Çuvaş TÜRKÇESİ-TÜRKİye tüRKÇESİ SÖZLÜk bülent bayram iZMİR, 2007


cуптăрка- (suptwrka-) Halsiz düşmek, bitkin düşmek, canı çıkmak. супъях



Yüklə 5,63 Mb.
səhifə25/45
tarix27.10.2017
ölçüsü5,63 Mb.
#16299
1   ...   21   22   23   24   25   26   27   28   ...   45

cуптăрка- (suptwrka-) Halsiz düşmek, bitkin düşmek, canı çıkmak.

супъях (sup’yah) Anlayışsız, ipsiz sapsız, budala, aptal.

сур- I (sur-) Tükürmek, boş vermek.

сур- II (sur-) Ağrımak, sızlamak.

суран (suran) Yara, kesik, çizik.

суранла- (suranla-) Yaralamak, vurmak, incitmek.

суранлан- (suranlan-) Yaralanmak, incinmek.

суранлат- (suranlat-) Yaralamak, vurmak, incitmek.

суранлă (suranlw) Yaralı.

cурăх (surwh) Koyun. сурăх ёрчетес ёç Koyun yavrulaması. сурăх ашё Koyun eti.

сурăхла (surwhla) Koyun gibi, koyuna benzer.

сургуч (surguç) Mühür mumu.

сурпан (surpan) Dar havluya benzer bandana.

сурт (surt) Çeşit, tür, cins.

сурчăк (surçwk) Tükürük, salya. çара сурчăк Balgam.

сурчăкла-/ сурчăкпа йёпет- (surçwkla- surçwkpa yépet-) Salya akıtmak, tükürmek.

сусăр (suswr) 1. Yaralı, sakat. 2. Biçimsiz, yüzüne bakılmaz, çarpık, yaralı.

сусăрăн-/ сусăрлан- (suswrwn-/ suswrlan-) Sakatlanmak, yaralanmak.

сусăрла-/ сусăрт- (suswrla-/ suswrt-) Çirkinleştirmek, sakatlamak, çürütmek.

сут- (sut-) Satmak. сутăн ил-, сутcа ил- Satın almak.

сутaна (sutana) Kuyruk kemiği bölgesi. cутана шăмми Kürek kemiği.

сутар- (sutar-) Sağdırmak, süt vermek. пирен ёне çынна сутармасть Bizim inek başkasına kendini sağdırmaz.

сутă (sutw) Satış, ticaret. сут ту- Ticaret yapmak.

сутăн- (sutwn-) Satılmak, satılık olmak, masrafa girmek, harcamak.

сутăнчăк (sutwnçwk) Satılık, hain, dönek, satın alınabilir.

сутлаш- (sutlaş-) Davası olmak, sabıkası olmak, boy ölçüşmek, aşık atmak.

сутлăх (sutlwh) Satılık.

суттар- (suttar-) Sattırmak.

суту-илӳ (sutu-ilü) Ticaret, satış. колхоз суту-илёвё, колхозла суту-илӳ Kolhoz ticareti.

сутуçă (sutu şśw) Satıcı.

суффикс (suffiks) Ek. суффикслă сăмах пулăвё Sonekli sözcük yapımı.

суффиксаци (suffiksatsi) Sondan eklenme.

суффиксатсимелё (suffiksatsilé) Sondan eklenme yöntemi.

суха I (suha) Saban, sürülü tarla. суха тимёрё Saban demiri. суxа капташки рассоха, суха касси Saban izi. хыт суха Sürülmüş toprak.

суха II (suha) Solungaç.

сухал (suhal) Sakal. пулă cухалё Bazı balıklarda bulunan bıyık.

сухала- (suhala-) Çift sürmek. суха сухала Tarla sürmek.

сухаллан- (suhallan-) Sakallanmak, sakalı uzamak.

сухаллă (suhallw) Sakallı.

сухан (suhan) Soğan. хăвăл сухан Yeşil soğan. сухан пуши, папакки, сухан кёпçи Soğan başı. сухан чечекё Soğan çiçeği. сухан шăле Soğan (tane).

сухапуç (suhapu şś) Saban.

сухари (suhari) Bisküvi, peksimet.

cухаçă (suha şśw) Çiftçi.

сухăр (suhwr) Reçine, katran. хăлха сухăрё Kulak kiri. сухăр курăке Şilte otu.

сухăрлă (suhwrlw) Reçineli, çıralı.

сушка/ шушкă (suşka/ şuşkw) Kurutma, küçük kuru simit.

суя (suya) Yalan, uydurma, saçma.

сӳ-/ сёв- (sü-/ sév-) Derisini atmak, deri değiştirmek.

сӳл (sül) Güç, kuvvet, kudret. сӳлтен кай- Güçten düşmek, gücünü kaybetmek.

сӳленкке (sülenkke) Şişe.

сӳлет- (sület-) Gerginlikle titremek, ürpermek, korku hissetmek.

сӳн- (sün-) Sönmek, silikleşmek.

сӳнтер- (sünter-) Söndürmek, üflemek, bastırmak, azaltmak.

сӳнтёк (sünték) Sundurma, şemsiye.

сӳпёлтет-/ супăлтет- (süpéltet-/ supwltet-) Çene çalmak, gevezelik etmek, saçmalamak, boş konuşmak.

сӳпёлти/ супёлти (süpélti/ supélti) Geveze, boşboğaz.

сӳре (süre) 1. Tırmık. тимёр шăллă сӳре Demir tırmık. çаврашкаллă сӳре, çаврашка шăлла сӳре Diskli tırmık. 2. Tırmıklamak. 3. Zayıflatmak, güçten düşürmek, gevşetmek.

сӳрел (sürel) 1. Kuvvetten kesilmek, yumuşamak, srtliğini kaybetmek, tadını kaybetmek, kokusunu kaybetmek. 2. Soğuk almak, zayıflamak, gücünü kaybetmek.

сӳрёк (sürék) Solgun, uyuşuk, ağırkanlı, uykulu, hantal, yavaş, ilgisiz, kayıtsız.

сӳрёккён (sürékkén) Hantalca, yavaş yavaş, uyuşuk, ilgisizce.

сӳрёклен- (süréklen-) Ağırlaşmak, hantallaşmak, uyuşuklaşmak, yavaşlamak, ilgisizleşmek.

сӳрёклёх (sürékléh) Gevşeklik, uyuşukluk, atalet, eylemsizlik, ilgisizlik, kayıtsızlık.

сӳс (süs) Kendir, kenevir. сӳс хуххи (хăлхи) Kenevir kabuğu.

сӳсен (süsen) Saman.

сӳслен- (süslen-) Halsiz düşmek, gücünü kaybetmek, halsizleşmek.

сӳсленчёк (süslençék) Gevşek, ağır, isteksiz, uyuşuk, kayıtsız.

сӳсмен (süsmen) Hamut. сӳсмен пăявё Kayış, zincir. сӳсмен пёвенё At boyunduruğu.

сӳт-/ севёт- (süt-/ sevét-) Çözmek, azat etmek, serbest bırakmak, sökmek, salıvermek, açmak, dağıtmak. сӳтсе яв- Görüşmek, tartışmak. (rapor, konuşma, bildiri). сӳтсе явни Görüşme, tartışma.

сӳтёк (süték) Anlayışsız, ipsiz sapsız, dakik olmayan, özensiz, unutkan.

сӳтёл-/ ситрел- (sütél-/ sitrel-) 1. Çözülmek, açılmak, sökülmek, gelişmek. 2. Aklı karışmak.

сӳткеленчёк (sütlençék) Kararsız, dönek, geveze.

сӳтлёх (sütléh) Düzensizlik, karışıklık.

сӳхле- (sühle-) Hız kırmak.

схема (shema) Şema, kroki.

схемăллa (shemwlla) Şematik

cцeнa (stsena) Sahne.

счетовод (sçetovod) Muhasebeci.

счетоводство (sçetovodstvo) Muhasebe.

съезд (s ́ezd) Gelme, varma, kongre.

сывал- (sıval-) 1. Düzelmek, iyileşmek, kilo almak. 2. Fire vermek, buharlaşmak, eksilmek, azalmak.

сыват- (sıvat-) İyi etmek, iyileştirmek, tedavi etmek.

сывă (sıvw) Sağlıklı, sağlam. сывă-и? Nasılsın? сыв пул, сывпул Hoşçakal. сывă мар, сымар Sağlıksız, hasta.

сывăх- (sıvwh-) 1. İyileşmek, düzelmek, kilo almak. 2. Buharlaşmak, eksilmek, azalmak, fire vermek.

сывла- (sıvla-) Soluk almak, nefes almak. сывласа илни İçine çekme. сывласа кăларни Nefes.

сывлав (sıvlav) сывлани Solunum, soluk, nefes. сывлав органесем Solunum organları.

сывлат-/ сывлаттар- (sıvlat-/ sıvlattar-) Soluk aldırtmak, nefes aldırtmak, soluklandırmak.

сывлăм/ сылăм (sıvlwm/ sılwm) Çiy.

сывлăмлă (sıvlwmlw) Rutubetli, nemli.

сывлăх (sıvlwh) Sağlık, sıhhat. сывлăха пăсакан Zehirli, zehir gibi, acı. сывлăх министерстви Sağlık Bakanlığı.

сывлăхлă (sıvlwhlw) Sağlıklı.

сывлăхсăр (sıvlwhswr) Sağlıksız, hasta.

сывлăхсăрлăх (sıvlwhswrlwh) Hastalık, keyifsizlik, rahatsızlık.

сывлăш (sıvlwş) Hava, nefes. уçă сывлăш Temiz hava. сывлăш çавăр- Soluk almak, nefes almak.

сывлăшри (sıvlwşri) Hava, havada. сывлăшри транспорт Hava taşımacılığı, hava ulaşımı.

сывмар/ сымар (sıvmar/ sımar) Sağlıksız, hasta. сывмар выртать Hasta yatıyor.

сывмaрлан-/ сымарлан- (sıvmarlan-/ sımarlan-) Hasta olmak.

сывсăрлан- (sırswrlan-) Hasta olmak, ağrımak.

сывпуллаш- (sıvpullaş-) Veda-laşmak.

сылтăм (sıltwm) Sağ, sağ taraf. сылтăма, сылтăмалла тыт- Sağda tutmak. сылтăмра Sağda, sağ tarafta. сылтăм сулăнчăк Sağcılık.

сымар (sımar) Hasta, sağlıksız.

сып- (sıp-) 1. İçmek, bir yudum içmek. 2. Aşılamak. кăчкăпа сыпни Göz aşı. туратпа сыпни Aşı kalemi, aşı fidanı. 3. Eklemek, bağlamak, temasa geçmek, ilişkili olmak.

сыпă (sıpw) Oynak, diz, boğum, eklem. шăмă сыппи Oynak.

сыпăк (sıpwk) 1. Oynak, boğum, diz. 2. Kademe, aşama, basamak. 3. Nesil. 4. Hece.

сыпăклă (sıpwklw) Eklemli, bileşen, ayrılmaz, türev.

сыпăн- (sıpwn-) Birleşmek, bağlantı kurmak, temas kurmak, bulaşmak.

сыпăнтаракан (sıpwntarakan) Birleşik.

сыпăну (sıpwnu) Birleşme.

сыпăнуллă (sıpwnullw) Birleşik. сыпăнуллă хутлă предложени Birleşik cümle. сыпăнуллăă хутлă предложени Bağlı birleşik cümle. сыпăнуллă конструкцисем Birleşik yapı.

сыпкăм (sıpkwm) Yudum, yutkunma.

сыптар-(sıptar-) İçirmek, yudumlatmak.

сыр- (sır-) 1 Giymek (ayakkabı), giydirmek (ayakkabı). 2. Yapışmak, yapıştırmak ile kapanmak, etrafını çevirmek, sıkıştırmak. 3. Peynir.

сырăн- (sırwn-) 1. Giyinmek, giymek. (ayakkabı) 2. Her yanına yapışmak, her yanına yapıştırmak, her yanını çevirmek, kuşatmak.

сырăнчăк (sırwnçwk) Giyilmiş, sarılmış, kuşatılmış, çevrilmiş.

сырăш (sırwş) Yemlik, hayvan yemliği.

cырлан курăкё/ сухăр куракё (sırlan kurwké/ suhwr kurwké) Şilte otu.

cырлăхан- (sırlwhan-) Karatavuk.

cысна (sısna) Domuz. сысна аçи Erkek domuz. сысна ами Dişi domuz. сысна çури Domuz yavrusu. хир сысни Yaban domuzu. сысна вити Domuz ahırı. сысна кётӳçи Domuz çobanı. сысна пăхакан Domuz bakıcısı. тинёс сысни Yunus balığı. сысна курăкё Karabuğday kuşu. сысна пăрçи (тăрна пăрçи) Yabani bezelye. сысналла выля- Birdirbir oynamak. сыснa тапакки Atkuyruğunun bir çeşidi.

сысналла (sısnalla) Domuzca, domuz gibi.

сыхă/ сых (sıhw/ sıh) 1. Dikkatli, itinalı, özenli. Güvenilir, uyanık. сыхă пул, сыхă тăр Dikkatli ol!, dikkat et! 2. Özenle, dikkatle, itinayla. 3. Bellek, depolama, yedek. сыхха леçсе пар Depoya al, yedeğe al. сых(ă) ятне Depoda, yedekte, korumada. сыхă çёре пытар- İyi bir yere gizlemek.

сыхла- (sıhla-) Saklamak, gizlemek, korumak, gözetmek, yaşatmak.

cыxлaвçă (sıhlavşśw) İmparator yusufçuk kuşu.

Ç ç

çава (şśava) 1. Tırpan. 2. Saç örgüsü.

çавах (şśavah) Aynı, aynı şekilde. çав-çавах Aynı, farksız.

çавă/çав (şśavw/ şśav) 1. Bu, şu, öbür, öteki, işte, burada. çавăн пек Böyle, öyle, böylesi, öylesi. çавăн чухлё Bu kadar, bunca, o kadar. çав тери лайăх Çok iyi, çok güzel, ne kadar güzel, ne kadar iyi. 2. Evet, ya, sahi mi, yok canım, kuşkusuz, elbette, şüphesiz. санăн Шупашкара кай-малла-и? Каймалла çав Senin Çeboksarıya gitmen mi lazım? Evet gitmeliyim.

çавăнпа/ çавăншăн (şśavwnpa/ şśavwnşwn) Dolayısıyla, onun için, bu yüzden.

çавăнтанпа (şśavwntanpa) -den beri.

çавăнти (şśavwnti) Ora(nın).

çавăр- (şśavwr-) Döndürmek, çevirmek, evirip çevirmek, kendine çekmek. çавăрса ил- Çevirmek, kuşatmak, kavramak, kucaklamak. йăва çавăр Yuva yapmak, yuva örmek. çурт çавăр- Ev kurmak, ev yapmak. кёлте çавăр- Devirmek, tersine çevirmek, bükmek.

çавăт- (şśavwt-) (Elini tutup) getirmek, götürmek, sürmek, gezdirmek. çавăтса кай- götürmek; geri çekmek; saptırmak; kaçırmak. çавăтса кил- Getirmek, götürmek, ulaştırmak, aktarmak. çаватса тух- Çıkarmak, götürmek, sonucuna ulaşmak.

çавнашкал (şśavnaşkal) Böyle, öyle, böylesi, şöylesi, şöyle.

çавра (şśavra) Çevre, etraf, yuvarlak. çавра пăра Matkap.

çаврака (şśavraka) Yuvarlak, dairesel. çап-çаврака, вар-çаврака, пăр-çаврака Yusyuvarlak.

çавракаш (şśavrakaş) Çevre, çember.

çавраçил (şśavra şśil) Kasırga.

çавраçиллён (şśavraşśillén) Kasırga gibi. çавраçиллён вёçет утлă çар Süvariler kasırga gibi uçuyorlar.

çаврашка (şśavraşka) Yuvarlak, dairesel.

çаврăм (şśavrwm) Devir, tur, döngü, daire, halka, yörünge.

çаврăн-/ çавăрăн- (şśavrwn-/ şśavwrwn-) Dönmek, yana dönmek, fırıl fırıl dönmek, eğilmek, bükülmek. сăмах каллех колхоз çине çаврăнчё Konuşma tekrar kolhoz konusuna döndü. пуç çаврăнни Baş dönmesi.

çаврăнăç/ çавăрăнăç (şśavrwnwşś/ şśavwrwnwşś) Daire, halka, devir, döngü, tur, birleştirme. сăмах çаврăнăçё Söz birleşmesi, söz kombinasyonu. укçа çаврăнăçё Parasal işlem.

çаврăнăçуллă/ çавăрăнăçуллă (şśavrwnwşśullw/ şśavwrwnwşśullw) унăн чёлхи-çаварё пит çаврăна-çуллă O iyi bir konuşmacı.

çаврăнăш (şśavrwnwş) Dönme, dönüş; döndürme, çevirme; dönemeç. тавар çаврăнăшё Ticari mal dolaşımı.

çаврăнкала-/ çавăрăнкала- (şśavrwnkala-/ şśavwrwnkala-) Dönmek, çevrilmek.

çавтăн- (şśavtwn-) Sarılmak, yapışmak, tutmak.

çак- (şśak-) Tartmak, asmak, sermek.

çакă/ çак I (şśakw/ şśak) Bu, şu. çак кунсенче Bu günlerde. çакăн пек Bunun gibi.

çакă II (şśakw) Askı, ek. сурпан çакки Madeni paralarla süslenmiş kadın göğüslüğü.

çакăн- (şśakwn) Sarkmak, sarkık olmak, takılmak, asılmak. çакăнса тăр Asılı olmak, sarkmak.

çакăнта (şśakwnta) Burada.

çакăнтан (şśakwntan) Buradan, bundan.

çаклан- (şśaklan-) 1. Takılmak, tutunmak. 2. Yakalanmak, yakayı ele vermek. 3. Asılmak.

çаклат- (şśaklat-) 1. Tutmak, yakalamak, avlamak, takılmak, ilişmek. 2. Çalmak, aşırmak, hırsızlık yapmak.

çаклашка (şśaklaşka-) Kanca, çengel.

çакнашкал (şśaknaşkal) Böyle, bu gibi, öylesine, çok, o kadar, o kadar çok.

çактар- (şśaktar-) Astırmak, serdirmek.

çамка (şśamka) Alın, yamaç, bayır. тăм çамка Dar kafalı insan. çирёп çамкасем İnatla tutuculuğunu sürdüren kişi.

çамрăк (şśamrwk) Genç. çамрăк сăнлă Genç görünen. çап-çамрăк Çok genç.

çамрăкла(х) (şśamrwkla-h) Gençken, gençlikte.

çамрăклан- (şśamrwklan-) Gençleşmek.

çамрăклат- (şśamrwklat-) Gençleştirmek. çамрăклатни Gençleştirme, gençleşme.

çамрăклăх (şśamrwklwh) Gençlik.

çан/ çан-çурам (şśan/ şśan- şśuram) Vücut, boy bos, endam.

çарамас çан (şśaramas şśan) Çıplak vücut.

çанă (şśanw) Kol, yen. çанăсăр кёпе Kolsuz gömlek.

çанталăк (şśantalwk) Hava, tabiat.

çап (şśap) Pekiştirme edatı. çап-çара Çırılçıplak.

çап- (şśap-) Vurmak, dövmek, dayak atmak, kamçılamak, yansımak (ışık hakkında). параппан çап- Davul çalmak. алă çап- El çırpmak. аçа, аслати çап- Şimşek çakmak. кёнеке çап- Kitap basılmak. укçа çап- Madeni para basmak. вут çап- Çakmakla ateş çıkarmak. аван çапакан машина Harman dövme makinası. çу çапакан машина Yayık. пёрре çапнипех Bir vuruşta. сысна çап- Domuz kesmek. талпаса çап Boşboğazlık yapmak, gevezelik yapmak.

çапах/ çапах та (şśapah/ şśapah ta) Yine de, böyle olmakla beraber, ne var ki.

çапа сухне (şśapa suhne) Çalı çırpı.

çапан- (şśapan-) Çarpmak, vurmak, sıcaktan terlemek, yayımlanmak, basmak. пырса çапăн- Çarpmak.

çапантар- (şśapantar-) Çarptırmak, vurdurmak, terletmek.

çапăç- (şśapwşś-) Dövüşmek, vuruşmak, çarpışmak, savaşmak.

çапăçу (şśapwşśu) Meydan savaşı, savaş, güreş, mücadele, çarpışma. çапăçу кунёсем Savaş günleri.

çапкалан- (şśapkalan-) Zaman zaman çarpışmak. çапкаланса çӳре- Başı boş gezmek, aylak aylak dolaşmak.

çапкаланчăк (şśapkalançwk) Unutkan, dağınık kafalı, serseri, haylaz, aylak.

çапла (şśapla) Böyle, şöyle, öyle, böylece, bu şekilde. çапласкер Böyle, böylesi. çапла вара, çапла ёнтё Demek ki, şu halde. çаплине çапла та. . . Vesaire. . .

çаплипех (şśaplipeh) Aynı şekilde, değiştirmeden.

çап-çарамас (şśap-şśaramas) Çırılçıplak, çırçıplak.

çаптар- I (şśaptar-) Dövdürmek, vurdurmak, cezalandırmak, terletmek. сăмах çаптар-, халап çаптар- Eğlendirmek, lafazanlık etmek.

çаптар- II (şśaptar-) 1. (Tıka basa) doldurmak. 2. Özel bir şekilde nakışı kumaşa basmak.

çаптаркка (şśaptarkka) Basma, keten bezi.

çар (şśar) Ordu, kara ordusu. çар служби Ordu hizmeti. çар çынни Asker, savaşçı. утлă çар Süvari.

çара (şśara) 1. Çıplak, boş. çара ураллă Yalın ayak. çара уран Yalınayak. çап-çара Çırılçıplak, bomboş. çара пакăрт Çırılçıplak. çара çерçи Yarasa. çара çămăрта Kabuksuz yumurta. 2. Sırf, ancak, son derece.

çарал- (şśaral-) Saçları dökülmek, kavlamak, açılmak, çıplak kalmak.

çаралнă (şśaralnw) Tüyleri dökülmüş, kel.

çарамас (şśaramas) Çıplak.

çарамаслан- (şśaramaslan-) Soyunmak, açılmak, çıplak kalmak.

çаран (şśaran) Çayır, otlak.

çарат- (şśarat-) Yakıp yıkmak, kırıp geçirmek, insanlıktan çıkarmak, yağmalamak, talan etmek.

çарата (şśarata) Orman alanı.

çарату (şśaratu) 1. Yıkım, yıkıntı, harap, büyük hasar. 2. Hırsızlık, soygun, talan, aşırma.

çаратуллă (şśaratullw) Yırtıcı, yağmacı, talancı.

çарăк (şśarwk) Şalgam. выльăх çарăке Yemlik şalgam. çарăкла кăшман Tarla şalgamı.

çарăклă (şśarwklw) Soğan, baş soğan.

çapлaн (şśarlan) Küçük nehir balığı. Aтăл çapлaнё (тимёp пулă) İdil balığı. (demir balık)

Çармăс (şśArmas) Mari, Mari milleti. çармăсла Marice, Mari dili.

çарпуç (şśarpu şś) Voyvoda.

çарран/ çара уран (şśarran/ şśara uran) Yalınayak.

çатан (şśatan) Çit. çатан тыт- Çitlemek, çitle çevirmek.

çата/ çат (şśata/ şśat) 1. Yoğun, sık, sağlam, dayanıklı, bağlı, ilgili. 2. Sıkı sıkı, sımsıkı.

çатăлтат- (şśatwltat-) 1. Hışırdamak, fışırdamak. 2. Durmadan konuşmak, çene çalmak.

çатăлти (şśatwlti) Lakırdıcı, geveze, çok konuşan.

çатăрк(к)а (şśatwrk-k-a) 1. Kaprisli, az beğenir, titiz, 2. Öfkeli, asabi. 2. Gür, sık (orman).

çатăрма (şśatwrma) 1. Cırcır. 2. Geveze. 3. Mandal, yaylı diş.

çатăртат- (şśatwrtat-) 1. Çatırdamak, çıtırdamak, gıcırdamak, hışırdamak, fışırdamak. 2. Kaşınmak. Kusur bulmak.

çатлама (şśatlama) Çok, aşırı, ileri derecede.

çатма (şśatma) Tava, sahan.

çатрака (şśatraka) 1. Çalı çırpı. 2. Sık, gür, koyu, kalabalık, yoğun. 3. Sıcak, ateşli, öfkeli, asabi. 4. Karışık, dolaşık (saç), dolaşık, karışık, çapraşık.

çăва (şśwva) Mezarlık. çăва çинче Mezarlıkta. çăва шăтăкё Mezar, kabir. çăва тухсан Yazın gelişi, yaklaşması.

çăвак (şśwvak) Yağ tadında.

çăваклан- (şśwvaklan-) Yağ tadını almak.

çăвар (şśwbar) Ağız, boğaz, gaga, delik. çăвар маччи, çавар тӳпи Gök, gökyüzü. çăвар хăвăлё Ağız boşluğu. пичке çăварё Fıçı, varil deliği. кăмака çăварё Ocak ağzı, fırın ağzı. кёленче (кăкшăм) çăварё Şişe, ibrik ağzı. çăвара кар- Esnemek. çăвар тути Ağız tadı.

çăварлă (şśwvarlw) Ağızlı, ağıza sahip. вёсем пёр çăварлă Onlar hep birlikte, onlar tezgâh, anlaşmış. ик çăварлă пăшал Çift namlulu silah.

çăварлăх (şśwvarlwh) Gem. çăварлăх пар- Dizgin takmak, yular takmak.

çăварлăхла- (şśwvarlwhla-) Dizginlemek, yular takmak.

çăварни (şśwvarni) Karnaval, şenlik. Maslenitsa bayramı.

çăвăлчă/ шулçа (şśwvwlçw/ şulşśa) Yaprak.

çăвăн- (şśwvwn-) Elini yüzünü yıkamak, yıkanmak.

çăвăр (şśwvwr) Memelilerin yavrusu, bebeği, yavru arı.

çăвăрла- şśwvwrla-) Yavrulamak, doğurmak.

çăк (şśwk) Ağırlık, yük, külfet.

çăк- (şśwk-) Düşmek, azalmak, inmek, düşüş göstermek.

çăка (şśwka) Ihlamur. çăка (çăкă, çёкё) пулă Çığa balığı.

çăкалăх (şśwkalwh) Ihlamurluk, ıhlamur ağaçları olan yer.

çăкăн- (şśwkwn-) Diz çökmek, çömelmek.

çăкăр (şśwkwr) Ekmek, somun. çăкăр пичё Ekmeğin üst kabuğu. çăкăр сăмси (somundan kesilen) kabuklu dilim. çăкăр чёлли Ekmek dilimi. çăкăр-тăвар Tuz ekmek. хурт çăкри Çok lezzetli yiyecek. çăкăр-çăкăрепе (çăкри-çăкрёпе) Bütün ekmeklerle, bütün somunlarla.

çăклă (şśwklw) Yüklü, dolu.

çăл (şśwl) çăлкуçё Kaynak, pınar, kuyu. сиплё çăл Şifalı pınar.

çăл- (şśwl) 1. Çekmek, çekiştirmek, koparmak, yolmak, sökmek. 2. Kurtarmak, salıvermek, serbest bıraakmak.

çăлă/ хорт çăлли (şśwlw/ hortşśwlli) Ağaç kütüğünden yapılmış arı kovanı.

çăлăн- (şśwlan-) Kurtulmak, kaçmak, kendini kurtarmak. .

çăлăнăç (şśwlwnwşś) Kurtuluş, tahliye, salıvermek, kurtulma, kurtarma.

çăлăх- (şśwlwh-) 1. Karşılaşmak, rastlaşmak, karşı karşıya gelmek. 2. Sataşmak, takılmak, saldırmak, dayanmak, çatmak, bulaşmak.

çăлкуç (şśwlku şś) Kaynak, pınar.

çăлтăр (şśwltwr) Yıldız. Ала çăлтар Taurus takımyıldızı. Кёвенте çалтăр Orion takımyıldızı. Алтăр çăлтăр, Çич çăлтăр Büyükayı takımyıldızı. Шурăмпуç çалтăрё Zühre yıldızı. Çурçёр çăлтăрё Kutup yıldızı. çăлтăрсен ушкăне Takımyıldız. хӳреллё çăлтăр Kuyruklu yıldız.

Yüklə 5,63 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   21   22   23   24   25   26   27   28   ...   45




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin