Cumhuriyet döneminde olay çevresinde oluşan edebi metinler anlatmaya bağli edebi metinler a-miLLİ edebiyat zevk ve anlayişini süRDÜren eserler roman-hikaye


Roman: Kuyucaklı Yusuf, Kürk mantolu Madonna, İçimizdeki Şeytan Öykü



Yüklə 309,96 Kb.
səhifə2/5
tarix26.10.2017
ölçüsü309,96 Kb.
#14424
növüYazı
1   2   3   4   5

Roman: Kuyucaklı Yusuf, Kürk mantolu Madonna, İçimizdeki Şeytan

Öykü: Değirman, Kağnı, Hanende Melek, Ses, Yeni Dünya, Sırça Köşk, Kamyon,

Oyun: Esirler

Şiir: Dağlar ve Rüzgâr

Bestelenen Şiirleri: Aldırma Gönül, Leylim ley, Göklerde Kartal Gibiydim, Çocuklar Gibi, Kız Kaçıran, Kara yazı, Melankoli, Eskisi Gibi(Ben Yine Sana Vurgunum), Dağlar

Çevirileri de vardır..(Antigone, Yüzbaşının Kızı)

FAKİR BAYKURT(1929-1999)

Asıl adı Tahir'dir. Burdur’un Yeşilova ilçesine bağlı Akçaköy'de doğdu. İlkokulu bitirdikten sonra Isparta Gönen Köy Enstitüsü'ne yazılır. Köy enstitüsü yıllarında özellikle şiire olan ilgisi artar, kendini okumaya verir. Bu dönemde özellikle Türkçe'ye çevrilen klasikleri okur. Öğretmenlik yapar. 1958 yılında ilk romanı Yılanların Öcü Cumhuriyet Gazetesi’nin açtığı Yunus Nadi Roman Ödülleri'nde birinci olur. Ancak roman nedeni ile hem Baykurt hem Cumhuriyet koğuşturma geçirir. 1965 yılında TÖS’ün kuruluşuna katılır ve genel başkan seçilir.

Romanlarında, büyüdüğü çevrelerin sosyal yaralarını dile getiren sanatçı; köy sorunlarını ve köy gerçeklerini olanca açıklığı ve çıplaklığıyla yapıtlarına aktarmıştır.

Romanları: Yılanların Öcü (1954), Irazcanın Dirliği (1961), Onuncu Köy (1961), Amerikan Sargısı (1967), Tırpan (1970), Köygöçüren (1973), Keklik (1975), Kara Ahmet Destanı (1977), Yayla (1977), Yüksek Fırınlar (1983), Koca Ren (1986), Yarım Ekmek (1997), Kaplumbağalar (1980)

Öyküleri: Çilli(1955), Efendilik Savaşı(1959), Karın Ağrısı(1961), Cüce Muhammet (1964), Anadolu Garajı (1970)

On Binlerce Kağnı (1971), Can Parası (1973), İçerdeki Oğul (1974), Sınırdaki Ölü (1975), Gece Vardiyası (1982)

Barış Çöreği (1982), Duirsbug Treni (1986), Bizim İnce Kızlar (1992), Dikenli Tel (1998)

Toplum ve Eğitim Yazıları: Efkar Tepesi (1960), Şamaroğlanları (1976), Kerem ile Aslı (1974), Kale Kale (1978)

Kaplumbağalar (1980)



Çocuk Kitapları: Topal Arkadaş, Yandım Ali, Sakarca, Sarı Köpek, Dünya Güzeli, Saka Kuşları

Şiir: Bir Uzun Yol, Dostluğa Akan Şiirler
TALİP APAYDIN(1926- )

İlkokuldan sonra Çifteler Köy Enstitüsü'ne ardından Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü'ne kaydoldu. Edebiyata şiirle başlayan Apaydın daha sonra öykü ve romana yöneldi. İlk şiirleri ve öyküleri Köy Enstitüsü Dergisi’nde yayımlandı.

Köy Edebiyatı akımının temsilcileri arasında yer aldı. İlk romanı Sarı Traktör ile tarımda makineleşme konusuna bir umut olarak yaklaştı. Yarbükü'nde ise köylüler arasında toprak ve su paylaşımı ile ilgili çekişmelerin olduğu zorlu yaşam koşullarını anlattı. Öykü ve romanlarında doğa betimlemeleri ve insan ilişkilerini tüm doğallığı ile yansıttı. Anı, oyun, çocuk edebiyatı türlerinde de eserler verdi.

Şiir: Susuzluk

Roman: Sarı Traktör(1958), Yarbükü(1959), Emmioğlu(1961),Yoz Duvar(1973), Tütün Yorgunu(1975), Vatan Dediler (1981) Ferhat ile şirin (Halk için roman, 1965), Toprağa Basınca (Çocuklar İçin, 1966), Define (1972), Yol Duvar (1973),

Toz Duman İçinde (1974), Kente İndi Idris (1981),



Öykü: Ateş Düşünce(1959), Öte Yakadaki Cennet(1972), Duvar Yazıları (1981), Hendekbaşı (1984), Hem Uzak Hem Yakın (1985), Koca Taş(1974), O Güzel İnsanlar(Çocuklar için hikayeler), Kökten Ankaralı, Yangın(Çocuklar için)

Hâtırat: Bozkırdaki Günler (1952), Karanlığın Kuvveti (1967J.

Tiyatro: Bir Yol (1966).

Radyo oyunu: Yapılar Yapılırken, Otobüs Yarışı
MAHMUT MAKAL(1930- )

1930 yılında Aksaray ilinin Gülağaç ilçesi Demirci Kasabası'nda doğdu. 1943 yılında İvriz Köy Enstitüsü'ne başladı. Edebiyata şiirle başladı. Varlık Dergisi'ndeki Köy Notları ile dikkat çekti. 6 yıl köy öğretmenliği yaptı. 1950 yılında öğretmenlik yıllarındaki gözlemlerini Bizim Köy adlı bir kitapta yayınlayarak büyük yankı uyandırdı. Köy Edebiyatı akımının başlangıcı olarak anılan bu kitap nedeni ile tutuklanıp bir süre cezaevinde kaldı.



Eserleri: Bizim Köy (1950) Köylümden (1952) Hayal ve Gerçek (1957) Memleketin Sahipleri (1954)
Kuru Sevda (1957) 17 Nisan (1959) Köye Gidenler (1959) Kalkınma Masalı (1960) Eğitimde Yolumuz Nereye (1960)
İplik Pazarı (1964) Kamçı Teslimi (1965) Ötelerin Havası (1965) Yer Altında Bir Anadolu (1968) Bu Ne Biçim Ülke (1968) Zulüm Makinesi (1969) Kokmuş Bir Düzende (1970) Karanlığı Zorlayanlar (1976) Köy Enstitüleri ve Ötesi (1979) Bir İşçinin Günlüğünden (1980)
YAŞAR KEMAL(1923-

Gerçek adı, Kemal Sadık Gökçeli. 1923 yılında Osmaniye'nin Gökçedam köyünde doğdu.

Küçük yaşta bir kaza nedeniyle bir gözünü kaybeden Yaşar Kemal, beş yaşında iken babasını kan davası yüzünden kaybetti.

Tarlalarda ırgatlık, amelebaşılık, pirinç tarlalarında su bekçiliği, arzuhalcilik, öğretmenlik, kütüphane memurluğu gibi işlerde çalıştı. Bu arada "Ülke", "Kovan", "Millet", "Beşpınar" dergilerinde şiirleri görüldü.

Yaşar Kemal, ilk romanı "İnce Memed" ile 1955 yılında Varlık Roman Armağanı'nı kazandı

Yapıtlarında Adana’yı, Çukurova'yı, Adana insanının ağalık sistemi altındaki acı yaşamını, ezilişini, sömürülüşünü, kan davasını, ağalık ile toprak sorununu ortaya koyan yazarın betimlemeleri yapıtlarının en önemli özelliğidir. Bu yüzden Adana insanının kalbinde yeri çok ayrıdır ve kendisine 2009 yılında, doğduğu topraklarda Adana - Çukurova Üniversitesi tarafından, törenle fahri doktora unvanı verilmiştir

40 aşkın dilde yayımlanmış olan kitaplarıyla, dünya yazınında çok önemli bir yere sahiptir.
Öykü: Sarı Sıcak, Bütün Hikâyeler,

Roman: İnce Memed(4 cilt), Teneke, Orta Direk, Yer Demir Gök Bakır, Ölmez Otu, Akçasazın Ağaları / Demirciler Çarşısı Cinayeti, Akçasazın Ağaları / Yusufcuk Yusuf, Yılanı Öldürseler, Al Gözüm Seyreyle Salih, Kuşlar da Gitti, Deniz Küstü, Yağmurcuk Kuşu / Kimsecik I, Kale Kapısı / Kimsecik II, Kanın Sesi / Kimsecik III, Hüyükteki Nar Ağacı,

Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana / Bir Ada Hikayesi I, Karıncanın Su İçtiği / Bir Ada Hikayesi II, Tanyeri Horozları / Bir Ada Hikayesi III,



Destansı Roman: Üç Anadolu Efsanesi, Ağrıdağı Efsanesi, Binboğalar Efsanesi, Çakırcalı Efe,

Röportaj: Yanan Ormanlarda 50 Gün, Çukurova Yana Yana, Peribacaları, Bu Diyar Baştan Başa, Bir Bulut Kaynıyor,

Allahın Askerleri,



Deneme-Derleme: Ağıtlar, Taş Çatlasa, Baldaki Tuz, Gökyüzü Mavi Kaldı, Ağacın Çürüğü: Yazılar - Konuşmalar,

Yayımlanmamış 10 Ağıt, Sarı Defterdekiler: Folklor Derlemeleri, Ustadır Arı, Zulmün Artsın, Binbir Çiçekli Bahçe,



Çocuk Romanı: Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca,

Çeviri: Ayışığı Kuyumcuları (A. Vidalie; Thilda Kemal ile),
KEMAL TAHİR(1910-1973)

Cumhuriyet dönemi sanatçıları içinde, romanları üstünde en çok tartışılan yazarlardandır. Asıl ismi Kemal Tahir Demir.



Galatasaray Lisesi’ndeki öğrenimini yarım bırakıp, avukat kâtipliği, Zonguldak’taki kömür işletmelerinde ambar memurluğu yaptı. 1938’de siyasi görüşleri nedeniyle “Bahriye Olayı” diye bilinen davanın sanıklarından biri olarak Donanma Komutanlığı Mahkemesi’nde yargılandı, askeri isyana teşvik etmekle suçlanıp 15 yıl ağır hapis cezasına çarptırıldı (Deniz subayı olan kardeşi Nuri Demir ve Nazım Hikmet de aynı davadan mahkûm oldular). 1957’de Aziz Nesin’le birlikte “Düşün Yayınevi” ni kurdu. Ölünceye kadar kalemiyle geçindi. Ekonomik zorluklar nedeniyle gazetelere tefrika romanları yazan Tahir, aynı zamanda çevirilerini yaptığı Mayk Hammer serisi için yeni kitaplar da yazdı. Körduman, Bedri Eser, Samim Aşkın, f. m. ikinci, Nurettin Demir, Ali Gıcırlı gibi takma isimlerle gazetelere tefrika aşk ve macera romanları, senaryolar yazdı, Fransızca çeviriler yaptı. Marksist terminolojiyi yerlileştirerek, Anadolu’ya uygun bir sol düşünce oluşturmaya çalıştı. Romanlarının ana damarını oluşturan toplum ve tarih tezleri nedeniyle uzunca bir dönem tartışmaların odağında yer aldı. Romanları, Osmanlı Devleti'nin XIV. yyılda kuruluşundan XX. yyıla kadar Türk toplumunda bir Osmanlı sürekliliği arayışıdır. Kemal Tahir edebiyata şiirle başladı. Başlangıçta hece ölçüsüyle şiir yazıyordu. Nazım Hikmet’le arkadaş olduktan sonra serbest ölçüye geçti. 1938-1939’da Ses’te çıkan sosyal temalı şiirlerinden sonra şiir yazmadı. 1935-1940 arasında geçimini sağlamak için takma adlarla aşk ve serüven romanları, gülmece öyküleri, çeviriler, uyarlamalar yayımladı. Yazar olarak asıl kimliğini hapis yattığı yıllarda oluşturdu. Anadolu köylüsünü ve sorunlarını içten tanıma olanağı bulduğu bu yılları, romanları için malzeme toplayarak, not tutarak, düşüncelerini temellendirecek okuma ve araştırmalar yaparak geçirdi. Köy romanlarının ilki Sağırdere (1955) ve onun devamı olan Körduman’da (1957) Çorum’un Yamören köyünden Kamil’in serüvenini merkez alarak köylünün sorunlarını, etik değerlerini, köyün ekonomik yapısını, tarih içindeki bağlarından koparmadan sergiledi. Köy enstitüsü çıkışlı yazarların köye bakışından farklı bir yaklaşımdı bu. Rahmet Yolları Kesti’de (1957) eşkıyalık olgusuna eğildi. Bu konudaki görüşü Yaşar Kemal’in İnce Memed’iyle tam bir karşıtlık oluşturuyordu. Asya Tipi Üretim Tarzı’na ilişkin düşüncelerini ortaya koyduğu Devlet Ana (1967), üzerinde en çok konuşulan, en büyük tartışma çıkaran kitabı oldu. Osmanlı İmparatorluğu’nun kuruluş yıllarına uzandıgı, “kerim devlet” anlayışını vurguladığı bu romanda öbür romanlarındaki gerçekçi çizgiden uzaklaştı. Halk hikâyelerinin, destan ve masalların yapısından, söyleyiş özelliklerinden yararlandı.

ROMAN: Sağırdere(1955), Esir Şehrin İnsanları(1956), Körduman(1957), Rahmet Yolları Kesti(1957), Yedi Çınar Yaylası (1958), Köyün Kamburu (1959), Esir Şehrin Mahpusu (1961), Bozkırdaki Çekirdek (1962), Kelleci Memet (1962), Yorgun Savaşçı (1965), Devlet Ana (1967), Kurt Kanunu (1969), Büyük Mal (1970), Yol Ayrımı (1971), Namusçular (1974), Karılar Koğuşu (1974), Hür Şehrin İnsanları (1976), Damağacı (1977) , Bir Mülkiyet Kalesi (1977)

ÖYKÜ: Göl İnsanları (1955)

NOTLAR: Kemal Tahir’in Notları

MEKTUP: Kemal Tahir'den Fatma İrfan'a Mektuplar (1979

ORHAN KEMAL(1914-1970)

Asıl adı Mehmet Raşit Öğütçü.

Adana'nın Ceyhan ilçesinde dünyaya geldi. Babası siyasal nedenlerle 1931'de Suriye'ye kaçınca, orta öğrenimini yarıda bıraktı ve Suriye'de bulaşıkçılık ve matbaa işçiliği yaptı. Bir yıl sonra tek başına Türkiye'ye dönerek Adana'da çırçır fabrikalarında işçilik ve kâtiplik yaptı. Bu yıllardaki birikimleri, ilerde romanlarına hayat vermiştir. 1937'de çırçır fabrikasında (Milli Mensucat) bir işçi olan Nuriye ile evlendi.

1938'de Niğde'de askerliğini yaparken "Maksim Gorki ve Nazım Hikmet kitapları okumak", "yabancı rejimler lehinde propaganda ve isyana muharrik" suçundan 5 yıl hapis cezasına mahkûm edildi. 1940'ta, Bursa Cezaevi'nde tanıştığı Nazım Hikmet'in toplumcu görüşlerinden etkilendi; kendisinden Fransızca, felsefe ve siyaset dersleri aldı. Orhan Kemal'i şiir yerine roman ve öykü yazmaya teşvik eden de Nazım Hikmet oldu. İlk öykülerini Gavat Orhan takma adıyla yayımladı. İlk kez 1943'te İkdam Gazetesi'nde "Asma Çubuğu" öyküsünde Orhan Kemal adını kullandı.

1943'te tahliye olunca Adana'ya döndü. Amelelik ve hamallık gibi işlerde çalıştı. Orhan Kemal, yoksul kesimin, işçilerin, öğrencilerin, "sokaktaki adamın" yaşamını anlatan öykü ve romanlar yazmış ve insan-toplum ilişkilerini gerçekçi bir dille yansıtmıştır. 27 roman, 19'u öykü kitabı ile anı, inceleme, oyun, röportaj türünde kitaplar bırakmıştır.

Öyküleri: Duygu (1948), Menevşe (1948), Ekmek Kavgası (1949), Pezevenkler (1950) ,Sarhoşlar (1951), Çamaşırcının Kızı (1952), 72. Koğuş (1954), Grev (1954), Arka Sokak (1956), Kardeş Payı (1957), Babil Kulesi (1957), Dünyada Harp Vardı (1963), Mahalle Kavgası (1963), İşsiz (1966), Önce Ekmek (1968), Küçükler ve Büyükler (1971)

Öykülerinden yapılan derlemeler Bilgi Yayınevi’nce dört cilt olarak yayınlandı: Yağmur Yüklü Bulutlar (1974), Kırmızı Küpeler (1974) Oyuncu Kadın (1975), Serseri Milyoner/İki Damla Gözyaşı(1976).Arslan Tomson(1976- ö.s), İnci’nin Maceraları (1979 - ö.s)

Romanları: Baba Evi (1949), Avare Yıllar (1950), Murtaza (1952), Cemile (1952), Bereketli Topraklar Üzerinde (1954), Suçlu (1957), Devlet Kuşu (1958,) Vukuat Var (1958), Gavurun Kızı (1959), Küçücük (1960), Dünya Evi (1960), El Kızı (1960), Hanımın Çiftliği (1961), Eskici ve Oğulları(1962- Eskici Dükkanı adıyla 1970), Gurbet Kuşları (1962), Sokakların Çocuğu (1963), Kanlı Topraklar (1963), Bir Filiz Vardı (1965), Müfettişler Müfettişi (1966), Yalancı Dünya (1966), Evlerden Biri (1966), Arkadaş Islıkları (1968), Sokaklardan Bir Kız (1968), Üç Kağıtçı (1969), Kötü Yol (1969), Kaçak (1970-ö.s.), Tersine Dünya (1986-ö.s)

Oyun: İspinozlar (1965), 72. Koğuş (1967 )

Anı: Nazım Hikmet’le Üç buçuk Yıl (1965)

İnceleme: Senaryo Tekniği ve Senaryoculuğumuzla İlgili Notlar (1963)

Röportaj: İstanbul’dan Çizgiler (ö.s.) 1971

SAMİM KOCAGÖZ(1916-1993)

Aydın'ın Söke ilçesinde doğdu. 1950'de Yeni İstanbul gazetesi ve New York Herald Tribune gazetesinin ortaklaşa düzenlediği Dünya Hikâye Yarışması'nda "Sam Amca" öyküsüyle birincilik kazandı.

Gözlemlere dayanarak köy ve kasaba insanlarının sorunlarını, günlük yaşamlarını ve duygularını yalın bir dil ve gerçekçi tutumla yansıttı.

ROMAN: İkinci Dünya (1938), Bir Şehrin İki Kapısı (1948), Yılan Hikayesi (1954), Onbinlerin Dönüşü (1957), Kalpaklılar (1962), Doludizgin (1963), Bir Karış Toprak (1964), Bir Çift Öküz (1970), İzmir′in İçinde (1973), Tartışma (1974), Mor Ötesi (1986), Eski Toprak (1988), Bütün Öyküleri (1991)

ÖYKÜ: Telli Kavak (1941), Sığınak (1946), Sam Amca (1952), Cihan Şoförü (1954), Ahmet′in Kuzuları (1958), Yolun Üstündeki Kaya (1964), Yağmurdaki Kız (1967), Alandaki Delikanlı (1978), Koca Tülü (1982), Gecenin Soluğu (1985)

DENEME: Roman ve Yazarlık Onuru (1983) , Zarkanat (1981),

Çocuk Kitapları: Nasrettin Hoca (1970)

Günce/Anı/Gezi: Bu da Geçti Yahu (1990)

KEMAL BİLBAŞAR(1910-1983)

Tarih öğretmeni. 1943 yılında Türk yazınında yabancılaşma olgusunun ilk örneği sayılan "Denizin Çağrısı" adlı ilk romanını yazdı. Asıl tanınmasına yol açan kitabı "Cemo", (1967) Türk Dil Kurumu Roman Ödülü kazandı ve MEB 100 temel eser listesi (ortaöğretim) ile MEB 100 temel eser listesi (ilköğretim) listelerine girdi. Hikâye ve romanlarının konularını Anadolu halkının inanç, gelenek, töre ve âdetle­rinden alır. Olayları daha çok Batı Anadolu’da geçer. Refik Halit ile başlayan memleket hikâyeciliğini devam ettirmiş­tir. Makine tarımının köy hayatında doğurduğu bazı terslikleri, yerli tasvirlerle besleyerek anlatır.



Öykü Yapıtları: Anadolu'dan Hikayeler (1939), Cevizli Bahçe (1941), Pazarlık (1944), Pembe Kurt (1953), Köyden Kentten Üç Buutlu Hikayeler (1956), Irgatların Öfkesi (1971), Kurbağa Çiftliği (1976)

Romanları: Denizin Çağırışı (1943), Ay Tutulduğu Gece (1961), Cemo(1966), Memo (1969), Yeşil Gölge (1970), Başka Olur Ağaların Düğünü (1972), Kölelik Dönemeci (1977), Bedoş (1980), Yonca Kız (198), Zühre Ninem (1981)

Oyunları ve Senaryoları: Kendimize Dönebilmek, Çıldır Gölü Efsanesi, Şifalı Muska, Bebek Oy, Teoman'ın Oğlu, Uçan Balıklar, Yaban Keçisi, Kadırga, Gecekondu Mahallesi, Bedoş

E.O.K. ya Ölüm, Şarkıcı Kız, Beyaz Rüya ve Cemo ise yazdığı film senaryolarıdır

DURSUN AKÇAM(1930-2003)

“On üç doğum yapıp altısını yaşatabilmiş” bir köylü ailesinin çocuğu olarak Ardahan’ın Ölçek Köyü'nde 1930 yılında doğdu. Köyde açılan geçici Halk Dershanesi'nde okuma yazma öğrendi. Bitirdiği ve edebiyatla tanıştığı Cilavuz Köy Enstitüsü, yaşamının dönüm noktası oldu.

Kırsal gerçekliklere ilişkin gözlemlerini edebi, mizahi bir üslupla anlatmıştır.

Dursun Akçam, hikâye, roman, röportaj türünde eserler verdi.



Hikâyeleri: Maral (1964), Ölü Ekmeği (1969), Taş Çorbası (1970), Köyden İndim Şehire (1973), Kafkas Kızı (1978), Alman Ocağı (1982), Generaller Birleşin (1989), Sevdam Ürktü (1992).

Romanları: Kanlı Derenin Kurtları (1964), Kafdağı'nın Ardı (2002).

Röportajları: Analar ve Çocuklar (1964), Doğunun Çilesi (1966), Kan Çiçekleri (1977), Altta Kalanlar (1979).
ABBAS SAYAR(1923-1999)

Dört dönem İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde Türkoloji eğitimi aldı ancak eğitimini yarıda bırakarak Yozgat’a döndü. Bir süre çiftçilikle uğraştı. Yeniden İstanbul’a giderek matbaa kurdu, 1953’te Yozgat’a dönerek İstanbul’daki matbaasında 15 günde bir çıkarttığı gazeteyi Yozgat’ta yayımlamaya devam etti ve böylece şehrin Bozlak adlı ilk yerel gazetesini çıkarttı. Yozgat’ın Bozok ve İleri gazetelerinde çeşitli yazıları yayımlandı. Kısa bir süre politika ile ilgilendi.Edebiyatın yanı sıra resim sanatı ile uğraştı. Yazmaya şiir ile başladı.

İlk romanı Yılkı Atı’nı yazdıktan yaklaşık on - on beş yıl sonra 1970’de yayımladı. Yılkıya bırakılan bir atın doğadaki yaşam savaşını anlatan ve arka planda köy halkının yoksulluğu ve çaresizliğini sergileyen roman daha sonra filme uyarlanmıştır.

Abbas Sayar’ın yapıtları köy edebiyatı kategorisinde değerlendirilir. Yapıtlarında genellikle Orta Anadolu’yu anlatır. Romanlarında Türk köylüsünün nasıl yaşadığını bilmek, öğrenmek ve yaşam koşullarını değiştirmek gerektiğini aydınlara ve politikacılara haykırır.

Öykü: Yorganımı Sıkı Sar, 1977

Roman: Yılkı Atı, Çelo, Can Şenliği, Dik Bayır, Tarlabaşı Salkım Saçak, Anılarda Yumak Yumak, El Eli Yur El de Yüzü

Şiir: Boşluğa Takılan Ses, Şiirler,

Deneme: Noktalar (aforizmalar),1991

Şehir Kitapları: Yozgat Var, Yozgatlı Yok
NECATİ CUMALI(1921 – 2001)

Necati Cumalı edebiyata yalın şiirlerle ve güçlü Sabahattin Ali etkileri taşıyan hikâyelerle girmiş, giderek özgün bir soluk oluşturmuş usta bir Türk edebiyatçısıdır. Askerlik sonrası Urla ve İzmir'de avukatlık ve memurluk yapmıştır. Paris Basın Ataşeliği’nde memurluk görevinde bulundu. İstanbul Radyosu'nda redaktörlük yaptı. 1940'lardan itibaren Varlık, Servet-i Fünun - Uyanış, Yeni İnsanlık gibi dergilerde şiirler yayımlamıştır. İlk kitabı "Kızılçullu Yolu" 1943 tarihlidir. İkinci kitabı askerliği esnasında terhisine yakın geçirdiği "zehirli sıtma" hastalığı yüzünden gönderildiği hava değişikliğinde yazılmış olan Harbe Gidenin Şarkıları'dır. İlk şiiri 1939'da yayınlandı. Garip Akımı şairleri ve 1940 kuşağının diğer şairlerinden farklı olarak yalın, aydınlık anlatımlı, lirik şiirler yazdı. Sevgi, sevinç, özlem gibi bireyin güncel kaygılarıyla birlikte çağın toplumsal sorunlarını da ele aldı. 1955'ten sonra şiirin yanısıra öykü, roman ve tiyatro türlerine de yöneldi. Şiirsel dili ve ayrıntıları ustaca kullanmasıyla kendini kolayca okutturdu. Roman ve öykülerinde çoğunlukla Ege Bölgesi'ndeki kasaba ve kırsal kesim insanlarının sorularını işledi. "Tütün Zamanı" (1971'de Zeliş adıyla), "Yağmurlar ve Topraklar", "Acı Tütün" romanları bu ürünlerin en başarılıları arasındadır. "Ay Büyürken Uyuyamam" adlı öykü kitabında Anadolu insanının cinsel bir tablosunu çizdi. Öykü, roman ve oyunlarından bazıları sinemaya da uyarlandı.



şiir: Kızılçullu Yolu (1943), Harbe Gidenin Şarkıları (1945), Mayıs Ayı Notları (1947) , Güzel Aydınlık (1951)

Denizin İlk Yükselişi (1954), İmbatla Gelen (1955), Güneş Çizgisi (1957), Yağmurlu Deniz (1968), Başaklar Gebe (1970)

Ceylân Ağıdı (1974), Aç Güneş (1980), Bozkırda Bir Atlı (1981), Yarasın Beyler (1982) , Tufandan Önce (Bütün şiirler 1'nci cilt, 1983), Aşklar Yalnızlıklar (1985,toplu şiirler I), Kısmeti Kapalı Gençlik (1986, toplu şiirler II)

öykü: Yalnız Kadın (1955), Değişik Gözle (1956), Susuz Yaz (1962), Ay Büyürken Uyuyamam (1969), Makedonya 1900 (1976), Kente İnen Kaplanlar (1976), Dilâ Hanım (1978), Revizyonist (1978), Yakubun Koyunları (1979), Aylı Bıçak (1981)

roman: Tütün Zamanı (1959) Yağmurlar ve Topraklar (1973) Aşk da Gezer (1975)

oyun: Mine (1959), Nalınlar (1962), Derya Gülü (1963), Oyunlar I (Boş Beşik, Ezik Otlar, Vur Emri) (1969)

Oyunlar II (Susuz Yaz, Tehlikeli Güvercin, Yeni Çıkan Şarkılar) (1969)

Oyunlar III (Nalınlar, Masalar, Kaynana Ciğeri) (1969)

Oyunlar IV (Derya Gülü, Aşk Duvarı, Zorla İspanyol) (1969)

Oyunlar V (Gömü, Bakanı Bekliyoruz, Kristof Kolomb’un Yumurtası) (1973)

Oyunlar VI (Mine, Yürüyen Geceyi Dinle, İş Karar Vermekte) (1977)

Yaralı Geyik (1981)

deneme: Niçin Aşk (1971) Senin İçin Ey Demokrasi (1976) Etiler Mektupları (1982)

İnceleme: Muzaffer Tayyip Uslu (1956)

günce: Yeşil Bir At Sırtında (1990)

C-BİREYİN İÇ DÜNYASINI ESAS ALAN(PSİKOLOJİK ESERLER)

Toplumcu gerçekçilerden farklı olarak insan gerçekliğini toplumsal yönüyle değil; psikolojik yönüyle anlatma gayreti içine girmişlerdir. Olaylardan ve insanlardan hareketle bireyin iç dünyasını anlatmışlardır. Toplumda bireyin yabancılaşmasını anlatırken bunun sosyo-ekonomik yönünden çok bireyin ruh durumunu analiz etmeye çalışmışlardır. Psikolojik roman ve öyküde yazarın dikkati, bireyin iç dönüşümlerine ve manevi olarak yeniden doğuşuna yönelmiştir. Bu yüzden olay örgüsüne bağlı merak unsuru ikinci planda kalmış bireyin ruh hali ve iç çatışmaları gerçekçi psikolojik tasvirlerle verilmiştir.


Bu gruptaki yazarlar eserlerinde özellikle iç konuşma, bilinç akımı gibi teknikleri kullanırlar.

Başlıca temsilcileri: Abdülhak Şinasi Hisar, Ahmet Hamdi Tanpınar, Peyami Safa, Mustafa Kutlu, Tarık Buğra, Samiha Ayverdi...


ABDÜLHAK ŞİNASİ HİSAR(1887-1963)

Çocukluğu, Rumelihisarı, Büyükada ve Çamlıca’da geçti. Ailesine haber vermeden 1905’te Galatasaray Sultanisi'nden ayrılarak Paris'e gitti. Paris'te Prens Sebahattin, Dr. Nihat Reşat Belger, Ahmet Rıza Bey ve Yahya Kemal ile sık sık görüşür. Edebiyata Mütareke yıllarında Dergâh ve Yarın dergilerindeki şiir, kitap tanıtma ve eleştiri yazılarıyla başladı. 1921’den itibaren İleri ve Medeniyet gazetelerindeki yazılarıyla tanındı. Cumhuriyet dönemi yazarı olmasına rağmen dil ve üslup açısından Meşrutiyet kuşağına bağlı kalan Hisar’ın bütün yapıtları esas olarak “hatıra”ya dayalıdır. Romanlarında Maurice Barrés, Anatole France ve Marcel Proust gibi yazarların edebiyat anlayışlarını benimsemiştir.

Abdülhak Şinasi Hisar’ın “Fehim Bey ve Biz” adlı romanı hem kişisel hem toplumsal nedenlerden dolayı gerçekle ilişkisi hastalıklı hale gelen bunalımlı bireyi anlatan bir eserdir.

Roman: Fahim Bey ve Biz (1941), Çamlıca’daki Eniştemiz (1944), Ali Nizami Bey’in Alafrangalığı ve Şeyhliği (1952)

Deneme/Fıkra: Boğaziçi Mehtapları (1942), Boğaziçi Yalıları (1954), Geçmiş Zaman Köşkleri (1956)Geçmiş Zaman Fıkraları (1958)

Antoloji: Aşk İmiş Her Ne Var Alemde (1955)

Biyografi: İstanbul ve Pierre Loti (1958), Yahya Kemal’e Veda (1959), Ahmet Haşim : Şiiri ve Hayatı (1963
PEYAMİ SAFA(1899-1961)

Server Bedi takma ismini de kullanan yazar romanlarının yanı sıra, düşünsel yapıtları, polemikleri, köşe yazarlığı ve gazeteciliği ile de tanınır. Servet-i Fünun dönemi şairlerinden İsmail Safa'nın oğludur. Sivas'a sürgüne gönderilen babasının orada ölmesi üzerine 1901 yılında iki yaşında yetim kalmış, bu yüzden "Yetim-i Safa" adıyla anılmıştır. Babasız büyümenin acılarının yanı sıra, sekiz dokuz yaşlarında yakalandığı bir kemik hastalığı dolayısıyla 17 yaşına kadar, bu hastalığın fiziksel ve ruhsal bunalımlarını yaşamıştır. Sonradan bu günlerini ünlü Dokuzuncu Hariciye Koğuşu adlı romanında dile getirmiştir. Ayrıca Fatih-Harbiye gibi diğer romanlarında da kendi hastalığının buhranını yansıttığı karakterlere rastlanır.

Hastalık ve savaşın yol açtığı maddî sıkıntılar dolayısıyla öğrenimini sürdürememiş, o sıralar Maarif Nazırı olan Recaizade Ekrem Bey (Recaizade Mahmut Ekrem), bu görevinden ayrılınca onu Galatasaray Lisesi'nde okutma vaadini yerine getirememiş, Peyami Safa da hayatını kazanmak ve annesine bakmak için Vefa İdadisi'ndeki öğrenimini yarıda bırakmıştır. Karton Matbaası'nda bir süre çalışan Peyami Safa, Posta - Telgraf Nezareti'ne girmiş, I. Dünya Savaşı'nın başlamasına kadar orada çalışmıştır (1914). Daha sonra Boğaziçi'ndeki Rehber-i İttihat Mektebi'nde öğretmenlik yapmaya başlamıştır. Dört yıl çalıştığı bu okulda, hem öğretmiş, hem de kendi çabasıyla Fransızca'sını ilerletmiştir.

1918 yılında ağabeyi İlhami Safa'nın isteğine uyarak öğretmenlikten ayrılmış ve birlikte çıkardıkları "20. Asır" adlı akşam gazetesinde "Asrın Hikâyeleri" başlığı altında yazdığı öykülerle gazetecilik yaşamına başlamıştır.

İlk romanlarında sola yakın görüşler taşıyan Peyami Safa, bir hastanın psikolojisini anlattığı otobiyografik romanı Dokuzuncu Hariciye Koğuşu’nu (1931) Nazım Hikmet’e ithaf etmişti. Bu roman hariç, 1922-1939 yılları arasında yazdığı Mahşer (1924), Şimşek (1928), Fatih-Harbiye (1931) ve Biz İnsanlar (1939) adlı romanlarında Doğu-Batı sorunsalını karakterlerde somutlaştırarak işledi. Safa, bu romanlarında, ruh hallerini çözümlemede, kurguda, dilinin kıvraklığında, anlatım tekniklerindeki denemelerde başarılı bulunurken romanlarında düşünceyi öne çıkarması dolayısıyla eleştiriler aldı. II. Dünya Savaşı sırasında Nasyonal Sosyalistlere yakınlaşmasıyla dikkat çeken Safa’nın gerçekçi roman çizgisi Matmazel Noraliya’nın Koltuğu (1949) ile mistisizme yöneldi.

İlk uzun hikâyesi Gençliğimiz'i 1922 yılında neşreden Peyami Safa, para kazanmak amacıyla yazdığı kitaplarında, ilk defa ağabeyi İlhami Safa'nın takma ad olarak kullandığı, annesi Server Bedia Hanım'ın adından uyarladığı Server Bedi müstear adını kullanmış, bu takma adla yüzlerce eser vermiştir. Bunlar arasında en sevilenler Cingöz Recai macera romanları ile Cumbadan Rumbaya adlı romanı olmuştur.

Peyami Safa, Türk kültür yaşamında yayımlandığı yıllarda hayli etkili olmuş Hafta, Kültür Haftası (1936, 21 sayı) ve Türk Düşüncesi (1953-1960, 63 sayı) dergilerini çıkarmıştır.

Asıl ününü romancı olarak yapan Peyami Safa, bazı uzun öyküleri ile de dikkati çekmiş, yazar Batılı kaynakların bir "Zalim" olarak tanıttıkları hun hükümdarı Attila'yı aklamak amacıyla aynı adda bir de tarihsel roman yazmıştır.

Sanat, edebiyat, felsefe, psikoloji, sosyoloji gibi değişik alanlarda yazdığı yazılarla çok yönlü bir yazar oldu. 43 yıl hiç durmadan yazdı.

Nâzım Hikmet, Nurullah Ataç, Zekeriya Sertel, Muhsin Ertuğrul, Aziz Nesin’le polemiklere girdi. Ayrıca ders kitapları da yazdı.

Peyami Safa, Dar ve kapalı mekanlarda az sayıda kahraman ve basit olay örgüsü ile kurduğu başarılı psikolojik romanlarıyla tanınmıştır.



Yüklə 309,96 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin