1) Dengecilik: Göreli özerklik saglamayi amaçlar. Bati ile rakipleri (Rusya, SSCB) arasinda, o mümkün degilse Bati’nin farkli gruplasmalari arasinda denge arar. 2) Baticilik: Çok çesitli boyutlardan kaynaklanir. Tarihsel olarak, Osmanli’dan. Ideolojik olarak, Ittihat ve Terakki’den (I ve T “Türkçü ve Batici”dir). Sosyo-ekonomik olarak, yapisinin gittikçe Bati’ya benzemesinden. En çok da, seçkinlerinin (“aydinlar”) Batici olmasindan. Oysa, topraklarinin sadece yüzde 3’ü Avrupa’dadir.
Bu iki belkemigi, bir paranin yazi-turasi gibidir çünkü Din Savaslarini bitirdigi 17. Yüzyildan bu yana Bati hep basat olagelmistir. Buna ragmen Batili ülkeler, Dengecilik’in Baticilik’i kontrol altinda tuttugu kanisiyla olacak, zaman zaman bir “eksen kaymasi”ndan sikayete baslarlar. 1919-21’de “Türkiye Bolsevik oluyor” demislerdir. 1940-43’te “Türkiye Nazilere meylediyor” demislerdir. 1967’de ABD sefiri, Sovyet kredilerine basvuran Demirel’in makamina dalmistir: “Eksen mi degistiriyorsunuz?”. Ecevit hükümetleri döneminde “Türkiye baglantisizlara kayiyor” demistir Bati. 1991’de, kendi icat ettigi “Adriyatik’ten Çin Denizine Türk Dünyasi” sloganindan ürkmüstür. Simdi de “Islamcilar eksen degistiriyor” lafini çikardi.
Nereden çikiyor?
Bütün bunlar, Türkiye Batici politikasini her çesitlendirmeye kalkistiginda arzi endam eder. Oysa, ülke ya dramatik küresel degisikliklerle bas etme (1940-43), yahut degismekte olan uluslararasi düzende göreli özerk bir yer edinme çabasindadir (1919-21, 1967, 1974, 1991). Dahasi, bu çabalar üç seyle tam uyum içindedir:
Dostları ilə paylaş: |