Büyük Hedeflere Sahip Olmak


Türk otomotiv sektörünü nasıl değerlendiriyorsunuz?



Yüklə 279,39 Kb.
səhifə3/17
tarix23.01.2018
ölçüsü279,39 Kb.
#40637
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   17

Türk otomotiv sektörünü nasıl değerlendiriyorsunuz?


Bu sektörle ilgili olarak Türkiye’de söylenecek çok şey var. Şubat ayında geldim ve Şubat ayı otomotiv sektörü açısından hızlı bir çıkışın ve yükselişin başıydı. Mart ve Nisan aylarında da bu yükseliş devam etti. Bunun birçok sebebi var. İlk sebep olarak, geçtiğimiz yılın Ağustos ayında yürürlüğe giren hurda yasasını söyleyebiliriz. Kredi faizlerindeki düşüşün etkisi, kriz döneminden çıkılması ve insanlarda otomotiv satın alışına yönelik bir arzu oluşması diğer nedenler arasında yer alıyordu. Dolayısıyla olumlu bir gelecek bekliyorduk. Mayıs ayında ise öngörülmeyen bir gelişme oldu. Hükümet öncelikle hurda yasasını kısıtladı ve ardından iptal etti. Rekabet vahşi bir hale gelirken, pazar seviyesi düştü. Bundan sonra hükümet ticari araçlardaki vergiyi artırdı. Bu durumu daha da zorlaştırdı. Öncelikle çok büyük ümitlerim vardı, ama hükümetin bu büyük iki müdahalesinden sonra durumu yeniden değerlendirme ihtiyacı duyduk. Bu tarz ani müdahalelerin devamı olacaksa, planlama ve programlama yapılmasının zorlaşacağını düşünüyoruz. Çünkü bu durumda gelecek öngörülemiyor.

Hükümette olumlu gelişmelerin ışığı var mı?


Otomotiv dernekleri ile birlikte kurumların da çalışmaları oldu. Vergi %4’tü ve altıya çıkmasını öngörüyorduk. Ama hükümet %20’lere çıkardı. Sonra %10’a düştü. Fakat bizim baskılarımız ve çalışmalarımız istediğimiz sonuçları vermedi. Yüzde altı seviyesine düşüremedik. Biz elimizden geleni yapacağız ama hükümetin de durumun önemini kavraması lazım. Alınan bu kararlar ve müdahaleler nedeniyle, özellikle Türk otomotiv sanayicisi ve üreticisi cezalandırılıyor. Bu durum güzel de değil, kabul edilebilir de değil...

Tofaş’ın Fiat için öneminden bahseder misiniz?


Farklı nedenlerden ötürü Tofaş’ın Fiat için çok büyük önemi olduğunu söyleyebiliriz. Öncelikle 35 yıllık bir mazinin yarattığı önem söz konusu. Tofaş, ilk günden bu yana Fiat modellerini üretti ve Fiat da projelerini her zaman Tofaş’a verdi. Özellikle son yıllarda ürün gamına eklenen Fiat Palio ve Fiat Albea’nın yanı sıra Fiat Doblò’nun Tofaş tarafından üretilmeye başlamasıyla bu önem daha da arttı. Bildiğiniz gibi son yıllarda bu ortaklık koşulları yeniden düzenlendi. İki tarafın da kurumda eşit ağırlığı var. Tofaş şu an çok iyi organize olmuş ve kurumsal bir şirket. Bir başka önemli nokta ise, önümüzdeki yıllarda Fiat Doblò kadar önemli projelerin yine Tofaş’a verilecek olması... Bu proje, hem Tofaş’ın Fiat açısından bu günkü önemini açıkça ortaya koyuyor hem de bu önemin artacağının işareti olarak karşımıza çıkıyor.
Fiat, otomobil dünyasının dev bir kuruluşu. Diğer taraftan Koç Topluluğu da Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluşlarından. 35 yıllık stratejik ortaklık her iki tarafa neler kazandırıyor?

İki tarafa da sormak lazım... Bu ortaklığın yarattığı olumlu taraflar çok. Bazı kritik noktalar da olmuştur. Sonuçta iki taraf açısından, gerçekleştirilen işlere “business” anlamında bakıldığında bu ortaklık olumlu olmuştur.


Uluslararası büyük kurumlarla karşılaştırdığınızda, Koç Topluluğu’nun dünyadaki yeri hakkındaki değerlendirmeniz nedir?

Koç Holding, bünyesinde çok önemli şirketleri barındıran bir dünya şirketi. Kendi geleneklerinde iki ayrı dünya olan otomotiv devleri Ford ve Fiat ile ortaklık yapmıştır. Aynı anda iki ayrı dünyanın içinde olmanın olumsuz bir yönü yok. Aksine bu durum, Koç’u daha iyi şeyler yapmaya itmiştir, itici bir gücü olmuştur.


Yılın başında Fiat CEO’su Giuseppe Morchio, yeni bir otomobilin üretiminin tamamen Tofaş’a bırakılabileceğini söyledi. Bu açıklamayla birlikte Tofaş’ın yatırımlarının da arttığı gözlendi. 2004’ün ikinci yarısında, bu gelişmeler nasıl devam edecek?

Neyse ki bir şans olarak şirketler bir tek kişiye bağlı olarak gitmezler. Ama birçok kişinin yaptıklarıyla birlikte hareket ederler. Giuseppe Morchio’nun dedikleri açısından söylüyorum, evet o şekilde devam etti ve yeni ürünler yapılacaktır.


Özellikle 2003’ün ikinci yarısından itibaren Tofaş büyük bir atılım içine girdi. Ürün gamında ve reklam-tanıtım kampanyalarında yaşanan bu gelişmeler hakkındaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?

Yılın başından beri imajımızın değişmesi amacıyla çok büyük bir kampanya başlatıldı. Müşterilerimize, Tofaş ve Fiat’ın ayrı şeyler olduğunu anlatmaya yönelik bir kampanya başlattık. Fiat, ürünlerimizin markasıdır. Büyük bir kurum olan Tofaş ise, Fiat markalı araçları üretir; ithal ve ihraç eder. Bunu duyurmak zor bir şey. Çünkü yıllardan beri Tofaş bir marka olarak algılandı. Bunun olumlu tarafları olduğu gibi olumsuz tarafları da oldu. Bunu sormanız ve reklam kampanyalarındaki artışı gözlemlemeniz beni memnun etti. Çünkü bu yıl hedeflerimizin arasında, bu konuyu vurgulamak öncelik taşıyordu. Fakat imaj kampanyaları sadece laflarla olmaz. Dolayısıyla ürünlerimizi lanse etmeye ve ürün gamımızı genişletmeye devam ettik. Fiat Panda ve yenilenen Fiat Stilo’nun yanı sıra 1.3 Multijet motor pazara sunuldu. Çok kısa süre sonra Fiat Idea’yı da lanse edeceğiz.


Aralık ayı çok önemli bir ay. AB’ye girişteki son aşamalardan biri. Olumlu sonuç alındığı takdirde, otomotiv sektörü nasıl etkilenecek?

Sadece otomobil sektörü için değil, tüm sektörler için önemli bir aşama bu. Herkes bu anı bekliyor. Türkiye ekonomisi için son derece olumlu olacağına inanıyorum. Ayrıca Avrupa Birliği’ne girişin milletçe bir gurur ve onur kaynağı da olacağı kanısındayım. Her konuda heyecan yaratacak ve itici bir güç olacak. Otomotiv sektörü açısından olaya bakarsak, Avrupa’ya daha fazla yaklaşmak, onun normlarına uymayı ve oyunu onun kurallarına göre oynamayı da beraberinde getirir. Dolayısıyla AB ülkeleri arasında yer alındığı takdirde, otomotivdeki bu ağır vergiler kabul edilemez. Söylediğim gibi, bu oyunun kurallarıyla oynanması gerekiyor. Bu durumda yerli endüstriyi korumak ve gözetmek lazım.


Siz de Avrupa Birliği’ne üye ülkelerden birinin vatandaşı olarak, Türkiye’deki ekonomik ve politik koşulları AB adaylığı açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye’ye ilk geldiğim zamanlarda beklediğimin üstünde bir ortam gördüm. Sadece Türkiye için değil, diğer herhangi bir ülke için de en önemli kavram istikrar. İstikrarın sağlandığı bir ülkede ekonomi de gelişir. Türkiye ekonomisindeki makro veriler incelendiğinde, ekonominin iyiye gittiği gözlemleniyor. Ekonomide bir şeylerin iyiye gitmesi, diğer birçok konunun kontrol altında olduğu anlamına gelir. Bunların arasında enflasyon ve faiz oranları da yer alıyor. Bütün bunların olumlu seviyelerde gerçekleşmesi sürpriz oldu benim için. Öte yandan Türkiye’nin en gelişmiş ve en önemli şehri olan İstanbul’da yaşıyorum. Global bir metropol kentinden bu değerlendirmeyi yapıyorum. Bu nedenle Türkiye ile ilgili görüşüm ve vizyonum tam sayılmaz. Türkiye’de daha fazla seyahat etme imkânım olunca, daha fazla fikir belirtebileceğime inanıyorum.



Yüklə 279,39 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   17




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin