Çuvaş TÜRKÇESİ-TÜRKİye tüRKÇESİ SÖZLÜk bülent bayram iZMİR, 2007


çёрулми (şśérulmi) Patates. çёрулми шатри Patates çiçeği (hastalık) çёрура



Yüklə 5,63 Mb.
səhifə27/45
tarix27.10.2017
ölçüsü5,63 Mb.
#16299
1   ...   23   24   25   26   27   28   29   30   ...   45

çёрулми (şśérulmi) Patates. çёрулми шатри Patates çiçeği (hastalık)

çёрура (şśérura) Odun biti.

çёрхут (şśirhut) Geviş getiren hayvanların üçüncü midesi.

çёршер (şśirşer) Yüzer.

çёршён- (şśérşén) Islanmak, çürümek, kokuşmak.

çёршыв (şśérşıv) Vatan, ülke, arazi, yer.

çёçё (şśé şśé) Bıçak.

çёт- (şśét-) Kaybolmak, yitmek, sır olmak, görünmez olmak, gözden kaybolmak

çётер- (şśéter-) Kaybetmek, yitirmek. .

çётёк (şśéték) 1. Yıpranmış, aşınmış, delinmiş, yırtılmış. 2. Hırpani, çulsuz.

çётёк-çурăк (şśéték-şśurwk) Yırtık pırtık.

çётёл- (şśétél-) 1. Delinmek, yırtılmak, yıpranmak. 2. Sinirlenmek, asabı bozulmak.

çётёлтер- (şśétélter-) 1. Eskitmek, yıpratmak. 2. Asabını bozmak, sinirine dokunmak.

çёхёр (şśéhér-) Cıyak cıyak bağırmak. (Domuz hakkında)

çи (şśi) 1. Üst yukarı, doruk. пӳрт çийё Ahır çatısı. пӳрт çийёнче Ahır çatısında. çийём Üs baş. çие юлни Gebe kalma. хам çине илетёп Kendi sorumluluğuma alıyorum. çине пар Ek olarak vermek. çиеле (çеле) тух Alt etmek, yenmek. 2. Zaman, vakit, devir. ёç çийё Hasat zamanı, çalışma zamanı. утçи, утă çийё Ot biçme zamanı. 3. Sebatlık, sabır. çине тăр Israr etmek, üstelemek, direnmek. çине тăрса Ciddiyetle.

çи- (şśi-) 1. Yemek. 2. Paralamak, yiyip bitirmek, mahkûm etmek, ayıplamak, çok kızmak.

çивёт (şśivét) Saç örgüsü.

çивётле-/ çитле- (şśivétle-/ şśitle-) Saç örmek.

çивётлё (şśivétlé) Örgülü, belikli. икё çивётлё Çift belikli, çift örgülü.

çивёч/ çивчё (şśivéç/ şśivçé) 1. Keskin, sert, acı. 2. Atik, çecik, hareketli.

çивёчле- (şśivéçle-) Bilemek, sivriltmek.

çив(ч)ёшё (şśiv-ç-éşé) Uç, ağız. (Bıcak ucu, bıçak ağzı…)

çивёчлен- (şśivéçlen-) Keskinleşmek, sivrilmek, sertleşmek, gerginleşmek.

çивёчлет- (şśivéçlet-) 1. Bilemek, keskinleştirmek, sivriltmek. 2. Şiddetlendirmek, sertleştirmek.

çивёччён (şśivéççén) Şiddetle, keskin bir şekilde.

çивитти (şśivitti) 1. Kapak. 2. Battaniye, yorgan, örtü. сётел çивитти, сётел çитти Masa örtüsü.

çиел (şśiyel) Üst yukarı, doruk.

çиеле (şśiyele) Yukarı. çиеле тух-Üste çıkmak, yenmek, alt etmek.

çиелтен (şśiyelten) 1. Yukarıdan. 2. Üstünkörü, yüzeysel olarak, aceleyle.

çиелти (şśiyelti) Üstte, üstte bulunan.

çийёнчех/ çинчех (şśiyénçeh/ şśinçeh) Zamanında, hemen, derhal.

çил (şśil) Rüzgâr, yel. çавраçил Kasırga. çил арманё Yel değirmeni. çил хӳри Yelkovan. çиле хирёç Rüzgâra karşı. çил курăкё Anemon çiçeği.

çилам (şśilam) Zorla, güçlükle.

çилеке (şśileke) Yelkovan, fırıldak.

çилен- (şśilen-) Öfkelenmek, kızmak, gücenmek, darılmak, içerlemek.

çилентер- (şśilenter-) Kızdırmak, öfkelendirmek, gücendirmek.

çиленчёк (şśilençék) Kızgın, öfkeli.

çилё I (şśilé) Öfke, hiddet, hınç, hışım.

çилё II (şśilé) Hayvan memesi. ёне çилли İnek memesi.

çилёллё (şśiléllé) Öfkeli, sinirli, hiddetli, asabi.

çилёлёх (şśiléléh) Asabilik.

çилём I (şśilém) Tutkal, zamk, yapıştırıcı.

çилём II (şśilém) Sürtme ağı.

çилёмле- (şśilémle-) Yapıştırmak.

çилёмлен- (şśilémlen-) Yapışmak.

çилёмлё (şśilémlé) Yapışkan.

çиллес/ çиллемес (şśilles/ şśillemes) Öfkeli, hiddetli, kızgın.

çиллессён (şśilleslen-) Kızgınlıkla, öfkeyle, hiddetle.

çилçуна (şśil şśuna) Kar arabası.

çил-тăвăл (şśil-twvawl) Fırtına, kasırga.

çил-тăман (şśil-twman) Tipi, boran.

çилхăван (şśilhwvan) Hoppa, havai.

çилхе (şśilhe) Yele. лаша çилхи At yelesi.

çилхемес (şśilhemes) Uzun yeleli.

çимелли (şśimelli) Her çeşit yitecek. çимелли хатёрсем Yiyecek erzak.

çимёк (şśimék) Ölü için sonbaharda dikilmiş anıt, kaide. çимёк курăкё Adonis, guguk çiçeği.

çимёç (şśiméşś) Yemek, yiyecek, yem, meyve, sebze. çимёç кӳр- Meyve vermek. çимёç кӳрекен йывăçсем Meyveli ağaç.

çине-çине(х) (şśine-şśine-h) Sıkça, çoğu defa, birbiri ardına.

çинерех (şśinereh) Daha çabuk, erken, zamanında.

çинçе I (şśin şśe) Narin, zarif, ince, kibar.

çинçе II (şśin şśe) Çuvaş Türklerinin eski inanışlarına göre toprağın doğma zamanı.

çинçе/ çинçе курăкё (şśin şśe/ şśin şśe kurwké) Burçak.

çинçел- (şśinşśel-) İncelmek, nazikleşmek, zayıflamak.

çинçет- (şśinşśet-) İnceltmek, zayıflatmak, nazikleştirmek.

çинçешке (şśinşśeşke) İnce belli insan. (kız)

çинче (şśinçe) Üstünde.

çинчен (şśinçen) 1. Hakkında, … ile ilgili. 2. Üstelik, üstüne, ilaveten, arkadan, arkasından.

çинчех (şśinçeh) Zamanında, hemen, derhal.

çинчёк (şśinçék) çи(йё)нчёк улăм Saman. , saman artığı.

çинчи (şśinçi) Üstünde. Атăл çинчи İdil üstünde, İdil boyunda.

çип/ çипё (şśip/ şśipé) İplik, sicim, kordon. çип ури İp çilesi.

çи-пуç (şśi-pu şś) Giyim kuşam.

çирёк (şśirék) Kızılağaç. çирёк тăрри Kanarya. çирёк курăкё Kırmızı kaz.

çирёклёх (şśirékléh) Kızıl ağaçlık, kızıl ağaç ormanı.

çирём (şśirém) Yirmi. çирём тенкёлёх илтём Yirmi tengelik aldım.

çирёммёшё (şśirémméşé) Onlardan yirmisi.

çирёммён (şśirémmén) Toplam yirmi kişi.

çирёммёш (şśirémméş) Yirminci.

çирёмри (şśirémri) Yirmi yaşıda olan, yirmi yıllık.

çирёмшер (şśirémşer) Yirmişer.

çирёп (şśirép) Sağlam, çetin, şiddetli, sert.

çирёплен- (şśiréplen-) Sertleşmek, şiddetlenmek, sağlamlaşmak, kurmak, güçlenmek.

çирёплет- (şśiréplet-) Sertleştirmek, sağlamlaştırmak, şiddetlendirmek, güçlendirmek. çирёплетекен документсем Tasdik eden belgeler. çирёплетекен предложeни Olumlu cümle.

çирёплетӳ (şśirépletü) Tasdik etme, kabul etme. çирёплетӳ татăкё Olumluluk eki.
çирёппён (şśirépén) Sağlamca, sıkıca, sertçe, şiddetli bir şekilde.

çири (şśiri) Yukarıda bulunan, üstte bulunan, deride bulunan, rahimdeki bebek.

çиç- (şśişś) Işıldamak, parlamak (Şimşek hakkında), parıldamak.

çиçём (şśi şśém) Yıldırım, şimşek. типе çиçем Şimşek, yıldırım.

çиçкён- (şśişśkén-) Uçmak, uçar gibi gitmek. (at, insan vb. hakkında)

çит- (şśit-) Varmak, ulaşmak, yetmek, erişmek, vakti gelmek. пиçсе çит, пулса çит- Pişmek, erişmek, olgunlaşmak. ӳссе çит- Büyümek, gelişmek, yetişmek. ӳссе çитнё (çын) Yetişkin insan. хăваласа çит- Yetişmek, yakalamak, aynı düzeye gelmek.

çителёклё (şśiteléklé) Yeterli, yeterince, yeteri kadar.

çителёксёр (şśiteléksér) Yetersiz, eksik.

çитер- I (şśiter-) Yedirmek, doyurmak, beslemek.

çитер- II (şśiter-) Götürmek, ulaştırmak, teslim etmek.

çитеркёч (şśiterkéç) Yemlik. (Balarısı için)

çитерме (şśiterme) Sürü besleme, yemleme.

çитерни (şśiterni) 1. Yedirme, yem verme. 2. Ulaştırma, vardırma, tamamlama. ёçе вёçне çитерни İşi tamamına erdirmek.

çитес (şśites) Gelecek, önümüzdeki. çитес кёркунне (хёл) Gelecek sonbahar.

çитеспе (şśitespe) Gelmeden önce, başlamadan önce, yaklaştığında. праçник çитеспе Bayram arefesi.

çитет/ çитё (şśitet/ şśité) Yeterli, yeterince, yeteri kadar.

çитё (şśité) Yatak örtüsü, çarşaf.

çитён- (şśitén-) Büyümek, artmak, yükselmek, çoğalmak, yetişkin hale gelmek.

çитённё (şśiténné) Yetişkin, olgun.

çитёнтер- (şśiténter-) Büyütmek, yetiştirmek, olgunlaştırmak, ulaştırmak.

çитёнӳ (şśiténü) Varma, ulaşma, başarı, yetişme, olgunlaşma.

çитменлёх (şśitmenléh) Sıkıntı, eksiklik, kıtlık, hata.

çитменнине (şśitmennine) … dışında, -den başka, üstelik, ilaveten.

çитмёл (şśitmél) Yetmiş.

çитмёлён (şśitmélén) Toplam yetmiş.

çитмёлёшё (şśitméléşé) Onlardan yetmişi.

çитмёлмёш (şśitmélméş) Yetmişinci.

çитмёлти (şśitmélté) Yetmiş yaşında olan, yetmiş yıllık.

çитмёлшер (şśitmélşer) Yetmişer.

çитнё-çитмен (şśitné- şśitmen) Varır varmaz, yeter yetmez.

çитрипе (şśitripe) Yetişince, ulaşınca, büyüyünce.

çитти (şśitti) ача çитти Çocuk bezi. тӳшек çитти Çarşaf. чёрçитти Önlük.

çитсă (şśitsw) çитец, çитса кёпи Basma gömlek.

çитсăвай (şśitswvay) Basma. çитсăвăй кёпе Basma gömlek.

çичё (şśiçé) Yedi.

çичсёмёр (şśitsémér) Bizim yedimiz. çичсёр Sizin yediniz.

çичçер (şśiç şśer) Yedi yüz.

çичçёрен (şśiçşśéren) Toplam yedi yüz.

çичçёрмёш (şśiçşśérméş) Yedi yüzüncü.

çичçёршeр (şśiç şśérşer) Yedi yüzer.

çиччё/ çичё (şśiççé/ şśiçé) Yedi.

çиччён (şśiççén) Toplam yedi.

çиччёмёш (şśiççéméş) Yedinci.

çиччёри (şśiççéri) Yedi yaşında olan, yedi yıllık.

çичшер (şśiçşer) Yedişer.

çу I (şśu) çăв Yağ. ăш çу (çăвё), яшка çу Hayvansal yağ. сарçу, сивё çу (сивçу) Erimiş sade yağ. усламçу Tereyağı. кантăр вăрри çăвё Kendir yağı. çу хывни Yağ oluşumu. çу йывăççи Zeytin ağacı. 2. Kaymak.

çу II (şśu) Yaz. çу уйăхё Yaz ayı. (mayıs ya da haziran ayı) çу каçа Bütün yaz bıyu. çу каçиччен Yaz bitene kadar. çăва тухаспа Yaza doğru. çăва тухсан Yaz başlarken.

çу- (şś u-) (çăватăп), çăв 1. Yıkamak. урай çу- Yer yıkamak. кёпе çу- Çamaşır yıkamak. 2. Yağmak, düşmek. (Yağmur, kar vb. hakkında) юр çăвать Kat yağıyor. йёпхӳ çăвать Yağmur çiseliyor.

çувăрла (şśuvwrla) Yavrulamak, doğurmak.

çуй (şśuy) Panik, endişe, kuşku, birbirine girmek, dalgalanma, çalkantı.

çуйăн (şśuywn) Som balığı.

çуйăх- (şśuywh-) Cıvıldamak, cıyak cıyak bağırmak, gürültü yapmak, uğuldamak.

çуйкăн (şśuykwn) Tutku, ihtiras, dehşet.

çуйхаш- (şśuyhaş) Cıvıldamak, cıyak cıyak bağırmak.

çуйхашу (şśuyhaşu) Bağırtı, bağırış, nara, yaygara, çığlık, feryat, ötüş.

çук (şśuk) 1. Yok, hayır. çук япала Mevcudu yok, yok, olmayan. çук енне Yokluktan dolayı, olmadığı için. 2. Yoksul, fakir. çук çын Fakir kişi. çукка юл- Fakirleşmek, yoksullaşmak. çук çул Açlık yılı, kıtlık yılı.

çукалан- (şśukalan-) 1. Yıkanmak, banyo yapmak, yüzünü yıkamak. 2. Dalkavukluk etmek, yalakalık yapmak, yağcılık yapmak.

çукаланчăк (şśukkalançwk) Dalkavukluk, yalakalık.

çукан (şśukan) İnsan ve hayvanlardaki yağ tabakası.

çукки (şśukki) Bulunmama, yok, yokluk.

çуккипе (şśukkipe) Yokluk yüzünden.

çуклă (şśuklw) Negatif, olumsuz. çуклă форма Olumsuzluk hali.

çуклăх (şśuklwh) 1. Yokluk, olumsuzluk. 2. Yoksulluk, fakirlik.

çукран (şśukran) Yokluktan dolayı, olmadığı için, yokluktan.

çул I (şśul) 1. Yol, yolculuk. чугун çул Demir yolu. кайăк хур çуле Samanyolu. çул пуçё Pioner kolu başı. çул çӳре- Yolculuk yapmak, seyahat etmek. çул хыв Yol döşemek. çул юппи Yol ayrımı. çула май Geçerken, giderken. çул килнё çын Yoldan gelen. çул кайăкё (сиве кайăкё) Saka kuşu. çул курăкё Karabuğday kuşu.

çул II (şśul) Yıl, sene. иртне çул Geçen yıl. килес çул Gelecek yıl, önümüzdeki yıl. çултан-çул Yıldan yıla. манпа пёр çулта Benimle aynı yaşta.

çул- (şśul-) Biçmek, tırpanlamak, koparmak, yolmak.

çула- (şśula-) 1. Yalamak, yalayıp yutmak, dille temizlemek. 2. Yağlamak, yağ sürmek.

çулăк I (şśulwk) çулкă (шăлкă) Harmanda kullanılan özel süpürge.

çулăк II (şśulwk) çулăх Yağlık, baş örtüsü.

çулăм (şśulwm) Alev, ateş.

çулăмлан- (şśulwmlan-) Tutuşmak, parlamak, coşmak.

çулăмлантар- (şśulwmlantar-) Tutuşturmak, coşturmak, parlatmak.

çулăмлă (şśulwmlw) Coşkun, alevli, ateşli, gayretli, hevesli. çулăмлă салам Sıcak, samimi selam.

çулăн É (şśulwn) Biçilen, tırpanlanan.

çулăн- É (şśulwn-) Bir şeye çarpmak.

çулăх- (şśulwh) 1. Karşılaşmak, rastlaşmak, karşı karşıya gelmek. 2. Sataşmak, takılmak, saldırmak, dayanmak, çatmak, bulaşmak. чир çулăхрё Hastalık bulaştı.

çулё-çулёпе (şśulé-şśulépe) Yıllarca.

çул-йёр (şśul-yér) Ulaştırma, nakil, taşıma, vasıta, çizgi, hat.

çулла (şśulla) Yaz, yazın.

çуллан- (şśullan-) Yağlanmak.

çуллахи (şśullahi) Yaz, yaza ait, yazınki. çуллахи çанталăк Yaz havası.

çуллаччен (şśullaççen) Yaza kadar.

çуллă/ çулă (şśullw/ şśulw) Yağ, yağlı.

çуллăлан-/ çуллан- (şśullwlan/ şśullan-) Yaşlanmak, olgunlaşmak, yetişmek. çулланнă хёр 28-30 yaşlarındaki kız.

çуллăх (şśullwh) пилёкçуллăх Beş yaşında.

çуллен (şśullen) Yıllık, her yıl.

çулленхи (şśullenhi) Yıllık.

çулпуç/ çулпуçё (şśulpu şś/ şśulpu şśé) Reis, önder, lider, yönetici.

çулсăрлăх (şśulswrlwh) Yolsuzluk, yol olmaması.

çулсерен (şśulseren) Her yıl.

çулçă (şśul şśw) Yaprak. çулçă тёвви Göz, tomurcuk, gonca. çулçă тăкăнни Yaprak dökümü.

çулçăлан- (şśulşśwlan-) Yapraklanmak.

çулçăллă (şśul şśwllw) Geniş yapraklı.

çулçӳрев (şśulşśürev) Yolculuk, seyahat.

çулçӳревçё/ çулçӳрен (şśul şśürev şśé/ şśul şśüren) Seyyah.

çулталăк (şśultalwk) Bütün yıl.

çулталăклăх (şśultalwkrwh) Yıllık, bir yıla.

çулталăкри (şśultalwkri) Bir yaşında olan, bir yıllık.

çулу (şśulu) Çakmaktaşı. çулупа пер (çап) Çakmaktaşı ile ateş yakmak.

çулхи (şśulhi) пёр çулхи Bir yıllık. виç çулхи Üç yıllık. пилёк çулхи ача Beş yaşında çocuk.

çулччен (şśulççen) пилёк çулччен Beş yıla kadar.

çум I (şśum) Yabani ot.

çум II (şśum) Bitişiklik, yakınlık, yan. ман çумма лар Benim yanıma otur. ман çумри Benim yanımda, yakınımda.

çума-çумăн/ çумма-çуммăн (şśuma şśumwn/ şśumma- şśummwn) Yan yana.

çумăр (şśumwr) Yağmur. çумăр çăвать Yağmur yağıyor. çумăр шывё Yağmur suyu. çумăр çырли/ çумăр хулли Yabani kuşkonmaz.

çумăрлă (şśumwrlw) Yağmurlu. çумăрлă кун Yağmurlu gün.

çумёнчи (şśuménçi) Yanında, yakınında.

çумка (şśumka) Alabalık.

çумкурăк (şśumkurwk) Yabani ot, yabani bitki.

çумла-/ çум çумла-/ çăмла- (şśumla-/ şśum şśumla-/ şśwmla-) Yabani otları ayıklamak, temizlemek.

çумлан- (şśumlan-) Yabani otla kaplanmak.

çумлă/ çăмлă (şśumlw/ şśwmlw) Yabani otla kaplı.

çумма-çуммăн (şśumma- şśummwn) Yan yana. .

çун- I (şśun-) Yanmak, parlamak, kızışmak, çile çekmek, azap çekmek. çунса кай- Yanmak, yanıp tutuşmak, yanıp kül olmak. ăш çунать, чёре çунать Çile çekmek, azap çekmek. çуннă çын Yanmış, yangından çıkmış. Çунман япаласем Yanmaz şeyler.

çун- II (şśun-) Yontmak, kesip düzeltmek, budamak.

çуна (şśuna-) Kızak, kızakla gitmek. çара çуна Tahta kızak. çуна ӳречи- Üst üste binmek, kısmen kaplamak. çуна кресли Kızak oturağı. çуна çулё Kızak yolu.

çунат (şśunat-) Kanat, yüzgeç. пула çуначёсем Balık yüzgeçleri.

çунатлан- (şśunatlan-) Coşmak, kanatlanmak.

çунатлантар- (şśunatlantar-) 1. Kanatlandırmak. 2. Coşturmak, cesaret vermek, şevklendirmek.

çунатлă (şśunatlw) Kanatlı, yüzgeçli. çурхах çунатлисем Perdeli yüzgeçler.

çунашка (şśunaşka) 1. Atlı kızak. 2. Kızakla gitmek.

çунăк (şśunwk) Kül, kurum, yanmış. çунăк шăрши килет Yanık kokusu geliyor.

çунăк (şśunwk) Yanık, kullanılmış kibrit. çунăк пёрене Yanmış tomruk.

çунка/ çункав (şśunka/ şśunkav) Talaş, yonga.

çункăç (şśunkw şś) Fitil, şerit.

çунтар- (şśuntar-) 1. Yakmak, kavurmak, dağlamak. 2. Cezalandırmak, vurmak, dövmek.

çунчăк (şśunçwk) Kurum, yanık.

çуп- (şśup-) Tokat atmak. алă çуп- Alkışlamak. алă çупни Alkış.

çупах (şśupah) Çapak balığı.

çупăрла- (şśupwrla-) Dokunmak, değmek, ilişmek, ellemek.

çупка I (şśupka) Püskül, salkım, demet, tutum.

çупка II (şśupka) Orağı bilemek için kullanılan kürek.

çупкă (şśupkw) Tokat, şamar.

çупкăм (şśupkwm) Püskül, salkım, demet, tutam. палан çупки Kartopu çiçeği demeti.

çупкăмлан- (şśupkwmlan-) Bir araya toplanmak, gruplaşmak, birleşmek, demetleşmek.

çупкăç/ çупка (şśupkwşś/ şśupka) Orağı bilemek için kullanılan kürek.

çупкăçла- (şśupkwşśla-) 1. Orak bilemek. 2. Tokat atmak.

çур- (şśur-) Batırmak, kesmek, biçmek, sancımak, kırmak, parçalamak. туртса çур- Parçalamak, yırtmak, yarmak.

çур I (şśur) İlkbahar. çур килет İlkbahar geliyor.

çур II çурă (şśur/ şśurw) Yarım, yarı. çур килограмм Yarım kilogram. çур çаврашка Yarım daire. çуршар Yarımşar.

çура ӳре, çурă, çур, çӳр) çăвăр (şśura - şśüre, şśurw, şśur, şśür- şśwvwr) Hayvan yavrusu. сысна çури Domuz yavrusu.

çураки (şśuraki) İlkbaharda çift sürme.

çурал- (şśural-) Doğmak, dünyaya gelmek, meydana gelmek.

çураллă/ çурлă/ çăвăрлă (şśurallw/ şśurlw/ şśwvwrlw) Yavrulu, yavrusu olan.

çуран/ çурран (şśuran/ şśurran) Yaya. çуран çын Yaya kişi. çуран çул (утма çул) Yaya yolu, patika. çуран урапа Bisiklet. çуран кайнă Yayan gitti.

çураç- (şśuraşś-) Barışmak, bağışlamak, düzeltmek, planlamak, kararlaştırmak, -e karşı birlik olmak, anlaşmak. çураçнă хёр Nişanlı kız.

çураçу (şśuraşśu) Anlaşma, sözleşme, barışma, uzlaşma.

çураçуллă (şśuraşśullw) Barışsever, barışçı, sakin.

çурат- (şśurat-) Doğurmak, doğum yapmak, ürün vermek.

çурă (şśurw) Hayvan yavrusu.

çурăк (şśurwk) 1. Yarık, gedik, aralık, hendek, çatlak. 2. Kırık, yorgun argın, halsiz, bitkin.

çурăл- (şśurwl-) Kopmak, çatlamak, patlamak, kırılmak, batmak, bölünmek, yırtılmak.

çурăм (şśurwm) 1 Sırt, arka. çурăм шăмми Belkemiği. çурăм шăмми сыпăке Omur. çурăм шăммиллё чёр-чунсем, çурăм шăммиллисем Hayvanların belkemiği. çурăм шăммисёррисем Omurgasız. çурăм пуçи Mührü Süleyman.

çуpăм ути (şśurwm uti) Menekşe.

çурăм (şśurwm) Demet, tutam.

çури (şśuri) Üvey anne.

çуркалан- (şśurkalan-) Kopmak, yırtılmak, kesilmek, patlamak, çatlamak.

çуркаланчăк (şśurkalançwk) Yırtık elbise, eski püskü elbise, paçavra.

çуркам/ çурккам (şśurkkam/ şśurkkam) Kütük, iskele, darağacı, kereste.

çуркунне (şśurkunne) İlkbahar.

çурла I (şśurla) Orak. çурла уйăхё Orak ayı, harman zamanı. (Yaklaşık olarak temmuz-ağustos)

çурла- II çăвăрла- (şśurla-/ şśwvwrla-) Yavrulamak. сысна (йытă, кушак) çурланă Domuz yavruladı, domuz doğurdu.

çурлă (şśurlw) Yavrulu, yavrusu olan.

çурма (şśurma) Yarı, yarım. çурма колонилле çёршывсем Yarı sömürge ülkeler. çурма çулта Yarı yolda.

çурмаккай (şśurmakkay) Deli divane, yarım akıllı.

çурмалла/ çурмаран (şśurmalla/ şśurmaran) İkiye, yarı yarıya.

çурпилёк (şśurpilék) Yaklaşık üçte bir hektar arazi.

çурçёр (şśurşśér) 1. Gece yarısı. çурçёрте Gece yarısında. 2. Kuzey. çурçёр енче Kuzeye, kuzey tarafına. çурçёр çăлтăрё Kutup yıldızı.

çурçёр-хёвеланăç (şśurşśér-hévelanwşś) Kuzey batı.

çурçёр-хёвелтухăç (şśurşśér-héveltuhw şś) Kuzey doğu.

çурçёрхи (şśur şśérhi) Gece yarısı.

çурт (şśurt) Ev, apartman. çурт ларт-, çавăр- Ev, apartman inşa etmek. вулав çурчё Okuma evi. канмалли çурт Dinlenme evi. ача çурчё Çocuk evi. хресчен çурчё Köy evi.

çурта (şśurta) Mum, fitil. ăвăс çурта Balmumu.

çуртар- (şśurtar-) Yardırmak, böldürmek, kestirmek, parçalatmak.

çурт-йёр (şśurt-yér) Konut, daire.

çуртри/ çуртырри/ çуртăри (şśurtri/ şśurtırri/ şśurtwri) Yazlık buğday. çуртри улăмё Sap, saman, saman rengi. çуртырри пусси Yazlık buğday tarlası.

Yüklə 5,63 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   23   24   25   26   27   28   29   30   ...   45




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin