Bölge halklarinin düŞmani iNCİRLİK ÜSSÜ kapatilsin



Yüklə 0,88 Mb.
səhifə5/11
tarix02.11.2017
ölçüsü0,88 Mb.
#27163
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11

SAVAŞI SUSTUR KAMPANYASI

BASIN AÇIKLAMALARI

5 Ocak 2013 – Basın Açıklamasına Çağrı – İstanbul

Amasız fakatsız barış için yürüyoruz!

9 Ocak Çarşamba, saat 19.00, Galatasaray Meydanı’ndan Taksim’e

Bizler, diyalog sürecinin kesintiye uğramaması için, daha fazla kan akmaması için, kardeşlik için, adalet için, amasız fakatsız barış isteyen tüm kurumlar, bireyler hep birlikte ses çıkartacağız:

Savaşın sesini sustur!

Barışın sesini yükselt!

Galatasaray’dan Taksim’e yürüyoruz.

Etkinliğimize katılmanız dileğiyle



Barış İnisiyatifleri

9 Ocak 2013 – “Amasız, Fakatsız barış!” Basın Açıklamasının Metni – İstanbul

Son bir haftada hem başbakan hem de bir dizi hükümet yetkilisi, İmralı’da görüşmelerin sürdüğünü açıkladı. Anlaşılan o ki, hükümet, Kürt sorununda yeni bir barış siyasetini tartışmaya başlıyor. Barış talebi, halkların barış içinde yaşamasını isteyenlerin talebidir. Demokratik ve özgür bir toplum için barışa ihtiyaç vardır.

Kürt sorununun barışçı ve demokratik çözümü uzun yıllardır Türkiye’de barış mücadelesi verenlerin asli taleplerinden biridir. Kürt ve Türk halkları da ezici bir çoğunluğu ile barış ve demokratik çözüm istemektedir.

Kürt halkının barış talebi, Roboski katliamının sorumlularının hala bulunamamasına, KCK davalarında binlerce BDP’li üye, yönetici ve seçilmiş belediye başkanının tutukluluk durumlarının yıllardır devam etmesine, BDP’li milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmak istenmesine ve Anadilde savunma ve eğitim hakkının tanınmamış olmasına rağmen hala devam ediyor.

2013 yılının barışın kazanacağı bir yıl olması için, “Şimdi barış zamanı” diyenlerin hızla harekete geçmesi, sokakta yüz binlerce insanın barıştan vazgeçmeyeceğini göstermesi gerekir.

Türk halkı da zaman zaman halkları birbirine düşürmek, çatıştırmak isteyen ırkçı faşist kışkırtmalara rağmen barış, kardeşlik ve dayanışma duygularını her fırsatta gösteriyor. Batıda barış isteyen insanlar toplumun çoğunluğunu oluşturuyor.

Ancak bu ülkenin yurttaşlarının yeni bir açılım fiyaskosuna, yeni bir oyalama sürecine artık tahammülü yok. Türkiye’de hiçbir şey değişmesin, ama PKK silah bıraksın demek gerçekçi değil. Bu nedenle somut adımların atılması gerekir. Bu somut adımların bazıları;

Savaşan tarafların gerçek bir ateşkes sağlaması, operasyonların durması,

Hükümetin söz verdiği anadilde savunma hakkının biran önce tanınması.

KCK davasından tutuklu bulunan BDP’lilerin serbest bırakılması.

BDP’li milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılması girişimlerine son verilmesi,

Müzakerelerin bir daha kesintiye uğramaması için Abdullah Öcalan’ın cezaevi koşullarının düzeltilmesi olabilir.

Bu acil taleplerin yerine getirilmesinden sonra sağlanacak barış ortamında Kürt sorununun kalıcı çözümüne yönelik adımlar da atılmaya başlanabilir. Örneğin;

Demokratik ve özgürlükçü bir anayasa yapılması,

Yeni anayasada kimlik tanımının ‘anayasal vatandaşlık’ üzerine olması,

Eğitimde çokdilli sisteme geçilmesi,

Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi, vb.

Müzakere sürecinin açık, şeffaf ve bu ülkede yaşayan halklar bilgilendirilerek yürütülmesi son derece önemlidir.

Umutlar yitirilmemeli; çünkü Türkiye’de Kürt sorununun sonsuza kadar çözümsüz kalmayacağı kesin. Karamsarlığa kapılmamalı; çünkü Kürt sorunu kaynaklı kazananı olmayan bu savaş ebediyen sürmeyecek.

2013 yılının barışın kazanacağı bir yıl olması için, “Şimdi barış zamanı” diyenlerin hızla harekete geçmesi, sokakta yüz binlerce insanın barıştan vazgeçmeyeceğini göstermesi gerekir.



Meltem Oral

Barış İnisiyatifleri adına

10 Ocak 2013 – Anmaya Çağrı - İstanbul

19 Ocak'ta, seni vurduklari yerde, BURADAYIZ AHPARIG!

Hrant’in katledilmesinin uzerinden tam 6 yil gecti. Bu 6 yilda katillerin eline silah veren, onlari cesaretlendiren, cinayeti orgutleyen, sorusturmayi karartan devlet icindeki yapi yargi onune cikarilmadi, verilen sozler tutulmadi. Tam tersine hepsi hukumet tarafindan el ustunde tutuldu, terfi ettirildi. Kararttilar, cozmediler, unutturmak istediler, ustunu orttuler, orgut “bulamadilar”, gercek katilleri korudular, sahiplendiler. Bu, cinayete ortakliktir. Hrant’in gercek katilleri yargi onune cikarilmalidir. Bunun icin adalet arayisimizi daha da guclendirmeli, kararliligimizi gostermeli, sesimizi daha da gur cikarmaliyiz. Istedikleri kadar karartsinlar, korusunlar, kollasinlar. Biz bitti demeden bu dava bitmez. Cinayet gaddarlikti, sonrasi kepazelik, yuzsuzluk oldu. Altinci yilda, adalet mucadelemiz suruyor!

19 Ocak'ta, seni vurduklari yerde, BURADAYIZ AHPARIG!

13.30'da Sisli'de, saat 15.00'te Agos'un onundeyiz!

Hrant’ın Arkdaşları

19 Ocak 2013 - Hrant Dink Anmasındaki Konuşma Metni - İstanbul

Sevgili Rakel Hanım, Hrant Dink’in sevgili ailesi, Hrant’ın sevgili arkadaşları, dostları, sevenleri

Sizleri bir 19 Ocak gününde hüzünle selamlıyorum. 6 yıl önce bu gün, bu saatlerde Hrant Dink, burada katledildi. Onu katleden karanlığı tanıyor ve ona sıkılan o menfur kurşunların mesajını biliyoruz. Bu gün o mesaja karşı hep birlikte buradayız. Bu ülkenin her kesiminden, kendisini Hrant Dink’e borçlu hisseden, onun kaybıyla kendisinden bir parça kaybettiğine inanan ve onun için adalet isteyen insanlar olarak buradayız. O hastalıklı ve öldürücü mesajı bir daha hiç kimse almasın diye buradayız. Nefret ve şiddetin bu ülkenin hayrına bir yol olmadığını söylemek için buradayız. Hakikatin ve dostluğun hatırı için buradayız.

6 yıldır bu ülkede adaletin tecelli etmesini bekliyoruz ancak geçen 6 yılda katillerin eline silah veren, onları cesaretlendiren, cinayeti örgütleyen, soruşturmayı karartan devlet içindeki yapı yargı önüne çıkarılmadı, verilen sözler tutulmadı. Tam tersine Hrant Dink’i ölüme götüren neredeyse tüm resmi görevliler, el üstünde tutuldu, terfi ettirildi. Bu karartma, unutturma, üstünü örtme, örgüt bulamama operasyonunda 6 yıldır adalet can çekişiyor! Ancak biz unutmadan, yorulmadan, bıkmadan adalet talep ediyoruz! Gerçek katillerin yakalanmasını ve devlet zırhının içine saklanan bütün sorumluların hesap vermesini istemesini istiyoruz!

Sevgili Hrant,

Sen şimdi bizleri o güzel yerden izliyorsun, biliyorum. Bizler, bu ülkenin resmi tarih öğretisiyle taammüden cahil bırakılmış kitleler olarak, üzeri ağır inkâr taşlarıyla kapatılmış olan o sağır ve dilsiz, o kanlı kuyunun varlığını senin sayende öğrendik. Öğrendiklerimiz bizi hak ve hakikat karşısında sorumlu kıldı. Biz bugün, Allah ve tarih önünde bu sorumluluğumuzu yerine getirmek için buradayız.

Sen bu kanlı kuyunun kapağını aralarken, bunu nefret ve düşmanlık için değil; daha yüzyıl öncesine kadar yan yana yaşayan iki halkın yaralarını sarmak, aralarına ekilmiş kin ve nefret tohumlarını yok etmek ve iki halk için daha adil ve onurlu bir gelecek sağlamak için yaptın. Uğruna hayatını da verdiğin bu mücadeleyi kaldığı yerden bizler sürdüreceğiz. Bize kızanlara, bizi anlamayanlara da Yunus Emre’nin diliyle cevap vereceğiz:

Kul’il hak-dedi Çalap sözü doğru diyene

Bu gün yalan söyleyen erte utanasıdır

Cümle yaratılmışa bir göz ile bakmayan

Şer’in evliyasıysa hakîkatte âsidir !

Ruhun şâd olsun Ahparig!



Hidayet Şefkatli Tuksal

26 Şubat 2013 – “Diyalog Sürecine ve Barış Adımlarına Tam Destek” Basın Açıklaması Metni

DİYALOG SÜRECİNE VE BARIŞ ADIMLARINA TAM DESTEK VERİYORUZ

mavii5Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu olarak, barış umudumuzu hiç yitirmedik ve karamsarlığa kapılmadık. Çünkü Türkiye’de Kürt sorununun sonsuza kadar çözümsüz kalmayacağı kesindirve kazananı olmayan bu savaş ebediyen sürmeyecek belirtmiştik.

Bu dediklerimizin üzerinden henüz bir ay geçmişken, barışa giden yolda önemli gelişmeler oldu. Hükümet, Abdullah Öcalan’la başlattığı diyalog ve çözüm sürecine devam ediyor. Türkiye tarihi bir dönemden geçiyor. Uzun yıllardır sürmekte olan Kürt Sorununda barışçı bir diyalog döneminin fırsatı yakalandı. Belki de ilk defa barışa ve çözüme bu kadar yakınız. Hükümet sorunun asli muhatapları ile görüşülmesi konusunda doğru bir karar verdi,ilk defa soruna yapıcı bir dil ve yöntemle yaklaşıldığı gözlemlenebiliyor.

Kürt halkı özellikle Paris’te meydana gelen provokasyonu boşa çıkararak, Diyarbakır, Tunceli ve Mersin’deki cenaze törenlerinde barış talebini yükselterek gerekli olgunluğu gösterdi. Sinop ve Samsun’da meydana gelen son olaylar ise moralimizi bozmamalıdır. Bu provokasyonları önceden hazırlayıp uygulayanlar amaçlarında başarılı olamamışlardır. Hep birlikte gördüğümüz gibi, pek küçük bir azınlıktırlar ve başta Karadenizliler olmak üzere, kamuoyunun yaygın tepkisi ile karşılaşmışlardır.

Elbette bundan sonra da barış adımlarını ve süreci sabote etmek isteyen pek çok provokasyon karşımıza çıkacaktır. Düşmanlık, çatışma ve ölümlerden siyasi ikbal üretenler var. Barışı isteyenler ise bugüne kadar hep olduğu gibi, diyalog ve çözüm sürecinin kararlılıkla devam ettirilmesinden yana tavır almalıdır. Bu konuda üzerimize düşeni yapmakta kararlıyız.

Kürt ve Türk halkları bugüne kadar defalarca gösterdiği gibi, barış ve diyalog sürecinin devam etmesini, sorunun bir an önce çözümlenmesini istiyor. Demokratik ve özgür bir toplum için barışa ihtiyaç vardır. Çözüm sürecinde atılacak adımlar, aynı zamanda daha özgür ve demokratik bir Türkiye’nin de oluşmasını sağlayacaktır. Yeni anayasa bunun için önemli bir fırsattır.

Görüşmelerin yeni başladığı ve devam ettiği bu dönemde en önemli husus, öncelikle silahların susması, çatışmaların ve ölümlerin durmasıdır. Her düzeyde barış dilinin kullanılarak, barışa fırsat verilmesi çok önemlidir. Herkes, her yerde barış süreciyle ilgili düşünceleriniaçıklayabilmelidir. Diyalog süreci barışçı bir ortamda, çözüme doğru ilerlemememizi mutlaka sağlayacaktır.

2013 yılının barışın kazanacağı bir yıl olması için, başta savaş karşıtları olmak üzere, “Şimdi barış zamanı” diyen herkesin hızla harekete geçmesi, diyalog ve çözüm sürecine destek vermesi gerekir. Her fırsatta, her yerde barıştan, diyalogdan, çözümden yana olduğumuzu dillendirmemiz gerekir.

Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu olarak, silahların susmasını sağlayacak diyalog sürecine ve sorunun çözümüne doğru atılan barış adımlarına tam destek veriyoruz. Barışın sesini yükseltelim.

Yıldız Önen

Küresel BAK Yürütme Kurulu adına

19 Mart 2013 - Basın Açıklaması Metni – İstanbul

NEWROZ KUTLU OLSUN, BARIŞA EVET!

barisa-bir-sans-verin-3296Barışın sesinin yükseldiği 2013 yılının Newroz’u, 17 Mart Pazar günü, başta İstanbul, Ankara, İzmir olmak üzere Türkiye’nin dört bir yanında yapılan şenlikli kutlamalarla başladı. Milyonlarca insan meydanlara çıkarak barış, eşitlik, özgürlük ve demokratik çözüm taleplerini haykırdı. Kürt halkından yükselen barış talebi her yerde bir kez daha duyuldu. Ama barışın sesinin yükselmesinden rahatsız olan, halkların eşitlik içinde bir arada yaşamasına karşı çıkanlar da var. Erzurum’da, İstanbul’da, Sakarya’da ve İzmit’te Newroz kutlamalarına katılanlar çeşitli saldırılara uğradı.

Türkiye farklı kültürlerin, dillerin, inançların, kimliklerin bulunduğu bir ülkedir. Bu farklılıkların bir arada yaşamasının tek yolu eşitlik ve özgürlüktür. Yıllarca kimliklerinden dolayı ayrımcılığa maruz kalan, haklarından mahrum bırakılan Kürt halkının mücadelesi, Türkiye’de yaşanan demokrasi ve adalet mücadelesini de güçlendiriyor.

Biz inanıyoruz ki, bu topraklara artık barışın dili egemen olacak. Bu noktaya gelinmesinde çok emekler sarf edildi. Barış yanlıları, yıllardır bıkmadan usanmadan barışın egemen olması için mücadele ettik. Barış ve çözüm için önemli adımların atıldığı bu günlerde herkes barış sürecine omuz vermeli ve bir daha savaş diline, çatışma ortamına dönülmemesi mutlaka sağlanmalıdır.

2013 yılının barışın kazanacağı ve Kürt sorununun barışçı çözümü için kalıcı adımların atılacağı bir yıl olması için, “Şimdi barış zamanı” diyenler seslerini yükseltmeli, barıştan vazgeçmeyeceğimizi göstermeliyiz.

Barışa Evet!

Newroz kutlu olsun. Newroz Piroz be!

Şengül Çifci

Küresel BAK Yürütme Kurulu üyesi

22 Mart 2013 – Yazılı Basın Açıklaması – İstanbul

DİYARBAKIR’DA MİLYONLAR ‘BARIŞA EVET’ DEDİ!

barisaevet-2Öyle günler vardır ki, toplumların ve ülkelerin tarihinde yeni ufuklar açar, yeni başlangıçlar için dönüm noktası olur. 2013 Newrozu da işte böyle bir başlangıcın işaretlerini verdi. Diyarbakır’da milyonlar, Türkiye halklarının ve bütün dünyanın gözü önünde ‘barışa evet’ dedi. Barış umutlarımız arttı, 30 yıldır süren savaş sona eriyor. Her yerde barışın diliyle konuşulacak. Diyarbakır’da okunan mesaj gayet açık ve net: “Halayla horon, zeybek kardeştir. Öfkeyi, acıyı, nefreti bir yana bırakıp, helalleşebilmeliyiz. Bu bir son değil, yeni bir dönemin başlangıcıdır. Çabalar boşa gitmedi, Kürtler kimliğini yeniden kazandı. Silahlı direniş bitti, sıra demokratik siyasette. Artık silahlar sussun, fikirler ve siyaset konuşsun.”

Kısacası Kürtler, “savaşmayalım, barışalım” diyor.

Hükümet de savaşın bitirilmesi konusunda “İmralı süreci”ni başlatarak ve devam ettirerek olumlu bir inisiyatif göstermiştir. Aynı yönde çabaların TBMM çalışmalarına da yansımasını bekliyoruz.

Artık vazgeçmek yok, bir daha savaş istemiyoruz.

Yıllar boyunca çok acı yaşandı. Ama işte bu kirli ve korkunç savaş bitiyor. Biz savaş karşıtları olarak bundan mutluluk duyuyoruz. Bugüne kadar barış için emek harcayan, fikir üreten, meydanları dolduran herkese teşekkür ederiz. Bundan sonra adınız bu barışla anılacak.

Barışın kalıcı olması için önümüzde yapılması gereken önemli işler var, özellikle TBMM’ye büyük görevler düşüyor. Ama hep birlikte en önemlisini gerçekleştirdik, barışa giden yolu açtık. Buradan dönüş yok.

Gençler dağlarda ölmeyecek, analar ağlamayacak. Bundan büyük sevinç olur mu?

Barışa evet.

Faruk Sevim

Küresel BAK Yürütme Kurulu üyesi

4 Nisan 2013 – Çözüme Evet Koalisyonu Kuruluş Basın Toplantısına Çağrı Metni - İstanbul

6 Nisan Cumartesi günü, 11.00, Taksim Hill Hotel

30 yıldır, her gün yürek çarpıntılarıyla uyanmamıza sebep olan… Nerede olursak olalım, hayatımıza damgasını vuran dev bir sorun çözülmek üzere.

Kürt sorunu konusunda tarihi adımlar atılıyor. Bizler çözüm için atılan adımları desteklemek ve çözüme engel olmak isteyenlere, “Hayır, bizler bu topraklarda yaşayan milyonlarca insan, çözümden yanayız” diyebilmek için yola koyuluyoruz.

Çözümü savunan milyonların sesi olmak için hep beraber harekete geçiyoruz.

Yüzlerce aktivist, gazeteci, sanatçı, aydın, kurum temsilerinden oluşan Çözüme Evet Koalisyonu’nun kuruluşunu ilan edeceğimiz toplantıda siz değerli basın mensuplarını aramızda görmek istiyoruz.



Çözüme Evet Koalisyonu

 6 Nisan 2013 – Çözüme Evet Koalisyonu Kuruluş Basın Toplantısı – İstanbul

Çözüme Evet!

30 yıldır, her gün yürek çarpıntılarıyla uyanmamıza sebep olan…Nerede olursak olalım, hayatımıza damgasını vuran dev bir sorun çözülmek üzere.

Kürt sorunu konusunda tarihi adımlar atılıyor. İlk kez çözüm kapısının net bir şekilde aralandığına tanık oluyoruz.

Bizler, çözüm sürecine gözümüz gibi bakmamız gerektiğine inanıyoruz.

Biliyoruz ki çözüm yönünde atılan her adım, ölümün bu topraklarda yarattığı kasvetli havanın bir kader olmadığını herkese, hepimize gösterecek.

Çatışmaların sona ermesi ve diyalog sürecinin gelişmesi “politik açıdan kimin işine yarar” diye bir soru sormuyoruz.

Çatışmaların sona ermesi, öncelikle, gençlerin yaşamaya devam etmesi anlamına gelir.

Ölümlerin durması anlamına gelir!

Ölümlerin son bulması… Sorunun muhataplarının konuşmaya başlaması…

En önemlisi bu.

Bu yüzden, çözüm için atılan adımları desteklemek ve çözüme engel olmak isteyenlere,

“Hayır, bizler bu topraklarda yaşayan milyonlarca insan, çözümden yanayız” diyebilmek için yola koyuluyoruz.

Çözümü savunan milyonların sesi olmak için hep beraber harekete geçiyoruz.

Ülkemizde birbirini tanıma şansı bulamamış milyonlara…“Dinle, Anlat, Duy, Konuş…” diyoruz.

Herkesin ve tüm kimliklerin ortak geleceğinin eşitlik içinde inşası açısından bu can alıcı meselenin çözümüne katkı sağlamanın insanlık borcu olduğuna inanıyoruz.

Balçicek İlter

Çözüme Evet Koalisyonu adına

19 Nisan 2013 – “Geleceğimizi harcayan askeri harcamaları durdurmalıyız! Yazılı Basın Açıklaması Metni

Askeri Harcamalara Karşı Eylem ve Direniş Günü” olan 12 Nisan’da bütün dünyada askeri harcamalara karşı eylem ve etkinlikler yapıldı. Çünkü askeri harcama yapmak demek, silahlanmanın ekonomik, sosyal ve insani maliyetlerini halkın sırtına yüklemek demektir. Askeri harcama demek, 200 silah üreticisi şirket kârlarını arttıracak diye, insanların daha güvensiz bir dünyada yaşaması ve bu kârların bedellerini çoğu zaman hayatları ile ödemeleri demektir.

Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü SIPRI’ye göre 2012’de tüm dünyada askeri harcamalar için toplam 1 trilyon 753 milyar dolar harcandı. Askeri harcamaların küresel üretim içindeki payı yüzde 2,2′yi buldu. Dünya genelinde 1998’den bu yana ilk kez askeri harcamalarda nispi bir düşüş yaşanırken, Türkiye, Rusya ve Çin harcamalarını artıran ülkeler oldu. ABD ve diğer NATO ülkeleriyle, Japonya ve Avustralya’nın askeri harcamaları azaltması nedeniyle toplam harcamalarda yüzde 0,5 oranında gerileme oldu. Dünyadaki toplam askeri harcamalarda birinci sırada yer alan ABD’nin payı ilk kez yüzde 40’ın altına düştü ve 682 milyar dolar olarak gerçekleşti. İkinci sırada yer alan Çin, % 7.8 artışla 166 milyar dolara çıkarken, üçüncü sırada yer alan Rusya’nın askeri harcamaları % 16 artışla 90.7 milyar dolara yükseldi. Son 5 yılda ABD’nin askeri harcamaları yerinde sayarken, Çin ve Rusya’nın askeri harcamaları ise %50 arttı.

ABD’nin yanı sıra NATO üyesi diğer ülkelerde harcamalarını kıstı. 2008’de başlayan krizden bu yana 31 Avrupa ülkesinden 18’i bütçelerini yüzde 10 oranında daralttı.

Dünyadaki toplam askeri harcamaların yüzde 82’sini 15 ülke yaptı. Geçen yıl 18,2 milyar dolar askeri harcama yapan Türkiye sıralamada 15. ülke oldu. Türkiye 2012’de Gayri safi milli hasılasının yaklaşık % 2.3’ünü askeri harcamalara ayırırken, bu oran 2003’te % 3.4 seviyesinde idi.

BÜYÜMENİN ARKASINDAKİ GERÇEK TABLO

Türkiye’nin 2012 yılı Gayri Safi Milli Hâsılası (GSMH) 789 milyar dolar, büyüme oranı ise %2,2 olarak açıklandı. Bu durumda Türkiye, Avrupa’nın en hızlı büyüyen ülkelerinden biridir.

Ancak Türkiye’nin durumuna bir de şu açıdan bakalım:

* Türkiye dünya askeri harcamalar listesinde 18.2 milyar dolarla 15. sırada, Gayri Safi Milli Hâsılasının % 2,3 ünü askeri harcamalara ayırmakta.

* Toplam 9 milyar dolara ulaşan iç güvenlik harcamalarını da askeri harcamalara eklediğimizde 2012 yılında 27 milyar dolarlık bir askeri ve iç güvenlik harcaması yapıldığını görmekteyiz. Zorunlu askerlik nedeniyle 16 ay boyunca üretimden koparılan insanların ekonomik değerlerini –yaklaşık 12 milyar dolar- eklediğimizde Türkiye’nin 39 milyar dolarının (% 5) askeri ve iç güvenlik konularında harcandığını görmekteyiz.

* Türkiye’nin askeri harcamalarının GSMH’ya oranı, İngiltere dışındaki tüm Avrupa ülkelerinin üzerindedir. NATO ortalaması olan %2 seviyesinden daha fazladır.

* Her Türk vatandaşı yıllık gelirinin 239 dolarını yani 430 TL. sini silahlanmaya ayırmaktadır.

* 2013 için belirlenen net asgari ücret 774 liradır.

* Türkiye silah ithal eden ülkeler içinde 15. sıradadır.

* Dünya silah üretimindeki en büyük 200 firma içinde 2 Türk firması, Aselsan ve MKEK yer almaktadır.



SAVAŞA DEĞİL, İNSANA BÜTÇE!

Bir devletin büyüklüğü beslediği orduyla, başka ülkelere yolladığı askerlerle, savaşa ve silahlanmaya ayırdığı bütçeyle değil, barışa ve insanına verdiği değerle anlaşılır.

* 149 Ülkenin analiz edildiği 2012 yılı Dünya Barış Endeksi’nde Türkiye 130. sırada, geçen yıla göre 2 basamak daha aşağıya düşmüş durumda. Yani daha az barışsever olarak değerlendiriliyor.

* Küresel Militarizasyon Endeksi’nde Türkiye 24. sırada, geçen yıla göre 3 basamak yükseldi, yani daha militarize bir ülke olma yolunda ilerliyor.

* 1000 kişi başına düşen asker sayısında dünya ortalaması 3, Avrupa ortalaması 4.4 iken, Türkiye için bu rakam 9.5 olarak gerçekleşiyor.

Biz savaş karşıtları olarak, bu olumsuz tabloyu değiştirmek için, askeri harcamaların durdurulmasını istiyor, savaşa değil insana bütçe diyoruz.



SİLAHLANMA HARCAMALARI DÜNYAYI DAHA GÜVENSİZ YAPIYOR!

İnsanlık, savaş için günde 4 milyar dolar harcıyor ve yetkililer bunun güvenlik için olduğunu söylüyor. Son 10 yıla baktığımızda dünya daha güvenli bir yer olmuş mudur? Hükümetlerin en önemli görevi halkın yaşam seviyesini yükseltmek, kamu harcamalarında etkinlik sağlamaktır. Sizce son on yılda yaşam seviyemiz yükselmiş midir?

Türkiye’de halen silah alımı gizlilik gerekçesi ile Sayıştay denetimi dışında tutulmaktadır. Yaratılan kaynaklarla, ödenen vergilerle silah alımları yapılmakta ve bunun bedelini ödeyenler bunun hesabını soramamaktadır.

Eğitime ve sağlığa toplamda 75 milyar dolar bütçe ayrılan Türkiye’de, askeri ve güvenlik konularına 40 milyar dolar bütçe ayrılması ve bu ayrılan bütçenin denetim dışı olması kabul edilemez.



DAHA İYİ BİR DÜNYA İÇİN ASKERİ HARCAMALARI DURDURALIM!

ABD açık ara dünyanın en fazla askeri harcama yapan ülkesi. Ancak diğer güçler de giderek yükseliyor ve azalan petrol kaynakları düşünüldüğünde büyük ve orta büyüklükteki devletler arasında büyük savaşların başlamasına dair ciddi tehlikeler bulunuyor. Böyle bir savaşın ise insanlığın yok oluşu demek olduğunu hepimiz biliyoruz.

Başka bir çıkış yolu, yani barışçıl bir yol bulmalıyız. Bu da, aklımızı yeni silahlar icat etmek için değil, yoksulluk ve iklim değişikliği ile mücadele etmek üzere kullanmamız gerektiğini gösteriyor. Savaşlar için harcanan yıllık 1.750 milyar dolarlık bütçe çok ama çok fazla.

Mark Twain’in dediği gibi “Eğer sahip olduğunuz tek şey bir çekiçse, o zaman bütün problemler bir çivi gibi görünür”.

Askeri harcamalar insanlığı harcıyor.

Askeri harcamalara karşı birleşelim.



Nilüfer Uğur Dalay

Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu yürütme kurulu üyesi

8 Mayıs 2013 – Barış İçin Önemli Bir Gündeyiz! Basın Açıklaması Metni – İstanbul

barisaevetYıllardır sürmekte olan kirli savaşın sona ermesi yönünde bugün önemli bir adım daha atılıyor. Öcalan’ın çağrısı, Kandil’in açıklamaları ile PKK’nın silahlı güçleri 8 Mayıs’tan itibaren sınır dışına çekilmeye başlıyor. Böylece barış umutlarımız biraz daha artıyor. Bu savaş uzun sürdü, çok canlar aldı, maddi ve manevi ağır tahribata yol açtı. Ama artık savaş bitiyor, halkların kardeşliğinin güçleneceği yeni bir dönem başlıyor. Diyalog ve barış süreci başlayalı tek bir insan kaybı yok, en önemlisi de budur. Şiddetten beslenen çevrelerin dışında, toplumun sürece olan desteği hızla artıyor. Geniş yığınlar barış sürecine sahip çıkıyor. Son kamuoyu yoklamaları barış sürecine desteğin %80’lere çıktığını gösteriyor. Kürt sorununda çözüm süreci yol kazasına uğramadan devam ediyor. Temennimiz süreci sabote edecek bir kışkırtmanın yaşanmaması; sorunun barış, kardeşlik ve eşitlik temelinde çözüme kavuşmasıdır.

Hassas günler yaşıyoruz. Barışa susayan halklarımızın eli yüreğinde, Dünya’nın gözü Türkiye’de. Sınır dışına çekilen PKK güçlerinin can güvenliği önemli konu olarak gündemdeki yerini koruyor. Gerillalara yönelik kışkırtıcı bir saldırı gerçekleşirse, bu saldırı, barışa ve demokrasiye yönelik saldırganlık olacaktır. Geri çekilmenin tam bir güvenlik içinde gerçeklemesi için barış güçleri seslerimizi birleştirmeliyiz.

Artık bu ülkenin barışseverleri olarak daha gayretli olalım. Barış isteyen partiler, STK’lar, sendikalar, dernekler ülkenin her yerini kitlesel gösterilerle barış şölenine çevirelim. Barış mitingleri düzenleyelim. İmza kampanyaları, paneller, basın toplantıları, bildiriler, afişler hazırlayıp toplumu barışa hazırlayalım.

Yüreği insan sevgisi, demokrasi ve özgürlük için atan herkesin barışa coşku ile sahip çıkması gerek. Barış toplumsallaşırsa kalıcı olur. Bizim de onurlu bir barışımız olur.

Barış için atılan adımlara sahip çıkalım.

BARIŞA EVET!

Bülent Aydın

Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu yürütme kurulu üyesi

13 Mayıs 2013 – Reyhanlı Acısını Barışla Dindirelim! Basın Açıklaması Metni – İstanbul


Yüklə 0,88 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin