




Şekil 5 Ek-4

Teklif eğrisi dengesi

Dünya dengesi Bizim Ülke ve Yabancı Ülke’nin teklif eğrilerinin kesiştiği yerdir.



Dengede (QK-DK) = (-) ve ayrıca (DG-QG) = (-) olması gereklidir. Yani, hem kumaş hem de gıdada dünya arzı ve talebi eşit olmalıdır. Bu eşitlikler verildiğinde, Bizim Ülke ve Yabancı Ülke'nin teklif eğrilerini aynı diyagramda (Şekil 5 Ek-4) çizebiliriz. Denge, Bizim Ülke ve Yabancı Ülke'nin teklif eğrilerinin kesiştiği noktadadır. Denge noktası E de, kumaşın nispî fiyatı OE nin eğimi eşittir. Yabancı Ülke'nin ithalatına eşit olan Bizim Ülke'nin ku-maş ihracatı OX kadardır. Bizim Ülke'nin ithalatına eşit olan Yabancı Ülke'nin gıda ihracatı OY kadardır. Uluslararası dengenin bu [şekilde] sunuluşu, dengenin, gerçekten de, arz ve talebin piyasaların ikisinde de aynı anda eşitlendiği genel denge olduğunu görmemize yardım eder.



20 “Shaking up Trade Theory,” Business Week, December 6, 2004




Yüklə 179,26 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin