пёрём (pérém) Dürülmüş, kırışık, kıvrımlı.
пёрён- (pérén-) Daralmak, kıvrılmak, halkalanmak, kat kat olmak, buruşmak.
пёрёнчёк (pérénçék) 1. Kat, kıvrım. 2. Kırışık, buruşuk, kıvrımlı, katlanmış. шурă сухаллă, пёрёнчёк питле ватă çын Ak sakallı, kırışık yüzlü adam.
пёрёх- (péréh-) 1. Saçmak, serpmek. 2. Sıçratmak, sıçramak. 3. Fışkırmak.
пёрёш (péréş) Sapı ağaçtan, başı demirden yapılmış buz kırmada kullanılan alet.
пёри (péri) Biri, onlardan biri, birisi. пёри-пёри Birisi, herhangi birisi.
пёрке-/ пӳрке- (pérke-/ pürke-) Üstünü kapatmak, örtmek, kapamak, tamamıyla örtmek.
пёркеле- (pérkele-) Buruşturmak, kırıştırmak, katlamak.
пёркелен- (pérkelen-) Buruşmak, kırışmak, katlanmak.
пёркеленчёк (pérkelençék) Buruşukluk, kırışıklık.
пёркеленчёклё (pérkelençéklé) Buruşuk, kırışık, katlı.
Dostları ilə paylaş: |