DevriMİn toplumsal-ekonomiK İLİŞKİleriNİn hukuki kuruluşu ve yönetsel omurgasi


Bozkurt Lotus Davası: Uluslararası Alanda Bağımsız Egemen Devlete Doğru…



Yüklə 405,16 Kb.
səhifə17/19
tarix29.07.2018
ölçüsü405,16 Kb.
#62100
1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   19

Bozkurt Lotus Davası: Uluslararası Alanda Bağımsız Egemen Devlete Doğru…


2 Ağustos 1926’da Türk bandıralı Bozkurt ile Fransız bandıralı Lotus gemisinin Ege Denizi'nde (Midilli Adası civarı) çarpışmasıyla başlayan dava süreci, uluslararası hukuk açısından Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığının bir simgesi sayılmaktadır. 7 bin tonluk Fransız posta gemisi ile bin tonluk Türk şilebinin Ege Denizi’nde çarpışması sonrasında, Türk bandıralı Bozkurt iki parçaya ayrılarak batmış ve birçok Türk vatandaşı hayatını kaybetmiştir.

Kazada mağdur olanların Türk olması nedeniyle, Fransız Gemi Kaptanı Desmons Türk Ceza Kanunu’na göre yargılanmak üzere tutuklanmıştır. Bunun üzerine, Fransa, kazanın Türkiye karasularında değil Ege açıklarında meydana gelmesini gerekçe göstererek itiraz etmiştir. Gemi kaptanının tutuklanmasını, uluslararası hukukun temel prensiplerine aykırı bulunduğunu savunmuştur.210

Türkiye'de açılan davada Fransız ve Türk Kaptanlar adam öldürme suçundan hapis cezasına mahkum edilmiştir. Bunun üzerine Fransa, 12 Ekim 1926’da davayı Lahey Uluslararası Adalet Divanı'na taşımıştır. Dava, 7 Eylül 1927’de Türkiye lehine sonuçlanmıştır.

Tüm bu süreçte, Adliye Vekili Mahmut Esat Bey (Bozkurt) yetkili kılınmıştır ve süreci başarı ile yönetmesiyle takdir toplamıştır. Hatta Soyadı Kanunu sonrasında bu olaya atfen Bozkurt soyadını almıştır.211


SONUÇ YERİNE: DEVLET - SERMAYE İLİŞKİLERİ ÜZERİNE KISA BİR DEĞİNME


Dış basında 1926 yılında Türkiye ile ilgili gündem maddesi Türkiye’den yabancı sermayenin kaçmasıdır. Yabancılar hangi alanda olursa olsun çok büyük zorluklarla karşılaşmaktadır. Vergiler her geçen gün artmakta, Hükümet yabancı sermayeye karşı “idari reformlar”ı hayata geçirmemekte, yabancı şirketler Cuma günü tüm dünyada ticaret ilişkileri devam ederken zorunlu olarak çalışamamakta ve niteliksiz de olsa yerli işçi istihdam etmek zorunda bırakılmaktadır. Ayrıca, denetimler de çok sıkılaştırılmıştır.212 Oysa Osmanlı Bankası’ndan yapılan açıklama doğrultusunda, yerli sermaye kıt ve tamamen harcanmış olduğundan, ülkenin gelişmesi için dış yardım kaçınılmazdır.213 Çünkü Türkiye’de üretimi finanse edecek sermaye yoktur. Çiftçiler kredi ve tohum istemekte, sermaye yeterli olmadığı için arazilerin ancak yarısı ekilebilmektedir. Sanayiciler açısından da aynı şekilde kredi sıkıntısı yaşanmaktadır.214 Bu açığı kapatacak olan yabancı sermayedir.

İncelenen yıl içinde Türkiye Hükümeti üzerinde, yabancı sermayenin ülkeye girmesi ve bu yönde teşvik edici düzenlemelerin yapılması gerektiği konusunda büyük bir baskının varlığı hissedilmektedir. 1925 tarihli bir haberde “[y]abancı şirket çıkarlarının Ankara’da aktif olarak çalış[tığı]” ve “etrafta imtiyaz-avcılarının olduğu” belirtilmektedir. Gazeteye göre Hükümet, birçok teşvik edici vaatte bulunmakta, fakat gerçekte “aptalca yöntemler ve oyalamalar”la şirketlerin işlerini zorlaştırmaktadır.215

Diğer taraftan, Devlet işletmeciliği nedeniyle yurtiçindeki küçük esnaf ve tüccar isyan etmenin sınırındadır. Küçük esnaf ve tüccarın, tekel haklarının alınması sonrası, devlet tekeli karşısında rekabet şansı kalmamaktadır. 4 Şubat’ta Kastamonu mebusu Halit Bey, “20 Nisan 1341 tarihli Kanun mucibince yükleme ve boşaltma, su ve kömür dağıtma işlerini tanzim için İstanbul Limanında teşekkül eden şirket hakkındaki suali”nde, İstanbul Liman Şirketinin Seyrisefain İdaresi, Sanayi ve Maadin Bankası, İş Bankası ve İstanbul Mavnacılar Anonim Şirketleri tarafından kurulduğunu; yalnız şirket kurulurken hali hazırda orda çalışan çok sayıdaki mavnacının bilgilendirilmemesi ve şirkete dahil edilmemesinden dolayı buradaki esnafın zarar gördüğünü belirtmektedir.216 Bolu Mebusu Vasfi Bey de Zonguldak'ta Kilimli ve Kozlu mevkilerinde kurulan kömür şirketlerinin, oradaki “ferdi teşebbüsleri” zor duruma düşürdüğünü belirtmiştir.

Devlet işletmeciliği, girdiği alandaki küçük sermayedarlara üstünlük sağlaması nedeniyle eleştirilmektedir. Devlet işletmeciliği ile oluşturulan büyük sermayeli yatırımlar, ya küçük sermayedarların yok olmasına neden olmakta ya da iş hacimlerinin düşmesine neden olmaktadır. Hükümet ise, büyük sermayenin teknolojik gelişim ve sektörün ilerlemesi için gerekli olduğunu; hatta bugüne kadarki geri kalmışlığın küçük küçük sermayelerle kurulan işletmelerden kaynaklandığını iddia etmektedir. Ticaret Bakanı Ali Cenani Bey Ereğli'nin büyük sermayedarlara verilerek en ileri teknoloji ile işletilmesi gerektiğini savunmuştur.217


KAYNAKÇA


Aslan, Onur Ender, Kamu Personel Rejimi: Statü Hukukundan Esnekliğe, TODAİE, 2002.

Aybars, Ergün, İstiklal Mahkemeleri, Ayraç, Ankara, Haziran 2009.

BCA: Başbakanlık Cumhuriyet Arşivleri.

Düstur III. Tertip

Güler, Birgül Ayman, Türkiye’nin Yönetimi – Yapı, İmge, Ankara, Ocak 2009.

Keskin, Nuray, Türkiye’de Devletin Toprak Üzerinde Örgütlenmesi, Tan Kitabevi, Ankara, 2009.

Koçak, Cemil, Umumi Müfettişlikler (1927-1952), İletişim, İstanbul, 2003.

Köksal, Mustafa, TBMM’nin İlkleri, Nobel, Ankara, 2007.

Özakman, Turgut, 1881-1938 Atatürk, Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet Kronolojisi, Bilgi Yayınevi, 1. Basım, Ankara, Haziran 1999, s.209-218.



Hâkimiyet-i Milliye, 1926 yılı (Türk Tarih Kurumu).

Tekeli, İlhan ve Selim İlkin, Uygulamaya Geçerken Türkiye’de Devletçiliğin Oluşumu, Bilge Kültür Sanat, İstanbul, Ocak 2009.



The Economist (ODTÜ Veri Tabanı).

Tör, Vedat Nedim, “Millet İktisadiyatı”, Kadro, Eylül 1932 (http://kadrodergisi.com/eskisayilar/findikta-devlet-kooperatifi-devletle-mustahsilin-isbirligine-dogru/).

Türk Tarih Kurumu Web Sitesi: http://www.ttk.org.tr/templates/resimler/File/Antlasmalar/lozan/lozan20-29.pdf

ZC: Türkiye Büyük Millet Meclisi Zabıt Cerideleri



EK 1: Suikast Girişimi Davasında Tutuklular Listesi (22 Haziran 1926)


  1. Sarı Efe Edip

  2. Eski Lazistan mebusu Ziya Hurşid

  3. Laz İsmail

  4. Gürcü Yusuf

  5. Çopur Hilmi

  6. Eski Lazistan mebusu Necati

  7. İzmit mebusu Şükrü

  8. Ordu mebusu Faik (Günday)

  9. Saruhan mebusu Abidin (Bayhan)

  10. Eski Trabzon mebusu Hafız Mahmud

  11. Eski Mersin mebusu Cemil Paşa

  12. Eski Erzurum mebusu Hüseyin Avni

  13. Erzurum mebusu Necati

  14. İstanbul mebusu Kazım Karabekir

  15. İstanbul mebusu Refik Paşa

  16. Ankara mebusu Ali Fuat Paşa

  17. Cafer Tayyar Paşa

  18. Erzincan mebusu Sabit

  19. Sivas mebusu Halis Turgut

  20. Dersim mebusu Feridun Fikri

  21. Ergani mebusu İhsan

  22. Trabzon mebusu Muhtar

  23. Erzurum mebusu Münir Hüsri

  24. Trabzon mebusu Rahmi

  25. Erzurum mebusu Hazım

  26. Mersin mebusu Besim

  27. Afyon mebusu Kamil

  28. Gümüşhane mebusu Zeki

  29. Tokat mebusu Bekir Sami

  30. İzmit mebusu Mustafa

  31. Bursa mebusu Necati

  32. Bursa mebusu Osman Nuri

  33. Erzurum mebusu Rüştü Paşa

  34. İstanbul mebusu Hasbolat Bey

  35. Karşıyaka’da Bahçıvan İdris

  36. Pitatoz çiftliklerinde Şahin Çavuş

  37. İhtiyat zabitanından Bahaeddin

  38. Miralay Rasim

  39. Eski Maliye Nazırı Cavit

  40. Diş tabibi Şevket

  41. Kara Vasıf

  42. Ziya Hurşiddin Biraderi Fazıl

  43. Kazı namıyla maruf Hüseyin Avni

  44. Eski Lazistan mebusu Necati Bey

  45. Necati Bey’in biraderi Hasan Tahsin

  46. Necati Bey’in kayınbiraderi Hasan Rıza

  47. Necati Bey’in arkadaşı Mustafa Efendi

  48. Trabzonlu Nimet Nahiye Hanım



Yüklə 405,16 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   19




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin